Önemli Olan Safların Belirlenmesi Hadisesidir.
Yahu adam, bak ya bu Yunanlıları böyle bilmezdim, bize kafa tutuyor, senin canın cürmün nedir? Vay ulan vay bu Batılı devletler olmasaydı gününü gösterirdik ama ......
.....Yahu hele bu Fransızlara ne'oldu, bize kafa tutuyor, .....ABD'ye parasını ödememize rağmen aramızda ortaklık anlaşması olmasına rağmen F-35'leri bize vermekten vaz geçti vs. gibi haberler dönüp dolaşıyor......
Yahu tabi ki ABD yaptığı anlaşmaya sadık kalmayacak, sana dostum deyip seni yıkmak isteyen teröristlere binlerce tır dolusu silah verecek.
Mesele onların bize karşı gösterdiği tutum ve yaptıkları değil, mesele bizim onlara kanmamız bir sorundur. Tarih bunların bize dost olmadıklarını net bir şekilde göstermiştir. Wilson ilkelerine inanıp Mondoros Mütarekesi'ni ve ardından Sevr Antlaşması'nın imzalanması sonrasında Anadolu'da büyük bir katliamla karşı karşıya kaldığımızı ne çabuk unuttuk. Hala bunlar neden görülmüyor?
Mesele İngilizlerin ne yaptıkları değil....... Bugün İngilizler, dün Bizans İmparatorluğu, öteki gün Haçlı saldırıları, Emeviler öbür gün Çinliler.
Mesele bu hile, oyun ve entrikalar karşında ne kadar dayanıklı veya ne kadar bilinçliyiz. İşin daha kötüsü cehalet kaynaklı olmasıdır. Yani cahil bir toplum ile eğer iç içe yaşıyorsak, yöneticilerimiz basiret, liyakat ve bilgiden yoksunsa, bu tür meseleler tarihte hep yaşanmıştır, yaşanacaktır.
Yahu akrebe dostum deyip cebimize koyuyoruz ısırınca da vay anam beni bu akrep niye ısırdı, deyip vaveyla tepiyoruz.
İngilizlerin inisiyatifinden medet uman son padişahımız Vahdetin ve buna karşı ulusal direniş liderleri. Kapitülasyonları kaldırıp, İngiliz sömürgesine son vermek için neler yaptılar ve hala yüz yıl geçmemiş, o ulusal kurtuluş liderlerine ağza alınmadık sözler sarf eden bir nesil ile karşı karşıyayız.
Mesele İngilizler değil, mesele İngilizler, Fransızlar, İsrail, ABD gibi güçler son model tepeden tırnağa bize karşı silahlanmış olmaları karşında bizim yaya kalmamamız olacaktır. İngilizler ve yandaşları saflarını çoktan belirlemişlerdir. Kendi çıkar ve menfaatları uğruna hedeflerine ulaşmak için her şeyi mübah biliyorlar. Ortaya çıkan tüm terörlerin kaynağı Batı dünyasıdır. Biz Batı'ya güvenip kapılarımızı sonuna kadar açtığımızda büyük karışıklık ve kaos yaşıyoruz. Böyle olunca da ya kaderimize sığınarak kadirimizi suçluyoruz ya da başka bir şey yaparak suçlu birilerini aramaya çalışıyoruz. Yok bunu ingilizler yaptı, yok şunu PKK yaptı, ABD'nin BOP planı falan......
Bu gün suçlu İngilizler, dün Moğollar daha öncesinde Haçlılardı. Yahu bunların tamamı bizim yaptıklarımız yanlışlıklarımızın bize yansımasıdır. Hiç orada burada suçlu aramayalım. Düşmanın bir hedefi vardır, onun hedefi bizi yıkarak ortadan kaldırmaktı. Bizim hedefimizi ise varlığımızı korumaya çalışırken karşı tarafın da varlığını korumaya çalışıyoruz. Daha açıkcası, bu gün ABD'yi veya İngiltereyi yıkmaya yönelik hangi ülke hangi terörleri kurmuş ve hangi ülkeler destek vermiş. Yok onları yıkmaya yönelik herhangi bir ülkenin bir terör örgütü yok. Ama bizi ve İslam dünyasını yıpratmak ve yıkmak için o kadar kurulmuş terör örgütleri var ki bunların tamamı Batı kaynaklıdır.
Devletlerin kuruluş amacı kendi çıkarlarını sağlamlaştırmak için politikalar üretmek olmamalı. Devletlerin kuruluş amacı, adalet, düzen, disiplin ve halkına Allah için hizmet etmek olmalıdır. Yöneticiler de Allah rızası için halka hizmet etmeyi bir şeref ve onur sayarsa, bu şuur ve görüşte olan liderler yönetime gelirse başımızdaki bu karabulutlar yok olup gidecektir. Ortada ne ABD, ne Fransa, ne İngiltere ne de Yunanistan gibi ahkam kesen devletler kalmayacak. Tüm dünya devletleri adalet şemsiyesi altında mutluluk ve barışı sağlamada birbirleri ile yarış halinde olacaklar.
Yani şöyle söylemek istiyorum, saflarımızı belirlememiz gerekir. Ya hak ve doğruluğun tarafına geçmeliyiz ki bu çok zor; bilgi, alın teri, çalışmak, Yüce Yaratıcıya karşı sorumluluk, güzel ahlak. Ama bu çok zor meyvesi tatlıdır. Bunun sonunda sonunda elde edilenler iç açıcı, sevinç verici olur. Mükafatının değeri de paha biçilmez kadar kıymetli olur.
Ya da çıkarcı, bencil, iki yüzlülü olanların tarafına ki; bunu yapmak çok kolay. Hergün cacal eşşeğinin saçındaki bir telden çalar, başka bir hile ve yalan kurar işlerini yürütebildiğin kadar yürütürsün. Durduğunda başka bir yalan, başka bir hile....... Bunun evveli güçlü, görünüşü kabarık ama akibeti kötü bir safın tarafı olur. Kötülüyü savunanların gücü hak ve adaleti savunanların karşısında suyun üzerindeki köpük gibi olur. Eğer hangi safta olunduğu iyice belirlenmez, arada kalınırsa o zaman ortalık malı haline getirirler adamı. İhtiyacı olan, ortalık malı olan adamı alır istediği yöne doğru bir at gibi sürer, amacına ulaştığında da bağladığı gemini açarak başı boş bırakır. O zaman da rüzgâr karşısında sürüklenen bir uçurtma gibi, rüzgâr hangi yöne doğru eserse o tarafa sürükler. Rüzgârın gücü bittiğinde de yere çakılarak helak olma durumu var.
Cahil olanlar, birilerinin amacı doğrultusunda kullanılmaya en elverişli kimselerdir. Bunun adına biz cehalet diyoruz. Bir hadisde;“Cahil olarak ölen insanların sorgusu yapılmadan direk cehenneme gönderileceği,” buyrulmuştur.