
Hayatın Zorlukları Bir İmtihandır
O-136
Bazen veya her zaman işler planlandığı gibi gitmez, farklı yönde bir akış olabilir.
Kendimizi dalgaların içinde, boğulacak gibi bulabiliriz. Ortaya çıkan ani bir hortum veya kasırga tarafından sürüklendiğimizi sanırız.
Güven duyduğun kardeşlerin, sevgi beslediğin kendi öz annen tarafından ihanete uğradığın zamanlar olabilir. Bil ki bunlar hayatın bir imtihanıdır.
Çalıştığın kurumda, işlerini yürüttüğün ortamda tarafınıza kumpaslar kuran birileri olduğunu görebilirsin.
Amirlerin tarafından çağrılıp ifadene başvurabilirler.
Senden doğaçak boşluğu doldurmak için ayağınızı kaydırmak isteyen birileri olabilir.
Önünde ceketini iliklediğin yöneticin tarafından sevilmediğini görebilirsin.
Bir yerde amir veya bir ailede anne veya baba olduğun halde evlatların tarafından istenmediğini görebilirsin.
Bir kurumda öğretmensin onca önemsediğin öğrencilerinin bir kısmı tarafından sevilmediğine tanık olabilirsin. Aleyhinde hiç de kulağa hoş gelmeyen, sana ait olmayan sözlerle seni karalamak isteyen öğrencilerin olabilir.
Onlara yaptığın iyiliklerin görülmemiş, gösterdiğin saygının geri dönüşü olmamış olabilir.
Hatta onca emek harcayıp önem verdiğin öğrencilerin, kendi iş arkadaşlarınla gizliden sana karşı kumpas hazırladıklarına da şahit olabilirsin.
Sakın bunlara üzülme, bunu anlamak için yukarıdaki sesli anlatıma tıklayarak dinleyin….. Hatta bir daha bir daha dinleyin.
O zaman ne kadar da haklı olduğuma şahit olacaksınız.
Ön yargılar, hoşgörüsüzlük, kendi fikrinin dışında olanlara öcü gözü ile bakanlar, kıskançlık ve kötü niyet sahipleri. Aslında onların kötü niyet ve düşünceleri, onları cehaletin safına sürüklemiş, kalpleri şeytanın karargahı, kendileri ise cehaletin bir askeri olmuşlar. Ama bunun farkında asla olamazlar.
İnsanlar hemen her gün kendilerini denetlemekten kaçınırsa onları gösteren ayna kirlenir. Karşısına geçip kendisine aynadan baktığında hakikati göremez, kendisini en akıllı, en iyi, en güzel, en becerikli, en otoriter olarak görse de ama gerçekte böyle olmaya bilir. Kötü niyet sahipleri bu düşüncelerinden dolayı bilerek veya bilmeyerek cehaletin safına yuvarlanmıştır.
İşte hayat sınavı veya imtihanı böylece başlamış olur. Akıl ve akılcılıktan uzak, bencillik içinde bulunan kibir sahipleri artık cehaletin ani anda askerleri haline dönüşmüş olur.
İşte hayatın imtihanı böylece oluşmuş olur; engel çıkaranlar ve engelleri aşmaya çalışanlar arasında devam edip gider. Cehaletin askerleri engel çıkarır, akıl sahipleri ise çıkan engelleri aşmaya çalışır. Engel çıkaranlar cehennem yurdunda kendisine ateş, engeli aşmaya çalışanlar ise kendilerine sevap toplar. Bence hayatın en püf noktası ve tatlı yanı bu.
Cehaletin tarafında hareket edenler; hayatı, yaşamı dar etmeye çalışır, yaratılışın gayesini unutturarak önemsizleştirmeye çalışırken günahlarına günah katarak amel defterine kendilerini ahrette yakacak ateş biriktirirken, bu kötülüklere sabırla tahammül edenler ve dünyayı bir sıçan yuvasına çevirmek isteyenlere karşı mücadele edenler ise amel defterlerine kendilerini ahrette cennete götürecek sevap yazdırırlar. Bence dünya hayatının en can alıcı noktası, hassas ayarı yani püf noktası bu.
Eğer dünya hayatında kâr kazanmak istiyorsanız kendinizi dünya üzerinde uçan bir kuşa benzetin. Bu üç şeyi; ölümü , Allah’ı ve ahreti asla unutmayın. Düşüncelerinizi, planlarınızı ve adalet çemberinizi buna göre ayarlayıp uçmaya çalışın. Kanatlarınızdan biri bu dünyaya açılsın, diğeri ise ahrete. Kuyruğunuz ise size yön veren edebiniz olsun.
Eğer edepli birisiyseniz kuyruğunuz sizi iyi yönlendirecek ve hedefinize sapmadan sizi doğru olarak ulaştıracak. Eğer edebiniz yoksa kanatlarınızın biri ahreti, diğeri dünyayı temsil etse ve siz dünyanın en iyisi, en zekisi, en abidi olsanız bile amelleriniz, yaptıklarınız sizi hedefinize ulaştırmayacak, yanlış yerlere uçacaksınız, yanlış kimselere sataşacaksınız. Gücünü bilmediğiniz ve ölçemediğiniz kimselere sataşmak size hayır getirmez. Sırtını Allah’a dayayan, kalbini Kâbe yapıp Allah’ın korkusunu ve sevgisini kalbine yerleştiren birisine sataşmak da size hayır getirmeyecek, belki telafisi imkânsız hüsranlara neden olacak. Böyle birisinden kurtulmak isterken çok daha kötü, çok daha çirkin birisini Allah size bulaştırır, emdiğiniz süt burnunuzdan gelir.
Eğer hala benim bu yazdıklarımdan bir şey anlamaydıysanız o zaman burada anlatılan sesli anlatım dosyasını dinleyin.
Eğer yine benim bu yazdıklarımı anlamazsanız,
Sofranıza gelen nimetlerin helal mı haram mı olduğuna bakın. Yani rızkınızın geldiği kaynağı kontrol edin.
Rüşvetle bir makama gelinme varsa ömür boyu alınan maaş haramdır.
Sorumlu olduğunuz kurumda veya çalıştığınız yerde aldığınız maaşın veya ücretin karşılığını vere biliyor musunuz? Aldığınızın karşılığını alın terinizle ödediniz mi?
Faiz, kul hakkı, haksız kazanç var mı? Onu kontrol edin.
-Kibir, kıskançlık, bencillik, nimetlere karşı şükürsüzlük, yaratıcıya karşı şirk koşma düşüncelerimizi olumsuz yönde etkiler.
-Sevgi, vicdan ve merhametinizi ölçün. İnsanlara değer verip vermediğinize bakın. Çin’de, ABD’de, Avrupa’da, Afirka’da Orta Doğu’a insan haklarına zarar veren durum karşısında duyarlı olup olmadığınıza bakın. İnsanlara yapılan zulüm karşısında çaresiz kaldığınızda gözlerinizden yaş akıyor mu?
-Ahlak, şükür ve edebinizi gözden geçirin.
-Yaratılışınızı, kâinatın işleyişini, yağmurun şırıltısını, Güneş’in doğuşunu ve batışını, gece ve gündüzün dengeli bir şekilde hareket etmesini gözlemleyip bunun yaratıcısına şükür edip etmediğiniz kontrol edin.
Edebinizden ve insanlığınızdan asla ödün vermeyin. İçinizdeki kıskançlık, kibir ve ön yargılarınız varsa bunu derhal silin.
Bilinç altınızı gözden geçirin. Bilinç altınızda putlaştırdığınız kötü düşüncelerinizi yıkın.
Makam bakımından yükselme planlarınızdan vazgeçin.
Önünüzde sizden daha iyileri varsa o makamı bilgi ve tecrübe bakımından daha iyi olanlara bırakın veya onların önünü açın, en azından onların önünü tıkamayın. Eğer gerçekten sizden daha üst makamda size ihtiyaç varsa sizden daha iyisi yoksa o zaman hemen o boşluğu doldurun ve bunu Allah adına alın. Yanlışa sapmadan görev ve sorumluluklarınızı en iyi şekilde yapıp yapmadığınıza bakın.
Hepsinden önemlisi Yaratıcınız Allah’ın verdiği nimetlere şükür edip, etmediğinizi kontrol edin.
Şükür edenleri küçümseyip küçümsemediğinizi kontrol edin.
Adımlarınızı Allah için atın, işlerinizi Allah için düzene koymaya çalışın. Zorlu günlerde sabırlı olun, geniş ve bolluk içinde olduğunuzda ise azıp sapıtmayın. Ve bu duygunuzu gözden geçirin.
Kendinizden yaşça veya makamca daha üste olanları kıskanmayın, amirliğini yaptığınız kimselere zulüm edip onları ezmeye çalışmayın. Yaptığınız iyilikleri Allah adına yapın ve başlarına kakmayın.
Toplantılara başkan olarak katıldığınızda Besmele veya Allah’ı övgü ile başlayın, onun peygamberine ve peygamberlerine salat ve selam gönderin. Çünkü yaratıcının yaratma gayesini onlar bize öğrettiler.
Bu durum sizi iki kanatlı kuşa çevirecek. Kanatlarınızdan birisi dünyayı temsil edecek ve dünyadaki başarılarınız anlatılacak. Diğer kanatınız ise dünyada yaptıklarınızın karşılığı sevapları toplayacak, imanınız artacak. Dünya hayatından topladığınız iman, ahret yurdunda cennetin kapılarını yüzünüze açacak.
Size yön veren kuyruğunuz ise sizi doğru semalarda uçuracak, ani inişlerden, çarpmalardan, düşmelerden koruyacak.
Namaz ve oruca gelince, eğer yaptığınız iyiliklerin yetmiş kat fazlasının verilmesini istiyorsanız namaz kılın. Eğer namazınızda sevap kazanmak istiyorsanız namaz sonrası dua edin. Zira namaz dua içindir. Duasız namaz kabul olmaz. Eğer namazlarınızdaki dualarınızdan alacağınız sevabın da 70 kat daha fazla olmasını istiyorsanız, o zaman namaz bitiminde tespih çekerek Allah’ı 100 defa zikir edin.
Unutmayın duanın üç çeşit kazanımı var.
Ya karşılığı bu dünyada verilir. Ya da ahrette sevap olarak verilir. Üçüncü karşılığı ise günahların af edilmesidir.
Şimdi bu dediklerimi uyguladıktan sonra bu linkte anlatılan sesli anlatım dosyasını tekrar dinleyin.
Şimdi sözlerimi bir hadisle bitirmek istiyorum. Bir hadiste buyrulmuş ki, "İnsanlar namaz ve oruç karşılığında Ahret’te verilecek nimetlerin ne olduğunu bilselerdi, alınlarını secdeden kaldırmaz, tüm ayların ramazan ayı olmasını isterdi."
Bir sonraki köşe yazısında görüşmek üzere Hoşça kalın.