HAYATIN VE YAŞAMIN PÜF NOKTASI, CEHALETLE MÜCADELE

HAYATIN VE YAŞAMIN PÜF NOKTASI, CEHALETLE MÜCADELE


Bazen veya çoğu zaman işler planlandığı gibi gitmez, farklı yönde bir akış olur.
Kendimizi dalgaların içinde, boğulacak gibi zorlu ortamda mücadele içinde bulabiliriz. Hayatın zorlukları karşısında ortaya çıkan ani bir hortum veya kasırga tarafından sürüklendiğimiz o anlar…
Güven duyduğun kardeşlerin, sevgi beslediğin kendi öz annen, dost bildiğin bir arkadaşın tarafından ihanete uğramanın ne olduğunu bilir misiniz? 
Bil ki bunlar hayatın bir imtihanıdır.
Çalıştığın kurumda veya işlerini yürüttüğün ortamda çalışkanlığın veya başarıların karşısında sırf kıskançlıkları yüzünden tarafınıza kumpaslar kuran kötü kardeşin olursa buna tahammül etmenin ne olduğunu bilir misin?
Gizliden seni takibe alanlar ve bir açığınızı bulmaya çalışanlar veya hakkınızda sahte deliller oluşturmaya çalışan ahmak yere batası zalimler. 
Onların kim olduğunu bilir misiniz?
 Yalancı tanık ve şahitleri bularak sırf size olan kıskançlık ve hasetlerinden dolayı sırtınızı yere vurmak için hakkınızda şikâyette bulunanları bilir misiniz! 

Tabi ki hal böyle olunca haklı olarak amirlerin tarafından çağrılıp ifade alınmasının ne olduğunu bilir misiniz? 
Çok sevdiğin ve önünde ceketini iliklediğin yönetici amirin tarafından da sevilmediğini fark etmenin ne olduğunu bilir misin?
İyiliğin geçen kimseler veya yakın akrabaların tarafından istenmediğine tanık olursanız, ne hissedersiniz. 

Yüce Allah'ın ailem dediği bir aileyi kendi öz kardeşi veya kendi öz annesi tarafından yıkılmanın ne olduğunu bilir misin?
Bir kurumda eğitmen veya öğretim görevlisi olarak onca önemsediğin öğrencilerin bir kısmı tarafından sevilmediğinize tanık olursanız buna şaşırmaz mısın?
 Aleyhinde hiç de kulağa hoş gelmeyen, sana ait olmayan sözlerle seni karalamak isteyenlerin çirkin lafları kulağına gelerse üzülmez misin?
Onlara yaptığınız iyilikleriniz görülmemiş, gösterdiğiniz saygının geri dönüşü olmamış olabilir. 
Hatta onca emek harcayıp önem verdiğiniz öğrencileriniz, sizi kıskanan kendi iş arkadaşlarınızla gizliden size karşı kumpas kurmaya çalışanların olduğunu öğrenirseniz ne düşünürsünüz? 
Sakın bunlara üzülmeyiniz. İçinde riya ve kıskançlık olan kimseler işte böyledir. Onlara iyilikle yaranamazsınız. Onların çıkarları varsa sana dost olurlar.  Onları lokmanla beslersen sana kan kayıp ettirmek için buna razı olurlar. Onları bilginle aydınlatmak istersen, onlar yarasa gibi gözleri kamaşır, hemen senden uzaklaşırlar.
Onlar kimdir bilir misin; ön yargılıdırlar, edepli ve dürüst kimselere tahammülleri yoktur. Kendi fikirlerinin dışında olanlara öcü gözü ile bakan, kıskanç ve kötü niyet nedeniyle gözleri kör olmuş, kulakları da sağır.
Çünkü onlar kalplerine ve niyetlerine göre konuşurlar. O nedenle inciticidirler.
 Bazı evlere gidip oradaki bazı akrabalarınızla görüştüğünüzde; onlardan size bir hayır gelmez. Onların evlerine girdiğinizde içinize bir huzursuzluk, bir endişe girerse hemen oradan  uzaklaşın.
Onlar senin lokmanla beslenmekle değil senin lokmanla seni yok etmek ister. 
 Aslında onların kötü niyet ve düşünceleri, onları cehaletin safına sürüklemiş, kalpleri şeytanların karargâhı, kendileri ise cehaletin bir askeri olmuşlar. Ama ne yazık ki bunun bilincinde  değiller. Çünkkü onlarda zihniyet bozukluğu var.
Eğer siz de, böyle kötü birisi olmak istemiyorsanız;
 Hemen her gün kendinizi denetleyin. Çünkü bir hadiste; Cennetin kapılarının birisinin üzerine “Her gün kendisini Allah için denetleyenler bu kapıdan içeri girer,” buyrulmuştur.
Hemen her gün kendisini denetlemeyen; rızkına haram katan, kibir veya riya içine düşenlerin gönül aynaları kirlidir. Onlar gönül aynalarında hakikati göremezler.  Hakikati göremeyenler; olayları çarpıtır, cımbızlar, yanlış yorumlar, yanlış tahminlerde bulunurlar. Onlar kendi tanrılarını kendileri yaratır, yontar biçer kendi gönül aynalarında kendi düşüncelerine göre yeni bir tanrı, yeni bir din, yeni bir içtihat oluştururlar. Bu nedenle bu tür akraba, dost, kardeş ve yakınlarınızdan yarar gelmez, zarar gelir. Çıkarcıdırlar, benciller, kibirliler. 

Ne var ki kötü zihniyet sahipleri; kendilerini en akıllı, en iyi, en güzel, en becerikli, en otoriter olarak görseler de ama gerçekte böyle değildir. Bunu fark ettiklerinde de kendilerinden iyi olanlara karşı kıskanç olur, buğzeder ve haset içine girerler.   Kötü niyet sahipleri bu düşüncelerinden dolayı bilerek veya bilmeyerek böylece cehaletin safında yer almış olurlar. Ama ne yazık ki bunun farkında değiller. Yaptıkları yanlışlıklar ve edepsizlikleri karşısında uyardığınızda bunu kabullenmez ve size karışı buğz kesilirler. İşte bu tür hadiseler karşısında sakın üzülmeyin. 

O zaman ne yapmalıyız? 
İşte hayat sınavı veya imtihanı böylece sizin için başlamış olur. Akıl ve akılcılıktan uzak, bencillik içinde bulunan kibir sahipleri artık cehaletin yetişkin askerleri haline dönüşmüş olduğuna tanık olmuşsunuz. Sizler onların çıkardığı kötülük, çirkinlik ve fitnesel şeylerine karşı önlemlerinizi alın, güvenliğinizi oluşturun ve mücadeleye başlayın. Adil olun ve zulmedip zalim olmayın. Haddinizi aşarak zalimi mazlum durumuna düşürmeden müdcadelenizi sürdürün. 
İşte hayatın imtihanı keskin dişini böylece göstermiş olur.

Hayat imtihanı; engel çıkaranlar ve engelleri aşmaya çalışanlar arasında böylece başlamıştır.  Cehaletin askerleri engel çıkarır, akıl sahipleri ise önlerine çıkan engelleri aşmaya çalışır. Cehaletin sahipleri ne kadar güçlüyse o kadar tahrip eder, tıpkı İsrail gibi. Aklın askerleri ise iman dolu göğsünü Gazzeliler gibi siper edip direnir. Dünya’da insan hayatını zora sokan ve büyük sıkıntılara neden olup engel çıkaranlar, cehennem yurdunda kendilerine ateş, engeli sabırla aşmaya çalışanlar, sabredip direnenler ise kendilerine sevap toplar. Hayatın en püf noktası ve tatlı yanı bence bu. Şimdi kendinizi ve niyetinizi gözden geçirin. Aklın ve sağduyunun yanında aklın askerimi? Yoksa cehaletin yanında yer alıp cehaletin askeri olup olmadığınızı kontrol edin. Kandırılmayın. Cehaletin en güçlü silahı sizin sahip olduğunuz milli ve manevi değerlerinizdir. Sizi; sizin düşünceniz sizin fikir ve inancınızla vurmaya çalışacaklar. 
  Cehaletin ikinci en önemli silahı ise sizi veya sizin milli ve manevi değerlerinizi önemsizleştirmektir. 
Onlar topluluklarınızın içine sizin fikir ve manevi değerlerinizle girer, sonra önem verdiğiniz bütün değerlerinizi önemsizleştirmeye çalışırlar.  Aile kültürünü yıkar, saygı ve sevgiyi yok etmeye çalışır, Silay-ı Rahimi bozarak güvensizlik ortamı yaratır, sonrasında bu güzelim akraba ziyaretlerini terk ettirir. 
Hal böyle olunca akrabalar birbirine küs ve dargın olur. Silay-ı Rahim terk edilir. İşte bu Cehaletin en güçlü ikinci etkili silahıdır.   
Cehaletin üçüncü silahı ise direk sizinle mücadeleye başlamak olacaktır. Ama sizinle direk mücadeleye başlamadan önce size iyice kan kayıp ettirmeden bunu göze alamazlar. Sizin direk karşınıza çıkmaya cesaret edemezler. Çünkü korkaktırlar. Fitne, fesat, yalan, aldatma, ihanetlerle iyice kan kayıp ettirdikten sonra bunu göze alabilirler. Bu aşamaya kadar hala uyanmadıysanız vay sizin halinize! Vay olsun size!..

Artık onu bilin ki kurtuluşunuz ancak bir mucize ile olur. 
Cehaletin tarafında hareket edenler; hayatı, yaşamı dar etmeye çalışır. Yaratılışın gayesini unutturarak önemsizleştirmek isterler. Günahlarına günah katarak amel defterine kendilerini ahrette yakacak ateş toplarlar. Artık aklın tarafında olanlar Mücadeleyi başlatmak zorundadırlar. Dünyayı sıçan yuvasına çevirmek isteyen cehaletin askerleri ile mücadeleye başlamak zorundasınız. Yoksa ülkenizde taş üstünde taş burakmaz bütün köşe ve bucaklarınızı yıkar, şehir ve köylerinizi enkaz yığınına çevirirler. Böylece hak yolunda olanlara amel defterlerine  cennete götürecek sevap yazdırma fırsatı doğmuş olur. Bence dünya hayatının en can alıcı noktası, hassas ayarı, yani püf noktası bu!  

Eğer Dünya hayatında kâr kazanmak istiyorsanız kendinizi Dünya üzerinde uçan bir kuşa benzetin. Bu üç şeyi; ölümü, Allah’ı ve Ahret’i asla unutmayın. Bu düşünceniz size doğru rota çizdirecek. Düşüncelerinizi, planlarınızı ve adalet çemberinizi buna göre tasarlayıp Dünya semasında uçmaya çalışın. Kanatlarınızdan biri bu dünyaya açılsın, diğeri ise ahrete! Kuyruğunuz ise size yön veren edebiniz olsun. Bilmeden kötü bir eylem içine düştüğünüzde, istemeden yalan konuştuğunuzda sizde utanma duygusu hala varsa bilin ki sizde edep var. Kendinizi denetleyerek ikinci bir defa yanlışa ve kötülük içine düşmekten kendinizi koruyun.

Sözüm Cehaletin safında olanlaradır;
Eğer edepli birisiyseniz kuyruğunuz sizi iyi yönlendirecek ve sizi  doğru yere ulaştıracak. Eğer edebiniz yoksa, içinizde riya ve şirk varsa kanatlarınızın biri ahreti, diğeri dünyayı temsil etse ve siz dünyanın en iyisi, en zekisi, en âbidi olsanız bile amelleriniz ve yaptığınız iyilikleriniz sizi hedefinize ulaştırmayacak;
yanlış yerlerde uçacaksınız, 
yanlış kimselere sataşacaksınız. 
Yanlış kimselerle arkadaşlık kuracaksınız. 
Yanlış kimselere güveneceksiniz. 
Gücünü bilmediğiniz ve ölçemediğiniz kimselere sataşmak size hayır getirmez. Sırtını Allah’a dayayan, kalbini Kâbe yapıp Allah’ın korkusunu ve sevgisini kalbine yerleştiren birisine sataşmak da size hayır getirmez. Belki telafisi imkânsız hüsranlara neden olur.  Kendisini hakka adamış imanlı birinden kurtulmak isterken çok daha kötü, çok daha çirkin birisini Allah size musallat eder, emdiğiniz süt burnunuzdan gelir. 
Ey Cehaletin askerleri! Eğer hala benim bu yazdıklarımdan bir şey anlamaydıysanız veya alındıysanız, bana haset edip bana kumpas kurmaya çalışmayın. Benim kötü niyetim yoktur. Zira dünyanın kuralı bu!
-Sofranıza gelen nimetlerin helal mı haram mı olduğunu kontrol edin. Yani rızkınızın geldiği kaynağı kontrol edin. 

-Kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışmayın, çünkü alın teri ile kazanmadığınız, hakkınız olmayan şeylere sahiplenmeniz sizin ruhunuzu bozar.
-Rüşvetle bir makama veya bir göreve gelinme varsa ömür boyu alınan maaş haramdır, bunun sonu hüsranla biter. 
Sorumlu olduğunuz kurumda veya çalıştığınız yerde aldığınız maaşın veya işçi olarak çalıştığınız iş ücretinin karşılığını vere biliyor musunuz? Kendinizi bir denetleyin.

Aldığınız maaşın karşılığını alın terinizle hakkını vere biliyor musunuz? 
-Faiz, kul hakkı, haksız kazanç var mı? Onu kontrol edin.
-Kibir, kıskançlık, bencillik, nimetlere karşı şükürsüzlük, yaratıcıya karşı şirk koşma düşüncelerinizi olumsuz yönde etkiler.
-Sevgi, vicdan ve merhametinizi gözden geçirin. İnsanlara değer verip vermediğinize bakın. Dünyanın herhangi bir yerinde insan haklarına zarar veren durum karşısında duyarlı olup olmadığınıza bakın. İnsanlara yapılan zulüm karşısında çaresiz kaldığınızda gözlerinizden yaş akıyor mu? 
İki kardeş millet Ukrayna ve Ruslar birbirlerini öldürüyor. Filistin'de ise bebek çocuk demeden katledildi. Bu duruma üzülen insanlar var. Siz de üzülüyor musunuz?

Bir sonraki köşe yazısında buluşuncaya kadar hoşça kalın?
 

Google+ WhatsApp