Gaflet ve Gaflet Hastalığının Doğurduğu Sonuçlar

Gaflet ve Gaflet Hastalığının Doğurduğu Sonuçlar


Gaflet, yanılgı içinde olmak, kendini unutmak, dalgınlık, dikkatsizlik, kendinde olmama, akıbetten endişe etmeme anlamına gelir. En kötüsü ise her ne şekilde olursa olsun Allah’ı Teâlâ’yı unutmak gaflete düşmeye neden olur. Allah’ı Teâlâ’yı hatırlamak ise gafletten kurtulmak anlamında kullanılabilinir. Dinin emirlerini gözeterek yapılan bütün işler, alışverişler, yiyip içmeler, gafletten kurtulmak ve Allah’ı Teâlâ’yı hatırlamak demektir.
        Gafil: çevresinde olup bitenlerden habersiz, her zaman şaşkın ve halkla münasebetleri açısından da dikkatsiz yaşayan kimselere denir. Bakıp da görmeyen, işitip de anlamayan şaşkın ve öyle dalgın kimseler gafildir. Bunlar bazen etrafında cereyan eden kızıl kıyamet hâdiselerden bile habersiz yaşar.

Gafletin sebepleri:
İnsanların gaflete, hatta günaha, isyana, küfre dalması çeşitli sebepler yüzünden olur. Gafletin sebeplerini şöyle sıralayabiliriz.
-Servet, dünya malına düşkünlük ve aşrı derecede evlat sevgisi gaflete neden olur.
-Namaza önem vermemek ve namazı fazilet zamanında kılmamak gaflete neden olur.
Namazı bilerek kazaya bırakmak haram olan amellerdendir.
-Ekonomik faaliyetler insanı gaflete düşürebilir. Yani dünya serveti için İslâmi yaşantıdan ödün vermek gaflete neden olur.
-Şehvet peşinde koşmak şehvete düşkünlük gaflete neden olur.
-Makam, koltuk, hırs insanı gaflete düşürebilir.
-Maddi refah insanı gaflete düşürebilir.
-Kibir, tekebbür insanı gaflete düşürebilir.
-Başkalarını hakir görmek, küçümsemek insanı gaflete düşürebilir.

Gafletin doğurduğu sonuçlar:
1- Gaflet cehalete neden olur. Gaflet içinde bulunan birinin canı öğrenmek istemez ve bu durum onun cahil olmasına neden olur.
2. Maddi sıkıntı oluşur. Gaflet içinde olmak maddi sıkıntıya neden olur. Çünkü yapacağı işler karşısında basiret gözü kapalı olduğundan yani ileri görüşlü olmadığından doğru karar veremez ve yanlış kararlar verir. Bu durum bir şahsın zarar etmesini ve maddi sıkıntısına neden olur.
3. Kıyamet Günü kör olarak dirilir (hadis).
4. Gaflet, insanı hüsran içinde bırakır.
5. Gaflet içinde olan insana Allah, kendisini ona unutturur (hadis).

Gafletten Kurtuluş:
Gafleti tedavi ederek kurtuluş için yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz.
- Allah’ı sürekli hatırlamak ve Allah’ı unutmamak. Allah’ı hatırlamak gafleti giderir.
-Namazları fazilet zamanında yani tam vaktinde kılmak gaflet hastalığını giderir.
-İnsanlara iyilik yapmak, yardım etmek, hayır işlerine koşmak gaflet hastalığını giderir.
-Takvalı olmak, basiretli olmak gafleti giderir.
-Tövbe etmek gaflet hastalığını giderir.
Tövbe; Allah’a dönüş demektir. Gidilen yolun tam tersine dönerek Cennet’e giden yolu tercih etmek anlamına gelir. Bir gencin tövbesi çok önemlidir. Çünkü bir gencin kötü eylemlere, şehvete bulaşma enerjisi yaşı geçginlere göre (Daha yaşlı olanlara göre)  daha fazladır. Bir genç bu yollara bulaşma yerine tövbe ederek hakka dönmesi Hak Teala katında sevindirici bir yeri var ve mükafatları da özel olur. Bu nedenle gençlerin tövbe etmesi çok önemlidir.

         Müslümanlar, Büyük Selçukluların kurduğu devlette Alparslan döneminden itibaren maddi refahın zirvesine ulaştılar (1060-1090). Bu durum yani ekonomik güç Müslümanların gaflete düşmesine neden oldu. Taht kavgaları meydana geldi ve bu taht kavgalarında iç savaşlar ve iç isyanlar sonucunda Haçlılar ile Moğol saldırıları sonucu İslâm ülkeleri istilaya uğradı ve yüz binlerce Müslüman katledildi. Bu saldırılar sonucu 300 yıl boyunca İslam Beldeleri düşman çizmeleri altında çiğnendi ve zenginlikler talan edilerek yağmalandı. Böylece halk maddi sıkıntı içine girdi. Bu şüphesiz maddi bolluğun ve refahın getirmiş olduğu gaflettir.
     Müslümanlar bu sıkıntılar altından kurtulmak için uzun süre mücadele ettiler. Araplar, aleviler, Şiiler ve Sünniler ortak düşman karşısında nihayetinde birleştiler. Mezhepçilik, milliyetçilik taassuplarından ve ırkçılık düşüncelerinden sıyrılarak Allah rızası için hareket etmeye başladılar. Böyle bir düşünce Türkler tarafından örgütlendi veya Türk yöneticileri başkanlığında örgütlendiler. Daha doğrusu Farslar, Türkler ve Araplar Türk yöneticilerin çatısı altında birleştiler ve bu birleşme dünya genelinde tekrar siyasi bir güç olarak Müslümanların ortaya çıkmalarına neden oldu. Müslümanların bu zenginliği Yavuz Sultan Selim dönemine kadar devam etti. Özellikle Fatih Sultan döneminden itibaren meydana gelen maddi refah Türkler arasında tekrar gaflet hastalığına neden oldu. Maddi refaha bir de Yavuz Sultan selim döneminde makam hırsı eklenince taht için Yavuz, babasını, kardeşlerini ve yiyenlerini boğdurdu. Bu durum İslam Dünya’sına sonraki dönemlerde zillet getirdi.
       Yavuz Sultan Selim Nakşilik çatısı ve düşüncesi doğrultusunda devletçilik anlayışında yeni düzenlemelere gitti. Eski Osmanlı devletçilik anlayışından vazgeçti. Kendi düşüncesinin harici düşünce, fikir ve hoş görülere tahammül etmedi ve ilk fırsatta büyük bir katliam ile kılıcın zoruyla İslâm Dünyası’nı Osmanlı çatısı altında birleştirme yoluna gitti. Bu durumu kabullenmek istemeyen Müslümanlara Osmanlı kılıcının acısını  tattırdı. Bu durum iç isyanlara ve kabiliyetsiz insanların yönetime gelmesine neden oldu. Kabiliyetsiz kimseler yönetime gelince ilim, bilim yönünden gerileme başladı ve sonuç olarak Osmanlılar için savaşlarda yenilgiye neden oldu.
    Maalesef günümüzde hala İslâm Coğrafyalarında yaşayanlar gaflet uykusu içindedirler. Eğer böyle olmasaydı tekbir getirerek Allah adına Allah’ın yarattığı masum insanlar sebepsiz öldürülmezdi. Yine bazı grupların PKK çatısı altında toplumun düzenini sağlamak için kurulan devlete zarar verici eylemlere girişmesi bunun göstergesidir. Bu durumlar gelecekte daha kötü sonuçları doğurur. Tüm Müslümanların bu gaflet uykusundan uyanması, tövbe etmesi vahdet oluşturması gerekir. Yoksa üçüncü bir haçlı saldırısı başlamıştır ve bu saldırı tarihteki gibi bilinir görünür bir saldırı değildir. Müslümanlar, Büyük Selçukluların kurduğu devlette Alparslan döneminden itibaren maddi refahın zirvesine ulaştılar (1060-1090). Bu durum yani ekonomik güç Müslümanların gaflete düşmesine neden oldu. Taht kavgaları meydana geldi ve bu taht kavgalarında iç savaşlar ve iç isyanlar sonucunda Haçlılar ile Moğol saldırıları sonucu İslâm ülkeleri istilaya uğradı ve yüz binlerce Müslüman katledildi. Bu saldırılar sonucu 300 yıl boyunca İslam Beldeleri düşman çizmeleri altında çiğnendi ve zenginlikler talan edilerek yağmalandı. Böylece halk maddi sıkıntı içine girdi. Bu şüphesiz maddi bolluğun ve refahın getirmiş olduğu gaflettir.
     Müslümanlar bu sıkıntılar altından kurtulmak için uzun süre mücadele ettiler. Araplar, aleviler, Şiiler ve Sünniler ortak düşman karşısında nihayetinde birleştiler. Mezhepçilik, milliyetçilik taassuplarından ve ırkçılık düşüncelerinden sıyrılarak Allah rızası için hareket etmeye başladılar. Böyle bir düşünce Türkler tarafından örgütlendi veya Türk yöneticileri başkanlığında örgütlendiler. Daha doğrusu Farslar, Türkler ve Araplar Türk yöneticilerin çatısı altında birleştiler ve bu birleşme dünya genelinde tekrar siyasi bir güç olarak Müslümanların ortaya çıkmalarına neden oldu. Müslümanların bu zenginliği Yavuz Sultan Selim dönemine kadar devam etti. Özellikle Fatih Sultan döneminden itibaren meydana gelen maddi refah Türkler arasında tekrar gaflet hastalığına neden oldu. Maddi refaha bir de Yavuz Sultan selim döneminde makam hırsı eklenince taht için Yavuz, babasını, kardeşlerini ve yiyenlerini boğdurdu. Bu durum İslam Dünya’sına sonraki dönemlerde zillet getirdi.
       Yavuz Sultan Selim Nakşilik çatısı ve düşüncesi doğrultusunda devletçilik anlayışında yeni düzenlemelere gitti. Eski Osmanlı devletçilik anlayışından vazgeçti. Kendi düşüncesinin harici düşünce, fikir ve hoş görülere tahammül etmedi ve ilk fırsatta büyük bir katliam ile kılıcın zoruyla İslâm Dünyası’nı Osmanlı çatısı altında birleştirme yoluna gitti. Bu durumu kabullenmek istemeyen Müslümanlara Osmanlı kılıcının acısını  tattırdı. Bu durum iç isyanlara ve kabiliyetsiz insanların yönetime gelmesine neden oldu. Kabiliyetsiz kimseler yönetime gelince ilim, bilim yönünden gerileme başladı ve sonuç olarak Osmanlılar için savaşlarda yenilgiye neden oldu.
    Maalesef günümüzde hala İslâm Coğrafyalarında yaşayanlar gaflet uykusu içindedirler. Eğer böyle olmasaydı tekbir getirerek Allah adına Allah’ın yarattığı masum insanlar sebepsiz öldürülmezdi. Yine bazı grupların PKK çatısı altında toplumun düzenini sağlamak için kurulan devlete zarar verici eylemlere girişmesi bunun göstergesidir. Bu durumlar gelecekte daha kötü sonuçları doğurur. Tüm Müslümanların bu gaflet uykusundan uyanması, tövbe etmesi vahdet oluşturması gerekir. Yoksa üçüncü bir haçlı saldırısı başlamıştır ve bu saldırı tarihteki gibi bilinir görünür bir saldırı değildir.  

Google+ WhatsApp