Kur'an Ahlakı

Kur'an Ahlakı


    Kur'an ahlakı ile ahlaklanmadıkça dünya milletleri bu sıkıntılardan kurtulamayacaklar. Her gün bir yerde bir cinayet, kadına şiddet ve kadın cinayetleri....

 

     Durum bireysel değil toplumsal bir sorun halinde ve bu olaylar toplumsal olarak hemen herkesin üzüntüyle dinlediği haberlerdir. Pekî bu insanları böylesi cinnet geçiren bireyler haline kimler getirdi?  Hangi hata yapıldı ki bu olaylar vukuu buldu? Eğer bir yerde toplumsal bir sorun varsa bunun tarihi yönden biraz derinlere gitmek gerekir. Yani toplumda meydana gelen sorunlar en az 15, 20 yıl önceki zamanda yapılan hatalar yüzündendir. 

Bu sorunun, sosyo-psikolojik, dini,  örfi, gelenek, kültür, inanç, iman boyutları yönünden iyice derinlemesine alıp inceleyen sosyolok var mı? 

 

Basında her kafadan bir farklı ses çıkıyor. Kimileri bu durumları kendi çıkarlarına kullanmak istemektedir. Kimileri de erkekleri suçlamaktadır. Bazıları da öğle akla hayale gelmedik şeyler söylüyor ki insan şoka uğruyor.

Bir sosyolok var ki sosyoloklar üzeri. Evet o sosyolok çok yüce bir varlık ve kudret. Bizi bir ölçü ve nizam terazisine göre çizip şekil veren Allah elbette insan fıtratını (insan doğasını) en iyi şekilde biliyor. İnsan fıtratına en uygun yaşam biçiminin  Kur’an ahlakı olduğunu söylüyor. Yani Kur’an’da izah edildiğini söylüyor. 

    Kur'ani yaşantı bir kenara itildi mi bu gibi felaketlerden kaçınmak mümkün olmuyor. 

Bir hadiste: “Ey insanlar günlük 50 ayetten az okuyorsanız zarardasınız dendi, kulak ardı yapıldı.

Yine bir başka ayette: “Ey insanlar (kadınlar ve erkekler) bakılması haram olan yerlerden gözünüzü sakındırın dendi" bu da görmezlikten ve duymazlıktan gelindi.   “Cennet anaların ayağının altındadır." dendi. Anne olacak kızlar reklamlara taşındı. “Kadın, Allah'ın emanetidir.” dendi,  eşitlik adına kadınlar ağır iş koşullarında, çalıştırıldı. Kadın çalıştığında ki çocuklar birinci eğitmeninden mahrum kalmaktadır.

İslam kadına inci olarak bakar ve kadının korunmasını emreder. Bunun için örtünmesini buyurdu, ama bundan da kaçınıldı.

 

    Kur'an'da; kadını ve kızları tehlikelerden korumak için alınması gereken ilk önlem olarak " Tokalaşmayın" dendi, kadınlar ve kızlar arkadaşlık adına erkek arkadaşları ile tokalaşmayı bir kenara bırakın kucaklaşma yoluna gittiler. Kalbimiz temiz, dendi.   İslam olaya genel olarak bakar ve tedbir alarak olaylar daha başlamadan aldığı tedbirlerle engeller.

     Kur'an’da; "Kadınlar ve erkekler arasına bir sevgi koyduk bu nedenle kızlar ve kadınlar, erkeklerle konuştuğunda erkeklerin yüzüne bakmasın, aynı şekilde erkeklere de kadınların yüzüne bakmasın."  dendi bu da pes geçildi. Sonuçta böylesi toplumda büyük dengesizlikler ortaya çıktı ve büyük çılgınlıklar ve cinayetler yaşanmaya başlandı.

Bir hadiste; "Bir insan öldürmek tüm insanları öldürmüştür." dendi ve bunun kıssası emredildi. Avrupa normlarının da dikkate alınması gerekir denilerek idam kaldırıldı. Tabi ki olacağı bu? Bundan sonra kimi kimden koruyacağız? Herkese bir jandarma görevlendirecek olunsa jandarmayı kim koruyacak?

 

     Hz. Muhammed’in (s.a.v: Selam ona ve onun tüm soyuna olsun) yaptıkları işlerde, söylediği sözlerde kendi çıkarına yönelik bir söz yok. O şanlı peygamber hakkın rahmetine kavuştuğunda sadece bir yatacağı hasırdan başka bir şeyi yoktu. O mağaraya kapanarak vehimlere kapılmadı. O insanlara rahmetin inmesi için Allah’a dua etti. Ona yüce bir görev peygamberlik görevi verildi. Eğer görevinde başarısız olur ve insanları kurtuluş dini İslâm’a davet etmekte başarısız olsaydı, Yüce Yaratıcı Allah bölgedeki dağları Arapların üzerine ve gök kubbeyi de tüm bu alemin üzerine indirir Kâinatı bir kitabın sayfaları gibi dürüp eline alır kıyameti koparırdı. Çünkü zulüm o kadar başını alabildiğince büyümüştü ki zülüm altında dünya inim inim inlemekteydi.  Roma imparatoru can sıkıntısını gidermek için insanları kafesteki aslanlara parçalattırıyordu. Araplar kızlarını diri diri toprağa gömüyorlardı. İnsanlar köle pazarlarında satışa sunuluyordu. Güçlü kabileler, güçlü devletler, daha zayıf kabile ve topluluklara saldırır, yağmalar erkeklerini öldürür, kızlarını ve çocuklarını alarak köle pazarlarında satışa sunarlardı. Şanlı peygamberimiz insanları bu tür kötü davranışlardan uzak olmaya ve tek yaratıcının buyrukları altında birleşmeye, itaate davet etti. Kendisinin peygamber olduğunu, Allah tarafından bu görevin kendisine verildiğini ve bu peygamberlik görevini ispat etmek için; ayı ikiye böldü, ağaçları yürüttü. Kurumuş ağaçları yeşertti. Ama yine de bu gösterilen mucizelere inanmayanlar çıktı ve  büyücüdür, vehimlere kapıldı diyen bazı insanlar.

 

    Kur’an bizden ne istiyor? İnsanın çıkarına aykırı bir şey istemiyor ki. İnsan kalbinin ruhu imandır. İman kalbe girmeyince insanlar vahşileşerek psikopat hale geliyor.

 

    Günümüz dünyasında yaşanan olaylar daha buz dağının görünen yüzü. Daha neler var aklın ve hayalin sınırlarını aşıyor ve insanın anlatmayı bırakın düşünülmesi  bile çok utanç verici hadiseler dünyada yaşanıyor.  

-Irakta ecnebi askerler tarafından tecavüza uğrayan kadınların intihar ettiklerini biliyor musunuz? 

-Dünya genelinde gasp yüzünden her bir saatte 69 kişi öldürülüyor. Buna ne demeli! 

Dünya genelinde 800 milyon insan açlık tehlikesi ile karşı karşıya. Açlıktan günlük ölen insan sayısı 24 bindir. Peki bunun suçlusu kim!

Kur’an’da,  "şeytan" diye bir yaratıktan bahsediliyor. Bazıları bu olaya bir hikâye veya masal olarak bakıyor. Kur’an’a göre işlenen günahlar yüzünden bir süre sonra kalp mühürlenir ve  bir daha gerçeği göremez. Kalbi mühürlü olan birinin kılavuzu şeytan olur. Böylece onlar hakkı görmezler ve duymazlar.

Bence işe buradan başlanmalı. Yani Kur’ani bir hayat tarzının benimsenmesi lazım.  Kur’ana göre düzenlenen yaşam tarzı bu sıkıntıları giderecektir.

-Kalpleri yumuşayacaktır,

-merhamet duygusu oluşacak,

-insanlar nefsinin değil vicdanın ve aklın sesini duyacaklar.

 

    Yüce Allah bir ayette şöyle diyor; “Ben insanları, cinleri ve melekleri bana iman etsinler diye yarattım.” Başka bir ayette ise imanın temel esasının namaz olduğu vurgulanarak namaz kılmak emredilmiştir. 

 

    Kur'an ahlakını kendimiz için bir yaşam tarzı seçmedikçe ve Kuran'dan uzaklaştıkça  bu üzücü, can yakıcı olaylar toplumların üzerine bir bela gibi yağacaktır. Bu bela gökten yağan bir bela değil, insanların  ahlaksızlıkları, katılaşmış kalpleri yüzünden birbirlerinin başına yağdırdığı beladır. 

Google+ WhatsApp