Fiskalizm

Fiskalizm

Fiskalizm, Gelenekcilik

       Gelenekselcilik:

 Klasik dönemde Osmanlılarda bu ilke, iktisadın, bireylerin, kurumların ve toplumun tamamının içinde anlamını bulduğu geleneğe göre işlemesidir. Bu bağlamda gelenek yalnızca geçmiş ile kaim olan değil yaşanmakta ve yaşanacak olandır. Devletin işlevi, öncesi olmayan bu durumu muhafaza etmektir. Toplum içinde dengesizliğe sebep olacak bir gelir dağılımını önlemek siyasal mekanizmanın hem iktisadi hem de toplumsal bir vazifesidir.

Osmanlı yönetimi dengenin korunmasında yalnız tüketimin değil, üretimin de kontrol altında tutulmasını amaçlanmıştı. Ancak ihtiyaç duyulan miktarda devlet ithalata izin veriyordu.

     Fiskalizm:

     Fiskalizm, devletin iktisadi kararlar alırken bir yandan hazine gelirlerini yükseltme öte yandan da ulaştığı gelir seviyesinden düşmemek adına harcamaları kısma esasına dayanır. Gelirleri yükseltmek üretim araçlarının geliştirilmesi, ulaşımın kolaylaşması ve parasal ilişkilerin genişliğine bağımlıdır. Devletin ilk iki unsur hususunda yapacağı bir şey yoktur. Sonuncu unsur ise para ile uğraşan bir sınıf ile ekonomi arasında bağımlı bir ilişki doğuracağından toplumsal dengeyi bozma ihtimali taşımaktadır.

    Dolayısı ile istenilen bir durum olmaktan oldukça uzaktır. Devletin gelir seviyesini sabitleme arzusu harcamalar üzerindeki tavrını sertleştirecek ve vergi merkezli bir anlayışın yürürlükte olmasına sebep olacaktır. Fakat bu durumun önüne iaşecilik ilkesi ile birlikte gelenekselci anlayış geçmeye çalışır.

     Not: Klasik dönemde devletin  toprağı Miri arazi olarak egemenliğinde tutmuştur. Çünkü tarımın ekonomideki ağırlığı ve ülke topraklarının hanedanına ait olması bunu gerekli kılmakta idi. Devlet toprakların işletme hakkını reaya ya (halk) bırakmıştır. Tarımsal teşkilatlanmayı tımar sistemiyle çözen Osmanlı Devleti; insan faktörü, ticaret ve sanayi gibi sektörlerle ekonominin kaynağını şekillendirmiştir.

 İaşecilik

     Osmanlılarda toplum içinde metanın bol ve haliyle fiyatların düşük olması esasına dayanır. Bu nedenle Osmanlı Devleti üretime çok önem vermiştir. Üretim, tarımsal üretimin ağırlıkta olduğu köyler ve diğer geçim kaynaklarına sahip kasabalardan mürekkep kazalar ekseninde örgütlenmiştir. Kazaların ihtiyaçları tesis edildikten sonra artan ürün diğer kazalara ve İstanbul’a gönderilmektedir. Böyle bir mantık içinde ithalatın ihracata oranla daha önemli kabul edilmesi doğal karşılanmış

ve ithalat serbest bırakılmıştır. Provizyonizm özetle mevcut ihtiyaçları en iyi şekilde karşılama anlamına gelir. Bu durum Osmanlı Devleti’nde arz yönlü bir ekonomiyi öne çıkarmıştır.

Google+ WhatsApp