MEŞRUTİYET DÖNEMİ DEVLET ANLAYIŞI

MEŞRUTİYET DÖNEMİ DEVLET ANLAYIŞI

Bilgi Notu:

GENÇ OSMANLILAR:

Yönetime karşı ilk teşkilatlı muhalefet hareketi Genç Osmanlılar Cemiyeti ile başladı. Bu Cemiyetin sabit bir merkezi, ,şubeleri ve siyasi liderleri yoktu. Farklı zamanlarda Mustafa Fazıl Paşa, Ziya Paşa, Mithat Paşa gibi kişiler olmuştur. 

İzledikleri yöntem; İkna ve telkindi. Fikirlerinin oluşmasında Türk, İslam ve Batı kültürünün etkisi görülmektedir. 

XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa’da anayasal yönetim hareketleri güçlenmeye başlamıştı. Osmanlı Devleti de bu gelişmelerden etkilendi. 1860’dan sonra “Genç Osmanlılar Cemiyeti”ne üye olan aydınlar bu doğrultuda hareket etmişlerdir. 

Mithat Paşa, daha şehzadeliği sırasında II. Abdülhamit ile görüşmüş ve anayasanın ilan edilmesine dair kendisinden söz almıştı.

     Meşrutiyet yanlıları, Abdülaziz’i tahtan indirmeye karar verdiler. Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa, Mithat Paşa, Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi ve Kayserili Ahmet Paşa’nın liderlik ettiği bir grup, bir saray darbesi ile Abdülaziz’i tahtan indiler ve V. Murat’ın psikolojik sorunlarından dolayı II. Abdulhamit’i tahta oturttular. 

II. Abdulhamit padişah olunca “Şura-ı Devlet’te (Danıştay) bir komisyon oluşturdu. Mithat Paşa başkanlığında toplanan 28 kişilik komisyon üyeleri ilk Türk anayasası olan “Kanuniesasi’yi hazırladı. 

    Meşrutiyet’in ilan edilmesinde Jön Türkler (Genç Osmanlılar) etkili olmuştur. Eğer meşrutiyet ilan edilirse; Avrupalı devletlerin Osmanlının iç işlerine karışması engelleneceği düşüncesindeydiler. Ayrıca imparatorluğun dağılması önlenmiş olacaktı. 

 Bu sırada Balkanlarda çıkan azınlık ayaklanmalarının devleti zor durumda bırakması ve İstanbul’da bu meselenin çözümü için güçlü devletlerin katıldığı bir konferansın toplanması, Kanuniesasi’nin ilan edilmesinde etkili oldu. Dış devletlerin baskılarını bertaraf etmek ve “Balkan buhranını sona erdirmek isteyen Sultan Abdülhamit, 23 Aralık’ta Kanuniesasi’yi kabul etti. Böylece Osmanlı Devleti “Meşruti Monarşi” ile yönetilen bir devlet sistemine geçmesiyle Osmanlı Devleti tarihinde yönetim alanında ilk kez değişme uğramıştır. Meşruti yönetimle Osmanlı Devleti’nde halk padişahın yanında yönetime ortak olmuştur. Aslında halkın böyle bir talebi yoktu. Sadece Meşruti yönetime geçme Osmanlı aydınlarının isteğinden başka bir şey değildir.

         Kanuni Esasi:

     Anayasa Komisyon başkanı Mithat paşanın başkanlığında  toplam 119 maddeden oluşturulmuştur. Anayasanın hazırlanmasında; Belçika, Prusya ve Fransa anayasaları örnek alınmıştır. 

      Kanun-i Esasi'nin Bazı Maddeleri: 

1. Osmanlı hükümdarlığı, halifeliği de kapsayacak şekilde Osmanlı hanedanının en yaşlı üyesine geçmektedir.

2. Padişahın kişiliği kutsaldır ve padişah yaptıklarından kimseye karşı sorumlu değildir.

3. İcra (hükümet) meclislere karşı değil, saltanata karşı sorumludur. Padişahın meclisleri toplama ve dağıtma hakkı vardır. (Padişahın iradesi, halkın iradesinden daha üstün hale gelmiştir.)

4. Neşriyat, kanun dairesinde serbesttir. 

5. Ülkenin herhangi bir yerinde karışıklık olduğunda idarenin sıkı yönetim ilan etme yetkisi bulunmaktadır. Padişah, soruşturma sonucunda bir kimsenin siyasi suçlu olduğuna karar verebilir ve onu doğrudan sürgüne gönderebilir. 

6. Osmanlı Devleti’nin dini İslam’dır. 

7. Yasaların din ve Anayasa’ya uygunluğunu Meclisi Ayan denetler. 

8. Şeyhülislam aynı zamanda bakanlar kurulunun üyesidir. 

     Kanunuesasiye göre Padişah; Heyeti Vükela, başkan ve üyelerini atamak ve azletmek yetkisine sahipti. Heyeti Vükela görüşülecek bazı konularda padişahın iznini alır ve alınan kararları mutlaka onun onayına sunardı. Mebusan Meclisi ve Ayan Meclisi padişahın izniyle yeni yasa ya da yasa değişikliği teklifinde bulunabilirdi. Şura-yı Devlet (Danıştay) tarafından hazırlanan yasa tasarıları Mebusan Meclisinde görüşüldükten sonra Ayan Meclisi’nde anayasaya göre denetlenir ve padişahın onayı alındıktan sonra yürürlüğe girerdi. 

    İlk Osmanlı Parlamentosu:

Osmanlı parlamentosu (Meclis-i Umumi); iki bölümden oluşmuştur. Bunlar;

1. Mebusan Meclisi: Toplam üye sayısı 115 kişiden oluşmuştur bu üyelerin 69’u Müslüman ve 46’sı ise Gayrimüslimlerden oluşmaktaydı. Her 50 bin erkek nüfusun bir temsilci seçme hakkı vardı. Bu meclise gelenler vilayet meclislerinin üyeleriydi. Çalışmalarını açık oturumda yürütürlerdi. Padişah gerektiğinde bu meclisi feshetme yetkisine sahipti. İki dereceli seçim sistemi uygulanmıştır. Seçimler dört yılda bir yapılır kararı alınmıştır. 

2. Ayan Meclisi: Toplam üye sayısı 26 kişiden oluşmuştur. Üyeleri padişah tarafından seçilirdi. Bunların görevi bir ömür buyu devam ederdi. Üye sayısı Mebusan Meclisinin üçte birini aşamazdı. Çalışmalarını kapalı oturumda yaparlardı.  

    İlk ayan meclisi; Dolmabahçe’de Server Paşa başkanlığında toplandı ve yirmi yedi üyesi vardı. 

     1908 yılında yapılan bir değişiklikle bu kurulun çalışmaları her yılın kasım ayında başlar, dört ay sürer ve padişah tarafından toplantılar açıldı. Olağanüstü durumlarda tekrardan toplanır ve daha uzun süre çalışırlardı. Mebusan Meclisi’nin kabul ettiği kanun ve tasarılar    ayan meclisine gelir ve burada neticelenirdi. 

     Meclisin Kapanması:

Türk tarihinde ilk defa parlamenter yönetime geçiş 1876 tarihinde I. Abdulhamit döneminde oldu. II. Abdulhamit bu meclisi 1877-78 Osmanlı – Rus savaşları nedeniyle Meclis kendi arasında ortak karar ve görüş birliğine varamadı. Mecliste bulunan gayrimüslim kökenli mebusan üyeleri (milletvekilleri) meclisin çalışmasını olumsuz yönde etkiledi. Padişah da bu gerekçe ile meclisi kapattı. Üyelerini de sürgün etti.

    II. MEŞRİTİYET DÖNEMİ 

     İttihat ve Terakki Cemiyeti:

    1889’da gizli olarak İstanbul’da “İttihadı Osmani Cemiyeti” adı ile kuruldu. Kısa bir süre sonra yurt içinde ve dışında destek bulan cemiyet, özellikle Rumeli’deki teşkilatlanmaya hız verdi.  

    Cemiyetin yayın organları; “Meşveret” ve “Mizan” gazeteleri yurt dışında çıkarılır ve yabancı postaneler kanalıyla yurda sokulurdu. Propagandalarını en yoğun olarak Makedonya’da yaptılar. 

     Padişaha cephe alan Genç Osmanlılar (Jön Türkleri) ekonominin bozukluğunu, Girit, Ermeni ve Makedonya olaylarını ve İngiltere’nin Rusya’yı Reval görüşmesinde Osmanlılar üzerinde serbest bırakmasını bahane ederek ayaklandılar. 

    3 Temmuz 1908 yılında Rumeli’de bulunan Kolağası Niyazi Bey ve bazı subaylar Anayasa’nın tekrar yürürlüğe konması için isyan başlattılar Bu isyan nedeniyle II. Abdülhamit döneminde, Meşrutiyet tekrar ilan edilerek parlamenter yönetime geçiş sağlandı (17 Aralık 1908). Fakat kısa sürede memleket içinde görüş ayrılıkları, muhalefet-iktidar çatışmaları had safhaya çıktı. Devlet bünyesindeki çeşitli din ve ırktaki değişik unsurlar “Osmanlıcılık” zihniyetiyle birleştirmek ve merkezi otoriteyi bağlanmayı amaçlayan İttihat ve Terakki politikaları gereği yapılan uygulamalar huzursuzluklara neden oldu. Saray, hükümet ve cemiyet olmak üzere üçlü bir mücadele ortaya çıktı. 

Padişah yanlılarının şeriat isteriz diyerek yönetime karşı yürüyüş yapmaları nedeniyle Selanik’te bulunan hareket ordusu İstanbul’a gelerek II. Abdulhamit’i tahtan indirip yerine kardeşi V. Mehmet Reşat’ı tahta geçirdiler. 

Kanunuesaside yapılan değişiklikler sonucunda Osmanlı Devleti gerçek anlamda meşruti düzene geçti. Padişah, yasama ve yürütme üzerindeki yetkilerini yitirdi. Kurulan yeni hükümet devleti yürütme görevini üslendi.

     Kişi hak ve özgürlükleri alanında da demokratik gelişmeler meydana geldi. Padişahın sansür ve sürgün yetkisi kaldırıldı. Toplantı ve dernek kurma hak ve hürriyetleri kabul edildi. Haberleşme belgelerinin gizliliği benimsenerek kişi hürriyeti güçlendirilip açıklığa kavuşturuldu.  

     İttihat Terakki partisi Balkan savaşlarını ve iç karışıklıkları bahane ederek 1913’te meclisi basarak yönetimi ele geçirdi. Böylece bu tarihten sonra Birinci dünya savaşı sonuna kadar iktidarın tek ve rakipsiz sahibi durumuna gelmiştir. 

Bu dönemde

     1908, 1912, 1914, 1919 yıllarında olmak üzere toplam dört defa seçim yapılarak üyeler yeniden seçildi. Bu dönemde toplam 24 hükümet kuruldu. 

     Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Toplanması:

      12 Ocak 1920’de son Osmanlı Mebusan Meclisi seçildi. Son Mebusan Meclisi’nin İstanbul’da toplanması ve aldığı kararlar İngilizleri kızdırmıştır.  İstanbul’da toplanan Meclisin İstanbul ve boğazların düşman işgalinden arındırılması, ülkenin işgallerden temizlenmesi, Arapların oturduğu yerlerin durumu için o yerdeki halkının reyine başvurulması gibi kararlar işgalci İtilaf devletlerini rahatsız etti. Bu nedenle 16 Mart 1920’de İstanbul resmen işgal edildi. Mebusan Meclisi basıldı.

Meclisin Kapanması: 

İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u işgali (16 Mart 1920) ile Mebusan Meclisinin üyelerini tutuklayarak kapattı. Bundan dolayı ayan meclisi daha fazla varlığını devam ettiremedi 4 Nisan 1920’de dağıldı

Osmanlı Devlet Anlayışı İle İlgili Önemli Bazı Özellikler

*Osmanlılar geçmişten aldıkları yönetim, askerlik kültür ve medeniyet alanlarındaki mirası, yaşadıkları dönemin koşullarına uygun olarak geliştirdiler.

*Osmanlı devleti merkeziyetçi bir yapıya sahipti. Devlet yönetiminde sömürgeci bir anlayış görülmez.

* Ülkede; ilim, eğitim, sağlık, bayındırlık ve sosyal hizmetlere o dönemde vakıflar aracılığı ile yapılırdı. 

* Tanzimat Fermanı ile halkın devlet için değil, devletin halk için kurulmuş olduğu fikrine ağırlık verilmiştir. Sultan Abdülmecit kanun gücünün üstünlüğünü kabul etmiştir. Osmanlının kanun ve devlet anlayışına ve idari prensiplerine yeni kavramlar getirilmiştir.

* II. Meşrutiyetin ilanı ile padişahın yetkilerine az da olsa sınırlama getirildi ve meclisin yetkileri artırıldı. 

* Osmanlı yönetim sisteminde temel anlayış; adalet, hoşgörü ve himayedir. 

* Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi (pây-ı taht) İstanbul’du. Kuruluş döneminden itibaren; Söğüt, Karacahisar, İznik, Bursa ve Edirne Osmanlı Devleti’ne başkent olmuştur.

* Osmanlı Devleti; Türk gelenek ve görenekleriyle, İslam hukuku ve fethedilen yerlerin kanunlarına göre yönetiliyordu.

*Merkeziyetçi bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti’nde toplum askerî (yönetenler) ve reaya (yönetilenler) olmak üzere iki sınıfa ayrılmıştır.

*Osmanlı cihan hâkimiyeti anlayışının temeli; İslâmiyet’ti yaymak esasına dayanmaktaydı. Osmanlı Devlet yönetimdeki ölçü adalettir.

*Eyaletlerde görev alan beylerbeyi, sancakbeyi ve vezir rütbesindeki devşirmeler haremde eğitim alan cariyelerle evlendirilirdi. Böyle yapılmasındaki gaye; yerli büyük ailelerin kızlarıyla evlenmelerinin önüne geçmekti. 

*Avrupalılar ile olan ilişkilerin sıcak tutulması adına ve Avrupa’da meydana gelen gelişmelerden haberdar olma adına Lâle Devri’nde ilk geçici elçilik kurulmuştur. III. Selim Devri’nde ise Viyana, Paris, Londra gibi Avrupa başkentlerine daimi elçilikler kurulmuştur. 

* II. Mahmut döneminde askeri amaçlı ilk nüfus sayımı yapıldı. 

* II. Mahmut döneminde ilk defa İstanbul için vize, yurt dışı seyahatlerinde pasaport uygulamasına geçildi.

Google+ WhatsApp