Dünya Milletleri Cinnetin Eşiğinde
Bismillahirrahmanirrahim
Sözüme Hz. Ali (a.s)'den bir hadisle başlamak istiyorum: “Zaman durmaz, zaman size de uymaz. Çocuklarınızı zamanın gerçeklerini göz önünde bulundurarak eğitiniz.”
Bugün dünyanın içinde bulunduğu son durum; siyasi, idari ve iktisadi açıdan bir tıkanmışlığın, bir çıkmazın ve derin bir huzursuzluğun içindedir.
Günümüz modern insanının, teknolojik gelişmelerin yaşam koşullarına etkisi ile birlikte, siyaset, yönetim, eğitim ve paylaşım gibi bir çok alanda adaleti sağlayarak adil olduğunu iddia etmek oldukça zor olsa gerek.
İnsan fıtratıyla oynandı, bilinç altı boşaltılarak, kötü alışkanlıklar bilinç altına yerleştirildi, zamanın şartlarına cevap verebilecek bilinçli bir nesil yetiştiremedik. Tüm dünya genelinde toplumdaki insanlar cinnetin eşiğine dayandı. Acaba insan fıtratıyla oynanmasaydı, bilinç altı yozlaştırılmasaydı, fıtrata uygun olarak insanlar inançlarını yaşayabilseydi ne güzel olurdu.
Günümüzün dünyasındaki yönetim sistemleri insani değerlere önem veren yapılar oluşturmaktan uzaktır. Beşeri sistemlerin ve hayatın sürekli değişen yüzünü ve gelişen yanını ihmal eden baskıcı hokkabaz sistemlerin ve fitneci düşüncelerin hakim olduğu bir dünyada huzur ve mutluluk aramak beyhuda bir arayıştır.
Yaşadığımız gezegenimizde; bu gibi nedenlerle dünya toplumlarda huzur ve saadet aramak mümkün değildir.
Tüm Dünya genelinde hemen her şey kötüye gitmektedir. Ahlakı çöküntü gençleri yozlaştırmış, ekonomik çöküntü psikolojik bunalımlara neden olmuştur. Bu bunalımlar toplumu veya toplumları cinnet geçirme derecesine getirmiş durumdadır. Yunanistan’da, ABD'de ve diğer batı ülkelerinde intihar eden edene, cinnet geçiren insanların sayısı gün geçtikçe artarak devam etmektedir. Türkiye’de hemen her hafta bir kadın kocası tarafından darbedilmekte veya öldürülmekte. Bu bildiklerimiz. Bir de buz dağının görünmeyen yüzü vardır. Bu durumu araştırmak gerekir. Bunun sebepleri ne diye araştırıldığında bu yılların hatta yüzyıllar önce başlatılan ahlakı yozlaşma sonucunda toplumlar cinnet geçirmenin eşiğine geldi.
Arka perdesinde İngiltere'nin olduğu bir Fransız ihtilalinden sonra; ilk adım olarak milliyetçilik adı altında uluslar birbiriyle savaştırıldı. Halkçılık, sosyaliz, demokrasi, milliyetçilik adına halklar yozlaştırıldı, ülkeler sömürüldü. Din adına İslam adına Müslümanlara kurşun sıkıldı. Din adına İslâmi tekbirler getirilerek nice nice masum insanları intihar saldırılarıyla ölüme götürdüler. Din adına kadınlar ilimden, eğitimden uzak tutulmaya çalışıldı. Kadınlar, özgürleştirmek adı altında reklâm pazarlarına taşındı. Kadının güzelliğinden para kazanan kapitalizm ortaya çıktı.
İnsanın fıtratıyla oynandı. Bilinç altına girilerek bilinçler ve düşünce yapısı değiştirilmeye çalışıldı. Günümüzdeki basın-yayın ve medya organlarının tamamına yakını yaptıkları yayınlarla direkt bilinç altına yönelik yayınlar yapılmaktadır. Bilinç altındaki düşünce ve hakikatten uzak fikirler, fıtrat ile karşı karşıya geldiğinde cinnet geçirmekte veya intihara baş vurarak yaşamlarına son vermektedir.
Ekonomik olarak İlahi kudretin nimetleri boldur ve bu nimetler eşit şekilde paylaşılmak istense dünyadaki tüm insanlara yeter, artar ve dünya genelinde tek bir fert bile aç kalmaz. fakirlik ve yoksulluğun adına ve izine rastlanılmazdı.
Nükleer enerji ile devletler maliyetine elektriği ucuza mal ederek topluma suna bilirler oysa böyle olmuyor.
Suyla ve tuzlu suyla çalışan motorlar icat edildi, ama bu motorların seri üretimi için patent verilmiyor. Doğalgaz yatakları bir başka enerji kaynağıdır. Gıda ve yiyecek bakımından dünyada bir bolluk vardır, ama bunun dağıtımında problemler vardır. Organizede büyük problemler ve çıkarlar söz konusudur.
Meyvelerin, sebzelerin genetikleri ile oynanmaktadır. Bugün teknolojisi, sandığımızdan ve gördüğümüzden çok daha ileridedir ama bu teknolojiyi toplumlara tam kapasite ile sunmaktan kaçınmaktadırlar. Batı dünyası çaldığı ve kendisine mal etmek istediği teknoloji üstünlüğünü kimseye kaptırmak istemiyor ve onlar istiyorlar ki; dünyadaki gıda türlerinden meyve ve sebze tohumlarına kadar her şey kendi ellerinde olsun.
Enerji kaynakları olarak dünyadaki bütün su kaynaklarını ele geçirerek kendi denetimlerine almak istiyorlar. Dünyada veya Ortadoğu’da su sıkıntısı veya kuraklıktan bahsederek dünyayı kandırıyorlar. Bunlar yalan! Bu palavralara inanmamak gerekir. Asıl gaye dünyadaki bütün su kaynaklarını kendi denetimlerine almaktır. Teknolojiyi, sebze ve meyve tohumlarını kendi kontrolleri altına almaktır. Küreselleşen dünyayı tek elden yönetimde kendilerine itaat etmeyen devletleri yıkmak istemelerinin sebebi bu. Eğer bunlar gerçekleşirse dünya milletlerinin tamamı köle durumuna düşer. Kuklacı Arap liderlerin ülke kaynaklarını Batı'ya peşkeş çekmesi karşısında halkların uyanışınışını kontrol etmek istemelerindeki sebep bu. Böylece büyük devletleri küçültmek ve böylece daha kolay yönetebilecekleri feodal devlet haline getirmektir. Suriye ve Irak’ı üçe bölerek yerine yeni küçük devletler (feodalite) kurarken, Türkiye’yi de yediye bölme planları bu güçlerin masasının üzerinde duran başka bir plandır.
İran'ı, Çin'i ve Rusya’yı da bir şekilde hizaya getirmenin planları yapılmıştır. Türkiye’yi, Suriye bataklığına sürükleyerek ekonomik yönden çökertmenin planı yapılmış. Ergenekon ve Balyoz darbesini iyi tahlil etmek gerekir. Yaşın yanında kurular da yanmamalıdır. Aksi durumda bu çatlaktan sızan güçler yaşın yanında kuruyu da yakarlarsa ordu çözülür. Ordunun çözülmesi ülkeyi tamamen savunmasız bırakabilir. Bu hususiyette tüm devlet adamları ve halkımızın uyanık olması gerekir. Böylece meydana gelen çatlaklardan düşmanın yaratacağı fesadın sızmasına engel olmak gerekir.
Her zaman hayatın değişen ve gelişen yanını iyi görmek ve tahlil etmek gerekir. Bugün tüm dünyadaki güç dengelerini elinde bulunduran bu mihraklar; ne Yahudi, ne Hristiyan ne de bir başka dine mensup değillerdir. Hatta ateist bile olduklarında şüphe var. Bunlar tamamen satanist düşünceye sahip bir görüşün çizgisindedirler. Bu güçler Türkiye’de iyi bir Müslüman, İsrail’de iyi bir Yahudi, Avrupa ve Hristiyan devletlerin olduğu yerlerde iyi bir Hristiyan görünümünde olan bu hokkabazlar; aslında bir şeytanperestirler, yani satanistlerdir. Bu düşünceye göre; Tanrı yok, dünyadaki gelişmeler ise gezegenler tarafından yönetilmektedir. Burçlara iman etmişlerdir. Satanist düşüncede böyle bir akım vardır. Satanizmin bir kolu olan Kabatay öğretilerini savunmaktadırlar.
Bugün tüm dünya bu tehlikeli akımdan dolayı tehlikededir. Bunlar için bir Müslümanın, Yahudinin veya Hristiyanın ölmesi umurlarında bile değil. Bunlar için en önemli olan, güç dengeleridir. Tüm güç dengelerini ele geçirmek ve tüm dünyı köleleştirmektir.
Eğer dünyada adalet isteniyorsa tüm dünyadaki milletler, toplumlar, halklar bu tehlikeli yayılma karşısında ortak hareket etmek zorundadır.