Avrupa Hun Devleti

Avrupa Hun Devleti

Avrupa Hunlarının bilinen ilk hükümdarı Balamirdir.

AVRUPA HUN DEVLETİ (375-469)

    Balamir'le batıya akın eden Hunlar Kavimler Göçü'ne sebep olmuşlardı.

IV. yüzyılın sonunda Hunların başında, Balamir'in oğlu veya torunu olduğu sanılan Uldız vardı. Avrupa Hun Devleti'nin ağırlığı ise Hazar denizi ile Volga dolaylarında idi. Bu dönemde Hunlar, batıda Tuna'yı geçerek Balkanlara indiler. Daha çok sayıda olan Hunların bir kısmı ise komutanları Barsık ve Kursık idaresinde doğuda Kafkaslardan Anadolu'ya girdiler. Urfa ve Antakya'yı kuşatan Hunlar, Suriye'ye girip oradan Kudüs'e yöneldiler (395 -396). Hunlar bu akınlardan hemen sonra, aynı yolu takip ederek Azerbaycan üzerinden ülkelerine döndüler. Bu hızlı Hun akını, her tarafta onlar hakkında akıl almaz hikâyelerin anlatılmasına sebep oldu.

Batıda ise Uldız, Atilla'nın son zamanlarına kadar uygulanacak olan Hun dış siyasetini belirledi. Balamir’den sonra başa geçen Uldız zamanında Hunlar, Karpat dağlarını aşarak Macaristan’a girdiler. Uldız'ın belirlediği Hun dış siyasetine göre;

Doğu Roma (Bizans) baskı altında tutulacaktı.

Barbar kavimlere karşı Batı Roma ile iyi ilişkiler kurularak, birlikte hareket edilecekti.

    Uldız, daha sonra Tuna'yı geçerek Bizans'a Hun baskısının kaybol­madığını gösterdi. Barış görüşmeleri için yanına gelen Bizans'ın Trakya valisine meydan okuyarak "Güneşin battığı yere kadar her yeri zaptedebilirim" dedi.

Uldız'ın 410 tarihinde ölümünden sonra, Hun tahtına Karaton geçti. Karaton'dan sonra başa geçen Rua zamanında, Bizans, yıllık vergiye bağlandı (422). Roma İmparatorluğu üzerindeki siyasî ve askeri Hun baskısı iyice arttı.

    ATTÎLLA (434 - 453)

Avrupa Hun hakanı Rua'nın 434 yılında ölmesi üzerine devletin başına Attila geçti. Attila, Rua'nın kardeşlerinden Muncuk'un oğlu idi. Rua'nın yanında yetişmiş, seferlere katılmıştı. Devlet idaresini, Hun iç ve dış siyasetinin esaslanı öğrenmişti. Devlet yönetiminde, Attila'nın kardeşi Bleda da yetki sahibiydi. Ama asıl idare ve kudret Attila'nın elindeydi.

Avrupa Hun Devleti, Attila zamanında en parlak dönemini yaşadı. Hunlar Volga'nın doğusundan, bu günkü Fransa'ya ve Mânş denizine kadar olan topraklara hâkim oldular.              .

Hun-Bizans İlişkileri:

Attila, Bizans'a karşı baskıyı artırdı. Kendisiyle görüşmeye gelen Bizans elçilik heyetine, isteklerini barış şartları olarak yazdırdı (434). Konstantia veya Margos Barışı denilen bu antlaşmanın başlıca maddeleri şunlardı:

• Bizans artık Hunlara bağlı kavimlerle yardım antlaşmaları yapma¬yacak,
• Hunlardan Bizans ülkesine kaçanlar kabul edilmeyecek,
• Bizans'ın elinde bulunan Hun esirleri iade edilecek,
• Hun-Bizans ticarî ilişkileri belirli kasabalarda devam edecek,
• Bizans'ın ödemeyi kabul ettiği vergi iki katına çıkarılacaktı.

Bizans kendisini devamlı baskı altında tutup vergiye bağlayan Hunlardan kurtulmak istiyordu. Bu yüzden Hunlar arasına, nifak sokma yolunu denedi. Hun beylerini Bizans'a davet edip, onları yüksek makamlara getirdi. Attila'ya karşı kendilerine yardım vaatleri yaptı. Bunun üzerine Attila, Bizans üzerine harekete geçti.

        Makedonya üzerinden Trakya’ya girip, Büyük Çekmece önlerine kadar geldi. İmparator Teodosyüs, barış istemek zorunda kaldı. Yapılan Anatolyos Antlaşması’na göre:

1.Doğu roma (Bizans), Tuna’nın güneyinde asker bulunduramayacaktı.
2.Savaş tazminatı ödeyecekti.
3.Yıllık vergi üç katına çıkacaktı.
    Daha sonra ordusuyla Trakya'ya girdi (441). Attila'nın birinci Balkan seferi, Batı Roma imparatorluğu'nun yardımıyla durduruldu. Bizans, Margos Antlaşması'nın şartlarına uymayı kabul etti.

     445 yılında Bleda'nın ölümü ile Attila tek basına Hun hakanı oldu. Attila’nın amacı; büyük bir devlet kurmak, Batı ve Doğu Roma imparatorluğunu egemenliği altına almaktı. Bu arada Bizans'ın yıllık vergisini ödememesi ve Hun kaçaklarının iade etmekte yavaş davranması, Attila'nın ikinci Balkan seferine sebep oldu. 447 yılındaki ikinci Balkan seferiyle, Bizans artık Hunların karşısında iyice zayıf bir devlet haline geldi.

    Bizans, Hunlara ödediği yıllık vergiyi ödemekte güçlük çekiyordu. Bu yüzden Bizans imparatoru, tek kurtuluş yolu olarak Atilla'yı ortadan kaldırmaya karar verdi. Attila'ya gönderilen Bizans heyeti vasıtasıyla, Attila öldürülecekti.

      Ancak Attila, yaptığı sorgulama ile suikastı ortaya çıkardı. Bizanslıların hiçbirine dokunmadı. Bizans imparatoruna gönderdiği mektupta şöyle dedi:

Theodosios (Teodosyüs), Attila gibi, asil bir babanın oğludur. Attila babası Muncuk'tan aldığı asaleti muhafaza etmiş, fakat Teodosyüs, Attila'nın haraç-güzârı olmakla köle durumuna düşmüştür. Teodosyüs kölelik haysiyetini de koruyamamıştır. Çünkü efendisi olan Attila'nın canına kıymak istemiştir."

Bu olay Attila'nın Bizans ile son çatışması oldu. Bundan sonra Bizans, Atilla'nın ölümüne kadar herhangi bir güçlük çıkarmadı.

     Attila Döneminde Batı Roma İlişkileri ve Galya Seferi:

     Attila, Bizans'tan sonra Batı Roma imparatorluğu üzerine yapacağı sefer için hazırlanmaya başladı. Doğu Roma üzerinde kesin bir hâkimiyet kurduğuna inanan Attila; Batı Roma’ya yöneldi. Batı Roma üzerine yapacağı sefere geçerli bir sebep ararken daha önce İmparator Valentien’in kız kardeşi Honori’nin kendisine yaptığı evlenme teklifini hatırladı. Rama’ya elçiler göndererek Honori’nin teklifini kabul ettiğini ve çeyiz olarak da Roma topraklarının yarısını istedi. Bu isteğinin kabul edilmemesi üzerine 451 yılında harekete geçen Attila Galya Seferini başlattı. Roma kumandanı Aetius (Aetyüs)'da, Hun tarzında  birlikler kurarak güçlü bir ordu ile hazırlık yapmıştı. Hunların önünden kaçan Cermen (Germen) kavimlerinden de ordusuna asker almıştı. Aetyüs 200 000 kişilik ordusuyla Galya (bu günkü Fransa)'ya girdi (451). Burada Gotlarla birleşti. Attila'nın karşısında Orleans (Orlean) şehri yakınlarında Campus Mauriacus (Kampus Mavriyakus) mevkiinde durdu. Katalon ovasında her iki ordu karşılaştılar.  Bütün gün yapılan savaşta, iki taraf da ağır kayıplar verdiler. Fakat savaşı kimin kazandığı belli olmadı. Romalılar ve müttefikleri gece savaş alanından çekildiler. Attila da onları takip etmedi.

     Attila, ordusuna çeki-düzen verdikten sonra bir yıl sonra tekrar güçlü bir orduyla Alpleri aşarak İtalya’ya girdi. Roma üzerine yürüdü, İtalya seferini başlattı. Po Ovası’na girdiğinde, halk korku ve panik içindeydi. Romalılar beklenmedik bu saldırı karşısında korku ve telaşa düştüler. Roma senatosu barıştan yanaydı. İmparator; papa I. Leo’yu elçi olarak Attila’ya gönderdi. Barış heyetinin başındaki papa bizzat Attila'nın huzuruna çıktı. Roma'nın kendisine boyun eğdiğini söyledi ve tüm Hıristiyan dünyası adına Roma’yı bağışlamasını istedi. Attila, Balkan seferleri sonucunda İstanbul'u tahrip etmekten kaçındığı gibi, Roma için de aynı şeyi yaptı. Bu eski medeniyet merkezini korudu.  Bunun üzerine Attila Papa ile görüştükten sonra geri döndü.

ATİLLA’NIN ÖLÜMÜ VE AVRUPA HUN DEVLETİNİN YIKILIŞI

Attila,453 yılında bir düğün yemeğinde zehirlenerek öldü.
Attila’yı ziyaret eden Romalı tarihçi Priscus (Piriskus) şöyle söylemektedir: “O, tüm dünyanın ondan ürkmesi için doğmuş ve tüm kavimleri sarsmıştır. Herkes onun hakkında duyacağı dehşet verici bir haberin kendisine ulaşacağı korku ile yaşamıştır. Attila misafirleri altın ve gümüş tabaklarda, kendisi ise ahşap tabakta yemek yerdi.
Avrupa Attila’yı Tanrı’nın kırbacı olarak görmüştür. Tanrı tarafından kendilerini cezalandıran bir kişi olarak görmüşlerdir.
 
Almanların ünlü Nibelungen destanı Attila’dan bahsetmektedir.
Attila’nın ölümünden sonra yerine geçen çocukları Hun devleti bütünlüğünü koruyamadı.
 
     O, sert tabiatı yanında kurnazlığı ile ünlüydü. Sadeliği sever gösterişten hoşlanmazdı. Tarih kayıtları Attila’yı, iyiliksever, adaletli ve mütevâzi bir hükümdar olarak tanıtmaktadır Onun hatırası etrafında tüm Avrupa’da dilden dil dolaşan efsaneler üretilmiştir.
 
    Attila’nın yerine sırasıyla oğulları İlek, Dengizik ve İrne geçti. Fakat Cermen (Germen)) kavimleri ile yaptığı bir savaşta öldü (4519).  Dengizik, birliği tekrar sağlamak için çalıştı. Ancak o da Bizans ile savaşırken yenilerek esir düştü ve öldürüldü. Böylece Avrupa Hun Devleti dağıldı (469).
 
     Attila’nın diğer oğlu İrnek, ise artık Avrupa’da tutunmanın zor olduğunu anlamıştı. Hunların büyük kısmı ile Karadeniz’in batı ve kuzeyindeki geniş düzlüklere çekildi. Hunların bir kısmı buradan Orta Asya’ya geri döndü. Bir kısmı ise Avrupa’ya akın yapan Avarlara katıldı. İrnek idaresindeki bu Hun topluluğu daha sonraları Bulgarlarla, Macarların devlet olarak ortaya çıkmalarında rol oynadılar.
 

 

 

 

 

Google+ WhatsApp