9. Sınıf Tarih Dersi 4. Ünite: İlk Türkler

9. Sınıf Tarih Dersi 4. Ünite: İlk Türkler

Eski Türkler, 6. Sınıflar 4 Ünite ders konuları

Asya Hun İmp. Mete Han

Avrupa Hun İmp. Attila

Türk adı;

 Çin kaynaklarına göre “miğfer”,

 Kaşgarlı Mahmut’a göre “olgunluk çağı”,

 A. Wambery’e (Vambrey) göre “türemek”,

Ziya Gökalp’e göre “kanun ve nizam sahibi” anlamına gelmektedir.

Türk adına, çeşitli anlamlar verilmesine rağmen “güç, kuvvet” anlamına geldiği 1911’de yayınlanan eski bir Türkçe metinden anlaşılmıştır.

Türk adının tarihte ilk defa resmi olarak kullanılması: Gök Türklerdir.

Bağımsızlığını 552’de ilan eden Kök Türk Devleti’yle Türk adı resmî bir kimlik kazanmıştır.

Coğrafi Ad Olarak Türkiye Kelimesinin Tarihte İlk Olarak Kullanılması:

 Türkiye kelimesi, Bizans Kaynaklarında:

•VI. yüzyılda “Orta Asya” için kullanmıştır.

• IX ve X. yüzyıllarda Volga’dan, Orta Avrupa’ya kadar uzanan sahaya da Türkiye denmiştir.

• XI-XIII. yüzyıllarda Mısır ve Suriye’ye Türkiye denmiştir.

XII. yüzyıldan itibaren Türkiye olarak tanınmaya başlanmıştır.

Türklerin bilinen ilk ana yurdu: Orta Asya’dır

 Orta Asya’dır ve tarihî süreçte burada çeşitli Türk devletleri kurulmuştur.

Türklerin Ana Yurtlarının Sınırları:

 Batı’da Hazar Denizi,

Kuzey’de Kırgız bozkırları ve Altay Dağları, Sibirya Stepleri

Doğu’da Moğolistan ve Çin’in batısı (Doğu Türkistan),

Güney’de ise Tibet Platosu ve Hindukuş Dağları arasında yer alır.

 

ÜNİTEDE ÖĞRENECEĞİMİZ KELİMELER:

Boy:
İl:
Kut: 
Toy:
Toygun: kurultay üyeleri
Kurultay:
Avrasya:
Onlu Teşkilat:
Ülüş: Adil paylaşım
Kurgan: Oda biçiminde yapılmış eski Türk mezarı

Orta Asya’daki Kültür Merkezleri:

Orta Asya’da yapılan arkeolojik kazılar sonucunda yazıdan önceki döneme ait kültür merkezleri ortaya çıkarılmıştır. Özellikle kurgan olarak bilinen mezar odalarında önemli eserler ele geçirilmiştir.

Bu eserler aracılığıyla MÖ IV. bin yılından itibaren oluşturulan ve değişik adlarla anılan kültürlerin özellikleri öğrenilmektedir.

Anav Kültürü (MÖ 4000-MÖ 1000)

At ve Seramik örnekleri bu döneme aittir.

Anav, günümüzde Aşkabat’ın güneydoğusunda bir yerleşim bölgesidir.

Bu yerleşim sahasında yapılan kazılarda ortaya çıkan seramik örneklerinin, bozkır kökenli bir halka, özellikle de Türklere ait olduğu düşünülmektedir.

Türk kültürünün önemli bir unsuru olan at, ilk defa bu kültürde görülmüştür. Orta Asya’nın en eski kültürüdür.

Afanesyevo Kültürü (MÖ 2500-MÖ 1700)

Türklere ait en eski kültür bölgesi olarak kabul edilmektedir.

Altay-Sayan Dağları’nın güneybatı bölgesinde (Minusinsk Bölgesi), buluntu yerine bağlantılı olarak Afanesyevo adıyla bilinir.

Ele geçen Bulgular:

Çakmak taşından ok uçları, bıçaklar, kemik iğneler, bakır eşyalar, basit çömlekler bu kültürün belli başlı eserleridir.

 Andronova Kültürü (MÖ 1700-MÖ 1200)

Adını Yenisey yakınlarındaki Andronova yerleşiminden alan bu kültür, bir önceki Afanesyevo kültürünün daha geniş bir alana yayılmış ve gelişmiş şeklidir.

Karasuk Kültürü (MÖ 1200-MÖ 700)

Dünyanın pek çok bölgesine göre demiri daha erken işlemeye başlamasıdır.

İskit kültürünü oluşturan atlı-göçebe kültürünün Orta Asya'ya yayılmasını sağlamışlardır.

Andronova kültürü ile benzerlik gösteren Karasuk kültürü adını Yenisey Irmağı’nın bir kolu olan Karasuk Nehri’nden almıştır.

 Tagar Kültürü (MÖ 700-MÖ 300)

 Bu kültüre ait ele geçen bulgular:

Tunçtan bıçak, ok uçları, küçük hayvan heykelleri, çeşitli hayvan tasvirleri ve otağ şeklinde ağaç evler bu kültürün belli başlı eserleridir

Karasuk kültürünün takipçisi olan Tagar kültürü, kendinden önceki Türk kültürlerinin bir sentezi ve gelişmiş şeklidir. Bölgenin adından dolayı burada yaşayan insanlara Altaylılar denilmeye başlanmıştır.

İslamiyet Öncesi Kurulan İlk Türk Devletleri

İskitler

Asya hunları Devleti (MÖ 220-216)

Avrupa hun devleti (370-496)

Avarlar ( 552-805 )

I. Kök Türk Devleti 552-630

II. Göktür Devleti 682-742

Uygurlar  744-840

Türgişler 699-766

Hazarlar 650 985

 Eski Türk toplumunun sosyal yapısı;

 oguş (aile),

urug (aileler birliği),

boy (ok),

budun (millet)

il (devlet) şeklinde birbirine sıkı sıkıya bağlı olan unsurlardan meydana gelmiştir

 Türklerin dünyanın dört bir tarafına dağılmasına rağmen varlıklarını korumaları, aile yapısına verdikleri önemden kaynaklanmıştır.

Bu toplum yapısında, aileler urugları, uruglar boyları, boylar budunları (millet) meydana getirmiştir.

 

BOY BEYLERİ:

Aranan Özellik-Vasıfları:

Boyların başında bulunan boy beyleri,

ekonomik ve siyasi güçleri olan

doğrulukları ile tanınmış kimseler arasından seçilmiştir.

Budunların bir kağan etrafında bir araya gelmesiyle de il oluşmuştur. Türkler, devlete “el” veya “il” adını vermiştir.

Devlet:

Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık. Hukuki bakımdan emretme hakkına ve yetkisine sahiptir.

Ancak emretme hakkının itaat edenler tarafından meşru (hak yolu, doğru) kabul edilmesi gerekir. Aksi hâlde devlet yoktur, zorbalık vardır.

EN PARLAK DÖNEM

Boylar konfederasyonu üzerinde yükselen bu ilk Türk devletleri, boylar arasında birlikteliği sağladıkları dönemlerde, güçlerinin zirvesine ulaşmıştır.

Asya Hun Devleti’ne en parlak dönemini;

Mete Han döneminde yaşadı.

 Metehan 26 boyu Türk tarihinde ilk kez tek bayrak altında toplamayı başarmıştır.  

I. Kök Türk Devleti’nde: Mukan Kağan,

Kore’den Karadeniz’e kadar uzanan sahada yaşayan bütün Tölesleri ve diğer Türk boylarını hâkimiyeti altına alarak devletine en güçlü dönemini yaşatmıştır.

 

II. Kök Türk Devleti zamanında da Kapgan Kağan

yine Orta Asya’daki tüm Türk boylarını bir bayrak altında toplayarak gücüne güç katmıştır.

Uygurlarda: Moyen-Çor; Orta Asya’daki boyları kendine bağlamıştır.

Tölesler, VI. yüzyılın ortalarında Baykal Gölü’nün doğusundan Karadeniz’in kuzeyine kadar uzanan sahada Kök Türk Devleti’ne bağlı olarak yaşayan dağınık Türk boylarıdır.

TÜRK DEVLETLERİNDE GÜCÜN MENŞEİ

Kut İnancı: Yönetme yetkisinin kağana, Gök Tengri tarafından verildiğine inancına kut inancı denmiştir. Kut kan yoluyla geçtiği için bütün hanedan üyelerinin kağan olma hakkı ve yetkisi vardı.

Bu aileler belli olup Hunlarda Tu-ku,

Kök Türklerde Aşina

ve Uygurlarda Yağlakâr

Kağan'da aranan özellikler:

 Kağan olmak için aynı zamanda

adil,

yetenekli,

ilim sahibi,

asil,

cesur olmak gereklidir.

Yeni Kağanın Seçilmesi:

Herhangi bir sebeple kağanın ölümü veya yeni bir kağanın seçimi toplanan Kurultay tarafından seçilirdi.

Eski Türklerde kuta sahip olan hanedan üyeleri arasından seçilecek kağanda aranan özellikler;

 adil, yetenekli, bilgili, asil, cesur, fedakar olmak gereklidir.

Kağan'ın Yetki ve görevleri:

-O, devletin başı olarak iç ve dış siyaseti düzenler,

-savaş ve barışa karar verir,

-ordulara komutanlık eder,

-elçiler gönderir ve elçileri kabul ederdi.

-devlet teşkilatının her kademesindeki görevlileri tayin eder

veya onları görevlerinden alırdı.

Yetkileri:

-Kağan ülkeyi idare eder,

-töre koyabilir ve gerektiğinde yargılama da yapabilirdi.

Hükümdara verilen unvanlar:

Türk hükümdarları tarihte bazı unvanlarla tahta oturmuşlardır.

şanyü, tanhu, han, yabgu, ilteber, idikut, erkin ve kağan gibi unvanlar verilmişti.

Metehan: “Şanyü

Gök Türk Kağan’ı Bilge Han ile Uygur Kağan’ı Bögü; “Kut” unvanını kullanmışlardır.

Hükümdarlık Sembolleri (alemetleri):

Hunlardan itibaren Türklerde bazı hükümdarlık sembolleri (Alametleri) de görülmektedir.

Bunlar;

taht,

davul,

otağ,

kotuz,

 tuğ ve yaydır.

Veraset sistemi:

Kut inancının kan yoluyla erkek çocuklarına geçtiğine inanılırdı. Türk töresine göre hükümdarın Türk olan eşinden en büyük erkek çocuğu tahta geçmesi gerekirdi. Ama çoğu defa bu kurala uyulmamıştır. Devlet yönetiminde bulunan devletin ileri gelenleri ve boy beyleri kendi çıkarları doğrultusunda kendilerine en yakın gördükleri şehzadeyi (veliaht) seçmeye çalışmışlardır. Bu durum taht kavgalarına neden olmuş. Taht kavgaları sonucunda büyük güçlüklerle kurulan Türk devletleri kısa sürede yıkılmıştır.

Türklerin Ana Yurdu ve Konar - Göçer Yaşamalarının Nedeni:

Bozkırın bu sert yapısı, bölgede yaşayan kavimleri etkilemiş ve konar-göçer hayat tarzının ortaya çıkmasını sağlamıştır.

-Geniş yaylalarda yaşamışlar

-Hayvancılıkla geçinmişler

-Akıncılık yapmışlardır

-Irmak, su göl akarsu etrafında Konar-Göçer bir hayat tarzı sürmüşlerdir.

-Yazın yaylak, kışın kışlaklarda yaşamışlardır.

Yaylak: Yazın geçirecekleri sulak, serin ve otlakları olan yüksek yerlere, dağ eteklerine denir.

Kışlak: Kışı geçirdikleri yere denir.

Evlerini dövülmüş (sıkıştırılmış)  topraktan veya kerpiçten yapmışlardır.

Tarihte ilk defa yerleşik hayata ilk defa geçen Uygurlar ise evlerini kerpiç veya ahşaptan yapmışlardır.

Şehrin surlarını ise kalın ağaç kütüklerinden yapmışlardır.

Uygurlar:

Uygur Devleti, Kök Türklerin sahip olduğu mirasın üzerine kurulduğu için bozkır kültür geleneğini sürdürmüştür.

Çinlilerin etkisiyle Maniheizm’i kabul etmesi, Uygurların hayat tarzını değiştirmiştir.

Bu nedenle Uygurlarda, toplumsal yapı hızlı bir değişim göstermiş ve şehirleşmeye doğru bir eğilim başlamıştır.

Bunun yanında konar-göçer yaşamın da devam etmesi Uygurlarda bozkırlı ve şehirli olmak üzere iki farklı hayatın ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Her an saldırıya açık bir coğrafyada yaşadıkları için konar-göçer toplulukların silahlı güce ihtiyaçları vardır.

 Bozkır kültürünün yaşam tarzı olarak atı kullanan ve demiri işleyen Türkler askerî bakımdan çevresindeki milletlere üstünlük sağlamıştır.

Türk ordusu, ücretli askerlerden değil her an savaşabilecek durumda olan süvarilerden kurulmuştur. Kadın ve erkeklerin tamamı asker sayıldığından Türklere “ordu-millet”  denmiştir. 

  Hunlar, çocuklarını daha küçük yaşlarda biniciliğe alıştırmıştır.

Hunlarla savaşlarda başarılı olamayan Çinliler, yüz yıl süren bir askerî reform yapmış ve ordularını Hun tarzında teşkilatlandırarak onları durdurmaya çalışmıştır.

Hunların Çin Politikası:

Çin üzerinde askeri güç ile baskı kurmak ve vergiye bağlamak

Çinin Hun Politikası:

Barış zamanlarında perenses göndermişler. Bu sayede bir çok ajanı ülke içine sokarak içten karıştırmaya, boylar arası savaşlara, taht kavgalarını körüklemeye yönelik politikalar yürüterek zayıflatmaya çalışmışlardır.  

Kurultay (toy); siyasi, kültürel, hukuki ve ekonomik konularda genel kararlar alan ve devlet yönetiminin temelini oluşturan en yüksek kuruluştu.

Kurultayın Üyeleri:

Kağan, hanedan üyeleri, hatun, aygucı ve boy beylerinden oluşmaktaydı.

kurultay, genellikle yılda üç kez toplanarak devlet işlerini görüşürdü. Kurultay’ın üyelerine: “toygun” denilirdi.

 Boy beylerinin kurultaya katılımı sadakat işareti sayılır aksi bir durum söz konusu olduğunda bu bir isyan olarak algılanırdı.

Toygun: kurultay üyelerine “Toygun” denmiştir.

Hatun:

Hükümdar eşine denirdi.

-Elçileri kabul eder

-Devlet yönetiminde söz sahibiydiler

Hükümdar uzun seferlere çıktığında hükümdar adına işleri yürütürdü.

- naip olarak devlet idare eden hükümdar eşleri olmuştur.

 Ayrı buyrukları vardı,

- elçileri de kabul ederdi.

 Aygucı (başbakan): kağan olmadığında kurultaya başkanlık ederdi.

Buyruk: bakan

        Türklerde kurultayda 9 aygucu bulunurdu.

Kurultayın yetkisi;

                    -Yasama

                    -Yürütme

Hakan: Ülke ve halkın yönetiminden birinci derecede sorumluydu.

İkili yönetim:

Devletin daha kolay yönetimi için doğu ve batı olarak ikiye bölünerek yönetilmiştir. Doğu daha kutsal sayıldığından doğuda oturarak yönetmiştir.   Batıya ise hakanın soyundan veya hanedanından biri

"Yabgu" unvanı ile yönetmiştir.

Yabgu: Hükümdardan sonra en yetkili devlet yöneticisi

Ülüş: “pay, hisse, nasip, kısmet” anlamına gelmektedir.

Tanrı, “ülüş” bağışı ile Türk ülkesinde bolluk ve bereketi artırmıştır.

 Türk kağanı da bu gücü halkın lehinde kullanarak elde ettiği maddi varlığı adil bir şekilde halka dağıtmıştır.

Ele geçen ganimetleri veya devlete ait gelirlerin adil paylaşımı anlamına gelir.

ASYA HUN DEVLETİ (MÖ 220-216)

      Büyük Hun Devleti yada Asya Hun İmparatorluğu olarak da geçer.  MÖ 220 yılında Baykal gölü Orhun ve Selenga ırmaklarının bulunduğu coğrafyada yaşamış Türkçede Kun, Çince Hiung-nu, batı dillerinde Hun adıyla geçen Türk Devleti'nin adıdır. Devletin merkezi "Ötüken" şehriydi.

 Mete'nin Çin'i topraklarını egemenliğine almayarak, vergi almak suretiyle yönetmeyi tercih etmiştir. Bunun sebebi, Çin yerleşik hayatı ve siyasi etkisinden uzak durma olarak yorumlanır. Bunun yanında Çin'in kalabalık nüfusu altında Hunluk özelliklerini kaybetmek istememiştir.

Mete Han, Türkçe konuşan ve Türk soyundan olan toplulukları ilk kez Hun hâkimiyeti altında toplamıştı

Hun Devleti’nin Yıkılışı:

Mete Han’dan sonra Çin entrikaları sonra Ho-hanyeh, döneminde Çin hâkimiyeti altına girdi. Bu durumu Çiçi kabullenmedi. Bu nedenle Ho-han-yeh ile Çin hâkimiyetini kabullenmeyen Çi-çi arasında taht mücadelesi başladı. Bu mücadeleyi, Çin’in desteğini arkasına alan Ho-han-yeh kazandı (MÖ 54). Doğu ve Batı Hunları olarak ikiye bölündü.  

Tam bağımsızlıktan yana olan Çi-çi yönetimindeki Batı Hunları’na MÖ 36’da Çin İmparatorluğu son verdi.

Doğu Hunları tekrar taht mücadeleleri sonucunda bu defa Güney ve Kuzey Hunları olarak ikiye bölündü. İç ve dış entrika ve baskılara dayanamayan Hun devleti 155 yılından sonra Moğolistan’ı boşaltmak zorunda kaldı. Böylece Türk ana yurdundaki Hunların siyasi varlığı tamamen sona erdi (216).

 Asya Hun Devletinin Tarihteki önemi:

Orta Asya'da kurulan ilk Türk devleti olması en önemli özelliğidir.

Bilinen ilk hükümdarı Tuman ( Teoman)’dır. En parlak dönemini Mete Han döneminde yaşamıştır.

Asya Hun Devletinin diğer bir önemli özellikleri tarihte bilinen ilk onlu sisteme dayanan ordu teşkilatını kurmalarıdır. Bu nedenle Mete’nin kurduğu ordunun önünde hiçbir güç direnememiştir. Çinler Türk ordularının yaptıkları akınları önlemek için  "Çin Seddi"ni yapmışlardır. Ama bazı tarihçiler Çin Seddi’nin ticaret için yapıldığı tezini ileri sürmüşlerdir.

 Asya Hun Devletinin Kuruluşu: Kuruluşu hakkında kesin bilgiler yoktur. MÖ 220 yılında Teoman tarafından kurulduğu kabul edilir. Teoman'dan sonra devleti büyük bir imparatorluk haline getiren Mete'dir.

 Asya Hun Devletinde Dini İnanç:

Asya Hun Devletinde, Şamanizm ve Tengricilik yani Gök Tanrı inancı benimsenmiştir.

 Asya Hun Devletinde Konuşulan Dil; Hun Türkçesi konuşuluyordu.

 Asya Hun Devletinde Devlet Yönetimi:

-Asya Hun Devleti, veraset sistemi ile yönetiliyordu.

-Türklerde devlet hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı.

-Ülke hükümdarın sağlığında oğulları arasında paylaştırılırdı.

-Her prensin ( Tekin ) hükümdar olma hakkı vardı.

Hükümdarlık da kut anlayışı egemendi.

Hükümdarlığın tanrı tarafından verildiği görüşü vardı.

Ülke, töre hükümlerine göre yönetilirdi.

Hükümdarın eşine "ka-tun" (hatun) denirdi ve hatun yönetimde söz sahibiydi.

İkili Sistem:

Mete, İmparatorluğu kolay yönetmek için "ikili sistem" denilen bir teşkilat kurdu. Bu teşkilatta merkezde hakan, doğuda veliaht batıda ise hanedandan biri görev yapmaktaydı.

 Çinlilerin Hun Üzerindeki Siyasi Politikaları:

- Hun sarayındaki Çinli prensesler ve görevlilerle entrikalar çevirmek,

- Hunlara bağlı boyları birbirine karşı kışkırtmak,

- İpek ticaretini Hun egemenliğinden almak.

 Tanhu (Şanyu):  Asya Hun Devletinde, devlet yöneticilerin adı “Tanhu” veya “Şanyu” unvanını alarak yönetme gelmişlerdir.

 Görevleri:

- Ülkede dirliği sağlamak,

- Adaleti gerçekleştirmek

- Orduyu komuta etmek

- Meclisi yönetmek.

 Ordunun Özellikleri:

- Ordu ücretli değildi.

- Ordunun temeli atlı askerlere dayanırdı.

- Ordu tümen sistemine göre teşkilatlanmıştır. (Onluk sisteme göre)

- Kullanılan savaş araçları ok ve yaydı. Yakın dövüşte kılıç ve kargı kullanılırdı.

I. GÖKTÜRKLER (552 - 630)

Tarihte Türk adını ilk defa resmî devlet ismi olarak kullanan Kök Türkler, Bumin Kağan Avar’ı yıkarak 552 yılında Kök Türk Devleti’ni kurdu. Bumin Kağan, İl Kağan unvanını alarak ülkenin batı kısmının idaresini kardeşi İstemi Yabgu’ya verdi. Mukan Kağan zamanında Kök Türk Devleti her yönüyle en parlak bir dönem yaşadı. Kore’den Karadeniz’e kadar uzanan sahada yaşayan bütün Töles ve diğer Türk boylarını, kuzeyde Kırgız Türklerini ve yabancı kavimleri devlete bağladı.

Onun zamanında Kök Türkler dünyanın en güçlü devletlerinden biri oldu.

Mukan Kağan’dan sonra kardeşi Taspar Kağan (Ta-Po) devletin başına geçti.

Taspar Kağan’ın ölümünden sonra yaşanan taht kavgaları nedeniyle İstemi’den yerine oğul Tardu geçti. Meydana gelen anlaşmazlıklar nedeniyle 582 yılında Batı Kök Türk Devleti’nin bağımsızlığını ilan etti. Böylece Batı ve Doğu olmak üzere ikiye ayrıldı. 630 yılında Kök Türk Devleti yıkıldı.

II. GÖK TÜRK DEVLETİ (682-742)

(KUTLUK DEVLETİ)

Kutluk Kağan:

630 yılında Çin hâkimiyetine girdikten sonra Kürşat (Chie-shih-shuai) Çin sarayına baskın yaparak veliaht’ı kaçırmayı denedi. Fakat olumsuz hava şartları nedeniyle başarısız oldu. Onun bu başarısı Türklerde milli direnişi körükledi. Ve bir süre sonra Kutluk 682 yılında zafere ulaşılarak II. Kök Türk (Kutluk) Devleti resmen kuruldu

Kutluk Kağan, devleti derleyip toplayan anlamına gelen “İlteriş” unvanını aldı. Tonyukuk ise “Apa Tarkan” unvanını alarak bütün askerî ve idari işlerin planlanmasında İlteriş Kağan’ın en büyük yardımcısı oldu.

Kapkan Kağan:

İlteriş Kağan’ın ölümü üzerine tahta kardeşi Kapgan Kağan geçti. Faaliyetleri açısından Türk tarihinin en büyük fatihlerinden biri olan Kapgan Kağan, Türk boylarını hâkimiyet altına aldı. Ardından Batı Türkistan’a yönelen Kapgan Kağan 701 yılında Demir Kapı’ya kadar ulaştı. Kapgan Kağan’ın sert tutumu ve Çin entrikaları nedeniyle devlete bağlı boylar birer birer isyan etti. Bu isyanların birinde Kapgan Kağan’ın öldürüldü.

Bilge ve Kül Tigin Kardeşler:

Kapgan Kağan’ın yerine oğlu İnel tahta çıktıysa da yetersiz bulunarak tahtan indirildi ve yerine İlteriş’in oğlları Bilge ve Kül Tigin Kardeşler getirildi. Bilge Kağan olurken Kül tigin ise ordu komutanı oldu.

Not: Kut inancına göre kağan döneminde isyan çıkar bastıramazsa, kıtlık çıkması, düşmanın galip gelmesi  gibi durumlar meydana geliyorsa kutun geri alındığı inancı vardır. Bu nedenden dolayı İnel tahtan indirilmiştir.

Bilge Kağan ilk iş olarak devletin başına büyük dert açan boyların isyanını bastırmış ve devletin birliğini yeniden sağlamıştı. Bilge Kağan’dan sonra devletin başına geçen kağanların yetersiz olmaları zamanla devleti zaafa uğrattı.

II. Kök Türk Devleti, 742’den itibaren yaşanan isyanlarla zayıfladı. Sonuçta Basmil, Karluk ve Uygurlar birleşerek II. Kök Türk Devleti’ne son verdi.

Devletin kuruluşundan üç yıl sonra Kutluk Bilge Kül Kağan ölmüş ve yerine oğlu Moyen Çor geçmiştir. Bu dönemde devletin sınırları batıda Siri Derya (Seyhun) Nehri boylarına kadar uzanmıştır.

Uygur Devleti: 744-840

744 yılında Kutluk Bilge Kül Kağan, merkezi Karabalgasun olan bağımsız Uygur Devleti’ni kurdu.

Moyen Çor’dan sonra hükümdar olan Bögü Kağan, Mani dinini kabul etmiştir. Mani dini Uygurları zayıflatan en büyük etken oldu.

Bu yeni din; Uygurları hareketsizliğe, et yememeye, savaş yapmamaya teşvik eden bu din onların savaşçı özelliklerinin zayıflamasına neden olmuştur.

Fakat sonradan Uygurların bilim, sanat ve edebiyattaki ilerlemelerine etki etmiştir.

Çin entrikaları ve taht kavgaları sonucunda iyice zayıflayan Uygurlara Kırgızlar son vermiştir (840).

Uygurlar daha sonra Sarı Uygurlar ve Turfan Uygurları adında devlet kurdular. Bunlar ipek yolu üzerinde olduklarından ticaret nedeniyle zenginleştiler.

TÜRKLERDE KÜLTÜR VE MEDENİYET:

    -Türkler tarih boyunca ordu-millet özelliğini taşımışlardır.

  -Tarihte ilk onlu sisteme dayalı ordu Mete Han tarafından kurulmuştur.

  -Savaşlarda Turan-Bozkır Hilal Taktiği kullanılmıştır.

  -Türkler, devlete barış anlamına gelen “il” adını vermişlerdir.

  -Bağımsızlığa önem vermişler ve bağımsızlıklarını kaybettiklerinde göç ederek bağımsızlıklarını yaşayabilecekleri topraklara yönelmişlerdir.

  Unvanlar: -Türk hükümdarları; “han, hakan, kağan, tanhu ilteber, idikut, şanyü” gibi unvanlar kullanmışlardır.

Kut İnancı:  -Devleti yönetme yetkisi Tanrı tarafından hükümdara verildiğinden bu yönetme yetkisine “kut” denirdi. Bu kan yoluyla erkek çocuklarına geçerdi. Buna “veraset sistemi” denmiştir.

   -Veraset sisteminden dolayı taht kavgaları çıkmış kurulan devlet kısa sürede yıkılmıştır.

Kutun Geri Alınması İnancı:

  -Hükümdarın çıkan isyanları bastıramaması, yaptığı savaşlarda yenilmesi veya döneminde çıkacak kıtlık nedeniyle “kut” geri alındığına inanılır ve bu yüzden hükümdar kurultay tarafından tahtan indirilirdi.

Yabgu: Devletin batı kanadı hükümdara yakın biri tarafından yönetilirdi, buna yabgu denilmiştir. Yani devlet yönetiminde hükümdardan sonra en yetkili yöneticiye yabgu denilmiştir.

Tekin (tigin): Hükümdar çocuklarına tekin veya tigin denir ve boy veya oymaklara yönetici olarak gönderilirdi.

 Aygucu: Hükümdar olmadığında kurultaya başkanlı eden devlet yöneticisi

Katun (Hatun)

 Hükümdar eşlerine katun denirdi ve Hatun devlet yönetiminde hükümdara yardımcı olurdu. Hatunun ayrı sarayı ve askerleri vardı. Hükümdar sefere çıktığında elçileri kabul eder devletle ilgili meseleleri çözer ve şehrin güvenliğini sağlardı. Eski Türklere göre Han ile Hatun gök ve yerin evladıdır. Kadının yeri yedinci kat göktür.

Türk destanlarında “Ak Ana” adı ile anılan katının ilham verdiği anlatılmaktadır.

Ünlü Arap gezgini İbn-i Batuda; Türklerin kadınlara erkeklerden daha çok önem verdiği vurgulanmaktadır. 

    Türklerde Sosyal Hayat

 Türklerde sınıf farklılığı görülmez toplumun en küçük yapı taşına

-Oğuş (aile) denirdi. Ayrıca ailelerin bir araya gelmesiyle

-Urug (Sülale)

-Boy

-Bodun (Millet) ten oluşurdu.

-İl (el):

Töre (Sözlü Hukuk) : İlk Türk Devletlerinde toplumsal ilişkiler, sözlü hukuk kuralları olan törelere göre düzenlenmiştir.

-Ülke hükümdar tarafından “töre”ye göre (Gelenek-görenek) yönetilmiştir.

Türkler konar-göçer ve atlı-göçebe tarzı bir yaşam sürmekteydiler.

Yazın yaylaklarda kışın ise daha sıcak yerler olan vadi ve ovalarda yaşamlarını sürdürdükleri yerlere kışlak denirdi.

Gıda ve Beslenme:

Kısrak sütünden içtikleri kımız, süt, yoğurt, peynir, at ve koyun eti ile beslenirlerdi. Konserve ve kurumuş et de Türklerin tükettiği besinlerdendi.

Giyecek:

Yün, deri, kürk gibi hayvan ürünlerinden yapılan giysiler giyerlerdi.

  Hükümdarın Görev ve Yetkileri:

 -Töreye göre hükümdarın görevi; adaletli olmak, halkın huzur ve refahını, ülkenin bayındırlığını ve güvenliğini sağlamaktı.

-Eski Türk toplumunda sosyal yaşamın en önemli öğesi aile idi. Tek eşle evlilik geleneği vardı. Kadın-erkek eşit haklara sahipti.

    Devlet Yönetiminde İkili Teşkilat:

  Türkler ilk devlet teşkilatlanmasını Asya Hun Devletinde Mete Han tarafından düzenlenmiştir. Ülke doğu, batı veya sağ sol şekilde farklı iki idari birime ayrılarak yönetilmiştir.

    Eski Türklerde Dini İnanç:

  -Türkler ölümden sonra yaşama inanmışlardır. Bu nedenle ölüleri ve değerli eşyaları ile birlikte gömmüşlerdir.

 Yuğ: -Türkler ölen insanlar için “yuğ” adı verilen tören düzenlemişlerdir.

  Balbal: -Türkler mezarlarının başına “balbal” adı verilen taşlar dikmişler. Bu taşlar savaşta öldürdüğü düşman sayısını temsilen dikilmiştir.

  -Pazrık Kurganı’nda dünyanın en eski halısı bulunmuştur. Yine bir kurgandan Altın Elbiseli Adam heykeli bulunmuştur.

   -Nevruz geleneği ile İlkbahar’ın gelişi ve tabiatın yeniden dirilişi bayram olarak kutlanmıştır.

GÖÇLER

   Türklerin Tarih Boyunca Yayıldıkları Bölgeler:      

   Türkler, MÖ. 1700’den itibaren değişik zamanlarda orta Asya’dan çeşitli yönlere göç etmeye başladırlar. Türklerin orta Asya’dan göçleri kuzey, güney, doğu ve batı yönlerine olmuştur. MÖ 1700’den itibaren başlayan göçler MÖ 1100 yıllarında daha da yoğunlaşmıştır. Bu tarihte bir kısım Türk boyları; Çin’in Kansu ve Ordos bölgesine, bir kısmı da batıya; Tanrı Dağları ve Kazakistan ile Aral gölünün güneyine kadar ilerlediler.

  Yakut ve Çavuşlar, Sibirya’ya doğru göç ederken Çuvaşlar ise Ural dağlarının güneyine yerleştiler.

    Milâttan sonraki göçler ise daha çok güneye (–Çin’e-) ve batıya (Avrupa ve Balkanlara) doğru olmuştur. Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Macarlar, Peçenekler, Kumanlar ve Oğuzlar Batıya doğru göç etmişlerdir.

Orta Asya'dan yapılan Türk göçlerinin sebepleri:

Ekonomik Nedenler:

Nüfusun artması

Kuraklık yaşanması

Ağır kış şartları

Ekonomik koşullarını zorlaşması

Siyasi nedenler:

Dış baskılar yaşanması

Çin ve Moğol baskıları

Fetih düşüncesi

Boylar arasında çatışma yaşanması

Bağımsız yaşama isteği

Türk Göçlerinin Sonuçları:

-Türk toplulukları göç ettikleri bölgelerde yeni devlet kurmuşlar ve Türk kültürünün yayılmasını sağlamışlar.

-Değişik bölgelere göç eden Türk boyları yerleştikleri bölgelerden etkilenerek birbirlerinden farklı kültürel özellikleri kazanmışlardır.

-Egemenlikleri altındaki toplulukları yönetim,askerlik gibi konularda etkilemişlerdir.

-Türk toplulukları önlerine çıkan kavimleri de sürükleyerek büyük göç dalgalarını yol açmıştır.

 -Avrupa ve Asya'nın siyasal ve kültürel yapısının değişmesine neden olmuşlardır. Roma önce ikiye ayrılmış sonraki zamanda da yıkılmıştır.

     Göçlerden Sonra Anayurdun Durumu:

    Türk topluluklarının çeşitli bölgelere ve yönlere yaptığı ve uzun bir dönem devam eden göçlere Türk boylarının hepsi katılmadı. Ana yurtta kalan Türler; İrtiş, Selenga ve Orhun ırmakları ile Baykal gölü dolaylarında varlıklarını sürdürdüler ve burada büyük devletler kurarak Türk kültürünü devam ettirdiler. (Hunlar, Göktürk ve Uygur Devletleri)

Türklerde Askeri Kültür

 Askerlik Türk milleti ile özdeşleşmiş bir kavramdır eli silah tutan kadın erkek hemen herkes asker sayılırdı. Bu nedenle Türkler için Ordu-Millet denmiştir.

Türklerin tarih boyunca büyük ve küçük devletler kurmalarında güçlü Orduları sahip olmaları önemli bir etkiye sahiptir.

Türklerde askerlik özel bir meslek değildir eli silah tutan herkes asker sayılırdı.

Hazarlar hariç diğer Türklerde paralı askerlik görülmez.

İlk düzenli ordusunu Metehan kurmuştur. Metehan ordusunu onlu sisteme göre teşkilatlar ve merkezden atanan komutanlar tarafından idare edilmişlerdir. Ayrıca Mete Han ıslık çalan ok icat etmişti.

- Komutanların her birine at kuyruğundan yapılmış birer tuğ verilmiştir. Tuğun sayısı ve şekli rütbeye göre değişirdi. On binden oluşan askere Tümen denmiştir.  Ordunun başında bugünkü Genelkurmay Başkanı görevini üstlenen subaşılar bulunuyordu. Orhun yazıtlarında orduya “su” denilmiştir.

-Savaşlarda Turan-Hilal Taktiği uygulayan Türk ordusu dönemin şartlarına göre ordu teknik yönden donatılmıştır.

 Demiri işlemesini bildiklerinden dolayı sağlam silah araç gereçleri yapmışlardır.

Ok, yay kullanılmasındaki ustalık, atın evcilleştirilmesi süvari birlikleri savaşlarda Türkleri üstünlük sağlamıştır.

KAVİMLER GÖÇÜ:

Sebebini bilemediğimiz bir nedenden dolayı Hunlar MS. 350 yıllarında batıya hareket ettiler. Muhtemelen Çin Baskısı, kuraklı, otlakların yetersizliği gibi nedenlerden dolayı Türkler Balamir komutasında Batıya hareket ettiler.

 O tarihlerde Karadeniz'in kuzeyindeki düzlüklerde Cermen kavimlerinden olan Gotlar ve günümüzdeki Slav halklarının ataları olan Ön Slavlar yaşamaktaydı. 375 yılında Hunlar, Gotların ve Ön Slavlar'ın yaşadıkları bu bölgeye girdiler.

Hunların bu bölgeye yerleşmesiyle bu bölgede daha fazla tutunamayan ve çoğunluğu Cermen olan Vizigotlar, Ostrogotlar, Gepitler, Burguntlar, Vandallar ve Germen olmayan Slavlar batıya doğru göç etmeye başladılar. Romalıların barbar olarak adlandırdığı bu kavimler önlerine çıkan diğer kavimleri de önlerine katarak İspanya'ya hatta Kuzey Afrika'ya kadar ilerlediler. Bir anda Avrupa şehir ve köyleri yağmalandı. Roma şehri de bundan nasibini aldı. Avrupa'da yaklaşık yüzyılı aşkın bir süre iç karışıklıklar ve kaosun yaşandığı bu tarihi olaya Kavimler Göçü denir. Kavimler Göçü, günümüz Avrupa devletlerinin temellerinin atıldığı önemli bir olaydır. Göçün temel sebebi siyasi etmenlerdir.

Kavimler Göçü Sonunda:

Günümüz Avrupa milletlerinin temelleri atıldı.

Roma İmparatorluğu doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı ve bir süre sonra Batı Roma 476’da yıkıldı.

 Avrupa Hun devleti kuruldu Avrupa'da

 Feodalite güç kazandı ve skolastik düşünce gelişti

Avrupalılar Türk kültürünü tanıdı.

 

 

 

Google+ WhatsApp