Yumuşama Döneminde  Küba, Vietnam, Keşmir ve Afganistan'daki Çatışma ve Savaşlar

Yumuşama Döneminde Küba, Vietnam, Keşmir ve Afganistan'daki Çatışma ve Savaşlar

Yumuşama Dönemi Kuba Buhranı, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, SSCB'nin Afganistan'a Saldırması, Endonezya, Birmanya

Malezya

İngiliz hâkimiyetindeki sömürge devletleri, Japonya, Avustralya, Yeni Zelanda ve Amerika Birleşik Devletleri'nin desteği ve İngiltere'nin onayı ile 16 Eylül 1963'te Malezya Federasyonu’nun kurulmasına son verdi. Bu federasyona Malezya, Singapur, Saravak, Sabah ve Brunei Sultanlıkları katılmış, 1965’te Singapur federasyondan ayrılmıştır.

 Uzun yıllar İngiliz sömürgeciliği altında kalan Seylan Adası, 1948 yılında İngiliz Milletler Topluluğuna dâhil, bağımsız bir üye devlet olmuştur.

 Endonezya’da

Ahmed Sukarno 1927’de kurulan Milliyetçi Partinin başkanı olmasıyla beraber Hollanda’ya karşı yapılan bağımsızlık mücadelesi güçlendi. 17 Ağustos 1945’te Japonların teslim olmalarıyla Endonezya’da Ahmed Sukarno başkanlığında bir hükümet kurularak bağımsızlıklarını ilan ettiler. İlk önce bağımsızlığı tanımayan Hollanda, daha sonra Endonezya’nın bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.

 Birmanya (Myanmar):

1882’de İngiliz İstilasına uğrayan Birmanya ( Myanmar) II. Dünya Savaşı’nın sonunda Japon işgali bitince İngilizlere karşı bir bağımsızlık savaşı başlatarak, 4 Ocak 1948’de bağımsızlığını ilan etti.  

 KORE SAVAŞI

II. Dünya Savaşı sonunda yapılan antlaşmalarla Japonları Kore'den çıkarma görevi ABD ile SSCB'ye verildi. Japonya'nın teslim olmasından sonra SSCB Kuzey Kore'ye, ABD Güney Kore'ye yerleşti ve 38. meridyen sınır kabul edildi.

 ABD, SSCB ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı iki Kore'yi birleştirme konusunda başarılı olamayınca; kuzeyde SSCB kontrolünde Kore Halk Cumhuriyeti, güneyde ABD kontrolünde Güney Kore Cumhuriyeti kuruldu.

 SSCB, ABD'nin Kore ve Japonya'da asker bulundurmasından rahatsız oldu. Sovyet Rusya, Çin'de komünist rejimin kurulmasından sonra ABD 'yi Uzak Doğu'dan atmaya karar verdi. Bu kararın devamı olarak, SSCB'nin talimatıyla Kuzey Kore, Güney Kore'ye saldırdı (25 Haziran 1950). Bu saldırıdan sonra ABD'nin başını çektiği Birleşmiş Milletler Kuvveti oluşturuldu. Kore Savaşında Türkiye Batı'nın gözüne girmek ve NATO'ya dahil olmak için Kore Savaşı’nın başlaması üzerine Birleşmiş Milletler Teşkilatının davetine olumlu cevap verdi. Türkiye Kore'ye Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında bir tugay (4500 kişilik bir kuvvet) gönderdi. Üç yıl süren savaş boyunca en ağır kayıplar veren kuvvetlerden biri olarak bine yakın Türk askeri ve subay bu savaşta öldü. Türkiye'nin bu jestinden memnun kalan ABD Başkanı Truman, Türkiye'ye yaptığı yardımı üç katına çıkaracağını bildirdi. Türk kamuoyunun bir kısmı bu duruma karşı çıkarak başkanı Behice Boran olan Türk Barışseverler Cemiyeti gibi sol örgütler kararı şiddetle protesto ettiler.

Taraflar 1953 yılına kadar süren savaşta birbirine üstlük sağlayamadı ve SSCB, ABD 'yi Kore'den çıkaramayacağını anladı.

Türkiye’nin NATO’ya Girmesi:

15 Eylül 1951’de Ottowa’da toplanan NATO Bakanlar Konseyi, Türkiye ve Yunanistan’ın birlikte kabul edilmesine karar verdi.

TBMM, 18 Şubat 1952 tarihinde Kuzey Atlantik Antlaşması ve Protokolünü kabul etti. Türkiye’nin NATO’ya girişi ile Türkiye-ABD ilişkileri daha da gelişti. Türk topraklarının güvencesi NATO güvencesi altına alınmış oldu.    

  Küba Buhranı:

Kore Savaşı sonrası SSCB’nin Avrupa’ya saldırması ihtimaline karşı SSCB’ye yakın bir üs gerektiği, bunun için en uygun yerin Türkiye olduğu strateji uzmanlarınca belirtilmesi üzerine Rusya’ya karşı NATO tarafından Türkiye’ye Jüpiter füzeleri yerleştirilmesi Rusya’nın tepkisini çekmiştir. Rusya da bu duruma misilleme olarak Kuba’ya ABD’yi vurabilecek uzun menzilli füzeler yerleştirmiştir. 

Küba’da Fidel Castro 1959`da Batista`nın diktatörlüğünü yıkıp yönetimi ele geçirmiş, ekonomiyi millileştirme kararı almıştı. Bu kararla Küba’da faaliyet gösteren ABD şirketlerinin faaliyetlerinin kısıtlanması, ABD ekonomisini olumsuz etkiledi. ABD’nin Castro yönetimini yıkmak amacıyla muhalifleri desteklemesi, Küba’yı SSCB’ye yaklaştırdı. Bunun üzerine SSCB 1962 yılı başında Küba’ya füze yerleştirerek ABD’yi yerleştirilen füze ile tehdit edilmesi Küba Krizine neden oldu.  

  ABD bu duruma tepki göstererek Küba’daki füzelerin sökülmesini istedi. SSCB’nin olumsuz cevap vermesi sonucunda ABD Donanması Küba kıyılarını kuşattı. SSCB savaş gemilerini bölgeye göndermekle birlikte meseleyi BM Güvenlik Konseyine taşıdı.

Bu durum bir nükleer savaş ihtimalini ortaya çıkardı.   Nükleer savaş tehdidi  nedenle her iki ülke geri adım attılar. SSCB, Türkiye’deki ABD’ye ait Jüpiter füzelerinin sökülmesi karşılığında Küba’daki füzeleri sökebileceğini bildir.  ABD’nin öneriyi kabul etmesi sonucunda  karşılıklı füze sökümü ile Küba Buhranı çözüldü.

 Uyarı: ABD Türkiye’ye yerleştirdiği Jüpiter füzelerini Türkiye’ye bilgi vermeden sökmesi Türkiye’nin ABD’ye olan güveni sarsıldı.

 Vietnam Savaşı (1965-1973:

 Daha önce Fransa’nın sömürgesi durumundaki Vietnam, 1954 yılında imzalanan Cenevre Anlaşması ile Kuzey ve Güney Vietnam bağımsızlıklarına kavuştu.

Kuzey Vietnam bölünmüş Vietnam’ı birleştirmek istiyordu.  Kuzey’e mevzilenmiş kominist güçler HO Şi Min liderliğinde 1954 yılında Fransızları bozguna uğarttılar. Yapılan anlaşmalarla ülke Kominist Kuzey ve Amerika yanlısı Güne, olarak ikiye ayrıldı. Kuzey ve Güney arasında askerden arındırılmış bir bölge oluşturuldu. Cenevre Anlaşması gereği Vietnam’ı kapsayacak bir seçim yapılması gerekirken, bu anlaşma maddesi uygulamaya konulmadı.

Güney Vietnam yönetimi, birleşme seçimlerine katılmadı. Komünist olan Kuzey Vietnam yönetimi ise 1957’de Güney Vietnam yönetimini değiştirerek birleşmeyi sağlamak için gerilla savaşına başladı. Buna karşılık Güney Vietnam ABD’den yardım istedi.  ABD devreye girerek kendi güvenliğini ve milli menfaatlerini gerekçe göstererek Güney Vietnam’a ekonomik ve askeri yardım yapacağını dünya kamuoyuna duyurdu.

ABD, Kuzey Vietnam donanmasına ait gemilerin Tokin Körfezi’nde ABD donanmasına saldırdığı iddia ederek Kuzey Vietnam’da askeri hedefleri bombalayarak savaş başlattı (1965).

Kuzey Vietnam birliklerinin güneye girmesi üzerine ABD, Güney Vietnam’a 1965 Mayısında 80 000 asker gönderdi. Bu sayıyı giderek artırarak 600 000’e çıkardı. ABD’nin burada başarılı olmaması ve ABD askerlerinin cesedinin ABD’ye gelmesi tepkilere neden oldu. ABD’de savaş karşıtı gösteriler meydana geldi. Batılı devletler de bu savaşa karşı çıktılar. ABD giderek bir çıkmaza girdi. ABD 1968’de Paris’te Kuzey Vietnam ile barış görüşmelerine başladı. ABD’de hükümet değişikliği oldu ve yeni başkan Nixon, ABD askerlerini Vietnam’dan geri çekme kararı aldı. ABD çekilirken saldırılarını daha da  yoğunlaştırdı.

Nihayetinde 27 Şubat 1973’te Paris’te yapılan anlaşmaya göre;

-ABD kuvvetleri Vietnam’dan çekilecek

-Esirler karşılıklı geri verilecek

-Kuzey ve Güney Vietnam arasında yapılacak müzakerelerle birleşme gerçekleştirilecektir.

      Savaşın Sonuçları:

ABD savaş süresince 7 milyon ton bomba attı.

Burada kullandığı nükleer bombalar nedeniyle Vietnam topraklarında uzun yıllar hiçbir bitki yetiştirilemedi.

1975’te Kuzey Vietnam’ın Güney Vietnam’ı ele geçirmesiyle 1976’da iki devlet birleşerek Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti adını aldı.

Vietnam Savaşı’nda savaş boyunca 4 milyon sivil ve 1 milyon Vietnam gerillası, 53 bin de ABD askeri hayatını kaybetti.

       Dünyaca Ünlü Boksör Muhammet Ali:

      Vietnam'a gönderilmek için askere çağırılanlar arasında olan Muhammet Ali,  "Vietnamlılar bana bir kötülük etmedi ki ben onlarla savaşayım." diyerek yemin etmedi. Bu savaş karşı tutumu nedeniyle dünya şamppiyonluğu elinden alınarak boks lisansı da iptal edildi. Ayrıca 5 yıl da cezaya çarptırıldı. 3,5 yıl hapis yattıktan sonra ABD kamuoyunun savaşa bakışı değişince lisansı kendisine iada edildi ve spor yaşamına tekrar başladı.

       Afganistan'ın SSCB tarafından İşgali:

     Afganistan’ta yapılan seçimlerde Komünist Partinin birinci çıkması üzerine halk bunu kabul etmeyerek Komünist hükümete karşı ayaklandı. Bu durum üzerine, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'daki Marksist hükümetin daveti üzerine bölgeye Sovyet askerleri ilk olarak 24 Aralık 1979'da Sovyet lideri Leonid Brejnev'in   emriyle gönderildi. Sovyetler, Afganistan'a girerek,  Mücahitlere karşı 9 yıl  savaştı. 

 Direnişi örgütleyen Afgan mücahitleri ABD, Batılı ülkeler  ve Sudi Arabistan’ın askeri yardımlarıyla etkinliğini zamanla artırdı.  Bu durum karşısında zor durumda kalan Sovyetler Birliği; Afganistan′a daha fazla asker ve silah gönderen Sovyetler Afgan ulusal direnişini kıramadı ve yıllarca sonuç alamadığı bu mücadelede büyük kayıplar yaşadı.

Ruslar bu savaşta istedikleri başarıya ulaşamayınca Afganistan’dan askerlerini çekmek zorunda kalmıştır.  Hindistan  bu savaşta Afgan hükümetine destek verirken, ABD, Suudi Arabistan, Pakistan gibi bazı ülkeler Ruslara karşı direnen Mücahitlere yardım etmişlerdir. Bu savaş Soğuk Savaş'ın ve Hindistan-Pakistan mücadelesinin bir uzantısı sayılabilir.

     Afganistan′ın işgali Pakistan, İran ve Çin ile birlikte Batı dünyasını endişelendirdi. Çin işgalden hemen sonra BM′ye başvurarak, Sovyet askerlerinin Afganistan′dan çekilmesini talep etti.

     İşgal üzerine ABD SALTII Anlaşması′nı onaylamaktan vazgeçmiş ve Afgan mücahitlerine yardıma başlamıştır.

      Sovyet askerlerinin geri çekilmesi ise 15 Mayıs 1988'de başladı ve 15 Şubat 1989'da büyük kayıplar nedeniyle Mihail Gorbaçov'unemriyle sona erdi. Savaş sonrası Sovyet güçleri bölgede resmi kayıtlara göre  14.453 ölü bıraktığı söylense de gerçekte 50 Rus askeri bu savaşlarda can vermiştir.

      a. Keşmir Sorunu

     Keşmir, Hindistan, Pakistan ve Çin'in sınırlarında bir dağlık bölgedir. Himalayalar'ın batı ucunun güneyindeki vadi bu adla anılmıştır. Bölgede üretilen Kaşmir adlı kumaşın ismi de buradan gelmektedir.

      Pakistan, Hindistan’dan ayrılarak bağımsız olduktan sonra nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Keşmir, her iki ülke arasında sorun olmuştur. Çünkü Hindistan Keşmir’deki Müslümanlar üzerinde baskıyı artırması ve buradaki Müslümanların da Pakistan’a bağlanmak istemeleri her iki ülek arasında zaman zaman problemler yaşanmasına neden olmaktadır. Bu devletlerin ilk çatışması 1948 Keşmir Sorunu'dur.

Pakistan'ın kuzeyinde bulunan Keşmir, bereketli topraklara sahip 82.000 mil kare büyüklükte bir bölgedir. Halkının çoğunluğunun Müslüman olan Keşmir’i  İngiltere 1846'da Hintli bir mihrace ailesine vermişti.  Hindistan bağımsız olduğunda yine bu bölge mihrace ailesinin idaresinde kaldı.

Bölge halkı Müslüman olduğu için bağımsızlığın ilanından sonra Pakistan, bu bölgeyi almak istedi. Ancak Hindistan'ın reddetmesi  yüzünden 1948'de savaş çıktı. Birleşmiş Milletlerin araya girmesiyle ateşkes imzalandı. Pakistan, Keşmir'in küçük bir kısmı ile yetinmek zorunda kaldı.

Bundan sonra her iki devlet de Keşmir bölgesinde etkin olmak için büyük devletlere yanaşmaya başladı. Pakistan ABD, Hindistan ise Sovyet yörüngesine yaklaşmaya başladı.

Hindistan ile Pakistan arasında Keşmir Ateşkes Çizgisi'nde 1964'de çatışma başlamış ve 1965'de şiddetlenen olaylarda Pakistan, Hindistan'da ayaklanma çıkarmaları için buraya asker göndermiştir. Bunun üzerine Hindistan da karşı saldırıya geçmiştir. Pakistan ve Hindistan'ın bir türlü paylaşamadığı Orta Asyadaki sorunlu bölgeyi en son 1977'de Pakistan kazandığı askeri zaferle topraklarına katmıştır. Bu mücadele de BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes çağrısıyla sona ermiştir. Batılı ülkelerin yoğun diplomasi ve propagandalarıyla karşı karşıya kalan Pakistan masa başında Keşmir’i kaybetmiştir. Geçmişten bu yana Pakistan'a ait Keşmir toprakları ateşkesten sonra Hindistan-Pakistan ilişkileri Keşmir Sorunu'na bağlı gerginliğini sürdürmüştür. 

Google+ WhatsApp