Yumuşama Dönemi

Yumuşama Dönemi

Yumuşama Dönemi; Batı Bloğu lideri ABD ve SSCB’nin başını çektiği Doğu Bloku arasında gerginliklere yol açan sorunların karşılıklı görüşmeler ve iyi niyet çabaları ile azaltılmasına Yumuşama Dönemi denmiştir.

       Yumuşama Dönemi; ABD’nin başını çektiği Batı  Bloku ile SSCB’nin başını çektiği Doğu Bloku arasında gerginliklere yol açan sorunların karşılıklı görüşmeler ve iyi niyet çabaları ile azaltılması, hatta bir antlaşma ile neticelendirilmesi çabalarıdır. 

 Yumuşama döneminin ortaya çıkmasında etkili olan unsurlar

  1. ABD Başkanı Kennedy ile SSCB Başkanı Kruşçev’in 1961’de bir araya gelmesi
  2. Hem Doğu hem de Batı Bloku içinde yaşanan sorunlar
  3. SSCB ile Çin arasındaki güvensizlik ve izlenecek dış politika konusunda anlaşmazlıklar
  4. 1964’te Romanya’nın SSCB’den bağımsız hareket etmeye başlayarak, Fransa ve Batı Almanya ile yakın İlişkiler kurması
  5. ABD’nin Müttefiklerine danışmadan hareket etmesi
  6. Fransa’nın Nato’nun askeri kanadından çekilmesi
  7. Bağlantısızlar Hareketi’8nin ortaya çıkması ve nükleer silahlara karşı etkili bir kampanya başlatılmaları
  8. Olası bir nükleer savaşın iki tarafta da ağır tahribata yol açabilecek olması

  Yumuşama Döneminde ABD-Çin Arasındaki İlişkiler

1970  yılından sonra ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin gelişme göstererek yumuşamasının sebepleri

           -Çin’in Uluslar arası alanda tanınmak, Japonya’yı etkisizleştirmek ve SSCB baskısından kurtulmak istemesi         

-ABD’nin Çin-SSCB ittifakını önlemek istemesi                                                                                               

-ABD’nin Vietnam’dan çekilmesi  

 1971’e Kadar ABD ile Çin arasındaki ilişkiler oldukça gergin geçmiştir. ABD’nin Tayvan’da asker bulundurması, Çin’i yalnızlaştırma politikası gütmesi yüzünden Çin’in Batılı ülkelere karşı sertlik yanlısı bir politika izledi.

Ancak Çin uluslar arası tanınmak istemesi, Japonya’yı yalnızlaştırmak istemesi, ABD’nin Çin-Rusya ilişkilerini zayıflatmak istemesi nedenleri ile Çin ve ABD arasında bir gelişme oldu ve ABD Viatnam’dan çekildi.

 II. Dünya Savaşı sonrasında Çin′in dış politikası, hem SSCB′nin hem de ABD′nin emperyalist politikalarına karşı çıkma ve 3. Dünya ülkeleri ile işbirliğine gitme esaslarına dayalı idi. Çin yönetimi topraklarını güneyde ABD, kuzeyde ise SSCB tehdidi altında görüyordu. Bu arada ABD tarafında, SSCB′ye karşı Çin ile birlikte hareket etme konusu gündeme geldi.
       ABD Başkanı Nixon′un ulusal güvenlik danışmanı Henry Kissinger bu şartlar altında 1971 ′de Çin′e tarihi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi yolunda ilk adımı oluşturdu. İki ülkenin henüz diplomatik ilişkileri yoktu. ABD ile Çin arasındaki ilişkiler gelişme göstererek yumuşama başladı ve  Kissinger′in ziyaretini Şubat 1972′de Başkan Nixon′un ziyareti izledi. 

       Yumuşama döneminde dünyada meydana gelen çatışma, savaş ve diğer alanlardaki gelişmeler:

ABD ile SSC arasında Küba Buhranı yaşandı.

   ABD, Küba lideri Fidel Kastro’yu indirmek isteyince Kastro da SSCB’ye yaklaşarak SSCB’nin Küba’ya füze yerleştirmesine izin verdi.
ABD’nin kararlı tutumu karşısında SSCB geri adım attı (ABD bunun karşılığında Türkiye’deki Jüpiter füzelerini sökecekti)
Küba buhranı silahsızlanma görüşmelerinin başlamasına etkili olduğu gibi, Türkiye’nin de ABD’ye güvenini sarsmıştır. 

ABD Viatnam’a saldırdı. Çin ile SSCB bu savaş’ta Viatnam’ı destekledi.

Nedeni : ABD’nin Komünizm’i engellemek istemesi
Kuzey Vietnamlılar 1964’te ABD savaş gemisine ateş açmış ve savaş başlamıştır. Kuzey Vietnam’ın Güney’e girmesi ile sona erdi (4 milyona yakın insan hayatını kaybetti)
Çin-SSCB ilişkileri bozuldu. Böylece Yumuşama dönemi hızlandı.
ABD’nin Vietnam’ı bölme planı bozuldu.
Kuzey ve Güney Vietnam 1975’te birleşti. 

Pakistan ile Hindistan arasında Keşmir Meselesi oldu.

Pakistan ve Hindistan 1947’de İngiltere’den ayrılarak bağımsız olmuşlardı (Çoğunluğu Müslüman olan Keşmir Pakistan’a bağlanmak istemişti)
Keşmir’in Hindu prensinin Hindistan’a katılmayı istemesi halkta tepkilere yol açtı. 

 SSCB Afganistan’a saldırdı.

Afganistan’da Sovyet yanlısı partilerin yönetimi ele geçirmesi ile ülkede çıkan ayaklanmalar ile SSCB ordusu 1979’da Afganistan’ı resmen işgal etti.
ABD tarafından mücahitlerin desteklenmesi ile SSCB’ye karşı direniş kuvvetlendi (1984)
ABD, Sovyet işgalini protesto ettiği için SALT II Antlaşması’nı kabul etmemiş ve 1980’deki Moskova Olimpiyatları’na katılmamıştır.
Cenevre Antlaşması’ndan sonra (ABD-SSCB-Pakistan-Afganistan-1988) SSCB Afganistan’dan askerlerini çekmek zorunda kaldı. 

 Petrol Krizi yaşandı ve bundan en çok gelişmekte olan ülkeler zarar gördü.
1960′da OPEC‘i (Petrol İhraç Eden Ülkeler) kuranlar petrol fiyatlarını belirmeyi planlıyordu.
-OPEC’in kurulduğu sıralarda petrol kaynaklarının çoğu ABD ve batının elindeydi.
-1970′li yıllarda OPEC, petrol şirketleri üstünde üstünlük kurdu.
-Arap ülkeleri 1967 Savaşı’ndan sonra petrolü İsrail’e karşı silah olarak kullanmak için OAPEC‘i kurdular (Ancak sonuç alınamadı)
-1973 Savaşı’nda Araplar İsrail’i destekleyen Batı ülkelerine karşı petrolü silah olarak kullandılar (1973 Petrol Krizi)
-Ambargo ABD’nin Orta Doğu politikasını değiştirmedi.
-ABD, Milletlerarası Enerji Ajansı’nı kurdu (Bunun amacı petrolün çıkarılması ve kullanılmasında işbirliğini arttırmaktı) 

İslâm Konferansı Örgütü (İKÖ) Kuruldu

    Ürdün’ün önerisi ile 1969′da Kahire’de toplanan Arap Dışişleri Bakanları toplantısında İslam zirvesi oluşturulmasına karar verildi.
1969 Eylül ayında Türkiye’nin de katılımı ile İslam zirvesi toplandı.
 Zirve sonunda İsrail’in 1967′de işgal ettiği toprakları boşaltması, İsrail’i tanıyan devletlerin İsrail ile ilişkilerini  dondurmaları istendi.
 1974′teki toplantıda İsrail’in kınanması istendi (Ayrıca, Pakistan Bangladeş’i tanıdı)
  Böylece islam Konferansı bütün Müslümanlar ile ilgilenen bir örgüt konumuna geldi.
 1975′teki toplantıda İslam Kalkınma Bankası kuruldu.
  2005 yılında örgüt sekreterliğine Türkiye’den Eklemeddin İhsanoğlu seçildi. 

İsrail ile Araplar arasında savaşlar yaşandı. 

     II.Dünya Savaşı′ndan sonra havacılık alanında yaşanan ilerlemeler süper güçleri uzay yarışında ön plana çıkdı. Bu dönemde ABD ve SSCB diğer devletler üzerinde politik, ekonomik, psikolojik başarılar elde etmeye yöneltmiştir. İlk yapay uydunun 1957′de SSCB, 1958′de de ABD tarafından uzaya fırlatılması bu rekabeti kızıştırdı.

 Bilim ve teknoloji alanında sağlanan ilerlemeler,  bir devletin ulusal gücü,  ilerleme yeteneği,  askeri gücü,  sosyal yapısı hakkında söz sahibi kılmış ve uluslararası saygınlığını artırmıştır. 

Bu bakımdan nükleer enerji, uzay başarıları da üstünlük simgesi sayılmaya başlanmıştır.

ABD ve SSCB′nin öncülük yapığı uzay yarışına zamanla İngiltere, Fransa, Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti, günümüzde ise Kore ve İran  gibi devletler de katılmaya çalışmıştır. Bu süreç uzayda egemenliği ve diğer konuları kapsayan Uzay Hukuku tartışmalarını da beraberinde getirmiştir.

BM′deki tartışmalarda, uzayın serbestliği ve uzayın bütün insanlığın malı olduğu görüşü savunulmuştur. BM, 1961 ′de aldığı bir kararla, uzayın ve gök cisimlerinin serbestliğini, hiçbir devletin egemenliği altına geçmeyeceğini kabul etmiş; 19 Aralık 1962′de ise teknik alanda işbirliğini onaylamıştır.

II. Dünya Savaşı sonrası SSCB  ve ABD devletlerinin siyasi olarak dünyaya yön vermeleri nedeniyle  Doğu ve Batı olmak üzere iki bloğa ayırmıştı. Soğuk savaş dönemi boyunca her iki devlet dünya politikalarına yön vermeye çalıştı. . Doğu Blokunu sarsan ilk önemli gelişme 1975′te 35 ülke tarafından imzalanan Helsinki Nihai Senedi′dir. Bu Antlaşma Doğu-Batı ilişkilerinde yeni bir yumuşama ve yakınlık süreci başlattı. Bu durum Doğu Avrupa′da milliyetçi fikrinin geliştiğini göstermektedir.   

 ABD’nin Başını çektiği Batı Bloku ile SSCB’nin başını çektiği Doğu Bloku arasında gerginliklere yol açan sorunların karşılıklı görüşmeler ve iyi niyet çabaları ile azaltılması, hatta bir antlaşma ile neticelendirilmesi çabalarıdır  

       

YUMUŞAMA DÖNEMİ DÜNYADAKİ DİĞER GELİŞME VE DEĞİŞMELER

a. Yumuşama Dönemi Ekonomi

b. Yumuşama Dönemi Kültürel Hayat

c. Yumuşama Dönemi Bilim ve Teknolojideki Gelişmeler

c. Yumuşama Dönemi Bilim ve Teknolojideki Gelişmeler:

     II.Dünya Savaşı′ndan sonra havacılık alanında yaşanan ilerlemeler süper güçleri uzay yarışında ön plana çıkmaya, diğer devletler üzerinde politik, ekonomik, psikolojik başarılar elde etmeye yöneltmiştir. İlk yapay uydunun 1957′de SSCB, 1958′de de ABD tarafından uzaya fırlatılması bu rekabeti açığa çıkarmıştır.

      Bilim ve teknoloji alanında sağlanan ilerlemeler, bir devletin ulusal gücü, ilerleme yeteneği, askeri gücü, hatta sosyal yapısı hakkında da ölçü yerine geçer olmuştur. Bu bakımdan nükleer enerji gibi, uzay başarıları da üstünlük simgesi sayılmaya başlanmıştır.

ABD ve SSCB′nin öncülük yapığı uzay yarışına zamanla İngiltere, Fransa, Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti gibi devletler de katılmaya çalışmıştır. Bu süreç uzayda egemenliği ve diğer konuları kapsayan Uzay Hukuku tartışmalarını da beraberinde getirmiştir.

     BM′deki tartışmalarda, uzayın serbestliği ve uzayın bütün insanlığın malı olduğu görüşü savunulmuştur. BM, 1961 ′de aldığı bir kararla, uzayın ve gök cisimlerinin serbestliğini, hiçbir devletin egemenliği altına geçmeyeceğini kabul etmiş; 19 Aralık 1962′de ise teknik alanda işbirliğini onaylamıştır. 

           Yumuşama Dönemi Nükleer Silahlar 

       Soğuk Savaş′ın sürdüğü yıllarda iki süper güç arasındaki silahlanma yarışı, iki devletin de füze yapımında ileri gitmeleri nedeniyle bir çeşit uzay yarışı şeklini almıştı. Her iki ülke de bir savaş halinde büyük yıkıma yol açabilecek güçte olduğunu dünya için ürkütücü bir tehlike arzediyordu.

Nükleer yıkımın uyandırdığı endişe Mayıs 196O′ta Paris′te Zirve Konferansı yapılmasını gündeme getirdi. Bu arada Sovyetler Birliği; 5 Mayıs 1960′ta ülkesinde bir Amerikan U2 casus uçağının düşürüldüğünü açıklayarak ABD yönetiminin özür dilemesini istedi. ABD′nin reddetmesi üzerine konferans toplanamamıştır.  

 

    YUMUŞAMA DÖNEMİNDE TOPLUM, BİLİM VE KÜLTÜR

   II. Dünya Savaşı'ndan sonra tüm dünyada özellikle ABD, Avrupa, Çin gibi ülkelerde büyüme dönemi başladı. II. Dünya Savaşından 1975'e kadar dünyadaki toplam üretim üç kat arttı. 1945–1975 arasında otuz yıl boyunca dünyadaki yıllık büyüme %5'e çıktı. Enerji kaynağı olarak petrol, kömürün yerini almaya başladı. Petrol üretim ve ticareti arttı. Petrol hammadde olarak da kullanılmaya başladı. Tüm ürünler bol miktarlarda sunulurken, tüketici daha fazla çeşit ve hizmet içinden istediğini seçmeye başladı. Otomotiv, elektrikli ev aletleri, televizyonlar gibi gelişmiş teknoloji kullanan sanayi sektörleri gelişti. Ayrıca modern tarım yapılması verimin artmasını sağladı.

    ABD, Avrupa gibi sanayileşmiş ülkelerin çoğunda yaşanan nüfus patlaması, satın alma gücünün artması, tüketim mallarına her zaman yoğun bir talebin olmasını sağladı. Borçlarını ödeme olanağı bulan insanlar kredi ile ev aletleri, araba, ev satın almaya başladılar.

Yeni teknolojilerin ortaya çıkması reklamcılığın da gelişmesini sağladı. Amerika'da açılan hipermarketler Avrupa'da da yayılmaya başladı.

    Bolluk yıllarında işsizlik yoktu ve işçi ihtiyacı ortaya çıkmıştı. Sanayileşmiş devletlerden Fransa, Portekiz ve Kuzey Afrika ülkelerinden, Almanya ise Türkiye'den işçi almaya başladı.

    1960'dan sonra şirketler ve sonrasında holdingler ortaya çıktı. Zamanla bu şirketler çok uluslu hale gelerek dünya üretiminin %20'sini eline aldı.

     Bu dönemde sanayileşmiş ülkelerde köyden kente göçlerde artış meydana geldi. 1970'lere gelindiğinde bu ülkelerde nüfusun %70'i kentlerde yaşamaya başladı. Sanayileşmiş ülkelerde hizmet sektörü de gelişti. Eğitim kurumları devlet daireleri, bankalar eleman sayılarını artırmaya başladılar.

     Dünyadaki hızlı büyüme 1945'de başladı ve sonuçta ise bazı sorunlara da yol açtığını görmekteyiz. Büyüme hızının artması, üretilen malların nasıl kullanılacağı sorununu ortaya çıkardı. Tarım ürünlerinde ürün fazlası yaşandığı zaman fiyatların düşmemesi için birçok tarım ürünü yok edildi. Bu durum açlık sorununa karşı mücadele eden kesimlerde tepkilere neden oldu.

Bu dönemde sanayileşmiş ülkelerdeki insanlar yoğun çalışma temposuna grev ve gösterilerle tepki göstermeye başladı.

    Yumuşama döneminde dünya devletleri arasındaki eşitsizlik sonlanmadığı gibi devletlerarası eşitliksizler giderek belirginleşti. Sanayileşmiş ülkeler, dünyada üretilen elektriğin yarıdan fazlasını kullanıyor ve otomobillerin %82'si de bu ülkelerde buluyordu.

    UZAY ÇALIŞMALARI VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER

    Uzay Yarışı, ABD ve SSCB arasında 1957'den 1975'e kadar süren ancak resmi olmayan bir rekabettir. Rekabet uzaya uydu yollayarak keşfetmek, insan göndermek, Ay'a insan indirmek gibi çabalan içerir ve aslında Soğuk Savaş'ın bir parçasıdır.

     ABD ile SSCB arasındaki yarışın başlangıcı Sovyetlerin 4 Ekim 1957'de Sputnik 1 yapay uydusunu fırlatması ile başlamıştır. Farklı Blokların arasındaki bu uzay yarışı Soğuk Savaş Dönemi'nde SSCB ve ABD arasındaki kültürel ve teknolojik rekabetin önemli bir parçası haline geldi. İki ülke birbirinin moralini çökertme çabalarında uzay teknolojisini kullandı.

    ABD, Sputnik'in başarısından sonra teknoloji alanında kaybetmiş olduğu üstünlüğü tekrar kazanmak için büyük çaba harcamaya başlamıştır. Sputnik'in fırlatılmasından tam 4 ay sonra Amerika ilk uydusu olan Explorer 1'i fırlatmayı başardı.

Dünya Tarihinde ilk uydu fırlatma çalışmalarının çoğu bilimsel amaçlıydı ve Sputnik atmosferin üst tabakasının yoğunluğunun belirlenmesinde, Explorer 1 ise Radyasyon Kemerinin keşfi için gönderilmişti.

     Yumuşama döneminde Alman bilim adamları 1920'li yıllarda uzun mesafeli uçuşlar yapabilecek roketler üzerinde çalışma yapmaya başladılar. Alman V - 2 füzesi 1942'de fırlatılan ve uzaya ulaşma amacı taşıyan ilk roket oldu. Almanya, II. Dünya Savaşı sırasında V - 2 füzelerinden binlercesini Müttefik ülkelere fırlatmış ve birçok ölüme neden olmuştur. Ama V2 üretimi sırasında meydana gelen ölümler daha fazladır. II. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Sovyet, İngiliz, Amerikan güçleri Alman roket programından teknoloji ve personel çalma konusunda yarış içindeydiler. Bu yarıştan en kazançlı çıkan ABD oldu. Bir çok Alman bilim insanı ABD'ye gitti.

   Bu dönemde Sovyetler Birliği Vostok serisi ile uzaya ilk insanı gönderdi. Yuh Gagarin 12 Nisan 1961'de yaptığı uçuşla dünya yörüngesine ulaşan ilk insan oldu. ABD, Sovyetlerin bu atağı karşısında kendi projesini hızlandırdı. Ancak insanlı uçuşunu bir yıl sonra yapabildi.

Uzay yarışında Sovyetlerin üstünlüğüne karşı, ABD bir arayış içerisine girdi. 1961'de başkan olan Kennedy, Ay'a insan indirme ve geri getirme projesini (Apollo) başlattı. 21 Temmuz 1969'da Ay'a adım atan ilk insan ABD'li Neil Armstrong oldu. Bu esnada onu yaklaşık 500 milyon kişi izledi. Armstrong duygularını şu kelimelerle ifade etti. "Bir insan için küçük fakat insanlık için büyük bir adım."

   Amerika'nın bu başarısından üç yıl sonra Ay'a insan gönderme çalışmalarına başladıysa da başarılı olamadı. Luna 16 robotu 1971 yılında Ay'dan örnekler alarak dünyaya döndü. Bu aşamada ABD, Kennedy'nin "1980'li yıllar bitmeden Ay'a insan indirme" hedefini gerçekleştirerek SSCB'ye karşı kesin bir zafer kazanmış oldu.

ABD - SSCB ortak çalışmalar da yaptı. 17 Haziran 1975'te Amerikan Apollo ve Sovyet Soyuz araçları kenetlendi. Uzayadamları bazı inceleme ve deneyler yaptı. Ancak bu çalışma bir iyi niyet gösterisi olmaktan öteye gidemedi.

   Sovyetler Birliği ABD'nin uzay mekiği projesine karşılık kendi mekiklerini geliştirmeye başlamıştır. Özellikle Amerika'nın Yıldız Savaşları Projesi Sovyetlerde büyük endişe yaratmıştır. Sovyetler de kendi uzay savunma sistemlerini geliştirmeye başlamıştır. 

      S O R U L A R    V E   C E V A P L A R    İ L E    T E K R A R -I-

 II. Dünya savaşı’ndan sonra dünyada meydana gelen kutuplaşma nasıl ortaya çıkmıştır anlatınız? 

II. Dünya Savaşı sonrası ABD ve SSCB bu savaştan en güçlü devlet olarak ortaya çıktı. SSCB  II. Dünya Savaşı sonrasında mevcut sosyalis-kominist sistemini dünyaya yaymak isteyerek egemenlik alanını genişletmek istedi. Rusya’nın bu yayılmacı politikası karşısında Avrupa’da İngiltere’nin başını çektiği ülkeler , tek balarına hareket edemeyeceklerini anlayınca ABD’den yardım istediler. Böylece Rus yayılmacılığı karşısında; ABD’nin başını çektiği Batı Bloğu kuruldu. Bu bloğun başlıca en önemli ülkeleri; ABD, İngiltere, Batı Almanya, Fransa yer alırken Doğu Bloku’unda da SSCB’nin başını çektiği Doğu Almanya; Kuzey Kore, Çin, Yugoslavya gibi ülkeler oldu.

 2. NATO ne demektir

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü anlamına gelmektedir.

Uluslararası bir kuruluştur. Birleşmiş Milletler Örgütü’ne üye bazı uluslar 1949 yılında kendi aralarında yeni bir birleşme ve dayanışma örgütü kurdular. Bu örgütü Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Fransa, İngiltere, İzlanda, Hollanda, Belçika, İtalya, Danimarka, Norveç ve Portekiz kurdu. Daha sonra NATO’ya 1952 yılında Türkiye, 1954 yılında Yunanistan, 1982 yılında da Batı Almanya ve ispanya katıldı. Bugün NATO’ya üye 16 ülke vardır.

3. Mahatama Gandi:

Hindistan Bağımsızlık hareketini siyasi ve dini lideridir. 1869 yılında doğdu.  Hindistan’da resmi olarak ulusun babası ilan edilmiştir. Birleşmiş Milletler 2007’de Gandi’nin doğum günü olan 2 Ekim’i “Dünya Şiddete Hayır Günü” ilan edilmiştir.

Gandi;  Londra’da hukuk öğrenimini yaptıktan ksonra avukatlığa başladı.  Hindistan’da İngiltere sömürgeciliğine karşı Ulusal Kongresinin liderliğini üslendi. Ülke genelinde; yoksulluğa, kadın hakları, farklı din ve etnik gruplar arasında kardeşlik, kast ve dokunulmazlık ayrımcılığın sona ermesi fikrini savundu.

4. Muhammet Ali Cinnah:

23 Mart 1940’ta Lahor’da toplanan “Müslümanlar Birliği Cemiyeti Kongresi”, Hindulardan ayrı bir Pakistan Devleti kurulmasını kararlaştırdı. Bu hareketin liderliğini Muhammed Ali Cinnah yapmaktaydı. 1946’da Hint Yarımadası’nda Hindistan ve Pakistan adlarında iki bağımsız devlet kurulmasına karar verildi.

5. Türkiye NATO’YA ne zaman girdi?

    1952 Yılında girdi.

6. Ekmeleddin İhsanoğlu Kimdir?

  İslâm Konfreransı Teşkilatının ilk Türk genel sekreteridir.

Soru Cevap Metoduyla Tekrar -II-

1.Akritas Planı ne demektir, kısaca açıklayınız?

21 Nisan 1966 tarihli Patris Gazetesi’nde yayınlanan bu plana göre Türk halkı ani bir saldırı ile yok edilecek ve Ada Yunanistan’a bağlanacaktı.

 2.1964-1974 Döneminde Kıbrıs’taki Türkler nasıl bir problemle karşı karşıya kalmışlar ve bu problem nasıl çözülmeye çalışılmıştır?

30 binden fazla Türk, çadırlarda sinema salonlarında, okullarda barınmak zorunda kaldı.

   Kıbrıs Türk Halkı üretimden koptu. Her yaşatan tüm erkekler elde silah can güvenliklerini korumak için mevzilere doldu.

Adadaki Türkler 11 yıl boyunca haberleşmesi, ulaşımı, ekonomik ilişkileri tümü ile yasaklanmıştır. Yabancı turistlerin bile Türk bölgelerine geçişleri yasaklanmıştır. Buradaki Türk halkı Türkiye’den gelen yardımlarla ayakta durabiliyordu. Yiyecek, doktor ve ilaç ihtiyacı bütünü ile Türkiye’den Kızılayın gönderdiği yiyecek, doktor ve ilaç yardımları ile karşılandı.

3.EOKA ne demektir amacını ve hedefleri neydi bu hedefine ulaşmak için ne yapmıştır? 1955’te EOKA terör örgütünü kuran

Rumlar Türklere karşı kanlı cinayetlerine başladılar. Türkler de kendilerini korumak ve ENOSİS’e engel olmak maksadıyla önce VOLKAN

 Teşkilatını, daha sonra da 1958’de TMT ( TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI)’yi kurdular.

4.Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasa’sında Cumhur başkanı nasıl belirlenmiştir ve bununla ilgili nasıl bir karar alınmıştır?

Cumhur başkanı Rum yardımcısı ise Türk olacaktı. Her ikisinin de ayrı ayrı “Veto” hakkı olacaktı.

5.Hangi antlaşmalarla Kıbrıs Cumhuriyet’i kurulmuştur adlarını yazınız.

Zürih ve Londra Antlaşmaları ile 

6. Doktor Fazıl Küçük Kimdir?

   Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhur başkanı’dır.

7.Enosis ne demektir?

   Megola İdea hedefi çerçevesinde Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını ifade etmektedir.

8. İran-Irak Savaşı’?

a) Sebeplerini

b) Nasıl sona erdi?

c) Sonuçlarını açıklayınız.

 Basra Körfezi ve Şattülarap Su Yolu üzerinde egemenlik mücadelesi

Irak Arap liderliğine soyunarak İran’ı kendisine rakip görmesi ve Saddam Hüseyin’in, Humeyni’yi alt ederek Arap dünyasından ünlenmek istemesi

1979’da İran’daki iç karışıklıktan yararlanmak isteyen Saddam Hüseyin Basra Körfezi’ne hakim olmak için 22 Eylül 1980’de İran topraklarına saldırısıyla savaş başlamıştır.                                                                                                                                                                                                       

1986’da İran Basra körfezine hakim olmasıyla, Basra Körfezi’ne kıyısı olan ülkeler petrol ihraç edemeyince ABD ve Bazı Batı ülkelerinin çıkarları tehlikeye düştü. SSCB ile İran yakınlaşması da Batılı devletleri endişelendirmesi üzerine ABD, İngiltere, Fransa ve bazı batılı ülkeler körfeze savaş gemileri gönderdiler. BM’nin kararı ile 6 Ağustos 1988’de savaş sona erdi.                                                                                                                                                                                                   

Sonuçları:Bir milyon insan hayatını kaybetti.

                    Petrol bölgelerinin bombalanması her iki ülkenin 150 milyar dolar ekonomik kaynak yok oldu ve ekonomik sıkıntı yaşadılar.

                    Bu savaşta Arap ülkelerinin taraf olması Arap birliğinin bozulmasına neden oldu. Bu durum İsrail’in Ortadoğu’da daha rahat hareket etmesine neden oldu.

                    Bazı devletler silah satarak önemli bir gelir elde ettiler.

9. Kıbrıs Cumhuriyeti nasıl kurulmuştur kısaca özetleyin.

11 Şubat 1959 Zürih Antlaşması:  NATO  ve Birleşmiş Milletler’in girişimleri ile İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasında çeşitli diplomatik temaslar yapıldı.

11 Şubat 1959 tarihinde 27 maddelik Zürih Anlaşması imzalandı.

     Bu iki anlaşma üzerine

19 Şubat 1959 tarihinde ise Londra Anlaşması imzalanarak KIBRIS CUMHURİYETİ kuruldu.

16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk Alayı ve 950 kişilik Yunan Alayı Magosa Limanı’ndan adaya çıktı.

 10.Kıbrıs Cumhuriyeti yapılan antlaşmaların ve hazırlanan anayasanın esaslarına göre kültür ve eğitim olarak nasıl bir karar alınmıştır, yazınız.

Her toplum kendi kültür ve dilinde eğitim görecek, bu hususta anavatanlarınca desteklenecek.

11. Bandung Konferansı hangi amaç için toplanmıştır?

     Yeni bağımsız olan Afrika ve Asya ülkeleri arasında, ABD ve SSCB gibi iki büyük nükleer güç karşısında varlıklarını korumak için bir birlik ve dayanışma sağlamak için toplanmıştır.

12.Rumlar neden Zürih ve Londra anlaşmaları çerçevesinde Birleşmiş milletlerin de onayladığı ve bu anlaşma üzerine kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kabul etmemişler.

   ENOSİS’İ gerçekleştirmek için

13.20Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nı Türkiye hangi amaçları gerçekleştirmek için düzenlemiştir, maddeler halinde yazınız?

  Kıbrıs’ta bozulan barışı tekrar kurmak

  Kıbrıs Türk halkının can güvenliğini sağlamak

  ENOSİS’e engel olmak

  Türkiye’nin güneyinde emniyetini sağlamak

 14.  1974 harekatından sonra Türk-Yunan ilişkilerinin Ege Denizi’nde hangi problemler yüzünden sürekli gergin geçmesine neden olmuştur?

Ege Adalarının silahlandırılması

Kıt’a sahanlığı sorunu

Karasularının genişliği,

Ege Hava Sahası

 15.Kıbrıs sorununda SSCB’nin Rumların yanında yer almasının temel nedeni: 

  Kıbrıs’ın NATO üssü olmasını engellemek 

 Yumuşama Dönemini Daha Detaylı Araştırmak İçin Tıklayın:

 

Kaynak Ders Kitabı için tıklayın.http://yegitek.meb.gov.tr/aok/Aok_Kitaplar/AolKitaplar/CagdasTurkVeDunyaTarihi1_2/4.pdf  

 

Google+ WhatsApp