Soğuk Savaş Dönemi Türkiye'nin İzlediği İç ve Dış Politika
II. Dünya Savaşı Sonrası Türkiye'nin içeride ve dışarıda izlediği politikalar
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra SSCB’nin Brest Litows anlaşması ile Türkiye'ye bıraktığı Kars ve Ardahan'ı geri istemesi ve Türkiye üzerinden bir baskı kurmaya çalışması karşısında Türkiye; Batı Bloğu’na yakın bir politika izlemeye önem vermiştir.
Neden olarak:
- II. Dünya Savaşı sona ermeden 19 Mart 1945’te Moskova Büyükelçisi Selim Sarper’i kabul eden Molotov, Sovyet hükümetinin günün şartlarına ve II. Dünya Savaşı sonunda ortaya çıkan yeni duruma uygun olmadığı için esaslı değişiklikleri geciktirdiğine inandığı 17 Aralık 1925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşmasını feshetmesi,
Türkiye’nin yeni bir anlaşmanın yapılması önerisine karşı 7 Haziran 1945’te Molotov, Büyükelçi Sarper’e iki ülke arasında yeni bir antlaşma yapılabilmesi için; Boğazların Türkiye ile birlikte savunulması, bunu sağlamak için de Sovyetlere Boğazlarda deniz ve kara üsleri verilmesi, Montreux Sözleşmesinin değiştirilmesi, Kars ve Ardahan’ın Sovyetler Birliği’ne iade edilmesi gerektiğini ileri sürmesi
Bir yıl sonra ise 8 Ağustos 1946’da Boğazlarla ilgili görüşlerini içeren bir notayı Türkiye’ye vermesi
Sovyetler Birliği, İkinci Dünya Savaşı içinde meydana gelen olayların, Montreux Sözleşmesinin Karadeniz devletlerinin güvenliğini sağlamakta yetersiz kaldığını ileri sürerek, Boğazlardan geçiş rejimini düzenleme yetkisinin Türkiye ile Karadeniz devletlerine ait olmasını ve boğazların Türkiye ile Sovyetler Birliği tarafından ortaklaşa savunulmasını istemiştir. Sovyet notası üzerine ABD ve İngiltere ile durumu görüşen Türkiye, bu istekleri reddetmiştir.
Sovyetler Birliği 24 Eylül’de ikinci bir nota vererek aynı istekleri tekrarlamıştır. Bu ortamda Türkiye, Sovyet tehlikesine karşı bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruyabilmek amacıyla, 1939 yılından itibaren ittifak içinde bulunduğu İngiltere’nin ve savaş sonunda dünyanın en güçlü devleti olarak ortaya çıkan ABD’nin desteğini aramıştır. Fakat gerek Türkiye’nin savaşta tarafsız kalmış olması, gerekse Türkiye’de büyük bir endişe uyandıran Sovyet davranışlarının batıda aynı tepkiyle karşılanmaması sebebiyle başlangıçta istediği desteği elde edememiştir.
Bu arada Yunanistan’da iç savaş başlaması ve komünizm tehlikesinin güçlenmesi üzerine İngiltere’nin de telkinleriyle ABD, Türkiye ve Yunanistan’a Truman Doktrini çerçevesinde yardım yapmaya başlamıştır.
12 Temmuz 1947’de Türk-Amerikan ikili antlaşmasını, 4 Temmuz 1948’de imzalanan ekonomik işbirliği antlaşması takip etti. Anlaşmadan sonra Marshall Planı çerçevesinde 1949–1951 yılları arasında Türkiye’ye ABD ekonomik yardım yaptı. 1951 yılından sonra bu yardım “Ortak Savunma Programı”na dâhil edilecektir.
25 Temmuz 1950’de de Türkiye Kore’ye Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında bir tugay asker gönderdi. Üç yıl süren savaş boyunca en ağır kayıplara uğrayan birliklerden biri olan Türk tugayında bine yakın asker ve subay öldü. Türkiye’nin bura asker göndermesindeki amacı Batı’nın gözüne girerek NATO’ya dahil olmaktı. Türkiye’nin bu jestinden memnun kalan ABD Başkanı Truman Türkiye’ye yaptığı yardımı üç katına çıkardı!
Bu durum karşısında Türkiye’de kamuoyu ikiye bölünmüştü. Türkiye Milli Talebe Federasyonu, kararından dolayı hükümete şükran sunuyordu. Kararını ateşli bir bildiriyle açıklayan bu teşkilatın başkanı, bugünün ünlü işadamı Can Kıraç’tı. Buna karşılık başkanı Behice Boran olan Türk Barışseverler Cemiyeti gibi sol örgütler kararı şiddetle protesto etmiştir.
a) Türkiye’nin NATO’ya üye olması
SSCB’nin yayılmacı bir politika izlemezi ve Cominform’u kurarak Doğu Bloku’nu oluşturması üzerine ABD SSCB’ye karşı ortak bir savunma örgütü kurulması kararlaştırılmış ve 4 Nisan 1949’da NATO (North Atlantic Treaty Organization)’yu kurulmuştu.
Türkiye’nin bu dönemde Avrupa Konseyi’ne üyeliğinin kabul edilmiş olmasına rağmen NATO’ya üye olma girişimleri özellikle İngiltere olmak üzere bazı Avrupalı devletler tarafından siyasi, ekonomik ve kültürel gerekçeler öne sürülerek reddelilmekteydi.
Bu arada Türkiye’de DP’nin iktidara gelmesiyle liberal eğilimli bir politika izlemesi ABD ile olan ilişkiler yeni bir boyut kazındı.
Bu durumu fırsat bilen DP yönetimi meclis kararı olmadan 4.500 kişilik bir askeri gücü ABD’nin önderliğini üstlendiği NATO kuvvetlerine yardımcı olması için Kore’ye gönderdi.
Kore Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin NATO’ya alınması konusunda ABD’nin tavrı değişti. Çünkü; NATO ülkeleri, özellikle de ABD’yi Sovyetler Karşısında daha etkili tedbirler almaya itmişti. Sonuçta Sovyetler Birliği’ne karşı set çekme ve çıkabilecek muhtemel bir savaşta askeri üslere ihtiyaç duyulması sebebiyle ABD, Türkiye’nin NATO’ya alınmasını benimsedi. Bu gelişmelerden sonra NATO Bakanlar Konseyi 15 - 20 Eylül 1951 tarihinde Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olarak alınmasına oybirliği ile sağlandı. TBMM.'de 18 Şubat 1952’de Kuzey Atlantik Antlaşmasını tasdik edilerek NATO’ya resmen üyeliği gerçekleşti.
Türkiye’nin NATO’ya alınmasında;
-Kore’deki askeri başarısı,
-Uluslar arası sorunlarda Batılılarla birlikte hareket etmesi
-Modern olmamakla beraber güçlü bir kara ordusuna sahip olması
-Batı savunması için gerekli olan jeopolitik yerinin önemi, birinci derecede etkili olmuştur denilebilir.
Türkyiye için NATO'ya girmek istemesindeki en belirgin gayesi; ülkenin ekonomik kalkınması ve silahlı kuvvetlerinin modernizasyonu için gerekli kaynakların dış yardım yoluyla Batıdan kolay sağlanabileceğine inanılması gibi sebepler etkili olmuştur.
NATO' ve Türkiye İlişkileri:
Özel Harp Dairesi, Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla, 27 Eylül 1952 tarihinde kuruldu.
Düşünceyi, finansmanı ve teçhizatı Amerikalılar verdi. NATO’ya bağlı olan bu örgüt, sadece Türkiye’de değil, bütün Batı Avrupa ülkelerinde kurulmuştu. Hepsi birden Brüksel’deki NATO merkezinden idare ediliyordu. Gladio denilen bu gizli örgütlerin her ülkede kendi özel kod adı vardı. Gladio’ Komünizm’e karşı kurulmuş siyasi bir teşkilatlanmaydı. Amerikalılar, içerideki komünistlere karşı Türkiye’yi koruyacak, “kontrgerilla” yetiştirmek.
İzmir Menteşe’deki Özel Harp kampı bir iki yıl içinde yetersiz kalınca Amerikalıların önerisiyle Eğridir Dağ ve Komanda Okulu açıldı.
Amerikalılar sadece Özel Harpçi subayları değil, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tüm personelini eğitiminden geçiriyordu. Bu nedenle Anadolu’nun en ücra köşesindeki küçük birliklerde bile; Amerikan ordusunun bir subayı vardı.
Sınavdan geçirilerek seçilmiş Türk subayları Amerika’ya davet ediliyor. Özel Harp kurslarından geçiriliyordu.
İlk giden 16 subay arasında ileri tarihlerde kamuoyunun yakından tanıyacağı bir isim de vardı; Yüzbaşı Alparslan Türkeş. Yüzbaşı Türkeş, yurda döner dönmez gerilla eğitimi vermeye başladı. Amerika’daki staj dönemi bittikten sonra Türkiye’ye dönen Türkeş Çankırı Gerilla Okulu’na öğretmen olarak tayini çıktı. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde çalışan Amerikalılar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yapısını değiştirmeye başlamıştı. O güne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Alman tarzı eğitim, öğretim ve talimleri yapılmaktaydı ve orduya Alman disiplini hâkimdi. Şimdi ise Amerikan ekolü hâkim olmaya başlamıştı.
Alman ekolüne göre askeri eğitim:
Alman ekolünde silah sağ omuza asılır ve silahın dipçiği yere değmezdi. Manga sayısı 14’tü. Alman ekolünde her emir yazılıydı
Amerikan ekolüne göre askeri eğitim:
Amerikan ekolünde ise silah sol omuza takılır silahın dipçiği yere değmesi şartı vardı. Manga sayısı ise 11 kişiden oluşurdu. Amerikan ekolünde her emir sözlüydü.
b) Türkiye'nin Avrupa Konseyi’ne Üyeliği:
5 Mayıs 1949’da 10 ülke-Belçika, Danimarka, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İsveç ve İngiltere merkezi Strasburg olmak üzere Avrupa Konseyi’ni kuran antlaşmayı imzalamışlardır. Şu an Avrupa Konseyi'nde 47 üye ülke bulunmaktadır. Türkiye 8 Ağustos 1949’da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin davetiyle beraber Yunanistan ve İzlanda ile birlikte konseye katılmıştır.
Türkiye’nin AVRUPA Konseyi’ne girmek istemesi:
- batı bloğuna yakın olma amacı,
-ABD ile ilişkileri güçlendirme isteği,
- Avrupalı devlet statüsünde sayılma
-Türkiye’nin Avrupa ile her türlü alanda bütünleşme sağlama amaçları etkili olmuştur.
c) Balkan İttifakına Katılma
ABD’nin Avrupa’da; SSCB kontrolü dışındaki tek komünist devlet olan Yugoslavya ile NATO’ya girmesi kesin olan Yunanistan ve Türkiye’nin bir ittifak yaparak SSCB’nin Akdeniz ve Balkanlarda yayılmasını engellemek istemesi üzerine Balkan İttifakı kurulmuştur.
Bunun üzerine 1951 yılı sonuna doğru üç ülke arasında başlayan yakınlaşma 1952 boyunca da devam etmiş ve 28 Şubat 1953'te Ankara'da üç ülkenin Dışişleri Bakanları tarafından bir "Dostluk ve İşbirliği Antlaşması" imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre üç devlet ortak çıkarlarıyla ilgili konularda birbirlerine danışacaklar ve üye devletlerin Dışişleri Bakanları yılda en az bir defa toplanacaktı. Dışişleri Bakanları arasında süren toplantılar sonucu yeni ilerlemeler sağlanmış, 9 Ağustos 1954'te üç ülke arasında "Bled Antlaşması" imzalanmıştır.
Bu antlaşmaya göre:
- taraflardan herhangi birine ya da birkaçına yönelen bir saldırıyı kendilerine de yapılmış sayarak askeri güç de dahil her türlü önlemi alacaklardı.
-Ama Türkiye ve Yugoslavya arasında görüş ayrılıkları ortaya çıkması ve 1955'ten itibaren Sovyetlerle ilişkilerini düzeltmeye başlayan bu ülkenin pakta ilgisi azaldı.
- Türkiye ile Yunanistan arasında Kıbrıs sorununun ortaya çıkmasıyla da Paktın doğurduğu olumlu hava silinmeye başlamıştı. Pakt 1960 yılına kadar devam etmiş 1960 Haziranında da resmen sona erdiği açıklanmıştır.
d) Bağdat Paktı ve CENTO üyeliği
ABD'nin isteği üzerine Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve İngiltere arasında Sovyetlerin Ortadoğu’da nüfuz kurmasını önlemek amacıyla Bağdat Paktı adıyla 1955 yılında oluşturulmuştu. Bu teşkilat aslında Mısır’daki Nasr harekâtına karşı Ortadoğu’da bir örgütlenme olduğunu da söyleyebiliriz.
Türkiye'nin Paktı kurmaksındaki isteği:
hem NATO’ya girerken İngiltere'nin Türkiye'ye aktif görev olarak verdiği Ortadoğu’nun savunulmasını üslenmek istemesi
-hem de Ortadoğu’da etkinliğini artırma amacıyla paktın kurulmasına öncülük etmiştir.
Ancak pakt kuruluş amacına ulaşamamış, Türkiye’nin SSCB ile ilişkilerini gerginleştirmiştir. Ayrıca pakta karşı çıkan başta Mısır olmak üzere Arap ülkeleriyle (Suriye, Suudi Arabistan ve Yemen) ilişkileri de olumsuz yönde etkilemiştir.
Irak’ta monarşinin devrilmesi sonucunda pakttan ayrılma kararının alınması üzerine paktın merkezi Ankara’ya taşınarak CENTO ( Merkezi Antlaşma Örgütü - Central Treaty Organization) adını almıştır.
ABD’nin yoğun desteğine rağmen 20 yıl devam eden örgüt, 12 Mart 1979'da Pakistan'ın ve İran'ın ayrılması ile dağılmıştır.
Not: Irak, temmuz 1958’de yapılan bir darbe sonrasında Sovyet yanlısı rejimin işbaşına geçmesiyle ittifaktan ayrılmıştı. Bundan dolayı örgütün adı 21 Ağustos 1959’da Cento yaparak faaliyetlere bu ad ile devam etme kararı almışlardır. |
G) SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE’DE MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER
Türkiye’nin çok partili rejime geçmesine etkili olan gelişmesi:
Batı dünyasına katılmak için çok partili demokratik düzene geçilmesinin gerekli olması
Hükümetin denetlenmesinin gerekli olması
Halkın tek parti yönetimiyle mecliste yeterince temsil edilmemek
-İran ile Irak arasında (1975) yılında Cezayir’in arabuluculuğu ile hangi antlaşma yapıldı ve bu antlaşmanın şartları neydi? Açıklayınız?
a) Siyasi Gelişmeler
II. Dünya Savaşı’nın bitmesiyle beraber Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün demokrasiyi savunan müttefiklerle ilişkileri güçlendirmek isteyen çok partili hayata geçiş sürecini hızlandırmasına sebep olmuştur.
I. Demokrat Parti’nin (DP) Kuruluşu
II. Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasında; CHP’nin içinde Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu kabulü sırasında parti içi muhalefet oluşmuş bu muhalefetin başını Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan çekmiştir.
Celal Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan’ın verdiği “Dörtlü Takrir”in reddi üzerine bu kişilerin parti kurma çalışmaları başlamıştır.
İktidarı elinde bulunduran Cumhuriyet Halk Partisi, bu dörtlünün yazdıkları sert yazılar nedeniyle bunlar partiden ihraç edildi. Adnan Menderes, Köprülü ve Koraltan’a CHP’den istifa ederek ayrılan Celal Bayar yeni bir parti kurdular. Celâl Bayar, 1 Aralık 1945'te parti kuracaklarını açıkladı. İnönü tarafından Çankaya Köşkü'ne çağrılan Celâl Bayar, cumhurbaşkanından gerekli desteği aldıktan sonra 7 Ocak 1946 günü Demokrat Parti (DP) kuruldu.
II. 1946 Seçimleri
CHP Milletvekili Seçim Yasası’nı değiştirerek Cumhuriyet tarihinde ilk defa tek dereceli seçim esasına geçildi.
Yapılan seçim sonuçlarına göre; Cumhuriyet Halk Partisi 396, Demokrat Parti 65 ve bağımsızlar 7 milletvekilliği kazandı.
Türkiye Cumhuriyetinin ilk çok partili genel seçimi olan bu seçim adli denetim dışında, açık oy, gizli sayım ve çoğunluk sistemi esasına göre yapıldı. (açık oy – gizli tasnif) Bu usulsüzlüklerinden dolayı "şaibeli seçim" şeklinde de anılmıştır. Bu genel seçim ile TBMM'nin 8. dönem milletvekilleri seçilmiştir.
III. 1950 Seçimleri
Türkiye tarihinin ilk demokratik seçimleridir. Bu genel seçim ile TBMM 9. dönem milletvekilleri seçilmiştir. Bu seçimlerde ilk defa "gizli oy, açık tasnif" sistemi uygulanmıştır.
IV. Demokrat Parti İktidarı Döneminde:
Demokrat Parti’nin kurulmasından ekonomik sıkıntıların artması üzerine ekonomik konularda hükümete olan tepkilerin artmasına neden oldu.
Bunun üzerine DP ile CHP arasında ilişkiler gerginleşti.
İsmet İnönü taraflar arasındaki gerginliği azaltmak amacıyla iki partinin liderleriyle görüşmeler yapmtı.
12 Temmuz Beyannamesi’ yayınlandı ve beyannamede:
-İnönü, siyasal partilerin Türk demokrasisinin vazgeçilmez unsurları olduğunu vurguladı.
Not: Bu beyannamenin yayınlanmasından sonra partinin CHP’ye bağlı güdümlü bir demokrasi yürüttüğünü öne süren Fevzi Çakmak, Yusuf Hikmet Bayur, Kenan Öner, Osman Bölükbaşı, Sadık Aldoğan ve Yusuf Kemal Tengirşenk ,20 Temmuz 1948'de Millet Partisi'ni (MP) kurdu.
-14 Mayıs 1950 günü yapılan seçimler:
- Türkiye'de 27 yıllık tek parti devrini sona erdirdi.
-1923'ten beridir tek başına ülkeyi idare eden Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı halkoyu ile Demokrat Parti'ye devretti.
-Seçim sonuçlarına göre DP %52.7 oy alarak 408 milletvekilliği kazanmıştı.
-CHP %39.4 ile 69 milletvekili ile temsil edilme hakkı kazandı.
-Millet Partisi 1,bağımsızlar 9 milletvekili kazandı.
Atatürk'ten sonra 11,5 yıldır cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan İsmet İnönü artık ana muhalefet lideriydi.
Yapılan cumhurbaşkanlığı oylamasında DP Genel Başkanı, İzmir milletvekili Celâl Bayar 453 milletvekilinin katıldığı oylamada 387 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü cumhurbaşkanı seçildi. Hükümeti kurmakla DP Aydın Milletvekili Adnan Menderes görevlendirildi. Aynı gün Menderes kendisinin ilk cumhuriyet'in 19.hükümetini kurdu.
Not: 1950 seçimleri tarihimizde "Beyaz Devrim" olarak adlandırılmıştır.
Bu dönemde Türkiye’ye Marshall Planı çerçevesinde ABD yardımları başladı. NATO’ya üyelik kabul edildi.
1954 Seçimleri
CHP’nin ekonomik sıkıntılara ana muhalefet partisi olarak önemli çözümler getirememesi Demokrat Partiyi güçlendirdi. 2 Mayıs 1954 seçimlerinde Demokrat Parti gücünü iyice arttırdı. DP 5,1 milyon oy alarak, Türkiye Cumhuriyeti Genel Seçimleri tarihinde (bugüne kadar) kırılamamış bir oy rekoru kırdı. Parti toplam oyların %57,5'luk kısmını almıştı.
TBMM,17 Mayıs 1954'te açıldı. Celâl Bayar 513 milletvekilinin katıldığı oylamada 486 oy alarak bir defa daha cumhurbaşkanlığına seçildi.
27 Ekim 1957 Seçimleri
1954’ten itibaren halkın DP’ye olan desteğinin azalmasında;
-Dış piyasalardaki elverişli şartların sona ermesi ve ekonomide bozulma belirtilerinin ortaya çıkması
-Enflasyonun hızla yükselmesi
-Şehirlerdeki sabit gelirlerin, asker ve sivil bürokrasinin maddi durumunu sarsması
Ekonomide yaşanan darboğaz ve siyasi çalkantılar nedeniyle DP seçimleri bir yıl önceye aldı. 27 Ekim 1957 günü yapılan seçimler öncesinde kampanya oldukça sert geçti. Seçimler iktidarı zayıflattı, muhalefetin elini güçlendirdi. Seçimler öncesinde muhalefetin seçimlere bir cephe halinde girmesini engelleyen DP, yine de oy kaybından kurtulamadı. Sonuçlara göre DP %47,9 oyla 424 milletvekili çıkardı.
Celâl Bayar 610 milletvekilinden 413 DP milletvekilinin katıldığı oylamada 413 oy alarak üçüncü defa cumhurbaşkanlığına seçildi.
Bu dönemde ekonomide ortaya çıkan olumsuzluklar hükümete karşı eleştirileri artırdı. Hükümetin Vatan Cephesi kurma ve muhalif gazeteleri kapatma gibi baskıcı politikası yanında CHP liderlerine de saldırılar başladı.
27 Mayıs Askeri Müdahalesi:
İktidar – Muhalefet arasındaki çekişme hükümetin muhalif düşüncede olanları tutuklamaya kadar geniş yetkilere sahip bir Tahkikat Komisyonu kurmasına yol açtı. Mecliste yaşanan çekişme sokağa da yansıdı. İstanbul ve Ankara’da çıkan olaylar bu şehirlerde sıkıyönetimin ilan edilmesine yol açtı.
Bütün bu gelişmelerin Milli Birlik Komitesi kuruldu ve Türk Silahlı Kuvvetleri Milli Birlik Komitesi adına ülke yönetimine el koydu. Kara Kuvvetleri Komutanı Org.Cemal Gürsel başkanlığında bir hükümet kuruldu. Siyasi faaliyetler askıya alındı.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar,TBMM Başkanı Refik Koraltan ve Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere Demokrat Parti'liler tutuklandı. Demokrat Parti, 29 Eylül 1960'da kapatıldı.
Milli Birlik Komitesi idam cezalarını onayladı. Tutuklu bulunan Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül 1961'de,Başbakan Adnan Menderes ise ertesi gün İmralı Adası'nda idam edildi. Celâl Bayar ve Refik Koraltan ile 11 kişinin idam cezası ömür boyu hapse çevrildi.
27 Mayıs 1960 ihtilalini doğuran sebepleri özetleyecek olursak:
- Muhalefet ve basının DP’yi sert bir şekilde eleştirmesi
- İktidarın eleştiriler karşısında soğukkanlılığını kaybettiğini gösteren önlemler alması
- İsmet İnönü’nün yurt gezilerinde engellemelerle karşılaşması
- Üniversite gençliğinin sokaklara dökülmesi
- Sıkıyönetimin ilan edilmesiyle ortamın daha da gerginleşmesi
İhtilal Karşısında Dış Tepkiler
Sovyetler'in Tepkisi
İhtilal sonrası Sovyetler Birliği bir ilişki kurulabilir düşüncesiyle yeni hükümete bir öneri götürdü: “NATO”’dan çıkarsanız, Kafkasya’daki Türkiye sınırından ve Karadeniz kıyılarından itibaren 250 km derinliğe kadar bütün bir alanı askerden arındırırız ayrıca 500 milyon dolar hibe ederiz.” teklifinde bulunmuştur.
İhtilal hükümeti Türkiye’nin müttefiklerinin endişelerini çabuk gidermiş ve Dışişleri Bakanı Selim Sarper, “NATO”ya ve Cento’ya bağlı olduklarını” açıklamıştı. Ticaret Bakanı Cihat İren de, “yeni rejimin dış yardıma güvenmeye devam edeceğini ve daha çok yardım almayı umduklarını” söylemiştir.
Batılı Devletler ile ABD'nin Tepkisi:
CIA’nın 27 Mayıs Raporu:
Neler olup bittiğini yerinde görmek için 18 haziranda NATO Başkomutanı General Norstad Türkiye’ye geldi. Onu bir ay sonra Amerikalı bir heyet Türkiye’ye geldi. İhtilal hakkında tutulan rapora göre:
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “apolitik” olduğu ve ciddi bir siyasi bunalımda müdahale etmeyeceği yolundaki inanışı yıkmıştır.
Milli Birlik Komitesi İle ilgili Raporunda ise özetle: MBK adı altında yönetimi ele geçiren grubun gerçek boyutu bilinmiyor. Ancak belirlenen tüm üyeler asker ve profesyonel subay kadrosunun ortanın üstündeki temsilcileri. Mevcut bilgilere göre, esas olarak belirlenen 38 üyenin beşi general, yedisi albay, yedisi yarbay, 12’si binbaşı ve yedisi yüzbaşı. Yaş ortalaması 41. Yaşlar 27 ile 65 arasında değişiyor. Dördü hariç hepsi evli, altısı hariç hepsi kurmay okul mezunudur. Üyelerin 24’ü yurtdışına seyahate çıkmış ve 20’si yurtdışında askeri eğitim ve öğretim görmüş. Askerlik öncesi geçmişleri değişik olmasına rağmen hemen hepsi Türkiye ve halkı hakkında esaslı bilgilere sahip ve ortak hareketlerinin bütün ülke nüfusunca destekleneceğine inanmışlar. Siyasi eğilim olarak hemen hepsi Batı yanlısı, antikomünist ancak bazıları Menderes rejiminin Batı’ya karşı çok fazla boynu eğik olduğuna inanıyor. Belirli kişilerin seçimindeki kesin ölçütte olduğu gibi MBK üyelerinin seçimindeki mekanizma hala gizli kalmış durumda. Ordu yeniden müdahale edebilir.”
1961 Anayasası
1960 hükümet darbesinden sonra hazırlanarak 9 Temmuz 1961'de kabul edilen 1961 Anayasası olarak bilinen anayasa değişikliği, 1924 Anayasası'nı yürürlükten kaldırarak yerine 1961 Anayasası'nı onayladı. Genç subayların yaptığı 27 Mayıs Askeri Müdahalesinin ardından, 37 yıllık bir dönemde gelişen politik yaşamın ve özellikle de çok partili siyasi ortamın ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilecek bir anayasaya gerek olduğu düşünülmüştür. Bu anayasa Soğuk Savaş dönemine aykırı olarak özgürlükleri arttıran Türkiye'nin en demokratik anayasasıdır.
9 Temmuz 1961'de halkın oyuna sunularak oylamaya katılanların %60,4’ü tarafından kabul edilmiştir. 1982 Anayasası'na kadar yürürlükte kalmıştır.
1961 Anayasası ile;
- Güçler ayrılığı sağlanmıştır. ( Yasama-Yürüme-Yargı )
- Yasama gücü: Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi olmak üzere iki meclistir.
- Yürütmenin dışında bağımsız yargı organları kurulmuştur.
- Yasamadan çıkan yasaların anayasaya uygunluğunu kontrol eden Anayasa Mahkemesi kurulmuştur.
- Yürütmenin, yönetimin tüm eylemleri, kararları anayasal bir kuruluş olan Danıştay denetimine verilmiştir.
Yani TBMM egemenlik hakkını kullanan tek organ olmaktan çıkıp Anayasa'da sözü edilen yetkili organlardan biri olmuştur.
- Kişinin temel hak ve özgürlükleri Anayasa ile güvenceye alınmıştır.
- 1961 Anayasası ile tam bir parlamenter sisteme geçilmiştir. Demokratik, sosyal ve hukuk Devlet Anlayışı güçlenmiştir.
b) Ekonomik Gelişmeler
1946 yılında yapılan kur ayarlaması ile TL'nin değeri %53,6 oranında düşürülerek 1 Amerikan Doları karşılığı 2,80 TL olarak kur sabitlenmiştir. Bu dönemde yapılan kur ayarlaması nedeni, savaş sonrası uluslar arası fiyat düzeylerine ve yeni ekonomi politikalarına uyum sağlayarak ihracatı artırmaktır. Ancak bu kur ayarlaması istenilen sonuçları vermemiştir.
1947 yılında IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlara üyelik kabul edildi.
1947 Türkiye İktisadi Kalkınma Planı hazırlanarak Marshall Planı çerçevesinde alınacak yardımlar için gerekli hazırlık yapıldı.
Bu plan tarım, haberleşme, sulama, enerji, demir-çelik, maden ve sanayi alanlarını temel etkinlik noktaları olarak kabul ediyor ve tarımsal gelişme üzerinde odaklaşıyordu
Türkiye 1948’de Marshall Planı yardım kapsamına alınarak OEEC’ye (Avrupa İktisadi İşbirliği Örgütü) üye olmuştur.
Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle yeni hükümet devletin ekonomik yaşamındaki etkinliklerini sınırlamaya ve özel kesimin gelişmesini desteklemeye önem vermiştir.
1950-1953 döneminde gerek tarımda gerekse sanayileşmede önemli gelişmeler sağlanmıştır. Tarımın makineleşmesi, kredi imkânları ve tarım için belirlenen yüksek fiyat politikası ile birlikte iklimin elverişli olması, bu dönemde tarım üretimini artırmıştır. Aynı zamanda, yabancı sermaye girişini kolaylaştırıcı uygulamalar, para arzının artırılması, ithalatın sınırlandırılması ve dış krediler ile yardımlar sayesinde de hızlı bir gelişme gözlenmiştir. Bu dönemde, büyük kamu yatırımlarına ağırlık verilmiştir.
Plansız ekonominin ortaya çıkardığı olumsuzluklar ve ardından gelen askeri müdahale üzerine 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulmasıyla tekrar planlı ekonomiye geçilmiştir.
1950-60 arası dönemde tarımda, hayvancılıkta, üretimde 1945-49 ve 1960-70 arası döneme göre oldukça önemli gelişmeler sağlanmıştır.
SORU-CEVAP YOLUYLA TEKRA
1. Türkiye’nin Birleşmiş Milletlerin kurucu üyeleri arasında yer almasında hangi gelişme etkili olmuştur?
Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’nın sonlarında Almanya ve Japonya’ya kâğıt üzerinde savaş ilan etmesi etkili olmuştur.
2.Türkiye, İran, Irak ve İngiltere’nin 1955’te imzaladığı savunma ve güvenlik antlaşmasının adı nedir?
Bağdat Paktı
3.Orta Avrupa’da ve Balkanlar’da SSCB’nin etkili olmasını önlemek isteyen ABD, 1947 yılında hangi önlemleri almıştır?
1947 martında Truman Doktrini ile askeri, aynı yılın haziranında ise Marsahl yardımı programı ile de ekonomik önlemler alarak SSCB’yi engellemeye çalışan ABD Orta Avrupa’da değil ancak Batı Avrupa’da taraftar buldu.
4.Soğuk Savaş Dönemi’ni başlatan gelişme nedir?
II. Dünya Savaşı’ndan sonra, ABD ile SSCB arasındaki dünya egemenliği mücadelesidir.
5.Eisonhower Doktrini’nin amacı nedir?
ABD’nin Ortadoğu petrolleri üzerinde etkili olmasını sağlamak, ayrıca komünizmin Ortadoğu’ya yayılmasını önlemektir.
6. Türkiye, Kore Savaşı’nda nasıl bir politika izlemiştir?
ABD’nin safında yer alan Türkiye, Birleşmiş Milletler Gücü’ne asker desteği de vermiştir.
7.SEATO’nun kuruluş amacını yazınız?
ABD, bu faaliyetiyle SSCB ve Çin’i Batı Avrupa kıyılarından Pasifik’e kadar uzanan bir çember içine almıştır?
8.1959 yıllarından sonra Pakistan neden Çine yaklaşmıştır?
Çin ve Hindistan arasındaki ilişkiler bozulunca Pakistan Çin’e yaklaşmıştır?
9.Kore Savaşının nedenini yazınız?
SSCB, ABD’nin Kore ve Japonya’da asker bulundurmasından rahatsız oldu.
Sovyet Rusya ile Çin ABD’yi Uzak Doğu’dan atmaya karar verdi.
Bu kararın devamı olarak, SSCB’nin talimatıyla Kuzey Kore Güney Kore’ye Saldırdı.
10. II. Dünya Savaşı sonrası Kore neden ikiye bölündü?
II. Dünya Savaşı’ndan sonrasında yapılan anlaşmalara göre Japonları Kore’den uzaklaştırma görevi ABD ve SSCB’ye verilmişti. Japonya savaşta yenilip teslim olunca SSCB, Kuzey Kore’ye, ABD de Güney Kore’ye yerleşerek 38 enlem sınır olarak kabul edilmişti.
11. Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1962’de Sovyet Rusya’dan kopuşunu kesinleştiren etken nedir?
Çin’in Sovyet Rusya’da çarlık modeli yönetim anlayışının yeniden canlandığını düşünmesidir.
12.Soğuk Savaş döneminde meydana gelen “Süveyş Krizi’nin sebebi nedir?
Süveyş Krizi Bu kriz, Mısır lideri Nasır'ın Süveyş Kanalı’nı millileştirdiğini açıklaması üzerine çıkmıştır. Mısır'a karşı İngiltere, İsrail ve Fransa gizli ittifak yapmışlar.
13. 24 Şubat 1955 yılında Türkiye-Irak ve İran arasında kurulan Bağdat Paktına Araplar neden karşı çıkmıştır?
Araplar Ortadoğu’da Arap birliğini kurmak istemelerinden dolayı bu pakta karşı çıkmıştır.
14. 1954’ten itibaren halkın DP’ye olan desteğinin azalmasının sebeplerini yazınız?
Dış piyasalardaki elverişli şartların sona ermesi ve ekonomide bozulma belirtilerinin ortaya çıkması
Enflasyonun hızla yükselmesi
Şehirlerdeki sabit gelirlerin, asker ve sivil bürokrasinin maddi durumunu sarsması
15 . Türkiye’nin dışarıda izlediği hangi politika Türkiye’nin NATO’ya girmesinin önündeki engeli kaldırmıştır.
Kore Savaşı’nda Batı Bloku’nu desteklemesi.
16.Eisenhower Doktrini’nin yayınlanma amaçlarını yazınız?
-Orta Doğu ülkelerine ekonomik ve askeri yardım yapmak,
-Bu ülkelere komünist bloktan bir saldırı gelmesi halinde Amerikan silahlı kuvvetlerinin kullanılması için izin almak
17 . 24 Şubat 1955 yılında Türkiye hangi ülke ile Bağdat Paktı’nın temellerini atmıştır ve daha sonra hangi ülkeler bu pakta katılmıştır?
Türkiye – Irak / Daha sonra: İran, Pakistan ve İngiltere bu pakta katılmıştır?
18. 23 Mart 1940'ta Lahor'da toplanan "Müslümanlar Birliği Cemiyeti Kongresi niçin toplanmış ve hangi kararı almıştır?
Pakistan Devleti’nin kurulması için toplanmıştır.
Hindulardan ayrı bir Pakistan Devleti kurulmasını kararlaştırdı,
19 .28 Şubat 1953’te Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında kurulan pakt neden bir yıl sonra çözülmeye başlamıştır?
Stalin’in ölümü ile Yugoslavya’nın SSCB ile tekrar yakınlaşması
Türk – Yunan ilişkilerinin Kıbrıs meselesinden dolayı aralarının bozulması
20.Orta Avrupa’da ve Balkanlar’da SSCB’nin etkili olmasını önlemek isteyen ABD, 1947 yılında hangi önlemleri almıştır? (10p.)
1947 martında Truman Doktrini ile askeri, aynı yılın haziranında ise Marsahl yardımı programı ile de ekonomik önlemler alarak SSCB’yi engellemeye çalışan ABD Orta Avrupa’da değil ancak Batı Avrupa’da taraftar buldu.
21. Bağımsız bir Pakistan devleti kurulması için mücadele eden Pakistan Lideri kimdir?
Muhammed Ali Cinnah
22. Süveyş Krizinde İngiltere ve Fransa neden geri adım atmak zorunda kalmışlardır?
Süveyş Krizi, SSCB’nin tehdidi ve ABD'nin baskısı yüzünde İngiltere ve Fransa'nın geri adım atmasıyla sonuçlanmıştır.
23.Eisenhower Doktrini nin yayınlanmasına Ortadoğu’da hangi ülkeler tepki göstermiştir?
Suriye, Mısır, Ürdün
24.XIX. Yüzyılda Dünya Siyonistleri ile II. Abdulhamit döneminde Osmanlılar ile Yahudiler arasında hangi mesele cereyan etmiştir?(10p.)?
Filistin, Osmanlı topraklarında yer alıyordu. Bu yüzden Dünya Siyonist Örgütü Başkanı Teodor Herzl, Yahudilerin Filistin'e göç etmelerine karşılık II. Abdülhamit'e Osmanlı Devleti'nin dış borçlarını ödemeyi teklif etti. Ancak II. Abdülhamit toprakların millete ait olduğunu belirterek Teodor Herzl'in teklifini kabul etmedi.
25.Balfour Deklaarasyonu niçin yayınlandı?
. İngiltere Dışişleri Bakanı A. James Balfour, 2 Kasım 1917 de Siyonist Federasyonu Başkanı'na gönderdiği mektupta İngiltere’nin Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasını kabul ettiğini resmen bildirmiştir "Balfour Deklaarasyonu" adını alan bu belge Yahudi Devletinin kurulması sorununun bir dönüm noktası sayılmaktadır.
26. İngiltere Türkiye’nin Mayıs 1950 yılında NATO’ya başvurması karşısında hangi gerekçeyi öne sürerek Türkiye’nin NATO’ya girmesine karşı çıkmıştır?
SSCB ‘nin tepkisinden çekindiği ve III. Dünya savaşı’nın çıkmasından çekindiği için
27. Afrika Birliği Teşkilatı (OAU) kuruluş amaçlarını yazınız?
1. Afrika ülkeleri arasında birlik ve dayanışmayı geliştirmek
2. Üyelerinin bağımsızlığını gözetmek, tüm kolonileşme biçimlerini ortadan kaldırmak
28.24 Şubat 1955 yılında Türkiye-Irak ve İran arasında kurulan Bağdat Paktına SSCB neden karşı çıkmıştır?
Arapları kendi yanına çekmek isteyen SSCB bu pakta karşı çıkmıştır.
29. ABD, 1946’dan sonra SSCB yayılmasına karşı Doğu Blokunu kuşatmaya yönelik izlediği politikanın adını yazınız?
Çevreleme politikası doğrultusunda Truman doktrini ve Marshall Planını uygulamaya koymuştur.
30. Eisenhower Doktrini’nin yayınlanma amaçlarını yazınız?
-Orta Doğu ülkelerine ekonomik ve askeri yardım yapmak,
-Bu ülkelere komünist bloktan bir saldırı gelmesi halinde Amerikan silahlı kuvvetlerinin kullanılması için izin almak
31.15 Eylül 1951’de NATO Bakanlar Konseyi, hangi kararı almak için Ottowa’da toplanmışlardır?
Türkiye ve Yunanistan’ı birlikte NATO’ya almak için toplanmış ve NATO’a almışlar.
32.Muhammed Ali Cinnah kimdir?
Pakistan Devleti’nin kurucusudur.
33.OAU’nun açılımını yapınız?
Afirka Birliği Teşkilatı
34. ABD, 1946’dan sonra SSCB yayılmasına karşı Doğu Blokunu kuşatmaya yönelik izlediği politikanın adını yazınız?
Çevreleme politikası doğrultusunda Truman doktrini ve Marshall Planını uygulamaya koymuştur.
35. 1945 yılında Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü gibi bazı milletvekilleri neden CHP partisinden ihraç edilmişlerdir? Basın yoluyla hükümeti eleştirmeleri nedeniyle parti disiplinine aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle partiden ihraç edilmiştir?
36. Mahatma Gandi kimdir?
Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin siyasi ve ruhani lideridir.
37. Aşağıdaki sorudaki boşluğu doldurunuz?
1947 yılında DP’nin önde gelenleri ve ABD, Türkiye’de ekonomide uygulanan…………………………………..tepki gösterdiler?
Cevap: Devletçi politikaya
38. 1954 yıllarındaki mevcut hükümet, ekonomisini düzeltmek için Avrupa ülkeleri ve IMF’den yeni borçlar talep edilmiş, ABD ve Avrupa ülkelerinden yardım ve borç alamayacağını anlayınca, Doğu Bloku ülkeleriyle nasıl bir ilişki kurma yoluna gitmiştir?
Doğu Bloku ülkeleriyle takas yoluyla ticarete girişmiştir.
39. II. Dünya Savaşı sonrası Asya ve Afrika’daki sömürgecilik faaliyetleri neden zayıflamıştır?
- Sömürülen ülkelerde milliyetçilik fikrinin güçlenmesi
-Batılı emperyalist güçlerin bağımsızlık için ayaklanan gruplara yenilmesi
II. Dünya Savaşı sırasında Japonya'nın, "Asya, Asyalılarındır." sloganıyla İngiltere, Fransa, Hollanda ve Amerikalıları Uzak Doğu'daki sömürgelerinden çıkarmasının, sömürge halklarını derinden etkileyerek cesaretlendirmesi
-Sömürgeci devletlerin II. Dünya Savaşı'nda yıpranması ve milli bağımsızlık istekleriyle baş edememesi
-SSCB'nin, sömürgeci devletler Batı Blokuna dahil oldukları ve sömürgeciliği mücadele ettiği emperyalizmin bir türü olarak kabul ettiği için sömürge altındaki milletleri desteklemesi
durumları etkili olmuştur.
40.Yumuşama politikasının ortaya çıkmasında etkili olan başlıca nedenlerini yazınız?
-ABD Başkanı Kennedy ile SSCB Başkanı Kruşçev’in 1961’de bir araya gelmesi
-Hem Doğu hem de Batı Bloku içinde yaşanan sorunlar
-SSCB ile Çin arasındaki güvensizlik ve izlenecek dış politika konusunda anlaşmazlıklar
1964’te Romanya’nın SSCB’&den bağımsız hareket etmeye başlayarak, Fransa ve batı Almanya ile yakın ilişkiler kurması
41.Yumuşama Dönemi ne demektir, tanımını yazınız?
ABD’nin Başını çektiği Batı Bloku ile SSCB’nin başını çektiği Doğu Bloku arasında gerginliklere yol açan sorunların karşılıklı görüşmeler ve iyi niyet çabaları ile azaltılması, hatta bir antlaşma ile neticelendirilmesi çabalarıdır.
42.1970 yılından sonra ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin gelişme göstererek yumuşamasının sebeplerini yazınız?
-Çin’in Uluslar arası alanda tanınmak, Japonya’yı etkisizleştirmek ve SSCB baskısından kurtulmak istemesi
-ABD’nin Çin-SSCB ittifakını önlemek istemesi
-ABD’nin Vietnam’dan çekilmesi
43.Soğuk Savaş döneminde Sanayileşme, şehirlere göçü hızlandırması hangi sonuçları beraberinde getirmiştir?
- Şehirlerin hızla genişlemesi
- Otomobil kullanımı ve kültürünün ortaya çıkması
- İnsan hayatında geleneksel ilişkilerin değişmesi
- Büyük ailelerin parçalanması ve doğum oranlarının düşmesi
- Dini değerlerin zayıflaması
44.27 Mayıs 1960 ihtilalini doğuran sebepleri yazınız
- Muhalefet ve basının DP’yi sert bir şekilde eleştirmesi
- İktidarın eleştiriler karşısında soğukkanlılığını kaybettiğini gösteren önlemler alması
- İsmet İnönü’nün yurt gezilerinde engellemelerle karşılaşması
- Üniversite gençliğinin sokaklara dökülmesi
- Sıkıyönetimin ilan edilmesiyle ortamın daha da gerginleşmesi
45. Türkiye’nin çok partili rejime geçmesine etkili olan gelişmeler nelerdir, yazınız?
Batı dünyasına katılmak için çok partili demokratik düzene geçilmesinin gerekli olması
Hükümetin denetlenmesinin gerekli olması
Halkın tek parti yönetimiyle mecliste yeterince temsil edilmemek
46. II. Dünya Savaşı sonrası Kore neden ikiye bölündü?
II. Dünya Savaşı’nda Kore Japonlar tarafından işgal edilmişti. Japonlar yenilince Rus orduları ve ABD devleti tarafından Kore’ye asker çıkarıldı. Bu iki ülke böylece farklı iki ülkenin kontrolüne girdi.
Aşağıdaki Soruları da Siz Cevaplayın:
1.Truman Doktiri’ni ne demektir?
2.Marshall Planı ne demektir?
3.Türki’ye Nato’ya resmen kaç tarihinde girmiştir?
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA DERSİ ÜNİTE KONULARI