Orta Doğu ve Afganistan'daki Gelişmeler
Yumuşama Dönemi I. ve II. Körfez Savaşı, Afganistan'a Nato'nun Müdahalesi, Filistin Sorunu
ORTA DOĞU VE AFGANİSTAN’DAKİ GELİŞMELER
KÖRFEZ SAVAŞLARI
I. Körfez Savaşı (1990-1991)
Irak-İran Savaşı′nda Batılı devletler Arap ülkelerinin büyük bölümü ve Doğu Bloku Irak′ı destekleyerek Humeyni’yi devirmek istemişlerdi. Irak yönetimi savaştan sonra hızla silahlanmıştı. Bu süreçte Batılı devletlerin Irak′a açık ya da gizli biçimde destek oldukları bir gerçektir. Irak’ın hızlı bir şekilde silahlanması ve 8 yıllık İran ile yapılan savaşta deneyim kazanması ve bölgenin güçlü ordusuna sahip olması İsrail’i ve bölgede çıkarları olan Batılı devletleri endişelendirdi.
Kuveyt, XX. yüzyılda I. Dünya Savaşı’nda Osmanlıların yıkılması sonucu bu topraklar girdiği İngiliz sömürge yönetimine girmiş ve 1961 yılında bağımsızlığını elde etmiştir. Irak Kuveyit’in bu bağımsızlığını uzun süre tanımamıştır. Kuveyt′in Osmanlı zamanında Basra Vilayeti′ne dahil olduğunu, dolayısıyla Kuveyit’in Irak topraklarının bir parçası olduğunu iddia etmekteydi.
Saddam yönetimi İran ile girdiği Savaş yıllarında Kuveyt ve S. Arabistan′a ciddi biçimde borçlanmıştı. Irak bu paraları borç olarak değil yardım olarak kabul ettiğini açıkladı. Ayrıca Saddam Kuveyt′in fazla petrol üreterek petrol fiyatlarının düşürdüğünü ve Irak′a zarar verdiğini ileri sürdü. Irak, Temmuz 1990′da Rumeyla’daki petrol bölgesinin kendisine verilmesini ve Irak′ın Kuveyt′e olan 15 milyar dolarlık borcunun silinmesini istedi.
Irak ordusu 1 Ağustos 1990′da Kuveyt topraklarını işgal etti. BM aynı gün aldığı 660 sayılı kararla Irak′ın Kuveyt′ten kayıtsız şartsız çekilmesini istedi. Kuveyt′in işgalini tanımadığı ve Kuveyt′in toprak bütünlüğünü korumaya kararlı olduğu bildirerek Irak′a ekonomik ambargo kararı alması karşısında karşısında Irak yönetimi de 28 Ağustosta Kuveyt′i kendi topraklarına kattığını ilan etti. BM, 30 Kasım 1990 günü aldığı kararla Irak′a yönelik bir askeri harekatı onayladı.
ABD yönetiminin ikna çabalarına karşılık Suudi Arabistan Kralına yönelik açık bir mektup yayınlayan Saddam Hüseyin, olası bir savaştan Suudi Arabistan′ı sorumlu tutacağını söyledi. Saddam Hüseyin Kuveyt’teki bankaların elinde bulunan milyar dolarları, altın, gümüş ve mücevherleri tırlara yükleyerek Bağdat’a gönderdi. Ama Bağdat’ta sürpriz bir gelişme yaşandı. ABD bir askeri operasyon düzenleyerek bu tırlar dolusu Kuveyt’ten gelen hazine daha Bağdat’a ulaşmadan ABD uçaklarına yüklenerek taşınmıştı.
Buna kızan Saddam birleşmiş milletlerin kararına uymayarak Kuveyt′i boşaltmadı. Bu durum karşısında Irak′a 17 Ocak 1991’de ABD ve İngiliz uçakları tarafından hava saldırıları başlatıldı. Çöl Fırtınası adı verilen bu hava harekatı 24 Şubata kadar devam etti. ABD Başkanı Bush, 22 Şubatta, Irak′a 24 saat süre vererek teslim olmasını ve Kuveyt′ten çekilmesini istedi. Irak yönetimi bu isteği Kuveyt′teki petrol kuyularını ateşe vererek cevapladı.
Irak dünyanın beşinci büyük kara ordusuna sahipti. Ancak ABD ve müttefik orduları eğitim ve donanım bakımından Irak birliklerinden üstün durumdaydı. Müttefiklerin yüksek teknolojiyi etkin biçimde kullanabilen yapısına karşın, Irak ordusu 8 yıl süren İran Savaşı′ndan yorgun çıkmıştı ve klasik savaş eğitimine sahip idi.
Bu arada Müttefikler hava gücü ile kara gücünü birbirini tamamlayacak şekilde çok etkin kullanmıştır. Çölde gizlenme imkanı bulamayan hava gücünü kullanamayan Irak ordusu, müttefik saldırıları karşısında tutunamadı. Irak yönetimi Suudi Arabistan ve İsrail′e yönelik olarak Scud füzeleri kullanmış, ancak bu füzeler ABD′ye ait Patriot füzeleri tarafından havada imha edilmiştir.
Savaşın ardından Irak yönetimi Kuzey Irak′ta yaşayan Kürtlere karşı harekata girişti. Nisan 1991′den itibaren 1 milyon Kürt, Türkiye ve iran′a sığınmaya başladı. Bu rakamın 500.000′i Türk sınırlarından içeri girdi. BM, Nisan 1991′de aldığı 688 sayılı kararla Kuzey Iraklı mültecilere insani yardım sağlanması için çaba harcadı.
Irak′ın 36. paralelin kuzeyindeki topraklarda her türlü askeri harekatı yasaklandı. Irak bu karara karşı çıkamadı. 1992′de gerginliğin tırmanmasıyla birlikte Şii′leri korumak üzere 32. paralelin güneyi de uçuşa yasak bölge ilan edildi.
24 Şubatta Kuveyt′e yönelen kara harekatına direniş gösteremeyen Irak kuvvetleri bir gün sonra Kuveyt′ten çekilmeye başladı. BM, Irak′tan Kuveyt′le ilgili kararlarını geri almasını, tamirat borcu ödemesini ve bütün esirleri serbest bırakmasını istedi. Saddam’ın bu istekleri kabul etmesi ile Körfez Savaşı sona ermiştir.
BM, 687 sayılı kararla Irak′ın yeniden bir tehdit oluşturmaması için sıkı denetim altında tutulmasını amaçladı. Buna göre, Irak bütün kimyasal silahlarını, biyolojik silahlarını ve İsrail’i tehdit eden menzili 150 kilometreyi aşan füzelerin ve bütün nükleer madde ve malzemelerin yerlerini BM′ye bildirmesi bahanesini ileri sürdüler.
Körfez Savaşı Türkiye′yi Nasıl Etkiledi?
Körfez Savaşı′nda Türkiye BM kararlarına uyarak ABD′nin tarafında yer aldı. Türkiye′nin ABD′yi desteklemesi, Irak′a kuzeyden de cephe açılabilmesine imkan sağlıyordu. Bu ihtimali düşünen Saddam Hüseyin, yardımcısını 5 Ağustos 1990′da Ankara′ya göndermiş, Türk yönetimi ise kendisine Kuveyt′ten çekilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Türk Hükümeti, Güvenlik Konseyi′nin ambargo kararına uyarak 7 Ağustosta Kerkük-Yumurtalık boru hattını kapattı. Bu arada Adana′daki İncirlik Üssü′nü Irak′a karşı kullanmak isteyen ABD yönetimine gerekli izini verdi.
Savaş sırasında daha aktif olarak ABD′nin yanında yer almak isteyen Özal Hükümeti ile muhalefet arasında derin görüş ayrılıkları yaşandı. Hükümet 12 Ağustosta TBMM′den savaş ilanı için izin aldı. Ancak izin Türkiye′ye yönelik bir saldırı durumunda geçerli idi.
Yumurtalık-Kerkük petrol boru hattı aynı zamanda Türkiye′nin petrol ihtiyacının da % 40′ını sağlamaktaydı. Irak′a yönelik ambargo:
-Türk ekonomisine ciddi zararlar vermdi,
-Yükselen petrol fiyatları Türk ekonomisine ağır darbe vurdu.
-Türkiye′nin kayıplarının telafi edilmesine dönük verilen vaatler ilgili ülkelerce yerine getirilmedi.
II. Körfez Savaşı:
II. Körfez Savaşı’nın gayesi ABD’nin, Saddam′ı Devirmek için başlatılmıştır.
11 Eylül 2001 ′de New York′taki ikiz kuleleri yerle bir eden terör saldırıları ABD dış politikasında ciddi dönüşümlere yol açmıştı. Bu politika çerçevesinde ABD uluslararası terörü destek verdiği iddiası bazı devletleri hedef gösterdi. Bu anlamda ABD′nin yönlendirmesi ile düzenlenen NATO operasyonlarıyla Afganistan′daki Taliban yönetimi devre dışı bırakıldı.
Afganistan müdahalesinin ardından, yıllardır ambargo altında tutulan Irak′a karşı 20 Mart 2003 tarihinde ABD ve İngiltere′nin başını çektiği bir koalisyon tarafından saldırı düzenlendi. Saldırı Irak′ın işgali ve Saddam yönetiminin devrilmesiyle sonuçlandı. Aralık 2006′da Saddam Hüseyin idam edildi.
AFGANİSTAN’DAKİ GELİŞMLER
ABD′nin New York kentinde 11 Eylül 2001 ′de yaşanan terör saldırısını, El Kaide örgütü tarafından yapıldığını öne süren ABD yönetimi, teröre destek veren ülkeleri hedef aldı. Bu anlamda ilk hedef El Kaide yönetimine destek veren Afganistan’daki Taliban yönetimi olmuştur.
ABD yönetimi Taliban yönetiminden,
-Afganistan′da bulunan tüm El Kaide liderlerinin ABD′ye gönderilmesini,
-Tüm tutuklu yabancıların serbest bırakılmasını,
-El Kaide kamplarının kapatılmasını İstedi. Taliban, Üsame bin Ladin ile 11 Eylül saldırısının bağlantısını kanıtlayan kesin bir delil olmadığını söyleyerek bu isteği reddetti. BM, Afganistan′da NATO liderliğindeki askeri operasyonlarda güç kullanılmasına izin verdi.
Afgan Savaşı 7 Ekim 2001′de ABD ve İngiltere′nin hava bombardımanı ile başladı. 2002′de Amerikan ve İngiliz askerleri ile Afganistan Kuzey İttifak′ı savaşa katıldı. Saldırılarla ciddi zararlar verilen Taliban bir süre sonra yeniden toparlanmaya başladıysa da El Kaide lideri Üsame bin Ladin bir operasyonla öldürüldü. Ama BM Afganistan’da El-Kaide örgütünü tamamen kaldıramadı.