Nurhazar-Platonik Aşk
Platonik aşk (Eflatuni Aşk) Karşılıksız sevme
Elvan Hanım Nurhazar’ile bir yemekte buluşmak için randevu aldıklarını söylediklerinde Sevinç rüzgarlarından bütün damarlarımdaki kan boşaldı ve yüzüme vurdu. Acaba bana Hz. Süleyman (as.)’ın tahtı vaat edilseydi bu kadar sevinebilir miydim. Acaba İnsanın sevdiği birisini görmesinden daha güzel bir şey olabilir miydi. Tüm gece boyunca sevincimden uyuyamadım. Bir geceyi uykusuz geçirmiştim.
Buluşma yerine geldiğimde; Nurhazar’ın, öğlece Belkıs’ın Hz. Süleyman(as.)’ın tahtında oturur gibi oturduğunu gördüm. Acaba dünyada bundan daha güzel bir kız var mıydı? Onun yüzünde Cennet hurilerinin yumuşak huylu tebessümlerini görür gibiydim. Sanki Cennetten gelerek karşımda oturan bir huri idi. Sanki bütün Türk milleti Ona bakıyordu. Sanki bütün İslâm ümmeti onu seyrediyordu. Dünya uluslarının gözleri onda idi. Sanki Bütün Hıristiyan dünyasının kıskanç ve kinli bakışları O’nun üzerinde yoğunlaşmıştı. Bütün kötü bakışlardan kanat gererek koruma altına almak istedim. Ona bakan gözlerden onu kıskanmaktaydım. Ona sempati ile bakan bütün gözlere imreniyordum....................
Öğlece göz göze geldiğim yerde dona kalmıştım. Ayaklarımı atacak takatim yoktu. Elvan Hanım ve Yakup Bey ile Eşi alaylı bakışlarıyla bana bakıyorlardı. Elimdeki çiçeği Nurhazar'a uzattığımda kabul etmek istemedi. Ben bu çiçeği kabul edemem, bu da ne demek oluyor. Nurhazar’a, bilinçsizce ve şuursuzca “Eğer kabul etmezsen, İntihar ederim” sözü benim dudaklarımın arasından çıkmıştı. Hem de bir çırpıda söylemiştim. Ama neden! Aklım gitmiş tamamen gönlümaün kontrolünde bilinçsizce bu sözü söylemiştim.
Nurhazar dudaklarını aralayarak bana; “Yapma bunu, kendini bana o kadar bağlama, seni umutlandıracak hiç bir şey yapmadım, ” diyerek oradan ayrıldı.
Sanki bütün insanlar, ağaçlar, taşlar, denizdeki balıklar, kurtlar, kuşlar, gök alemindeki melekler, omzumda durup günah ve sevaplarımı yazan melekler hatta ayaklarımı basarken incitmek istemediğim karıncalar, bile benimle alay ediyordu..................
Yakup Bey ve Elvan Hanıma: “Yaptığınızı beyindiniz mi? İnsan araştırmaz mı?” söylediğimde, onlar ise bana; “Vallahi böyle beklediği biri olsaydı bize söylerdi!” sözleri hale kulaklarımda çınlamaktadır. Ben, büyük bir suçluluk içinde onlara veda ederek oradan ayrılmıştım.
Önüme çıkan ilk parkta oturarak kendi iç dünyam ile dertleştim: "Ey dünya!" dedim...........İşte Nurhazar'ın kalbindeki bu ip incecik zarâfetin tertemiz şefkat duygularını keşfettim. O’nun kalbi çok temiz ve çok zariftir. Yürürken sanki yumurta üzerinde yürürcesine kırmadan incitmeden yürüyor. Onun yürüyüşü sert ve dağları sarsacak kadar kibirli değildir.
Ey dünya! Bu kızın kalbi; kıskançlık, kin, kibir ve nefret duygularından arıdır. Zerre kadar kalbinde bu gibi insanı fesada, kibre ve şeytanlığa yönelten hiç bir kötü zann ve kötü duygu yoktur. Ben, bu duygudan dolayı bu kıza hayran oldum...............
A. Ali. Hzr-trk