Küreselleşen Dünya ve SSCB'de Yeniden Yapılanma

Küreselleşen Dünya ve SSCB'de Yeniden Yapılanma

Küreselleşme Dönemi, SSCB'nin Dağılması ve Asya'daki Yeni Siyasi Yapılanma Soru-Cevap Metoduyla Tekrar

  II. Dünya Savaşı sonrası SSCB  ve ABD devletlerinin siyasi olarak dünyaya yön vermeleri nedeniyle  Doğu ve Batı olmak üzere iki bloğa ayırmıştı. Soğuk savaş dönemi boyunca her iki devlet dünya politikalarını belirleyerek yön verdi. Doğu Blokunu sarsan ilk önemli gelişme 1975′te 35 ülke tarafından imzalanan Helsinki Nihai Senedi′dir. Bu Antlaşma Doğu-Batı ilişkilerinde yeni bir yumuşama ve yakınlık süreci başlattı. Bu durum  Doğu Avrupa′da milliyetçi fikrinin geliştiğini göstermektedir.   

A.SSCB’DE DEĞİŞİM VE SONUÇLARI

  Soğuk Savaşın taraflarından biri olan Doğu Bloku 1980’lerden itibaren büyük bir değişimin içine girmişti.

   -SSCB’nin mevcut sistemi işlemez durumdaydı.

   -SSCB bu ekonomik krize rağmen bütün kaynaklarını nükleer silahlanmaya aktararak dünyadaki güçlü konumunu sürdürmek istiyordu.

       Glastnost ve Perestroika: Perestroika "yeniden yapılandırma" anlamına merkeziyetçiliğin ortadan kaldırılmasına dönük faaliyetleri kapsar.

    -Kamuda verimliliği artırmak

    -Ekonomik ve toplumsal ilerlemeyi sağlamak

    -İdari yapıyı yenilemeyi amaçlayan bütün politikalar perestrokanın ana hedefidir.

Merkeziyetçiliğin ortadan kaldırılmasına dönük faaliyetler de çoğu zaman glastnost (açıklık) politikası içinde yer alır.  Kısaca, Glastnost ve Perestroika; yeniden yapılanma hareketinin özel bir bölümünü nitelendirmek için kullanılan bir terimdir diyebiliriz.  

       1.SSCB’de Politika Değişiklikleri Ve Nedenleri

       II. Dünya Savaşı sonrası dünya ülkeleri Doğu ve Batı olmak üzere iki bloğa ayırmıştı. SSCB’nin uydusu konumunda olan Sosyalist Blok içindeki ülkelerde daha fazla özgürlük ve bağımsızlık isteğiyle toplumsal olaylar başlamıştı. Bu dönemde dünya politikasına SSCB ve ABD yön vermişti. Doğu Blokunu sarsan ilk önemli gelişme 1975′te 35 ülke tarafından imzalanan Helsinki Nihai Senedi′dir. Bu Antlaşma Doğu-Batı ilişkilerinde yeni bir yumuşama ve yakınlık süreci başlatmış, Doğu Avrupa′da milliyetçi düşünceyi güçlendirmiştir.

       Ancak SSCB′nin dağılma süreci, Mihail Gorbaçov′un 1985′te SSCB′de liderliğe getirilmesi ve Sovyetlerin mevcut yönetim anlayışını değiştirmeye yönelmesi ile başladı. Gorbaçov′un ilk hedefi siyasal iktidarın ve devlet yapısını değiştirmekti. Gorbaçov, Sovyet komünizminin yapısını değiştirmek gayesi ile ocak 1987’de “glasnostu”, kasım ayında ise “perestroikayı” açıkladı.

  Gorbaçov ayrıca:

     -Komünist iktidarın tepki çeken baskıcılığını, demokratik bazı uygulamalarla halk egemenliğine yaklaştırmak

     -Ekonomik yapıda radikal değişikliklerle ülke ekonomisini canlandırmak

     -Sosyalist Blok içindeki toplumsal olayları yatıştırmak

     -Ülke ekonomisini ABD ile rekabet edebilecek hale getirmek istiyordu.

  Gorbaçov döneminde “Halk Temsilcileri Kongresi” kuruldu. Böylece halk ilk defa devlet yönetiminde doğrudan katılma imkânı buldu. 1988’de “Sosyalist Teşebbüs Kanunu” ile işletmelerin yöneticilerine geniş yetkiler verildi. Gorbaçov bu uygulamayla kapitalist sistemin üretimde başarıyı sağlayan yöntemleri sosyalist sistemde uygulamak istiyordu.

        2. SSCB’nin Dağılması

     Gorbaçov perestroika ile siyasi sistemi, devlet örgününü ve hükümet yapısını yeniden düzenlemeyi hedeflemiştir. SSCB’de, Letonya, Estonya, Litvanya′da başlayan bağımsızlık hareketlerini karşısında Gorbaçov “Egemen Devletler birliği Antlaşması” fikrini ortaya attı (1990). SSCB içinde en büyük Rusya Federasyonu lideri Boris Yeltsin 1990’da bağımsızlığını ilan etti. Aynı yıllarda bir çok cumhuriyet de bağımsızlığını ilan etmiştir.

 SSCB′nin dağılmasını istemeyen Gorbaçov bağımsızlık ilanlarına tepki gösterdi. Ermenistan Ağustos 1990′da SSCB′ye bağlı kalmak kaydıyla bağımsızlığını ilan etti. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yeksin, Mart 1991′de Gorbaçov′un istifasını istedi. SSCB′nin dağılma süreci hız kazanmıştı. 31 Mart 1991′de ise Gürcistan bağımsızlığını ilan etti.

Radikal komünistler 16 Ağustos 1991 ′de bir askeri darbe yaparak Gorbaçov′u düşürmeye çalıştı. Halk Boris Yeltsin′in liderliğinde darbe girişiminin başarısız olmasını sağladı. Gelişmeler Boris Yeltsin′i  halkın gözünde bir kahraman oldu. Gelişmeler ve karışıklıklardan yararlanan SSCB’ye  bağlı cumhuriyetlerin tamamına yakını bağımsızlıklarını ilan etti. 19 Ağustos 1991’de Kremlin Sarayı′na 1917 İhtilali öncesindeki Rus bayrağı çekildi. Gorbaçov, Komünist Partisi Genel Sekreterliği′ni bırakarak sadece devlet başkanlığı görevini sürdüreceğini açıkladı. 24 Ağustos′ta Ukrayna, 25 Ağustosta da Beyaz Rusya bağımsızlığını ilan etti. 29 Ağustosta ise Sovyet Komünist Partisi resmen kaldırıldı. Devlet Başkanlığı görevine bir süre daha devam eden Gorbaçov 25 Aralık 1991’de bu görevinden istifa etmesi üzerine yerine Boris Yeltsin geçti.

      3. SSCB’nin Dağılmasının Doğu Avrupa’ya Etkileri

       Gorbaçov’un “Her ulus istediği kalkınma yolunu seçme, kendi kaderini tayin etme, topraklarını ve insan kaynaklarını istediği gibi kullanma hakkına sahiptir.”  açıklaması nedeniyle, Doğu Avrupa′da komünist yönetimler tarafından idare edilen ülkelerde halk hareketleri başladı. İnsan hak ve hürriyetlerini kazanmak amacıyla başlayan bu halk hareketleri  zamanla Sosyalist Blokun temellerini sarsarak bağımsızlık hareketine dönüştü. Halk hareketleri doğrudan kendi ülkelerindeki sosyalist yöneticileri tasfiye şeklinde gerçekleşti. Kısa sürede sosyalist yönetimler yıkılarak SSCB’ye karşı bağımsızlıklarını kazandılar.  Böylece Doğu Bloku ülkelerinde rejim değişikliği ve Sovyetlerden kopma süreci başladı.  Macaristan Komünist Partisi, Marksizm′den vazgeçerek Macaristan Sosyalist Partisi adını aldı. Ülkede çok partili sisteme geçildi. Polonya′da Komünist Parti kendisini feshetti ve Sosyal Demokrasi Partisi adını aldı.

        Bulgaristan′da 15 Ocak 1990′da Komünist Partisi′nin yönetimdeki tekelini öngören madde anayasadan çıkarıldı. Romanya′da Mayıs 1990′da demokratik ve serbest seçimler yapıldı. Doğu Almanya, Batı Almanya ile birleşti. Arnavutluk′ta da Aralık 1990′da siyasi partilerin kurulmasına izin verildi. Çekoslovakya Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ikiye ayrıldı.

       SSCB’deki Bu Hızlı Değişim Aşağıdaki Sorunlara ve Sonuçlara Neden Oldu:

        -Bu süreçte Doğu Bloku ülkelerini ekonomik yönden birbirlerine bağlayan COMECON ve 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan Varşova Paktı ortadan kalktı.

       -Boris Yeltsin liderliğindeki Rusya Federasyonu, bu yeni dönemde SSCB′nin varisi olarak hareket etmek istedi. Eski Sovyet cumhuriyetleri üzerindeki Rus etkinliğini sürdürmeye yönelik bu politika bazı sorunlara yol açtı.

      -Rusya Federasyonu′nun SSCB′ye ait nükleer silahlara tek başına sahip olmak istemesi, önemli miktarda nükleer tesis ve silaha sahip bulunan Kazakistan tarafından sert tepkiyle karşılandı.

      SSCB′nin Rusya′dan ibaret olmadığını ifade eden Ukrayna, Rusya′nın kendisini BM′de temsil etmesine karşı  çıkarak Rusya′nın SSCB′nin mirasçısı olarak görülmesini kabul etmeyeceğini belirtti.

    -Rusya;  BDT(Bağımsız Devletler Topluluğu) üyelerinin ekonomik reformlarda ortak harekete geçilmesi konusunda yaptığı girişimlere karşı çıktı.

      - Ukrayna ile Rusya arasında SSCB′den kalan Karadeniz donanmasının denetimi sorunu ortaya çıktı. Yaklaşık 300 savaş gemisinden oluşan Sovyet donanması ve Kırım′ın denetimi tartışması Rusya ile Ukrayna arasında gerginliğe yol açtı. İki devlet Ocak 1992′de Karadeniz donanmasının paylaşılması konusunda anlaştı.

      -Moldova′da bağımsızlık sonrasında, ülkedeki Rus azınlığın Dinyester Cumhuriyeti′ni kurması Mart 1992′de iç savaşa yol açtı.

      -BDT′nin ortak silahlı kuvvetler kurma çabalarına karşı Beyaz Rusya kendi silahlı gücünü oluşturma kararı aldı.

     -SSCB′nin dağılmasıyla bağımsız olan devletler; Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Ermenistan ve Moldova Mart 1992′de BM üyeliğine kabul edildi.  

       Litvanya, Estonya ve Letonya, bağımsızlık sonrasında BDT′ye katılmadı. 1992′de Rusya içindeki özerk cumhuriyetlerden Tataristan ve Çeçenistan bağımsızlık kararı aldı, Moskova 1 Nisan 1992′de Rusya Federasyonu′ndaki yirmi cumhuriyetten on sekizi ile anlaşma imzalayarak Rusya′ya bağlı kalmalarını sağladı.

COMECON ve Varşova Paktının Ortadan Kalkması

 Doğu Bloku ülkelerinde yaşanan bu hızlı değişim çoğulcu demokrasi, pazar ekonomisi ve bağımsızlık ilanlarını beraberinde getirmiştir. Bu süreçte Doğu Bloku ülkelerini ekonomik yönden birbirlerine bağlayan COMECON ve 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan Varşova Paktı ortadan kalktı.

-Boris Yeltsin liderliğindeki Rusya Federasyonu, bu yeni dönemde SSCB′nin varisi olarak hareket etmek istedi. Eski Sovyet cumhuriyetleri üzerindeki Rus etkinliğini sürdürmeye yönelik bu politika sorunlara neden oldu.  

 1. Sovyet Nükleer Silahları Kimin Olacak?

Rusya Federasyonu′nun SSCB′ye ait nükleer silahlara tek başına sahip olmak istemesi, önemli miktarda nükleer tesis ve silaha sahip bulunan Kazakistan tarafından sert tepkiyle karşılandı.

SSCB′nin Rusya′dan ibaret olmadığını ifade eden Ukrayna, Rusya′nın kendisini BM′de temsil etmesine karşı çıktı. Rusya′nın SSCB′nin mirasçısı olarak görülmesini kabul etmeyeceğini belirtti. Rusya′nın BDT üyelerinin ekonomik reformlarda ortak harekete geçilmesi konusunda yaptığı girişimlere karşı çıktı.

 Karadeniz Donanmasının Paylaşımı Nedeniyle Çıkan Anlaşmazlık:

 Ukrayna ile Rusya arasındaki bir başka önemli anlaşmazlıkta SSCB′den kalan Karadeniz donanmasının denetimi sorunu idi. Bu konuda Aralık 1991′de yapılan BDT toplantısında bir anlaşmaya varılamadı.

Yaklaşık 300 savaş gemisinden oluşan Sovyet donanması ve Kırım′ın denetimi tartışması Rusya ile Ukrayna arasında gerginliğe yol açtı. İki devlet Ocak 1992′de Karadeniz donanmasının paylaşılması konusunda anlaştır.

 B.ASYA’DA YENİDEN YAPILANMA

SSCB’nin Dağılmasının Dünya Güçler Dengesi Üzerine Etkileri Ve Asya’daki Yeni Yapılanma:  

 1.Türk Cumhuriytleri Bağımsız Oluyor

 1917 tarihinde Rusya’da Bolşevikler “ Milletler kendi kaderlerini tayin edebilecekler ve bağımsız devletler kurabilecekler.” Sözleri üzerine Türklerde oluşan bağımsızlık umudu, ihtilal sonrası hayal kırıklığı yarattı. Yeni SSCB yönetimi Türklerin bağımsızlıklarını tanımayarak topraklarını işgal ederken Türklerin ellerinde bulunan verimli topraklar ve zengin maden yatakları Sovyet sanayisinin ham maddesi olarak kullanıldı.

     Gorbaçov döneminden Rusya’da yeniden yapılanma politikaları Türklerin bağımsızlıklarını kazanmaları için iyi bir fırsat oldu. Bağımsızlık süreci Orta Asya′daki Türk cumhuriyetlerinde, Baltık cumhuriyetlerinden daha farklı yaşandı. Bağımsızlık ilanları Türk cumhuriyetleri tarafından dikkatle takip edildi. Bu cumhuriyetlerde ilk planda dil ve kültür milliyetçiliği öne çıkarken siyasal çalkantılar Baltık ülkelerindeki gibi şiddetli olmadı.  SSCB’nin dağılmasıyla Türkler bağımsızlıklarını elde ettiler.

         a.Azerbaycan

       Bolşeviklerin Rusya’da yönetimi ele geçirdiği 1917 yılında;“Milletler kendi kaderlerini tayin edebilecekler ve bağımsız devletler kurabilecekler.” Sözü sadece zaman kazanmak için ortaya atılmış bir yalan sözden başka bir şey değildi. Çünkü bu söz  üzerine 1918’de Azerbaycan’da  Mehmed Emin Resulzade önderliğinde Azerbaycan’ın bağımsızlığının ilan edilmesinden bir süre sonra SSCB bu bağımsızlığı tanımayarak kuvvet kullanarak Azerbaycan’ı ele geçirmişti. Daha sonra da Azerbaycan’ın bağımsızlığına SSCB tarafından son verilmişti.

        Azerbaycan 30 Ağustos 1991 ′de bağımsız oldu ve Eylül 1991 ′de cumhurbaşkanlığı seçimlerini eski komünist Ayaz Muttalibov kazandı. Bağımsızlık sonrası ilk cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Halk Cephesi lideri Ebulfeyz Elçibey, Yeni Rusya’ya karşı bağımsızlığını ilan etti. Bunun üzerine Rus tankları Azerbaycan’a girerek bağımsızlık gösterisi yapan halkı tanklar altında ezdiler. Daha sonra Ermenilerin Karabağ’a saldırması ile Karabağ elinden çıktı. Elçibey, daha önce “Milli Kahramanlık Ödülü”nü verdiği Suret Hüseyinov’un Haziran 1993’te ayaklanmasından sonra Cumhurbaşkanlığı görevinden çekildi.  

      Azerbaycan 1993′te cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Haydar Aliyev döneminde BDT′ye üye oldu.

       Azerbaycan, ekonomisi daha çok petrole dayalıdır ve dünyanın önemli petrol üreticileri arasında yer alır. 1941 yılında SSCB′de üretilen 30 milyon ton petrolün 22 milyon tonu Azerbaycan′dan çıkıyor. Azerbaycan sanayisinde enerji, imalat ve kimya iş kollarının ağırlığı büyüktür. Ayrıca gübre, tarım ilaçları, yakıt, sanayi yağları, suni kauçuk ve plastik sanayisi gelişmiştir. Petrol, elektrik, doğal gaz, petrokimya ürünleri ve yakıt üretimi daha çok Bakü ve civarında yapılmaktadır.

       Dağıstan′a sınır bölgelerde demir, bakır ve kükürt yatakları bulunmaktadır. Ayrıca kurşun, çinko, kobalt ve tuz rezervlerine sahiptir.

       Azerbaycan’da çalışan nüfusun % 4O′ı tarım alanında faaliyet göstermektedir. Ekilen arazinin % 65′inde sulu tarım yapılır. Kura Irmağı havzasında pamuk yetiştirilmektedir. Bunun yanı sıra tütün, hububat, mısır, pirinç, çay ve turunçgiller de üretilir.

       Dağlık Karabağ Sorunu

      Nüfusunun büyük çoğunluğu Türk olan ve Azerbaycan toprakları içinde yer alan Dağlık Karabağ’a XIX. Yüzyılın başlarından itibaren Rusya tarafından Ermeniler yerleştirilmiştir. Ermenilerin bölgede hâkimiyet kurmak istemelerinin çatışmalara sebep olması üzerine Dağlık Karabağ 1923’te SSCB tarafından özerk bölge statüsü verilmiştir. Stalin dönemi başta olmak üzere Karabağ’a Ermeni nüfusu yerleştirme politikası devam etti ve Ermeniler çoğunluk haline getirilmeye çalışıldı. 1985’te  SSCB’deki iç karışıklıklardan faydalanmak isteyen Ermenistan Karabağ’ı kendisine bağlamak istemiştir Bu istek Azerbaycan Halk Cephesi önderliğinde tepkilere neden olmuştur. Dağlık Karabağ sorunu önce Ermeniler ile Azeriler arasında çatışmaya, sonra da bir savaşa dönüştü. Bu gelişmeler üzerine 1990’da Mosova hükümeti, yayınladığı bir kararname ile bölgedeki yasal olmayan tüm silahlı kuruluşların kapatılmasını ve silahların teslim edilmesini istemiştir. Bu karar üzerine Azeri Türklerinden silahlar toplanırken Ermenilerin elindeki silahlar da aynı şekilde toplatılmadı. Azeri Türkleri tamamen silahsızlandırılması sonucu Karabağ Ermenistan tarafından işgal edildi. Hocalı başta olmak üzere bir çok kentte yüzlerce  sivil Azeri Türk’ü hunharca katledildi. Ermeniler 1992′de Nahçıvan′a saldırdı. Ağustos 1993′de Azerbaycan topraklarının yaklaşık % 25′i Ermeniler tarafından işgal edildi. Bugün hala Karabağ Ermeni işgali altında bulunmaktadır ve Azerbaycan bu toprakları geri istiyor.

      Azerbaycan′ın Eylül 1993′te BDT′ye üye olma kararı ile Ermeni saldırıları durdu. Ancak işgal altındaki Azeri topraklarının boşaltılması ve Karabağ sorunu devam ediyor. 

      b.Kazakistan

     Kazakların Kökenleri MÖ 1400 yıllarına kadar dayanır. Tarihte Göktürk, Hazar, Karluk, Selçuklu, Harzemşah, Moğol, Altın Orda gibi bir çok devletin idaresinde yaşamışlardır. 19. Yüzyılda Rus egemenliğini kabul etmek zorunda kalan kazaklar Bolşevik İhtilali sonrasında bağımsızlığını kazanmışlarsa bir süre sonra  Kazakistan diğer Türk devletleri gibi SSCB’nin egemenliğine girdi (1920). 1921’den itibaren Rus nüfusu yerleştirilerek Kazaklar aleyhine nüfus değiştirmiştir. SSCB’nin izlediği politikalardan rahatsız olan Kazaklar 1985’ten sonra SSCB’deki değişimlerden yararlanarak bağımsızlık için harekete geçtiler. Gorbaço tarafından Kazakistan’ın başına getirilen Nursultan Nazarbayev, SSCB’nin dağılmasından sonra 1991’de bağımsızlığını ilan ette. Nüfusunun büyük çoğunluğu Türklerden oluşan Kazakistan nüfus dengelerinin de etkisiyle hem bağımsızlık öncesinde olduğu gibi sonrasında da Rusya Federasyonu ile iyi ilişkiler içinde oldu 

     Bağımsızlığına kavuşan Kazakistan SSCB tarafından kapatılan Kazak okullarını yeniden açmış ve eğitimde seferberlik başlatmıştır. Kazaklar Bağımsız Devletler Topluluğu’nun kurulmasında önemli rol oynamışlardır. Halkının % 66’sı Müslüman, %28’i Hıristiyan ve %6’sı ateisttir.  Yüzölçümü bakımından SSCB′nin ikinci büyük cumhuriyeti Kazakistandır. 1990′da 16,5 milyon olan nüfus, 1999′da Slav ve Almanların ülkeden göç etmeleriyle 14,5 milyona kadar düşmüştür. 

      Avrasya Ekonomik Topluluğu, Shangay İşbirliği Örgütü ve BDT′nin aktif katılımcısı Kazakistan olmuştur. Ayrıca BM, İKÖ, AGİT üyesidir. Ülkenin ekonomik faaliyetlerinde tarım en önemli gelir kaynağıdır. Meraların geniş yer tutmasından dolayı hayvancılık da önemlidir. Ülkede ayrıca zengin petrol, doğal gaz, altın, kömür ve kurşun yatakları bulunmaktadır.  

     Kazakistan’daki büyük petrol yatakları, uranyum, demir, altın ve kurşun rezervleri başta ABD olmak üzere bütün Batı ülkelerinin ilgisini çekmiştir.  Kazakistan Krom, altın ve uranyum yatakları yönünden dünyanın en zengin yer altı kaynaklarına sahip ülkelerden birisidir. 

      c.Kırgızistan

      1881 yılında Rusların egemenliğine giren ilk Türk topluluğu olan Kırgızlar, Bolşevik ihtilalinden sonra SSCB egemenliğini kabul etmek zorunda kalmışlardır.

Gorbaçov’un uyguladığı politikalar Kırgızistan’da da etkisini gösterdi. Mayıs 1990’da Kırgızistan Demokratik Hareketi ilk siyasi kuruluş olarak ortaya çıktı. Kırgızistan parlamentosu “Demokrasi ve Milli Birlik Deklarasyonu” yayınladı.  1990’da Aksar Akayev cumhurbaşkanı seçildi. 1991’de başkent Frunze’nin ismi Bişkek olarak değiştirildi. Çok partili demokratik sisteme geçilen Kırgızistan, Mayıs 1993′te yürürlüğe konan anayasayla yönetilmektedir. Ülke BM, BDT ve IMF gibi uluslararası örgütlere üyedir.

       Etnik çeşitlilik ve özellikle Rus azınlığın önemli bir sayıda olması diğer Türk cumhuriyetlerinde olduğu gibi Kırgızistan′da da potansiyel bir sorun oluşturmaktadır.

       Kırgızistan ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Çalışan nüfusun % 34′ü bu alanlarda iş görmektedir. Kırgızistan′da civa, antimon, kömür, petrol, doğal gaz, çinko, kükürt gibi madenler de çıkarılmaktadır.  

     d.Özbekistan

       İslam Kerimov Gorbaçov tarafından 1990′da Özbekistan Komünist Partisi liderliğine getirilmişti. İslam Kerimov 1991′de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı. 31 Ağustos 1991′de bağımsızlığını ilan eden Özbekistan, 1992′de yürürlüğe giren anayasayla yönetilmektedir.

       BM, İKÖ, BDT ve IMF gibi örgütlere üye olan Özbekistan’ın  ekonomisinde tarım ve hayvancılık ön plandadır. Gelişmiş bir sulama ağına sahip Özbekistan′da tarım üretimi gittikçe artmaktadır. En önemli tarım ürünü pamuktur. BDT′nin pamuk üretiminin % 65′ini karşılayan Özbekistan′da besicilik, ipek böcekçiliği ve ipek üretimi, dokuma, tekstil ve maden sanayisi de gelişmiştir.

       Rus baskısı sonucunda Çuvaşlar, Hakaslar, Altaylar ve Yakutların Ortodokslaşması nedeniyle asimile olmuşlardır ve bu sayede bu Türk boylarının Ortodokslaşmasının sağlanması Rusya ile bağlarının kalıcı olmasına neden olmuştur. Kril alfabesinin kullanılması ve Rusça öğrenme zorunluluğu bu toplulukların kültür ve geleneklerini korumasını zorlaştırmıştır.

      e.Türkmenistan

      Sovyetler Birliğinin çözülmesi sonucunda Türkmenistan da  27 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur. Gerek SSCB zamanında, gerekse de bağımsızlıktan sonra Türkmenistan′ın tek egemen lideri Saparmurat Niyazov (Türkmenbaşı) olmuştur.

       Türkmenistan bugün 1992′te yürürlüğe konan anayasayla yönetilmektedir. Devletin en üst yöneticisi olan cumhurbaşkanı geniş yetkilere sahiptir. Türkmenistan′da yönetimin muhalif grupları baskı altına alması, demokratikleşme sürecinin önünü tıkamıştır.

       Türkmenistan ekonomisinde tarım ve hayvancılığın önemi ilk sırada yer alır. Çalışan nüfusun % 40′ı bu alanda faaliyet göstermektedir. Başta gelen tarım ürünleri pamuk, kavun, karpuz, üzüm, tahıl, mısır ve tütündür. Ekili arazilerin % 90′ı yapay sulama (kanal sulaması) ile sulanmaktadır. En önemli yeraltı zenginliği doğal gaz ve petroldür. Türkmenistan sanayisinde petrol ve doğal gaz dışında tekstil ve dericilik de önemli yere sahiptir. 

         Diğer Türk Toplulukları

      Rusya Federasyonu ve BDT sınırları içinde varlığını sürdüren başlıca diğer özerk Türk cumhuriyetleri de şunlardır:

Tataristan,                            Kırım Tatarları (Ukrayna),

Başkurdistan,                       Ahıska Türkleri (Mesket),

Çuvaşistan,                          Kummuk Türkleri,

Altay,                                     Nogaylar

Saha (Yakutistan),              Şor Türkleri

Tuva,                                    Hakasya,

Kabartay-Balkar,                Karaçay-Çerkez

Gagavuzlar (Moldavya) özerk Türk bölgeleri olarak varlıklarını devam ettirmektedir.

Karaimler ise herhangi bir siyasi oluşuma sahip olmayan ve Rusya Federasyonu′nda yaşayan Türk topluluklarıdır.

       Bağımsız Devletler Topluluğu

      8 Aralık 1991 ′de Rusya Federasyonu, Beyaz Rusya ve Ukrayna, SSCB′nin sona erdiğini ilan ederek Bağımsız Devletler Topluluğu′nu (BDT) kurduklarını açıkladı. Dönemin SSCB Devlet Başkanı olan Gorbaçov bu kararı tanımadı.

      Gorbaçov′un tavrına karşın SSCB′yi oluşturan 15 cumhuriyetten 11 ′inin (Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan, Tacikistan, Ermenistan ve Moldovya ve Gürcistan) katılımıyla 21 Aralık 1991 ′de Kazakistan′ın başkenti Alma Ata′da zirve toplantısı yapıldı.

      Alma Ata Deklerasyonu ve SSCB’nin Fiilen Sona Ermesi

Alma Ata Zirvesi′nde, SSCB′nin yerini alacak BDT′ye, Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna′nın yanı sıra diğer 8 cumhuriyet de katılmayı kabul etti. Böylece BDT′nin üye sayısı 11 ′e yükseldi. Rusya Federasyonu′nun, SSCB′nin BM′deki yerini alması kararlaştırıldı. Alma Ata′da BDT′nin kurumlarının oluşturulmasıyla ilgili bir anlaşmaya varılarak "Alma Ata Deklarasyonu" yayınlandı.

Alma Ata Deklarasyonu′nda şu hükümler yer almıştır:

-Bağımsız Devletler Topluluğu ortak bir siyasi ve ekonomik alana sahip olacaktır.

-Uluslararası barışın korunması sorumluluğu üstlenilecek, üye cumhuriyetler birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygı gösterecektir.

-Mevcut cumhuriyetlerin sınırları değişmeyecektir.

-Üye devletler hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik devletler olacaktır.

-Cumhuriyetler birbirleriyle eşit statüye sahip bulunacaktır.

-Topluluk insan haklarına ve özgürlüklere saygı ilkesini temel alacak, uluslararası hukuka uyacak ve SSCB′nin uluslararası yükümlülüklerini yerine getirecektir.

       Alma Ata Toplantısı 21 Aralık 1991 ′de SSCB′ye fiilen son verdi. BDT′yi oluşturan devletlerin devlet başkanları 30 Aralık 1991′de Sovyetlere ait bütün kurumların varlığına son verilmesini ve yeni kurumların oluşturulmasını kararlaştırdı. Sovyet temsilcisi 22 Aralık 1991′de son defa BM toplantılarına katıldı. SSCB Devlet Başkanı Gorbaçov, BDT′nin kurulmasından sonra devlet başkanlığından istifa etti.  

       TİKA (TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI)

       TİKA, Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve Türkiye′ye komşu ülkeler olmak üzere, gelişme yolundaki ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülkelerle ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel, eğitim alanlarında işbirliğini geliştirmek amacıyla 24 Ocak 1992 tarihinde Dışişleri Bakanlığı′na bağlı bir teşkilat olarak kuruldu.

       Kuruluş Amaçları

      Bölgesel işbirliklerini geliştiren projeler uygulayarak, barışa ve işbirliğine uygun ortamları oluşturmak,

      -Az gelişmiş bölgelerde öncelikli insani problemlerin çözümüne yönelik projeler uygulayarak bu bölgelerde (ekonomik, ticari, teknik, sosyal ve kültürel) yeni işbirliği alanları oluşturmak

       -Gelişme yolundaki ülkelerle ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel işbirliği konularını belirlemek ve bu amaçla için projeler hazırlamak

       -Gelişmekte olan ülkelerde bağımsız devlet yapılarını güçlendirmek ve bu ülkelerin pazar ekonomisine geçiş çabalarını desteklemek

      -Ortak tarih ve kültür varlıklarını korumak

      -Türkçenin kullanım alanını yaygınlaştırmak

      -Günümüzde Başbakanlığa bağlı olan TİKA, Avrupa, Asya ve Afrika olmak üzere, 3 kıta ve 37 ülkede görev yapan bir teknik yardım kuruluşudur.  

 

 S O R U L A R   V E   C E V A P L A R

 1. Ping Pong döplomasisi ne demektir kısaca açıklayınız?

1971 tarihinde Japonya’da yapılan Dünya Ping Pong Şampiyonası sırasında bir ABD’li ile bir Çinli sporcu arasında yaşanan dostluk ilişkileri dünya basınında yer aldı. Bunun üzerine Çin Hükümeti ABD takımını Çin’e davet etti. Bu daveti kabul eden ABD takımı Çin devlet başkanı Mao tarafından kabul edildi.  Görkemli bir şekilde karşılanan ABD Ping Pong takımı Çin milli takımı ile gösteri maçları yaptı. Bu olay hem SSCB’yi yalnızlaştırmak isteyen ABD için hem de dünya genelinde tanınmak ve SSCB baskısından kurtulmak isteyen Çin için bir fırsat oldu.

 2. Salt I Anlaşması hakkında bildiklerinizi yazınız?

1969’da SSCB ile ABD arasında başlayan görüşmeler 26 Mayıs 1972’de Moskova’da SLT-I Antlaşması’nın imzalanması ile sonuçlandı.

Görüşmelerin başladığı 1961 yılı Yumuşama Dönemi’nin başlangıcı sayıldı.

Sorunların görüşmeler yolu ile kontrol altına alınması süreci başladı.

ABD-SSCB ilişkilerinin temel esasları belirlendi.

Nükleer silahlarla ilgili bazı sınırlandırmalar getirildi.

3. Salt II. Anlaşmaları neden imzalandığı halde yürürlüğe konulmamıştır?

Salt I’in devamı olan Salt II görüşmeleri ABD ile SSCB arasında 1972de Cenevre’de başladı. 18 Haziran 1979’da Viyana’da sonuçlandı. Salt –II Antlaşması ile uzun menzilli nükleer silahların sınırlandırlması kararlaştırıldı.

Ancak ABD kamuoyunun tepkileri yüzünden uygulamaya konulamamıştır.Sovyetlerin 1979’da Afganistan’ı işgal etmesini bahane eden ABD Kongresi antlaşmayı onaylamamıştır.

 4. Helsinki deklarasyonuna zemin hazırlayan nedenleri yazınız?

II. Dünya Savaşı’ndan sonra barışı tesis edecek esaslı bir anlaşmanın ortaya konamamış olması tüm dünya istikrasızlıklara, gerginliklre ve çatışmalar yol açmıştır.

NATO’nun karşılıklı kuvvet indirimi önerisi

Silahsızlanma görüşmelerinin başlaması

Batı Almanya’nın SSCB ile Moskaova, Polonya ile Varşova Antlaşması’nı yapması

ABD,, Fransa, İngiltere ve SSCB arasında Berlin Anlaşması’nın imzalanması

Bloklar arasında ilişkilerin yumuşaması

1973’te Viyana’da karşılıklı ve dengeli kuvvet inidimi görüşmelerinin başlaması

 5. -Yumuşama döneminde dünyada hangi çatışmalar ve savaşlar olmuştur, bildiğiniz 5 çatışmanın adını yazarak birisini açıklayınız?

ABD ile SSC arasında Küba Buhranı yaşandı.

ABD Viatnam’a saldırdı. Çin ile SSCB bu savaş’ta Viatnam’ı destekledi.

Pakistan ile Hindistan arasında Keşmiş Meselesi oldu.

Afganistan’ SSCB saldırdı.

İsrail ile Araplar arasında savaşlar yaşandı.

   6-Bandung Konferansı ne demektir, hangi ülkeler bu konferansa katılmıştır, açıklayınız?

Bağlantısızlık” kavramını ilk kullanan Hindistan lideri Nehru olmuştur. Kore Savaşı sırasında Hindistan, Yugoslavya ve Mısır bağlantısızlarını ilan etmişlerdir.

Bağlantısızlık harekitinin başlangıcınoktası 1955 Nisanında Endonezya’nın Bandung şehrinde toplanan Asya-Afrika Konferansı’dır.

Konferansın amacı; yeni bağımsızı olan Afrika ve Asya ülkeleri arsında, ABD ve SSCB gibi iki büyük nükleer güç karşısında varlıklarını korumak için bir birlik ve dayanışma sağlamaktı.

 7-Bandung Konferansında hangi kararlar alınmıştır?

Sömürgecilik derhal sona erdirilmesi gereken kötü bir uygulamadır.

Sömürge düzeninin sürdürülmesinin temel insan haklarını tanımamak anlamına gelir.

Sömürgeciliğin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne aykırı olduğu ve dünya barışını engellediği

Sömürgecilikten kurtulmak isteyen uluslara destek olunması

Sömürgeci ülkelere baskı uygulamak ve milli kurtuluş savaşlarını desteklemek

Kendi topraklarında askeri üslere izin vermemek.

  Siz Cevaplayın:

 4 -Keşmir sorunu hangi ülkeler arasında bir sorun olmuştur ve nasıl çözülmüştür, kısaca açıklayınız? ……………………………………………………………………………………….......................

………………………………………………………………………………………....................... 

............................................…………………………………………………………....................... 

………………………………………………………………………………………....................... 

…………………………………………………………................................................................... 

………………………………………………………………………………………....................... 

………………………………………………………….................................................................. 

 

 

 

  • 5-Küba Buhranı nasıl çözümlenmiştir, Açıklayınız?
  • …………………………………………………………………………………....................... 
  • ……………………………………………………………….................................................. 
  • …………………………………………………………………………………....................... 
  • ………………………………………………………………................................................. 
  • …………………………………………………………………………………....................... 
  • ………………………………………………………………................................................. 
  • …………………………………………………………………………………....................... 
  • ………………………………………………………………................................................. 
  • …………………………………………………………………………………....................... 
  • ……………………………………………………………….................................................. 

 

 

 

 

  

Google+ WhatsApp