Dua II
Dua; Ey Allah'ım, Ey Mabudum (Kyn: KMY -II- )
Ey Mabudum, Ey Seyyidim ve Rabbim! Vahdaniyetine inandıktan; marifetin bütün kalbimi doldurduktan; dilim zikrinle meşgul olduktan, muhabbetin içime işledikten, Rububiyet makamına boyun eğerek sadakatle (günahlarımı) itiraf edip, doğrulukla (sana) dua ettikten sonra, beni cehennem ateşiyle azap etmen görülüp (inanılacak) şey mi?
Böyle bir şey senden uzaktır; sen kendi yetiştirdiğin birisini zayi etmezsin; yakınlaştırdığın birisini kendinden uzaklaştırmazsın, barındırdığın birisini kovmazsın kendisine merhamet ettiğin kimseyi belalara teslim etmezsin. Sen bütün bunlardan yücesin.
Keşke bir bilseydim, Ey Seyyidim, Mabudum ve Mevlam! Azametin karşısında secdeye düşen yüzlere; sadakatle vahdaniyetine şahadet eden ve medh ile sana şükür eden dillere; ilahlığını gerçekten itiraf eden kalplere, senin marifetinle dolup taşan ve böylece huşuyla eğilen kalplere cehennem ateşini musallat eder misin?
Ve itaat etmek üzere ibadet yerlerine koşan ve günahını itiraf ettiği halde senden mağfiret dileyen uzuvları azaba duçar eder misin?
Ey Kerem Sahibi, Ey Rabb! Senin hakkında böyle düşünülemez; senin fazl-u keremin bize böyle tanıtılmamıştır.
Dünyanın azıcık bela ve cezası ve ondaki zorluklar karşısında bizim tahammülsüzlüğümüzü sen biliyorsun; hâlbuki dünyadaki bela ve zorlukların devamı az, tahammülü kolay ve süresi kısadır; o halde nasıl tahammül ederiz ahretteki belaya; orada meydana gelecek büyük zorluk ve acılara?
Hâlbuki Ahret yurdunun Cehennem deryasında; o belanın müddeti uzun ve süreklidir ve ehline bir hafifletme de olmaz. Çünkü bu azap ancak, senin intikam ve gazabından kaynaklanır.
Buna ancak göklerin ve yerin dayanamayacağı bir şey.
Ey Seyyidim! O zaman senin güçsüz, zelil, hakir, muhtaç ve biçare kulların olan bizler nasıl dayanabiliriz cehennemin şiddetli azabına.
Ey Mabudum, Rabbim, Seyydim ve ey Mevlam! Hangi şeyden dolayı sana şikâyette bulunayız ve hangisi için ağlayıp sızlayalım.
Azabın elem ve şiddetine mi?
Yoksa belanın devamı ve süresinin uzunluğuna mı?
Ey Mabudum, Ey Seyyidim, Mevlam ve Rabbim! Eğer bize ceza çektirmek için düşmanların yanında yer verirsen ve bela ehliyle bizi bir araya toplarsan, bizi dostların ve velilerinden ayırırsan, Azabına tahammül edebilecek olsak bile, senin ayrılığına nasıl dayanabiliriz?
Diyelim ki ateşinin hararetine dayandık, ama keremine nazar etmekten mahrum olmamıza nasıl sabredelim?
Yahut affını ümit ettiğimiz halde ateşe nasıl girelim.
İzzetin hakkına ey Seyyidim ve Mevlam, sadakatle yemin ediyoruz ki:
Eğer konuşmamıza izin verirsen, cehennem ehli arasında, ümitliler gibi sürekli dergâhına yönelip inlerdik; medet dileyenler gibi feryat edip yardım dileriz senden.
ve bir şeyini kaybedenler gibi ağlayıp sızlarız sana ve seni çağırıp "Neredesin Ey Müminlerin Velisi!" der dururuz.
Ey ariflerin en yüce arzusu! Ey dileyenlerin imdadına yetişen! Ey sadık kalplerin dostu! Ve ey âlemlerin ilahı! Neredesin! Bize yol göster. Bizi kendine yaklaştır. Bizi Kur’an ayetlerinin hükmettiği doğru yola çevir. Bize şeytanların vesvesesini yaklaştırma. Düşmanlarını bize musallat etme.
Ey Mabudum! Münezzehsin sen. Ve biz sana hamt ediyoruz.
Olacak şey mi, sana karşı gelmesi yüzünden cehennemde tutulan ve günahından ötürü onun azabını tadan ve onun tabakaları arasında, işlediği suç ve cinayetten dolayı hapsedilen Müslüman bir kulunun sesini duyasın da affetmeyesin, oysa o kul, rahmetine göz diken biri gibi inlemekte ve tevhit ehlinin diliyle seni çağırmakta ve rububiyet makamını vasıta ederek sana el açmada.
-------------------------------
Duanın Devamı için tıklayın: