Balkanlar

Balkanlar

Küreselleşme Döneminde Balkanlar

E.YENİ OLUŞUM SÜRECİNDE BALKANLAR

1.Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin Dağılması

2.Arnavutluk’ta Demokratikleşme Süreci

I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan barış anlaşmaları balkan ülkelerinde “azınlıklar” meselesi ve toprak anlaşmazlıklarına neden oldu. I. Dünya Savaşını kesin olarak bitiren Paris Antlaşması (1919) ile Sırp-Hırvat ve Slovenlerden oluşan krallıklar birleştirilerek Yugoslavya devleti kuruldu. Aynı etnik kökenden gelmelerine rağmen bunlar sürekli birbirleri ile çatışma içinde olmuşlardır. II. Dünya Savaşı’nda Hitlerin etkisi ile Büyük Hırvatistan Devleti kuruldu. Tito’nun önderliğindeki Komünistler Alman ordusuna ve yerli Hırvat milislerine karşı başarıl oldular. 1945 seçimlerini kazanan Tito, Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti’ni kurarak krallık yönetimine son verdi.  1980′de Tito′nun ölümü ile cumhuriyetler arasındaki ilişkiler bozulmaya başladı. Yugoslavya’da egemen ulus anlayışının engellenmesi amacıyla siyasi yapı “Federalizm” olarak belirlendi. Yugoslavya; Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan, Makedonya Federal Cumhuriyetleri ile Voyvodina ve Kosova özerk bölgelerinden oluşturuldu. Bu durum özellikle krallık döneminde etkin durumda olan Sırpları rahatsız etti. Bütün toplulukların dil ve eğitim açısından ulusal hakları kâğıt üzerinde vardı ancak Yugoslavya’da Sırpların egemenliği devam etmiştir.

Tito dış politikada Sovyet hegemonyasına karşı duruşu nedeniyle SSCB tarafından COMINFORM’dan çıkarıldı. Bunun üzerine Tito Bağlantısızlar Blokunda yer aldı. 1974’te Tito ömür boyu devlet başkanı seçildi. Tito’nun 1980’de ölmesi ile diğer 6 federe cumhuriyetin cumhurbaşkanları tarafından dönüşümlü olarak yönetilmesi Yugoslavya’ya istikrar getirdi. 1980’li yıllarda Avrupa’da etkili olan ekonomik krizinden etkilenen Yugoslavya’da işsizlik, enflasyon ve dış borçlar aşrı milliyetçileri harekete geçirdi.

1987 yılının aralık ayında Slobodan Miloşeviç’in bir darbe ile Sırp Komünist Partisinin başına geçmesi ile

 -Kosova ve Voyvodina’ya tanınan özerklik hakkı iptal edildi.

 -Slovenya Cumhuriyet Parlamentosu ardından Hırvatistan kendi  bağımsızlıklarını ilan ettiler. Böylece Yugoslavya’da dağılma süreci başladı. Bu durum karşısında Yugoslavya Federal Hükümeti ellerindeki silahları bırakmasını istemeleri üzerine Hırvat-Sırp çatışması çıktı. 1991’de Hırvatistan ve Slovenya Yugoslavya Federasyonundan ayrıldıklarını açıkladılar. Bu durum karşısında Ordusu düzensiz Sırp milislerle harekete geçmesi nedeniyle iç savaş çıktı. Ardından Bosna-Hersek ve Makedonya da birlikten ayrılınca 6 devletten oluşan Yugoslavya’dan 4 ayrılmış oldu. (Slovenya, Hırvatistan, Makedonya ve Bosna-Hersek Yugoslavya’dan ayrıldı.) BM’ler Yugoslav krizinde etkin rol oynayamadı. Fakat ABD, Fransa, İngiltere Yugoslavya’nın toprak bütünlüğünü savundu. Ama Almanya tarihi, kültürü ve etnik yapısı nedeniyle AT ülkelerine baskı yaparak 23 Aralık’ta Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlığını tanıdı. Ne yazık ki Almanya aynı centirmenliği Bosna-Hersek için göstermedi ve Bosna-Hersek’e uygulanan silah ambargosunun uygulanmasını isteyerek bu Müslüman ülkeye uygulanan silah ambargosunun kaldırılmasına karşı çıktı. Sırbistan Bosna’da yaşayan Sırpları silahlandırdı ve gizlice Sırp milislerinin içine asker gönderdi. Sırp milisler binlerce masum Boşnak halkını katlettiler. Böylece Bosna topraklarının %70’i Sırbistan’ın eline geçti.

27 Nisan 1992’de Sırbistan ve Karadağ, Yugoslav Federal Cumhuriyeti’ni kurduklarını ilan ettiler. Aynı yıl Bosna’da yaşayan Hırvatlar, Hırvatistan’ın desteğini alarak Hersek Bosna Cumhuriyeti’ni kurdular. Ama aralarında anlaşmazlığa düşerek birbirleriyle çatışmaya girdiler. Sırpların Boşnaklı Müslümanları katlederek etnik temizliğe girişmesi sonucunda 500 000 mülteci Batı Avrupa ülkelerine sığınmak istedi. Batı Avrupa ülkeleri (Almanya, Avusturya, Macaristan, Hırvatistan, İtalya) sınırlarını mültecilere kapattılar. Bu durum Sırp Ordusunu cesaretlendirdi ve on binlerce Boşnak katledildi.

    Mülteci sorunuyla uğraşmak istemeyen Batılı devletlerin de etkisiyle Saraybosna, Gorajde, Serebrenika, Tuzla, Zepa ve Bihac 1993’te BM Güvenlik Konseyi tarafından  güvenli bölge ilan edildi. Bu güvenli bölgeye sığınan Boşnaklı Müslümanların canları korunmaya çalışıldı. Saraybosna’daki Pazar yerinde patlayan bomba nedeniyle  sivillerin ölmesi üzerine NATO tepki gösterdi ve Rusya’nın da desteğini alan Avrupa ülkeleri Washington’da düzenlenen bir törenle Bosna-Hersek topraklarında bir Boşnak-Hırvat Federasyonunun kurulmasını kararlaştırdılar.

     Bosna Sırp Cumhuriyeti Başkanı Radovan Karadziç ve General Ratko Mladiç′in öncülüğündeki Sırplar, Bosna-Hersek′teki Boşnak ve Hırvatları acımasızca katletmeye girişti.

1995’te Sırp General Ratko Miadiç komutasındaki Sırp güçleri, daha önce BM Güvenlik Konseyi tarafından “güvenli bölge” ilan edilen Doğu Bosna’ya (Serebrenika) saldırarak Binlerce Müslüman Boşnak katletti. Avrupa’nın 4. Gücüne sahip Sırp ordusu artık Avrupa’yı tehdit eder hale gelmişti. Bu durum tüm dünyayı ve Avrupa’yı ayağa kaldırdı. Bunun üzerine NATO harekete geçerek 30 Ağustos 1995’te  Sırp hedeflerine yönelik kapsamlı hava harekatı başlattı. Üç hafta boyunca süren hava harekatı sonucunda Sırplar ateşkes yapmayı kabul ettiler.

Sırbistan, Hırvatistan, Bosna- Hersek liderlerinin katılımı ile Dayton Antlaşması yapılarak savaş sona erdi. Bosna-Hersek Devleti’nin yapısı bu antlaşmayla belirlendi. Savaş sonrası Uluslar arası Ceza Mahkemesi Sırp ve Hırvatların ele geçirdikleri bölgelerde etnik katliam yaptıkları ifade edilmiştir. Kızılhaç Örgütünün verilerine göre Bosna-Hersek’te 35.000’i çocuk olmak üzere 312 000 kişinin katledildiği ve 2 milyon Boşnak’ın ise mülteci durumuna düşerek evlerini terk ettiği belirtilmiştir.

Yugoslavya’nın dağılmasından sonra; Slovenya 2004, Hırvatistan 2009’da NATO’ya üye olurken Makedonya Yunanistan’ın Veto etmesi nedeniyle NATO’ya giremedi.

   Mavi Kelebek Hadisesi:

   İnsanlık ve savaş suçlularının işlendiği bu savaş sırasında katliamları saklamak isteyen Sırp Katilleri toplu mezarlar oluşturdular. Bu mezarlar normalden derin kazıldı ve uydu taramalarında manyetik tarama algılamasını önlemek için Metal parçaları yerleştirdiler. Fakat bölgede inceleme yapan uzmanların dikkatini Mavi Kelebekler çekti. Mavi kelebekler toplu mezarlar üzerinde yetişen yaban çiçeği Artemis ve bu çiçekten beslenen mavi kelebeklerin sayısında artış gözlemlediler. Bu kelebekler nedeniyle bu güne kadar 370’den fazla toplu mezar tespit edildi.   

         Kosova Sorunu

      XX. yüzyıl boyunca Kosova’da yaşayan Sırp ve Arnavut unsurlar, bölgenin kontrolünü elde etmek için rekabet içinde olmuştur. Miloseviç 1989′da Kosova′nın özerk statüsünü iptal ederek bölgeyi doğrudan Belgrad′a bağlaması nedeniyle binlerce Arnavut ayaklandı.

       Kosovalı Arnavutlar Temmuz 1990′da bağımsızlıklarını ilan etti. Buna karşın Sırbistan yönetimi de Kosova Meclisi′ni feshetti. Kosovalı Arnavutlara ait kültür kurumları kapatıldı ve Arnavutça eğitime son verildi. 1996′da Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) Sırp devlet görevlilerine yönelik saldırılara başladı. Sırbistan, Şubat 1998′de Kosova′da katliama başlayarak etnik katliam başlattı.  Yüz binlerce mülteci Kosova′dan kaçmak zorunda kaldı.

       NATO, Sırp hedeflerine Mart 1999′da hava operasyonları düzenledi. Kosova′yı BM idaresine bırakan karar çerçevesinde NATO gücü KFOR bölgede konuşlandırıldı. Sırp birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı.

       Kosova′nın 17 Şubat 2008 tarihindeki bağımsızlık ilanını tanıyan ilk devlet Kosta Rika oldu. ABD ve Avrupalı devletlerin destek verdiği Kosova′nın bağımsızlığını ilk tanıyanlardan birisi de Türkiye′dir. Kosova′nın bağımsızlığını Sırbistan ve Rusya, İspanya, Güney Kıbrıs, Yunanistan, Romanya ve Slovakya tanımadılar.

        Makedonya

       Eski Yugoslavya′yı oluşturan altı cumhuriyetten biri olan Makedonya, Yugoslavya′nın dağılmasıyla birlikte 21 Kasım 1991′de bağımsızlığını ilan etti.

      Yugoslavya döneminde Makedonya′da Türklerle birlikte kurucu millet statüsünde olan Arnavutlar, Makedonya′nın bağımsızlığı ile bu haklarını kaybettiler. Bu nedenle anayasanın değiştirilmesi istendi. Makedonya yönetimi bu istekleri reddederek Arnavutça eğitim ve siyasi temsil hakkı gibi konularda Arnavutların önüne set çekti.

      Makedonya′nın % 30′unu oluşturan Arnavutlar siyasi ve kültürel hakları için Makedonya yönetimine karşı silahlı mücadeleye başladı. Makedonya′nın bağımsızlığı, BM tarafından 1993 yılında tanındı.

     Arnavutluk:

     XV. yüz yılda Osmanlı hâkimiyetine giren Arnavutluk 1912 Balkan Savaşlarında bağımsızlığını ilan etti. II. Dünya Savaşı’nda İtalyan tarafından işgal edilince Enver Hoca liderliğinde Alman ve İtalyanlara karşı bağımsızlık savaşı verdi. 1961’de SSCB’den uzaklaşınca Avrupa’da yalnız kaldı. Nisan 1985’te Enver Hoca’nın ölümü üzerine yerine Ramiz Alia Arnavutluk Komünist Partisi liderliğine geldi. Bu dönemde Arnavutluk dışa açıldı. Hükümet liberalleşmeyi kabul ederek dış sermayenin sınırlı da olsa ülkeye girmesine izin verdi. 22 Mart 1992 seçiminde Demokrat Parti’in kazanması ile Komünist Parti iktidarına son verildi. Bunun üzerine Ramiz Alia istifa etti. Yerine Cumhurbaşkanı Sali Berişa seçildi. Arnavutluk’un Avrupa Birliği ve NATO’ya üyelik görüşmeleri sürmektedir.

AB - ABD - Rusya ve Balkanlar

      1990 yıllarında  Balkanlarda yaşanan çatışmalar sırasında oldukça etkisiz kalan Avrupa Birliği, bugün Arnavutluk, Hırvatistan, Bosna, Makedonya ve Sırbistan Karadağ ile siyasi ve ekonomik bağlarını güçlendirme amacına dönük adımlar atmakta ve Balkan ülkelerinin kalkınma projelerini desteklemektedir.

      ABD bölgede yaşanan bağımsızlık süreçlerini desteklemektedir. En son Kosova′nın Sırbistan′dan bağımsızlığını desteklemiş ve yeni kurulan bu devleti ilk tanıyan ülkelerden birisi olmuştur. Balkanlarda yaşanan gerginlik ve çatışmalarda Sırbistan′ın en büyük destekçisi Rusya′dır. Ruslar Balkanlarda yaşanan ve ABD′nin destek verdiği bağımsızlık sürecinden rahatsız durumdadır. 

 

ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ KONULARINA GİT

Google+ WhatsApp