İran İslam Devrimi

İran İslam Devrimi

Humeyni Şahı Devirerek İran İslâm Cumhuriyeti Devleti'ni Kurdu

 

 İ R A N  

    1925’ten beri İran’da İngiltere’nin teşviki ile Pehlevi Hanedanlığı yönetimi ele geçirmişti Pehlevi Hanedanlığının 54 yıllık (1925-1979) iktidar dönemi, rejime sadık dostlar yetiştirdiği gibi karşıtlar da oluşturmuştur. 1973 petrol krizi ile petrol fiyatlarının yükselmesi, İran′ın petrol gelirini beklenmedik bir şekilde artırdı. ABD′ye milyarlarca dolarlık silah sipariş veren İran, Basra Körfezi üzerinde egemenlik kurmayı planlıyordu. Ülkede zamanla sosyal ve ekonomik dengesizlikler arttı.

Şah Hanedanının döneminde İran:

     -Daima Batı yanlısı güçleri ve monarşileri desteklemiştir.
    -Tüm Şiilerin ve Fars kökenlilerin koruyucusu rolünü üstlenerek söz konusu azınlıklara sahip ülkeler üzerinde denetim kurmak
     -Basra Körfezi’ndeki adalara ve önemli su yollarlına doğrudan sahip olmak istemiştir.

 
     Irak’ın daha önceden Ortadoğu’da Camp David Antlaşması’yla Orta Doğu’da Mısır’dan boşalan güçler dengesini kendi lehine değiştirmek istemesi ve bu amaçla yayılmacı bir politika takip etmesi Irak-Iran ilişkilerini olumsuz etkiledi. İran ve Irak arasındaki ilişkiler Soğuk Savaş boyunca gergin bir durumda sürmüştür. ABD′nin desteğini alan İran Şahı, Şatt′ül Arap′ı Irak’tan geri almak istemişti. Ancak 1975 Cezayir Anlaşması ile geçici olarak ilişkiler düzelmişti.

    Halkın uygulamalara karşı başlattığı protestoların yönetim tarafından dikkate alınmaması ayaklanmaya sebep oldu. Şah karşıtı güçler halk desteği bulmaya başladı. Bu güçler arasında en önemli grup liderliğini Ayetullah Humeyni′nin yaptığı grup idi. Şah′a karşı muhalefetinden dolayı İran’dan sürülen Humeyni 1963 yılında Irak′a gitti. Humeyni,  daha sonra Bursa ve ardından da 1978′de Paris′e yerleşti.

 Bu nedenle İran devrimi:
 -siyasi bakımdan dışlanmışların,
-dini bakımdan rahatsız olanların
-gelir dağılımından yeterince pay almayanların

-ülkenin ikiye bölünmesini istemeyen İran strateji devlet adamlarının
   ortak paydasında buluşmaları sonucunda ortaya çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
      Pehlevi hanedanlığının Batı yanlı politik uygulamalarıyla halk tarafından benimsenmeyerek memnuniyetsizliğe neden oldu. 
-Plansız toprak reformu, kırsal nüfusu yoksullaştırmıştı.
-Yoksulluk halkı köyden kente göçe zorlamıştı.
-Petrol gelirinin silahlanmaya harcanması gelir dağılımındaki eşitsizliği daha da artırdı.

İran’da Ocak 1978′de başlayan ayaklanmalar kontrolden çıkacak duruma gelmişti. 1978 yılı başlarında bölgesel nitelikli başlayan ayaklanma, bir yıl içinde halk hareketine dönüştü. 1979’da sürgündeki lider Ayetullah Humeyni’nin ülkeye dönmesiyle İran İslam Cumhuriyeti kuruldu.
 -çarşı esnafı ile köylüyü
-üniversite öğrencisi ile radikal Şii grupları aynı platformda buluşturarak İran Şahını tahtından eden bir sürecin adına İran devrimi denir.
30 Mart 1979′da yapılan halk oylaması ile İran İslam Cumhuriyeti kurularak dünyaya ilan edildi.

      Şüphesiz İran devrimi; yüzyılın en önemli devrimi olmuştur. Zira Orta Doğu’daki tüm siyasi dengelerin altını üstüne getirmiştir. Özellikle bu bölgelerin yer altı ve yer üstü kaynakları ABD ve batılı devletler tarafından sömürülmekteyken böyle bir hadisenin yaşanması dünya devletlerini şaşırtmıştır. Özellikle bu dönemlerde Rusya’nın ekonomik kriz ve sonrasında dağılma sürecine girmesi ve Rusya’dan dolayı doğacak boşluğun İran tarafından doldurulabileceği endişesini yaşayan Batılı devletler, İran Devrimi’ni başarısız kılmak gayyesi ile en acımasız faaliyetlerini sürdürmekten çekinmemişlerdir.

    İran’da kurulan yeni yönetim dış politikada bağlantısızlık ilkesini benimserken ABD öncülüğünde kurulan CENTO’dan ayrıldı. SSCB ile daha önce imzalanan dostluk anlaşmasının bazı maddeleri tek taraflı olarak feshedildi.

    Yeni yönetim, anayasa ile halka siyasi haklar tanıyan bir takım değişiklikler yaptı. İki aşamalı seçimler sonucunda yeni meclis oluşturuldu. Ülkedeki yeni yapılanma sırasında İran’a uygulanan ambargo ile İran ihracatının azalması ekonomiyi zor durumda bıraktı. ABD İran’da Humeyni tarafından kurulan İslam Devrimini yıkmak için İran’a bir operasyon yaparak Humeyni’yi devirmek istedi. Bunun için yaptığı operasyon, kum fırtınasının çıkması üzerine başarısızlıkla sonuçlandı.  

     İRAN-IRAK SAVAŞI

       Savaşın çıkmasının genel olarak sebeplerini maddeler halinde özetleyecek olursak;
- Basra Körfezi ve Şattülarap Su Yolu üzerinde egemenlik mücadelesi
-Saddam Hüseyin'in;  Arap liderliğine soyunarak İran’ı kendisine rakip görmesi,
-Saddam’ın Humeyni’yi alt ederek Arap dünyasından ünlenmek istemesi
 

    1979’da Saddam Hüseyin Batılı devletlerin kışkırtması üzerine Basra Körfezi’ne hâkim olmak için İran'daki rejim değişikliği ve iç karışıklıkları da göz önüne alarak 22 Eylül 1980’de Irak uçaklarının İran′a hücum etmesiyle başladı.  Savaşın ilk günleri Irak′ın üstünlüğü ile geçti. Ancak İran′ın direnişinin artması ile savaş karşılıklı yıpratma sürecine girdi. Tahran ve Bağdat karşılıklı bombalandı. 1981 Nisan ayından itibaren savaş yeniden alevlendi.

      İki ülkenin de ekonomik gücü büyük ölçüde petrole dayanıyordu. Irak, petrol taşıyan İran gemilerine saldırılar düzenlemeye başladı. Benzer şekilde İran da, Irak petrol tesislerine saldırmaya başladı.

    ABD, İran′daki İslâmi rejiminden endişe etmiştir. Yakınlaşmaya çalıştığı Irak′a çeşitli kanallardan silah yardımı yaptı ve büyük miktarda borç para sağladı. İran-Irak Savaşında Suriye ve Libya İran’ı diğer Arap ülkeleri ve Batılı devletler Irak’ı desteklemiştir. Türkiye ise tarafsız kalmayı tercih etmiştir.

     Savaş Yıllarında İran’ın başarılı olması üzerine Saddam Hüseyin Almanya’dan kimyasal silah temin etmiş ve  ABD de buna göz yummuştur. Saddam Hüseyin İran tarafından ele geçirilen yerlere kimyasal bomba atmıştır. Resmi kaynaklara göre 5 bin insan hayatını kaybetmiştir. (Ama tarafsız bazı kaynaklara göre 50 bin insan hayatını kaybetmiştir.)  Ayrıca ABD ve İngiltere 1986 Martında, BM′de Irak′ın İran′a karşı kimyasal ve biyolojik silahlar kullanmasını eleştiren kararlar alınmasını engelledi. Irak ordusu daha önceden SSCB′den alınan silah ve malzeme ile donatılmıştı. Savaş boyunca da silah almaya devam etti.

  Savaşın başlamasından Sekiz yıl sonra BM’nin kararı ile 6 Ağustos 1988’de sonlandı. Saddam Hüseyin İran ile yaptığı savaşta prestij kaybetmişti bu prestijini yeniden kazanmak için ABD’nin kışkırtması ile bu defa  Kuveyt′e saldırdı (1990). ′ABD’nin bu savaşa müdahale etme ihtimali üzerine Irak, İran′dan aldığı toprakları geri verdi.

    İrangate Olayı: İran’a uygulanan Ambargoya rağmen İsrailli bir general vasıtasıyla Regan döneminde ABD’den askeri silah alındı. Bu olay duyulunca dünyada büyük yankı uyandırdı.

    İran -  Irak Savaşı′nın Sonuçları

 -Saddam Hüseyin İran’a karşı kolay bir zafer kazanarak Arap dünyasında prestijini artırmayı, Humeyni’nin itibarı da kırmayı amaçlamıştı. Ancak bunun tam tersi gerçekleşmiştir.
-Savaş her iki tarafın petrol kaynaklarında ağır tahribat meydana getirmiştir.
-Her iki taraftan bir buçuk milyon insanın ölmesine neden olmuş
-Irak’ın başarısızlığı, Saddam Hüseyin’in Baas diktatoryasını, dışarıda başka bir zafer aramaya sevk etmiş ve 1990 Ağustosunda Kuveyt’e saldırmasına neden olmuştur.
-Savaşta iki tarafta 150 milyar dolarlık bir kaynak yok olmuş, iki ülkede de ekonomik sıkıntılar artmıştır.
-İran Irak Savaşı’nı Arap birliğinin bozulmasına ve İsrail’in bölgede daha rahat hareket etmesine neden olmuştur.
 Savaş boyunca aldığı borçları ödemekte zorlanan Irak, 1990 yılında Kuveyt′e saldırarak oradaki petrol kuyularını ele geçirmeye çalıştı.
 İran İslâm Devrimine muhalefet edenler tamamen tasfiye edildi ve İran İslam Devrimi kalıcı hale gelerek tamamen kökleşti.
-Uluslararası ilişkilerde yalnızlığa sürüklenen İran kendi silah endüstrisini kurmaya çalıştı. 
-Savaşın en kazançlıları İsrail ile Mısır olmuştur. Zira Arap dünyasının bölünmesi ve bilhassa Irak′ın İran′la başının derde girmesi, İsrail için rahatlatıcı bir gelişme idi. Avrupa ülkeleri ise tarafsız kalmayı ilan etse de Irak’ı desteklemişlerdir.

 

Google+ WhatsApp