Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası

ATATÜRK DÖNEMİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN DIŞ POLİTİKASI

      Atatürk'ün dış politika ilkeleri: 

         . Milli bağımsızlığımıza saygı gösteren ülkelerle dost geçinmek,

  • düşmanlara karşı dikkatli olmak.
  • dünya barışına katkıda bulunmak,
  • barışçı politikalar takip etmek
  • “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözüne bağlı kalmaktır.


1. Nüfus Mübadelesi.

2. Yabancı Okullar Sorunu.

3. Irak Sınırı ve Musul Sorunu.

4. Milletler Cemiyeti ve Milletler Cemiyetine Girişimiz.

5. Balkan Antantı.

6. Montrö Sözleşmesi.

7. Sadabat Paktı.

8. Hatay Sorunu ve Çözümü.

Atatürkçü düşünce sisteminin esasları doğrultusunda barışçı bir yönde oluşturulur.

 Milli dış politikamızın dayandığı başlıca esaslar:

  •  Öncelikle milli gücümüze dayanmak ve bağımsızlığımızı üstün tutmak,
  •  Milli sınırlar içinde kalmak,
  • Gerçekçi ve barışçı olmak,
  • Uluslar arası ilişkilerde eşitliğe dayanan ilişkiler kurmak,
  • Milli politikayı yürütürken iç teşkilatı dikkate almak,
  • Başka devletlerin politika ve yönetim sistemlerinden etkilenmemek,
  • Bilim ve teknolojiyi rehber kabul etmek

   Atatürk dış ilişkilerde özellikle bağımsızlığımızın zedelenmemesine dikkat edilmesini istemiştir. Çünkü Atatürk’e göre bağımsız olmayan devlet gerçekte devlet değildir. Atatürk’ün önem verdiği ikinci ilke de ilişkilerin mutlaka barışçı yoldan sürdürülmesi olmuştur. Bunu da “ Yurtta barış dünyada barış” ilkesiyle açıklamıştır.

 NÜFUS MÜBADELESİ (Değiş- Tokuş):                                   

       Lozan'da İstanbul'daki Rumlar ile Batı Trakya'daki Türkler dışındaki Türk ve Rum nüfusun değiştirilmesi öngörülmüştü.

• Yunanistan Mondros Mütarekesinden önce İstanbul'a gelmiş olan Rumlarında. İstanbullu sayılmasını istiyordu.

NOT: Yunanistan'ın amacı İstanbul'da daha çok Rum bırakmaktı.

• Türk tarafı ise "yerleşmiş" (Etabli) deyiminin kendi kanunlarına göre kabul edeceğini bildirdi.

Konu Adalet Divanına götürüldü. Divanda çözülemedi.

Önce Yunanistan Batı Trakya'daki Türklerin mallarına el koydu.

 İki taraf da savaş noktasına geldiyse de anlaştılar. 1926

Nüfus mübadelesi 1930'da gerçekleşti.

• Yunan Başbakanı Venizelos 'un Türkiye’yi ziyaretinden sonra Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk dönemi başladı.

 NOT: Türk Yunan ilişkileri 1954yılına kadar dostluk çerçevesi içinde kaldı. 19S4'te Yunanistan 'in Kıbrıs 'ı ele geçirmek istemesi üzerine ilişkiler tamamen bozuldu.

 SONUÇTA: Doğdukları yer ve geldikleri tarih ne olursa olsun İstanbul'daki Rumlarla Batı Trakya'daki Türklere Etabli " Sürekli oturan " sıfatı verilecekti.                                                                                                                                                                                          

  YABANCI OKULLAR MESELESİ:

     Lozan'da yabancı okulların denetimi Türkiye'ye bırakıldı.

Bu okullar Türk kanunlarına uyacaklardı.

    Türk Hükümeti, yabancı okullarda Türkçe, Türk Tarihi ve Coğrafya derslerinin Türkçe ve Türk öğretmenler tarafından okutulmasına karar verdi, 1926'da bir tüzük yayınladı.

Bazı okullar buna uymak istemediler.

     Diğer ülkelerden müdahale istediler. Türkiye bunu iç meselesi saydı.

     Hükümet kararlarına uymayan okullar kapatıldı, diğerleri uydular.

NOT: Bugün sayıları 63 civarında olan yabancı okullarda Tarih, Türkçe ve Coğrafya dersleri Türk öğretmenler tarafından ve Türkçe okutulmaktadır. Türk müfettişler tarafından-denetlenmektedir.                                                                                                                         

 TÜRKİYE'NİN MİLLETLER CEMİYETİNE GİRİŞİ (1932):  

 Wilson ilkelerine göre I. Dünya savaşından sonra kuruldu.

Türkiye'nin dış problemlerini barışçı yollarla çözmesi üzerine, Cemiyet-i Akvam Türkiye 'yi üyeliğe davet etti.

18-Temmuz-l932 tarihinde Türkiye Milletler Cemiyeti'ne (Cemiyet-i Akvam) üye oldu.                                                                                                                  

 IRAK SINIRI VE MUSUL MESELESİ:

     (5-HAZİRAN-1926)                                                          

            Mondros Mütarekesinden hemen sonra İngilizler Musul'u işgal etti.

Lozan’da çözümlenememiş ve sonraya bırakılmıştı.

1924 'de başlayan görüşmelerden sonuç alınamadı,

Türkiye ve İngiltere savaş hazırlıklarına başladı.

13-Şubat-1925 'de doğuda Şeyh Sait ayaklanması çıktı.

4-Mart -1925’de Takrir-i Sükun (Huzur ve güvenliği sağlama) kanunu çıkarıldı. Ayaklanma bastırıldı.

• 5-Haziran -1926'da İngiltere ile Ankara Antlaşması imzalandı. Sınır bu günkü şekilde çiziliyor, Musul Irak topraklarında kalıyordu.

NOT: Antlaşmaya göre; Irak hükümeti, petrol üzerine konan vergi gelirinden kendi payına düşecek miktarın yüzde onunu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye vermeyi kabul ediyordu.                                             

       BALKAN ANTANTI

       (9 ŞUBAT 1934):                                                           

       1933 yılında İtalya ve Almanya'nın güçlenmesi Balkan devletlerini birbirlerine yaklaştırdı. Çünkü İtalyanların Balkanlar, Almanya'nın da Doğuda çıkarları vardı.

Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya bir araya gelerek Balkan Paktı’nı kurdular (9-Şubat-1934).

• Bu Pakt ile bu devletlere ait sınırlar güvenlik altına alınıyordu.

Not: (1) Yunanistan ile ilişkileri iyi olmayan Bulgaristan Balkan Paktına alınmadı.

Not: (2) Yugoslavya'nın ayrılması ile Pakt dağıldı. (Almanya ve İtalya'nın baskısı ile Yugoslavya'nın Bulgaristan ile anlaşma yapması ve savaş ortamının problemleri sebebiyle)                                         

       SADABAT PAKTI (9-TEMMUZ-1937):                                     

İtalya'nın Ortadoğu üzerindeki emellerinin artması üzerine Türkiye -İran, Irak, Afganistan arasında yakınlaşma doğdu.

Bu devletler 1937'de Sadabat Paktı’nı kurdular.

 Not: Bu Antlaşma ile Türkiye doğu ve güney sınırlarını güvenlik altına almıştır.  

      MONTRÖ SÖZLEŞMESİ (20 TEMMUZ 1936):

     Lozan'da Boğazlar komisyonu milli hakimiyetimizi sınırlamıştı.

Türkiye geçişi denetleyemiyor ve asker bulunduramıyordu.

İtalya'nın Habeşistan'a saldırması, Almanya'nın Versay ile askersiz olması gereken Ren bölgesine asker sokması ve dünyanın savaş ortamına sürüklenmesi üzerine Milletler Cemiyeti'ne başvurdu.

• 20-Temmuz-l936 'da ilgili devletlerle yapılan Antlaşmaya göre:

Boğazlar Komisyonu kaldırıldı.

Türk askeri askersiz bölgeye girecek.

Boğazlar Türk Devletine verildi.

• Ticaret gemileri serbestçe geçecek, ancak askeri gemilerin geçişi sınırlandırılacaktı.

• Savaş sırasında Türkiye Boğazları kapatabilecekti.

• Herhangi bir anda Karadeniz'de bulunabilecek ve Karadeniz'de kıyısı olmayan devletlerin donanmalarına ait savaş gemileri zaman ve ağırlıkları bakımından sınırlandırıldı. Ayrıca, Boğazlardan geçecek savaş gemileri için önceden Türk Devletinden izin alınacaktı. Böylece, boğazlar üzerindeki Türk egemenliği kayıtsız şartsız kabul edildi.

    Sözleşme; Fransa İngiltere, Yugoslavya, Romanya, Yunanistan, Sovyetler Birliği ve Türkiye tarafından imzalandı

NOT:  Montrö Sözleşmesi ile Türkiye Doğu Akdeniz'de güçlenerek, milletlerarası dengede önemli bir konuma gelmdi.

NOT: Görüşmelerde en çok Rusya direndi, İngiltere ise Almanya ve İtalya'nın güçlenmesi sebebiyle çıkarları doğrultusunda Türkiye'nin yanında yer aldı.                                                                                                       

   HATAY MESELESİ VE HATAY'IN ANAVATANA KATILMASI:    

     20 Ekim 1920’de, Fransa ile imzalanan Ankara anlaşması ile Türkiye-Suriye sınırı çizilmiş ve Hatay Fransa’nın mandası altında kalmıştı. Burada yaşayan Türklere hakları verilmişti. Ancak Fransa’nın buradaki mandasını kaldırması üzerine Hatay yeniden gündeme getirilmiştir. Konu Milletler Cemiyeti’ne götürülmüş ve Türkiye-Fransa arasında görüşmeler başlamıştı(1936). Sonunda 2 Eylül 1938’de bağımsız bir Hatay Devleti kuruldu. Ancak bu durum uzun sürmemiş ve Hatay meclisinin aldığı bir kararla Hatay ülkemize katıldı(1939).

   Hatay’ın ülkemize katılmasında Atatürk’ün üstün çabası etkili olmuştur. Barış yoluyla kazanılmış siyasi bir başarıdır.

   Jeopolitik: Bir devletin ekonomik, coğrafi, siyasal ve stratejik özelliklerinin dış politikayı etkilemesidir.

  Türkiye, sahip olduğu coğrafi konum, uluslar arası politikaları etkileyen özelliklere sahiptir. Bunların başlıcaları:

  •  Türkiye’nin Asya, Avrupa ve Afrika’yı birleştiren stratejik bir konumda olması,
  •  Boğazlar sayesinde deniz ticaret yollarına hâkim olması,
  •  Batı ile Orta Doğu arasında bir köprü durumunda olması,
  •  Bir dünya savaşı ihtimalinde çok önemli bir coğrafi konumda olması,
  •  Zengin eski uygarlıkların mirasına sahip olmasıdır.

   Türkiye’nin bu önemi, güçlenmemizi istemeyen bazı devletleri, aleyhimizdeki bazı faaliyetleri desteklemekte ve gelişmemizi engellemeye çalışmaktadırlar. Bu amaçla iç ve dış tehdit unsurlarını desteklemektedirler. Özellikle terörizm faaliyetlerini destekleyerek hem Türkiye’yi içten çökertmeye çalışmakta hem de kendilerine silah pazarı yaratmaktadırlar. Bu şekilde davranan devletler terörizmin yayılmasına en büyük katkıyı yapmış olmaktadırlar. Bunun yanı sıra bazı devletler geçmişte yaşanan bazı olayları günümüzde gerçek dışı bir durumda ortaya çıkarmakta ve uluslar arası ilişkilerimizi bozarak bizi zor durumda bozmaya çalışmaktadırlar. Ermeni soykırımı iddiası bu amaçla kullanılmaktadır.

    Bütün bu tehditlerin önüne geçmek ve sahip olduğumuz stratejik avantajları korumak, toplum olarak birlik olmamız ve her alanda güçlenme çalışmaları yapmamızla mümkündür.

 Dikkat:  TBMM’si Hatay'ın Anavatana katılışını 30-Haziran-1939'da onayladı. 7-Temmuz-1939'da çıkarılan bir kanunla Hatay'ın il oldu.

Uyarı:  Hatay meselesi Atatürk'ün hayatının son aylarını büyük bir üzüntü ile geçirmesine neden oldu. Atatürk'ün  dahice siyaseti sayesinde hatay sorunu çözüldü.

 Uyarı 2:  Hatay'ın Anavatana katılması olayında Fransa, Türkiye lehine ılımlı davranmıştır. Bunda Almanya'nın yayılmacı politikaları etkili olmuştur. 

NÜFUS MÜBADELESİ (Değiş- Tokuş):                                    

       Lozan'da İstanbul'daki Rumlar ile Batı Trakya'daki Türkler dışındaki Türk ve Rum nüfusun değiştirilmesi öngörülmüştü.

• Yunanistan Mondros Mütarekesinden önce İstanbul'a gelmiş olan Rumlarında. İstanbullu sayılmasını istiyordu.

NOT: Yunanistan'ın amacı İstanbul'da daha çok Rum bırakmaktı.

• Türk tarafı ise "yerleşmiş" (Etabli) deyiminin kendi kanunlarına göre kabul edeceğini bildirdi.

Konu Adalet Divanına götürüldü. Divanda çözülemedi.

Önce Yunanistan Batı Trakya'daki Türklerin mallarına el koydu.

İki taraf da savaş noktasına geldiyse de anlaştılar. 1926

Nüfus mübadelesi 1930'da gerçekleşti.

• Yunan Başbakanı Venizelos 'un Türkiye’yi ziyaretinden sonra Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk dönemi başladı.

 NOT:Türk Yunan ilişkileri 1954yılına kadar dostluk çerçevesi içinde kaldı. 19S4'te Yunanistan 'in Kıbrıs 'ı ele geçirmek istemesi üzerine ilişkiler tamamen bozuldu.

 SONUÇTA: Doğdukları yer ve geldikleri tarih ne olursa olsun İstanbul'daki Rumlarla Batı Trakya'daki Türklere Etabli " Sürekli oturan " sıfatı verilecekti.                                                                                                                                                                                   

  YABANCI OKULLAR MESELESİ:

     Lozan'da yabancı okulların denetimi Türkiye'ye bırakıldı.

Bu okullar Türk kanunlarına uyacaklardı.

    Türk Hükümeti, yabancı okullarda Türkçe, Türk Tarihi ve Coğrafya derslerinin Türkçe ve Türk öğretmenler tarafından okutulmasına karar verdi, 1926'da bir tüzük yayınladı.

Bazı okullar buna uymak istemediler.

Diğer ülkelerden müdahale istediler. Türkiye bunu iç meselesi saydı.

Hükümet kararlarına uymayan okullar kapatıldı, diğerleri uydular.

NOT: Bugün sayıları 63 civarında olan yabancı okullarda Tarih, Türkçe ve Coğrafya dersleri Türk öğretmenler tarafından ve Türkçe okutulmaktadır. Türk müfettişler tarafından-denetlenmektedir.                                                                                                                            

 TÜRKİYE'NİN MİLLETLER CEMİYETİNE GİRİŞİ (1932):  

            Wilson ilkelerine göre I. Dünya savaşından sonra kuruldu.

Türkiye'nin dış problemlerini barışçı yollarla çözmesi üzerine, Cemiyet-i Akvam Türkiye 'yi üyeliğe davet etti.

18-Temmuz-l932 tarihinde Türkiye Milletler Cemiyeti'ne (Cemiyet-i Akvam) üye oldu.                                                                                                                  

 IRAK SINIRI VE MUSUL MESELESİ:

     (5-HAZİRAN-1926)                                                          

            Mondros Mütarekesinden hemen sonra İngilizler Musul'u işgal etti.

Lozan’da çözümlenememiş ve sonraya bırakılmıştı.

1924 'de başlayan görüşmelerden sonuç alınamadı,

Türkiye ve İngiltere savaş hazırlıklarına başladı.

13-Şubat-1925 'de doğuda Şeyh Sait ayaklanması çıktı.

4-Mart -1925’de Takrir-i Sükun (Huzur ve güvenliği sağlama) kanunu çıkarıldı. Ayaklanma bastırıldı.

• 5-Haziran -1926'da İngiltere ileAnkara Antlaşması imzalandı. Sınır bu günkü şekilde çiziliyor, Musul Irak topraklarında kalıyordu.

NOT: Antlaşmaya göre; Irak hükümeti, petrol üzerine konan vergi gelirinden kendi payına düşecek miktarın yüzde onunu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye vermeyi kabul ediyordu.                                             

       BALKAN ANTANTI

       (9 ŞUBAT 1934):                                                           

       1933 yılında İtalya ve Almanya'nın güçlenmesi Balkan devletlerini birbirlerine yaklaştırdı. Çünkü İtalyanların Balkanlar, Almanya'nın da Doğuda çıkarları vardı.

Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavyabir araya gelerek Balkan Paktı’nı kurdular (9-Şubat-1934).

• Bu Pakt ile bu devletlere ait sınırlar güvenlik altına alınıyordu.

Not: (1) Yunanistan ile ilişkileri iyi olmayan Bulgaristan Balkan Paktına alınmadı.

Not: (2) Yugoslavya'nın ayrılması ile Pakt dağıldı. (Almanya ve İtalya'nın baskısı ile Yugoslavya'nın Bulgaristan ile anlaşma yapması ve savaş ortamının problemleri sebebiyle)                                         

 SADABAT PAKTI (9-TEMMUZ-1937):                                     

İtalya'nın Ortadoğu üzerindeki emellerinin artması üzerine Türkiye -İran, Irak, Afganistan arasında yakınlaşma doğdu.

Bu devletler 1937'de Sadabat Paktı’nı kurdular.

 Not: Bu Antlaşma ile Türkiye doğu ve güney sınırlarını güvenlik altına almıştır.  

     MONTRÖ SÖZLEŞMESİ (20 TEMMUZ 1936):

     Lozan'da Boğazlar komisyonu milli hakimiyetimizi sınırlamıştı.

Türkiye geçişi denetleyemiyor ve asker bulunduramıyordu.

İtalya'nın Habeşistan'a saldırması, Almanya'nın Versay ile askersiz olması gereken Ren bölgesine asker sokması ve dünyanın savaş ortamına sürüklenmesi üzerine Milletler Cemiyeti'ne başvurdu.

• 20-Temmuz-l936 'da ilgili devletlerle yapılan Antlaşmaya göre:

Boğazlar Komisyonu kaldırıldı.

Türk askeri askersiz bölgeye girecek.

Boğazlar Türk Devletine verildi.

• Ticaret gemileri serbestçe geçecek, ancak askeri gemilerin geçişi sınırlandırılacaktı.

• Savaş sırasında Türkiye Boğazları kapatabilecekti.

• Herhangi bir anda Karadeniz'de bulunabilecek ve Karadeniz'de kıyısı olmayan devletlerin donanmalarına ait savaş gemileri zaman ve ağırlıkları bakımından sınırlandırıldı. Ayrıca, Boğazlardan geçecek savaş gemileri için önceden Türk Devletinden izin alınacaktı. Böylece, boğazlar üzerindeki Türk egemenliği kayıtsız şartsız kabul edildi.

    Sözleşme; Fransa İngiltere, Yugoslavya, Romanya, Yunanistan, Sovyetler Birliği ve Türkiye tarafından imzalandı

NOT: (1) Montrö Sözleşmesi ile Türkiye Doğu Akdeniz'de güçlenmiş, milletlerarası dengede önemli bir konuma gelmiştir.

NOT: (2) Görüşmelerde Rusya direnmiş, İngiltere ise Almanya ve İtalya'nın güçlenmesi sebebiyle Türkiye'nin yanında yer almıştır.                                                                                                       

   HATAY MESELESİ VE HATAY'IN ANAVATANA KATILMASI:    

     20 Ekim 1920’de, Fransa ile imzalanan Ankara anlaşması ile Türkiye-Suriye sınırı çizilmiş ve Hatay Fransa’nın mandası altında kalmıştı. Burada yaşayan Türklere hakları verilmişti. Ancak Fransa’nın buradaki mandasını kaldırması üzerine Hatay yeniden gündeme getirilmiştir. Konu Milletler Cemiyeti’ne götürülmüş ve Türkiye-Fransa arasında görüşmeler başlamıştı(1936). Sonunda 2 Eylül 1938’de bağımsız bir Hatay Devleti kuruldu. Ancak bu durum uzun sürmemiş ve Hatay meclisinin aldığı bir kararla Hatay ülkemize katıldı(1939).

   Hatay’ın ülkemize katılmasında Atatürk’ün üstün çabası etkili olmuştur. Barış yoluyla kazanılmış siyasi bir başarıdır.

   Jeopolitik: Bir devletin ekonomik, coğrafi, siyasal ve stratejik özelliklerinin dış politikayı etkilemesidir.

  Türkiye, sahip olduğu coğrafi konum, uluslar arası politikaları etkileyen özelliklere sahiptir. Bunların başlıcaları:

  •  Türkiye’nin Asya, Avrupa ve Afrika’yı birleştiren stratejik bir konumda olması,
  •  Boğazlar sayesinde deniz ticaret yollarına hakim olması,
  •  Batı ile Orta Doğu arasında bir köprü durumunda olması,
  •  Bir dünya savaşı ihtimalinde çok önemli bir coğrafi konumda olması,
  •  Zengin eski uygarlıkların mirasına sahip olmasıdır.

   Türkiye’nin bu önemi, güçlenmemizi istemeyen bazı devletleri, aleyhimizdeki bazı faaliyetleri desteklemekte ve gelişmemizi engellemeye çalışmaktadırlar. Bu amaçla iç ve dış tehdit unsurlarını desteklemektedirler. Özellikle terörizm faaliyetlerini destekleyerek hem Türkiye’yi içten çökertmeye çalışmakta hem de kendilerine silah pazarı yaratmaktadırlar. Bu şekilde davranan devletler terörizmin yayılmasına en büyük katkıyı yapmış olmaktadırlar. Bunun yanı sıra bazı devletler geçmişte yaşanan bazı olayları günümüzde gerçek dışı bir durumda ortaya çıkarmakta ve uluslar arası ilişkilerimizi bozarak bizi zor durumda bozmaya çalışmaktadırlar. Ermeni soykırımı iddiası bu amaçla kullanılmaktadır.

    Bütün bu tehditlerin önüne geçmek ve sahip olduğumuz stratejik avantajları korumak, toplum olarak birlik olmamız ve her alanda güçlenme çalışmaları yapmamızla mümkündür.

NOT:(1) TBMM’si Hatay'ın Anavatana katılışını 30-Haziran-1939'da onayladı. 7-Temmuz-1939'da çıkarılan bir kanunla Hatay'ın il olması sağlandı.

NOT: (2) Atatürk'ün hayatının son aylarını büyük bir üzüntü ile geçirmesine sebep olan Hatay meselesi onun dahice siyaseti sayesinde çözümlendi.

NOT: (3) Hatay'ın Anavatana katılması olayında Fransa, Türkiye lehine ılımlı davranmıştır. Bunda Almanya'nın yayılmacı politikalarının etkisi olmuştur

konular 

 

Google+ WhatsApp