12. Sınıf Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Dersi

12. Sınıf Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Dersi

Dünya bir avuç azınlık tarafından sömürülüyor.

ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ ÖZET DERS NOTLARI
 

XX. YÜZYIL BAŞLARINDA DÜNYA I. DÜNYA SAVAŞI (1914 – 1918)
Genel Sebepleri
a) Fransız İhtilali’nin getirmiş olduğu milliyetçilik anlayışı doğrultusunda ulusal devletlerin kurulmaya başlan- ması ve bu doğrultuda Avrupa’da çeşitli etnik çatışmaların yaşanması
b) Siyasi birliklerini geç kurmuş olan İtalya (1870) ve Almanya’nın (1871) hammadde ve pazar arayışlarına girerek mevcut dengeleri bozmaları karşısında o zamana kadar rakipsiz kalan İngiltere, Fransa ve Rusya’nın birbir- lerine yakınlaşmaları
Özel Sebepler
a) Almanya’nın Sedan savaşıyla Fransa’dan ele geçirdiği Alsace – Lorraina bölgesinin iki ülke arasında sorun yaratması
b) Balkanlarda Rusya’nın uygulamış olduğu Panislavizm politikasının Avusturya – Macaristan İmparatorluğu’nu rahatsız etmesi
c) Pancermenizm (Cermen Birliği) politikasını savunan Almanya’nın, Rusya’nın Balkanlara hakim olma düşün- cesine karşı çıkması
d) Almanya’nın Osmanlı Devleti’ne yakınlaşma politikası izlemesi üzerine, sömürgelerine giden en kısa yolun kesilmesinden endişe duyan İngiltere’nin Fransa ve Rusya’yla ittifak yapması
e) İtalya’nın Akdeniz çevresinde sömürgeler kurarak eski gücüne kavuşmak için İngiliz sömürgelerine göz dikmesi
Birinci Dünya Savaşı 28 Haziran 1914’te Saraybosna’da Avusturya – Macaristan veliahtı Ferdinand’ın bir Sırp tarafından öldürülmesiyle başladı. Önceleri tarafsız kalan ABD’nin savaşa girmesiyle “İtilaf Devletleri” savaşı kazandı.
PARİS BARIŞ KONFERANSI 18 Ocak 1919
Bozulan dengeyi kuracak barış antlaşmalarının imzalanmasını sağlamak amacıyla toplanmıştır. Konferansa, ABD, Fransa, İtalya, Japonya ve İngiltere devletleri yön vermiştir. Bu konferansta Avrupa’nın siyasi haritası yeniden çizildi. Buna göre Avusturya – Macaristan, Osmanlı, Alman ve Rus İmparatorlukları parçalandı. Polonya, Çekoslavakya, Litvanya, Letonya, Estonya, Finlandiya gibi yeni devletler kuruldu. Sırbistan’ın sınırları genişletilerek Yugoslavya adını aldı. Bu konferansta Wilson İlkeleri gereği Milletler Cemiyeti’nin kurulması kararı alınmıştır. Bu konferanstan sonra ABD yalnızcılık politikasına geri dönmüştür.

MONREO DOKTRİNİ: 1823’te ABD başkanı Monreo’nun temellerini attığı ABD’nin dış politikasını şekillendiren doktrine göre ABD’nin, Avrupalıların kendi kıtasındaki sömürgecilik hareketlerine izin vermemesi ve Avrupa ülkeleri arasındaki sorunlara karışmama ilkesine Monreo Doktrini denir.

I. Dünya Savaşı Sonrasında Yapılan Antlaşmalar Almanya : Versay
Avusturya : Sen–Jermen
Macaristan : Trianon
Bulgaristan : Nöyyi Osmanlı : Sevr
I. DÜNYA SAVAŞI’NIN SONUÇLARI
1) Osmanlı, Alman, Rus, Avusturya–Macaristan gibi imparatorluklar yıkıldı.
2) Milletler Cemiyeti kuruldu.
3) Sömürgecilik isim değiştirerek “Manda Yönetimi” adıyla daha da yaygınlaştı. 4) Sömürge rekabeti Uzak Doğu’dan Orta Doğu’ya kaydı.
5) Dünyada Milliyetçilik düşüncesi güç kazandı.
6) Yeni rejimler ortaya çıktı.
7) 9,2 milyon insan öldü.
ÇARLIK RUSYA’SININ YIKILIŞI VE BOLŞEVİK İHTİLALİ
Mart 1917’e Petersburg’da kadın işçilerin başlattığı grev kısa sürede askerlerinde destek vermesiyle bir devrime dönüşünce Çar II. Nikola tahttan çekilmiş, Duma (meclis) üyeleri tarafından kurulan geçici hükümet yetkiyi devraldı. Önceleri geçici hükümeti destekleyen Bolşevikler, sürgündeki Lenin’in Petersburg’a dönmesiyle geçici hükümeti devirmeye karar verdiler. Ekim 1917’de Bolşevikler yönetimi ele geçirdiler. Lenin zaman kazanmak için Almanlarla 3 Mart 1918’de Brest Litovsk Antlaşması’nı imzaladı. Dış güçlerin desteklediği Çar yanlısı Beyaz Ordu’nun başlattığı iç savaş üç yıl sürmüş ve bu iç savaş Bolşevikler’in zaferiyle sonuçlandı.
Ülke kıtlık ve ekonomik sıkıntı yaşanınca Lenin geçici uzlaşma politikalarından ibaret N.E.P adı verilen yeni eko- nomi politikası ilan etti (1921). Bu politika gereği küçük işletmelerin devletleştirilmesinden vazgeçilmiştir.
– Devlet 1 Ocak 1923 Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) adını aldı.
– Lenin 1924’de ölünce yerine Joseph Stalin geçerek I. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nı uygulamaya koymuştur.
BASMACI HAREKETİ
“Baskın yapan, hücum eden” manasına gelen basmacı tabiri, çarlık döneminde Ruslar tarafından Türkmenistan, Başkurdistan ve Kırım’da faaliyet gösteren kuvvetler için kullanılmıştı. 1918’de Milli Hokand Hükümeti’nin Ruslar ta- rafından dağıtılması üzerine Basmacı hareketi bir halk hareketine dönüştü. Bu hareketin amacı Türkistan’ı Ruslardan kurtarmaktı. Kasım 1921’de Enver Paşa’nın Türkistan’a gelip Basmacılara katılması üzerine bölgede çatışmalar artmaya başladı. 1922’de Sovyet Rusya’nın bölgede genel bir saldırıya geçmesiyle Enver Paşa çatışmada ölmüş ve bu hareket zayı amaya başlamıştır. 1936’da Ruslar Basmacı hareketine tamamen son vermiştir. Böylece Batı Türkistan’da SSCB’ye bağlı Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri kuruldu.
II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet yöneticileri düşmanla işbirliği yaptıkları iddiasıyla Kırım, Karaçay, Balkar, Ahıska, Çeçen ve İnguş Türklerini Orta Asya ve Sibirya’ya sürgün ettiler.
Zeki Velidi Togan: 1890 Türkistan doğumlu olup Basmacı harekatı içerisinde yer almıştır. Daha sonra Türkiye’ye gelerek İstanbul Üniversitesi’nde Umumi Türk Tarihi kürsüsünü kurmuştur. Ordinaryüs ünvanı almıştır.

ORTA DOĞU’DA MANDA YÖNETİMLERİNİN KURULMASI
İngiltere ve Fransa Nisan 1920’de toplanan San Remo Konferansı’nda Orta Doğu’yu kendi aralarında paylaştı-
lar.
Buna göre; Fransa’ya : Suriye ve Lübnan civarları
İngiltere’ye : Irak – Filistin ve Ürdün civarları

 

İNGİLTERE VE ORTADOĞU
İngiltere’nin sömürgelerine ulaşmada en kısa yol olan Ortadoğu 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılması ve XIX. yüzyılın sonlarında bölgede önemli petrol rezervlerinin bulunmasıyla daha da önem kazandı. Almanya’nın Osmanlı Devleti’ne yakınlaşarak Orta Doğu’da etkinlik kurmaya çalışması üzerine İngiltere bölgedeki ajanlarınında kışkırtma- sıyla Arapları Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklandırmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında Hicaz Emiri Şerif Hüseyin kendini “Arap Ülkelerinin Kralı” ilan etti. San Remo Konferansı’nda Musul İngiltere’ye bırakılmıştır. İngiltere Şerif Hüseyin’nin oğlu Faysal’ı 1921’de Irak krallığına getirdi. Iraklılar İngiliz işgaline karşı bağımsızlık mücadelesi başlatarak 1930’da bağımsızlıklarını kazandılar.
1922’de Ürdün İngiltere’nin Mandası olarak kuruldu ve başına Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah getirildi. Bu devlet 1946 yılında bağımsızlığına kavuştu.

 

FRANSA VE ORTADOĞU
San Remo Konferansı’nda Fransa’ya bırakılan Suriye 1930’da bağımsızlığına kavuştu ancak ülkede Fransız mandası bir süre daha devam etti. Suriye’nin tamamen bağımsız olması ancak 1946 yılında gerçekleşti.
UZAK DOĞU’DA YENİ BİR GÜÇ JAPONYA
1867’de genç yaşta başa geçen İmparator Mutsuhito döneminde batı tarzı yeniliklerin yapıldığı “Meiji Restarasyonu” denilen reform süreci başladı. Ülkede 1868’de feodal düzen yıkılarak eğitim, hukuk, sosyal ve eko- nomik alanda batı tarzında birçok yenilikler yapıldı. Yapılan reformlar sonucunda XIX. yüzyılın sonlarında Japonya güçlü bir devlet haline geldi. Hammadde kaynakları açısından fakir olan Japonya Çin üzerinde hakimiyet kurmak isteyince Rusya ile karşı karşıya gelmiş iki ülke arasında yapılan savaşı (1904 – 1905) Japonya kazanarak, Çin ve Kore üzerinde hakimiyet kurmuştur.

 

MEİJİ RESTORASYONU DENİLEN REFORM SÜRECİNDE YAPILAN REFORMLAR

1) Prusya – Almanya modeline uygun bir Anayasa yapıldı
2) Çağdaş bankacılık sistemi oluşturuldu
3) Okur-yazar oranı artırıldı
4) Feodal düzen yıkıldı
5) Takvim değiştirildi
6) Giyim kuşamda Avrupa örnek alındı
7) Japon donanmasının kurulmasında İngiltere krallık donanmasından faydalanıldı 8) Demiryolu ağı ve telgraf hatları oluşturuldu

1929 DÜNYA EKONOMİK KRİZİ KRİZİN NEDENLERİ
a) Sanayileşmiş şehirlerde işsizlerin ve evsizlerin sayısının artması
b) Bir çok ülkede inşaat faaliyetlerinin durması
c) Tarım ürünü yatlarında büyük düşüşler görülmesi
d) Madencilik alanında talebin beklenmedik düzeyde düşmesi
e) Amerikan banka ve şirketlerinin çalışma esaslarını düzenleyen yasaların yetersiz oluşu f) İngiltere’nin para birimi olan Pound’un aşırı değer kazanması

 

EKONOMİK KRİZİN ORTAYA ÇIKIŞI (KARA PERŞEMBE)
1928’den Ekim 1929’a kadar NewYork Borsası sürekli yükselerek yatırımcılara yüksek kazanç sağlıyordu. 3 Ekim 1929’dan itibaren borsanın yükselişi durarak hisse senetleri düşmeye başladı. 21 Ekim’de yabancı yatırımcılar ellerindeki kağıtları çıkarmaya başlayınca 24 Ekim’de borsa dibe vurdu (Kara Perşembe). Buna paralel olarak çok sayıda banka batmış, birçok insanın mal varlığı yok olmuştu. Kısa sürede insanlar açlığa sürüklendi. Piyasadaki para bir anda yok olunca insanlar ihtiyaçlarını karşılamak için takas yoluna gitmeye başladılar.

 

KRİZİN TÜRKİYE’YE ETKİLERİ
Türkiye bu ekonomik krizden kurtulmak için korumacı – devletçi iktisat politikalarına yöneldi. Dış ticaret ve döviz üzerinde devlet denetimi artırılırken gümrük vergileri artırılarak ithalata kısıtlamalar getirilmiştir. 4 Nisan 1929’da İstanbul Darülfünunda düzenlenen “Yerli Malı Kullanma ve Koruma” konulu toplantıda gençlik, yerli malı kullanmaya dair yemin içmiştir ve bu toplantıda her yıl “Yerli Malları Haftası” kutlanılması kararı alındı.
Daha sonra “Yerli malı kullanımı”nı yaygınlaştırmak amacıyla, Atatürk’ün talimatıyla kurulan “Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti” Aralık 1929’da çalışmalarına başladı. Cemiyetin başkanlığını TBMM başkanı Kazım Özalp yap- mıştır.

İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE AVRUPA BARIŞIN SÜREKLİLİĞİNİ SAĞLAMA ÇABALARI
MİLLETLER CEMİYETİ: Paris Barış Konferansı’nda 32 devlet tarafından kurulması kabul edildi. 10 Ocak 1920’de Merkezi Cenevre olmak üzere kuruldu. Fikir önderliğini ABD’nin yaptığı bu örgüte ABD üye olmamıştır. Türkiye bu cemiyete 1932’de üye oldu. Zamanla örgütün üye sayısı 63’e çıktı.
LOCARNO ANTLAŞMASI: 1 Aralık 1925’te Almanya – Fransa – İngiltere – İtalya – Belçika – Polonya ve Çekoslovakya arasında uluslararası barışı korumaya yönelik olarak imzalanmıştır.
BRİAND KELLOGG PAKTI: 27 Ağustos 1928’de savaşın ulusal siyasetin aracı olarak kullanılmasından vaz- geçilmesi amacıyla Fransa ve ABD dışişleri bakanları tarafından esasları belirlenen ve İngiltere, Belçika, Japonya, Almanya gibi devletlerin katıldığı Pakt. Aynı yıl bu pakta Türkiye ve Sovyetler Birliği de katılmıştır.

AVRUPA’DA SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
1) Savaş sonunda Avrupa’dan ABD’ye göçler azaldı.
2) Avrupa’da bazı ülkelerde çalışma şartlarına bazı yasal düzenlemeler getirilerek Fransa, Hollanda, İspanya
gibi ülkelerde 8 saatlik iş günü uygulaması getirildi.
3) Bir çok ülkede kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi.
4) İtalya’da 1922 Benito Mussoli’nin Faşist Partisi iktidara geldi.
5) Almanya’da 1933’te Adolf Hitler iktidara geldi. Almanya’da Nasyonalist Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin ülke-
deki etkinliği iyice artmaya başladı ve böylece ülkede Nazizim yükselmeye başladı.

 

TOTALİTER REJİMLERİN DOĞUŞU
İTALYA’DA FAŞİZM: I. Dünya Savaşı’na sömürgeler elde etmek için giren İtalya savaş sonunda kendisine va- adedilen Alman sömürgeleri ve Anadolu’dan yeterince pay alamamıştı. Bu durum İtalya’nın sosyal ve ekonomik yapısının bozulmasına yol açtı. Ülkedeki ekonomik ve sosyal problemler Mussolini’nin Faşist Partisi’nin işine yaradı. 1922’de ülkedeki işçi grevleri ekonomiye felç edince Faşist Parti’nin “Kara Gömleklileri” Napoli’den Roma’ya yürüdü. Mevcut hükümet istifa edince İtalya Kralı 30 Ekim 1922’de Mussoliniyi başbakanlığa atamak zorunda kaldı.
ALMANYA’DA NAZİZM
I. Dünya Savaşı’nı kaybeden Almanya’da iç karışıklıklar artmaya başladı. Versay Antlaşması’nın imzalanması toplumda tepkiye yol açtı. Ağustos 1919’da “Weimar Anayasası” ilan edilerek demokratik düzene geçildi. Bu dö- nemde kurulan hükümetler sorunları çözmede yetersiz kaldı. Versay Antlaşması’nın yok edilmesini ve Alman ırkının üstünlüğünü savunan Nazi Partisi ilk kez 1924’de seçimlerinde parlamentoya girdi.
–1929 Dünya ekonomik krizinin ülkeyi olumsuz etkilemesi ve Almanya’nın savaş tazminatı ödemeye zorlanması Nazi Partisi’nin güçlenmesine neden oldu. 1933’de Adolf Hitler başbakan oldu. Gestapo (Alman Gizli Polisi) büyük yetkilerle donatılarak muhali er üzerinde büyük bir baskı oluşturmaya başladı. Gestapo “Tipik Nazi” örgütüydü.
İSPANYA’DA FRANCO DÖNEMİ
İspanya’da 1936’da Milliyetçiler ile Cumhuriyetçiler arasında iç savaş çıktı. Cumhuriyetçiler Valencia’da, Milliyetçilerde Franco liderliğinde Burgos’ta hükümet kurdular. Fransa ve Sovyetler Birliği Cumhuriyetçileri, Almanya ve İtalya ise kralcıları destekledi. 1939’da milliyetçilerin Madrid’i ele geçirmeleriyle iç savaş sona erdi.
Picasso: Guernica adlı tablosunda İspanya iç savaşını konu edinmiştir.

İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE DÜNYA
1) Evlerde elektrikli araçların kullanımında artış görüldü.
2) Avrupa’da kara ve demiryolu yapılarak ulaşım kolaylaştı.
3) Havacılık teknolojisi gelişmeye başladı.
4) Şehircilik ve mimari gelişti. Mimari gelişti. Mimari bir akım olan Bauhaus şehir planlaması konusunda yeni-
likler getirdi.
5) ABD’de 1931’de tamamlanan “Emprie State Building” ile gökdelenlerin sayısında artış oldu.
6) Radyo’nun önemi arttı.
7) Fotoğraf, çizgi lm, sinema gibi görsel alanlardaki gelişmeler kitle kültürünün gelişmesine neden oldu.
8) Almanya’daki rejim değişikliğine paralel olarak Albert Einstein başta olmak üzere bazı bilim adamlarının
ülkeyi terk etmeleri ile bilim milletlerarası bir kimlik kazandı.
9) Einstein’in iza yet teorisi yeni bir çığır açtı.
10) Tüberküloza karşı etkili silah olan BCG aşısı 1921’de Calmette ve Guerin tarafından bulundu.
11) 1929’da Alexander Fleming Penisilin’i keşfetti.
12) John Steinbeck’in Gazap Üzümleri Romanı, 1929 krizi sonrası Amerika’nın sosyal ve ekonomik durumunu
anlatan önemli bir eser olarak ön plana çıktı.
13) I. Dünya Savaşı’nın tam ortasında Zürih’te bütün toplumu ve burjuva sanatını tamamen ve sert bir şekilde
reddetmeye dayalı “sürrealizm” akımı doğdu. Bu akım kendini daha çok resim alanında gösterdi.
14) Özellikle Almanya ve Kuzey ülkelerinde birçok sanatçı ve yazarı hareketin bünyesinde toplayan
Ekspresyanizm (Dışavurumculuk) akımı yayılmaya başlandı.
15) SÜRREALİZM (Gerçek üstücülük): Birinci Dünya Savaşı devam ederken savaşın yol açtığı yıkımın etki-
siyle var olan tutuma karşı tavır olarak bilinç dışının düşsel dünyasına yönelen şair ve ressamlar tarafından başla- tılan ve daha çok resim olanıda etkileri hissedilen bu akımın önemli temsilcileri şunlardır. Salvador Dali, Max Ernst, Joa Miro.
İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEME AİT İCAT VE BULUŞLAR
1920: ABD’de ilk radyo yayınının yapılması 1921: Verem aşısının geliştirilmesi
1923: Elektrikli tra k ışıklarının geliştirilmesi 1924: Dondurulmuş yiyeceklerin üretilmesi
1925: Elektrikli ses kayıt aygıtlarının geliştirilmesi 1926: İlk başarılı roket denemesi
1927: İlk sesli sinema lminin yapılması 1928: C vitamininin keşfedilmesi
1929: Penisilin bulundu
1932: Nötronun bulunması
1935: Radarın geliştirilmesi
1938: Çekirdek bölünmesi (Fizyon)

ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI
18 Temmuz 1932 Milletler Cemiyeti’ne üye olundu.
BALKAN ANTANTI: 9 Şubat 1934
Bu antantın kurulmasının en önemli nedeni İtalya’nın saldırgan bir tutum izleyerek Balkanları tehdit etmesidir. 30 Ekim 1930’da Türkiye ile Yunanistan arasında Dostluk, Tarafsızlık ve Uzlaştırma Antlaşması’nın imzalanması
Balkan Devletleri arasında dayanışmanın gerçekleştirilmesinde önemli bir gelişme oldu.
Yunan Devlet adamı Venizelos 12 Ocak 1934’te Yakındoğu’da barışın sağlanmasındaki başarılarından dolayı
Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi.
– Bu Pakt Atina’da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya Dışişleri Bakanlarınca imzalandı. Antant
üyeleri Montrö Konferansı’nda Boğazlar’ın statüsünün Türkiye lehine çözülmesi yönünde Türkiye’ye büyük destek verdiler. 1937’de Yugoslavya’nın Bulgaristan ile bir dostluk antlaşması imzalaması ve Yunanistan’ın İtalya’ya yaklaş- ması bu paktın zayı amasına neden oldu.
MONTREUX (MONTRÖ) Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936)
1930’dan itibaren Türkiye, İtalya’nın Doğu Akdeniz ile Balkanlar üzerindeki emellerinden endişe duymaktaydı. Türkiye stratejik öneme sahip Boğazlar’ın güvenliğini sağlamak istemekteydi. Türkiye konuyu ilk kez 1933’te “Londra Silahsızlanma Konferansı”nda gündeme getirdi.
– İtalya’nın 1935’te Habeşistan’a saldırması, Oniki Ada’yı silahlandırmaya başlaması, Almanya’nın Ren böl- gesine yeniden asker sevketmesi ve Locarno Antlaşmaları’na son vermesi. Türkiye’yi Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesi konusunda harekete geçirdi. Türkiye Sovyetler Birliği ve Balkan Antantı’na üye devletlerin desteğini aldı. İngiltere Türkiye’nin bu girişimini olumlu karşıladı. Sonuçta 1936’da İsviçre’nin Montrö kentinde bir konferans toplandı. Türkiye, Avustralya, İngiltere, Bulgaristan, Fransa, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın katıldığı bu konferansta Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı.
– Bu antlaşmayla “Boğazlar Komisyonu” kaldırıldı. Türkiye’ye boğazlarda asker bulundurma hakkı verildi.
– Barış zamanında ticaret gemileri boğazlardan serbestçe geçecek. Savaş gemilerinin geçişine Türkiye’ye önceden bilgi verilmesi şartı getirildi.
– Türkiye savaş durumunda ise boğazlar üzerinde tam yetki elde etti.
– İtalya Lozan Barış Antlaşması’nın Boğazlarla ilgili maddesine imzaladığı halde, Akdeniz’deki yayılmacı emellerinden dolayı Montrö Boğazlar Konferansı’na katılmamıştır.
AKDENİZ PAKTI (1936)
İtalya’nın Akdeniz’deki yayılmacı ve saldırgan tavrına önlem olarak Türkiye, İngiltere, Yunanistan ve Yugoslavya tarafından oluturulmuştur.
SADABAT PAKTI (8 Temmuz 1937)
Türkiye, Irak, İran ve Afganistan arasında imzalanmış çok tara ı bölgesel bir antlaşmadır.
Türkiye, Irak ve İran tarafından imzalanmak üzere hazırlanan metnin 1935 yılında Cenevre’de onaylanmasına rağmen, Afganistan ve Suudi Arabistan Paktı alınıp alınmayacaklarıyla ilgili görüşmelerin sürmesi yüzünden bu pakt ancak 1937 yılında imzalanmıştır. Bu pakt İran’ın başkenti Tahran’daki Sadabat Sarayı’nda imzalanmıştır.
Bu pakt 1939 yılında Dünya Savaşı çıkınca önemini yitirmeye başlamıştır. Savaş sonunda SSCB tehditlerine karşı Orta Doğu’da Bağdat Paktı kurulunca Sadabat Paktı önemini kaybetmiştir.

HATAY’IN ANAVATANA KATILIŞI: 30 Haziran 1939
Halkının büyük çoğunluğu Türk olan ve Misak-ı Milli sınırları içerisinde bulunan Hatay (İskenderun sancağı) Fransa’yla imzaladığımız Ankara Antlaşması’yla (20 Ekim1921) Türkiye sınırları dışında kaldı.
Fransa 1926’da İskenderun sancağı sınırları içinde, yapılan seçimler ve hazırlanan anayasa sonucunda bura- da “Bağımsız İskenderun Hükümeti”ni kurdu. Daha sonra Fransa bu hükümetin adını değiştirerek “Kuzey Suriye Hükümeti” adını verdi.
Fransa 1935’te Suriye ve Lübnan üzerindeki mandasını kaldırdı. Fransa 1936’da Suriye ile bir antlaşma imzala- yarak buradaki bütün yetki ve haklarını Suriye hükümetine devretti. Türkiye’nin girişimiyle sorunun çözümü için konu Milletler Cemiyeti’ne götürüldü. Ve sancak için yeni bir statü kabul edildi. Haziran 1938’de Fransa Hatay konusunda- ki tutumunu yumuşattı. 6 Haziran 1938’de Fransa Hatay’a Türk vali atadı.
5 Haziran 1938’de Türk askeri Hatay’a girdi.
Eylül 1938’de Türkiye ve Fransa’nın gözetiminde yapılan seçimler sonucu Sancak Millet Meclisi ilk toplantısını yaparak Hatay Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti. Cumhurbaşkanlığına seçilen Tayfur Sökmen, Abdurrahman Melek’i başbakan olarak atadı. Hatay meclisi 23 Haziran 1930’da yaptığı toplantıda Anavatan’a katılma kararı aldı. Aynı gün Fransa’yla imzalanan Ankara Antlaşması’yla Fransa Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etti. TBMM 30 Haziran 1939’da Hatay’a Anavatan’a katılmasını onayladı. 23 Temmuz 1939 günü yapılan törenle de Hatay Türkiye’ye katıldı.

II. DÜNYA SAVAŞI (1939 – 1945)
SAVAŞ ÖNCESİNDEKİ GELİŞMELER
JAPONYA, I. Dünya Savaşı sırasında Almanya’ya savaş ilan ederek bu ülkenin pasi kteki sömürgelerini ele ge- çirdi. 1931 yılında Mançurya’yı işgal ederek Çin’e yöneldi. 1933 yılında Milletler Cemiyeti’nden çekilmiştir. 1937’den itibaren Japonya Çİn topraklarını işgale başlayınca batılı ülkeler Çin’e yardım etmeye başladılar.
Japonya’nın Çin’e Yönelme Nedenleri:
a) İtalya’nın Habeşistan’ı işgali, Almanya’nın Ren Bölgesi’ne asker sevketmesine yeterli tepki gösterilememe-
si
b) Berlin – Roma Mihveri’nin kurulması
c) ABD’nin tarafsızlık politikası gereği buhranlara karışmaması
d) 1936’da Japonya ve Almanya’nın imzaladığı Pakt ile SSCB’nin baskı altına alınması, Japonya’nın Çin’e
yönelmesinde etkili oldu.

 

İTALYA, I. Dünya Savaşı’ndan istediğini elde edemeyen İtalya’da ciddi siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar Duçe lakablı Benito Mussoliniyi iktidara taşıdı. Aşırı milliyetçi olan Mussolini dünyada sömürgeler elde ederek eski Roma İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmak istiyordu.
1934’den itibaren İtalya Habeşistan’ı işgal etmeye başladı. İtalya’nın Habeşistan’ı işgal etmesiyle Almanya Locarno Antlaşması’nı feshetti.
– 1936 yılında Almanya’nın Avusturya’nın bağımsız bir devlet olarak kalacağını taahhüt etmesi, İtalya – Almanya ilişkilerini geliştirdi. Böylece Alman – İtalyan ortak cephesi olan “BERLİN – ROMA MİHVERİ” kurul- muş oldu.
– 1936 yılında Sovyetler Birliği’ne karşı olan Almanya ve Japonya arasında imzalanan Pakt ile “Berlin – Tokyo Mihveri” kuruldu. 1937’de İtalya’nın bu Pakta katılmasıyla “Berlin – Roma – Tokyo Mihveri” kuruldu.
ALMANYA, Versay Antlaşması’nın getirdiği zorluklar ve 1929 Dünya Ekonomik Buhranı, Nazileri Almanya’da iktidara taşımıştır. Hitler ile Alman dış politikası yeniden şekillendi. Bu politikanın ilk hede Versay Antlaşması’nın maddelerinden kurtulmaktı. İkinci hede Almanya dışında Almanların yaşadıkları toprakları almak ve topraklarını sınır tanımadan genişletmekti.
Almanya 1933’te Milletler Cemiyeti’nden ayrılarak hızla silahlanmaya başladı.
– Almanya Mart 1938’de Avusturya ile birleştiğini ilan ederek bu ülkeyi ilhak etti (Anschluss)
– Eylül 1938’de toplanan Münih Konferansı’nda (Almanya – İtalya – Fransa – İngiltere) Çekoslavakya’nın
Südetler bölgesinin Almanya’ya bırakılmasına karar verildi (Bu bölgede 3,5 milyon Alman yaşıyordu.)
HAYAT SAHASI: Almanya’nın üzerinde bulunduğu toprakların Alman ırkına yeterli gelmeyeceği krinden hare- ketle, Hitlerin Almanya’nın yayılmacı politikasının gerekçesi olarak kabul edilmesi sonucu ortaya çıkan kavram.
YATIŞTIRMA POLİTİKASI: II. Dünya Savaşı’na giden dönemde İngiltere Başbakanı Chomberlain’le özdeşleşen politikadır. Chamberlain, Hitlerin esas ilgisinin doğu yani SSCB olduğuna inanıyordu ve Hitlerin kendileriyle işbirliği- ne gideceğini düşünüyordu. Ama Hitlerin Çekoslavakya’yı işgale başlaması yatıştırma politikasını sona erdirdi.

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINA KATILAN DEVLETLER VE LİDERLERİ
II. Dünya Savaşı’na katılan devletler ve liderleri
Fransa • Vichy hükümetinin lideri Maresol Petain
• İngiltere’deki Fransız direniş hareketi lideri Charles de Gaulle
İngiltere • 1940’a kadar Neville Chamberlain
• Temmuz 1945’e kadar Winston Churchill
• 1945’ten sonra Clement Attlee
ABD • Nisan 1945’e kadar Franklin Roosevelt • 1945’den sonra Harry S. Truman
SSCB • Joseph Stalin
Almanya • Adolf Hitler
İtalya • Benito Mussolini
Japonya • İmparator Hirohito

Mihver Devletler
Almanya
• 1 Kasım – Berlin, Roma Miveri kuruldu.
İtalya
Japonya

 

Müttefik Devletler:

SSCB
Fransa
İngiltere
ABD 1933
• Almanya ile ticari ilişkileri kesti.
• ABD’ye yak- laştı.
• Milletler Cemi- yeti’ne üye oldu.
1934
• Naziler iktidara geldi.
• Silahsızlanma Kon- feransı ve Milletler Cemiyeti’nden çe- kildi.
• 26 Ocak – Polon- ya ile saldırmazlık bildirgesi imzaladı. Gizlice silahlanarak kara, deniz ve hava kuvvetlerini güçlen- dirdi.
1935
• 13 Ocak – Fransa’dan halk oylaması ile Saar’ı aldı
• 16 Mart – Mecburi askerlik sistemini getirdi ve asker sa- yısını 550 bine çı- kardı.
• 14 Nisan – Almanya’ya kar- şı İngiltere ve Fransa’yla ortak cephe oluşturdu. Almanya’yı pro- testo etti.
• 14 Nisan – Almanya’ya karşı ortak cephe oluşturup protesto ettiler.
Rusya ve Fransa yakın- laştı. 15 Mart mecburi as- kerlik süresini uzattı.
İngiltere savun- masını güçlen- dirdi.
• 7 Mart – Ren bölgesi- ne asker sevk etti.
9 Mayıs – Habe- şistan’a saldırdı.
1936
• 25 Kasım – Japonya ile pakt imzaladı ve Berlin – Tokyo Mih- veri kuruldu.
• 6 Kasım – İtalya’nın Japon – Alman paktına katılımıyla Ber- lin – Roma – Tokyo Mihveri kuruldu
15 Mart – Almanya ile Avusturya birleşti. 28 Mayıs – Südet’in verilmemesi üzerine Çekoslavakya’yı işgal kararı aldı.
Berlin – Tokyo Mihveri kurul- du.
• Çin’e saldır- dı.
1938
29 Eylül – Münih Konferansı’na ka- tıldı.
• Uzak Do- ğu’da Fransa’ya ait Çinhin- di’ni ele ge- çirdi.
29 Eylül
Münih Konferansına katıldılar.
• 15 Mart – Çekosla- vakya işgal edildi.
• 23 Mart – Litvanya’dan
Memel’i aldı.
7 Nisan – Arna- vutluk’u işgal etti.
1939
• 22 Mayıs – Almanya ile İtalya Çelik Paktı imzaladı.
• 23 Ağustos – SSCB ile saldırmazlık paktı imzaladı.
• 1 Eylül – Polonya işgali ile II. Dünya Savaşı başladı.
• 23 Ağustos – Almanya ile saldırmaz-lık pakı imzalaya- rak Polonya’yı bölüştü.
3 Eylül
Almanya’ya savaş ilan ettiler.

Avrupa’daki gelişmelerde tarafsızlığını korudu.

SAVAŞ YILLARI – 1939
Hitler Mart 1939’da Çekoslovakya’yı işgal etti. Bundan cesaret alan İtalya uzun zamandır nüfusu altında tuttuğu Arnavutluk’u işgal etti.
Ağustos 1939’da Almanya’yla Sovyetler Birliği aralarında “SSCB Almanya Saldırmazlık Paktını” imzaladılar. Bu antlaşmanın gizli maddelerine göre iki ülke Polonya’yı kendi aralarında paylaştırmışlardır. 1 Eylül’de Almanya Polonya topraklarına saldırınca 3 Eylül’de İngiltere ve Fransa Almanya’ya savaş ilan etti. Bu arada Sovyetler Birliği Polonya’nın doğu tara arını işgale başladı, diğer taraftan Litvanya, Letonya ve Estonya’yı işgal etmiş ayrıca Finlandiya’nın da bazı bölgelerini denetim altına almıştır.

 

SAVAŞTA CEPHELER
1) Avrupa Cephesi
2) Kuzey Afrika Cephesi 3) Pasi k Cephesi
Avrupa’da Savaş;
Maginot Hattı
II. Dünya Savaşı sırasında Fransızlar’ın oluşturduğu bu hat savunma kuleleri ve bunlarla bağlantılı yer altı sı-
ğınaklarından oluşuyordu. Düşman tarafından neredeyse ele geçirilmesi imkansız olan bu sığınaklarda askerlerin yaşaması için her şey mevcuttur. Ama Almanlar aşılamaz denilen Maginot Hattı’nı geçerek burada başarılı oldular.
Charles de Gaulle
Fransız general ve devlet adamı olan bu şahıs Fransa, Almanlar tarafından işgal edilince Londra’ya giderek Fransız direniş hareketinin liderliğini yaptı. 1959’da ise Fransa cumhurbaşkanlığına seçilmiştir.
– Haziran 1940’ta İtalya, İngiltere ve Fransa’ya savaş açtı.
– 1940 yılının ortalarından sonlarına kadar Alman uçakları “Kartal hücumu” adı verilen saldırıları ile Londra
şehrini bombalamışlardır.
İngiliz Hava Kuvvetleri buna misilleme olarak Alman şehirlerini bombalamıştır.
– Hitler Hava ve Deniz Kuvvetleri açısından İngiltere’ye karşı başarı kazanmanın zor olduğunu anlayınca dikkatini Sovyetler Birliği üzerinde yoğunlaştırmaya başladı. Haziran 1941’de “Barbarrossa” hareket planı ile Sovyetler Birliği’ne saldırmış ama iklim şartlarından dolayı başarılı olamamıştır.
Moskova üzerine yürüyen Alman kuvvetleri bu şehre çok yaklaştıkları halde alamamışlardır. Alman kuvvetlerinin bir kısmı Kırım’ı olarak Kafkaslar’a girmiş ve bölgedeki petrol yataklarını denetim altına almıştır. Kuzey’den Sovyetler Birliği’ne saldıran Alman Kuvvetleri ise Stalingrad önlerinde destanımsı bir direniş gösteren Sovyet ordularınca dur- durulmuşlardır (Ağustos Ekim 1942).
Kuzey Afrika’da Savaş
Eylül 1940’ta İtalyanlar Trablusgarp üzerinden Mısır’a saldırmışlardır. İtalyanlar’ın amacı Süveyş Kanalı’nı de- netim altına alarak İngilizler’in sömürgeleriyle bağını koparmaktı. İtalyanlar başlangıçta belli başarılar elde etseler bile daha sonra İngilizler karşı saldırıya geçerek İtalyanlar’ın elinde bulunan Bingazi’yi ele geçirdiler. Mart 1941’de İtalya Almanya’nın müdahalesiyle Kuzey Afrika’da yeniden bir hareket başlattı. Bölgeye Alman kuvvetlerininde gel- mesiyle Bingazi, Derne, Tobruk İngilizlerden geri alındı. İngilizler tekrar karşı bir saldırıya geçerek Mısır ve Libya’dan Almanlar ve İtalyanları attılar. 1943’de bölgeye Amerikan askerlerininde gelmesiyle Alman ve İtalyan birlikleri teslim olmuş ve bölgede savaş sona erdi. Bundan sonra mütte kler Avrupa’ya yöneldiler.

ASYA VE PASİFİK’TE SAVAŞ
Atlantik Bildirisi : II. Dünya Savaşı sırasında İngiltere Başkanı Winston Churchill ile o sırada henüz savaşa girmemiş olan ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt arasında Kanada açıklarında bir savaş gemisinde yapılan ve beş gün süren görüşmeler sonucunda 14 Ağustos 1941’de ortak bir bildiri yayınlandı. Bu maddeler daha sonra Birleşmiş Milletler Antlaşması’na dahil edildi. Bildirinin maddeleri özetle şöyleydi:
1) Savaştan sonra toprak kazanılmayacak
2) İlgili halkın onayı alınmadan toprak değişikliği yapılmayacak
3) Uluslar kendi geleceklerini kendileri saptayacaklar (Self – determinosyon)
4) İnsanlar korku ve açlıktan kurtarılacak
5) Mihver Devletler silahtan arındırılacak ve savaştan sonra topyekün silahsızlanmaya gidilecek
Pearl Harlbour Baskını ve ABD’nin Savaşa Girişi: 7 Aralık 1941’de Amerika’nın Hawai adasında Pearl Harlbour hava ve denüz üstü Japonların saldırısına uğramış, bu gelişme karşısında ABD savaşa girmiştir. ABD savaşa girin- cede Almanya Amerika’ya savaş ilan etmiştir.

 

SOROKU YAMAMATO: Japon Amirali olan bu şahıs Pearl Harlbour baskınının düzenleyicisi ve planlayıcısıdır. 1943’te bindiği uçak Amerikalılar tarafından düşürülmüştür. Bu şahısın ölümü pasi kteki savaşın gidişatını değiştir- miştir.
PASİFİK SAVAŞLARI: 1942’de Japonya Manila, Singapur ve Hong Kong’daki İngiliz ve Amerikan üslerini ele geçirmeye başladı. Japonlar kısa bir sürede Birmanya ve Endonezya’yıda ele geçirdiler. Mayıs 1942’de Amerikan ve Japon loları mercan denizinde karşılaştılar ve Japonlar yenildi. Bunun üzerine Haziran 1942’de Japonya Amerika’nın Midway deniz üstüne saldırdı ama tekrar başarısız oldu. Bu durum Pasi k’te savaşın seyrini değiştire- cek bir dönüm noktasıdır.
BARIŞA DOĞRU
Avrupa’da Savaşın Sona Ermesi: Ocak 1943’de Kazablanka konferansında bir araya gelen Roosevelt ve Churchill Mihver devletlerinin kayıtsız ve şartsız teslimini öngören bir karar aldılar. Önce İtalya’yı Kuzey Afrika’dan atan Mütte kler daha sonra Sicilya üzerinden İtalya’ya çıkarma yapmaya başladılar. Mütte kler İtalya’da başarılar kazanınca Mussolini iktidardan düşmüştür ve Eylül 1943’de İtalya ateşkes imzalayarak savaştan çekilmiştir. Buna tepki duyan Almanlar İtalya’ya bir operasyon düzenleyerek Roma’ya kadar olan bölgeyi ele geçirdiler ve Mussolini’yi mütte klerin elinden kurtardılar. Ancak mütte kler 1944’te Roma’yı 1945’te Kuzey İtalya’yı ele geçirdiler. 1944’de yapılan Normandiya çıkarmasıyla Amerikalılar ve İngilizler Fransa’ya büyük bir çıkarma yaptılar. Mütte kler Ağustos 1944’de Paris’e girmiş Eylül sonlarında Fransa’da ve Belçika’da savaş sona erdi. Doğuda ise Sovyet orduları Baltık ülkelerine girmiş bir süre sonra Sovyet orduları Bulgaristan’ıda işgal etmiştir.
Dwight David Eisenhower: Avrupa mütte k kuvvetleri Başkomutanı olan bu şahıs Normandiya çıkarmasınıda başarıyla yönetmiştir. Savaştan bir süre sonra ABD’de Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.

14
Yalta Konferansı: Roosevelt, Churchill ve Stalin’in katılımıyla Şubat 1945’te toplanan bu konferansta Sovyetler Birliği’nin Japonya’ya savaş ilan etmesi kararı alınmış ayrıca bu konferansta Birleşmiş Milletler’in kurulması için San-Fransisco’da bir konferans toplanması kararı alındı. (Bu konferansın resmi adı Uluslararası Örgüt Oluşturmaya Mahsus Birleşmiş Milletler Konferansı’dır.)
NOT: San-Fransisco Konferansı’nın toplandığı sırada 7 Mayıs 1945’de Almanya kayıtsız ve şartsız teslim olmuş- tur.
Potsdam Konferansı (Temmuz – Ağustos 1945): Amerika, İngiltere ve Sovyetler Birliği’nin katıldığı bu kon- feransta Almanya’nın teslim olmasından sonra ortaya çıkan sorunlar görüşüldü, ayrıca Almanya’nın geleceği bu konferansta görüşüldü. Savaş suçlularının Almanya’da toplanarak yargılanmaları kararı alındı.
Pasi k’te Savaşın Sona Ermesi: Mac Arthur komutasındaki ABD kuvvetleri Ekim 1944’de Leyte Savaşı’nda Japonları yenerek Japon donanmasını hemen hemen ortadan kaldırmıştır. Ağustos 1945’de Hiroşima’ya arkasından Nagazakiye ABD tarafından atom bombası atılmasıyla Japonya yenilerek Eylül 1945’de Ateşkes Antlaşması imza- lamış böylece II. Dünya Savaşı sona ermiştir.
a) Siyasi Sonuçlar
b) Ekonomik Sonuçlar
c) Toplumsal Sonuçlar
SAVAŞIN ETKİLERİ
Siyasi Sonuçlar
1) Faşizm ve Nazizim gibi akımlar tas ye edildi.
2) Asya, Afrika ve Orta Doğu’da yaşayan halklar bu dönemde emperyalist ülkelere karşı bağımsızlık hareket-
lerine giriştiler.
3) Japonya, İtalya ve Almanya sömürgelerini kaybettiler.
4) Birleşmiş Milletler teşkilatı kuruldu.
5) Dünya ABD ve Sovyetler Birliği’nin liderliğinde batı bloku ve doğu bloku diye ikiye ayrıldı. Böylece dünyada
Soğuk Savaş Dönemi başladı.
NOT: II. Dünyü Savaşı sonunda yaşanan süreçte Almanya, Kore, Vietnam ikiye ayrılarak bu ülkelerde farklı re- jimlerle yönetilen sistemler kurulmuştur.
NOT: Şubat 1945’te Rusya’nın Yalta kentinde toplanan konferansta Birleşmiş Milletler’in oluşturulması kararı alındı. Bunun için Amerika’nın San Fransisco kentinde bir konferans toplanılmasına karar verildi ve konferansta Birleşmiş Milletler’in anayasasını belirleyen metin hazırlandı.
Birleşmiş Milletler: Dünyada barış ve güvenliği korumak, hak ve eşitliği sağlamak, kendi kaderini belirlemek il- keleri temelinde ülkeler arasında dostluk ilişkilerini geliştirmek, ekonomik, toplumsal, kültürel ve beşeri sorunları çöz- mede, uluslararası iş birliği sağlamak amacıyla 24 Ekim 1945’de kurulmuştur. Merkezi ABD’nin NewYork kentidir.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TEŞKİLATININ ŞEMASI
Vesayet Konseyi
GENEL KURUL
Ekonomik ve Sosyal Konsey
UNDOF BM Gözlem Gücü
UNFICYP BM Kıbrıs Gücü
UNIFIL BM Lübnan Barış Gücü
UNMOGIP BM Hindistan
ve Pakistan Askeri Gözlem Grubu
UNTSO BM Filistin Mütareke Gözlem Teşkilatı
Sekreterlik
IAEA Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı
ILO Uluslararası Çalışma Örgütü
FAO Gıda ve Tarım Örgütü
UNESCO BM Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı
WHO Dünya Sağlık Örgütü
IMF Uluslararası Para Fonu
IBRD Uluslararası Bayındırlık ve Kalkınma Bankası
Uluslararası Adalet Divanı
UNRWA BM Filistin Mültecilerine Yardım Kuruluşu
UNICEF BM Çocuk Fonu
UNHCB BM Mülteciler Yüksek Komiserliği
UNEP BM Çevre Sorunları Programı
Dünya Gıda Konseyi
Habitat BM İnsan Yerleşimleri Merkezi
UNFPA BM Nüfus Hareketleri Fonu
Güvenlik Konseyi
NOT: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Fransa, ingiltere, Rusya, Çin ve Amerika daimi üyedirler. Ve bu ülkelerin veto hakkı vardır.
Ekonomik Sonuçlar
1) Almanya başta olmak üzere birçok ülkede ekonomik sıkıntılar başladı. 2) Uluslararası para fonu (İMF) kuruldu.
3) Uluslararası imar ve kalkınma bankası kuruldu.
Toplumsal Sonuçlar
a) 60 milyona yakın insan hayatını kaybetti.
b) Yahudiler, Romanlar gibi etnik gruplar soykırıma uğradı.
c) Almanların elinde bulunan milyonlarca işçi ve savaş esirleri ülkelerine dönmeye başladı.
d) Savaş sonunda toplanan mahkemelerde savaş ve soykırım suçu işleyenlerin bir kısmı yargılanmış ama
bundanda tam anlamıyla sonuç alınamamıştır.

İnsan Hakları İhlalleri: Savaş sırasında insan hakları ve uluslararası antlaşmalar birçok kez ihlal edildi. Alman- ya Sovyetler Birliği ve Japonya ihlallerin en fazla yaşandığı üç ülkedir. Kasım 1945’den Ekim 1946’ya kadar devam eden Nürnberg mahkemelerinde Nazi Alman yöneticileri insanlığa karşı işledikleri suçlardan dolayı yargılanarak ceza almışlardır. Benzer yargılamalar Japon yöneticiler içinde Japonya’da yapılmıştır.
NOT: Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu savaş sırasında işlenen insanlık suçları “Soykırım” olarak kabul edildi ve aynı gün “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme” kabul edildi. (İkinci Dünya Savaşı sırasında hukuki olmayan ve insanlık dışı uygulamaların yaşanması BM Genel Kurulu’nun bu sözleşmeyi kabul etmesine neden olmuştur.)

 

SAVAŞ YILLARINDA TÜRKİYE
Türkiye Ekim 1939’da İngiltere ve Fransa ile “Karşılıklı Yardım Antlaşması”nı imzaladı. Bu arada Mihver devletle- rinin Yunanistan’ı işgal etmeleri neticesinde Alman orduları Türkiye sınırına dayanmış oldu. Ancak Almanlar Sovyet- ler Birliği’ne saldırmaya karar vererek Haziran 1941’de Türkiye’yle Saldırmazlık Paktı imzalamıştır.
Adana Görüşmeleri (Konferansı): Ocak 1943’de Türkiye ile İngiltere arasında yapılan bu görüşmelerde Türkiye’nin savaşa girmesi konusu konuşuldu. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Türk ordusunun ihtiyaçları karşılanırsa Türkiye’nin savaşa girebileceğini söyledi. 1943 yılının sonlarına doğru toplanan Moskova Konferansı’nda Türkiye’nin savaşa girmesi konusunda ikna edilmesi kararını alınmıştır. Kasım 1943’de toplanan Kahire Konferansı’nda mütte- kler tekrar Türkiye’nin savaşa girmesi önerisinde bulundular (I. Kahire Konferansı). Aralık 1943’de yeniden yapılan Kahire görüşmelerinde (II. Kahire Konferansı Roosevelt, İnönü, Churchill) Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Türkiye’nin ihtiyacı olan silah ve malzemenin sağlanması durumunda Türkiye’nin savaşa katılabileceğini belirtmiştir. Türkiye 23 Şubat 1945’te savaş sonrası düzenin oluşturacağı San-Fransisco Konferansı’na katılabilmek ve Yalta Konferansı kararı uyarınca Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın asil üyeleri arasında yer alabilmek için Almanya ve Japonya’ya savaş açtı. Ancak savaş ilanı yalnızca simgesel bir hareket olarak kaldı.
II. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA TÜRKİYE’DE KAMU GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK AMACIYLA ALINAN ÖNLEMLER
1) Tüm illerde hava saldırısı tehlikesine karşı karartma uygulandı
2) Tahıl stoklarına el konularak ekmek karnesi uygulaması yapıldı
3) Karadeniz’de Türk Gemi seferleri durduruldu
4) Ekonomik sıkıntıları aşmak için yeni vergiler kondu

II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’ye Etkileri:
Türkiye savaşa ilen katılmasa bile savaşın getirdiği tüm ağır ekonomik bunalımdan oldukça etkilenmiştir. Savaş çıkma ihtimali olduğu için ülke gelirlerinin önemli bir kısmı savunma alanına ayrıldı.
İkinci Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planı savaş yüzünden uygulanamamıştır.
Bu dönemde 1940’ta Milli Korunma Kanunu çıkartılarak hükümete ekonomik hayatı düzenleyecek geniş yetkiler verilmiştir. Bu kanuna dayanılarak petrol o si ve et balık kurumu gibi kurumlar oluşturuldu.
Ekmek ve bunun gibi bazı ürünler 1942’den itibaren karne ile verilmeye başlandı.
Azınlıklara yönelik varlık vergisi çıkartıldı (1942). Birçok tepkilere yol açan bu kanun daha sonra kaldırılmıştır (1944).
Toprak mahsülleri vergisi adıyla yeni bir vergi türü alınmaya başlandı.
Erkek nüfusun silah altında olmasından dolayı nüfus artışında azalma görülmüştür.
Kırsal kesimin öğretmen ihtiyacını karşılamak için köy enstitüleri açıldı (1940).
Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday’dan oluşan Garipçiler akımı bu dönemde ortaya çıktı. Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sait Fait Abasıyanık, Behçet Necatigil, Bedri Rahmi Eyüboğlu döne- min önemli şair ve yazarlarıdır.
Bu dönemde Ankara Radyosu ve İstanbul Radyosu 1943’te sürekli yayına geçti. Bu dönemde halk müziği derleme çalışmalarının dinleyene sunulduğu Yurttan Sesler programı yapıldı.
1940’ta İstanbul Konservatuarı açıldı.
İSMET İNÖNÜ DÖNEMİ (1938-1950): Bu dönemde Milli Korunma Kanunu, Varlık Vergisi Kanunu, Toprak Mahsulleri Vergisi Kanunu, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu gibi kanunlar çıkarılmış. Türkiye Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi’ne üye olmuştur. Türkiye ilk defa Marshall Yardım Planını kabul etmiştir. Bu dönemde Hatay ana- vatana katılmış ayrıca Karabük Demir-Çelik Fabrikası açılmıştır. İnönü döneminde 1945’te Milli Kalkınma Partisi, 1946’da Demokrat Parti, 1948’de Millet Partisi kurulmuştur. İsmet İnönü döneminde İtalya elinde bulundurduğu Rodos ve Oniki Adaları Paris antlaşmasıyla Yunanistan’a bırakılmıştır. Yine bu dönemde Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü-Petrol O si, Ankara’da milli kütüphane açılmıştır. Bu dönemde Celal Bayar, Re k Saydam, Şükrü Saraçoğlu, Recep Peker, Hasan Saka, Şemsettin Günaltay sırasıyla başbakanlık yapmışlardır.

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ
II. Dünya Savaşı’ndan sonra ayakta kalabilen iki devlet vardı. ABD ve Sovyetler Birliği. Bu iki devlet siyasi ve ekonomik doktrinleriyle birbirleriyle çatışıyorlardı.
Savaş sonunda SSCB Doğu ve Orta Avrupa ülkelerini her yönüyle kendine bağlayarak Türkiye, Yunanistan ve İran üzerinde de baskı kurmaya çalıştı. SSCB rejiminin getirdiği düzene karşı olan ülkeler kendilerini güvende his- setmedikleri için ABD’ye yaklaştılar.
DOĞU BLOKUNUN KURULUŞU
Savaştan sonra Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Çekoslavakya gibi ülkelerde 1947’ye gelindiğin- de, hükümetler tamamen Sovyet yanlısı kesimlerin eline geçti.
1949’da Almanya ikiye ayrıldı. Sovyet kontrolünde olan Doğu Almanya’da Demokratik Alman Cumhuriyeti, ABD ve diğer batılı devletlerin denetiminde olan Batı Almanya’da ise Federal Alman Cumhuriyeti kuruldu. Berlin şehri iki ülke arasında bölünmüştür. Bu şehir 1961’de yapılan ünlü Berlin Duvarı’yla sembolik bir konuma gelmiştir.
SSCB’nin Komünist Partiler aracılığıyla Doğu Avrupa’da egemenlik kurması üzerine ABD “Truman Doktrini” ve “Marshall Planını” uygulamaya koydu.
DOĞU BLOKU İÇİNDEKİ DİĞER GELİŞMELER
Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde SSCB’nin etkisiyle komünist rejimler kurulmuştur. Ancak Arnavutluk ve Yugoslavya’da Komünist Partiler’in iktidara gelmesi SSCB’nin yardımından ziyade ülkedeki komünistlerin Alman işgaline karşı direniş kuvvetleri oluşturarak ülkenin yönetimini ele geçirmeleriyle olmuştur. Bu yüzden sonraki dö- nemlerde Yugoslavya ve Arnavutluk Moskova’ya karşı bağımsız bir tutum izlemişlerdir.
– Çin’de Japon işgaline karşı komünistlerle milliyetçiler birlikte mücadele etmişler daha sonra 1946 – 1949 yılları arasında ülkede komünistlerle, milliyetçiler arasında iktidar mücadelesi yaşanmıştır. Bu mücadeleyi SSCB’nin desteklediği komünistler kazanarak 1 Temmuz 1949’da Mao Zedong önderliğinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruldu- ğunu ilan ettiler.
Kore: II. Dünya Savaşı’nda bu ülkenin kuzey tarafı SSCB’nin güney tarafı ise Amerika’nın işgali altında bulu- nuyordu. Savaştan sonra 38 enlemin kuzeyinde Sovyetler Birliği’nin desteğiyle Kuzey Kore kurulmuş (1948), 38. enlemin güneyinde ise ABD desteğinde Güney Kore Cumhuriyeti kurulmuştur (1948).
Küba: 1959 yılında Fiden Castro önderliğindeki sosyalistler diktatör Batista’yı devirerek ülkede sosyalist bir rejim kurdular. Bu durum Küba’nın Amerika’yla ilişkilerinin bozulmasına buna karşılık Sovyetler Birliği’yle ilişkisinin gelişmesine sebep oldu.

 

SOVYET MODELİNE GÖRE SOSYAL VE EKONOMİK DÜZENİN KURULMASI
Komünist partilerin hakim olduğu Doğu Avrupa ülkelerinde yapılan anayasalar, siyasi ve ekonomik sosyal düzen Sovyet modeline göre kuruldu. Sovyetler Birliği’nin Avrupa’da egemenlik kurmaya başlaması ABD’yi tedbir almaya sevk etti. Amerika bu nedenle 1947 Martında Truman Doktrini ve 1947 Haziranında da Marshall Planını uygulamaya koydu. Amerika’nın bu planları uygulamaya koyması Sovyetler Birliği’ni telaşlandırdı ve önlemler almaya sevk etti.

Cominform (Kominform): Sovyetler Birliği’nin girişimiyle Ekim 1947’de Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Polonya, Çekoslavakya, Fransa ve İtalya komünist partilerinin Polonya’da yapılan toplantı sonunda yayınladıkları bildiriyle kurulan örgüt.
Comecon: Ocak 1949’da Komünist ülkeler arasındaki işbirliği ve dayanışmayı arttırmak için Sovyetler Birliği Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Polonya ve Çekoslavakya tarafından kurulan bu örgüte daha sonraları Arnavutluk, Moğalistan, Küba ve Demokratik Almanya’da üye olmuşlardır.
Varşova Paktı: 1949’da kurulan Nato’ya alternatif olarak Doğu Blok’u ülkelerinin oluşturduğu savunma paktıdır. Mayıs 1955’te kurulan bu pakta ilk imza atan devletler şunlardır: Arnavutluk, Romanya, Sovyetler Birliği, Bulgaristan, Demokratik Almanya, Polonya, Macaristan ve Çekoslavakya’dır.
Sosyalist Blokta Sarsıntılar:
SSCB – Yugoslavya İlişkileri: Yugoslavya lideri olan Mareşal Josip Broz Tito Sovyetler Birliği’nin ülkesi üzerinde denetim kurmasına karşı çıkarak bağımsız politikalar üretmesi üzerine Yugoslavya 1948’de SSCB’nin talimatıyla Cominformdan çıkarılmıştır. Zamanla Yugoslavya ilerde kurulacak olan bağlantısızlar hareketinin liderlerinden biri konumuna gelecektir.
SSCB – Çin İlişkileri: 1949’da Çin’de Mao önderliğindeki komünistlerin iktidara gelmesiyle iki ülkenin ilişkileri oldukça gelişmiştir. Ancak iki ülke arasındaki yakınlaşma 1960’dan itibaren sona ermeye başlamıştır. Liderlik iddia- sı, tarafsız ülkelerde nüfus rekabeti, batılı devletlerle ilişkilerin şekli, Doğu Türkistan, Moğolistan gibi sınır bölgeleri sorunu iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmasına sebep oldu.
SSCB – Macaristan İlişkileri: 1956’da başkent Budapeşte’de başlayan Barışçıl gösteriler bir anda ayaklanmaya dönüşmüş, 1 Kasım 1956’da Macaristan Başbakanı İmre Nagi Varşova Paktı’ndan ayrılacaklarını duyurunca SSCB birlikleri Budapeşte’yi işgal etmiştir.
SSCB – Çekoslavakya İlişkileri: Çekoslavakya’da 1967’de Aleksandar Dubcek liderliğinde “İnsancıl Komünizm” hareketi başladı. Tek partili sosyalist devlet yönetimine karşı olan bu hareket serbest seçimlerin yapılmasınıda sa- vunmaktaydı. Buna tepki duyan Sovyetler Birliği’nin önderliğindeki “Varşova Paktı Ordusu” 1968’de Çekoslavakya’yı işgal ettiler.
BATI BLOĞU’NUN KURULMASI
ABD’nin Soğuk Savaş Politikası;
NATO, SEATO, ANZUS gibi bölgesel savunma paktlarının aktif katılımcısı konumundaydı. Amerika 1946’dan sonra SSCB yayılmasına karşı Doğu Bloku’nu kuşatmaya yönelik bir “çevreleme politikası” izlemeye başladı. Bu doğrultuda Truman Doktrini ve Marshall Planı uygulamaya konulmuş, paktlar kurulmuş, askeri anlaşmalar imzalan- mıştır.

Yunan iç savaşı; İkinci Dünya Savaşı sırasında Yunanistan’da “Ulusal Kurtuluş Ordusu” (Elas) ve “Hür Demokratik Yunan Ordusu” (Edes) Örgütleri Alman işgaline karşı başarılı bir mücadele verdiler. 1944’den 1950’ye kadar Elas ile Edes arasında iç çatışma yaşanmıştır. Amerika’nın Truman Doktrini bu iç savaşın sona ermesinde etkili olmuştur.
Truman Doktrini (1947) : Amerika’nın batı dünyasının liderliğini açık bir şekilde üstlenmek için yaptığı ilk giri- şimdir. Amerikan Cumhur Başkanı Truman’ın önerdiği bu doktrine göre Sovyet tehdidi altında bulunan Türkiye ve Yunanistan’a ekonomik yardım yapılması öngörülmüştür.
Marshall Planı : Amerikan dış işleri bakanı General George C. Marshall’ın önerdiği bu plana göre Türkiye dahil 16 Avrupa ülkesine Amerikan yardımı yapılması ön görülmüştür. Nisan 1948’de Amerika “Dış Yardım Kanunu”nu çıkardı. Bu kanun kapsamında İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz, İrlanda, Yunanistan, Türkiye, Hollanda, Lüksemburg, İsviçre, İzlanda, Avusturya, Norveç, Danimarka ve İsveç’e yardım yapılmaya başlandı. Amerika’da dış yardım kanununun çıkarılması üzerine 16 Avrupa ülkesi Nisan 1948’de “Avrupa Ekonomik İş Birliği Teşkilatı”nı kurdular.
Molotof Planı : Marshall Planı’na karşılık Sovyetler Birliği’nin Doğu Blok’u ülkeleri arasındaki ekonomik iş birliğini geliştirmek için uygulamaya soktuğu plana denir.
Nato’nun Kuruluşu : Marshall Planı ve Truman Doktrini Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu ve Avrupa’daki yayılma faaliyetlerine karşı ABD’nin almış olduğu ilk tedbirlerdir. Nisan 1949’da Sovyetler Birliği’nin tehdidine karşılık 12 batılı ülke (İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya, İzlanda, Danimarka, Lüksemburg, Norveç, Portekiz, ABD, Kanada) kısa adı ile NATO (North Atlantik Treaty Organization) olan Kuzey Atlantik İttifakı’nı kurdular. Bu örgüte Türkiye ve Yunanistan 1952’de, Batı Almanya 1955’de, İspanya 1982’de üye olmuştur. Bu örgütün kurulmasına karşılık olarak Doğu Blok ülkeleride Varşova Paktı’nı kurmuşlardır.
Avrupa Konseyi’nin Kuruluşu : İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya, İrlanda, Danimarka, Lüksemburg, Norveç ve İsveç 5 Mayıs 1949’da Londra da Avrupa Konseyi’ni kurdular. Konseyin çalışma alanıları, insan hakları, medya, hukuki iş birliği, sosyal dayanışma, sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik vb. olarak belirlenmiştir. Türkiye kon- seye 8 Ağustos 1949’da üye olmuştur.
Avrupa Ekonomik Topluluğu : Avrupa devletleri ekonomik potansiyellerini birleştirerek bir Avrupa pazarı oluş- turmak ve Sovyetler Birliği’nin batıya doğru yayılmasını engellemek için biraraya gelme ihtiyacı duymuşlardır. Böylesi bir birlikteliğin temelleri ilk defa Mayıs 1950’de Fransız dış işleri bakanı Schuman’ın yayınladığı bir bildiriyle atılmıştır (Schuman Bildirgesi Mayıs 1950). Yapılan girişimler sonucunda Nisan 1951’de Fransa Federal Almanya, Belçika, İtalya, Lükshemburg ve Hollanda’nın katılımıyla Avrupa Kömür ve Çelik topluluğu kurulmuştur. Örgütün adı 1957 Roma Antlaşması’yla Avrupa Ekonomik Topluluğu olmuştur.

PAYLAŞILAMAYAN ORTA DOĞU
İsrail’in Kuruluşu : 19. yüzyılın sonlarına doğru Filistin topraklarına yerleşmeye başlayan Yahudiler burada topraklar satın almaya başlamışlardır. I. Dünya Savaşı yıllarında İngiltere Dış işleri bakanı Balfour 1917’de Siyonist Federasyonu başkanına gönderdiği mektupta, İngiltere’nin Filistin’de bir yahudi devleti kurulmasını kabul ettiğini res- men bildirmiştir. Adına “Balfour Deklerasyonu” denilen bu belge bir yahudi devleti kurulması için dönüm noktasıdır. Bu deklarasyondan sonra bölgeye yahudi göçü hızlanmıştır. İngiltere ve Amerika’nın desteğiyle 1947’de Birleşmiş Milletler Filistin’in, Araplar ve Yahudiler arasında bölünmesini kabul etmiştir. Bu durum Araplarla Yahudiler arasında çatışmaların çıkmasına neden oldu. Mayıs 1948’de İngiltere Filistin’deki mandasını kaldırınca yahudiler İsrail dev- letinin kurulduğunu Dünya’ya ilan ettiler. İsrail devletinin kurulmasıyla günümüze kadar süren Arap – İsrail savaşları ve Filistin sorunu başlamıştır.
Eisenhower Doktrini : Ortadoğu’nun Sovyetler Birliği’nin denetim altına girmesini engellemek bu ülkelere askeri ve ekonomik yardım yaparak komünist bloktan gelebilecek saldırılara karşı askeri yardım yapmak ve bunlar içinde kongreden 200 milyon dolar harcama yetkisinin istendiği Amerikan Cumhurbaşkanı Eisenhower’in önerdiği görüşle- re denir. Böylece Orta Doğu’da ABD ve SSCB ilk defa karşı karşıya gelmeye başladı.
UZAK DOĞU’DA ÇATIŞMA
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kurulması : Eylül 1949’da Mao’nun yönetimi ele geçirmesiyle Çin’de komünist bir yönetim iş başına gelmiş oldu. 1960’larda Çin, Hindistan’la – Pakistan arasında sorun olan Keşmir meselesinde Pakistan’ın tarafını tutmuştur. Böylece bölgede bir Çin – Pakistan yakınlaşması ortaya çıkmıştır. Çin, Laos, Tayland ve Kamboçya’da Fransızlara karşı mücadele eden devrimci gruplara Viyetnam Savaşı’nda da Amerika’ya karşı mü- cadele eden Kuzey Vietnamlılara destek vermiştir.
Kore Savaşı : II. Dünya Savaşı sırasında Japonları ülkeden çıkarmak için ülkeye gelen Sovyet askerleri ülkenin kuzey tara arında, Amerikana askerleri de ülkenin güney tara arında hakimiyet kurmuşlardır. Savaştan sonra iki bölgeyi birleştirme çabaları sonuçsuz kalınca 38. enlemin sınır kabul edilmesiyle Kuzey ve Güney Kore devletleri kurulmuş oldu. 1950’de Sovyetler Birliği’nin desteğini alan Kuzey Kore Güney Kore’ye saldırmıştır. ABD’nin başını çektiği Birleşmiş Milletler Kuvvet’leri Güney Kore’yi desteklemiştir. Türkiye bu savaşa Amerika’nın yanında katılmış- tır. Bu savaş 1953’te sona ermiştir ve tara ardan hiçbiri birbirine kesin üstünlük kuramamıştır.
SEATO’NUN KURULUŞU (8 Eylül 1954)
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Vietnam’da tıpkı Kore gibi ikiye bölünmüştür. Kuzey Vietnam’da komünistler güçle- nince bölgedeki etkinliğini arttırmak isteyen Amerika, İngiltere, Fransa, Avustralya, Filipinler, Tayland ve Pakistan’dan oluşan bu örgütü kurmuştur.

ASYA VE AVRUPA’NIN KURTULUŞU
Güney Asya’daki Gelişmeler : 1763’ten beri bir İngiliz sömürgesi olan Hindistan’da 1917’de Mahatma Gandi’nin faaliyetleri milliyetçilik hareketlerine hız kazandırdı. Bu arada Muhammet Ali Cinnah’ın liderliğini yaptığı Müslümanlar Birliği Cemiyeti Kongresi 1940’da Hindulardan ayrı bir Pakistan devleti kurulmasına karar verdiler. 1947’de İngiltere Hindistan’dan çekilince Hindistan bağımsızlığı ilan etti. Aynı yıl Pakistan bağımsızlığını kazanmıştır.
Hint Direnişi : 1930’da Gandi halka yeni vergi yükü getiren tuz kanununu protesto etmek için dandi şehrine ünlü yürüyüşünü düzenlemiştir. Böylece Hint halkı İngiliz yönetimine karşı ayaklanmaya başlamıştır. Muhalefet hareket- lerini bastırmak içinde İngiliz yönetimi gittikçe sert önlemler almaya başlamıştır.
MAHATMA GANDHİ (1869 – 1948)
Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin siyasi ve ruhani lideridir. Yüce ruh anlamına gelen Mahatma adıyla anılır. Hindistan’da ulusun babası olarak ilan edilmiştir. Hindistan’ın bağımsızlığını kazanmasında bir sembol olan Gandhi 1948’de bir Brahman tarafından öldürülmüştür.
ASEAN (Güneydoğu Asya Milletleri Birliği)
1967’de Filipinler, Malezya, Tayland, Endonezya ve Singapur’un kurduğu bu teşkilata daha sonra Brunei, Vietnam, Laos, Birmanya ve Kamboçya’da dahil olmuştur.
AFRİKA’DAKİ GELİŞMELER
AFRİKA BİRLİĞİ TEŞKİLATI (OAU) : Mayıs 1963’te 32 Bağımsız Afrika ülkesi tarafından kuruldu. Kuruluş amaçları Afrika ülkeleri arasındaki birlik ve dayanışmayı geliştirmek, üyelerinin bağımsızlıklarını gözetmek, insan haklarına uygun uluslararası işbirliğini ilerletmek, üyelerinin ekonomi, diplomasi, eğitim, sağlık, bilim ve savunma politikalarını uyumlu hale getirmektir.
Afrika Birliği 1963 yılından bu yana meydana gelen 30 büyük savaşı şu şekilde sını andırmıştır.
1) Ulus – Devlet sürecinin sancılı geçtiği ülkelerdeki iç savaşlar
(Somali – Çad – Uganda)
2) Sömürgeci devletlerin oluşturdukları yapay sınırlardan kaynaklı etnik ve dini çatışmalar (Eritre – Kamerun – Togo – Gana)
3) Soğuk Savaş döneminde büyük devletlerin provakasyonlarlarıyla meydana gelen toplumsal ayaklanmalar (Angola, Mozambik, Namibya, Zimbabve)
4) Kıtada süren etnik ayrımcılık ve düşmanlıktan kaynaklanan çatışmalar (Liberya, Raunda, Burundi)
5) Dini farklılıklardan kaynaklı çatışmalar (Sudan)

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE
Soğuk Savaş Döneminde Türk Dış Politikası : Bu dönemde Türkiye, Sovyet tehdidine karşı ABD ve Batılı
devletlerle işbirliği yapmıştır.
Türkiye Soğuk Savaş döneminde SSCB’nin baskılarına karşı ABD ve Batılı ülkelerle işbirliği yaparak kendi gü-
venlik alanını genişletmek için Avrupa Konseyi, Nato, Bağdat Paktı, Balkan Paktı gibi örgütlere üye olmuştur.
1) Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ne Girişi : 5 Mayıs 1949’da İngiltere, Fransa, Belçika – Hollanda, Lüxemburg, Danimarka, İrlanda, İtalya, Norveç ve İsveç tarafından Batı Avrupa’nın Sovyetler Birliği tehdidi altında kal- dığı için kurulmuştur. Türkiye bu örgüte 8 Ağustos 1949’da üye olmuştur.
2) Türkiye’nin Nato’ya Girişi : Türkiye ilk olarak 1950’de Nato’ya üyelik için müracat etti ancak bu durum Sovyetler Birliği’nin tepkisine yol açacağı hatta bir savaşa neden olacağı düşüncesiyle İngiltere ve bazı Batılı ülkeler tarafından pek sıcak karşılanmamıştı. Kore Savaşı çıkınca Türkiye Birleşmiş Milletler’in dave- tine olumlu cevap vererek 4500 kişilik bir askeri kuvveti Kore’ye gönderdi (Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez yurtdışına asker gönderdi). Türkiye bu girişimiyle ABD’yi etkileyerek NATO konusunda bu devletin des- teğini almak istiyordu. Eylül 1951’de Ottowa’da toplanan NATO Bakanlar Konseyi Türkiye ve Yunanistan’ın üyeliğine kabul edilmesine karar verdi. Sonuçta Türkiye 18 Şubat 1952’de NATO’ya üye oldu.
3) BALKAN PAKTI : Türkiye’nin NATO’ya üye olması Sovyetler Birliği ve onun nüfuzu altındaki Bulgaristan’ın tepkisine neden oldu. Şubat 1953’te Türkiye, Yugoslavya, Yunanistan “Dostluk ve İş Birliği Antlaşması”nı imzaladılar, böylece Balkan Paktı kuruldu. Bir süre sonra Yugoslavya’nın Sovyetler Birliği’ne yakınlaşması ve Türkiye ile Yunanistan arasında Kıbrıs Sorunu çıkınca bu pakt gücünü kaybetmeye başladı.
4) BAĞDAT PAKTI’NIN KURULMASI : Bu paktın temeli Türkiye – Irak arasında atılmış (Şubat 1955), daha sonra bu pakta İngiltere, İran ve Pakistan’da katılmıştır. 1959’da Irak’ta rejim değişikliği olduğu için bu ülke Bağdat Paktı’ndan çekilmiştir. Irak bu paktan ayrılınca örgütün merkezi Ankara’ya taşınarak adı Merkezi Anlaşma Örgütü (Cento) olarak değiştirilmiştir. Bu şekilde devam eden pakt 1979’da Pakistan ve İran’ın ayrılmasıyla ilen sona ermiştir.
TÜRKİYE’DE HAYAT
1) SİYASET
Dörtlü Takrir: Haziran 1945’te CHP içindeki 4 milletvekili (Celal Bayar, Adnan Menderes, Re k Koraltan, Fuat Köprülü) parti programı ve kanunlardaki bazı değişiklik tekli erini içeren ve CHP Meclis Grubu Başkanlığı’na verdik- leri dilekçeye verilen isim. (Önergede 4 milletvekilinin imzası olduğu için Dörtlü Takrir diye bilinir.)
– Bu teklif CHP grup toplantısında reddedilince adı geçen milletvekilleri CHP’den ayrılarak 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti (DP)yi kurdular. Aynı yıl 13 ayrı parti daha kurulmuştur.
NOT : Atatürk’ten sonra kurulan ilk parti Nuri Demirağ tarafından kurulan Milli Kalkınma Partisi’dir (1945). 1950 saçimlerinde ilk defa oylar gizli verilerek sayım açık yapılmıştır. Ayrıca 1946 seçimlerinde ilk defa tek dereceli seçim sistemi uygulanmış ve ilk defa çok partili seçim yapılmıştır. Ancak 1946 seçimlerinde oylar açık verilip sayım gizli yapıldığı için bu seçime şaibeli seçim denir.

İlk defa 1946’da yapılan Çok Partili seçimi CHP kazanmıştır. Bu arada 1948’de Demokrat Parti’nin muhalefetini yetersiz bulan bir grup milletvekili bu partiden ayrılarak Millet Partisi’ni kurdular.
14 Mayıs 1950’de yapılan seçimleri Demokrat Parti kazanmış ve 27 yıllık CHP iktidarı sona ererek DP iktidarı başlamıştır. 1950 seçimlerinden sonra DP başkanı Celal Bayar Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Yeni Cumhurbaşkanı Adnan Menderes’e hükümeti kurma görevini vermiş böylece Adnan Menderes Hükümeti kurulmuştur. CHP’nin dev- letçilik modeline karşı DP liberal ekonomi modelini benimsemiştir. DP aralıksız 10 yıl iktidarda kalmıştır. DP’nin ilk yıllarında Marshall yardımının etkisiyle ekonomide bir canlanma dönemi başlamşıtır. 1958’lerde dış ticaret açığı büyük bir hızla artınca, dış borca gereksinim duyulmuş ve IMF’den borç para alınmaya başlandı.
DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ: 1950 seçimlerinde başa geçen bu parti döneminde Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes ise Başbakan olarak görev yapmıştır. Demokrat Parti dönemi 27 Mayıs 1960’ta Cemal Gürsel baş- kanlığındaki Milli Birlik Komitesi’nin askeri darbesi soncunda yönetimden uzaklaştırılmış, partinin yöneticileri Yassı Ada mahkemelerinde yargılanmışlar ve sonuçta dönemin başbakanı Adnan Menderes, dönemin bakanları Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edilmişlerdir.
Dönemin önemli olayları şunlardır:
• 1955 yılında azınlıklara yönelik 6-7 Eylül olyaları çıkmıştır.
• Atatürk aleyhine işlenen suçlara ilişkin kanun çıkarılmıştır.
• Atatürk’ün naaşı 1953 yılında Anıtkabir’e taşınmıştır.
• Halkevleri ve Köy Enstitüleri kapatılmıştır.
• Ezan tekrar Arapça okunmaya başlanmıştır.
• Kore savaşına asker gönderilerek NATO’ya üye olunmuştur.
• Bağdat ve Balkan paktlarına üye olunmuştur.
• Hürriyet Partisi kurulmuş ve Millet Partisi kapatılmıştır.
• Bu dönemde Kıbrıs sorunu ortaya çıkmıştır.
• Osmanlı’dan kalan borçların son taksidi bu dönemde ödenmiştir.
2) SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYAT
II. Dünya Savaşı’ndan sonra bir çok alanda yaşanan değişim, kültürel ve sosyal alanda da kendini göstermişti. Bu dönemde tarımda makinalaşmaya paralel olarak, köyden kente göçler artmaya başlamıştır.
Bu dönemde başta Caz olmak üzere Rock and Roll ve diğer müzik türleri Türkiye’yi etkisi altına almaya başladı. Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Neşat Ertaş gibi isimler dönemin ünlü sanatçıları arasında gösterilebilir.
Genel sağlık konusunda ise bu dönemde başta verem olmak üzere salgın hastalıklarla mücadele milli bir dava olarak kabul edilmiştir.
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE DÜNYA
– II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyada hızlı nüfus artışları yaşandı.
– Şehirleşmeyle birlikte şehirlere göre hızlandı.
– Ulaşımda otomobilin kullanılması yaygınlaştı.
– Büyük aileler parçalandı, şehirleşmeye paralel olarak doğum oranları düşmeye başladı.
– Ülkeler orduya büyük bir önem vererek askeri harcamalarını artırdılar.
– Kadınlar sosyal hayatta daha çok yer almaya başlayınca böylece “Kadın Hareketi” ortaya çıktı.

– Daha önce lüks olarak algılanan bir çok ürün evlerde kullanılmaya başlandı.
– Tüketimin teşvik edilmesiyle reklam sektörü hızla büyümeye başladı.
– Müzik alanında Amerikan hayat tarzını sorgulayan “Rock and Roll” müziği ortaya çıktı. 1956 – 1958 arasın-
da bu müzik türünde Elvis Presley büyük bir çıkış yakaladı.
– II. Dünya Savaşı’nda geliştirilen bilgisayarlar insan yaşamını her alanda etkilemeye başladı.
– Füze teknolojisinde sağlanan ilerleme sonucunda ilk uydu Sputnik SSCB tarafından uzaya gönderildi
(1957).
– Nükleer Enerji zamanla elektrik üretiminde kullanılmaya başlandı.
– Biyoloji alanında DNA’nın kimyasal yapısı çözüldü.
– Televizyon günlük yaşamın bir parçası oldu.
– Sporda Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin katıldığı bir organizasyon olan Akdeniz Oyunları Ekim 1951’de ilk kez
Mısır’ın İskenderiye kentinde düzenlendi.
– Avrupa’da UEFA Şampiyon Kulüpler Kupası 1955 – 1956 sezonunda ilk kez düzenlendi ve ilk kupayı
İspanya’nın Real Madrid takımı kazandı.
Soğuk Savaş Dönemi’nde Yapılan Önemli Keşif ve İcatlar 1) 1945 : İlk atom bombası yapıldı.
2) 1953: DNA’nın yapısı çözüldü.
3) 1953: İlk renkli televizyon yayını başladı.
4) 1954: Çocuk felci aşısı geliştirildi.
5) 1956: İlk video kayıt aygıtı geliştirildi. 6) 1958: İlk kalp pilinin icadı
7) 1960: Lazerin icat edilmesi

YUMUŞAMA DÖNEMİ VE SONRASI ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DEĞİŞİM SÜRECİ
Yumuşama (Detant) Uluslararası ilişkilerde, blokların gerginliği azaltmak için karşılıklı görüşmeleri tercih ettiği dönemdir. Bu dönemde izlenen politikalarla doğu-batı ilişkilerinde çatışma ve gerginlik nisbeten azalmıştır. Bu politi- kanın ortaya çıkmasında konvansiyonel silahlardan nükleer silahlara geçiş önemli etken oldu, çünkü Sovyetler Birliği ve ABD çıkacak muhtemel bir savaşın tüm dünyayı ve kendilerini de etkileyeceğinin farkına varmışlardır. Bu doğrul- tuda ABD Başkanı John Kennedy ve SSCB Başkanı Nikita Kruşçev 1961’de biraraya gelerek yumuşama sürecini başlattılar. Yumuşuma sürecine geçilmesinin diğer nedeni şudur: SSCB ile Çin arasında var olan güven bunalımı ve Çin ile ABD arasında başlayan yakınlaşma sürecidir.
Konvansiyonel Silahlar : Nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar dışında, kara, deniz ve hava ordularınca kulla- nılan her türlü klasik silahlar.
Yumuşama Dönemi Politikaları
Doğu ve Batı bloku arasındaki ilk ilişkiler 1959’da ABD Başkanı Einsenhower ile Kruşçev’in Amerika’da Camp David’de bir araya gelmeleri ile başladı. Bu görüşmede sorunların müzakere yolu ile çözümlenmesi kararı alındı. ABD başkanı Kennedy ve Sovyet başkanı Kruşçev 1963’te Moskova’da bir araya geldiler ve “SSCB – ABD Zirvesi” yapıldı. Bu arada Sovyetlerle arası bozuk olan Çin ABD’ye yaklaşmaya başladı. ABD’nin etkisiyle Çin Birleşmiş Milletlere üye oldu.
Ping-Pong Diplomasisi : Japonya’da Dünya Kupası’na katılan ABD Masa Tenisi takımı davet üzerine Çin’e git- miş bu davette bazı batılı gazetecilere de ülkeye giriş izni verilmiştir (1971). Bu jeste karşılıkta ABD Çin’e uyguladığı ticari ambargoyu kaldırmıştır. Böylece Çin ile ABD arasında ilk temaslar başlamış oldu. 1972’de ABD başkanı Nixon Çin Halk Cumhuriyeti’ni ziyaret etti.
Nükleer Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri
Küba buhranı sırasında ortaya çıkan SSCB ile ABD arasındaki füze krizinin uzlaşma yolu ile çözülmesi nükleer silahların sınırlandırılmasında başlangıç oldu. 1963’te Moskova’da ABD ve SSCB ve İngiltere “Nükleer Denemelerin Kısmen Yasaklanması” antlaşmasını imzaladılar.
SALT – 1 Antlaşması: Mayıs 1972’de Moskova’da ABD ile SSCB arasında imzalanan bu antlaşmaya göre sa- vunma füzelerinin sınırlandırılması kararlaştırıldı.
SALT – 2 Antlaşması: 1979’da Viyana’da ABD ile SSCB arasında varılan bu anlaşmaya göre uzun menzilli nükleer silahların sınırlandırılması kararı alındı. Ancak aynı yıl SSCB Afganistan’ı işgal edince ABD kongresi bu antlaşmayı onaylamadı.

Helsinki Konferansı Ağustos 1975
Arnavutluk hariç bütün Avrupa devletleri, ABD ve Kanada’nın katıldığı “Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı” (AGİK) – Helsinki Konferansı toplandı. Uzun görüşmeler neticesinde hazırlanan uluslararası ilişkilerde temel barış ve iş birliğini kapsayan “Sonuç Belgesi” (Helsinki Nihai Senedi) 1 Ağustos 1975’te imzalandı.
YUMUŞAMA DÖNEMİ ÇATIŞMALARI
Çatışmalarda ABD ve SSCB’nin Rolü
Küba Buhranı: 1959’da Fidel Castro yönetimi ele geçirip ekonomiyi millileştirme kararı alınca bu durumdan en çok ABD şirketleri etkilendi. Bunun üzerine ABD Castro yönetimini yıkmak isteyen muhali eri destekleyince Küba yönetimi SSCB’ye yakınlaşmaya başladı. 1962 yılında SSCB Amerika’nın büyük bir kısmını vurma menziline sahip olan füzeleri Küba’ya yerleştirmiştir. ABD’nin bu füzelerin kaldırılması isteğini SSCB reddedince ABD donanması ile SSCB donanması Küba açıklarında karşı karşıya geldi. Böylece nükleer bir savaş ihtimali ortaya çıktı. Durum böyle olunca iki ülke geri adım atmıştır. Buna göre ABD Türkiye’deki Jüpiter füzelerini sökmüş buna karşılık SSCB’de Küba’daki füzelerini kaldırmıştır.
Vietnam Savaşı Fransız sömürgesi olan Vietnam 1954’te imzalanan anlaşma gereği Kuzey ve Güney Vietnam adıyla bağımsız devlet oldular. 1957’de komünist Kuzey Vietnam Güney Vietnam’ıda komünist yapmak için gerilla savaşı başlattı. Çıkarları gereği Güney Vietnam’ı tutan ABD 1965’te Kuzey Vietnam’ı bombalayarak savaşı başlattı. Aynı yıl kuzey birlikleri Güney Vietnam’a girince ABD bölgeye kalabalık bir askeri birlik göndermiştir. ABD’nin Güney Vietnam’a asker göndermesi büyük şehirlerde ve üniversitelerde protesto gösterilerine neden oldu. Dönemin ünlü sporcularından olan Muhammed Ali 1967’de askere gitmeyi reddedince Dünya Şampiyonluğu elinden alınarak spor- cu lisansı iptal edilmiştir. Zamanla ABD kamuoyunun Vietnam Savaşı’na bakış açısı değişince Muhammed Ali’nin lisansı geri verildi ve spor yaşamına devam etti. ABD bu savaşta hede ediği başarıyı gösteremeyince çıkmaza girdi. ABD’nin yeni başkanı Nixon Vietnam’dan çekilme kararı almış. Sonuçta 1973’te varılan anlaşma gereği ABD Vietnam’dan çekildi. 1975’te Kuzey Vietnam Güney Vietnam’ı ele geçirmiş ve 1976’da iki devlet birleşerek Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurdular.
Keşmir Meselesi
1947’de İngiltere Hindistan’ı boşaltınca bölgede Pakistan ve Hindistan adıyla iki bağımsız devlet kurulmuştur. Bu arada Pakistan, Afganistan ve Çin’in kesişme noktasında bulunan ve zengin yeraltı kaynaklarına sahip olan Keşmir Bölgesi Pakistan ve Hindistan arasında sorun olmuştur. Pakistan Keşmir’in nüfusunun çoğunun müslüman olmasını öne sürerek bölgenin kendisine bağlanmasını istemiştir. Hindistan ise bunu reddetmiştir. Tara ar 1948’de bu yüzden savaş yapmışlar devreye Birleşmiş Milletler girmiş alınan karar gereği bölgede halk oylaması yapılması kabul edil- miştir. Ama Hindistan burada hiçbir zaman halk oylaması yapmamıştır.
Hindistan’la sorun yaşayan Çin bu sorun karşısında Pakistan’ı tutmuştur. 1963’te Keşmir’deki Müslümanlarla Hindular karşı karşıya gelmiş ve bölgede şiddetli çatışmalar yaşanmıştır. Bu süreçte ABD Hindistan’ı tutmuştur. Keşmir meselesi bugün Hindistan’la Pakistan arasında sorun olmaya devam etmektedir.

AFGANİSTAN’IN SSCB TARAFINDAN İŞGALİ
1978’e Afgan halkı SSCB’ye yakın olan yönetime karşı direniş hareketi başlatınca Afgan yöneticileri SSCB’den yardım istemiş arkasından Aralık 1979’da Sovyet orduları Afganistan’ı işgal etmiştir. Bu durum ABD, Çin, Pakistan ve batılı devletlerin tepkisine neden olmuştur. Sovyet işgaline karşı “Afgan Mücahitleri” özellikle kırsal alanda cid- di başarılar elde ettiler. Bu direniş sırasında 3 milyon Afgan mülteci Pakistan’a sığınmıştır. 1988’de Cenevre’de Afganistan sorununa son veren bir anlaşma imzalandı ve 1989’da Sovyet orduları ülkeyi boşaltmıştır. Ülkede mü- cahit gruplar birleşerek bir hükümet kurdular. Ancak kısa bir süre sonra mücahit gruplar arasında iktidarın paylaşımı yüzünden çekişmeler başladı, bu çekişmeler bir süre sonra mücahit gruplar arasında bir iç savaşın yaşanmasına sebep oldu.
BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAMA
Bağlantısızlar Hareketi: Doğu ve Batı blokunun dışında kalan Hindistan, Yugoslavya, Mısır’ın önderliğinde
oluşturulan ittifaka bağlantısızlar hareketi denir.
Bandung Konferansı sömürgeciliğe karşı halkların kendi kaderlerini belirleme haklarını benimseyen Asya ve Afrika’dan 24 ülke ilk kez Endonezya’nın Bandung şehrinde 1955’te bir araya geldiler.
Konferansın amacı bağımsızlığına yeni kavuşan Asya ve Afrika ülkelerinin ABD ve Sovyetler Birliği’nin karşısında bağımsızlıklarını korumak, birlik ve dayanışmayı sağlamaktı. Bu konferans “Bağlantısızlık” akımını ortaya çıkardı. Bağlantısızlık Hareketi’nin ilk teşkilatlı toplantısı Yugoslavya lideri Tito ile Mısır lideri Nasır’ın öncülüğünde 1961’de Belgrad’da 25 bağlantısız ülkenin katılımıyla yapıldı. Bağlantısızlık Hareketi’nin ikinci toplantısı 1964’te Mısır’da ya- pılmıştır. Bu hareketin üçüncü zirvesi 1970’te Zambiya’da, dördüncüsü ise 2006’da Küba’da yapılmıştır.
Uluslararası ilişkilerde Batı Bloku ve Doğu Bloku dışında kalan devletler grubu “Üçüncü Dünya” olarak adlandı- rılır.

ARAP – İSRAİL SAVAŞLARI VE BÜYÜK DEVLETLERİN POLİTİKALARI
• BM kararıyla Filistin toprak- larında İsrail Devleti’nin ku- rulması
• İsrail başarılı oldu. • 1949’da BM ara- cılığıyla tara ar arasında ateşkes antlaşması imza-
landı.
• Çok sayıda Filistin-
li, komşu ülkelere sığındı ve mülteci- ler sorunu ortaya çıktı.
• İsrail’i kurulduğu gün tanıdı.
• İngiltere ile birlikte savaşta Filistin’e silah sevkiyatını önlemek için am- bargo koydu.
• İsrail’i kurulduk- tan iki gün sonra tanıdı.
• Savaş sırasında İsrail’in yanında yer alarak bu ül- keye silah sevk etti.
• Araplarla gerginle- şen ilişkiler İsrail’in kurulmasıyla daha da bozuldu.
• Savaşta ABD ile birlikte hareket etti.
• 1952’den sonra bu bölgedeki etkinliği azaldı.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra iç ve dış sorunla- rı nedeniyle Orta Doğu’da savaştan sonra aktif bir politikia izle- yemedi.
Mısır ile İngilizlerin ve Fransızların desteğini alan İsrail
• Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı milli- leştirmesi
• Filistinlilerin ül- kelerinden çı- karılmaları
• Mısır yenildi.
• BM kararı doğrultu-
sunda İngiltere ve Fransa Mısır top- raklarından çekildi.
• İsrail savaş öncesi (1949) sınırlarına döndü.
• Orta Doğu, ABD ve SSCB’nin rekabet ve mücadele alanı oldu.
• SSCB’nin bölgede güçlenmesini en- gellemek amacıyla İsrail – İngiliz – Fran- sız ortak saldırısına karşı çıktı.
• Savaşın sonunda Mısır”ın boşaltıl- masında önemli rol oynadı.
• Orta Doğu’da aktif bir politika izleyerek İsrail’i destekleyen Batı- lı devletlere karşı Arapların yanın- da yer aldı.
• Mısır’a silah sattı. • Orta Doğu’da önemli bir konu-
ma geldi.
• 1956’da, Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirmesi üzerine yapılan gizli görüşmelerde İsrail’in Mısır’a saldırı- ya geçmesine karar verdiler.
• İsrail’in saldırısı üzerine bölgenin güvenliğini sağlamak gerekçesi ile Süveyş’i işgal ettiler. ABD ile SSCB’nin baskısı ile kuvvetlerini Mısır’dan çektiler.
İsrail ile Mısır, Suriye ve Ürdün
• Mısır’ın Aka- be Körfezi’ni İsrail’e kapat- ması
• Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ku- rularak Ürdün’e yerleştirilmesi
• İsrail; Doğu Kudüs, Golan Tepeleri, Sina Yarımadası ve Gazze’yi ele ge- çirerek topraklarını dört kat genişletti.

İsrail, Tiran Boğazı’nı da ele geçirerek Süveyş Kanalı’na ulaştı.
• SSCB ile birlikte savaşı önleme ça- lışmalarını başlattı. Ancak başarılı ola- madı. Savaş son- rası durum BM’de görüşülürken İsrail yanlısı bir tutum izledi. Daha sonra Orta Doğu’da üs- tünlüğü SSCB’ye kaptırma endişe- siyle barışı sağla- mada aktif rol aldı.
• Savaş sonrası Orta Doğu’da et- kisini arttırdı.
• Suriye, Mısır ve Cezayir’de de- niz üsleri kura- rak Akdeniz’de önemli bir güç haline geldi.
• Bölgeye ekonomik ve askeri yardım- da bulundu.
• Orta Doğu’da eski etkinliği- ni kazanmaya çalıştı. İsrail’e silah ambar- gosu koydu. Bazı Arap devletlerine askeri ve eko- nomik yardım teşebbüsün- de bulundu.
• Orta Doğu’da eski etkinliğini sağlayamadı.
Mısır ve Suriye ile İsrail
• 1967 Arap – İsrail Savaşı’nda Mı- sır ve Suriye’nin kaybettiği top- rakları İsrail’den geri almak iste- mesi
• İsrail başarılı oldu. • 1974’te Mısır ile İs- rail arasında imza- lanan antlaşma ile Süveyş Kanalı’nın tamamı Mısır haki-
miyetine bırakıldı. • Mısır, Sina’daki toprağının bir bö- lümünü İsrail’den
geri aldı.
• Camp David Ant-
laşmalarına giden
yol açıldı.
• Barış görüşmele-
rinde öncü olan ABD’nin Orta Doğu’daki etkisi arttı.
• Arap ülkelerinin Ba- tılı devletlere petrol ambargosu koy- ması petrol krizine yol açtı.
• SSCB ile birlikte ha- reket etti.
• İsrail’e baskı ya- parak savaştan alıkoymaya çalıştı. Daha sonra İsrail’e silah gönderdi. Savaşın sonunda SSCB’nin bölge- deki etkinliğini azaltmak amacıyla barış antlaşmala- rının imzalanma- sına öncülük yaptı (1974’te Sina ve 1978’de Camp Da- vid). Bu antlaşma- larla Mısır’la olan ilişkilerini geliştirdi.
• Suriye ve Mısır’ı yatıştırmaya ça- lıştı. İsrail’in Su- riye cephesinde ilerlemesi üzerine savaşın derhal durdurulması ko- nusunda ABD’ye çağrıda bulundu ve BM’de Arapla- rı destekledi.
• Bazı Arap dev- letleri üzerinde etki sahibi olarak dolaylı da olsa, Akdeniz’e inebil- me politikasını belli ölçüde ger- çekleştirdi.

1973 Yom Kippur* Savaşı
* Yahudilerin oruç tuttukları kutsal ay
1967 Arap – İsrail (Altı Gün) Savaşı 1956 Mısır – İsrail Savaşı 1948 Arap – İsrail Savaşı

FİLİSTİN’DEN GÖÇ
1948’de bölgede İsrail devleti kurulunca Filistin’den ilk göç hareketi başladı. İlk göç hareketi henüz işgal altın- da olmayan Gazze ve Batı Şeria’ya yapıldı. 1967’de İsrail Gazze ve Batı Şeria’yı işgal edince buradaki Filistinliler Lübnan, Ürdün ve diğer Afrika ülkelerine göç ettiler.
Mekik Diplomasisi
1973’teki Arap – İsrail savaşları Birleşmiş Milletler’in kararı gereği sona ermiş ancak barış bir türlü yapılamamıştır. Barışın sağlanması için ABD dışişleri bakanı Henry Kissinger Tel-Aviv ile Arap başkentleri arasında defalarca gidip gelmiştir. Bu gidiş gelişlere Mekik Diplomasisi adı verilir.
Camp David Antlaşmaları
ABD’nin girişimleri ile Mısır ile İsrail arasındaki buzlar erimeye başlamış, 1977’de Mısır ve İsrail Devlet Başkanları karşılıklı olarak birbirlerini ziyaret etmişlerdir. 1978’de bölgedeki gücünü kullanan ABD İsrail ve Mısır’ı Camp David’de bir araya getirmiş bu görüşme sonunda İsrail’le Mısır Filistin sorununun çözümünü temel alan bir takım anlaşmalar imzaladılar.
Buna göre Gazze ve Batı Şeria beş yıllık bir süre için özerk olacak bu sürede İsrail bölgedeki askerlerini azalta- cak bu süreçte İsrail Mısır ve Ürdün Batı Şeria ve Gazze’nin nihai statüsünü belirlemek için aralarında müzakereler yapacaktır.
Arap Birliği’nin Camp David Antlaşmalarına Tepkisi
Avrupa topluluğu Camp David antlaşmalarına destek verirken SSCB ve Arap ülkeleri bu antlaşmaya tepki gös- termişlerdir. Arap birliğinin merkezinin Kahire’den başka bir ülkeye taşınması kararını aldılar.
NOT : 1979’da Washington’da İsrail – Mısır sınırını çizen “İsrail – Mısır Barış Antlaşması” imzalandı. Bu durum Mısır’ın Arap dünyasıyla ilişkilerinin kopmasına neden oldu. Bu anlaşma gereği İsrail Sina yarımadasını boşaltmıştır. Bu gelişmeler Orta Doğu’da ABD aleyhtarlığını artırmış ve Suriye gibi bazı bölge ülkelerini de SSCB’ye yakınlaştır- mıştır. Arap ülkeleri İsrail ile anlaştığı için Mısır’a yaptıkları ekonomik yardımları kestiler.
BAAS HAREKETİ: Sosyalist bir sistemle yönetilen birleşik ve laik bir Arap toplumu oluşturmayı amaçlayan si- yasal hareket.
SLAM KONFERANSI ÖRGÜTÜ
Ürdün Kralı Hüseyin’in önerisi ile Arap devletlerinin dışişleri bakanları Kahire’de biraraya gelerek “İslam Zirvesi” oluşturulması kararı aldılar. Eylül 1969’da, Fas’ta Türkiye dahil 24 ülkenin katıldığı bir İslam Zirvesi yapıldı. İslam zirvesinin ikincisi 1974’te Pakistan’da yapılmıştır. Bu zirvede Filistin’le ilgili kararların yanında 1971’de Pakistan’dan ayrılan Bangladeş’inde Pakistan tarafından tanınması sağlanmıştır. 1975’te İslam Kalkınma Bankası’nın kurulması kararı alınmıştır.
NOT: İslam Konferansı Teşkilatı’nın genel sekreterliği görevini 2005’ten beri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu yap- mıştır. Ancak günümüzde bu örgütün genel sekreterliğinin Suudi Arabistanlı İyat Medeni yapmaktadır.
30

ULUSLARARASI POLİTİKADA PETROLÜN YERİ
OPEC : 1960’ta Bağdat’ta Arabistan, İran, Irak, Kuveyt Venezuela’nın katılımıyla yapılan konferans sonund pet- rol ihraç eden ülkeler topluluğu anlamına gelen OPEC kurulmuş daha sonra bu teşkilata Katar Endonezya, Libya, Ekvador ve Birleşik Arap Emirlikleri de katılmıştır. Bu teşkilatın amacı petrol yatlarını yüksek seviyelere çıkarmak ve üretici ülkeler arasında teknik konularda iş birliği sağlamaktır.
OAPEC : 1967’de yapılan Arap – İsrail (Altı Gün Savaşı) savaşlarından sonra petrolün İsrail’e karşı siyasi bir silah olarak kullanılmasını sağlamak için – Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Teşkilatı – adı verilen bu teşkilat kurulmuştur. Ancak batılı ülkeler Arap ülkelerinin dışından petrol alınca OAPEC istediği sonucu alamamıştır.
İran – Irak Savaşı (1980 – 1988)
Baas Hareketi: Baas Partisi 1940’ta Şam’da kuruldu. “Yeniden Doğuş” anlamına gelen Baas Hareketi’nin amacı
sosyalist bir sistemle yönetilen, birleşik, laik bir Arap toplumu yaratmaktır.
Irak’ta Rejim Değişikliği : 1963’te Irak’ta iktidara gelen Baas Partisi 1968’de yapılan darbeyle yönetime tama- men hakim oldu. 1979’da ise yeni bir darbe ile Saddam Hüseyin tek başına yönetime geldi. Bu dönemde Irak yöne- timi Sovyetler Birliği’ne yanaşarak bu ülkeden silah almaya başlamıştır. Bu durum İran’ı tedirgin etmiştir.
İran’da Rejim Değişikliği : Ülkede 1978’de ekonomik nedenlerden dolayı başlayan ayaklanma aynı yıl bir halk hareketine dönüşmüştür. 1979’da sürgündeki dini lider Ayetullah Humeyni’nin ülkeye dönmesiyle İran İslam Cumhuriyeti kuruldu. Yeni yönetim ABD öncülüğünde kurulan Cento’dan ayrılmıştır.
Basra Körfezi’nde Rekabet
1960’lar ve 70’ler boyunca hızla silahlanan İran, ABD ve İngiltere’den aldığı destekle Basra Körfezi’ne egemen olmaya çalışmıştır.
İran – Irak Savaşı’nın Sebepleri
1) Irak’ın Orta Doğu’da Mısır’dan boşalan güçler dengesini kendi lehine değiştirmek istemesi ve bu amaçla
yayılmacı bir politika izlemesi
2) İki ülkenin Basra Körfezi ve Şattülarap su yolu üzerinde egemenlik kurma mücadelesi
3) İran’da rejim değişikliği sebebiyle çıkan iç sorunlardan yararlanmak isteyen Irak’ın Basra Körfezi’ne hakim
olmak istemesi
Savaş : 1980’lerde Irak İran topraklarına saldırarak savaşı başlatmış ve İran’ın bazı bölgelerini ele geçirmiştir. Zamanla İran savaşta dengeyi sağlayarak topraklarının bir kısmını geri almıştır. Bu savaştan Suriye ve Libya İran’ı tutmuş diğer Arap ülkeleri ise Irak’ı tutmuştur. 1986’da savaş İran’ın lehine dönüp İran Basra Körfezi’ne hakim olma- ya başlayınca ve İran yönetiminin SSCB’ye yakınlaşmasıyla ABD, Fransa ve İngiltere gibi ülkeler Basra Körfezi’ne savaş gemileri gönderdi. Bu durum Irak’ın tekrar savaşta dengeyi sağlamasına neden oldu. Birleşmiş Milletler’in devreye girmesiyle 1988’de tara ar ateşkes ilan etmiş ve savaş sona ermiştir.

Savaşın Sonuçları
1) Her iki taraftan toplam 1 milyon insan ölmüştür.
2) Tara arın birbirinin petrol bölgelerini bombalamaları yüzünden 150 milyar dolar ekonomik kaynak yok
oldu.
3) İki ülkede de ekonomik sıkıntılar baş gösterdi.
4) Bu savaşa Arap ülkelerinin taraf olması Arap birliğinin bozulmasına ve İsrail’in Orta Doğu’da daha serbest
kalmasına neden oldu.
5) Bazı ülkeler iki ülkeye de silah satarak önemli bir ekonomik gelir elde ettiler.
İRANGATE OLAYI
İran İslam devrimi sırasında Tahran’daki ABD elçiliğinin işgal edilmesi ABD ile İran’ın ilişkilerinin bozulmasına neden oldu. 1986’da ortaya çıkartılan bir skandalda ABD’nin İsrail vasıtasıyla İran’a silah sattığı belgelendi. Bu skan- dala İrangate olayı denir. Bu skandal ABD’nin çıkarlarını koruyabilmek için İran’a bile silah satabileceğini göstermesi açısından önemlidir.

 

YUMUŞAMA DÖNEMİNDE DÜNYA
Ekonomi : Kitle iletişim araçlarından olan radyo ve televizyon ön plana çıkmaya başlamış. Uydu teknolojisi sayesinde televizyon programları uluslararası bir boyut kazandı. İlk kez 1964 Tokyo Olimpiyatları canlı televizyon yayınıyla tüm dünyaya ulaştı.
Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler
Soğuk savaş dönemindeki bloklar arasındaki rekabet iki süper gücü uzay yarışına itti. 1957’de SSCB’nin ilk uzay aracı olan Sputnik’i uzaya fırlatmasından bir yıl sonra ABD ulusal havacılık ve uzay dairesi NASA’yı kurarak aynı yıl ilk uydusunu uzaya gönderdi.
1961’de Sovyet kozmonot Yuri Gagarin uzaya giden ilk insan oldu. (Vostok-1 Uzay aracı ile)
1969’da ABD’li astronot Neil Armstrong Ay’a inen ilk insan olmuş böylece uzay yarışında ABD liderliği ele geçir- miştir.
Uzay araştırmaları sırasında yapılan buluşlar insanoğlunun günlük hayatını kolaylaştırmıştır. (Telefon vb.) 1970’te ilk kişisel bilgisayar üretilmiştir.

Yumuşama Döneminde Yapılan Önemli İcat ve Gelişmeler
Yıl
İcat – Gelişme
1961
İlk insanlı uzay uçuşu (Yuri Gagarin)
İlk haberleşme uydusu (Telstar1)
1962
İlk sınaî robot
1963
Yer eksenli haberleşme uydusu
İlk uzay yürüyüşü (Alexy Leonev)
1965
Hawker Harrier (dik havalanabilen ilk uçak)
İlk kalp nakli (Chirstian Barnard tarafından)
1968
Ay etrafında ilk pilotlu uçuş
1969
İnsanoğlu aya indi (Neil Armstrong – Edwin Aldrin)
1971
Mikro işlemci (İntel Firması)
Video kaset
1972
İlk video disk
1973
Mini bilgisayar
1974
Hafıza kartı
1975
Hepatit B aşısı
1976
Cray1 işlemci (250 milyon/sn)
1977
Nötron bombası
1978
Nükleer manyetik rezonans (İlk tıbbi görüntüleme (MR))
Compact disk (CD)
1979
PC ev bilgisayarı
KÜLTÜREL HAYAT
Sanayileşme ve tarımda makineleşmeye bağlı olarak köyden kente göç hızlandı. Kadınların eğitim düzeyinin artmasına paralel olarak kadınların sosyal yaşamdaki etkinliği arttı.
Üçüncü dünya ülkelerinden sanayileşmiş ülkelere göçler başladı. Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler gelecek konusundaki bilinmezlik ve edebiyatta post modern (modern ötesi) akımların 1960’lardan itibaren ön plana çıkması- na neden oldu. Savaş, göç vb. toplumsal sorunları dile getiren yeni müzik türleri ve müzik grupları ortaya çıktı.
Heavy Metal müzik türü ve bu türün temsilcisi olan Rolling Stones grubu döneme damgasını vurmuştur. 1951’den itibaren düzenlenen Akdeniz Oyunları’nın altıncısı 1971’de İzmir’de düzenlendi.

TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Türk – Yunan İlişkileri : 1930’da Atatürk ve Vinezelos’un gayretleriyle Türk – Yunan ilişkileri oldukça düzelmiştir. Ancak 1954’te ortaya çıkan Kıbrıs Sorunu iki ülke arasında günümüze kadar devam eden çeşitli sorunların ortaya çıkmasına neden oldu.
Kıbrıs Sorunu
Enosis : Kelime anlamı ilhak olan bu kavram Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını ifade etmektedir.
Eoka (Kıbrıs Mücadelesi Rum Örgütü)
Enosis amacını gerçekleştirmek için Rumlar tarafından kurulan bir örgüttür. 1950’de kurulmuştur.
Dr. Fazıl Küçük
Kıbrıs’taki Türk toplumunun haklarını savunmak için mücadele eden bu şahıs Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın Londra’da yaptıkları anlaşma gereği kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı görevinde bu- lunmuştur.
Kıbrıs Sorunu’nda Yaşanan Önemli Süreçler
Adayı Yunanistan’a bağlamayı düşünen Rumlar 1950’de EOKA adlı bir örgüt kurarak önce İngilizler sonra da Türklere yönelik tedhiş hareketlerine başladılar. Bu örgütün bir amacı da Kıbrıs Adası’ndan İngilizleri atmaktı.
Zürih Antlaşması : 1959’da Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan bu anlaşmaya göre Kıbrıs’ta bağımsız bir Cumhuriyet kurulması kararı alındı.
Londra Antlaşması (1959) : Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında Kıbrıs Sorunu’nu çözmek için yapılan bu anlaşmayla Zürih anlaşması temel alınarak bağımsız bir Kıbrıs Devleti’nin kurulması kararı alındı.

 

KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN KURULMASI VE YAŞANAN GELİŞMELER
Zürih ve Londra Antlaşmaları doğrultusunda bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildi. Bu devletin Cumhurbaş- kanlığını Rum lider Makarios yardımcılığını ise Türk lider Dr. Fazıl Küçük getirilmiştir. Ancak Kıbrıs’ta sağlanan barış ortamı uzun sürmedi.
Yunanistan’dan asker ve silah desteği gören EOKA Türklere karşı tehdiş hareketlerine devam edince Türkler Türk Mukavemet Teşkilatı vasıtasıyla bu tedhiş hareketlerine karşı koymaya çalıştılar. 1964’te Türk savaş uçakları Kıbrıs’taki Rum mevzilerini bombaladı (Bu hareket sırasında Türk pilot Cengiz Topel uçağı Yununlılar tarafından dü- şürülerek şehit edilmiştir). Rumların Türklere saldırıları devam etmesi üzerine 1967’de Kıbrıslı Türkler “Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi”ni kurdular.

Bu yönetimin başkanlığına Dr. Fazıl Küçük başkan yardımcılığına da Rauf Denktaş seçilmiştir. 1974’te Enosis’in hemen gerçekleştirilmesini isteyen EOKA üyeleri Makarios’a karşı bir darbe gerçekleştirerek Nikos Sampson’u Cumhurbaşkanlığı’na getirerek. “Kıbrıs Elen Cumhuriyeti”ni kurdular. Bunun üzerine Türkiye Garantörlük hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek Enosis’e engel olmak ve bölgedeki Türklerin güvenliğini sağlamak amacıyla 20 Temmuz 1974’te “Kıbrıs Barış Hareketi”ni başlattı. Ağustos 1974’te yapılan ikinci Barış hareketiyle Türk kuvvetleri adanın üçte birine hakim oldu, arkasından Birleşmiş Milletler’in ateşkes çağrısına uyarak askeri hareketi durdurdu. Bu ha- reket sırasında Amerika Türkiye’ye silah ambargosu uygulayınca bir dönem iki ülke arasındaki ilişkiler zayı amıştır. Kıbrıs Barış Hareketi’nden sonra 1975’te Rauf Denktaş liderliğinde “Kıbrıs Türk Federe Devleti” kuruldu. Tara ar arasında sorunun çözümü için devam eden görüşmelerden sonuç çıkmayınca Türk tarafı Kasım 1983’te “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”ni kurdu.
ABD ve Batılı büyük devletler KKTC’yi tanımamışlardır.

 

EGE ADALARI MESELESİ
Lozan Barış Antlaşması’na göre Gökçeada ve Bozcaada Türkiye’de, Oniki Ada ve Meis Adası İtalya’da, Ege Adaları ise Yunanistan’da kalmıştı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya imzalamış olduğu Paris Antlaşması’yla (1947) Meis ve Oniki Adaları Yunanistan’a vermiştir. 1974’ten itibaren Yunanistan Lozan Barış Antlaşması’na aykırı olarak Türkiye sınırına yakın adaları açıktan silahlandırmaya başlamıştır.

 

KITA SAHANLIĞI SORUNU
Yunanistan 1961’den itibaren Ege Denizi’nde bazı şirketlere petrol arama ruhsatı vermeye başladı. 70’lerde Yunanistan bu ruhsatı Doğu Ege’yi kapsayacak şekilde genişletti. 1973’te Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Ege’de petrol aramaya başlayınca “Kıta Sahanlığı Sorunu” ortaya çıkmıştır. Daha sonraki dönemlerde “Bern” deklarasyo- nuyla tara ar Ege Denizi’nde Kıta Sahanlığı’yla ilgili hiçbir faaliyette bulunmamayı kabul ettiler.
Kara Sularının 12 mil’e Çıkarılması Sorunu
Ege Denizi’nde daha fazla etkinlik kurmak isteyen Yunanistan 1974’ten itibaren Ege’deki kara sularını 6 milden 12 mile çıkarmaya uğraşmaktadır. Türkiye ise kesinlikle Ege’de kara suların 6 milin üzerine çıkarılmasını kabul etmemiştir. Çünkü Yunan tezi olan 12 mile göre Türkiye’nin Ege Denizi’ndeki hakimiyeti azalmakta buna karşılık Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki hakimiyeti artmaktadır.
Ege Hava Sahası (FIR Hattı – Uçuş Bilgi Bölgesi) Sorunu
Bu konu Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar Yunanistan’la Türkiye arasında ciddi bir sorun yaratmamıştır. Ancak Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra bu konu iki ülke arasında ciddi bir sorun olmaya başlamıştır. Yunanistan bir süre Ege Denizi’nin tümünü tehlikeli bölge ilan ederek Ege semalarını uluslararası hava tra ğine kapatmıştır. Yunanistan daha sonra Ege Denizi’ni sivil hava tra ğine açmıştır. Ancak bölgede askeri uçakların uçuşu konusunda var olan problem devam etmektedir.
Ermeni İddiaları
Büyük Ermenistan hayalini gerçekleştirmek isteyen Ermeni diasporası “Ermenistan Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu” adı verilen Asala adlı bir örgüt kurdular. Bu örgüt 1973’ten 1994 yılına kadar süren dönemde yurt dışındaki Türk temsilcilerini ve diplomatlarını hedef alan suikastlar düzenlemiştir.

Türkiye’de Bunalımlı Yıllar (1960 – 1983)
1950’de iktidara gelen Demokrat Parti dönemi, 27 Mayıs 1960 Askeri darbesiyle sona ermiştir. Bu darbeyi Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi yapmıştır. Darbe’den sonra kurulan Yassı Ada mahkemelerin- de Demokrat Parti’nin ileri gelen yöneticileri yargılanmıştır. Yargılamalar sonucunda dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Dışişler Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edilmişlerdir (1961).
1961 Anayasası
Askeri darbeden sonra oluşturulan Kurucu Meclis yeni bir anayasa hazırlamıştır. Bu anayasa 9 Temmuz 1961’de yapılan halk oylaması sonucunda kabul edilerek yürürlüğe girdi.
1961 Anayasası’nın Önemli Maddeleri
1) Temel haklar ve özgürlükler ayrıntılı bir şekilde düzenlendi.
2) Bu anayasada sosyal ve ekonomik haklarada yer verildi.
3) Parlamento’nun çıkarttığı yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemek ve özgürlükleri korumak için
Anayasa Mahkemesi kuruldu.
4) Yüksek Hakimler Kurulu kuruldu.
5) Cumhuriyet Senatosu oluşturuldu. (Böylece parlemento iki ayrı meclisten oluşmuştur.) Bu yönüyle 82 ana-
yasasından ayrılmaktadır.
1961 Seçimleri
1960 darbesinden sonra yapılan bu ilk seçime Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet Partisi, Cumhuriyetci Köylü Millet Partisi ve Yeni Türkiye Partisi katılmıştır. Bu seçimlerden sonra oluşan Meclis, Milli Birlik Komitesi Başkanı Cemal Gürsel cumhurbaşkanlığına seçmiştir.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Müracaatı
Türkiye 1959’da bu örgüte üye olmak için başvuruda bulunmuştur. Türkiye ve Avrupa Birliği arasında ilişkileri geliştirmek için 1963’te Ankara Antlaşması imzalanmıştır.
TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu)
17 Temmuz 1962’de kabul edilen bir yasayla kuruldu. Kuruluşun amacı ise “Kalkınma Planları Doğrultusunda Bilimsel Araştırmalar Yapmak ve Yaptırmak, bu araştırmalar arasında eş güdüm sağlamak.” olarak belirlendi.
68 Hareketi
1968, dünya gençliğinin demokrasi adına baş kalıdır yılıydı. Gençlik hareketleri, Batı Avrupa’yı, Kuzey Amerika’yı, Orta Doğu’yu, bazı Asya ülkelerini ve hatta Doğu Bloku ülkesi olan Çekoslavakya’yı etkiledi. Dünya ölçeğindeki bu hareketlilik Türkiye’de daha önceki yıllarda başlamış olan gençlik hareketlerine ivme kazandırdı. Özellikle üniversite gençliğinin eylemleri hızla tırmanışa geçti.

I. Süleyman Demirel Hükümeti
1965’te yapılan seçimleri Adalet Partisi kazanmış, böylece I. Süleyman Demirel Hükümeti kurulmuştur.
Fahri Korutürk’ün cumhurbaşkanı seçilmesi : 1973 yılında Fahri Korutürk meclis tarafından cumhurbaşkanı seçilmiştir.
İsmet İnönü’nün Vefatı
25 Aralık 1973’te Türkiye Cumhuriyeti’nin II. Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü vefat etmiştir. Cenazesi Anıtkabir’e defnedilmiştir.
1971 – 1980 Yılları Arasında Kurulan Hükümetler
I. Nihat Erim Hükümeti 1971 II. Nihat Erim Hükümeti 1971 Ferit Melen 1972 Naim Talu 1972 CHP – MSP Koalisyonu 1974 Sadi Irmak 1975 AP – MSP – CGP – MHP 1975 AP – MSP – MHP 1977 Bülent Ecevit (Azınlık) 1978 Süleyman Demirel (Azınlık) 1979
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi
Koalisyon hükümetlerinin yaratmış olduğu siyasi, istikrarsızlık ekonomik ve toplumsal gelişmeyi olumsuz etkile- miştir. Bu dönemde yaşanan şiddet olaylarını gerekçe gösteren Türk Silahlı Kuvvetleri Kenan Evren Başkanlığında oluşturulan Milli Güvenlik Konseyi vasıtasıyla yönetime el koymuştur. Dönemin Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren devlet başkanlığı görevini üstlenmiş Bülent Ulusu ise Başbakanlığa atanmıştır. Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı başkanlı- ğında oluşturulan heyetin hazırladığı anayasa 7 Kasım 1982’de halk oyuna sunularak kabul edildi.
Darbeden sonraki ilk seçim 6 Kasım 1983’te yapılmıştır. Bu seçimleri Turgut Özal’ın başkanlığını yaptığı Anavatan Partisi kazanmıştır. Böylece Türkiye’de Özal’lı yıllar ve Anap dönemi başlamış oldu.

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI (1960 = DPT) : Devletin ekonomik, sosyal, kültürel amaçlarının belirlenme- sinde hükümete danışmanlık yapmak ve belirlenen amaçlar için kalkınma planları hazırlamak amacıyla oluşturulan kurum. Devlet Planlama Teşkilatı 2011 yılında kapatılarak yeni kurulan Kalkınma Bakanlığı’na bağlanmıştır.
70’li yıllardan itibaren Türkiye’de artık otomobil üretilmeye başlanmıştır.
60’lı ve 70’li yıllarda Avrupa’ya giden işçilerimizin ülkemize yapmış oldukları döviz transferleri ekonomiye ciddi katkılar sağlamıştır.
70’li yılların ikinci yarısından itibaren en asyon ve dış ödeme güçlükleri ülkede çeşitli sıkıntıların artmasına ne- den olmuştur.
1973 petrol krizi, 1974 Amerikan Ambargosu ülke ekonomisini olumsuz etkilemiştir.
Birçok temel malda kuyruklar, kara borsa ve yat artışları görüldü.
Türk lirası yabancı paralar karşısında hızla değer kaybetmeye başladı.
Ülkede var olan ekonomik sıkıntıları aşmak için karme ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçişi sağlayan
meşhur 24 Ocak kararları kabul edilmiştir (1980).
SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYAT
1) 1960 – 1980 köyden kente göçün arttığı bir dönemdir. Bu dönemde gece kondulaşma oranı artmış ve büyük şehirlerde sendika hareketleri ön plana çıkmıştır.
2) 1960’lı yılların ortalarından itibaren edebiyatta “toplumculuk” akımı ön plana çıkmıştır. Bu dönemde Nazım Hikmet ve Ahmet Arif gibi şairler ön plana çıkmıştır.
3) 60’lı ve 70’li yıllar Türk tiyatrosunda bir dönüm noktası olmuş, seyirci sayısında ciddi artışlar olmuştur.
4) Bu dönemde Türk sineması toplumsal sorunlara ağırlık vererek gelişme göstermiştir.
5) 1963’te yönetmenliğini Metin Erksan’ın yaptığı “Susuz Yaz” lmi Berlin lm festivalinde Altın Ayı ödülünü
kazanmıştır.
6) 1964’ten itibaren Antalya Film Festivali düzenlenmeye başlandı.
7) 1965 yılından itibaren Türk müziğine yeni sesler kazandıran Altın Mikrofon yarışması düzenlenmeye baş-
landı. İlk yapılan yarışmayı “Gençliğe Veda” adlı bestesiyle Yıldırım Gürses kazandı.
NOT : I. Boğaz Köprüsü 1973 yılında açılmıştır. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesi üzerine Moskova’da 1980’de yapılan Olimpiyat Oyunları ABD, Türkiye ve bir çok Batılı ülke boykot ederek katılmamışlardır.

KÜRESELLEŞEN DÜNYA SSCB’DE POLİTİKA DEĞİŞİKLİKLERİ VE NEDENLERİ
NÜKLEER REKABET : Sovyetler Birliği ile ABD arasında yaşanan uzun menzilli füzelere sahip olma ve uzayda üstünlüğü ele geçirme rekabeti SSCB ekonomisini oldukça etkilemişti. Buna karşılık ABD ekonomisi maliyeti yüksek olan bu rekabete dayanacak bir yapıya sahipti. ABD’nin başlattığı uzayda üsler kurup SSCB füzelerini ABD toprak- larına ulaşmadan lazer ışınlarıyla yok etmeyi hede eyen “YILDIZ SAVAŞLARI” projesi, SSCB’nin bu silahlanma yarışında yenilgisini hazırladı. “Yıldız Savaşları” projesiyle ABD SSCB’ye karşı üstünlük elde etmiştir.

 

GLASTNOST VE PERESTROİKA
Perestroika : “Yeniden Yapılanma” anlamına gelir. SSCB’de gerek ekonomik gerekse siyasi merkeziyetçiliğin
ortadan kaldırılmasına dönük faaliyetleri kapsar.
Glastnost (Açıklık) : Siyasi merkeziyetçiliğin ortadan kaldırılmasına dönük faaliyetlere Glastnost denir. Bu po- litikayla bürokrasinin azaltılması, parti içi demokrasinin uygulanması, siyasal çoğulculuğun sağlanarak her türlü muhalefete izin verilmesi gibi reformlar öngörülmüştür.
Sovyet Lider Mihail Gorbaçov 1987’den önce Glastnost, arkasından Perestroika’yı açıklamıştır.
SSCB’NİN DAĞILMASI
1990’da SSCB içindeki Cumhuriyetler içinde en büyük cumhuriyet olan Rusya Federasyonu’nun lideri BorisYeltsin serbest pazar ekonomisi ve bağımsızlık isteyerek, bağımsızlığını ilan etmiştir. Bunun üzerine SSCB içindeki birçok cumhuriyet de bağımsızlığını ilan etmişti.
Ağustos 1991’de ordu içindeki bazı komutanlar, bakanlar ve KGB başkanının aralarında bulunduğu bir grup Gorbaçov’a karşı bir darbe yaparak, Rusya Federasyonu Parlamentosu’nu kuşatınca Boris Yeltsin darbeyi yapanla- ra karşı halkı gösteri ve grev yapmaya çağırdı. Halkın tepki göstermesi üzerine darbe yapanlar kısa sürede dağılmış ve Yeltsin halkın gözünde bir kahramana dönüşmüştür. Bu karışıklıktan yararlanan SSCB’ye bağlı cumhuriyetlerin tamamına yakını bağımsızlıklarını ilan ettiler. Aynı dönemde devlet başkanı Mihail Gorbaçov Komünist Partisi li- derliğinden istifa etmiş ve bu partinin faaliyetlerine son verilmiştir. Kısa bir süre sonra Gorbaçov Devlet Başkanlığı görevinden istifa etmiş yerine Boris Yeltsin geçmiştir.


5. ÜNİTE
BAĞIMSIZLIKLARIN İLANI
SSCB’NİN DAĞILMASIYLA BAĞIMSIZLIKLARINI İLAN EDEN DEVLETLER
DEVLETİN ADI
1. Gürcistan
2. Estonya
3. Letonya
4. Ukrayna
5. Beyaz Rusya
6. Moldova
7. Azerbaycan
8. Kırgızistan
9. Özbekistan
10. Litvanya
11. Tacikistan
12. Ermenistan
13. Türkmenistan
14. Kazakistan
15. Rusya Federasyonu

SSCB’NİN DAĞILMASININ DOĞU AVRUPA’YA ETKİLERİ
Gorbaçov’un başlatmış olduğu açıklık ve yeniden yapılanma politikası Sosyalist Doğu Avrupa ülkelerini de etkile- miştir. Bu ülkeler SSCB’ye karşı bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. (Örneğin Çekoslavakya’daki Kadife Devrim gibi.)
SSCB’NİN DAĞILMASININ DÜNYA GÜÇLER DENGESİ ÜZERİNE ETKİLERİ
1991’de SSCB’nin dağılmasıyla Doğu Bloku çöktü. Artık ABD dünyanın lider ülkesi ve tek süper gücü olarak görülmeye başlandı. SSCB’ye üye olan devletlerden bazıları Rusya Federasyonu önderliğinde Bağımsız Devletler Topluluğu’nu (BDT) kurmuşlardır.
2001’de ABD ülkesindeki terör olaylarını gerekçe göstererek Afganistan’, 2003’te ise Nükleer silahlanmayı ön- lemek iddiasıyla Irak’ı işgal etmiştir.
ŞANGAY BEŞLİSİ : 1996’da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından kurulan bu oluşum 2001’de Özbekistan’ın katılımıyla “Şanghay İş Birliği Örgütü” adını aldı. Hindistan – İran, Pakistan ve Moğolistan bu örgütlenmeye gözlemci ülkeler olarak destek vermektedirler.

TÜRK CUMHURİYETLERİ BAĞIMSIZ OLUYOR
AZERBAYCAN : 1918’de Azerbaycan Mehmet Emin Resulzade önderliğinde bağımsızlığını ilan etmiştir. Kısa bir süre sonra SSCB bu bağımsızlık ilanını tanımayarak kuvvet yoluyla bu ülkeyi SSCB yönetimine bağlamıştır. SSCB’nin dağılma sürecine girmesi üzerine Ebulfeyz Elçibey’in önderliğinde kurulan “Halk Cephesi”nin gayretle- ri sonucunda 1991’de Azerbaycan bağımsız olmuş ve Ebulfeyz Elçibey Devlet Başkanı seçilmiştir. Daha sonra Haydar Aliyev Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Haydar Aliyev “Biz bir millet, iki devletiz.” sözüyle tanınmıştır. Bugün Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanlığını İlham Aliyev yapmaktadır.
Zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olan ülkeyi Rusya, ABD ve Batılı Devletler bir nüfuz mücadele alanı olarak görmektedirler. Bağımsızlığını kazanan Türkiye Cumhuriyetler içinde bağımsızlığı en ilk olarak Türkiye tarafından tanınan ülke Azerbaycan’dır. Ayrıca 1991’de Türkiye Cumhuriyetleri bağımsız olduğunda Dünyada bu ülkeleri ilk tanıyan ülke Türkiye’dir.
BAKÜ – TİFLİS – CEYHAN PETROL BORU HATTI : Hazar havzası petrollerinin Bakü – Ti is (Gürcistan) üzerin- den borularla Ceyhan’a aktarılmasını öngören bu hat İran, Rusya ve Ermenistan’ın bütün karşı çıkmalarına rağmen bugün hayata geçirilmiştir.
NAHÇIVAN ÖZERK CUMHURİYETİ : Türkiye’nin garantörlüğünde bulunan ve Azerbaycan’a bağlı özerk Cumhuriyet.
DAĞLIK KARABAĞ SORUNU
Dağlık Karabağ Bölgesi’ne SSCB tarafından 1923’te özerk bölge statüsü verilmiş ve buraya Ermeni nüfusu yerleştirilerek Ermeniler çoğunluk haline getirilmiştir. Şubat 1938’de Karabağ Parlamentosu’nun Ermenistan’a bağ- lanma kararı alması bölgede bir Azeri – Ermeni savaşının çıkmasına neden olmuştur. 1990’da bölge Ermenistan tarafından işgal edilmiştir.
HOCALİ KATLİAMI : 1993 yılında Ermeni kuvvetleri Karabağ’daki çok sayıda Azeri sivili öldürmüştür.
KAZAKİSTAN
Bolşevik ihtilalinden sonra 1917’de Kazaklar bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. Ancak Kazaklar 1920’de SSCB’nin egemenliğine girmek zorunda kaldılar. 1921’den itibaren bölgeye çok sayıda Rus yerleştirilmiştir.
SSCB’deki değişimlerden yararlanan Nursultan Nazarbayev 1991’de bağımsızlığını ilan etmiştir. (Bu şahıs halen ülkenin Cumhurbaşkanlığı görevini yapmaktadır). Ülke zengin petrol, uranyum ve altın yataklarına sahipti.
Ülkede 1993’te Türkiye ve Kazakistan’ın ortak katkılarıyla Ahmet Yesevi Uluslararası Türk – Kazak Üniversitesi kurulmuştur. 1991’de Semey nükleer deneme alanını kapatarak dünya tarihinde ilk defa gönüllü olarak kendi nükleer silah deposundan vazgeçen ülke olmuştur.
KIRGIZİSTAN
1881’de yılında Rusların egemenliğine giren ilk Türk topluluğudur. 1990’da Kırgızistan Parlamentosu “Demokrasi ve Milli Birlik Deklarasyonu’nu yayınlamış ve arkasından yapılan seçimlerde Aksar Akayev Cumhurbaşkanı seçildi. 1981’de başkent Frunze’nin adı Bişkek olarak değiştirildi. Ülke 1981’de SSCB’den ayrılarak bağımsızlığını ilan et- mişti.

5. ÜNİTE
1995’te Bişkek’te Kırgızistan – Türkiye Manas Üniversitesi kurulmuştur. Dünyanın en uzun destanı olan Manas Destanı Kırgızlara aittir. Kırgız romancı Cengiz Aytmatov dünya çapında tanınan bir edebiyatçıdır (Cemile, Selvi Boylum Al Yazmalım vb. Romanları ünlüdür.) Günümüzde bu ülkenin Cumhurbaşkanlığını Almazbek Atombayev yapmaktadır.
ÖZBEKİSTAN
Ülkede Sovyet işgali üzerine 1918’de “Basmacılık” adı verilen bağımsızlık mücadelesi başlatıldı. Bu mücade- lenin başarısız olması üzerine Özbekler 1924’te SSCB’ye bağlandı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Stalin tarafından Almanlarla iş birliği yapmakla suçlanan Ahıska (Meşhet) Türkleri Gürcistan’da yaşadıkları bölgeden Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya’ya sürüldüler. Ülkede 1989’da bağımsızlığı savunan Birlik Halk Cephesi ile Ahıska Türkleri arasında çatışmalar yaşanınca 1990’da İslam Kerimov SSCB tarafından ülkenin Komünist Partisi liderliğine getirilmiştir. SSCB dağılınca Ağustos 1991’de Özbekistan bağımsızlığını ilan etmiş ve İslam Kerimov Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bu şahıs halen ülkenin Cumhurbaşkanlığını yapmaktadır.
TÜRKMENİSTAN
Rus hakimiyeti altında bulunan Türkmenistan Bolşevik İhtilali sırasında Ruslara karşı bağımsızlık mücadelesi vermişsede 1924’te SSCB’nin egemenliğini kabul etmek zorunda kalmıştır. 1985’te Türkmenistan Komünist Partisi başkanlığına getirilen Sapar Murad Niyazov 1991’de SSCB’nin dağılmasıyla ülkesinin bağımsızlığını ilan etmiş- tir. Türkmenistan ekonomisinin temeli doğalgaz ve petrolden oluşur. Orta Asya Cumhuriyetleri arasında en büyük doğalgaz rezervlerine sahip ülkedir. Türkmenistan bölgede en fazla pamuk üreten ülke konumundadır. Başkent Aşkabat’ta Türkmenistan – Türk Üniversitesi ortak olarak kurulmuştur. Günümüzde bu ülkenin Cumhurbaşkanlığını Kurbankulu Berdimuhammedov yapmaktadır.
Özerk Cumhuriyetin Adı
• Altay Cumhuriyeti
• Başkurdistan Cumhuriyeti
• Çuvaşistan Cumhuriyeti
• Dağıstan Cumhuriyeti
• Gükoğuz Cumhuriyeti
• Hakas Cumhuriyeti
• Kabardin – Balkar Cumhuriyeti
• Saha (Yakutistan) Cumhuriyeti
• Tataristan Cumhuriyeti
• Tuva Cumhuriyeti
• Karakalpak Cumhuriyeti
• Nahcivan Cumhuriyeti
• Sincan Uygur Özerk Bölgesi
• Kırım Cumhuriyeti


DİĞER TÜRK TOPLULUKLARI
Coğra Konumu
Güney Sibirya’da yer alır.
Avrupa kısmında Orta İdil bölgesinde yer alır.
Volga Nehri’nin orta bölümünde yer alır.
Azerbaycan’ın kuzeyi, Hazar Denizi’nin batısında yer alır. Moldova’ya bağlı özek bir cumhuriyettir.
Sibirya’nın güneyinde yer alır.
Kafkas Sıradağları’nın kuzeyinde yer alır.
Doğu Sibirya’da yer alır.
Volga Nehri kıyısında yer alır.
Yukarı Yenisey Havzası’nda yer alır.
Özbekistan’ın kuzeybatısında yer alır.
Türkiye’nin doğusunda Azerbaycan’a bağlı özerk bir cumhuriyettir. Çin sınırları içinde Sincan bölgesinde yer alır.
Karadeniz’in kuzeyinde Kırım Yarımadası’nda Ukrayna’ya bağlıdır.

BAĞIMSIZ DEVLETLER TOPLULUĞU (BDT)
SSCB’nin dağılmasından sonra Aralık 1991’de “Almatı Zirvesi” sonucu 11 Cumhuriyetin (Azerbaycan, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Moldova, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Ukrayna) katılımı ile kurul- muştur. Topluluğun kuruluş aşamasında Baltık Ülkeleri ve Gürcistan bu oluşuma katılmamışlardır. 1993’te topluluğa katılan Gürcistan, 2008 Güney Osetya savaşı sırasında bu topluluktan ayrılmıştır. Türkmenistan 2005’te üyelikten ayrılarak topluluğa gözlemci ülke olarak katkıda bulunmaktadır.
TİKA (Türk İş Birliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı)
24 Ocak 1992’de başta Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülkelerle ekonomik, teknik, sosyo-kültürel ve eğitim alanlarında iş birliğini geliştirmek amacıyla kurulan bir teşkilattır.
DOĞU BLOKU’NDAN SONRA AVRUPA’DA YENİ ARAYIŞLAR
Gorbaçov’un 1985’te iktidara gelmesiyle başlayan değişim ve gelişmeler Orta ve Doğu Avrupa’da bulunan SSCB’ye bağlı devletleride etkilemiştir. Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri bağımsızlıklarını kazanmak için kendi ülke- lerindeki Komünist Partileri iktidardan indirerek çoğulca demokrasiye geçiş yönünde adımlar atmışlardır. Ancak Romanya’daki Çavuşesku yönetimi bu değişime karşı direnince halk ayaklanması sonucu görevinden uzaklaştırıla- rak, öldürülmüştür.
Doğu Bloku dağılırken 1991’de, önce Comecon sonrada Varşova Paktı’na son verilmiştir. SSCB’nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan devletlerin bazıları BDT’yi kurarken bir çoğuda NATO’ya ve AB’ye üye oldu.
İki Almanya’dan Tek Devlete
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya ikiye ayrılmıştır.
Doğu Almanya (Demokratik Almanya) sosyalist rejime geçerek Doğu Bloku’na dahil olmuş buna karşılık Batı Almanya (Federal Almanya) kapitalist sistemi tercih ederek Batı Bloku’na dahil olmuştur. 1989’da binlerce Doğu Alman vatandaşı Batı Almanya’ya iltica etmeye başlayınca iki kutuplu dünyanın sembollerinden biri olan Berlin Duvarı 1990’da yıkılmaya başlamış ve aynı yıl iki Almanya birleşmiştir. Dönemin Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl bu birleşmenin önemli mimarlarındandır. 1994’de ülkedeki Rus ve Batılı mütte k askerleri ülkeyi tamamen ter- ketmişlerdir.
Avrupa Ekonomik Topluluğundan (AET) Avrupa Birliği’ne (AB)
1957’de imzalanan Roma Antlaşması’yla Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) oluşturulmuştur. 1972’de topluluğun üye sayısı 6’dan 9’a çıkmıştır.
Şubat 1992’de imzalanan ve Kasım 1993’de yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması ile Avrupa Topluluğu – Avrupa Birliği adını aldı. 1995 ve 2004’te topluluğa yeni ülkeler katılmıştır.

MAASTRİCHT KRİTERLERİ
Hollanda’nın Maastricht kentinde imzalanan Avrupa Birliği Antlaşması’nda (Maastricht Antlaşması) ile üye ülke ekonomileri arasındaki farklılıkların giderilebilmesi için “Maastricht Kriterleri” olarak adlandırılan yakınlaşma kriterleri tesbit edilmiş ve bunların uyulmaması durumunda uygulanacak yaptırımlar belirlenmiştir.
Söz konusu kriterler şunlardır:
• Üyelerin yıllık ortalama en asyon oranı, en düşük yıllık en asyona sahip üç üye devletin en asyon ortalamasını en fazla 1,5 puan geçebilir.
• Üye devletlerin bütçe açığı oranı, gayri sa yurt içi hasılasının (bir ülke sınırları içerisinde belli bir zaman içinde, üretilen tüm mal ve hizmetlerin para birimi cinsinden değeri.) % 3’ünü aşmaması gerekir.
• Üye devletlerin kamu borcunun, gayri sa yurt içi hasılalarının % 60’ını geçmemesi gerekir.
• Her üye devletin uzun vadeli faiz oranı, en düşük orana sahip üç üye devletin faiz oranını en fazla 2 puan aşa-
bilir.
• Üye devletlerin ulusal paraları, Avrupa Döviz Kuru mekanizmasının izin verdiği normal dalgalanma sınırları için-
de kalmalıdır.
KOPENNHAG KRİTERLERİ
Haziran 1993’te yapılan Kopennhag Zirvesi’nde Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği’nin genişlemesinin Merkezi Doğu Avrupa devletlerini kapsayacağını kabul etmiş ve aynı zamanda adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeli- ğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterleri de belirtmiştir.
Bu kriterlere göre aday ülkeler, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlık hakları ve işleyen piyasa ekonomisi alanlarında belirli bir seviyeye gelmiş olmalıdır. AB kriterlerine uygun gördüğü bir çok Doğu Avrupa ülke- sini özellikle 2004 yılından sonra tam üyeliğe almıştır.

 

YILLARA GÖRE AB’YE KATILIM
1957 Kurucu Üyeler: 1973’de üye olanlar: 1981’de üye olanlar: 1986’da üye olanlar: 1995’de üye olanlar: 2004’de üye olanlar:
Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İtalya, Almanya, Fransa İngiltere, İrlanda, Danimarka
Yunanistan
İspanya, Portekiz
Avusturya, İsveç + Finlandiya
Polonya, Macaristan, Litvanya, Letonya + Estonya + Slovakya + Çek Cumhuriyeti + Slovenya + Malta, Kıbrıs Rum Kesimi
Hırvatistan
2013’de üye olanlar:
Aday ülkeler : Karadağ, Türkiye

NATO’NUN AVRUPA’DA GENİŞLEMESİ
BARIŞ İÇİN ORTAKLIK (BİO) : 1999’da uygulamaya konulan bu programla NATO ile eski Doğu Bloku ülkeleri- nin siyasi ve ekonomik bağlarını güçlendirilerek bu ülkelerin NATO’ya üye olmalarının yolu açılmıştır.
2008’de Bükreş’te yapılan NATO zirvesinde Rusya’nın karşı çıkmasına rağmen ileride Gürcistan ve Ukrayna’nın ittifaka alınması kararı verilmiştir. İttifaka 2009’da Arnavutluk ve Hırvatistan üye olmuştur. Makedonya’nın üyelik baş- vurusu Yunanistan tarafından Kıbrıs Rum yönetiminin üyelik başvurusuda Türkiye tarafından veto edilmiştir.
NATO’NUN GENİŞLEME SÜRECİ
1949’da üye olanlar : Belçika, Kanada, Danimarka, ABD, Fransa, İngiltere, İzlanda, İtalya, Norveç, Lüksemburg – Hollanda, Portekiz.
1952’de üye olanlar : 1955’de üye olanlar : 1982’de üye olanlar : 1990’da üye olanlar : 1999’da üye olanlar : 2004’de üye olanlar : 2009’da üye olanlar :
Türkiye – Yunanistan
Federal Almanya
İspanya
Doğu Almanya (Federal Almanya birleştiği için)
Çek Cumhuriyeti – Macaristan, Polonya
Bulgaristan – Estonya – Litvanya – Letonya – Romanya – Slovakya – Slovenya Arnavutluk – Hırvatistan
Üye olması karar altına alınanlar : Ukrayna – Gürcistan
TÜRKİYE VE AVRUPA BİRLİĞİ
TÜRKİYE’NİN AB SERÜVENİ
1) Ankara Antlaşması ve Katma Protokol
Türkiye AET’ye 1959’da tam üyelik için müracat etmiştir. AET tarafından verilen cevapta Türkiye’nin kalkınma dü- zeyinin tam üyelik için yeterli olmadığı bildirilerek tam üyelik şartları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık antlaşması imzalanması önerilmişti. Bu gelişmeler sonucunda 1963’te Ankara Antlaşması imzalanmıştır. Tara ar arasında 1973’te Katma Protokol imzalanmıştır. Yunanistan topluluğa üye olduktan sonra Türkiye’nin üyeliğinin veto etme hakkını sürekli koz olarak kullanarak Türkiye ile Topluluk arasındaki ilişkilerin donmasına ve mali iş birliğinin sona ermesine neden olmuştur.
2) Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne Girişi
Türkiye 1987 yılında tekrar AB’ye tam üyelik müracatında bulunmuştur. Tara ar arasında süren müzakereler sonucunda 1 Ocak 1996’da Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği yürürlüğe girmiştir.

3) Avrupa Birliği’nin Genişleme Süreci ve Türkiye
Avrupa Birliği 1993 Kopenhag Zirve toplantısında eski Doğa Bloku ülkelerini kapsayan bir genişleme sürecini başlatma kararı almıştır. Türkiye ise genişleme kapsamına alınmamıştır.
Avrupa Birliği Lüksemburg Zirvesi (Aralık 1997) : Bu zirvede Türkiye’nin topluluk ile ilişkilerinin gelişmesi için siyasi ve ekonomik reformlarını sürdürmesi, Yunanistan ile iyi ilişkilere sahip olması ve Kıbrıs Sorunu’nun çözümü gibi konulara bağlı olduğu vurgulanmıştır.
Helsinki’de Yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi (Aralık 1999) : Bu zirvede Türkiye’ye, AB’ye aday ülke statüsü verilmesi kararı alınmıştır.
ULUSAL AJANS: AB eğitim ve gençlik programlarını ülke çapında koordine etmek ve uygulamak için programa katılan her ülkede kurulan oluşuma verilen isim.
Türkiye Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programlarına 2004’den itibaren tam üye olarak katılmıştır. Fonlar ta- rafından nanse edilen Socrates (Genel Eğitim), Leonardo da Vinci (Mesleki Eğitim) ve Gençlik Programlarına Türkiye’den büyük katılım olmuştur. Ayrıca AB Genel Eğitim Programı olan Sokrates’in alt programlarından olan Lingua (Dil öğrenimi ve öğretimi) Türkiye’de büyük ilgi görmüştür.
Ayrıca Türkiye 2007’de başlayan Hayat Boyu Öğrenme (LLP) ve Gençlik Programları’nada tam üyedir.
AVRUPA BİRLİĞİ ORGANLARI
1) AVRUPA PARLAMENTOSU: Üye ülkelerden seçilen üyelerden oluşur. Parlamento Genel Kurulu
Strazburg’ta toplanır. Üye ülkeler parlamentoya nüfusları oranında milletvekili gönderirler.
2) AVRUPA BİRLİĞİ KOMİSYONU : Üye devletlerce atanan 20 üyeden oluşan bir yürütme organıdır. Komisyon, Birlik Politikalarının tasarlayıcısı ve koordinatörüdür.
3) AVRUPA KONSEYİ : Üye ülke, devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla yılda en az iki kere toplanır. Konseyin merkezi Brüksel’dir.
4) ADALET DİVANI : AB’nin en yüksek hukuksal organı niteliği taşımaktadır.
5) SAYIŞTAY : AB’nin ve bağlı kuruluşların gelir ve harcamalarını denetler.
6) EKONOMİK VE SOSYAL KOMİTE : AB’nin danışma organı.

YENİ OLUŞUM SÜRECİNDE BALKANLAR
1) Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin Dağılması
1919’da Sırplar, Hırvatlar ve Slovenler Yugoslavya Krallığını kurdular. Ülkedeki halklar aynı etnik kökenden gel- melerine rağmen aralarında bir takım farklılıklar vardır. Müslüman olan Boşnaklar dini yönden diğerlerinden ayrılır- ken, Slovenler ve Hırvatlar Katolik, buna karşılık Sırplar ise Ortodoks mezhebine mensuplardı. Hırvat ve Boşnaklar Latin A abesini kullanırken, Sırplar ise Kril alfabesini kullanmışlardır.
II. Dünya Savaşı’nda Yugoslavya Alman işgaline uğrayınca, Tito’nun önderliğindeki Komünist Partizanlar Alman ordusuna karşı başarılı olmuş ve 1945’te yapılan seçimleri kazanan Tito, Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Federal bir yapıya sahip olan Yugoslavya, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan, Makedonya, Federal Cumhuriyetleri ile Voyvodina ve Kosova özerk bölgelerinden oluşturuldu. Tito, SSCB’den uzak- laşarak ABD’ye yakınlaşınca Yugoslavya Cominform’dan ihraç edilmiştir. Yugoslavya bunun üzerine Bağlantısızlar Bloku’nda yer aldı. 1987’de bir darbeyle Sloboden Miloseviç’in Sırp Komünist Partisi’nin başına geçmesiyle ülkede Sırp Milliyetçiliği yükselmeye başlamış ve arkasından 1989’da Kosova ve Voyvadino’nın özerk konumlarına son verilmiştir. 1990’da Slovenya ve Hırvatistan Parlamentoları Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan ettiler. Böylece Yugoslavya’nın parçalanma süreci başlamıştır. Aynı yıl Makedonya ve Bosna-Hersek’te bağımsızlıkları- nı ilan edince ülkede iç savaş çıkmıştır. Bosna-Hersek Cumhuriyeti Sırp-Hırvat ve Boşnakların birlikte yaşaması nedeniyle “Küçük Yugoslavya” diye anılmaktaydı. Bosna-Hersek’in bağımsızlığını kabullenemeyen Sırplar, ordu- su ve milis kuvvetleri vasıtasıyla sivil Boşnaklara saldırarak soykırım yapmaya başladılar. 1992’de Sırplar Bosna- Hersek’in önemli bir kısmını denetim altına almışlardır. 1995’te Ratko Mladiç komutasındaki Sırplar Serebrenika’yi işgal ederek binlerce sivili katletmişlerdir (Serebrenika Katliamı). Tüm dünyayı ayağa kaldıran bu katliam üzerine NATO 1995’te Sırp hede erine yönelik kapsamlı bir hava operasyonu başlatmış ve arkasından Sırplar Ateşkes yap- mak zorunda kalmışlardır.
DAYTON ANTLAŞMASI (ARALIK 1995)
Yugoslavya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sloboden Miloseviç, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franyo Tucmon ve Eski Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç tarafından imzalanan bu antlaşmayla Bosna Savaşı sona ermiştir.
ALİYA İZZETBEGOVİÇ : 1990’da kurduğu “Demokratik Hareket Partisi”nin ilk başkanı seçilmiştir. Aynı yıl Bosna- Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı seçilerek 2000 yılına kadar bu görevde kalmıştır. Bosna-Hersek’in bağımsızlığını ka- zanmasında büyük rolü olan Aliye İzzetbegoviç 2003’te vefat etmiştir.
SLOBODEN MİLOSEVİÇ : Eski Sırbistan Devlet Başkanı olan bu şahıs Bosna savaşında insanlığa karşı işlenen suçlar ve Bosna’da soykırım suçundan dolayı Lahey Adalet Divanı’nda yargılanırken hücresinde ölü olarak bulun- muştur.
RADOVAN KARADZİÇ : Eski Bosna Sırp Cumhuriyeti Devlet Başkanı olan bu şahıs Bosna Savaşı’ndaki soykı- rım suçundan dolayı Lahey Adalet Divanı tarafından savaş suçlusu olarak tutuklu olarak yargılanmaktadır.

2) Arnavutluk’ta Demokratikleşme Süreci
Arnavutluk 1912’de Osmanlı Devleti’nden ayrılarak bağımsız olmuştur. II. Dünya Savaşı’nda İtalya tarafından iş- gal edilen ülke Enver Hoca liderliğinde İtalya ve Almanlara karşı verilen mücadele sonunda bağımsızlığını kazanmış ve sosyalist bir rejimi benimsemiştir. Arnavutluk uzun bir süre Enver Hoca tarafından yöneltilmiştir. Doğu Bloku’nda yaşanan gelişmelere paralel olarak 1990’lardan itibaren ülkede reformlar yapılmaya başlandı. 1992’de yapılan se- çimlerde Sosyalist Parti’nin iktidarı sona ermiştir.
ORTA DOĞU VE AFGANİSTAN’DAKİ GELİŞMELER
1) KÖRFEZ SAVAŞLARI
I. Körfez Savaşı : Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak Ağustos 1990’da zengin petrol yataklarına sahip Kuveyt’i işgal etmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Irak birliklerinin Kuveyt’ten çekilmesi kararına Irak’tan ol- musuz cevap gelince bu ülkeye geniş kapsamlı bir ambargo uygulanmıştır. Arkasından ABD, çeşitli Avrupa ve Arap ülkelerinden oluşan koalisyon güçleri önce hava daha sonrada kara harekatını başlatınca, Irak ateşkes isteğinde bulunarak 1991’de Kuveyt’i boşaltmıştır.
ÇEKİÇ GÜÇ: Irak’ın yapılan ateşkes şartlarına uyup uymadığını denetlemek için Amerikan, İngiliz, Fransız ve Türk hava birliklerinden oluşan askeri birlik. Çekiç Güç’ün merkezi Adana’daki İncirlik üssüdür.
II. Körfez Savaşı: Mart 2003’te ABD ve İngiltere kitle imha silahlarına sahip olduğu bahanesiyle Irak’ı işgale başlayarak kısa sürede ülkenin başkenti Bağdat’ı ele geçirmişlerdir. (Bu işgale BM Güvenlik Konseyi üyelerinin çoğu, Türkiye dahil İslam ülkeleri ve dünya kamuoyu karşı çıkmıştır.) Devlet Başkanı Saddam Hüseyin 2006’da idam edilmiştir.
NOT : Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesini ABD ve Batılı Devletlerin tehdit unsuru olarak görmeleri, Körfez Krizi’nin bir dünya sorunu haline gelmesine neden olmuştur.
2) Filistin Sorunu ve Orta Doğu Barış Görüşmeleri : Toprakları İsrail işgaline uğrayan Filistinliler 1964’te Yaser Arafat önderliğinde Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) çatısı altında birleştiler. İsrail 1982’de Lübnan’ı işgal edince FKÖ Beyrut’tan Tunus’a taşınmıştır. 1987’de FKÖ’nün yönlendirmesiyle İsrail işgaline karşı ayaklanma (intifada) başladı. Çocukların tanklara karşı sapanlı mücadelesi şeklinde geçen bu ayaklanma dünyada büyük bir sempa- tiye yol açmış ve İsrail’in dünya kamuoyunda zor durumda kalmasına neden olmuştur.
1988’de Filistin Ulusal Konseyi tarafından Bağımsız Filistin Devleti ilan edildi ve 1989’da Yaser Arafat Filistin Devlet Başkanlığı’na seçildi.
ORTA DOĞU’DA YENİ UTANÇ DUVARI : 2002’de İsrail güvenlik gerekçesiyle Filistinlilerin yaşadığı Batı Şeria ile arasına sınır boyunca büyük bir duvar örmeye başlamıştır.

3) Afganistan’daki Gelişmeler : 1989’da Sovyet askerlerinin Afganistan’dan çekilmesi üzerine 1992’de mücahit gruplar ülke yönetimini ele geçirmişlerdir. Ancak bir süre sonra mücahit gruplar arasında iktidar mücadelesi baş- lamıştır. Zamanla Muhammed Ömer liderliğindeki Taliban (Öğrenciler) grubu ülkenin önemli bir kısmında dene- timi ele geçirerek 1996’da İslam Devleti’ni kurdular. Taliban rejimine karşı olanlar Ahmet Şah Mesut liderliğinde ülkenin kuzeyinde toplanarak “Kuzey İttifak” adı altında örgütlendiler. 11 Eylül 2001’de ABD’nin Newyork şehrin- deki Dünya Ticaret Merkezine (İkiz Kuleler) ve ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) Terör saldırısı bulunul- du. Bu saldırıları gerekçe gösteren ABD Ekim 1991’de Afganistan’ı işgal etmeye başlayarak, Taliban yönetimini alaşağı etmiştir. Taliban’ın yerine ABD’nin desteklediği Hamit Karzai liderliğinde yeni bir hükümet kurulmuştur. Afganistan’da güvenliğin sağlanması için BM – Güvenlik Konseyi tarafından Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (İSAF) kuruldu.
2003’te Komuta NATO’ya geçmiştir. Türkiye iki kez İSAF’ın komutası görevini üstlenmiştir.
Orta Doğu’da Su Sorunu
Orta Doğu’nun başlıca su kaynakları : Dicle, Fırat, Asi, Şeira ve Nil Nehirleridir.
Asi Nehri: Türkiye ile Suriye arasında sorun olmuştur.
Dicle ve Fırat nehirleri: Türkiye ile Irak ve Suriye arasında sorun olmuştur.
BARIŞ SUYU PROJESİ: Fırat ve Dicle’nin suyunu Arap Yarımadası’na kadar akıtmayı öngören Türkiye’nin orta- ya attığı proje.
DÜNYA’DAKİ GELİŞMELER
Bilimsel ve Teknolojik Gelişmelerin Etkileri
NANO TEKNOLOJİSİ: Günümüzde insanları etkileyen, bilimsel alanda devrim niteliğindeki en önemli gelişimi ifade eden Nano teknoloji’nin ana teması bir maddenin bir mikro metreden küçük bir ölçüde kontrolüdür. Bu teknoloji tıp, elektronik, tarım, zik, havacılık, uzay araştırmaları, çevre ve enerji üretimi gibi bir çok alanda yaygın olarak kullanılmaktadır.
– 1996’da “Dolly” adı verilen ilk koyun kopyalandı.
– 1997’de “Oyalı” adı verilen ilk koyun Türkiye’de kopyalandı.
– 1990’lardan sonra dünyada internet kullanıcısı sayısı hızla arttı.
– Türkiye 26,5 milyon etkin internet kullanıcısı sayısıyla dünyada 13. sırada yer almaktadır.
ÇERNOBİL KAZASI: 1986’da Ukrayna’daki Çernobil nükleer santralinin patlamasıyla büyük bir çevre felaketinin yaşanmasına neden olmuştur. Bu kazanın olumsuz etkileri günümüzde halen devam etmektedir.
– Doğa dostu, çevreye zarar vermeyen kendine yeterli yapılarla “Yeşil Mimarlık” adı verilen mimarlık alanında yeni bir anlayış ortaya çıkmıştır.
– İletişim teknolojisindeki hızlı gelişmeler ülkeleri ekonomiden siyasete kadar pek çok alanda birbirlerine ya- kınlaştırarak dünya adeta “Küresel bir Köy”e dönüşmüştür.

TİTANİC : 1997’de çekilen bu lm 11 oscar ödülü kazanmıştır. Bu lm en fazla hasılat yapan lm rekorunun sahibidir.
HARRY POTTER : Joan K. Rowling’in yazdığı bu kitap dünyada en fazla satılan kitap olma özelliği taşımakta- dır.
DAVİD BECKHAM : İngiltere’de doğan bu şahıs dünyanın en fazla kazanan futbolcusu ünvanına sahiptir. DEĞİŞEN DÜNYA VE TÜRK DIŞ POLİTİKASI
RUSYA FEDERASYONU: 2000’li yıllardan itibaren Türkiye – Rusya ilişkileri hızlı bir şekilde gelişmeye başlamış- tır.
MAVİ AKIM PROJESİ: Rus doğalgazının Karadeniz’in altından düşünen bir boru hattıyla Samsun’a ulaştıran proje.
KAFKASYA
BAKÜ – TİFLİS – CEYHAN (BTC) PETROL BORU HATTI: 2005’te faaliyete geçen bu hat ile Azeri Petrolü Türkiye (Ceyhan) üzerinden dünyaya ulaştırılmaktadır. Rusya bu projeyi desteklememiştir.
GÜNEY KAFKASYA BORU HATTI (GKB): Azerbaycan doğalgazının Şah Deniz projesiyle Gürcistan ve Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanmasını hede eyen proje.
TRANS – HAZAR BORU HATTI PROJESİ (THB): Türkmenistan doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşı- mayı öngören proje.
KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (KEİ): 1990’da Türkiye’nin girişimiyle temelleri atılan bu örgüt 1992’de İstanbul’da düzenlenen Zirve Toplantısı’nda imzalanarak resmen işlerlik kazanmıştır. Teşkilatın Uluslararası Daimi Sekretaryası sürekli İstanbul’da bulunmaktadır.
Üye Ülkeler: Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Romanya, Rusya, Türkiye, Ukrayna, Yunanistan, Sırbistan.
Gözlemci Ülkeler: Almanya, ABD- Avusturya, Beyaz Rusya, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hırvatistan, İsrail, İtalya, Mısır, Polonya, Slovakya, Tunus.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO): Türkiye’nin uluslararası alanda, bölgesel işbirliğine yönelik olarak üye- olduğu teşkilatlardan biri de Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT)’dır. EİT, üye ülkelerin sürdürülebilir sosyo ekonomik kalkınmalarını sağlamak amacıyla; 1985 yılında Türkiye, İran ve Pakistan tarafından kurulan bölgesel bir teşki- lattır. Teşkilata 1992 Kasım ayında Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan Cumhuriyetleri ile Afganistan’da katılmıştır.

ORTA ASYA TÜRK CUMHURİYETLERİ
TÜRKÇE KONUŞAN ÜLKELER DEVLET BAŞKANLARI ZİRVESİ: 1992’den itibaren düzenlenen Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinin katılımıyla yapılan bu zirvede ülkeler arasındaki işbirliği ve dayanışmanın geliştirilmesi he- de enmektedir.
Türkvizyon: Türksoy ve Türk Dünyasının o yılki kültür başkentinin işbirliği ile düzenlenen Türk Dünyası arasın- daki tek şarkı yarışmasıdır. İlk olarak 2013 yılında Eskişehir’de düzenlenmiştir. 2015 Türkvizyon Şarkı Yarışması Aralık ayında İstanbul’da yapılmış ve yarışmayı Kırgız Jiydeş kazandı. 2016 yarışması ise 2016 Türk Dünyası Kültür başkenti olan Azerbaycan’ın Şeki kentinde düzenlenecektir.
BALKANLAR
– Türkiye NATO’nun Kosova hareketinde aktif olarak rol almış ve Kosova’ya gönderilen barış gücüne katkı sağlamıştır.
– Arnavutluk’ta meydana gelen toplumsal olayları yatıştırmak için oluşturulan barış gücüne Türkiye’de katıl- mıştır.
– 1980 – 1990 arasında Bulgaristan’daki Türklere çeşitli baskılar yapılınca Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkiler bozulmuştur. 1989 yılında 300.000 Türk Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmiştir.
– 1996’da Ege Denizi’ndeki Kardak Kayalıkları yüzünden Türkiye ve Yunanistan savaşın eşiğine kadar gel- miştir.
Dr. Ahmet Sadık: Yunanistan’daki Türk azınlığın haklarını korumak için verdiği mücadele ile tanınmış siyasetçi. 1995’te hayatını kaybetmiştir.
ANNAN PLANI: Kıbrıs Sorunu’nun çözümü için BM Genel Sekreteri Ko Annan’ın tara ara sunduğu plan. Bu plana göre kurulacak Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki bakanlıkların en az üçte biri Türklerden oluşacak, Devlet Başkanlığı ve Başbakanlık on ayda bir Türkler ve Rumlar arasında değişecekti. Bu plan iki tarafta da Referanduma sunulmuş Türk tarafından evet Rum tarafından ise hayır oyu çıkmıştır. Rumlar 2004’te AB’ye tam üye olmuştur. Annan Planı’nın Türk tarafı açısından en büyük faydası Kıbrıs’ta çözüm isteyen tarafın Türkler olduğunu dünya kamuoyuna göstermiş olmasıdır.
Tarih Yer
2005 Endonezya Tayland ve
Sri Lanka
2005 Pakistan
2006 Lübnan
Gerçekleştirilen Faaliyet
2004 sonunda Güney Asya’da meydana gelen tsunami felaketine insani yardım gönderildi.
2005’te meydana gelen depremden hemen sonra
insani yardım gönderildi.
İsrail’in Lübnan’a yaptığı askeri operasyonlar sonrasında insani yardım malzemesi gönderildi.

TÜRK ORDUSU VE DÜNYA BARIŞI
Aldığı Görevler
BM’nin oluşturduğu insani yardım amaçlı barış gücüne katkı sağlamak.
BM’nin insani yardım için emniyetli bölgeler oluşturması amacıyla kurduğu Koruma Kuvveti’ne katkı sağlamak.
NATO’nun oluşturduğu uygulama / istikrar kuvvetine katkı sağlamaya devam etmektedir.
Bosna Savaşı’nda NATO’nun oluşturduğu görev
kuvvetine katkı sağlamak için görev yaptı.
BM’nin oluşturduğu Koruma Kuvveti, NATO’nun oluşturduğu Uygulama ve İstikrar Kuvvetleri ile AB liderliğinde oluşturulan İstikrar Harekâtı’na Saraybosna’da katkı sağlamaktadır.
Arnavutluk’ta insani yardımın güvenle dağıtılabilmesi
için BM kararı ile oluşturulan çok uluslu birliğe katılmıştır. Makedonya ve Arnavutluk’taki mültecilere yardım etmek
için oluşturulan İnsani Yardım Kuvveti’ne katılmıştır.
Kosova krizi sırasında NATO’nun başlattığı hava
harekâtına katıldı.
NATO’nun oluşturduğu Çok Uluslu Güney Görev
Kuvveti’ne katkısını sürdürmektedir.
BM Güvenlik Konseyi tarafından oluşturulan Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti’ne katkıda bulunmaya
devam etmektedir.
BM Güvenlik Konseyi tarafından oluşturulan Lübnan Güvenlik Gücüne destek sağlamaya devam etmektedir.

1980 SONRASI TÜRKİYE
1) SİYASİ GELİŞMELER
– 1980 Askeri Darbesi’nden sonra yapılan ilk seçimlerde Turgut Özal’ın partisi Anavatan (ANAP) iktidara geldi
(1983).
– 1987’de yapılan referandumla siyasi yasaklar kaldırıldı. – 1989 – 1993 Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı
– 1993 – 2000 Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı
– 2000 – 2007 Ahmet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı
– 2007 – 2014 Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı
KÜLTÜREL GELİŞMELER VE SOSYAL HAYAT
– Köyden kente göç artmış böylece şehirlerde gecekondulaşma ve çarpık kentleşme artmaya başladı. – Geniş kitlelere ulaşan Arabesk müzik ve sinema tarzı 90’lı yılların ortasına kadar ön plana çıkmıştır. – 2003 yılında Sertab Erener Eurovision Şarkı Yarışması’nı kazanmıştır.
– 1984’te ilk renkli televizyon yayını başladı.
– 1990’da ilk özel televizyon kanalı açıldı.
– Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği “Üç Maymun” adlı lm Cannes Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülünü
almış ve Oscar ödüllerine de aday gösterilmişti.
– Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı.
– 1997 – 1998 yılında 8 yıllık kesintisiz eğitime geçildi. – Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) kuruldu.
Bu Dönemde Diğer Önemli Gelişmeler
– 1993 yılında Türkiye’de ODTÜ’den ilk internet bağlantısı kuruldu.
– Naim Süleymanoğlu’nun Seul Olimpiyatları’nda Altın Madalya kazanmasıyla devam eden süreçte Hafız
Süleymanoğlu, Halil Mutlu gibi haltercilerde Altın Madalya kazandılar.
– 1992 Barcelona Olimpiyat Oyunları’nda M. Akif Prim güreşte Altın Madalya kazandı.
– Türk Milli Futbol Takımı 2002’de Dünya üçüncüsü, 2008’de ise Avrupa üçüncüsü olmuştur.
NAİM SÜLEYMANOĞLU: Bulgaristan’da doğmuş ve “Cep Herkülü” diye anılır. Bulgaristan’da Türklere uygula- nan baskıları protesto etmek için 1986’da Türkiye’ye sığınmıştır.
EKONOMİK GELİŞMELER
24 OCAK KARARLARI (1980): Ödemeler dengesini düzeltmek, en asyonu düşürmek, serbest piyasa ekonomi- sine geçmek ve ihracata yönelik üretimi teşvik etmek gibi konuları içeren ünlü ekonomik kararlar.
– 1980’lerin sonlarında ihracatın ve yabancı sermaye girişiminin arttığı görüldü. – Dış ticaret açığını kapatmak için İMF ile anlaşmalar imzalanmıştır.
– 2005’ten itibaren Türk lirasından 6 sıfır atılmıştır.
– Türk ekonomisi dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasına girmiştir.

– GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ (GAP)’NE DAHİL OLAN İLLER: Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak
TOPLUMSAL SORUNLAR
17 AĞUSTOS DEPREMİ (1999): Merkez üssü İzmit olan bu depremde 17.480 insan ölmüştür.
KÜRESEL SORUNLAR
KYOTO PROTOKOLÜ: Bütün devletlerin iş birliğini gerektiren bir sorun olan küresel ısınmanın çözülebilmesi amacıyla, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne bir ek niteliğinde hazırlanarak 2005 yılında yürürlüğe giren düzenleme. Türkiye bu protokolü 2009’da imzalamıştır.
SALGIN HASTALIKLAR
AİDS: 1981’de ABD’de keşfedilen bu hastalığın kesin olarak bilinen bir tedavi yöntemi yoktur. Cinsel ilişki ve kan
yoluyla bulaşan bir hastalıktır.
KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI: İlk olarak 1944’te Kırım’da tanımlandığı için Kırım Kanamalı Ateşi adı verilen bu hastalık, 1956’da Kongo’da ortaya çıkınca “Kırım – Kongo Kanamalı Ateşi” adını aldı. Kenelerden bulaşan Nairovirüs adı verilen bu virüsün sebep olduğu hastalık 2002’den itibaren Türkiye’de görülmeye başlandı.
KUŞ GRİBİ: Kanatlı hayvanlarda toplu ölümlere yol açan ve HSNI virüsünün insanlarda meydana getirdiği has- talığa verilen isim.
SARS (Akut Solunum Yolu Yetmezliği Sendromu): Dünyada ilk defa 2003 yılında görüldü. Nedeni henüz bilinmemektedir.
HEPATİT: Karaciğerde meydana gelen iltihabi reaksiyon.
SITMA: Hastalığa sebep olan parazitin dişi anofel sivrisinekleriyle insanlara bulaşmasıyla yayılan ateşli bir has-
talık.
DOMUZ GRİBİ (H1N1 VİRÜSÜ)

 

 

 

 

 

Google+ WhatsApp