Türk-İslam Devletlerinde Eğitim

Türk-İslam Devletlerinde Eğitim

İlk Müslüman Türklerde Eğitim Anlayışı

TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE EĞİTİM

Farabi’yegöre eğitim, toplumun tüm kesimleri için gereklidir. Çünkü eğitim olmazsa mutluluğa ve mükemmelliğe ulaşmak mümkün değildi.

İbni Sina’yagöre eğitim:

-bireyin fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerini sağlamalıdır.

-Bireyin içinde yaşadığı toplumda yeteneklerine uygun bir meslek seçmesini sağlayarak gelişiminin tüm aşamalarında ona yardımcı olmalıdır.

Bu nedenle ibni Sina’nın eğitim görüşüfiziksel gelişme ve gereksinimleri göz önünde bulundurmayı esas alır.

 Karahanlılar Dönemindeeğitimin toplumun tüm kesimi için gerekli olduğu anlayışı vardı. Bu anlayıştan yola çıkılarak dağınık bir şekilde verilen eğitim belli plan ve program çerçevesinde verilmeye başlandı. Böylece eğitim medreselerde verilmeye başlandı.

      Dönemin ilk medresesi Tabgaç Buğra Han tarafından Semerkant’ta kuruldu.

Bu gelenek Uygurlarda tapınaklarla başlamıştır. Uygurlardaki bu gelenek geliştirilerek medreseye dönüştürüldü.

 Medreseler; cami, kütüphane, genel eğitimin verildiği oda, çalışma odaları, halkın ders dinlemek üzere katılabileceği  çalışma salonları, öğrencilerin ve öğretmenlerin kalacağı dalar ile dinlenme alanlarından oluşmaktaydı. Böylece öğretmen ve öğrenci arasında gerçekleşen eğitim çalışmasına halkın da katılması sağlanmıştır. Medreselerin fiziki yapısı da eğitimin sağlıklı bir şekilde yürütülmesine ve burada bulunanların rahat bir ortamda çalışmasına uygun hale getirilmiştir.

Karahanlılarda Medrese yöneticilerinefakih, öğretmenlerine de müderris denirdi.

Medreselere; müderris ve fakihleri Semerkant’taki ilim adamalarınca tarafından seçilmekteydi.  

Ayrıca bu dönemde öğrencilere burs verilerek onların eğitim ve öğretime odaklanmaları sağlanmaktaydı.

 Selçuklular kendilerinden önceki eğitim kurumlarını örnek alarak daha da geliştirdiler.

  Bu dönemde eğitim çalışmaları;

okuma-yazma

temel dini bilgiler ve Kur’an-ı Kerim öğretimi ile başlamaktaydı.

 Planlı, programlı ve kurumsal nitelikte olmayan bu eğitim  cami ve mescitlerde yapılmaktaydı.

İlk Selçuklu MedresesiTuğrul Bey tarafından Nişabur’da açıldı.

Nizamülmük tarafından ilki Bağdat’ta  kurulan Nizamiye Medresesi Türk eğitim tarihinde bir dönüm noktası oldu.

 Medreselerde Okutulan Dersler:

Din ve Hukuk Dersleri:

Kur’an okuma

Tefsir,

Hadis

Fıkıh

Kelam

 Dil, Edebiyat Dersleri:

Arap Edebiyatı

Farsça

Nahiv

Sarf

Hitabet

Şiir

Cerh ve Datil

Tarih

Edebiyat

 Felsefe Dersleri

Felsefe

Mantık

Müsbet Bilim Dersleri

Tıp

Cerrahi

Riyaziye

Hesap

Hendese

Müsellesat

Nücüm

Heyet

Tabiiyat

 Medresenin Bölümleri (Odaları-Sınıfları)

Müderris Odası

Medrese Çalışanları odası

Öğrenci odası

Mescit

Darül Hadis bölümü

Ders odaları

Kütüphane

Abdeshane

Eyvan.

 Türkiye Selçuklularında Eğitim:

Türkiye Selçukluları medreselerin yapısı ve eğitim düzeni Büyük Selçukluları örnek almışlardır.

Anadolu’da kurulan ilk Türk beylikleri ve Türkiye Selçuklularının kurdukları medreseler bir külliye niteliğindeydi. Tokat Niksar’daDanişmentliler tarafından yaptırılan ve tıp eğitimi veren Yağıbasan Medresesi Anadolu’nun ilk medresesi olarak bilinir.

 Mısır’da Kurulan Türk Devletlerinde Eğitim:

Mısır’da kurulan Tolunoğulları inanç farkı gözetmeksizin bilim insanlarına büyük önem vermişlerdi. Bu durum Mısır’ı bilim merkezi hâline getirmişti. Fakihler, âlimler ve muhadisler ülkeye yerleştirilerek halkın eğitimine katkı sağlamıştı. Mısır’da kurulan diğer Türk-İslam devleti olan İhişidoğulları zamanında da bir önceki dönem –Toluoğulları Dönemi- uygulamaları devam ettirilmiştir.

 Yaygın Eğitim ve Ahilik:

Türkiye tarihinde ilk defa Türkiye Selçukluları tarafından oluşturulan “ahi” teşkilatının üyeleri; usta, kalfa ve çıraklardır. Bu teşkilat, üyelerinin dayanışmalarını, mesleklerini iyi bir şekilde yapmalarını ve eğitimlerini amaçlıyordu.

 -Ahilik eğitimi, iş dışında veya iş başında gerçekleştirilirdi.

 İş dışında eğitim teşkilatın zaviyelerinde muallim ahi ve pir denen öğreticiler tarafından verilmekteydi.

Teşkilat üyelerine dinin esasları, okuma, yazma, ahlak, temizlik kurumun düzeni ve geleneği öğretilirdi.

Ayrıca silah kullanımı ve beden eğitimi konusunda da talim yaptırılırdı.

Ahiliğin işbaşında uygulandığı eğitim o dönemlerde çarşı ve dükkânların bedesten gibi yerlerde topluca bulunmaları nedeniyle kolay ve etkiliydi. 

Her meslek sahibi yanında mutlaka bir çırak çalıştırma kuralı zorunluydu.

Zaanaat dalında belli kademeleri geçen çırak icazet alır ve kendi işini kurabilirdi. Bu ahilik geleneği; ilk Türk devletlerinden faklı olarak mesleki kurumsallaşmayı getirdi.     

Esnaf ve zanaatkârlara namaz saatlerinde dükkânlarını kapatma, sonra açma gibi zaman ve düzen alışkanlığı kazandırma, müşteriye saygılı davranarak dürüst olma, üretimi artırma, komşularının da kazanmalarını isteme, çırakları iyi yetiştirme gibi tutum ve davranışlar edindirilmeleri ile ilgili iş ahlakı öğretileri vardı.

Cami, mescitler, bilim insanlarının evleri, ilmi toplantıların yapıldığı yerler ve kütüphaneleryaygın eğitimin verildiği mekânlardı.  

Ayrıca medreseler ve zaviyelerde de halka yönelik eğitim öğretim imkânı veriliyordu.  

 Atabeylik:

Türklerde Şehzadelere devlet idaresi ve askeri alanda eğitim verilmesi amacıyla tecrübeli ve bilge kişiler görevlendirilmekteydi. Büyük Selçuklularda şehzadeleri eğitme ve yönetme tecrübesinin kazandırılması için görevlendirilen kimselere atabey denir.

Göktürklerde Bilge Kağan’ı Tonyukuk, Selçuklularda iseNizamülmülk tarihte tanınmış en ünlü eğitmenlerdendir.

 

Google+ WhatsApp