Saygınlık ve Edep Anlayışı

Saygınlık ve Edep Anlayışı

İslâm'a Göre Saygınlık ve Edep Anlayışı

 

İslâm'a Göre Dostluğun Adabı

Arkadaşlığın İslam’da bazı adapları vardır. Bu adaplardan bazılarına değinmeden önce günah meclislerinden uzak durmanın gerekliliğini açıklamak istiyorum. Yüce İslam dini, günah toplantılarına katılmayı haram kılmıştır. Kuran’da şöyle okuyoruz:

"O (Allah), Kitap'ta size şöyle indirmiştir ki: Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze geçinceye kadar kâfirlerle beraber oturmayın..."[1]

Peygamber Efendimiz (s...)’de şöyle buyurmuştur:

"Herkim Allah’a ve Kıyamet gününe inanıyorsa içinde İmama küfredilen veya Müslüman’ın gıybeti yapılan mecliste oturmasın."[2] 

Aynı şekilde başka bir hadiste bu konuda şöyle buyurulmuştur:

"İçinde günah işlenen ve değiştirmeye gücü yetmediği bir mecliste müminin oturması uygun değildir."[3]

Enam suresinin 68. ayeti[4]ve bahsedilen rivayetlerden günah meclislerinden uzak durmamızın gerektiği anlaşılıyor.

Bunu yanında müminlerin ve salih kulların meclislerinde bulunmamız tavsiye edilmiştir. Bir hadiste şöyle yer almıştır; Lokman oğluna şöyle dedi: "Ey oğlum! Meclislere basiret gözüyle bak; Allah’ı anan bir topluluk görsen onlarla birlikte otur."[5]

Resul-i Ekrem (s.a.a)’de müminlerin meclislerini cennet bahçelerine benzetmiş ve şöyle buyurmuştur:

"Cennet bahçesinden bir bahçe gördüğünüz zaman ondan yararlanın." Nedir bu cennet bahçesi ya Resulallah, diye sorulunca: "Mü’minlerin toplantılarıdır"diye cevap verdi.[6]

Meclis ve Toplantı Adabı:

Meclistekilere saygı gösterme

Mecliste oturanlara saygı göstermek, meclis adabının başında gelir. Güzel konuşma ve oturma ve başkalarının fikir ve sözlerine saygı göstermek de meclis adabındandır.

Hz. Ali (a.s), Peygamber Efendimizin (s…) meclislerdeki davranışı hakkında şöyle buyuruyor:

"Ashabı önünde hiçbir zaman ayağını uzatmazdı."[7]

İnsan başkasının sözünü kesmemelidir. Bu konuda Resul-i Ekrem (s…) şöyle buyurmuşlar:

"Bir kimse başkasının sözü ortasında konuşursa, onun yüzünü yaralamış gibidir."[8]

İslâm Ümmeti’nin Şanlı önderleri hiçbir zaman başkasının sözünü kesmedikleri, başkasının önünde ayaklarını uzatmadıkları ve meclislerde bir şeye yaslanmadıkları naklolunmuştur.[9]

Tartışmaktan kaçınma

Toplantılar, değişik kişilerin katılmasıyla sohbet etmeye ve değişik fikirlerin ortaya atılmasına yatkın bir alandır. Ama bazen bu durum, tartışmaya varabilir. Tartışmak da toplantının değerini düşürür. Bunun için sohbetlerimizi münakaşaya ve tartışmaya dönüştürmemeliyiz. Ehl’i Beyt’ten rivayet edilen bir hadiste şöyle buyrulmaktadır:

"Müslümanın dininin mükemmelliği, boş söz söylemmesi, konuşmalarında tartışmaması, sabırlı olması ve güzel ahlakıyla bilinir."[10]

Kulağa fısıldamaktan kaçınma

Ehl’i Beyt’tivayet edilen bir hadiste şöyle buyrulmaktadır:

"Üç kişi bir arada olduklarında, sakın onlardan ikisi birbirinin kulağına fısıldamasın; çünkü bu üçüncü kişiyi üzer ve rahatsız eder."[11]

İslâm adabı ve edebine göre mecliste kulağa fısıldamayı yasaklaması, üçüncü kişinin incinmesinden dolayıdır; zira yanlış anlaşılmaya yol açar ve kendisi hakkında konuştuklarını zanneder.

 Tevazu: Alçak gönüllülük

Alçak gönüllülüğün zıddı; tekebbür ve kendini büyük görme, başkalarını tahkir etmeye, küçük görmeye ve onlara saygısızlık etmeye sebep olur. Tekebbürlü insan, başkalarının isteklerine ve görüşlerine dikkat etmez ve onların haklarını ayaklar altına alır. Bundan dolayıdır ki alçak gönüllülük/tevazu ve alçak gönüllünün İslam’da yüce bir yeri vardır. Tevazu, bir ruhi özelliktir ki insanın amellerinde tecelli eder. Resul-i Ekrem (s…) şöyle buyurmuştur: "Tevazünün nişanelerinden birisi, insanın oturduğu yerden daha alçak bir yere oturmasına razı olmasıdır."[12]

Alçak gönüllü insan bir meclise girdiğinde boş bulduğu bir yerde oturur ve başlarda bir yer arama peşinde olmaz.   

 Tekellüf ve gösterişten kaçınma

Toplantıların ve misafirliğin afetlerinden birisi, tekellüf ve lükse kaçmaktır. Konukları güzel bir şekilde ağırlamak ve onlara ikram etmek, İslam dini tarafından vurgulanmıştır. Ama gereksinimin sınırları dışında, insanın kendisini zahmete düşürmesiyle ve imkânların üstünde olursa israf sayılır. Bir hadiste: “Herkim teşrifatsız/israfsız bir meclisten razı olursa, Allah ve melekleri ona o meclisten kalkıncaya kadar salavat/rahmet gönderirler.”[13]

Toplumda başkalarına yer açma

Meclis adaplarından bir diğeri de, içeri yeni giren birine yer vermektir. Kuran’ı Kerim’de şöyle okuyoruz:

"Ey iman edenler! Size "Meclislerde yer açın" denilince yer açın ki Allah da size genişlik versin. Size "Kalkın" denilince de kalkın..."[14]



[1]Nisa, 140

[2]Tefsiri Safi, c. 1, s. 523, Enam suresinin 68. ayetinin tefsirinde.

[3]Kafi, c. 2, s. 374

[4]"Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur…"

[5] Hilyetu’l-Muttegin, s. 423

[6] Biharu’l-Envar, c.15, s.51

[7] Biharu’l-Envar, c. 16, s. 236

[8] Mearif ve Meariyf, c. 1, s. 1207

[9] Mearif ve Meariyf, c. 1, s. 1987

[10] Mearif ve Meariyf, c. 1, s. 1207

[11] Kafi, c. 4, s. 481

[12] Hilyetu’l-Muttegin, 415

[13]  Biharu’l-Envar, c.78, s. 371

[14]Mucadele, 11 

Ergin AKBULAK 

Google+ WhatsApp