İlk Türklerde Hukuk
İslamiyet'ten önceki Türk toplumlarında devlet ve halk arasındaki ilişkiler "töre"yle düzenlenmiştir
Hukuk; Fertlerin bir arada barış ve güven ortamı içinde yaşamasını sağlamak amacıyla oluşturulan hak ve kanunların bütünüdür.
Bilgi Notu: Ele geçen kaynaklara göre tarihte bilinen ilk yazılı kanunlar Sümerler döneminde MÖ 2375 yılında Lagaş Kralı Urukagina tarafından yapıldı. Bu kanunlar ile özel mülkiyet ve aile hukuku düzenlenmiş, kimsesizler ve güçsüler korunmuştur. Babil Kralı Hammurabi MÖ 1700’lerde daha sert kanunlar hazırlamıştır. Günümüzde medeni kanun olarak adlandırılan Avrupa hukukunun temeli Roma Hukuku esas alınmıştır. Roma Hukuku ise 12 Levha Kanunlarını esas alarak oluşturulmuştur. |
Türklerde “töre” olarak adlandırılan hukuk kuralları yazılı olmamasına rağmen nesilden nesile aktarılarak toplum ve devlet içine yerleşip farklı Türk devletlerinde de sürekliliğini devam ettirmiştir.
İslamiyet'ten önceki Türk toplumlarında devlet ve halk arasındaki ilişkiler "töre"yle düzenlenmiştir. Törenin temeli Türk geleneklerine dayanmaktadır. Türk devletlerinde devletin temeli töreye dayanmakta ve devlet ve toplumun teşkilatlanması da töreye göre şekillendirilmiştir. Türklerde yazılı döneme geç geçildiği için yazılı hukuk kuralları yoktur diyemeyiz. Çünkü Orhun Kitabeleri aynı zamanda Türklerde hukuk kurallarının olduğuna bir delilidir. Hukuk alanında töre ve geleneklerin etkili olmasının nedeni, yaşanılan hayat tarzıdır. Türklerde kağan da dahil olmak üzere herkes töre hükümlerine uymak zorundaydı. Töreye uymamak en büyük suç olarak görülmüştür.
A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK
İlk Türk Devletlerinde uygulanan cezalar ağır ve hafif olmak üzere iki kısımdan oluşurdu.
Hafif suçlulara verilen cezalar:
—Dövme ve yaralama suçlarının cezası hayvanla ödenen tazminattan ibaretti.
—Bir kişi karşısındakinin bir yerini kırarsa ceza olarak atını verirdi.
—Ciddi bir tehlike olmadan ok ve yay kullanmak yasaktı.
—Hayvan kaçıran hırsızların mallarına el konulur, aile fertlerinin hürriyetleri kısıtlanırdı.
—Hırsızlara çaldığı nesnenin on katı ödetilirdi. Daha hafif suç işleyenler ise on güne kadar hapis cezasına çarptırılırdı.
Ağır Suç Gerektiren Cezalar:
—Töreye göre devlete başkaldırma, ordudan kaçma, adam öldürme, bağlı atı çalma ve namusa tecavüz gibi büyük suçların cezası idamdı
Not: Türklerde hapis cezalarının kısa tutulmasında göçebe yaşam tarzının benimsenmesi etkili olmuştur. |
Türklerdeki töre hükümleri yenilikçi bir yapıya sahipti Zamana ve çevre şartlarına göre devletin ve toplumun ihtiyacı göz önünde bulundurularak gerekli düzenlemeler yapılırdı. Türk töresinde:
-adalet,
-iyilik,
-eşitlik
-insanlık”törenin değişmez hükümleriydi.
Türk devletlerinde adalet sisteminin başında bulan kağan, ölüm dahil her türlü cezayı verirdi. Adli teşkilat, “yargu” adı verilen siyasi meselelerle ilgilenen yüksek mahkeme ile adi suçlara bakan yerel mahkemelerden oluşurdu.Yarguya kağan, yerel mahkemelere ise yargan başkanlık ederdi.
Töreye Göre Komşu Devletlerle İlişki:
Türkler, uluslararası hukuk alanında yapılan anlaşmalara uyulduğu sürece komşularına ve sınırlarına karşı saygılıydılar. Yabancı devlet elçilerinin dokunulmazlığı vardı. Savaşta „aman dileyene“ kılıç çekilmezdi. Savaş ganimetini dağıtma konusunda da adaletliydiler. Bütün bu bilgiler Türklerde adalet anlayışının çağdaşlarına göre çok ileri ve medeni olduğunu göstermektedir.
Töreye Göre Yasama Yetkisi:
Kurultayı oluşturan üyeler arasında halkın da bulunması Türklerde yasama yetkisinin halk, kurultay (toy) ve kağan arasında paylaşıldığını göstermektedir.
Yazılı Vesikalara Göre Türk Hukuku:
Köktürkler ve Uygurların çok ileri bir düzeyde hukuk sistemine sahip olduklarını görmekteyiz.
Bu vesikaların bir kısmı; nüfus sayımı eşya ve para karşılığında ödenen vergilerle ilgili kamu hukukuna aittir.
Diğerleri ise vasiyetname, evlat edinme, evlilik ve boşanmayla ilgili aile hukukuna ait vesikalardır.
Türklerde Aile (oguş) Hukuku:
Aile (guş) müessesesi Türklerde büyük öneme sahiptir.
Evlenme birbirine denk kimseler arasında olurdu.
Aile törenle yapılan bir aile ile kurulurdu.
Çocuklar babanın velayeti altındaydı.
Türk Hukukunda Miras:
Eşler arasında mal ayrılığı söz konusu olduğundan kendisine miras kalan kadın, kendi malı üzerinde istediği şekilde tasarruf hakkı vardı. Yani kadına babasından kalan mirasını dilediği şekilde harcaya bilirdi.
Miras hukukunda çocuklar anne ve babanın mirasından ortak hisse alırlardı.
Baba hayattayken miras alarak ayrılan çocuk ve evlenerek çeyiz alan kız baba öldükten sonra mirastan pay alamazdı.
Türk Hukukuna Göre Boşanma:
Boşanma; kadın ve erkeğin rızası ile gerçekleşirdi.
Uygurlar Döneminde Hukuk:
Yerleşik hayata geçen Uygurlarda; borçlar ve eşya hukuku alanında yenilikler yapılmıştır.
Mal edinme, satış sözleşmesi, malı ve eşyayı kiraya verme, ortaklık kumru, evlatlık edinme, iş sözleşmesi, köle satışı, vakıfname vasiyetname, ipotek senedi gibi hukuki işlemler bu dönemde başlamıştır. Hukuki belgeler belli bir usule göre düzenlenmiştir. Sözleşmelerde ilk olarak akdin (anlaşmanın) tarihi yazılmıştır. Sırasıyla sözleşmeyi yapanların isimleri anlaşmanın yapılma sebebi ve konusu belirtilmiştir. Borç oluşturan akitlerde borucun niteliği miktarı, ödeme usul ve şartları ve kefil belirlenmiştir.