Ev- Home
Salon, Banyo, Yatak Odası ve Mutfaktaki tüm cisim ve eşyaların ingilizce karşılığı
adam man (men)
adres address(ıdres)
ağaç tree (tri: )
dal branch (bra:nç)
yaprak leaf (li:f)
anahtar key (ki: )
anten aerial (eıriıl)
baca chimney (çimni)
bahçe garden
bahçe kapısı garden gate (garden geyt)
bebek baby (beybi)
düğün-nişan wedding feast(ve:deng)
çiçek flower (flauwı)
çimen grass (gra:s)
çocuklar children (çildrın)
çöp tenekesi dustbin (dastbin)
döşeme-zemin flor (flo: )
duvar wall (wo:l)
elektrik süpürgesi vacuum-cleaner (vekiuım-kli:nı)
erkek çocuk boy (boy)
fırça brush (braş)
garaj garage (gera: )
halı carpet (ka:pit)
kadın woman (wumın)
kalorifer central heating
kalorifer dairesi furnace room
kapı door (do:)
kedi cat (ke:t)
kız çocuk girl (gö:l)
kömür coal (co:ul)
köpek dog (dog)
köşe corner (co:nı)
odun wood (vı:ıt)
Thet table’s made of wood
O masa ağaçtan yapılmış
pencere window(windou)
posta kutusu post-box (poust-boks)
soba stove (sıttouvt)
resim picture (pikçı)
tavan ceiling (si:ling)
telefon telephone(telifoun)
zemin, döşeme flor (flo: )
Read the dialogue
Pat: Hi, Bill, What are you doing at the moment?
Bill: I’m sitting in my room. I’m using my computer. It’s great.
Pat: And I’m bored! Bill.
Pat: Hi, Sally, What are you doing now?
Sally: I’m working for college.
Pat: OK. Bye, Sally.
Pat: Hi, Jill. What are you doing?
Jill: I’m reading a magazine, the new Top Hits.
Pat: OK. Bye Jill.
What are you doing at the moment?
Şu an ne yapıyorsun?
I’m watching TV.
Ben TV. seyrediyorum.
KARDOLABI
ayakkabı shoe (şu: )
kot pantolon jeans (ci:nz)
ceket jacket (cekit)
ceket coat (cout)
cep pocket (pokit)
çanta bag (beg)
el çantası handbag (hendbeg)
elbise dress (dres)
etek skirt (skö:t)
gömlek shirt (şö:t)
kasket cap (kep)
kazak sweater(swetı)
kemer belt (belt)
kilot pants (pents)
kol saati watch (woç)
mendil handkerchief(henkıçif)
pantolon trousers(trauzız)
şapka hat (het)
şemsiye umbrella(ambrelı)
şort shorts (şo:ts)
tişört t-shirt (ti:şö:t)
yağmurluk raincoat (reynkout)
BANYO bath (ba:t)
ayna mirror (mirı)
çamaşır – washing-(wişing mışi:n)
makinesi machine
diş fırçası toothbrush(tıutbraş)
diş macunu toothpaste(tiutpest)
duş shower (şauwı)
Is there a shower in the bathroom?
Banyoda duş var mı?
havlu towel (tauwıl)
tuvalet toilet (tolet)
kova bucket (bakit)
lavabo facility (fesılıti)
maşrapa mug (mag)
musluk tap (tep)
perde curtain (kö:tin)
sabun soap (soup)
saç fırçası hairbrush(heıbraş)
su water (wa:tı)
şampuan shampoo(şempu: )
tarak comb (koum)
terlik slipper (slipı)
Are the slippers big?
Terlikler büyük mü?
leğen washtup (vaştı:p)
YATAK ODASI
ayna mirror (mirı)
battaniye blanket (blenkit)
çarşaf sheet (şi:t)
dikiş makinesi sewing-machine(souing mışi:n)
düğme buton (batın)
fermuar zip (zip)
gecelik nightgown(neyıtgeol)
(kadın giysisi)
makas scissors(sizırs)
shears (şiers)
oyuncak doll (dol)
pijama pyjamas (pıca:mız)
saat clock (klock)
There was a large clock on the wall
Duvarda büyük bir saat vardı.
toplu iğne pin (pin)
ütü iron (ayın)
yastık pillow (pilou)
yatak bed (bed)
MUTFAK
bardak glass (gla:s)
bıçak knife (nayf)
çakı penknife (pennayf )
buzdolabı fridge (fric)
çay tea (ti: )
çaydanlık teapot (ti:pot)
çaydanlık kettle (ketıl)
çatal fork (fo:k)
ekmek bread (bred) kızarmış ekmek: toast (toust)
fincan cup (cap)
fincan tabağı saucer (so:sı)
kahve coffee (kofi: )
karıştırıcı mixer (miksı)
kaşık spoon (spu:n)
peynir cheese (ci:z)
soğan onion (anyın)
su water (wo:tı)
sürahi jug (cak)
süt milk (milk)
şeker sugar (şugı)
şişe bottle (botıl)
tabak plate (pleyt)
tepsi tray (trey)
tereyağı butter (batı)
tava fried (frayıd)
tuz salt (so:lt)
SALON / LİVİNG ROOM (living roum)
halı carpet (ka:pit)
kafes cake (keyc)
kaset cassette (kıset)
koltuk armchair (a:mçeı)
lamba lamp (lemp)
fotoğraf – camera(kemırı)
makinesi
müzik music (miu:zik)
perde curtain (kö:tin)
pikap record-player(reko:d pleyı)
plak record (reko:d)
radyo radio (reydiou)
sandalye chair (çeı)
tabure stool (stu:l)
televizyon television(televijın)
vazo vase (va:z)