Doğu Akteniz'de Kurulan Eski Çağ Uygarlıkları

 

- Fenike Medeniyeti

- İbrani Medeniyeti.

MISIR MEDENİYETİ

Mısırlılar Nil’in kendi hayat yaşamları için sağladığı faydalar karşılığında ona hayat veren anlamına gelen “hapi” adını vermişlerdir.

Nil Nehri Mısır’a hayat verir, ülkeyi çöl olmaktan kurtarır. Mısır’ın etrafının çöller ve denizlerle çevrili olması kendine özgü bir uygarlık olmasında etkili olmuştur.

Mısır’ın siyasi tarihi MÖ 3050 yıllarında Kral Menes’in siyasi birliği kurmasıyla başlar. Kral Menes ile birlikte Mısır’da Firavunlar devri başlamıştır.

Mısır Krallığı “nom” adı verilen kent devletlerinin birleşmesiyle oluşmuştur.

 Not: Dünyada ilk siyasi birliğin Mısır’da sağlanması önemli bir gelişmedir.

     Ünlü tarihçi Herodotos, “Mısır, Nil Nehri’nin bir armağanıdır.” Demiştir. Mısır,  Nil Nehri’nin akış yönüne göre Aşağı (Kuzey) ve Yukarı (Güney) Mısır olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

     Mısır tarihi; eski, orta ve yeni uygarlık olmak üzere üç kısma ayrılır.

     Eski İmparatorluk döneminde Mısır’ın sembolü olan piramitler yapılmıştır.

     Orta İmparatorluk döneminde imar ve sulama işlerine önem verilmiştir.

    Yeni İmparatorluk döneminde Suriye ve Filistin’i ele geçirmek isteyen Firavun II. Ramses Hititlerle Kadeş Savaşı’nı yapmıştır. İstenilen sonucun alınamaması üzerine tarihte bilinen ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması’nı Hititlerle yapmışlar.

    Mısır medeniyeti kendine özgüdür. Mısır uygarlığını diğer uygarlıklardan ayran en önemli özelliği; dışarıdan etkilenmeden, kendine özgü özellikleriyle var olması ve gelişmesidir.

    Mısır Uygarlığında Toplumsal Hayat:

     Mısır’da yönetim mutlak bir krallıkla yönetiliyordu. Krala,  firavun denirdi ve aynı zamanda tanrısal bir gücün olduğuna inanırlardı. Söyledikleri her söz tanrı buyruğu sayılır, yasa olarak kabul edilirdi. Krallık babadan oğla geçerdi.

Halk:

Mısır’da halk;

    -rahipler

   -askerler

   -şehirliler

  - tüccarlar,

   -zanaatkârlar,

   -çiftçiler ve köleler olmak üzere sınıflara ayrılırdı.

Bunlar içinde firavunlar en üst sınıfı, köleler ise en alt sınıfı oluştururdu. Köleler hiçbir hakka ve hukuka sahip değildi.

    Ordu ve Yönetim:

    Mısır ordusu başlangıçta savunma amacıyla daha sonra ise ülkeleri fetih etmek amacıyla güçlü bir ordu kurulmuştu. Ordu yayalardan oluşurdu. İhtiyaç halinde halktan asker toplanırdı.

    İlk Çağda Mısır’da bürokrasi oldukça gelişmiştir. Firavunlara devlet yönetiminde yardımcı olan vezirler, kâtiple ve memurlar vardı. Memurlar asillerden seçilirdi.

    Hukuk:

    8 kitapta toplanan mısır hukuku gelişmişti. Erkek ve kadın birbirine eşitti. Her şehirde bir mahkeme bulunurdu.

    Dini İnanış:

    Mısırlılar tanrılarına “Amon-Ra” demişlerdi. Ayrıca ı “Oziris” demişlerdi.

    Mısırlılar ölümden sonra hayatın devam ettiğine inandıklarından dolayı mumyacılık, eczacılık ve tıp  gelişmiştir.

  Bilim:

Miladi takvimi bulmuş ve yılı 365 gün ve bir ayı da 30 gün olarak hesaplamışlar. Böylece güneş yılına dayalı takvimi icat etmişlerdir.  Nil’in akış yönüne göre bir  yılı dörder aylık üç  bölüme;

  -taşma

  -ekme

  -biçme  şeklinde yılı üçe bölme ayırmışlardır.

Hiyeroglif adı verilen kendilerine özgü bir yazı oluşturmuşlardır. Bu yazı, anlatılmak istenen nesnenin resmini çizmekle başlamıştır.

    Bilim ve sanatta ileri olan Mısır’da astronomi, matematik, tıp ve eczacılık oldukça gelişmiştir.

    Matematik’te ondalık sayıyı bularak ilk kez dört işlemi yapmışlardır. “Pi” sayısın bugünkü değerine yakın olarak hesaplamışlardı

        Ekonomi ve Tarım:

    Mısır ekonomisinin temeli tarıma dayalıydı. Tarımı geliştirmek amacıyla  bataklıklar kurutulmuş, sulama kanalları açılmıştır. Ülkede hayvancılık, dokumacılık, maden ve seramik sanatı da büyük bir gelişme göstermiştir.

Sanat:

Mısır’da resim, heykel, kabartma sanatlarında, mimaride özgün eserler veren mısırların başlıca mimari eserleri firavunların mezar odalarının yer aldığı piramitlerdir. Piramitlerin en büyüğü Mısır’ın başkenti Kahire yakınlarındaki Gize'de bulunan 147 metre yüksekliğindeki Keops Piramidi’dir.

     MÖ 1200 yılında Ege göçleri sonucunda zayıflayan Mısır İmparatorluğu, önce Asurlular sonra da Persler tarafından işgal edilmiştir.

           Perslerden sonra da Makedonya kralı Büyük İskender’in egemenliğine giren imparatorluk, MÖ 30 yılında Romalıların Mısır’ı ele geçirmesiyle sona ermiştir.

Tarihçi Manetho Mısır tarihinde yaklaşık 30 hanedanın başa geçtiğini söylemiştir. Eski Mısır uygarlığının en merak edilen eserlerinden olan Giza Piramitleri IV. Hanedan zamanında inşa edilmiştir. Bütçeye getirdiği yük nedeniyle sonraları bu tarz imar faaliyetleri yapılmamıştır.

     Yeni Krallık Dönemi olarak adlandırılan 18-20. Hanedanlar zamanında Mısır birçok bölgeyi fethederek bir imparatorluğa dönüşmüştür.  Mezopotamya ile olan ticari ve askerî ilişkilerini artırmıştır. Mısırlılar, Hititler ve Asurlular başta olmak üzere birçok devletle rekabet içerisinde olmuştur.

    FENİKELİLER:

     Sami asıllı bir kavim olan Fenikeliler, Akdeniz kıyıları ile Lübnan’a yerleştiler.  Fenikeliler (MÖ 1200) Lübnan dağları ile Akdeniz arasında devlet kurmuşlardır.

    Toprakları; tarıma elverişli olmadığından deniz ticareti ile uğraşmışlar ve Akdeniz’in çeşitli yerlerinde Koloniler kurmuşlardır. Ayrıcı kent devletleri halinde yaşayan Fenikelilerin en güçlü kent devletleri Biblos, Sayda ve Sur şehirlerini kurdular.

     Fenikelilerin en ünlü ticaret kolonisi; Kuzey Afrika’daki Kartaca idi.  Eski doğu kültürünü Akdeniz’e taşımışlardır.

    Uygarlığa Katkıları:

     -Tarihte ilk camı onlar bulmuşlardır.

     -Mısır’dan öğrendikleri resim yazısını geliştirerek bugünkü Latin alfabesinin temellerini atacak 22 harflik alfabeyi bulmuşlardır.

    -Denizde yıldızlara bakarak yönlerini tayin etmiş ve yeni ülkelere yelken açmışlardır.

    Her Fenike gemisinde not alan, hesap tutan, okuryazar bir adam mutlaka bulundurmuşlardır.

  -Sabunu buldular.

    -Fenikeliler, diğer Anadolu uygarlıkları gibi dokumacılıkta iler gitmişler. “tiftik” olarak adlandırılan keçi kılı dokuması ile “tapetes” adlı halı ve kilim dokumacılığı ile ünlenmişlerdir.

      Düzenli bir orduya sahip olmadıklarından ve ordusun büyük bir kısmı ücretli askerlerden oluşan Fenikeliler siyasi açıdan güçlü olmadılar ve giderek güç kaybettiler. Bu nenle Fenikeliler Asur, Babil, Pers ve Yunanlılara vergi vermek suretiyle varlıklarını sürdürmüşlerdir. MÖ VI. Yüzyılda Pers istilasına uğramıştır. Makedon Kralı İskender tarafından yenilgiye uğratılmışladır.  MÖ 65 yılında Roma’nın Suriye eyaletine bağlanmışlardır.

İBRANİLER

MÖ. 1500'lerde Filistin ve Lübnan dolaylarında yaşıyorlardı. Sami ırkından olan İbraniler Hz. Musa (a.s) zamanında birlik halinde geldiler.

 Hz. Musa zamanında Mısır Firavunu II. Ramses ile yapılan mücadele sonucu Kızıldeniz’i geçerek kölelikten kurtuldular ve Sina yarımadasına yerleştiler. İbranilerin gerçek bir devlet kurmaları MÖ 1200 yıllarında Filistin’e gelerek buraya yerleşmeleri ile olmuştur. MÖ 1025 yıllarında Hz. Davut (a.s) tarafından kurulan İbrani devletinin başkenti Kudüs oldu. En güçlü dönemi Hz. Süleyman (a.s) zamanında yaşadılar. Hz. Süleyman (a.s) ‘ın ölümünden sonra İbrani medeniyeti bozularak İsrail ve Yahudi devleti olmak üzere ikiye ayrıldı(MÖ 933).

Güney Filistin’de Yahudi, Kuzey Filistin’de İse İsrail Devleti olarak iki farklı adla varlıklarını devam ettirdiler.

  Ek:

Eski Taş Çağına ait ilk izlere İspanya’daki Altmaria ve Fransa’daki Lascux (Laskö) mağaralarında rastlanmıştır.

Eski Taş Çağı’nın genel özellikleri:

Yerleşim yerleri mağara ve kaya sığınaklarıdır.

Mağara duvarlarına av ve hayvan resimleri yaptılar.

Çakmak taşlarının yontulmasıyla baltalar ve kesici aletler yaptılar.

Klan (aile) şeklinde yaşadılar.

Avcılık ve toplayıcılık temel geçim kaynaklarıdır.

Orta Taş Çağına ait en önemli yerleşim merkezi Güney Tacikistan’da “Kuldara” (Ceyhun nehrinin yukarı kısmı) bölgesidir.

Google+ WhatsApp