Amcanın Nasihatı
Amca nasihat etmek isterken nasiat aldı.
Babası ölünce babasından yüklü miktarda Cafer’e servet kalır. Cafer bu kadar malın hayli çok olduğuna karar verir. Fakirlere yardım yapar. Hayır kurumlarına yardım yapar. Öğrencilere yardım yapar.
Bu durumdan rahatsız olan annesi oğlunu babasının arkadaşına şikayet eder. Derki belki senin sözünü oğlum dinler. Sen benim bu oğluma bir nasihat et. De ki; her şeyi dağıtmasın, yarın bir gün fakir olur. Fakirlik zordur. Adam gider Cafer’e nasihatte bulunur. Oğlu ise onu götürür şehrin girişine ve sonra babasının arkadaşına dönerek der ki: “Bak amcacığım, babamdan yüklü miktarda mal, servet, koyunlar, keçiler, tarlalar, bağlar, bahçeler kaldı. Şimdi biz şehre gidiyoruz. Ve onların hepsi şehrin dışında kaldı. Ben bir süre sonra bu şehre yerleşeceğim. Babamın kazandıklarını kendimle birlikte mi götürsem mi yoksa orada kalsa mı daha iyi?
Amca cevaben: “Tabi ki kendinle birlikte götürsen daha iyidir. Eğer onları getirmezsen onlar orda sahipsizlikte telef olur. O zaman Cafer:
-“Amca! Bu dünya ölümlü dünya. Ben de ölümsüz değilim. Sonra babasının arkadaşını babasının bulunduğu mezarın yanına götürür. Bak burası babamın yerleştiği şehirdir. Babam, kazandığı mallardan hiç yanına götüremedi. Kazandığı malların zekatını, hayatta iken vermedi. Ama ben veriyorum. Fakirlere yardım yapıyorum. Allah yolunda infak ediyorum. Allah rızası için bütün bu yardımları yapıyorum. Ben böyle yapmakla Ahrete yatırım yapıyorum.
Cafer’in bu sözü üzerine babasının arkadaşı Cafer’e hak verir.