Hazreti Davut (a.s) buyuruyor ki:

 Allah beş şeyi başka beş şeyin içinde yaratmıştır, ama insanlar o beş şeyi başka bir şeyin içinde arıyorlar.
 Allah büyüklüğü kendi Hükümdarlığı içinde yaratmıştır, ama insanlar büyüklüğü krallara hizmet etmekte görüyor ve onu elde edemiyor.
 Allah ilimi çalışma ve zorluğun içinde yaratmıştır, ama insanlar ilmi rahatlığın içinde arıyor ve bulamıyorlar.
 Allah mutluluğu kendi nefsiyle savaşmakta yaratmıştır, ama insanlar onu (mutluluğu) nefsini rızasında arıyor ve bulamıyorlar.
 Allah serveti ve bolluğu kanaat içinde yaratmıştır, ama insanlar bunu göremiyor ve onu yokluk içinde arıyor ve bulamıyor.
 Allah mutluluk ve saadeti cennette yaratmıştır, ama insanlar onu bu dünyada arıyor ve bu yüzden de ona ulaşamıyor.

İSLAMIN GAYESİ:

Dünya saadeti söz konusu edildiğinde, dünya hayatında; dinin, aklın, bedenin, neslin ve malın korunması, İslâm’ın en büyük gayesidir.
Bütün bunlar, aynı zamanda günümüz dünyasının temel insan hak ve özgürlüklerinden saydığı hususlardır. Dolayısıyla dünya saadeti ancak, bu beş temel hakkın korunduğu ve yaşatıldığı bir ortamda gerçekleşebilecektir. Bu da İslâm’ın emir ve yasaklarının fert ve toplum hayatında yaşanmasıyla sağlanabilir ki âhiret saadetinin yolu da bundan geçmektedir.
Ayrıca dünya saadetinin, 
-bilgi ve sağlam karakter gibi benliğe, 
-sağlık ve güvenlik gibi bedene ve bu ikisinin dışında kalan ve bu ikisinin mutluluğunu artıracak servet ve benzeri hususlara ilişkin yönleri de bulunmaktadır. 
Âhiret saadeti ise Allah’a kendi rızasıyla teslimiyet gösteren ve bilinçli bir hayat sürerek O’nun emir ve yasaklarına itaat edenlere vaad edilen, Allah’ın rızasına nâil olma ebedî huzur ve neşesini de içinde barındıran sonsuz mutluluktur. Buna göre asıl saadet, ebedî saadettir. O da cennettir.