Nevruz

Nevruz

Nevruz; kelime olarak "yeni gün" anlamına gelir. Mart ayının 21. gününe rastlayan, gece ve gündüzün birbirine eşit olduğu güne verilen bahar bayramıdır.

     Nevruz’un farsça kelime anlamı  

nev +ruz= nevruz

(yeni) +(gün) =yeni gün

kelimelerinin birleşmesinden oluşan ve yeni gün anlamına gelir.  Mart ayının 21. gününe rastlayan, gece ve gündüzün birbirine eşit olduğu güne verilen bahar bayramıdır.

. Güneşin “koç burcu”na girdiği gün olan miladî 22 Mart, rumî 9 Mart’a rastlamaktadır. Azeri, Özbek, Kazak, Uygur, Türkmen, Kırgız, Tatar, Gurmençi, Çuvaş ve Yakut Türkleri arasında Ergenekon’dan çıkış günü olarak idrak edilmektedir. On iki hayvanlı eski Türk takviminde yılbaşının 21 Mart’a tekabül emektedir.

     Asya ve Küçük Asya (Anadolu)’da, Nevruz; Navruz, Novruz, Nevris, Sultan-ı Nevruz, Sultan-ı Navrız, Navrez, Naorus, Novroz, Navrıs Oyıx, Nevruz Norus, Ulustın Ulu, Küni, Ulusun Ulu Günü, Ulu Kün, Ergenekon, Bozkurt, Çağan, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Nartukan, Nartavan, Isıakh Bayramı, Altay Ködürgeni, Bahar Bayramı, Yörük Bayramı.

     En geniş anlamı ve sınırlarıyla, Türkün Ergenekon’dan çıkışından beri kutlanılan  Nevruz Bayramı (Çay 1988), Başkurtistan’da (Süleymanov 1995), Tataristan’da (Çay 1988), Karaçay-Malkarlar’da (Şamanov 1995), Kırım’da (Çay 1988), Özbekistan’da (Şahislâm 1995), Makedonya’da (Çay 1988), Doğu Türkistan’da (Rahman 1995), Çuvaşistan’da (Çay 1988), kısaca Adriyatik’ten Çin Denizine varıncaya dek Türk Dünyasının dört bir yanında kutlanmaktadır.. Peki Nevruz’u Türk dünyasında ve komşu kültürlerde bu denli önemli ve yaygın kılan özellikler nelerdir ve bir halkbilimci olarak bunları nasıl izah edebiliriz?

Gece ile gündüzün birbirine eşit olduğu ve kış mevsiminin bitip bahar mevsiminin başladığı 21 Mart, gerek hayvancılıkla ve gerekse çiftçilikle uğraşan topluluklar için hayatın dönüm noktası olan önemli bir gün olmasıdır.

     Dahası aynı gün, bozkır hayatı yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan toplumlar için iklim ve coğrafya özelliklerine dayalı olarak kışın zorlu olduğu yörelerde ağıllarda, dam altında beslenen küçük ve büyükbaş hayvanların dışarıya salınma zamanını belirlerken, kış mevsiminin daha mutedil olduğu yörelerde yaşayıp “yaylak ve kışlak” sistemine göre kışın geçirildiği “kışlak”tan baharın ve yazın geçirileceği “yaylak”a, yaylalara göçün başlangıcını belirlemektedir. Dahası,  göreceli olarak kışın daha da mutedil olduğu yerlerde “döl dökme” yahut yavrulama döneminin başlangıcını işaretlemektedir.

     Bunların yanısıra, toprağa yerleşik olarak yaşayan ve ziraatle uğraşan topluluklarda ise yine iklim ve cografyaya bağlı olmakla birlikte Kuzey yarım kürede bir yandan toprağın “tav tutup” ekime, dikime elverişli hâle gelmesi, ağaçların meyveye durduğu ve öte yandan da güzün ekilen ekinlerin karların kalkmağa başlamasıyla hâllerinin ve dolayısıyla toplumun yiyecek açısından muhtemel akibetlerinin görülüp anlaşılır olduğu dönemin de başlangıcıdır.

     Hayat tarzının veya hayatın idamesindeki bu yapısal, işlevsel ve yeniden dirilişin sembolleşen başlangıcı olan 21 Mart tarihi, pek çok takvimde ve kültürde “yılbaşı” olarak kabul edilerek, bayram günü olarak kutlanacak kadar önemlidir. Bir başka ifadeyle tekrar edecek olursak, 21 Mart günü, Güneş etrafında dönen bütün gezegenlerin yörüngelerinde başlangıç noktalarına geldikleri, gece ve gündüzün eşitlendiği, bütün kültürlerde soğuk, kötü ve meşakkatli olarak kabul edilen kışın bitip, sıcak, iyi ve müşfik kabul edilen yazın başlangıcı olan baharın başladığı, tabiatın uyandığı ve dolayısıyla üremenin ve üretmenin başlangıcı demektir.

     Nevruz bu özellikleriyle hemen hemen kutlandığı bütün kültürlerde “bahar” ve “bereket” kavramlarını çağrıştırmaktadır

 Bir toplumun fertlerini birbirine bağlayan, aralarında bir dayanışma, bir ahenk meydana getiren unsurlar o toplumun kültürünü oluşturur. Milletlerin yaşadığı medeniyet dairesi, o milletin kültürü üzerinde belirleyici rol oynar. Geniş bir coğrafyada, ayrı bölgelerde yaşayan Türk topluluklarını ortak kültür ve değerler sistemi ile birbirlerine bağlayan bu bayram, aynı zamanda bu toplulukların mizaçları arasındaki ortak noktaları fark etmelerini sağlayan bir kültür havzası oluşturmaktadır. Nevruz, millî kültürümüz içerisinde birlik ve beraberlik sembolü olarak muhafaza ettiğimiz önemli bir kültür mirasımızdır.

     Anadolu kültür coğrafyasında tabiatı hayatına rehber edinmiş ve konar-göçer bir hayat tarzı ile tabiatla iç içe yaşayan insanımızın baharın gelişini, toprağın yeniden insanın hizmetine girmesini önemsemesi ve bugünü bir bayram sevinciyle kutlaması, Nevruz’u bir bayram olarak günümüze kadar taşımıştır.

     Nevruz Bayramı’na tekabül ettiğine inanılan, Ergenekon’dan çıkış, Oğuz Han’ın düşmanlarına galip geldiği, Hz. Âdem’in yaratıldığı çamurun yoğrulduğu, Hz. Âdem’in Hz. Havva ile Arafat’ta buluştuğu, Hz. Yusuf’un kuyuya atıldığı, Hz. Musa’nın Mısır’dan ayrıldığı, Nuh Tufanı’nın sona erdiği, Yunus Peygamberin balığın karnından dışarı çıktığı, Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı, Peygamber Efendimize peygamberlik görevinin verildiği, Hz. Ali’nin doğduğu, halife olduğu ve Hz. Fatıma ile evlendiği gün gibi çeşitli olaylara tarih olarak düşülmüştür.

     Nevruz, toprağın, suyun, havanın değiştiği günün, yani cemrelerin bayramıdır. Kuruyan ağaçların yeşillendiği, göçmen kuşlarının döndüğü, bir adı da “Nevruz çiçeği” (Nevruz gülü) olan çiçeğin çıktığı bir gündür.

     Nevruz Bayramı’nın bir hazırlık dönemi vardır. Evlerin yıkık yerleri onarılır, boyanır. Evde genel bir bakım yapılır. Bahar temizliği yapılır. Çocuklar ve yetişkinler en güzel elbiselerini giyerler. Mezar ziyaretleri yapılır. Eş-dost, akraba ziyaretleri yapılır. Anadolu’da Nevruz zamanı kırlara çıkılarak, baharı karşılama geleneği süregelmektedir. Bugünde beraber yemek yenir, yapılan yemekler konu komşuya, özellikle yoksullara dağıtılır. Oyunlar oynanır, ezgiler söylenir. Ateş üzerinden atlamak, niyet tutmak, fal bakmak, mâniler söylemek, uçurtmalar uçurmak, diğer mahallî eğlenceler arasında yer almaktadır.

     Bugün Anadolu’da bir kısmının canlılığını ve sürekliliğini yitirdiği sportif oyunlar da nevruz eğlenceleri arasında zikredilmektedir. At yarışı, Cirit, Gökböri, Güreş, Atıcılık, Sinsin ve Kılıç Kullanma bunlara örnektir. Nevruzla ilgili eğlence ve uygulamaların hepsinin temelinde baharın canlılığı ve hareketliliği mevcuttur.

     Bayramları birlikte kutlamak bir sosyal fayda prensibini de beraberinde getirmektedir. Bayramların özündeki sevgi, kardeşlik ve yardımlaşma ilkeleri Nevruz’un da temel prensibini oluşturmaktadır.

     Sonuç olarak Nevruz, Türk toplulukları ve komşularımız arasında yaygın olarak kutlanan geleneksel bir bahar bayramıdır.

     Nevruz Bayramı’nızı kutlar, ülkemizin birlik ve beraberliğine vesile olmasını temenni ederim

 

                                                                    İbrahim YURTOĞLU 

Google+ WhatsApp