İslâm Dini'nin Temelleri
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) İslâm Dini'ni sağlam temelller (ilkeler) üzerine oturtmuştur.
Hz. Muhammed peygamberimiz İslâm Dini'ni şu dört temel ilke üzerine oturtmuştur.
1. İman (İnanç): Allah'a, peygamberlerine ve gönderilen kitaplarına, meleklerine, Kıyamet gününe, Ahret'e inanmak.
Yani inanmak, iman etmek. Peygamberimiz İslam dininin temelini oluşturan sutunlardan birisini iman temeli üzerini oturtmuştur. İman; inanmak, kabul etmek demektir. Doğadaki bütün her şey bir eserdir. Varlık alemi olarak yaşadığımız tabiatta karşılaştığımız bütün varlıkların muhteşemliği karşısında yaratıcıyı bulma sanatının adıdır iman etmek.
Bir şahıs aynanın karşısına geçip kendisinin ne kadar güzel ve yakışıklı olduğuna baktığında aslında Allah'ın sanatına bakıyor. Eğer bunun bilincinde ise bu iman etmektir. Neye iman? Allah'a iman etmektir. Eğer bu muhteşem sanata bakıp bunun farkına varamıyor ve Allah'ın yüce sanatı karşısında Allah'ın yüce kudret sahibi olduğunun bilincinde değilse bu şahıs gaflet içindedir, diye biliriz.
2. İbadet (Amel) : İslam'ın ikinci temelindeki sutun ise inandıklarına amel etmektir. Yani İslâm’ın Şartlarını uygulamak. Allah'ın yasakladığı ve haram kıldığı şeyleri yapmamak, Allah'ın emirlerini uygulamak, Allah'ın sevmediklerini sevmemek, Allah'ın sevdiklerini sevmek, Allah'ın Dini'ni ve ayetlerini tebliği etmek.
İbadet; yani kısaca Allah'ın ve Allah adına hareket eden peygamberin neleri yapmasını istediğini ve nelerin yapılmasını istemediğini bilmesi ve bunu uygulamaya konulmasıdır. Dini sorumlulukların bilincinde olmasına ve bunun yerine getirilmesine ibadet denir.
İbadetin kapsamı alana girenlerden birisi de "ilim" dir. Yani ilim öğrenmek de bir ibadettir.
İlim; İslâm dini ilime çok önem vermiştir. "İlim Çin'de bile olsa alın." denmiştir. Bu nedenle İslâm Müslümanları araştırmaya sevk etmiştir. Zamanla; eski Mısır'dan, matematik, geometri, Hindistan'dan matematematiksel rakamlar, Eski Yunan kültüründen Felsefe, Çin'den Matbaa, sasanilerden devlet teşkilatı, Romalilırdan organizeli hareket, Türklerden ordu teşkilatı ve savaş taktikleri öğrenilmiştir. Böylece haritacılık, astronomi, tıp gelişme göstermiştir. Ehli Beyt sayesinde bu bilgiler doğrular yanlışlardan ayırt edilerek yeni buluşlar ve bilimler öğrenilmiştir.
Hz. Muhammet (s..) İslam Dini'nin temilinin ikinci sutununu yani ayağını İbadet temeli üzerine oturtmuştur.
3. Adalet Allah’ın adil olduğuna, insanlar arasında adaletli hükmetmek, kul hakkına riayet etmek, haksızlıkların önüne geçmek adaletli olmak için atılan adımlardandır.
Adalet aslında bir sistemin adıdır. Adaletin toplumda yerleşmesi için fıkıh kuralları konulmuştur. Adalet İslâm kurallarına göre hareket etmektir. Bu kuralların uygulanması için bir devlete ve bu devleti yönetecek devlet adamlarının adil hareket etmesinin adıdır Adalet. Adalet, haksızlıklara uğrayanların haklarının kendilerine iade edilmesidir. Adalet, topluma haksızlık yapanları, toplumun ve insanların zararına hareket edenleri bulup deliller doğrultusunda cezalandırılmasıdır.
Bunun için bir düzen ve disipline ihtiyaç vardı. Bir toplumda adaletin uygulaması için hukuk kurallarına ve devlete ihtiyaç vardı. bunun için Medine merkezli ilk İslam Devletini kurmuştur. Hz. Peygamber Hz. Muhammet (s..) devletin sahip olduğu bütün yetkileri kendi elinde bulundurmuştur. Adaletli bir yönetim için hukuk kuralları ve bu kurallar için gerekli bilgi sahibi olmak için fıkıh dersleri oluşturulmuşutur.
4. Ahlak: Kur’an’ın ¾ ahlakla ilgilidir. Toplumda huzur, güven, dayanışma, sorumluluk anlayışlarının yaygınlaşması ancak güzel ahlâkı yani İslâm ahlakını yaygınlaştırmak ve yaşamakla mümkün olabileceği bildirmiştir.
Ahlak; güzel davranış anlamına gelir. Ahlak; güzel konuşma, güzel görünüm, güzel giyinme, uslup güzelliği, saygı, sevgi, sorumluluk almada isteklilik, vakarlı hareket etme, ağır başlılık, kimseyi incitmeme, bilgin ve saygın kimselerin yanında sesin yükseltilmemesi, insan sevgisi, topluma karşı nazik olma, anne babaya ve büyüklere saygı gibi eğlemler güzel ahlak kurallarının ilkelerindendir. Elinden ve dilenden kimsenin zarar görmediği kimse güzel ahlak sahibidir. Elinden ve dilinden kimsenin çekinmediği birisi mütlaka güzel ahlak sahibi olması gerekir.
Hz. Peygamberimiz İslam Dini'nin temellerinden birisini de Ahlak sütunu üzerinde oturtmuştur.
Bazı Hadisler:
Cahillikten daha kötü bir fakirlik, akıldan daha faydalı bir servet, bencillikten daha korkunç bir yalnızlık ve istişareden daha iyi bir yardımcı yoktur; hiçbir akıl da tedbir almak kadar yararlı değildir. Güzel ahlâk gibi soy sop ve şükür gibi de ibadet yoktur.
Sözün âfeti yalan, ilmin âfeti unutmak, ibadetin âfeti ihmalkârlık, cömertliğin afeti minnet, yiğitliğin âfet zulüm, güzelliğin âfeti bencillik ve soyluluğun âfeti ise onunla övünmektir.
Namaz dinin temel direğidir, namazı hafife alanlara şefaat etmeyeceğiz.
Ben ahlakı tavsiye etmek ve takvayı yaygınlaştırmak için gönderildim.
Ey insanlar içinizden kim ki Hac’ca gitme imkânı varsa Hac amelini yerine getirsin, Kim Hac’ca gidecek durumdayken Hac’a gitmez ve onu sonraki zamana ertelerse ve ölüm ona yetişirse Ahret’te ona İslâm dininin haricinde bir din seçmesini zorunlu kılarız.
Ey insanlar bir günde 50 ayetten az okuyan zarardadır.
Kim ki birisinden borç para alır ve onu verecek durumu olmasına rağmen onu ödemezse onun bütün ibadetleri boşunadır.