İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI ÖZET KONU TEKRARI VE ANLATIM

* Kaba-Taş (Paleolitik) Devrinde ekonominin özü avcılık ve toplayıcılıktır.

*Ülkemizde en eski yerleşim yeri İstanbul’un 20 km uzağındaki Yarımburgaz Mağarasıdır. Burada, yaklaşık 1 milyon yıl önce yaşayan insanlara ait taştan aletler bulunmuştur.

 -Yontma Taş (Mezolitik-Orta Taş) Devrinde Geçim kaynakları toplayıcılık ve avcılıktır. Devrin sonuna doğru ateş bulunmuştur.

  Bu döneme ait kazma ve çizgi tekniğiyle yapılmış resimler Adıyaman bölgesindeki Palanlı mağaralarıdır.

-Cilalı Taş devrinde Tarım başladı. Bu devre ait kalıntılar Konya-Çatalhöyük ve Diyarbakır Çayöne’nde bulunmaktadır.

-Tunç Devri şehir devletlerinin kurulduğu devirdir.

 *Frigyalılar, Lidyalılar ve Urartular krallıkla yönetilmekteydiler.

İyon kent devletleri (Yunan Kültürü) ise önce krallar, daha sonra soylulardan meydana gelen oligraşik bir meclis tarafından yönetildiler.

*Hititlerde; adaletin simgesi Güneş idi. Hititler hukukta özellikle Sümerlerden etkilenmişlerdir. Hitit yasaları, Babil kralı Hammurabi ve Asur yasalarına göre daha insancıldı.

 *Çok tanrılı bir dine sahip olan Urartuların en büyük tanrısı, savaş tanrısı olan Haldi idi.

 *Lidyalılar, din konusunda Yunanlıların etkisinde kalmışlar ve Artemis, Zeus gibi Yunan tanrılarına tapmışlar. Ayrıca Lidyalılar, Frigyalıların bereket tanrıçası olan Kibele’ye de saygı göstermişlerdir.

 *Hititlerde toplum beş sınıftan oluşmuştur.

    1. Yöneticiler (soylular)

    2. Rahipler         :

    3. Hürler            : askerler, memurlar, tüccarlar ve köylülerden oluşurdu.

    4. Namralar         :Hürler ile köleler arasında bir sınıftı.

    5. Köleler:          :Hiçbir hakları yoktu, çoğunlukla tarım işlerinde çalıştırılırdı.

 *Hitit Devleti’nin ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayanıyordu. Topraklar, tanrıların ve kralın malı kabul edilirdi.

 *Anadolu’da ilk tımar sistemini uygulayan Hititlerdir.

EGE VE YUNANLILARDA HALK

 *Ege ve Yunanistan’da halk;

   —büyük toprak sahibi soylular,

   —tüccarlar

   —küçük toprak sahipleri

   —köleler

      olmak üzere sınıflara ayrılıyordu ve kölelerin hiçbir hakkı yoktu.

MISIR HALKI

 *Mısır’da Firavunlar ve üst yöneticilerin dışında halk aşağıdaki sınıflara ayrılmaktadır;

   —Kâtipler ve Memurlar

   —Rahipler

   —Askerler

   —Köylüler: Firavuna, rahiplere ve askerlere ait topraklarda çalışırlardı.

   —Kentliler: sanat ve ticaretle uğraşırlardı

   —Köleler: Hiçbir hakları olmayan köleler, en ağır işlerde çalışırlardı. Mısır’da geniş bir köle sınıfı vardı. Savaşlarda esir alınanlar da bu sınıfta yer almaktaydı.

MEZOPOTAMYA HALKI:

 *Mezopotamya’da halk aşağıdaki sınıflara ayrılmakta;

   —Krallar ve Rahipler: en üst sınıf oluştururdu

   —Soylular: Kedilerine kral tarafından toprak bağışlanmış kişilerdi. Savaşlarda kralın yanında yer alırlardı.

   —Hürler: Askerler, köylüler ve zanaatkârlar bu grubu oluştururdu. Vergi verir askerlik yapar, tapınak yapımı ve kanal açılması gibi işlerde çalışırlardı.

   —Köleler: Bunlar, savaşta esir düşen parayla satılan kişilerdi. Sahiplerinin malı sayılır, ağır işlerde çalıştırılırlardı.  Ayrıca borç yüzünden mahkeme kararıyla özgürlüğünü kaybedenler de köle sınıfına girerlerdi. Mezopotamya’da köle ticareti serbest idi.

 *Kral Yolu: Ticarete büyük önem veren Lidyalılar, bu amaçla, Persler tarafından yapılan Kral Yolu’nu Efes’ten başlayarak, Mezopotamya’ya kadar uzanan ünlü Kral Yolu’nu canlandırmışlar. M.Ö 700 yıllarında Lidyalıların “elektrum” adını verdikleri ilk parayı bulmaları, ticaretin gelişmesi yönünden büyük önem kazanmıştır.

Lidyalılar en parlak dönemlerini Krezüs döneminde yaşadılar.

 *Lidyalılar, denizcilikte çok ileri gitmiş olan Yunanlılar ve Fenikelilerle rekabet edemeyeceklerini bildiklerinden, daha çok, kara ticaretine önem vermişler.

 *Denizcilikte ileri gitmiş olan İyonyalılar, Akdeniz, Ege ve Karadeniz kıyılarında birçok ticaret kolonileri kurmuşlardır.

 *Frigyalıların fabl adı verilen hayvan öykülerinin yaratıcıları oldukları sanılmaktadır.

 *Fenike alfabesini batıya aktaran, İyonyalılar olmuştur, İyon edebiyatının en önemli eserleri Homeros’un İliada (ilyada) ve Odysseia (Odesa) destanlarıdır.

 *Urartuların mimarîye getirdikleri en önemli yenilik, apadana adı verilen sütunlu kabul salonudur.

 *Mezopotamya’da köy kültürü aşılarak, kentler ortaya çıkmış, kentler arasındaki savaşları ya da ticareti düzenleyecek bir kuruma gereksinim duyulmuştur. Böylece başında kralın ve yardımcılarının bulunduğu site adını verdiğimiz kent-devletleri oluşmuştur.

BABİLLER:

Babiller zamanında imparatorluk düzeyine geçilmiş, Asurlar zamanında ise tam bir merkeziyetçi devlet düzeni ortaya çıkmıştır.

*Babil, Akad ve Asur devletleri birer askeri imparatorluk olup sürekli güçlü ve disiplinli ordulara sahip olmuşlardır.

 *Sümerlerin ilk zamanlarında her kent (site) ayrı bir devletti. Bu siteler tanrı için kurulan tapınaklar çevresinde gelişmişti. Bu devletleri, ensi ya da patesi denilen rahip krallar yönetiyordu. Patesilerden biri, çevresindeki kentlere egemen olursa Lugal unvanını alırdı.

*M.Ö. 3000 yıllarında Menes, Mısır’da siyasi birliği sağladı. Mısırda kurulan şehir devletlerine “nom” denilmiştir.  Mısır, mutlak bir krallıkla yönetiliyordu. Krala firavun denirdi.

İbraniler: *İbraniler krallıkla yönetiliyordu.

*Tarih kitabında tek tanrı inancı ilk defa İbranilerde görüldüğü belirtilmiştir! İbrani dininin kutsal kitabı; Hz. Musa’ya gönderilmiş olan Tevrat’tır. Tevrat’ın temelini On Emir oluşturmaktadır.

*Fenikeliler kent devletleri hâlinde yaşadılar, merkezi bir devlet oluşturamadılar.

 *Soru: Sümerlerin dini inanışları ne gibi özelliler taşımaktadır?

         Cevap: Ölümden sonra da yaşamın varlığına inanan Sümerlerin dini çok tanrılıydı. Her kentin bir baş tanrısı vardı. Sümerler, tanrıları çoğunlukla insan şeklinde düşünmüşlerdi. İnsanlar ile tanrılar arasındaki en önemli fark, insanların ölümlü, tanrıların ölümsüz olmalarıydı. Sümerlerin en büyük tanrıları, gök tanrısı Anu, yer tanrısı Enlil ile okyanuslar tanrısı Enki idi. Mezopotamya’da tapınaklara  ziggurat  denilirdi.

 *Soru: Mısır’da dinî inanış daha çok hangi konularda etkisini göstermiştir?

         Cevap: Mısır’da çok tanrılı bir dinsel anlayış egemendi. Mısır’ın en büyük tanrısı Amon-Ra idi.  Mısırlılar, tanrıları genellikle hayvan ve bazen de insan şeklinde düşünürlerdi. Mısır toplumunda din, bütün yaşamı yönlendirirdi. Her türlü bilim ve kültür faaliyetleri ile sanat etkinlikleri, dinin etkisi altında gelişmiştir.

     Mısırlılar, insanları öldükten sonra da yaşayacaklarına inanırlardı. Ancak bunun için, ölen kişinin cesedinin bozulmaması gerekiyordu. Bu inanışın etkisiyle cesetler mumyalandı. Ölen insanın ruhu, ölüler tanrısı  Osiris  tarafından sorgulanırdı.

Olimpiyat Oyunları: *Tanrılarını insanlar gibi düşünen Yunanlıların tanrısı Zeus’ idi ve her dört yılda bir Zeus adına olimpiyat oyunları düzenlenirdi.

 İlk Çağ’da hukuk kanunları;

-akıl, gelenek-görenek,

-ahlak,

-dini inanışlar göz önüne alınarak oluşturulmaya çalışılmıştır.

Kanunların Hukuk kuralı sayılması için;

-kamu otoritesi tarafından oluşturulması ve

-Yaptırım gücünün olması gerekirdi.

-adaleti sağlamaya yönelik olması gerekirdi.

Bunlar konulan hukuk kurallarının meşruiyetinin olduğunun göstergesi sayılırdı. 

 *Soru: Sümer Hukukunun Özellikleri Nelerdir?

         Cevap: Hukuk düşüncesini ilk geliştiren Sümerler olmuştur. Dünyada ilk yazılı kanunları Mezopotamya’da Sümerler tarafından yapılmıştır. Lagaş Kralı Urkagina, tarihte bilinen ilk yazılı kanunları yaptı (M.Ö. 2375).

     Günümüze kadar yedi tanesi ortaya çıkarılan yazılı kanunların dördü Sümerceden, üçü de Sâmi dilinden kaleme alınmıştır. Sümerler, ticaret, evlenme ve boşanma, miras gibi hukuk alanına giren konuları yazıyla belirlemişlerdir. Daha sonra bu kanunlar Lagaş kralları Ur-Nammu  ve  Gudea  tarafından geliştirildi.

Urugakina, kimsesizlere, öksüzlere ve diğer güçsüzlere kuvvetlinin hiçbir şey yapamayacağı bir düzen kurmak için bu kanunları yaptığını söyler. Sümerlerde yapılan kanunlarla özel mülkiyet, hakkı da korunmuştur.

 *Mezopotamya’da hukuk alanında en gelişmiş kanunları çıkaran, Babil Kralı Hammurabi oldu.

Not 1: Tarihte bilinen ilk yazılı kanunlar Sümer Kralı Urkagina’ya aittir.

Neden Hammurabi kanunları ilk yazılı anayasa olarak kabul edilmiştir?

Not: 2. Hammurabi kanunları Devlet yönetimine ilişkin hükümler içerdiğinden tarihin bilinen ilk yazılı anayasası olarak kabul edilmiştir.

 *Mısır askerleri silâh olarak; balta, hançer, mızrak, ok, yay ve kalkan kullanırlardı.

 *Yunanistan’ın dağlık bir ülke oluşu, nüfus artışı, sanayi ve ticaretin gelişmesi, ham madde ve Pazar arayışı sonucu Yunanlılar, Ege ve Karadeniz kıyılarında koloniler kurdular.

 *M.Ö 3500 -3000 yılları arasında Sümerler, yazıyı bularak uygarlığın temelini atmışlar. Sümerlerde yazı, tapınaklara gelen ürünlerin konduğu depo ve kapların üzerine yapılan işaret ye da resimlerden ortaya çıkmıştır. Bu yazılar, üç köşeli bir kalemle kil tabletler üzerin yazıldıkları için, yazıların bir yanı ince,  diğer yanı kalın bir şekil alıyor ve çiviye benziyordu. Böyle olduğu için de bu yazıya çivi yazısı denmiştir.

 *Sümer dili, Türkçenin de içinde yer aldığı Asya kökenli diller grubuna dahildir. Edebiyat daha çok dini ağırlıkta olup efsaneler ve destanlar önemli yer tutar. Gılgamış, Tufan ve Yaradılış destanları önemlidir.

 *Mısır yazısına hiyeroglif (resim yazısı) denirdi.  Hiyeroglifler taşlar üzerine kazınır ya da papirüs denilen bir tür kâğıda yazılırdı. Hiyegroglif yazısı, 1822’de Fransız Şampolyon tarafından okundu.

 *Soru: Fenikelileri denizciliğe yönelten nedenler neler olmuştur?

       Cevap: Toprakları tarıma elverişli olmadığından deniz ticareti ile uğraşmışlar ve Akdeniz’in çeşitli yerlerinde Koloniler kurmuşlardır.

 *Fenikelilerin dünya uygarlığına en önemli katkıları, Mısır’dan öğrendikleri yazıyı geliştirip harf yazısı hâline getirmeleri ve 22 harften oluşan alfabeyi bulmalarıdır. Fenikelilerin bulmuş oldukları 22 harfli alfabeyi daha sonra Yunanlılar ve Romalılar geliştirerek günümüzdeki Lâtin alfabesi ortaya çıkmıştır.

 *Sümer mimarisinin en önemli eserleri, çok katlı ve kule biçiminde yapılan zigguratlardır.

 *Soru: Mısır’da astronomi, matematik, geometri ve tıp bilimlerinin gelişme göstermesinin nedenleri nelerdir?

      Cevap: Tarım Ürünlerinde vergilerin hesaplanması için dört işlemi, Nil nehrinin taşması sonucu kaybolan toprak sınırlarının belirlenmesi, matematik ve geometrinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Yılı; Nil ırmağının akışına göre dörder aylık üç mevsime (taşma, ekme, biçme) bölmüşlerdir Bu sayede astronomi ve takvim bilgileri gelişmiştir. Ölümden sonra yaşamaya inandıklarından mumyacılık gelişti. Mumyacılığın gelişmesi insan vücudunun yakından tanınmasını, anatomi ve tıp bilimlerinin gelişmesini sağladı.

 *Soru: Mısır’daki piramitler kimler adına, hangi amaçlarla yapılmışlardır?

        Cevap: Mısır sanatının en önemli eserleri piramitler ve tapınaklardır. Firavunlar adına yapılan piramitler, ölümsüzlüğün işaretiydi. Tapınaklar ise firavunların kazandıkları başarıların simgesi olarak yapılmışlardı.

 *Soru: İbraniler sanat alanında hangi toplumlardan etkilenmişler:

       Cevap: İbranîler sanat konusunda önce Asur, daha sonra Yunanlılar ile Romalıların etkisinde kaldılar.

 *İbranî sanatının en ünlü eseri, Hz. Süleyman zamanında Kudüs’te yapılan Mescid-i Aksa’dır. Mescid-i Aksa; Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar tarafından kutsal sayılmaktadır.

   *Soru: Hangi Dini Mabet her üç din (Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar) tarafından kutsal sayılmaktadır:

    Cevap: Mescid-i Aksa

 *Soru: Mezopotamya’da kurulan Sümer Devleti’nde aritmetik ve geometrinin gelişme göstermesinin sebebi nedir?

      Cevap: Fırat ve Dicle‘nin taşması sonucu, sınırları kaybolan toprakların sınırlarının yeniden belirlenmesi gereksinimi, aritmetik ve geometrinin ortaya çıkışında ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

 *Soru: Mezopotamya hangi özelliklerinden dolayı çok sayıda kavimin yerleştiği bir bölge olmuştur?

      Cevap: Topraklarının verimli, ikliminin yaşamaya uygun olması nedeniyle, dışarıdan birçok kavim buraya gelip yerleşmiştir.

 *Soru: İlk çağda Mezopotamya’da hangi devletler kurulmuştur?

      Cevap: Sumer, Akad, Elâm, Babil ve Asur devletleri kurulmuştur.

 *İlk Çağda; tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi için insan (ekim, sulama, hasat) gücüne gereksinim duyulmuştur.  Bu ihtiyaç zamanla kölecilik sisteminin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Güçlü topluluklar, kendilerinden zayıf grupları köleleştirmişler ve ilk Çağ’da hemen her uygarlıkta köleler sınıfı ortaya çıkmıştır.

 

Google+ WhatsApp