İlk Çağ Uygarlıkları Kabileden Devlete

İlk Çağ Uygarlıkları Kabileden Devlete

KABİLEDEN DEVLETE:

İlk insanlar avcılık ve toplayıcılıkla ve tarımla birlikte yerleşik hayat başlamıştır.

İlk çağda siyasi organizasyon türleri ve siyasi gücün kaynakları insanların avcılık ve toplayıcılıktan tarım hayatına ve yerleşik hayata geçmesine neden olmuştur.

Yerleşik hayata geçişle birlikte üretim ve üretim fazları ürünler ise ticari faaliyetlerin başlamasına neden olmuştur.

Ekonomik ve sosyal faaliyetlerin organizasyonda bir değişime neden olmuş ve başlangıçta küçük gruplardan oluşan siyasi organizasyonlar zamanla büyümüş ve kabile konfederasyonlarına dönüşmüştür.

 Kabile: Aynı atadan gelen ve birbirine kan bağı ile bağlı olan büyük insan topuklarına kabul edilmiştir. Kabile konfederasyonları zamanla şehir Devletlerini oluşturmuştur.  Anadolu medeniyetlerinden Urartular, Hititler, Frigler ve Lidyalılar; Mezopotamya’da Sümer, Babil ve Akadlar kabile konfederasyonlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş ilk devletlerdir.

Sümerlerde şehir devletlerine “site” Mısırlarda “nom”,  Yunanistan'da ve İyonya ve Dorlar’  da ise “polis” adı verilmiştir.

İlk çağda silah teknolojisi askerlik bilgi ve tekniğin gelişmesi ile bazı güçlü krallıklar ülkeleri dışındaki yerleri ele geçirerek farklı milletleri yönetimleri altına almaları imparatorluk denilen siyasi organizasyonların ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

 Tarih boyunca devlet yöneticileri yönetme hakkını meşru hale getirmek ve halkın desteğini sağlamak için belli bir güce dayanma ihtiyacı hissetmişlerdir.

Bunun için; din ve soy üstünlüğüne başvurarak yönetimlerini meşru hale getirmeye çalışmışlardır.

 Bazı yöneticiler tanrısal güç olduklarını, bazıları ise tanrının vekili olduklarını iddia etmişler. Bazıları da soyu ileri sürerek soy üstünlüğüne dayandırarak halkı kendilerine bağlayıp yönetimlerini meşru kılmak istemişlerdir.

Bazı toplumlarda ise halkın seçimine başvurulmuş seçimle belirlenen kişi ve grup ülkeyi yönetmiştir.

Askeri ve ekonomik güç siyasi gücün artmasında etkili olmuştur.

Girit adasında halk: Soylular ve kral tarafından yönetilirdi.

Yöneticiler; sanat, ticaret, din gibi hemen her konuda söz sahibi olup egemen sınıfı oluştururdu.

YÖNETİM BİÇİMLERİ

Monarşi (mutlakiyet): siyasi gücün bir tek kişinin elinde bulunduğu ve yönetim. Genellikle kan yoluyla aile bireylerine geçtiği yönetim biçimidir.

Otokrasi: Monarşinin bir çeşidi olup bütün siyasi yetkileri kralın elindedir. Monarşiden farklı olarak otokrasi de yönetim miras yolu ile değil kişiler tarafından ele geçirilmiştir. Monarşi yönetimlerde yönetim babadan oğla geçiyorsa buna saltanat denmiştir

Aristokrasi: Siyasi gücün asil ya da soylu denilen kişilerin elinde bulunduğu yönetim biçimi.

Oligarşi: Soylular için de ön plana çıkan bir grubun siyasi gücü ele geçirdiği yönetim biçimi.

Teokrasi: Siyasi gücün din adamlarına ya da din kurallarına dayandığı yönetim biçimi.

Tiranlık: Yunanistan'da soylulara dayalı ayrıcalıklı sınıfı olan aristokratlara veya halka karşı zaman zaman güç kullanarak yönetimi ele geçiren kişiler olmuştur. Bu kişilere “tiran” bunların yönetimini de “tiranlık” denir.

Demokrasi: Yöneticilerin belirlenmesinde halkın görüşünün ve oyudun etkili olduğu sistem.

Cumhuriyet: Yönetenler ve yönetilenlerin hukuk ve her türlü haklar bakımından eşit haklara sahip olduğu sınıf ayrımının olmadığı yönetim biçimi.

Manda: Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bazı az gelişmiş ülkeleri, kendi kendilerini yönetecek düzeye eriştirip bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar Birleşmiş Milletler Cemiyeti adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen vekillik. Kendi kendilerini yönetilemeyeceği anlayışıyla egemenliklerine son vermek.

Sömürgecilik: Bir devletin kendi ülkesinin sınırları dışında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik veya siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke, müstemleke, koloni

Koloni nedir: İsim Fransızca bir kelimedir. Türkçe karşılığı “sömürge”dir. Bir devletin siyasi, ekonomik veya sosyal nedenlerle, kendi sınırları dışında ele geçirip yönettiği topraklara ya da ülkeye denir. Kolonilerin kurulmasında; Ham madde ihtiyacının karşılanmak istenmesi Fazla üretilen malları pazarlama isteği Askeri gücün artırılmak istenmesi Diğer devletlere üstünlük sağlama düşüncesi etkili olmuştur. İlk çağ’da hem karalarda hem de denizlerde

Ülkeleri dışında ele geçirilen toprakları kendilerine bağlayarak bazen de kendi vatandaşlarını o bölgeye yerleştirerek genellikle ticari faaliyetlerde kullanmak amacıyla oluşturulan idarelere koloni denmiştir.

 Bu kolonilerin devletin idaresinde aktif olarak kullanılmasına da kolonicilik denir.

Girit Uygarlığı:

İlk Çağ Yunan medeniyetinin temellerinin atıldığı Girit Adası’nda halk, soylular ve kral tarafından yönetilirdi.

Yöneticiler; sanat, ticaret, din gibi hemen her konuda söz sahibi olup egemen sınıfı oluştururdu. Yöneticilerin din adına söz sahibi olması yönüyle yönetimleri teokratikti.

Babil Kralı Hammurabi, kendisini adaletin kralı olarak ifade etmiştir.

Helen Birliği:

Sparta ile Atina şehir devletleri birbirleriyle yaptıkları Peloponnes Savaşlarını Spartalılar kazındı.

Büyük İskender’in Doğu seferi sonucunda Yunan kültürü ile Anadolu, Mısır, Pers ve diğer kültürler birbiriyle kaynaşmıştır. Bu sayede Doğu ve Batı kültürlerinin sentezi olan Helenizm adında yeni bir kültür ortaya çıkmıştır. Helenizm, Asya ve Avrupa’da kurulacak imparatorlukları etkilemiştir.

Roma Toplumu: Roma’da kraldan sonra etkin bir danışma kurulu olan senatoya soylular girebilmişti.

Roma halkı çeşitli sınıflara ayrılmıştı.

a. Patriciler: Üstün sınıf, her türlü hakka sahip sınıftı. Senatoda görev yapan soylu sınıfa patric denmiştir.

b. Plepler: Bazı haklara sahipler. Roma’ya sonradan gelip yerleşenlere  plep adı verilirdi.

c. Köleler: Hakları olmayan insanlar. Roma’nın işgali altındaki ülkelerden getirilmiş esirler köle sınıfına dahil edilmişti. Patricilerin evlerinde hizmetçilik ya da uşaklık yapar tarlalarda işçi olarak çalıştırılan sınıftı.

Roma’da ilk yazılı kanunlar MÖ V.yüz yılda düzenlenen On İki Levha kanunları Roma hukukunun temelini oluşturur. Daha sonraki dönemlerde bütün Avrupa ülkeleri Roma hukukundan etkilenmişlerdir. Pelep-Patrici mücadeleleri sonucunda oluşturulan bir komisyon tarafından hazırlanmıştır. On İki Levha kanunları; Miras, borç, aile ve ceza gibi konuları kapsayan bu kanunlarla Plepler birtakım haklar kazandılar.

Romalılar Fenikelilerle Kartaca (Tunus) savaşlarını yaparak burayı kendi kolonileri yapmışlardır.

Mezopotamyada geçim yani ekonomik hayatın temeli tarım ve hayvancılığa dayalıydı. Toplum çoğunluğu çiftçilerden oluşmaktaydı.

Toplum:

 -soylular

-din adamları

-kölelerden oluşmaktaydı

 Lidyalılar Ticaretle, Frigler tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlardır.

*Nil’in sularının taşması sonucu tarlaların sınırları birbirine karışmış ve bu tarlaları ayırmak için Mısır’da geometri ilmî gelişmiştir.

*Mısırlılar, yine bu taşkınların zamanını tespit etmek için güneş yılını hesaplamıştır.

 Ölümden sonraki yaşama inandıkları için ölülerini mumyalamışlar böylelikle insan vücudunu tanımışlar, tıp ve eczacılık bilimlerinde gelişmişlerdir

Tanrı-kral anlayışına bağlı olarak firavunlar için piramit adı verilen anıt mezarlar yapılmıştır.

Kadeş Savaşı: Mısır Kralı II. Ramses ile Hitit Kralı Mutavallis döneminde olmuştur.

Savaşın gerçek nedeni; Mısır ve Hitit devletlerinin birbirine eşit kuvvetler hâline gelmesi ve bu iki büyük devletin ekonomik menfaatlerinin Kuzey Suriye toprakları üzerinde çatışmasıydı. Her iki devlet de bu topraklar üzerinde hak iddia ediyordu. MÖ 1296 yılında Mısır Firavunu II. Ramses’in orduları, Hitit ordularını kendi toprağı olan Suriye’de bulup yok etmek için yola çıktı. Ancak istediği başarıyı sağlayamadı. Savaş sonuçsuz kalınca barış yapma yoluna giderek tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmayı yaptılar (1280).

Kadeş Antlaşması:. MÖ 1280 de Mısır kralı II. Ramses ile Hitit Kralı Mutavallis arasında  Kadeş Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma tarihte bilinen ilk yazlı antlaşmadır.

Antik medeniyetlerdeki kabileler veya şehir devletlerinin başlarında kral veya feodal yöneticiler vardır

İnsanoğlu, madenleri işlemeye başlamasıyla taşa göre daha dayanıklı, sivri ve kesici silahlar yapmaya başladı. Atı evcilleştirdi ve at arabasını yaptı. Bu devletler farklı ırkları, milletleri ve kültürleri yönetimleri altında birleştirerek imparatorluk görünümü kazandı.

İmparator; kelime italyanca bir kelimedir. Yöneten kimse

İmparatorluk ise;Topraklarında oturan çeşitli milletleri egemenliği altında toplayan devlet biçimi.

 Krallar, yönetimlerini meşru kılmak ve halkın desteğini almak için genellikle üç yola başburduklarını görmekteyiz.

-Güçlerini dine dayayarak tanrısal güç kazandırma

-Soy üstünlüğüne dayandırma

-Halkın desteğine dayalı yönetme

Büyük İskender, Doğu Seferi’ni Pers İmparatorluğu’na ait ticaret yollarını ele geçirmek amacıyla düzenlemiştir. İskender, bu topraklarda ya kendi adına şehirler kurmuş ya da var olan şehirleri yeniden düzenlemiştir. Bunların başında Mısır’daki İskenderiye gelmektedir. Ayrıca  İskender, Perslerin oluşturduğu yol ağlarını geliştirerek ticarete ve ulaşıma önem vermiştir.

Roma İmparatorluğu da kurulduğu coğrafya gereği deniz ticaretine ve kolonizasyon faaliyetlerine yönelmiştir.  Roma, Yunan şehir devletlerinden farklı olarak yayılmacı bir politika izlemiştir. Hâkimiyeti altına aldığı bölgelerde düzenli yol ağları kurmaları ve bu yolları güvenli hâle getirmeleri de etkili olmuştur. Roma İmparatorluğu gelirlerinin önemli bir kısmını kolonizasyon faaliyetlerinden sağlamıştır.

Romalı tüccarlar, Akdeniz ve Batı Avrupa’daki Roma topraklarında oluşan barış ortamından faydalanarak uzun mesafeli ticaret yapmıştır.

Google+ WhatsApp