Gezme, Dinlenme ve Spor

Gezme, Dinlenme ve Spor

Adab-ı Muaşeret; gezme, dinlenme ve spor

ADAB-I MUAŞERET; GEZME, DİNLENME VE SPOR

Dinlenmek, Müslüman’ın gününün bir kısmını oluşturur. Bu unsur, insana güç ve enerji sağlar ve insanın iş hayatında başarılı olmasına sebep olur. İslam dini, mümin insanı tembellikten ve uyuşukluktan men eder ve onu neşeli ve enerjik olmaya davet eder. Tembelliği yermede Ehlibeyt hanedanı dua ederken; "Allah'ım, tembellikten ve gevşeklikten sana sığınırım." Diye dua edilmekteydi.

İslam, mümini işe ve çalışmaya teşvik eder. Ama onun ruhsal ihtiyacına da vakıftır ve insanın fiziki gücünün sınırlı olduğundan haberdardır. Bunun için onu helal ve yapıcı eğlenmeye ve dinlenmeye yönlendirir. Böylece sağlıklı ve enerjik bir şekilde işlerine devam eder.

     Bitkinlik, arzulara ulaşmanın önünde büyük bir set oluşturduğu gibi dengesiz ve bozuk bir ruhsal durumun ortaya çıkmasına sebep olabilir. Gerçi iş çeşidini ve yöntemini değiştirmek ve bazı diğer değişiklikler bitkinliği giderebilir. Ama her zaman böyle olmayabilir. Bu durumda bitkinliği gidermede en büyük etken, gezmek, kafa dinlemek, spor yapmak ve dinlenmektir. Bunun için aşağıdaki hususiyetlere dikkat etmek gerekir.

1) Sağlıklı aktivitelerin özellikleri

Ehl’i Beyt’ten nakledilen bir hadiste şöyle denmektedir; "İstedikleri helal şeylerden şahsiyeti zedelemeyecek ve içinde israf olmayan şeyleri vererek, nefisleriniz için dünya (nimetlerin)den pay karar kılın ve bu şekilde dini şeylere güç bulun."[1]


Rivayetler doğrultusunda aktivitelerin sahip olması gereken genel özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz.

1.-Helal ve meşru olması

Eğlenmenin en temel şartı helal olmasıdır. Bu şarta uyulmadan yapılan eğlencede geçici bir lezzet olabilir, ama bu lezzetin devamı olmayacaktır. Hz. Ali (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor:
"Dünyanın acılığı, Ahret’in tatlılığıdır. Dünyanın tatlılığı da Ahret’in acılığıdır."[2]

Başka bir rivayette de şöyle buyuruyor:

"İki amel arasında ne kadar da fark var. Bir amelin lezzeti gider ama yorgunluğu/zahmeti kalır. Bir amelin de zorluğu gider ama sevabı/mükâfatı kalır."[3]

Sağlam akıl, ruhu kemale ulaşmaktan alıkoyan ve bedensel ve ruhi hastalıklara yol açan zevkleri/lezzetleri kabul etmez ve onları olumlu karşılamaz. Bu zevklerden kaçınmak, kemal ve daimi zevkleri peşinde getirir. İnsan bu bir anlık lezzetler karşısında birazcık sabrederse devamlı olan tatlara ve kemale erecektir.

Bir hadiste şöyle buyruluyor: "Nice bir anlık sabırlar var ki uzun bir ferahlığı ardından  getirir ve nice bir anlık lezzetler var ki uzun bir üzüntüyü beraberinde getirir."[4]

2. Kişiliği Koruma

    İnsan, her zaman kendi şahsiyetine dikkat etmeli ve ona zarar dokunduracak, sarsacak şeylerden kaçınmalıdır. Allah'u Teâla, insanı kendi halifesi olarak adlandırmış ve şahsiyetinin lekelenmesini istemez. Çünkü insanın şahsiyeti lekelenir ve kırılırsa, her türlü kötü amele yeltenebilir ve kendisini her türlü kötülüğe bulaştırabilir. Bundan dolayı, helal ve sağlıklı eğlenmenin bir şartı, insanın şahsiyetine uygun olmasıdır. Mümin, eğlenmek istediğinde şahsiyetine dikkat etmeli, ağırbaşlılığını korumalıdır.

3. Aşırılıktan kaçınma (dengeli ve orta yollu olma):

Yaşamın bütün yönlerinde orta yolu seçmek gerekir. Bununla birlikte orta yolu tanımak çok zordur. Çünkü dengeli ve orta yollu olmayı sıratel mustakim (doğru yol) olarak adlandırıyor. Eğlenmede ve vakit geçirmede orta yolu bulmak daha da zordur. Zira insan nefsi eğlenmeye eğilimlidir. İnsanı aşırılıktan korumak için çaba göstermesi gerekir. Bunun için insanın planlı hareket etmesi gerekir. Eğlenmede, dinlenmede ve gezmede orta yollu olmak için şu unsurlara dikkat edilmesi gerekir:

- Her insan, kendi yetenek ve ilgi alanını belirlemeli ve bu yönde ilerlemelidir.

Bu durumda bütün şevkiyle o işi yapar ve yorulduğunda dinlenir ve yorgunluğunu attıktan sonra otomatik olarak tekrardan işine yönelir.

- Dinlenme ve eğlenmede orta yollu olmaya sebep olan etkenlerden birisi de ölümü hatırlamaktır. Fırsatın sınırlı olması ve ömrün her an sona erebileceği göz önünde bulundurulursa, insanın kendi vaktini ve gücünü nasıl harcadığına dikkat etmesinin gerekliliğini ortaya çıkarır.

Bir hadiste şöyle buyrulmaktadır:

"Şeytan sizin düşmanınız ise gaflet etmeniz ne diye? Ölüm hak ve gerçek ise sevinmeniz ne diye?"[5]Burada sevinmekten maksadı, insanı Allah'tan gafil eden aşırılığa kaçacak sevinçtir.

- Eğlenmede orta yollu olmaya sebep olan etkenlerden bir diğeri ise, insanın ömrünün ve ömrünü nasıl geçirdiğinin kıyamet gününde sorulacağının bilincinde olmasıdır.

4. Başkalarının hakkına riayet etme:

Bazı insanlar, kendi eğlenmelerini ve neşelerini başkasına eziyet ederek, inciterek ve onların hakkına uymayarak elde etmeye çalışırlar. Unutmamak gerekir ki, başkalarının hakkına riayet etmek, İslami açıdan farzdır. Başkalarını incitmek, rahatsız etmek az bile olsa, beğenilmeyen bir davranıştır.

Bir Hadiste şöyle buyrulmaktadır: "Bazen, arkadaşlarla oturuyor ve birbirimizle sohbet ediyoruz. Sözlerimiz şakaya varıyor, dostlar birbirleriyle mizah yapıp gülüyorlar."

5. Hedefin pak ve temiz olması:

Eğlenme ve dinlenme, başlı başına bir hedef değildir ve kendiliğinden bir değer taşımaz, bilakis çalışmak için yeniden güç kazanmak ve neşeyi elde etmek doğrultusunda değer kazanırlar. Eğlenme, hedef olursa, gerçekte İslam’ın yerdiği yani İslâm’a göre kaçınılması gerekli bir yaşam biçimi durumu ortaya çıkar.  Aksine, yeniden güç kazanmak niyetiyle olursa bir tür ibadet olur ve değer kazanır.

2) Sağlıklı eğlenmenin, dinlenmenin ve zamanı faydalı şeylerle geçirme:

Bu konuda, İslam’ın vurguladığı bazı konuları aşağıdaki gibi özetledik. 

1-Okculuk:

Ok atmanın bir dinlenme ve eğlenme vesilesi olmasının yanı sıra, eğitim yönü de vardır. Yüce İslam dini, İslam ümmetini kendisini koruması için her zaman hazırlıklı olmaya çağırır. Bu yönde ok atmanın önemi daha da çoğalmaktadır. Rivayet edilir ki: Peygamber Efendimiz (s…) aşağıda beyan edilen ayetteki ‘kuvvet’den maksadın ‘ok atmak’ olduğunu buyurmuştur

"Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet… hazırlayın."[6]

Başka bir rivayette Peygamber (s…) şöyle buyurmuştur:

"Herkim, ok atmayı öğrendikten sonra ilgisizlik yüzünden terk ederse, nimete (ok atma nimetine) nankörlük etmiş olur."[7]

2. Yüzme:

Yüzmek, sporların en ferahlatıcısı ve en iyisidir. Bu spor, birçok fiziki ve ruhi hastalıkları ortadan kaldırır. İslam’da yüzmek hakkında birçok vurgular yapılmıştır. Peygamber Efendimiz (s…) şöyle buyuruyor:

"Çocuklarınıza yüzmeyi ve ok atmayı öğretin."[8]

Başka bir rivayette de şöyle buyurmuştur:

"Ok atıcılığı size farzdır. Çünkü ok atıcılığı, en iyi eğlencelerinizdendir."[9]

3. Ata binme/Binicilik

İslam’ın vurguladığı eğlenme türlerinden birisi de ata binmektir. Ata binmek, İslam’ın ilk yayıldığı sıralarda savaş sanatlarından biri olarak görülmüştür.   

Peygamber Efendimiz (s…) şöyle buyurmuştur:

"(Ata) binin ve ok atın."[10]

Başka bir hadiste de şöyle yer almıştır ki Peygamber Efendimiz (s…), Medine’de at yarışı düzenlediler ve Hesba yada Hefba ve Beni Ruzeyk Mescidi arasını yarış mesafeti olarak belirlediler. Birinci, ikinci ve üçüncü olanlar için bir hurma ağacı ödül verdiler."[11]

Avcılık:

Avcılık, devlet kanunlarına uymak şartıyla, iyi bir eğlenme türüdür.

Nakledilen bir rivayete göre birisi  şöyle bir soru: "Birisi ava çıkar ve hedefi, mizac sağlığı ve eğlenme olursa, hükmü nedir?"

Cevabında buyurdular ki: "Boş ve beyhude olmazsa sakıncası yoktur."[12]

Seyahat/Gezi

Seyahat, başka bir tabirle hava değişimi insanın güç tazelemesinde önemli bir role sahiptir. Resul-i Ekrem (s…) şöyle buyurmuştur:

"Seyahat edin, sağlıklı olursunuz; seyahat edin, kâr edersiniz."[13]

Seyahatte insan değişik kültür, gelenek ve göreneklerle daha kolay tanışma şansına sahiptir. Kuran’ı Kerim, seyahatte öğrenme yönüne önem vermiş ve birçok ayette insanları seyahate teşvik etmiştir. Aynı şekilde seyahate emrettikten sonra ibret almayı onun hikmeti olarak açıklamıştır:

"De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, Allah ilk baştan nasıl yaratmış bir bakın. İşte Allah bundan sonra (aynı şekilde) Ahret hayatını da yaratacaktır. Gerçekten Allah her şeye kadirdir."[14]

Arkadaşlarla görüşme:

Ehlibeyt’ten nakledilen bir hadiste arkadaşlarla görüşmek hakkında şöyle buyurmuştur:

"Kısa da olsa, (din) kardeşleriyle/arkadaşlarla görüşmek, (ruhun) açılmasına ve aklın olgunlaşmasına sebep olur."[15]

Mizah ve Gülme:

Mizah, insanın neşelenmesine sebep olur. Ama mizahta başkalarının hakkına riayet etmek lazımdır. Gülmek, birçok derdin dermanıdır. Ama unutmamak gerekir ki aşırı gülmek, yüce dinimiz tarafından men edilmiştir. Resul-i Ekrem (s..) şöyle buyurmuştur: "Çok gülmekten kaçın; zira kalbi öldürür."[16]

Yine başka bir hadiste ise;

"Davut (a.s), oğlu Süleyman (a.s)’a şöyle buyurdu: Çok gülmekten sakın; zira çok gülmek kıyamette kulu eli boş kılar."[17]

Nakledilen bir rivayette:‘Allah’ın Resulü, ashabından birisini üzgün gördüğünde mizahla onu neşelendirirdi."[18]

Ehli Beyt’ten nakledilen bir hadist: "Allah’u Teâla, çirkin söz olmama şartıyla insanlar içinde yapılan şakaları sever."[19]

Bu aktardığımız hadislerden şu sonuca varabiliriz; bazı rivayetlerde şakadan men edilmesinin sebebi, şakada aşırılığa kaçmaktır, çünkü şakada aşırılığa kaçmak, insanın vakarını yok edip hafif kılar.

Son olarak şu söylenebilir ki sağlıklı eğlenme şartlarını taşıyan her aktivite, rivayetlerde gelmese bile İslam açısından sakıncasızdır. Örneğin koşu yarışması, futbol ve voleybol gibi spor türleri yukarıdaki şartları içerir ve kötü yönleri olmazsa yararlı ve sakıncasızdır.   
 


[1] Biharu’l-Envar, c. 78, s. 321

[2] Nehcu’l-Belağe, hikmet 243

[3] Nehcu’l-Belağe, hikmet 117

[4] Biharu’l-Envar, c. 71, s. 91

[5] Mearif ve Meariyf, c. 3, s. 1290

[6] Enfal, 60

[7] Kenzu’l-Ummal, hadis 10847

[8] Kenzu’l-Ummal, hadis 45342

[9] Mizanu’l-Hikmet, c. 2, s. 7465

[10] Mizanu’l-Hikmet, c. 2, s. 1120

[11] Mearif ve Meariyf, c. 3, s. 1196

[12] Mearif ve Meariyf, c. 3, s. 1336

[13] Mearif ve Meariyf, c. 3, s. 1228

[14] Ankebut, 20

[15] Biharu’l-Envar, c. 74,  s. 353

[16] Meaniu’l-Ahbar,  s. 335

[17] Mearif ve Meariyf, s. 891

[18] Sunenu’n-Nebi, s. 60

[19] Kafi, c. 2, s. 663

Google+ WhatsApp