Dikey Uçuş (Zamanda Yolculuk)-SÜMERLER
Zeynep Öğrenci'nin gördüğü Muhteşem Rüyası
Bismillahirrahmanirrahim
Ali Vedat öğretmen sınıfa geldiğinde tüm öğrenciler ayağa kalktı.
Ali Vedat: Günaydın arkadaşları.
Sınıftaki öğrenciler gür bir ses tonuyla: “Sağ olun Öğretmenim!” dediler.
O anda bir kız öğrenci hala arka sırada köşede kafasını duvara dayamış mışıl mışıl uyuyordu. Öğrenciler hafiften arkadaşları Zeynep’i dürterek uyarmak istediler. Ama Zeynep çok derin uykudaydı. Tınmadı bile.
***
Zeynep, Okulun bahçesinde idi arkadaşlarına vedalaşıyordu. Arkadaşları Zeynep’e: “Gitmek var dönmek de var. Sakın dönmeyip oralarda kalma, yoksa biz sensiz ne yaparız,” diyerek kahkaha atıp gülüştüler.
Evet okuldaki bazı öğretmen ve öğrenciler Ufo Uzay Aracı’ın kenarında dizilmişlerdi. O anda Ufo Uzay Aracının kapısı açıldı. Zeynep ağır adımlarla nazlı bir gülümseme gösterdi. Sonra gözleri ile bütün öğrencileri süzerek taradı ve her iki elini de göğsü hizasına kaldırarak bay-bay işareti yaptı, sonra nazik bir ses tonuyla:
“Hoşça kalın arkadaşlar” diyerek ufo uzay gemisine bindi. Ali Vedat öğretmen Zeynep’e .ir fotoğraf makinesi bir de küçük kamera verdi. Zeynep’e: “Bunları yanından ayırma. Çekimleri düzgün şekilde yapabilirsen ne mutlu san!” dedi.
Zeynep: “Hocam ben yalnız mı gidiyorum,” dedi.
Ali Vedat öğretmen: “Evet. Şu an sen yalnız gidiyorsun. Geminin bütün koordinatları çizilmiş, gerekli kodlar yerine verilmiş,” dedi. Sonra biraz içini çekti ve etrafa biraz bakındıktan sonra: “Ne yazık ki bu işin önemini hala bazıları anlamış değil Ne yapalım okulumuzdan bir tek sen gönüllü çıktın, daha başka öğrenci bulamadık. Kimisinin velisi izin vermedi, kimisinin de gidişini biz uygun görmedik. Benim de dersim var, onun için seninle gelemeyeceğim. Şimdi sen hazırlan.”
“Akım” ismindeki robot sana yolda yardımcı olacak. Gemi otomatik kontrol olarak kendisini ayarlayarak uçuş yapacak şekilde hazırlanmış. Sen sadece çevreni, gördüklerini not et ve gerekli video ve fotoğraf çekimleri yap. Bize kaynak lazım, tarih dersinde kaynağın ne olduğunu biliyorsun değimli?” dedi.
Zeynep: “Evet hocam, Tarihi bir olayı doğru olarak anlamaya yarayan her türlü malzemeye kaynak denir.”
Kaynaklar kapsadıkları bilgilerin değerine göre kendi içinde ikiye ayrılır.
-Birinci elden kaynaklar (Ana kaynaklar)
-İkinci elden kaynaklar,” dedi ve sonra da ortalığı bir süre sessizlik kapladı.
Zeynep tekrar: “Akım da kim hocam,” dedi.
Vedat Öğretmen: “O manyetik adam, ona mıknatıs adam da diyebilirsiniz. Öğrencilerimiz yaptıkları yazılımlarla mıknatısın manyetik çekim kuvvetine dayalı yeni bir robot geliştirdiler. Onun yapısında teneke, demir ve plastik malzeme bulamazsın. Tamamen manyetik dalgalardan oluşmuştur. Yıldırım kadar çok hızlıdır.
Şimdi gemi harekete hazır, hemen seni yolcu ettikten sonra sınıfa gitmemiz gerekir.”
Zeynep: “Tamam hocam” diyerek yerine oturdu, kemerini bağladı.
UFO uzay aracın içine bindi ve UFO uzay aracı yükselmeye başladı. Zeynep aşağıdaki sınıf arkadaşlarını uzay aracının içinden görüyordu ve onlara bay bay yaparak el sallıyordu. Ondan sonra uzay aracıyla biraz uzaklaştıktan sonra selamlamak üzere tekrar geri döndü ve okulun üzerinden hızlı selamlama geçiş yaparak gözlerden kayboldu. Zeynep oradan İstanbul’u görebiliyordu. Çok muhteşem bir görüntüsü vardı. Ufo Uzay Aracı bir kelebek gibi süzülerek uçuyordu. İstanbul 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nü geçtikten sonra, ağır ağır bulutlara doğru yükselmeye başladı. Bir süre sonra bulutların arasına girmişti. Sisten göz gözü görmüyordu. Sonra Bulutların üzerine çıktı ve bir süre sonra Dünya atmosferinin üzerine çıkmışlardı. Oradan dünyanın yuvarlaklığı ve maviliği görünüyordu. Görüntü muhteşemdi. Zeynep burada gördüklerinin herkesin görmesini istedi. Onun için kamerasını çıkararak video kaydını başlattı.
Akım devreye girdi. “Geminin ayrıca kamerası var. Her hareketimiz kaydediyor.”
Zeynep: O her şeyi kayıt ediyor, ben ise önemli gördüklerimin kamera kaydını yapıyorum dedi.
Zeynep elindeki fotoğraf makinesi ile fotoğraf çekiyor zaman zaman da kamera ile kayıt yapıyordu. Ufo Uzay Aracı Dünya ve güneş sistemi etrafında turlar atıp duruyordu.
Gerekli koordinat hatlarına geçilmişti. O anda tuhaf bir ses yankılandı.
Evet bu Ufo Uzay Aracı Burak’ın sesiydi. “Gerekli koordinat çizgilerinin şifreleri çözülerek bulundu. Sümer Çağına Uçuş koordinatlarının kodları girildi. Uçuş yolculuğu şimdi başlamak üzeredir,” diye bir uyarı konuşması yapıldı.
Tekrar’da Robot Akım: “Zaman’da yolculuk an itibarı ile başlamak üzeredir. Gidiş geliş sürelerini algılayamayacaksınız. Bu sizde bir şaşkınlık yaratmasın,” için tüm hazırlıklar tamamlandı,” diye bir konuşma anonsu yapıldı.
Ardından: “Hareket için başlama komut düğmesine dokunun, ” diye bir uyarı yapıldı.
Koordinatlar verilmişti ve uzayın derinliklerinde hızlı bir şekilde tam harekete hazırdı.
Akım Zeynep’e; “Hadi dokunsana bunu sen yapacaksın. Bunu senin yapman isteniyor.”
Zeynep aynide önündeki ekranda beliren başla butonunu gördü ve sonra da dokundu.
Evet gemi olağan derecede çık hızlı ilerliyordu. Uzayın derinliklerinde çok hızlı ilerliyordu. Bir süre sonra geminin hızında bir düşme oldu ve duracak noktaya geldi.
Yüksek derecede bir gürültü çıkararak ilerliyordu.
Güneş sisteminde bulunan gezegenlerin yanından birer birer geçmekteydi. Gezegenlerin yanından geçiş sahneleri muhteşem bir görüntü ve heyecan yaratmaktaydı. Zeynep tüm bunları elindeki kamera ile kaydediyordu.
Burak adlı Uzay Gemisi bir süre sonra Dünya atmosferine giriş yaptı ve zamanda yolculuk son bulmuştu. Evet Sümer ülkesine giriş yapılmıştı. Dünya’nın görünüşü muhteşemdi. Bu anın herkes görmeli diye düşünmekteydi Zeynep. UFO uzay aracı ağır ağır yere indi. Zeynep çok şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu.
Bahçelievler Anadolu Lisesi’nin sevimli öğrencilerinden biri olan Zeynep ağır adımlarla uzay aracının içinden çıktı çevreyi bir süre süzdü sonra Sümer ülkesinde verilen koordinatlara güvenli bir iniş yapmıştı.
Çevre’de kimse yoktu. Etraf çok sakindi. Kuşlar ötüşüyor, kelebekler uçuşuyordu. Havada hafif bir esinti vardı. Hava tertemiz mis gibiydi. İstanbul’un trafiğinden gürültüsünden, eksozların çıkardığı kirli havadan eser yoktu.
Zeynep elini anlına dayayarak uzaklara bakıyordu. Uzakta Sümerlerin inşa ettiği Ziggurat yapıtlarını görüyordu. Aniden Burak adlı uzay gemisi kendi kendiliğine hareket ederek havalandı ve hızla uzaklaşarak gözden kayboldu.
Zeynep: “Yahu bu gemi niye hareket etti. Şimdi ben ne yapacağım. Yapayalnız kaldım. Bu Akım neden gemiyi götürdü.
Uzay aracı kendi kendiliğine hareket etmişti ve şimdi BAL’ın öğrencisi Zeynep yapayalnız kalmıştı. Kale arkasında Sümer ülkesinin sitesi gözüküyordu ve çevrede ise sadece kuş sesleri vardı oraya kadar tabii ki biraz yürümesi gerekirdi. Zeynep ağır adımlarla Sümer ülkesine doğru harekete geçti. Eyvah o da ne bir aslan hızla Kendisine doğru geliyordu. Evet ne yapmalıydı çok tehlikeli bir an yaşanmaktaydı. Okul üzerine yerleştirilmiş radarlar ile Zeynep gözlemleniyordu. Bir aslanın Zeynep’e doğru yaklaştığı fark edilmişti. Öğrenciler ayniden sınıfta ayağa kalktılar, “Dikkat Zeynep, aslan!” Vedat öğretmen Nerede bu “Burak Uzay Gemisi” diyerek bağrıştılar.
Evet durum çok tehlikeliydi bir aslan hızla koşarak Zeynep öğrenciye doğru yaklaşmaktaydı.
Ömer Hoca: “Kızım Allah’tan başka bir şey düşünme en büyük korkun ve en büyük sevgin Allah olsun!” Böyle düşünürsen Allah bu tehlikeyi senden uzaklaştırır.” Ama nafile Zeynep burada olanları, konuşmaları ve çığlıkları duyamıyordu. Zeynep tekrar etrafa baktı sonra gözlerini yukarı çevirdi masum bakışlarla yukarı baktı, sonra korkusundan diz üstü yere çöktü. Evet uzaktan Vedat Akbulak ve diğer öğrencilerden okul panosunda izliyorlardı. O anda Vedat öğretmen hemen kendisini o koordinatları ışınlanması söyledi. Vedat öğretmen oraya doğru ışınlandığında tam da Aslan kız öğrencinin üzerine atlamak üzere iken arada beliriverdi. Elini yukarı kaldırarak kendisini büyük göstermeye çalıştı. Aslan hemen geri döndü ve olay mahallini terk etti. Zeynep dizlerinin üzerine çökmüş hüngür hüngür ağlıyordu. Vedat Öğretmen elindeki haberleşme cihazı ile merkeze bağlandı.
-Merkez, merkez beni duyuyor musunuz!
Merkezden! Evet duyuyoruz hocam, buyurun!
Bahçelievler Uzay Araştırma Merkezi ile mi görüşmedeyim?
-“Evet! Merkez sizi dinlemede, buyurun!”
-“Nerede bu araç, nerede bu Akım!”
Merkez: “Bilmiyoruz” diye cevabını verdi.
O anda Burak Uzay Aracı hızla Vedat öğretmen ve Zeynep’in üzerinden geçip gitti.
Vedat Öğretmen çok kızmıştı: Ali Vedat Öğretmen: !”Bu araca ne oldu beyni mi sulandı. Biz birçok test yaptık. Böyle olmaması gerekirdi. Bu araçlar birisi oynamış veya şifrelerimizi ve çalışma planlarımızı çalmış olabilir. Yaptığımız program ve kodlarda hata yok. Birisi bunun ayarlarıyla oynamış. Bunu araştırın uzay aracının içinde kim var oradan kontrol edin.
Merkez: “Tamam hemen bakıyoruz.”
Aynı anda Sinan adlı öğrencinin yanlarında olmadıklarını fark ettiler. Evet öğle yemeği sırasında Hocam dedi, öğle yemeğine gitmiştik hepimiz burada yokken Sinan'ın nereye gittiğini bilmiyoruz. Demek ki Sinan gizliden kendisini o bölgeye ışınlamış. Şu anda uzay aracının içinde uçuş keyfi yaşıyor, bakın bakın. Evet Sinan bu tam da kendisi.
Sinan uçuştan çok hoşlanıyordu. Uzay aracı içerisinde oradan oraya uçup duruyordu. Sinan ile bağlandı kuruldu. Derhal Sinan'a Burak’ı yerine götür ve merkeze dön! Diye emir gönderildi.
-“Sinan acil merkeze dön ve uzay aracını aşağı indir. Şu an acil bir durum oluştu, alarm kırmızı düzeyde!
-Bu bir emirdir yapılmadığı takdirde sana büyük disiplin cezası verilecek. Yönetim idaresi disiplin notunu 4 not aşağı indirecek. Derhal merkeze dön.
Ama heyhat Sinan keyifle uçuş yapıyordu. Sonra Sinan’ın yanına iki güvenlik görevlisi ışınlandı. Evet Sinan hala uçuş yapıyordu ve duymazlıktan geliyordu. Kulağına da kulaklık takmış müzik dinliyordu. Bırakın biraz uçuş keyfi yaşayayım dedi. Sonra geri dönerim. Nasıl olsa bu aracın yakıta ihtiyacı yok.
Zehra Sinan’a: “Sen ne yaptın Sen nasıl izinsiz gemiyi alıp kaçarsın! Böyle şey yapabilirsin senin yüzünden arkadaşımızın hayatı tehlikeye girdi,” diye azarladılar.
Bundan bu tarafa bizimle birlikte çalışmayacaksın ve buna asla izin vermiyoruz diyerek bizden ayrılabilirsin diyerek Sinan çalışma merkezinden atıldı.
Zehra: “Haydi git kovuldun! Git şimdi seni gözümüz görmesin,” dediler. Zeynep ise hala “Hüngür hüngür ağlıyordu.”
Tüm öğrencilerin gözü Zeynep’teydi. Vedat Öğretmen sınıfta ağır adımlarla Zeynep’e doğru ilerliyordu. İki kız öğrenci Zeynep’e ağırdan seslenerek:
-Kız kalk bak hoca geldi, sen hala mışıl mışıl uyuyorsun, diyerek sirkelediler. Ama heyhat Zeynep hala derin uykuda uyuyordu.
Uykusunda İki Sümer Askeri Zeynep ile Vedat Öğretmenin kollarından tutarak hadi gelin bizim esirimizsiniz, sizi tutukluyoruz, diyerek Vedat öğretmen ile Zeynep öğrencinin kollarından tutarak çekiştirmeye çalıştılar.
O anda Zeynep Öğrenci gözlerini açtı. Hemen ayağa kalktı, “Ay özür dilerim Hocam ben uyuya kalmışım,” dedi.
Vedat Hoca Zeynep’in yanına yaklaştı ve ona; “Burada ne güzel de uyuyorsun uyumaya devam et” diyerek takıldı.
Zeynep; “Özür dilerim inan ki öyle derin uykuya dalmıştım ki öyle güzel bir rüya görüyordum ki Hocam.
Zeynep: “ Hocam gerçekten bunu anlatmamı ister misin? Sizinle ilgili bir rüya görüyordum, keşke kaldırmasaydınız. Vallahi çok güzel bir rüya gördüm.”
Vedat Öğretmen: “Gel Anlat bakalım,”
Zeynep yerinden kalktı ve ağır adımlarla tahtaya geldi. Öğretmen masasının yanında ayakta durarak anlatmaya başladı.
Ali Vedat öğretmen Öğretmen Masasından kalkarak Zeynep’e:
-“Öğretmen masasına geç otur. Öğlece anlat rüyanı. Zeynep sonra rüyasını anlattı ve sonra bittiğinde Vedat öğretmen Zeynep’e:
“Yani Sümer ülkesiyle ilgili bize delil getiremedin mi şimdi? Keşke de fotoğraf ve video çekimi yapıp bize getirebilseydin,” diyerek takıldı. Sonra gülümsedi.
Zeynep: “Gülümsedi, hocam uyandırmasaydınız getirebilirdim, yarım kaldı.” Diyerek bu espriye karşılık verdi.
Sonra Zeynep Verdat öğretmene: “ Hocam Sümerler benim konum ora bizim performans çalışmalarımızdır.
Vedat Hoca: Evet buyurun geçin anlatın. Dedi. Sonra öğrenciler performans çalışmaları için sıraları ayarladılar.
Zeynep görevi icabı Profesör unvanıyla derse hazırlanmıştı.
Spiker: ……..
Sümerler, MÖ 4000 - MÖ 2000 yılları arasında Güney Irak'ta Mezopotamya olarak bilinen Fırat ve Dilce boylarında kurulmuş bur uygarlıktır. Medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölgede Sümerlerden sonra Akatlar, Babiller, Asurlular, Elamlar, Kenaniler gibi bir çok devlet kurulmuştur.
Mezopotamya'da ortaya çıkan sayısız medeniyetin temelini Sümerler atmıştır. Ayrıca yazı ve astronomi de ilk kez Mezopotamya'da Sümerlerde ortaya çıkmıştır. Genel kanı Sümerlerin çağdaşı olan halklarla yakın etkileşim ve benzerliklerinin olduğu yönündedir.
Sümer Devleti, Sami olmayan bir topluluk tarafından kurulmuştur. Bundan dolayı Sümerlerin Asya’dan göç ederek buralara gelendikleri teörisi ortaya atılmıştır.
Mezopotamya'da yaşayan birçok farklı kavimden ilk öne çıkan ve daha sonraki medeni oluşumların temelini atan Sümerlerdir. Gerek yazı, dil, tıp, astronomi, matematik, gerekse din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplum Sümerlerdir. "Yaratılış" ve "Tufan"a ilk kez Sümerlerde rastlanır. Sümer döneminde 21'i büyük şehir olan yaklaşık 35 büyük şehir ve kasabadan oluşmuştur.
Sümerleri bilinen başlıca önemli şehirleri: Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk ve Ur
Destanlar, bir toplumu veya bir ırkı ilgilendiren olayları konu edinen, olağanüstü olaylar barındıran, 8-11 heceli dizeler barındıran, genellikle anonim olmak üzere bireysel halk edebiyatı şairlerinin de yazabildiği eserlerdir.
“Gılgamış Destanı”, tarihte bilinen ilk destan olma özelliği gösterir. Uruk kralı Gılgamış’ın ölümsüzlüğü arayış sürecini konu alır. Sümerler hakkında geniş bir bilgi sunar. En önemli özelliklerinden birisi de; diğer kutsal kitaplarda bulunan Tufan destanını onaylar biçimde aktarmasıdır.
Yaradılış Destanı da, Türklerin Altay - Yakut zamanlarından kalma bir eserdir. İlk Türk destanlarından biri olma özelliği gösterir. Yer kürenin ve insan ırkının yaradılışını anlatır. Türk mitolojisi hakkında da bir temel niteliğine sahiptir.
Yaradılış destanına göre, başlangıçta her yer, sular altındadır. Tanrı Ülgen, dünyanın taşlarla yaratılması gerektiğini düşünür. Önce yer, devamında gök yaratılır. İnsanın yaratılışı bu olaydan sonra gerçekleşir.
Tanrı yerde bulunan balçıktan insanın yaratılması gerektiğini düşünür. O düşündükçe, balçık insan sureti almaya başlar.
Tufan destanı ise, birçok kavme, efsaneye ve kutsal kitaplara göre Tanrı’nın bir ırkı, milleti ya da tüm insanları cezalandırma amacıyla insanlığa gönderdiği felaket olarak kabul edilir.
İnsanların karşılaştığı temel sorunlardan biri zamanı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışması olmuştur. Geçmişi bir düzene sokmak için;
-asır
-çağ
-devir gibi terimlere başvurmuştur.
İnsanlar çok eski çağlardan beri zamanı hesaplamak için birçok yöntem ve teknik kullanmış, bunları geliştirerek günümüze kadar gelmesini sağlamışlardır. Olay ve olguların içinde geçtiği, gerçeği ya da geçmişte olduğu süreye “zaman” adı verilir. Aristo’ya göre zaman, “hareketin ölçüsüdür.” Kimi çağdaş düşünürlere göre de sonsuz bir akıştır dense de zamanın bir başlangıcı ve bitiş noktası vardır.
Zaman kavramında; “önce”, “şimdi” ve “sonra” kavramları vardır. Ya da dün-bugün-yarın (Üç günlük dünya) kavramları söz konusudur.
Tarih boyunca süreklilik ve değişim gösteren takvim zamanını;
gün,
hafta
ay,
yıl
asır
milat
gibi dönemlere bölme ve bu zaman dilimlerini bir düzen içinde sıralama yöntemidir.
Astronomi gözlemelerine dayanarak zamanı yıllara, aylara, haftalara ve günlere bölerek hesaplamışlardır. Böylece, takvim ortaya çıkmıştır.
Zamanın bu şekilde bölümleme yöntemine takvim denmiştir.
-Tarihte ilk olarak takvimi bulan ve kullanan Sümerler olduğu bilinmektedir. Sümerlerin bulduğu takvim, ay yılı temeline dayanıyordu ve her yılın ayrı bir adı vardır. Günümüzden yaklaşık 6000 yıl önce Mısırlılar, güneş yılı esasına dayalı takvimi bulmuşlar.
Günümüzde kullanılan Miladi takvim Güneş’e göre düzenlenmiş ve temeli Mısırlılara dayanır.
Bazı Arap ülkelerinin ve İslamiyet’e mensup olan Müslümanlar dini bayramları Ay yılı esasına dayalı Hicri takvime göre düzenlemişlerdir. Bu takvimin de temeli Sümerler döneminde oluşturulmuştur.
Tabii Vedat öğretmenin eline fırsat geçmişti. Ayniden yerinden hızla ayağa kalkarak: “O zaman size görev veriyorum. Sümerlerle ilgili sizlere çalışma veriyorum. Şimdi hemen ikiniz okul müdürümüz ile irtibata geçin. Okul müdürümüz galiba coğrafyacıdır. Şimdi 2 öğrenci müdürümüz Abdurrahman Bey ile irtibata geçsin randevu alsın. Onunla bir röportaj yapalım. Vedat öğretmen sonra Zeynep öğrenciye dönerek şu senin gördüğün rüya çok güzel, keşke uyandırmasaydık rüyanın sonunu getirseydin,” diyerek espiri yaptı.
Zeynep’te hafiften gülümseyerek başını aşağı eydi.
Bu arada Milli Eğitim kısa film olarak yarışma başlatmıştı. Bununla ilgili bir yazı gönderilmişti. Vedat öğretmen bu yazıyı okuyarak imzalamıştı.
Vedat öğretmen bununla ilgili sınıfta şu konuşmayı yaptı:
“Sizin bu rüyanızın kısa filmini yapalım.”
Zeynep: “Evet hocam olur, neden olmasın ki.
Vedat öğretmen öğrencilere yönelerek:
Arkadaşlar bu filimde görev almak isteyen var mı?” diyerek sordu.
Öğrencilerin hepsi birden “Evet” sözünü kora halinde söylediler.
“Göreyim bakalım, görev almak isteyenler ellerini kaldırsın,” Sınıfın yarıdan çoğunluğu ellerini havaya kaldırmıştı.
Vedat öğretmen: “Hadi o zaman kim bu çalışmada görev almak istiyor diye sorduğunda sınıfın çoğunluğu parmak kaldırdı ve daha sonra da görev dağılımı yaptı.
İki öğrenci müdürle röportaj yapacaktı. Bir diğer öğretmen ise Murat Bey ile röportaj yapacaktı. Bunun hazırlıkları yapıldı. Sümerlerle ilgili Müdür beyle yapılan röportaj:
….
1. MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI
Mezopotamya (iki ırmak arasında kalan ülke) Anadolu'nun güneydoğusundan Basra körfezine kadar uzanan Dicle ve Fırat ırmakları arasındaki topraklar Mezopotamya’yı meydana getirir.
SÜMERLER (MÖ 4000-2350):
Türkçeye benzer bir dile sahip olmaları Orta Asya'dan MÖ. 4000 yıllarında doğudan Aşağı Mezopotamya’ya gelerek yerleşmişlerdir. Bu nedenle Orta Asya kökenli oldukları ileri sürülmektedir. Bölgedeki bataklıkları kurutarak tarıma açmışlardır. Mezopotamya, uygarlığının ilk kurulduğu yerdir.
Şehirlerini tapınakların etrafında oluşturmuşlardır. En önemli şehirleri: Ur, Eridu, Uruk, Kaş, Lagaş’tır. Çivi yazısını bulmuşlar.
Sümerler, ziggurat adı verilen yedi katlı tapınaklar inşa etmişlerdir. Sümerlerde toprak tanrının malı kabul edilmiş ve rahiplerin gözetimi altında ekilmiştir.
MÖ. 2350’de Akadlar Sümerleri egemenliklerine almışlardır.
Tufan, Yaratılış ve Gılgamış destanları Sümerlere aittir.
Ahret inançları yoktur. Çok tanrılı dine inanmışlar.
Bilim, sanat ve edebiyat alanında ilerleme gösteren Sümerler mimaride sütun, kubbe ve kemer tarzını kullandılar.
Çivi yazısını bularak uygarlığın temelini atmışlardı. Bir yılı 360 gün olarak hesaplamışlar. Haftayı 7 gün, yılı 12 ay olarak kabul etmişler.
Aritmetik ve geometrinin temellerini atmışlar. Yüzey ve hacim ölçmenin formülünü bularak daireyi 360 dereceye bölmüşler.
Hukuk sistemini ilk geliştiren Sümerler olmuştur. Tarihin bilinen ilk yazılı kanunlarını Lagaş Kralı Urukagina (MÖ 2375) geliştirerek güçsüzleri korumak ve özel mülkiyeti güvence altına almak için kanunlar çıkarmıştır. Ayrıca ticaret, evlenme, boşanma, miras gibi konuları kanunlarla düzenlemişlerdir.
Sümerler “site” denilen şehir devletleri kurmuşlardır. Sitelerin başında “patesi” veya “ensi” adı verilen rahip-krallar yer almıştır.
Sümerlerde Halk:
-kral ve rahipler en üst sınıfı oluştururdu.
Halk ise
-hürler ve köleler olarak ikiye ayrılırdı.
Not: Sümerlerin insanlık tarihine en büyük katkıları, çivi yazısını bularak tarihi devirleri başlatmalarıdır.
Not 2: Sümerlerde Toplum: Soylular, hürler ve köleler olmak üzere üç kısımdan oluşmaktaydı.
Uygarlığa katkıları
-Yazıyı bulmuşlardır (çivi yazısı)
İlk Yazılı Kanunu yapmışlardır. Urukagina tarihte bilinen ilk yazılı kanunları yapmıştır.
Matematik, geometri ve astronomi ile ilgilenmişlerdir.
-Ay yılını esas alan takvimi bulmuşlar.