Demokrasinin Uygulanmasında Karşılaşılan Problemler
Demokrasi'nin uygulanmasında karşılaşılan problemler; hoşgörülü olmamak, eğitimsizlik, adaletsiz uygulama ve yönetim anlayışında Rab olarak Allah'ın emir ve yasaklarını görmezlikten gelmek
Demokrasilerde karşılaşılan en büyük problemler:
Aristoteles Şöyle Der:
Sevdiklerinizle politika yapmayın.
Politika dostlukları zedeler.
Politikacılar yollarına devam eder; siz dostlarınızı yitirmekle kalırısınız.
Demokrasi;
halkın iktidarı, halk egemenliği, millet egemenliği gibi anlamlara gelmektedir.
Demokrasilerde yönetim vatandaşlar tarafından belirlenir.
Fakat bu, vatandaşın mutlak egemenliğe veya devlet karşısında mutlak güce sahibi oldukları anlamına gelmez.
Vatandaşlar genellikle her istediğinin yapılmasını ister ama bu mümkün değildir. Vatandaşlar kafalarına göre hareket ederlerse düzen kalmaz. Düzen olamaması demek vatandaşların huzur içinde yaşayamayacağı anlamına gelmektir. Huzurlu olmayan vatandaş mutlu olmaz, düzeni olmayan bir ülkede yaşamak istemez.
Bu nedenle birinci derecede vatandaş belirli bir düzen ve nizam ister. Bunun için de bir organizeye gerek var. Bunu da ancak devlet sağlayabilir. Belirli bir düzenin olması için bir çok etkenin olmasıyla veya bir araya gelmesiyle mümkündür. Bu etkenlerden birisi olmadı mı istenilen düzen ve disiplini oturtmak mümkün değildir.
Refahın hüküm sürülmesinin istendiği bir ülkede barınmak isteyen vatandaşlar, bunun için bazı isteklerde bulunabilir.
Bu nedenle halk devlet düzeninde değişiklik isteme hakkına sahiptir.
Ama isteklerini önce bir gözden geçirmeli bu istekleri faydalı bir karar olacak mı diye araştırma yapılması gerekir.
Ama vatandaş isteğini diretirse devlet ile vatandaş arasında anlaşmazlıklar olur ve çözüm önerisi getirmek gerekir.
Tabii bunun olabilmesi için insanların bilinçli olması gerekir. Cahil insanlara bir düşünceyi kabul ettirmek çok zordur. O yüzden ilk olarak insanların eğitilmesi gerekir. İnsanlar ahlak, hoşgörü, adalet, insan hakları yönünden iyi bir eğitim ve öğretimden geçirilmelidir. Yönetime gelenler, halkın rızasını herşeyin üstünde tutması veya kendi çıkarlarını ön plana çokarması çeşitli problem, sorun ve kaosa neden olabilir. Zira yöneticiler kâinatı yaratan ve tüm bu nimetleri bize bağışlayan Allah'ın da rızasını gözetmesi gerekir. İslami kaynaklara göre yöneticiler Ulul Azm Peygamberlerinin buyrukları çerçevesinde yönetirken aynı zamanda Allah'a iyi bir kul olma ile ilgili de bir yönetim anlayışı oluşturmaları gerekir. Böyle bir yönetim anlayışı oluşturulmadığında istenilen sonuca ulaşılamıyor. Yönetime gelenlerde çıkar ilişkilerine dayalı olarak bozulmalar oluyor. Sonuçta ise büyük bir ahlakı çöküntü ve ardından büyük yıkımlar yaşanmaktadır.
Bu sayılan vasıfların olmadığı bir toplumda demokrasiyi uygulamak çok zor olur. İyi bir yönetim oluşturmak için eğitim ve bilginin büyük önemi ve yeri vardır. Eğitim ve bilgi olmadığında toplum cehalete sürüklenmekte ve yine cehalet toplum ve yönetim için büyük sorun ve ardından büyük yıkımları getiriyor.
Yine tüm yapılanların ana kaynağı adalet eksenli olmalı. Eğitim, öğretim, bilim, bilgiden yoksun olan hoşgörüsüz insanlar arasında adaleti uygulamak çok zor olur. Öncelikli olarak toplum eğitilmeli, Allah'a iyi bir kul olunmalı ve sonrasında demokrasi toplum oluşturulmalıdır diye düşünmekteyim.
Platon şöyle demiştir:
''Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır.
Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever."
Onun için, güzel sözlü demagoglar kötü de olsalar, başa geçebilirler.
Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye
geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer.
Demagoglardan da diktatörler çıkar.''
Ali Vedat Akbulak