BAZI FİTNESEL STRATEJİ TAKTİKLERİ:
Roma İmparatorluğu dünyayı adaletle mi yoksa fitnesel taktiklerle mi yönetmeye çalıştı?
Roma İmparatorluğunun Fitnesel Strateji Taktikleri
Roma İmparatorluğu; egemenliği altına aldığı kavimleri, kendisine karşı bir tehdit olarak gördüğünde farklı uyruktan olan kavimleri birbiri ile savaştırıyor güçten iyice düşürerek kendisine bağımlı hale getiriyordu.
Avrupa Hunları’nı yıkmak için izlediği taktik:
Roma valileri Avrupa’da büyük bir baskı uyguluyordu. Avrupa’daki kavimler Roma’nın kendilerine uyguladığı bu baskı ve zulümden kurtulmak için Avrupa Hunlarının bayrağı altına girerek Roma İmparatorluğuna karşı Roma ile savaştılar. Böylece kısa sürede Avrupa topraklarının büyük bir kısmı Türklerin eline geçti. Hun Türkleri kısa sürede İtalya’ya dayandılar.
Bir hamle daha yaparak Roma’ya girip bu devleti ortadan kaldıracak güçteyken, Papa I. Leo’nun ricasını kabul eden Atill’a Roma’yı bağışladı.
Atilla’nın zehirletilmesi hadisesi:
Roma topraklarında yaşayan bir asilzade ailesinin topraklarını Hun kıyafeti giyinmiş Romalı askerler basarak yakıp yıkıyor. Ailenin bütün fertlerini kılıçtan geçiriyorlar. Sadece ailenin bir kızı hayatta kalıyor. Sonra Romalı askerler gelip bu kızı kurtarıyor. Bu kızın aracılığı ile Atilla’yı nasıl zehirleyebileceklerinin planını yapıyorlar. Attilla’nın eşi ölüyor. Bu kız Romalı generalin planları doğrultusunda Atilla’nın yakınında Atilla’nın dikkatini çekecek şeyler yapıyor. Atilla bu kıza evlenme teklifi yapıyor. Bu kız evlenme teklifini kabul ediyor. Kız babasının, annesinin ve kardeşlerinin intikamını almak için evlendiği günün akşamı, zifaf gecesi Atilla’yı zehirliyor.
Atilla'nın ölümünden sonra; Hunları Avrupa’dan Atmak için; Romalı askerler Hun askerlerinin kıyafetlerini giyiyor ve sonra Avrupa kasaba ve köylerini Hun Askeri kıyafetiyle yağmalayıp yakıp yıkıyorlar. Bu durum halkın büyük tepkisine neden oluyor. Halk bu baskı, yağma ve tecavuzların Hun Türkleri tarafından yapıldığını sanıyor ve bundan sonra artık Türklere karşı büyük bir nefret oluşuyor.
Böylece Romalı askerlerle birleşen halk, Hunlara karşı direnişe geçtiler.
Roma’nın bu taktiğini Emeviler ve Abbasiler de kullanmışlardır. Ama Roma kadar pek başarılı olamamışlardır. Muaviye’nin halifeliği ele geçirmek için bu tarz bir strateji izlediğini görmekteyiz.
Sonraki dönemde ortaya çıkan İngiltere, Papalık veya Tapınak şövalyeleri tarihte kurulan bu tür devletlerinin stratejilerini incelediklerini ve bunları kendileri için tekrar yorumlayarak uyguladıklarını görmekteyiz.
Bu nedenle bu örnekleri verdik ki bu tür vukuatlar karşısında uyanık olalım.
Türkiye Cumhuriyeti daha yeni kurulduğunda Musul ve Kerkük meselesi yüzünden İngiltere ile karşı karşıya geldindi. İngiltere Musul ve Kerkük’ü boşaltmıyordu. Türkiye de Musul ve Kerkük’ün Misak-i Milli sınırları içinde olduğunu söylüyordu. Yani İngiltere’ye Musul ve Kerkük’ü boşlatarak Türkiye’ye devretmesini istiyordu. İngiltere bunu kabul etmediğinden her iki devlet karşı karşıya geldi. Daha çiçeği burnunda olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet’i İngilizler ile savaş kararı alarak seferberlik ilan etti. İngilizler Türk askeri kıyafeti ile Kürt Köylerine saldırdılar. Böylece Şeyh Said isyanını çıkarttılar. Çıkan iç isyan ancak 6 ayda bastırılabildi. İngilizler tek kurşun atmadan Musul ve Kerkük’de kalmayı başardılar. Oysa Şeyh Said bu isyana alet olmasaydı İngilizlerin Türklerle girecekleri bir savaşta kazanma şansları hiç yoktu. İngilizler I. Dünya Savaşı'nda Kut’ul Amâre’de ağır bir şekilde yenilmiş, sonrasında ise çetin bir Arap direnişi ile karşı karşıya kalmıştı.
Bugün Irak’ta, Pakistan’da ve Suriye’de aynı oyunlar, aynı tezgahlar oynanmaktadır. Roma’nın uyguladığı bu taktiği daha da geliştirmişlerdir.
Sahte din adamları veya liderler yetiştirip farklı mezhep veya soydaşların içine sokuyor. Sonra bu mezheplerin içinden; El Kaide, İŞİD, Taliban, PKK … gibi örgütler çıkarıyorlar.
Vedat Akbulak