Adalet

Adalet

Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. 

Adaletin kelime manası; her şeyi yerli yerinde görmek ve değerlendirmek, her şeyi yerli yerine koymak anlamındadır. Adalet eşitlikle alakalı değildir. Adalet her şeyin olması gereken yerde olmasıdır. Yani kışın soğuk ve yazın sıcak olması adildir. Kadının kadın olma özelliklerinin olması adildir. Erkeğin de erkek olma özelliklerine sahip olması adildir. Mesele cimrilik kötüdür ama kadında beğenilen bir sıfattır. Gurur duymak ve gayret erkekte güzeldir ama kadında güzel değildir. Güzel bir şey yer değiştirdiğinde çirkinleşebilir. 

Bir ayette Yüce Allah şöyle buyuruyor: Biz peygamberler gönderdik, kitaplar gönderdik, mizanı gönderdik ki insanlar adalet üzerinde yaşasınlar” Bu ayetten yola çıkarak İslam’ın özeti adalettir ve adaletin İslâm dininin esaslarından birisi olduğunu da söyleyebiliriz. Allah’ın adıl olması, Allah’ın adaletine inanmayı dinin temel esaslarından birisi olduğunu söylemek mümkündür. Yani Adalet, Peygamberlere inanmak, Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak kadar önemlidir.  Çünkü adalet her şeyin eksenidir. Her şey İslâm ve Kur’an anlayışına göre adalet ekseninde olmalıdır. Bütün ibadetler ve düşünceler bu eksende olmadığı sürece hak değildir. Haklı gözükebilir ama bu farkı da idrak edebilecek kadar bilgili olmamız gerekir.

Mesele bazı Müslüman insanlara baktığımızda, namaz kılan ve namaz ehli mütevazi bir insan ve ibadetlerini hiç aksatmadan yerine getiren biri olarak gözükebilir. Yani ibadetlerindeki göstergelere baktığımızda ilahi emirleri yaşadığını görebiliriz. Ama bunların tümü adalet eksenli olursa haktır. Adalet eksenli olmazsa hak çizgisinde değildir ve sonuç itibarı ile yanlış bir yoldadır.

 Adalet kavram olarak çok geniştir fakat uygulama olarak alanı çok sınırlı ve bellidir. Adalete tahammül edemeyenlerin sonu ağır baskı ve zulüm altında yaşamaktır. Adaletin uygulanması çok ağırdır fakat kavram olarak herkesin hoşuna gider. Adalet’e tahammül etmek çok güç olabilir ama adalete tahammül etmekten kaçınmak zulmün ağır baskısına girmesine neden olur.  

     Onun için adalet her şeyin olması gereken yerde olmasıdır. Ve bunun adına biz ilahi yasalar veya prensipler diyoruz ve her şeyin yerini Allah belirleyebilir. Allah’tan başka kimse bunu belirleyemez. Yüce Allah bir ayetinde: “Hüküm sadece Allah’a aittir, kim ki Allah karşısında bir hüküm koyarsa fasıkların, kâfirlerin ve zalimlerin ta kendisidir.“ der. Allah tarafından belirlenen şeye uymak da insanların vazifesidir. Biz bunun adına adalet kanunları diyoruz. Allah bu yasama gücünü çok sınırlı bir şekilde bazen peygamberlerine ve peygamberlerin varis kılabilecekleri kimselere bırakabilir.

    Adalet ile her şeyin yerli yerine koyulması ve her şeyin yerini de Allah belirleyecekse ve insanların da vazifesi adalete uymaksa toplumda herhangi bir kötülük ve karışıklığın olması mümkün değildir. Ancak ne var ki insan robot ve makine değildir ve burada insanın seçme hakkına vardır. Bu ilahi adalet kurallarına uymak ve bu emirleri bir insanın yapıp yapmama gibi kuralları kendi yaşantısına yansıtması kendi seçimine bağlıdır. Allah’ın bu ilahi emirlerine insanın uymak istemesi veya istememesi kendisinin karar verebileceği bir seçme hakkına sahiptir. İster insan bu ilahi emirlere uyar isterse uymaz ama her iki durumda da bunun sonucuna katlanır ama o sonuç nedir şimdilik biz bunun üzerinde durmuyoruz.

Sonuçta İnsanların bu yasalara uymaması bütün dengeleri bozar. Sadece bir insanın veya bir grubun bu yasalardan birisine uymaması durumunda o istenilen her şeyin yerli yerinde olması mümkün değildir. Böyle olunca da; düzensizlik, saldırganlık, sertlik, uyumsuzluk ve kısacası çeşitli problemler ortaya çıkmaya başlıyor. Sonuç olarak bu yasalara uymayan da uyan da bu ani gelişen olaylardan olumsuz bir şekilde etkilenir.

      Mesele trafikte hız kurallarını çiğneyen biri, aşrı surat yaptığından dolayı kontrolü kayıp ederek karşı şeridin yoluna geçtiğini ve karşı şeritte hiçbir suçu olmayan ve bütün kurallara uyan bir insanın da bu durumdan haksız olarak etkilendiğini görmekteyiz. İşte adalet böyle bir şeydir ve dünyamızdaki hayatın yaşam şartları da bundan ibarettir. İlahi yasaların da ortaya koyduğu şey de budur. Yani bu dünyayı bu realiteyi bu şekilde kabul ediyoruz, ilahi kudret de bize dünya hayatını bu şekilde tasnif ve tasvip etmiştir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür, burada dikkat etmemiz gereken şey bir tek kişinin sorumsuz davranması bize nelere mal olduğunu görmek mümkündür. Sorumluluğunu bilen ve sorumluluklarının icaplarını yerine getiren insanların da başına ne gibi dertler açabilir bunları bir çok örnekle çoğaltabiliriz. 

Google+ WhatsApp