Osmanlılarda, Eğitim, Kültür, Edebiyat ve Bilim
Osmanlılarda Kültür, Sanat, Bilim ve Başlıca Bilim İnsanları
Osmanlılarda Eğitim ve Öğretim
Osmanlılarda bütün eğitim kurumları şeyhülislama bağlıydı. Tanzimat’tan sonra okulların şeyhülislama bağlılığı sona erdi.
İlköğretim: Eğitimin ilk basamağı Sıbyan (mahalle) mektebi idi. Her cami yanında bir sıbyan mektebi bulunurdu. Bu mekteplerde eğitim karama ve ücretsizdi. Sıbyan mektepleri Medreselere başlangıç oluştururdu.
Osmanlı Devletinde ilköğretim, İstanbul’da II. Mahmut döneminde zorunlu hale getirildi. Sıbyan mektepleri Tanzimat dönemine kadar görevlerini devam ettirdiler.
Tanzimat’ın ilanından sonra (1839) sıbyan mekteplerine dokunulmamadan, iptidai denilen yeni ilkokullar açılmaya başlandı.
1839’da kabul edilen Maarif-i Umumiye Nizamnamesine göre ilköğretim 12 yaşına kadar olan bütün çocuklar için zorunlu oldu.
Orta ve Yüksek Öğretim (Medreseler):
Osmanlı Devletinde medreseler temel eğitim kurumlarıydı.
Osmanlılarda ilk medrese Orhan Bey tarafından İznik’te kurulmuştur. Daha sonra sayısı arttırılmıştır. Medreseye tayin edilen ilk müderris Davud-u Kayseri oldu.
Osmanlı toplumunda müftü, kada müderris, astronomlar, doktorlar, matematikçiler medreselerde yetişiyordu.. Medreselerde öğretim müderrisler tarafından yürütülürdü.
Medreselerde öğrencilerin bütün ihtiyaçları vakıflar tarafından karşılanıyordu.
Osmanlılırdaki ilmiye sınıfınıa medrese eğitim görenler oluşuturuyorlardı.
Medreselerde hem dini ilimler hem de pozitif ilimler okutulurdu.
Medrese üç bölümden oluşurudu:
Hariç,
Dahil
Sahan
Fatih’in açtığı Sahn-ı Seman ile Kanuni’nin açtığı Süleymaniye medreseleri dönemin çok yönlü eğitim veren üniversiteleri konumundaydı.
İlk yüksek düzeyde medrese Fatih zamanında açılan Sahn-ı Seman medresesidir.
Osmanlı Medreseleri kuruluş döneminden Tanzimat’a kadard ülkenin bilim ve adalet hayatına önemli ölçüde yönetime hakim olmuştur.
Tanzimat döneminde devletin açtığı bazı okullara gayrimüslim öğrenciler de alınmaya başlanmıştır. 1869 da çıkarılan Marif-i Umumiye Nizamnamesi ile azınlıkların özel okul açabileceği hüküme bağlanmıştır. II. Meşrutiyet yıllarına gelindiğinde artık medreseler sadece din adamı yetiştiren kurumlar haline gelmişti.
Not: 1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreseler kapatılmıştır.
XVII ve XVIII.yüz yılda, bırak fen ilimlerini oluşturmayı eskiden öğrenilmiş din ilimlerinin tefsiri bile yapılmamıştır.
Ne yazık ki; bu yüzyıllarda yapılan ıslahatlarda eğitim alanında yapmayı düşünen olmamıştır. Yalnız eğitimin ıslahını Katip Çelebi ve Koçi Bey düşünmüşler fakat bu da uygulamaya girmemiştir.
Bunların en önemlisi toplumun düşünce, ilim, kültür öncülüğü görevinin yeterince yapamamasıdır. Avrupa'da üniversiteler açılırken Osmanlıda Medreseler git gide önemim kayıp etmekte idi öğretim iyice bozulmuştu.
Halk Eğitim:
Osmanlı Devletinde halk eğitiminin yapıldığı yerler; cami, mescit, tekke ve zaviyeler, ulema evleri, kahvehaneler, Türk Ocaklarıdır.
Meslek Eğitim:
Osmanlı Devletinde mesleki eğitimin en yaygın şekilde verildiği yer lonca teşkilatlarıydı. Esnaf teşkilatı olan loncalar aynı zamanda birer eğitim yeri olup, çeşitli dönemlerde birer sanat okulu olarak görev yaptılar.
Enderun denilen saray mektebinde yüksek düzeyde devlet memuru yetiştirilirdi. Okula devşirme usulü ile toplanan Hıristiyan çocukları ve Müslüman ailelerin çocukları alınırdı. Bu saray okulu ilk olarak II. Murat zamanında Edirne Sarayında açıldı. Bu okul İstanbul’un fethinden sonra Topkapı Sarayı’nda faaliyetlerine devam etti. 1833’te yeni düzenlemeler yapılan okul 1909’da kapatılmıştır.
Eğitim ve Öğretimde Diğer Gelişmeler:
XIX. yy’da Osmanlı’da eğitim kurumları, Medreseler, askeri ve sivil okullar, azınlık ve yabancı okulları, Osmanlı vatandaşlarının açtığı okullar şeklindeydi.
1835’te Mekteb-i Harbiye kuruldu.
1845’te Harp okullarına öğrenci yetiştirmek amacıyla Askeri Liseler açılmıştır.
Islahat fermanı eğitim alanında yenileşmede önemli bir dönüm noktası oldu. 1857’de Maarif-i Umumiye Nezareti (Genel Eğitim Bakanlığı) kurularak Milli Eğitim Bakanlığının temeli atıldı.
1866’da çıkarılan Marif-i Umumiye Nizamnamesi eğitimi düzenleyen bir yasa idi. Bu yasayla eğitim uygulamaları sistemleştirildi. Eğitimde planlı düzene geçilerek ilköğretim zorunlu hale getirildi. İlk yüksek öğretim kurumu olan “Darülfünun” açıldı.
Osmanlı Devleti azınlıklara da okul açma izni vermiştir. Azınlık okulları Patrikhaneler ve Hahamhaneler aracılığı ile yönetildi. Yabancı ülkeler kapitülasyonlardan faydalanarak Osmanlı ülkesinde okullar açamaya başlamışlardır. Dini nitelik taşıyan bu okullar zamanla devlet okulları haline gelerek Osmanlı aleyhine çalışmalara başlamışlardır.
Osmanlı topraklarında açılan ilk yabancı okul 1583’te Fransızların açtığı okuldu. (Saint-Benoit Okulu)
Osmanlılarda bilim;
1. Nakli Bilimler
2. Akli Bilimler
olarak ikiye ayrılmıştır.
1. Nakli Bilimler (İslami Bilimler):
Fıkıh
Kelam
Tefsir
2. Akli Bilimler: Araştırma ve gözleme dayalı bilimlerdir. Bunlar;
Matematik
Astronomi
Mantık
Tıp
Coğrafya
Osmanlı Devletinde bilim alanındaki çalışmalar 14. yüzyılda İznik Medresesi’ nin açılması ile başlamıştır. Bilim alanında çalışmalar medreselerde yapılırdı. Medreselerde yetişen bilginlere ulema denirdi.
Bilimdeki gelişmeler teknolojinin de gelişmesine yol açar. Osmanlı devletinde en çok savaş teknolojisi gelişmiştir.
Ancak Osmanlı devletinde pozitif bilimlerde yeterli gelişme olmadığı için sanayide yeterince gelişmemiştir.
18. yüzyıldı Osmanlı devleti batının bilim ve teknolojisinden yararlanmaya çalışmış, Avrupa’nın özellikle askeri teknolojisinden yararlanma yoluna gitmiştir.
BİLİM ALANINDA OSMANLI DÖNEMİNDE YETİŞEN ÜNLÜ DÜŞÜNÜRLER:
14. Yüzyılda:
Davud-ı Kayseri:Tercüme, Felsefe, Mantık
Molla Fenari:Tasavvuf ve nantı
15. Yüzyılda
Kadızade-i Rumi:Matematik, astronomi
Ali Kuşçu:Osmanlıda matematiğin kurucusu olarak bilinir
Sinan Paşa:Matematik
Akşemseddin: Tıp
Sabuncuoğlu Semseddin:Tıp
Altunizade:Tıp
Zembilli Ali Efendi: Hukuk
İbn-i Kemal:Din bilimleri
16. Yüzyılda:
Piri Reiz:Haritacılık ve Coğrafya
Eseri: Kitab-ı Bahriye
Seyit Ali Reis:Deniz coğrafyacısıdır
Eseri: Mirat’ül Memalik
Matrakçı Nasuh:Kara Coğrafyası, Matematik ve tarih alanında
17. Yüzyılda:
XVII. yüzyılın en önemli ilim adamı Katip Çelebi'dir (1609-1675).
Tarih, coğrafya, denizcilik, maliye, hukuk alanında eserler vermiştir.
Başlıca eserleri şunlardır.
-Keşf-üz Zünnün:15 bin ilmi eserin yazan ve konusu hakkında yazılmış bir bibliyografya eseridir.
-Cihannume:Coğrafyaya dair olan bu eser 1727' de kurulan ilk Türk matbaasında basıldı.
-Fezleke-i Osmani: Tarih Kitabıdır.
-Tuhfet-ul Kibar Fi Esfar'ül Biliar: Osmanlı -Venedik savaşlarını anlatır.
-Mizan'ul Hakk Fi Ihtiyar'alAhak:Fen llimlerinm faydasmı anlatır.
-Düstur'ül amd Li islah'ilHalel: Devletin ıslahatçalışmalarınıanlatır.
- Evliya Çelebi: Bu yüzyılın bir diğer önemli Siması da Evliya Çelebi'dir. (1611-1684) Bu bir seyahat kitabıdır. Osmanlı devletleri merkez olmak üzere çeşitli devletlerin, coğrafi, gelenek, kültür yaşayış, tarih ve folklorunu anlatır.
Koçi Bey: Devletin içinde bulunduğu durumla ilgili rapor hazırlamış
18. Yüzyılda:
Hazarfen Ahmet Çelebi: Kanat takıp uçan ilk insandır.
Hasan Çelebi: Dünyada ilk defa roketli füze uçuşunu gerçekleştirmiştir.
İbrahim Müteferrika: İlk basım evini kurmuş
İbrahim Hakkı : Marifetname adlı eserinde coğrafya, matematik ve tıp ile ilgili konulara yer vermiştir.
XVIII.yüzyılda genel kültür alanında çok değerli eserler verilmiştir, içinde şarapçı Nedim'in de bulunduğu 25 kişilik bir ilim kurulu kuruldu. Aristo'nun fizik kitabı tekrar edilmiştir.
-Süleymaniye Tıp Medresesi açılmıştır.
Ömer Şifai: Tıp ve Kimyayadair eserler vermiştir.
Abbas Vesim Efendi: veremin verem mikroplardan meydana geldiğim söylemiştir.
Humbaracı Ahmet Paşave Boron To Tot'un etkisiyle Hendansane ve Mühendishane adları ile matematik ve geometri okulları açılmıştır. Erzurumlu İbrahim Hakkı, her türlü ilimden bahseder.
19. Yüzyılda:
Ahmet Mithat Efendi: Tarih-i Hikmet
Ahmet Cevdet Paşa:
Tarih-i Cevdet,
Kısas-ı Enbiya
Mecelle (Hukuk)
-Ve yine Diğer ilim adamları; Sarı Abdullah Efendi, Müneccim Ahmet Dede, Hazar fen Hüseyin Efendi,
XVII. VE XVIII. YÜZYILDA TEKNİK;
Teknik buluşlar batıdan geri idi. Önemli teknik kuruluşlar Matbaanın açılması, kâğıt fabrikası, kumaş fabrikası yapımı, Gemicilik ve silah sanayide de çalışmalar olmuştur. 1725'te İstanbul'da bir çim fabrikası da kurulmuştur.
XVIIyüzyılda mimarlık önceki yüzyılın devamı gibidir. XVIII. Yüzyılın ise bir ara Türk-Batı karması şeklinde eserler verilmişse de daha sonra Barok ve Rokoko tarzı denilen batı mimarlık tarzı benimsenmiştir. Devrin en dikkat çeken eseri Sultan Ahmet Çeşmesi’dir.
O S M A N L I L A R D A K Ü L T Ü R V E S A N A T
Osmanlı Türk kültürünü oluşturan temel etmenler;
1. İlk Türk devletlerinden gelen Türk töresi
2. 10. yüzyıldan itibaren Türk kültürüne giren İslam inancı
3. Hâkim olunan coğrafyanın var olan kültür yapısıdır.
YAZI, DİL VE EDEBİYAT
Türkler İslamiyet’e girdikten sonra bu dinin kutsal kitabının yazıldığı Arap Alfabesini benimsediler. Ancak 1928’de Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilmiştir.
Osmanlılarda devletin resmi yazışma dili Türkçeydi. Din ve bilim dili olarak Arapça, edebiyat dili olarak da Farsça oldukça yaygındı. Bu üç dilin bir arada kullanılması yüzünden Arapça ve Farsçadan, Türkçeye birçok kelime girmiştir. Böylece Türkçenin Osmanlıca denen yeni bir biçimi oluşmuştur.
Batı ile kültürel ilişkilerin gelişmesi sonucu Tanzimat döneminden başlayarak batının etkisinde yeni bir edebiyat anlayışı gelişti.
Osmanlılarda 1860’a kadar edebiyat üç kolda gelişmiştir.
1. Divan Edebiyatı
2. Halk Edebiyatı
3. Tekke (Tasavvuf) Edebiyatı
BASIN VE YAYIN
Osmanlı Devletinde ilk matbaa Lale Devri’nde (1727), İstanbul’da Sait Efendi ve İbrahim Müteferrika tarafından kurulmuştur. Şeyhülislam, dini kitaplar dışındaki kitapların basımı için fetva vererek hattatlık sanatı ile uğraşanların işsiz kalmasını önlemeye çalıştı. Matbaada basılan ilk eser Vankulu Lügatı’dır.
Osmanlı Devletinde Gazetecilik:
Osmanlı Devletinde ilk resmi gazete II. Mahmut zamanında (1831) çıkarılan ve cumhuriyet dönemine kadar varlığını sürdüren Takvim-i Vekayi’dir.
Yayın yaşamına giren ikinci gazete 1840 yılında çıkarılan Ceride-i Havadis’tir.
İlk özel Türk gazetesi Agah Efendi ile Şinasi’nin 1860’ta çıkardıkları Tercüman-ı Ahval’dır. Şinasi 1862’de Tasvir-i Efkâr adıyla bir fikir gazetesi çıkardı.
1866’da Muhbir gazetesi çıkarıldı.
1867’de sansür günlük hayata girdi II. Abdülhamit döneminde basına sansür getirildi.
II. Meşrutiyetin ilanından sonra basın ve yayın hayatında yeniden canlanma görüldü. Bu dönemde Volkan, Tanin, ve Mizan gazeteleri çıkarıldı. 31 Mart Olayında etkisi olduğu gerekçesi ile Volkan Gazetesi kapatıldı. Ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti basına uygulanan sansürü ağırlaştırdı. I. Dünya savaşının sonuna doğru Yenigün, Akşam, İkdam ve Güleryüz gibi gazeteler çıkarıldı.
Osmanlı Devletinde ilk dergi Mecmua-i Fünun (1862), ilk resmi dergi Mir’at, ilk mizah dergisi Diyojen’dir. II. Abdülhamit’in sansür döneminden sonra Genç Kalemler, Türk Yurdu, Hokkabaz, Hoca Nasrettin, Geveze gibi dergiler yayınlandı. I. Dünya Savaşından sonraAydınlık ve Aydede adlı mizah dergileri çıkarıldı.
BAZI ÖNEMLİ TERİMLER
Avarız:Olağanüstü durumlarda alınan örfi bir vergidir (Deprem, savaş, sel)
Bedesten: Kapalı çarşı
Müderris: Öğretmen
Ayan: Bir memleketin bir yörenin ileri gelenleri
Bac Vergisi: Pazar yerlerinden ve ticari faaliyetlerden alınan vergi.
Dizdar: Kale komutanı
Berat: Herhangi bir göreve veya hizmete tayin ve maaş tahsisi unvan veya nişan verilmesi
Birun: Dış Saray
Cülus:Yeni hükümdarın tahta çıkışı
Darulfünun: 19. yy’da İstanbul Üniversitesi’ne verilen isim
Daruşşifa: Hastane
Derbent: Ticaret yollarını ve önemli stratejik noktaları koruyan asker
İdadi-Sultani: Lise
Rüştiye: Ortaokul
Sıbyan Mektebi: İlkokul (Mahalle Mektebi)
İptidaiye:Yeni usul ilkokul
Mekteb-i Mülkiye:1859’da kurulan bugünkü siyasal bilgiler fakültesi
Kaime: Kâğıt para
Kaptan-ı Derya: Donanma komutanı
Lala: Şehzadeleri eğiten kişi
Külliye: Cami ile birlikte kurulmuş medrese, imarethane, kitaplık, darüşşifa gibi çeşitli yapıların tümüne verilen isimdir.
Bac-ı Kırtıl: Hayvanlardan alınan vergi
Lonca: Esnaf teşkilatı
Müsadere:Osmanlılarda ölen veya görevden alınan devlet memurlarının mallarına el konulmasıdır.
Metruk Arazi:Terk edilmiş araziler olup sahibi belli değildir.
Malikhane: Devlet görevlilerine üstün hizmet karşılığı olarak verilen toprak
Mecelle:Osmanlılar zamanında ilk medeni kanun.
Nazır: Bakan
Narh: Temel tüketim mallarının tespiti
Sedaret Kedhudası: 19 yy’da İçişleri Bakanı
Reisülküttap: 19. yy’da Dışişleri Bakanı
Sanayi-i Nefise Mektebi:Osman Hamdi Bey’in kurduğu güzel sanatlar fakültesi
Sahn-ı Seman: Fatih’in yaptırdığı medrese
Sebil: Hayır için su dağıtılan yer.
Serdar-ı Ekrem: Vezir-i Azamın orduya başkomutanlık yaptığı zaman aldığı unvan
Şura-yı Devlet:Sayıştay.
Teb’a: Halk
Encümen-i Daniş:1881’de dil ve tarih alanında çalışmalar yapmak ve ders kitapları yazmak için kuruldu.
Ulufe: Yeniçerilere 3 ayda bir dağıtılan maaş
Tuğra:Padişah imzası
Voyvoda:Balkanlardaki valiler için kullanılan bir terim
Yeniçeri Ağası: Yeniçeri ocağının başkomutanı
Tereke: Ölen kişilere ait miras
Mutasarrıf:Tanzimat’tan sonra sancak beyliği kaldırılarak yerine tayin edilen memurlara verilen unvan.
Hatt-ı Hümayun:Padişahın el yazısı
Ferman: Padişahın resmi emri
Redif:Abdülaziz’in kurduğu askeri bir sınıf
Şadırvan:Etrafında bulunan çeşitli musluklardan ve fıskiyelerden su akan havuz tarzında kubbeli çeşme
Subaşı:Emniyet müdür
Mevat Arazi: Kıraç ve ölü arazilerdir, gelir getirmezler
Hat:Yazı
Hüsn-ü Hat: Güzel yazı
İhtisap Ağası:Loncaları kadı adına denetleyen kişi
Kethüda:Loncayı dışarıda temsil eder hükümetle ilişkileri görüşürdü.
Muhzır Ağa:İstanbul’da sivil kuralları çiğneyen yeniçeriler ve diğer askerler arasında düzeni sağlardı.
Kasr-ı Adl:Fatih’ten sonra padişahların divan toplantılarını dinledikleri penceredir.
Payitaht: Başkent
Şirket-i Hayriye: İlk açılan deniz şirketi (1847)
Ebniye-i Hassa Müdürlüğü:Mimarbaşlık
Kafes Sistemi:Şehzadelerin sancaklara çıkması yasaklanarak sarayda hapis hayatı yaşamaya başlamalarıdır. İlk defa I. Ahmet döneminde uygulanmaya başladı.