Fırsatlar ve Düşüncelerimiz

Fırsatlar ve Düşüncelerimiz


 

Hayatımızı acaba düşüncelerimiz mi şekilleniyor?

Yoksa düşüncelerimize uygun fırsatlarla mı karşılaşıyoruz?

Hayat bize düşüncelerimizi gerçekleştirme fırsatı sunar.

Akıllı insan aklını olayların akışı sırasında doğru karar vermekle kendisini belirler.

En iyi akla sahip olanlar ise hayatta önüne çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirmektir diye düşünmekteyim. Bu nedenle atalarımız; "Yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer." demişlerdir. 

    Fırsatlar yılda en çok bir defa insanın karşısına çıkar.  Çok önemli fırsatlar ise bir ömür boyunca insanın eline ancak bir defa geçer. 

      Ancak hayatta insanların karşılaştığı olumsuzluklar ve yanlışlıklar ise oldukça çoktur.  İnsan kötü olmak, olumsuz işler yapmak isterse her an bunu yapabilir. 

Kötülük yapma fırsatı; 

                  kötü biri olma, 

                  birine kötü laf söyleme insanın önünde hazır ve bincisinin emrinde duran bir at gibidir.  

        Bu nedenle bir insan hayatının her anında her dakikasında kötülüğe sapma, yanlışlık yapma ile karşı karşıyadır. İşte insanın önünde her an hazır bekleyen yanlışlık ve olumsuzluklardan kaçınmak ve olumsuz şartlar içinde  doğruyu arayıp bulma ve doğru olan şekilde hareket etmek akıllıca davranmanın getirisidir.

       İnsanlar sanır ki doğruyu bulmak, doğru olmak çok kolaydır. Hayır ben buna katılmıyorum. Doğru olmak, doğruyu bulmak bana göre samanlıkta ine aramak kadar çok zordur. Bir alan düşünün. O alan üzerinde belirlemiş olduğunuz hedef sizin doğrunuzdur. O hedefe ancak bir yoldan gidebilirsiniz. Ama o hedefe ulaşmayan her nokta ise yanlıştır. İşte doğru böyle bir şeydir.

     Ama fırsatlar öğle değildir bir insan bu fırsatlarla ya ömründe bir defa veya yılda bir iki defa böylesi fırsatlarla karşılaşması mümkün olabilir.

İnsanı mutluluğa götüren mutlu kılan bazı şeyler var ki insan bu şeylerin tamamına kavuştuğunda ancak  mutlu olabilir. Bunlar;

1. Sağlık; sağlıklı bir hayat.

2. İyi bir eş; Erkekler için güzel bir kız, kızlar için ise beyaz at üzerindeki prens

3. Ekonomik güç (Para, altın, servet)

4. Kariyer (Yani Makam, koltuk)

İşte insanın önüne çıkan fırsatlar böyle bir şeydir. Aslında bütün insanlar bir ömür boyunca bu fırsatların peşice koşar, bunların hayallerini kurar ve nihayetinde dünya hayatında sadet ve mutluluğa kavuşmak ister.

     Oysa bir insanın tüm hayatı boyunca bunların tamamına sahip olması biraz zor gibidir.  Nihayetinde böylesi bir mutluluğu Kur'an'da Yüce Allah ancak Ahret’te vereceğini vaat etmiştir. İnsanlar bu dünya hayatındaki yaşantısında Ahreti unutarak bu serivenlerin peşinde koşarak sadet ve mutluluğa kavuşmak istemesi mümkün değildir gibime gelmektedir. Çünkü yüce Allah böyle bir mutluluk için Ahret yurdunu yarattığını ve bunu ancak orada vereceğini Kuran’ı Kerim’de bildirmiştir. Yüce Allah’u Teala (c.c) Kur’an’da “De ki, size, o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanında cennetler var ki, altlarından ırmaklar akar, içlerinde ebedî kalmak üzere onlara, hem tertemiz eşler var, hem de Allah'dan bir rıza vardır. Allah, o kulları görür. (AL-İ İMRAN/15)

 

Sene boyunca veya bir ömür boyunca mutluluğa kavuşmak için böylesi fırsatlara ulaşmak için insanlar çaba ve emek sarf etmektedirler. Fırsatlar bir insana yaklaşan dört vagonlu tren gibidir. Bazen o fırsatlar hiç umulmadığı bir zamanda ve umulmadığı bir yerde insana ani anda bir teren gibi yaklaşmaktadır.  O tirenin vagonlarından birinde sağlık, diğerinde güzel bir kız (kızlar için ise beyaz atlı bir prens), bir sonraki vagonda para, en son vagonda ise makam (kariyer) vardır. Süre bir dakika. Sadece bir dakika sonra o vagon hareket edecektir. Bir insanın mutlu olması bu trenin vagonundakilerin tamamını elde etmekle mümkündür. İşte çoğu zaman insanların büyük çoğunluğu ani anda karşılaştığı o vagonların hangisini alacağı hususiyetinde kararsızlığa düşer.  Kararsızlık içinde beklemekteyken hiç birini alamadan o vagon harekete geçer ve insanların çoğunluğu karşılarına ani anda çıkan bu fırsatı ne yazık ki değerlendiremez.  Oysa insanların hayatta karşılaştıkları bu fırsatları değerlendirebilmesi ancak o fırsatlara sahip olmakla mümkün olacaktı.

        Bu nedenle hayatta karşılaşılan fırsatları elde etmek için; 

1. İlk önce önceliklerimizi belirlememiz gerekir. Yani böylesi dört vagonla karşılaşıldığında o anda benim elimde ne var öncelikle hangisini alabileceğini önceden karar vermesi gerekir ki kararsızlık içine düşmesin. 

Unutmayın ki o vagon hemen her sene her insana çok yakın bir güzergâhtan geçmektedir. Bu nedenle ani anda karşılaşıldığında telaşlanma, panikleme ve heyecanlanma olmasın. Mesele sadece önceliğinin belirlenmesi ve en uygun zamanda en uygun olanın alınmasıdır. Maalesef istenilen tüm istekleri insanın elde etmesi dünya hayatında mümkün görünmüyor.

      Eğer 15 yaşında bir genç, o anda önüne sunulan bu fırsatlardan ele geçirmesi gereken o vagonda hazır bekleyen beyaz atlı prens veya ay yüzlü kız değildir. Çünkü daha yaşı uygun değil. 

      Unutulmasın ki bu hayatın sonunda bir ölüm, Kıyamet ve Ahret var. Yüce Allah bu dünya hayatının özelliği gereği tüm sadet ve mutluluklar bu dünyada değil Ahret’te sunulacağını belirtilmiştir. 

    Hz. Davut (a.s.) şöyle buyuruyor; “İnsanlar sadet ve mutluluğu bu dünyada arıyorlar, oysa bu dünya imtihan dünyasıdır, asıl sadet ve mutluluk öbür dünyadadır.”   

Kur’an’da yüce Allah; “Allah, inanan erkek ve kadınlara, kıyılarından ırmaklar akan cennetler, içlerinde tertemiz zevk ve sefalar edilecek olan ebedî Adn cennetlerinde bulunan meskenler vaadetmiştir. Allah'ın râzılığıysa daha da büyüktür. İşte budur en büyük kurtuluş ve murâda eriş.” Buyurmuştur.

      Yani sadet ve mutluluk arayan biri bilmelidir ki  bu dünya hayatı yüzde yüz sadet ve mutluluğa kavuşma yeri değil, isteklerin tamamının gerçekleşeceği yer Ahret  hayatında aranmalıdır. Hem bu dünyada sunulan sadet ve mutluluk gelip geçicidir. Bir insan farz edelim ki bu dünya hayatında istenilen tüm sadet ve mutluluğa kavuşsun. Sağlık, makam, şöhret (yani kariyer), para (yani ekonomik güç, servet). Nitekim böyleleri yok mu? Bunların tamamına kral, padişah, şah, cumhurbaşkanları kavuşmuş mu? Ama zaman geçtikçe onların sahip olduğu o mutluluk değerleri bir gün işe yaramıyor. Onu mutluluğa kavuşturan eşi kendisiyle birlikte yaşlanıyor. Onun dünyaya meydan okuyan o heybetli yaşam ve sağlığı bir gün yaşlılıktan kendisini adım atamayacak bir konuma getiriyor ve bir gün iflas ederek ölümün kucağına itiyor. Bu dünya hayatına sahip olunan bütün her şey bir gün sona eriyor. Tarihte bunun misli misli örnekleri vardır. 

    İşte bu nedenle diyoruz ki asıl sadet ve mutluluk Ahret yurdundadır. Kendimizi bunun için hazırlayın. Bu nedenle sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) buyuruyor ki:

"Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi Ahret için çalışın."

  Bu hayat, yaşam insanlık için sunulmuş büyük fırsatlardır. 

  Yetimlere yardım edilmesi, fakirin elinden tutulması, yoksulun sıkıntılarının giderilmesi Allah'ı Teala' (c.c)'ın en sevdiği ve övündüğü bir olaydır. O zaman Allah’ın övündüğü şeyleri yapalım, kaçınmamızı istediği şeyleri ise yapmayalım. Varlık âlemi ancak o yüce yaratıcının ismini anmak ve O’na şükür ile anlamlı oluyor. Bizim değerimiz Allah’a verdiğimiz değer nispetindedir. Allah’a ne kadar çok değer veriyorsak o kadar değerliyiz demektir. Allah insanlara değer veriyor ve bunu çeşitli ayetlerle bildirmiştir.

  Bu nedenle insanların birbirlerinin sıkıntılarını gidermesi tavsiye edilmiştir.  Çünkü bir hadiste sevgili Peygamberimiz: "Kim ki bir müminin sıkıntısını giderirse Allah' da onun sıkıntısını giderir." buyurmuştur.

“Bir insan öldürmek tüm insanlığı öldürmek gibidir.”

“Bir insana yardım etmek tüm insanlığa yardım etmektir.”

Sözlerimi bir ayetle bitirmek istiyorum. Yüce Allah Hadid suresi’nin 20 ayetinde; “Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.” Buyurmuştur.

Selametle kalın. Bir sonraki yazıda buluşmak üzere hoşça kalınız.  

 

Google+ WhatsApp