Umut Dolu Bakış Açısı
Adab-ı Muaşeret açısından umut, kıskançlık ve kibrin karşılaştırılarak değerlendirilmesi.
Kendi güç ve sınırımız hakkında acaba ne kadar bilgiye sahibiz. Eğer kendi güç ve yeteneklerimiz hakkında yeterli bilgi sahibi değilsek, olası büyük yanlışlıklara düşebilirsiniz. Gücümüz ve sınırımızın üstünde kendimizi zorlarsak o zaman da başarılı olamaz ve umutsuzluğa kapılırız. Sonrasında ise düşündüğümüz ve yapmak istediğimiz şeyi yakın çevremizde başkaları yapınca veya onlarda olduğunu görünce bu defa bizde kıskançlığa neden olabilir.
İstersiniz ki, her şeyde en iyi olasınız, güzel bir eviniz, güzel ve iyi huylu bir eşiniz, güzel bir çevreniz olsun. Herkes sizden bahsetsin. Herkes sizi konuşsun. Ama hayal dünyasıyla gerçekler maalesef bir biri ile uyuşmuyor. Ayna karşısında kendi güzelliğinizi başka birisi ile kıyaslamayın. Ayna karşısında kendi güzelliğinizi bir başkasıyla kıyasladığınızda, sizden daha güzel yüzlerin olduğunu fark ettiğinizde de, sizde bir moral kırıklığı ve içe kapanma oluşur. En iyisi siz kendinizi olduğunuz gibi kabul edin. Düşüncelerinizle, hayal dünyanızla kendinizdeki imkânları değerlendirmeye odaklanın. Güç yarışmasına kalkışmayın. Öncelikli olarak sorumluluğunuz dahilinde olan şeyleri yapın. Yani olması gerekeni yapın. Kendinizde olanlarla yetinmeye bakın. Kendinizde olan kıt imkânlarla yetinmeye çalışın. Allah'ın verdikleri ile yetinin ve şükür etmede nankörlüğe kapılmayın. Dünya hayatının bir imtihan olduğunu unutmayın. Tanrı size verdiklerinden daha fazlasını istemez. Tanrı size verdikleriyle sizi imtihana çektiğinin şuuru içinde olun. Eğer böyle yaparsanız harikalar yaratır güç ve tüm iyi olan şeyler sizin peşinizden koşar. Para'nın ve gücün peşinde koşarsanız güçlü ve zengin olanların gölgesine takılırsınız. Böylece dünyada kötü emeller besleyenlerin gölgesinde kalmaktan öteye gidemezsiniz. Bu da sizi kararsız kılar. Kararlı bir hayat tarzı oluşturulamadığında başarısızlıkla karşılaşırsınız. Başarısız olduğunuzu anlayınca içe kapanık biri olur veya hırçın bir hale dönüşürsünüz. Hırçınlık hem size hem de çevrenize zarar verirci bir vasıftır.
Bence kendinizi olduğunuz gibi kabul edin ve kendinizde olan kıt imkânlarla yetinmeniz, sizi daha mutlu, daha kararlı, daha başarı ve daha güçlü kılar. Yani kendi hakkınıza ne düşmüşse ona razı olun. Razı olduğunuz şeyin ise sizin için ilahi bir imtihan olabileceğini düşünün ki karşılaştığınız zorluklara sabredesiniz. Karşılaştığınız zorluklarda daima dua edip Allah’tan yardım dileyin.
Kur’an-ı Kerim’de Araf 55, Bakara 201, Fatiha 6 ve 7. Ayetlerde: “"Rabbinize için için yalvararak dua edin. Rabbimiz bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi cehennem azâbından koru, Bizi dosdoğru yola eriştir. Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ulaştır. “ şeklinde buyrulmuştur.
Eğer ayna önünde kendinize aşık olursanız bu defa sizde bencillik ve kibir doğar. İsteklerinizin yerine gelmesini, gelmediğinde de ya ümitsizliye düşer ya da çok kırıcı ve hırçın olursunuz. Böylece çevrede sevilmeyen biri haline gelirsiniz. Bu da sizi gıybete ve başkalarını kötülemeye sevk eder. Gıybet ve başkalarını kötülemek ise sizin tüm iyi ameller karşılığında sevaba yönelik kazanımlarınızın tamamını silip süpürür ve karşı tarafın ise tüm günahları size yüklenir.
Nisa 148 ve Hucurât 12. ayette Yüce Allah'ı Teal (c.c.): "Allah çirkin sözün, açıkça söylenmesinden asla hoşlanmaz. Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul edendir, engin merhamet sahibidir.Allah, her şeyi hakkıyla işitir ve kemâliyle bilir." buyurmuştur:
Olumsuz düşünmeyi bırakın ve daime olumlu düşünün ve hayat dolu, umut dolu biri olun. Daima hayata olumlu gözlerle bakın. Çünkü olumsuz düşünme iyi bir şey değil, olumsuz düşünme aynen kıskançlık gibi tehlikeli bir şeydir, olumsuz enerji yayar. Olumsuz düşünce insanın imamını silip süpürüp götürebilir. İyi biri iken, bir anda bir bakmışsın ki dünyanın en kötü insanı oluvermişsiniz. Bu nedenle daima olumlu düşünceler içinde olun. Hayata pozitif gözlerle bakın. Şikâyet eden değil, şikâyetleri çözen konumuna gelin. Dünya genelinde veya çevrenizde cereyan eden adaletsiz ve olumsuzlukların kaynaklarını başkalarında aramayın. Tam aksine adaletsizlikler, aksilikler ve erdemsiz davranışlar karşısında ne yapabileceğinize yönelik planlar yapın. Bir an önce kötülükler, imansızlıklar, sorun ve problemlerle mücadeleye başlayın. Karşılaştığınız zorluk ve sıkıntıları hayatın bir imtihanı olarak ele alın ve mücadelenizi buna göre yürütün. Emir bi'l-ma'rûf ve nehiy ani'l-münker yapın.
Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de Hz. Yakup: "Evlatlarım! Haydi gidin! Yûsuf ve kardeşini arayıp bulmaya çalışın. Sakın Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez” dedi.
Eflatun ise; “Önemli olan çok şeye ihtiyaç duymak değil, önemli olan az şeye ihtiyaç duymaktır,” demiştir. İslami kaynaklarda; "azla yetinmesini bilen, her zaman kanaat sahibi olabileceği" belirtilmiştir.
Yüce Allah Yusuf 87, Hicr 55-56, Rum 37. Ayetlerde şöyle buyurmuştur: “Sana kesinlikle olacak bir şeyi müjdeliyoruz. Sakın ümitsizliğe düşenlerden olma! “Doğru yoldan sapanlardan başka kim Rabbinin rahmetinden ümidini yitirir ki?” Nankör insanlara bir rahmet tattırdığımızda bununla sevinir, şımarırlar. Fakat kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden başlarına bir felâket geldiğinde ise derhal ümitsizliğe düşerler. Onlar, Allah’ın dilediğine rızkı bol verdiğini, dilediğine de rızkı daralttığını görmezler mi? Şüphesiz bunda iman eden bir toplum için nice dersler ve ibretler vardır." buyrulmuştur.
Zümer 53. Ayette ise Yüce Allah’ı Tealla (c.c): "De ki; ey günah işleyerek kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümîdinizi kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”buyurmuştur.