Tarihi Kaynaklarda Osmanlılar
Tarihi kaynaklarda Osmanlılar;
TARİHİ KAYNAKLARDA OSMANLILAR:
Anadolu, Türklerin fethinden önce Bizans-Sasani ve Bizans-Arap mücadeleleri nedeniyle savaş alanı hâline gelmiş ve bölgede nüfus oldukça azalmıştı.
Pasinler (1048) ve Malazgirt (1071) Savaşı sonrası Türk hâkimiyetinin sağlanmasıyla birlikte bölgeye kitleler hâlinde Türk göçleri başlamıştı. Moğol baskısı nedeniyle de Türk göçleri hızlanarak bölgenin etnik yapısında Türkler çoğunluk hale gelmiştir.
Ancak Anadolu’ya giren Türkler Batı Anadolu kıyılarına kadar ilerleme fırsatı bulsa da Haçlı Seferleri sonrasında iç bölgelere çekilmek zorunda kalmıştır. Türk göçleri sırasında Bizans egemenliğinde bulunan Anadolu’daki gayrimüslimler;
-Bizans’taki taht kavgalarından,
- idarecilerin keyfî uygulamalarından,
- kargaşa ortamında can güvenliğinin olmaması
-Bizans’ın Anadolu’daki pek çok kavmi Ortodoks olmaya zorlaması
- alınan ağır vergilerden bunalan halk Bizans’a karşı oldukça tepkiliydi.
Bu nedenle Anadolu’da Bizans hâkimiyetinde yaşayan halk (Ermeni, Rum, Süryani) Türk egemenliğini direnmeden kabul etmiştir.
Anadolu coğrafyasında XIII. yüzyıl boyunca yaşanan siyasi ve sosyal gelişmeler, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşuna giden sürecin açıklanmasında önemli rol oynadığını görmekteyiz.
1335’e kadar Anadolu’da Moğol baskısı altında olan Türk boyları fırsat buldukça dengeleri de gözeterek birer birer bağımsızlıklarını ilan etmeye başlamışlardır.
Osmanlı Beyliği’nin kurucularının; menşei,
Hangi boya mensup oldukları,
Anadolu’ya ilk ne zaman geldikleri,
Hangi yörelerde yaşadıkları
Beyliğin tam olarak ne zaman ve nerede kurulduğu hâlâ tartışma konusudur.
Bunun en büyük nedeni kaynaklarının yetersizliğidir.
Osmanlı Tarih Yazıcılığı;
-kütüphane
-ve arşiv kaynakları
olmak üzere iki temel kaynak grubundan oluşur.
İlk iki yüzyıl yani XIV ve XV. yüzyıllar için her iki kaynak grubu da Osmanlı tarihinin kuruluş dönemleriyle ilgili bilgiler, oldukça yetersizdir.
Osmanlı Beyliği’nin Kuruluş Dönemi’ne dair, günümüze ulaşan ilk eserin 1410’lu yıllarda,
Osmanlı tarihini bir bütün olarak anlatan Türkçe kroniklerin ise 1490’lı yıllarda yazıldığı düşünüldüğünde, Osmanlı tarih yazıcılığının devletin kuruluşundan çok sonra ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
Osmanlı tarihçiliği, ancak II. Bayezid Dönemi’nden itibaren bir gelişme göstermiştir.
Kuruluş Dönemi’nde yaşanan askerî ve siyasi gelişmeleri ortaya koymak için yabancı kaynaklara ihtiyaç duyulmaktadır. Bizans tarihçileri
-Pachymeres (Pakimires),
-Nikephoros (Nikeforos) ve Kantakouzenos (Kantakuzen)
Arap kaynaklarında:
-İbn-i Batuta (gezgin, coğrafyacı ya da tarihçidir.)
- El-Ömerî,
-İbn-i Said ve İbn-i Haldun’un bıraktıkları eserler döneme bir nebze olsun ışık tutsa da bu bilgiler, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu yazmak için yeterli değildir.
Aşıkpaşazade:
Osmanlılar hakkında ilk tarihî bilgiler, Orhan Bey’in imamı İshak Fakih’in oğlu Yahşî Fakih tarafından kaleme alınan “Yahşî Fakih Menkıbnâmesi”dir.
Ancak bu eser günümüzde mevcut değildir.
Anlatılanlara göre; Aşıkpaşazâde, Gebze’den geçerken hastalanmış ve Yahşî Fakih’in evinde misafir olmuştur. Burada Menâkıbnâme’yi okuyan Aşıkpaşazâde daha sonra “Aşıkpaşazâde Tarihi” adlı eserini yazarken buradan edindiği bilgileri aktarmıştır.
Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu ile ilgili bilgi veren en eskisi tarihi kaynak ise Ahmedî’nin “İskendernâme” sidir.
Osmanlı Beyliği’nin Menşei:
Ertuğrul Gazi’nin babası Gündüz Alp’tır. Ahmedî, Enverî, Ruhi Çelebi ve Karamanî Mehmet Paşa gibi kişiler de bunu teyit eden şecereler hazırlamıştır. Ertuğrul büyük oğlunun isminin Gündüz olması da bunu desteklemektedir.
Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Bey’in ismi ilk defa Bizanslı Tarihçi Pachymeres’in (Pakimires) “Relations Historiques” (Bizanslı Gözüyle Türkler) adlı eserinde “Ottoman” olarak geçmektedir.
Tarihçiler; Eğer Osman Gazi’nin ismi gerçekten Osman olsaydı bunu; “Othman” olarak kayda geçeceğini söylemişlerdir. Burdan da anlaşılacağı üzere Osman Gazi’nin “Ottoman” kelimesinin Türkçe karşılığının “Ataman” ya da “Atman” şekilde olabileceği tartışması yapılmıştır.
Osman Bey: Othman
Ataman: Ottoman
Osman Beyin babasının adı Ertuğrul, Amcasının ismi Dündar, Dedesi Gündüz Alp, Kardeşinin İsmi Gökalp
Babaannesinin ismi Haymane Ana.
Osmanlıya bağlı diğer aşiret reislerinin adları
Samsa Çavuş, Konuralp, Akçakoca, Aygutalp,
Oğulları Orhan Bey, Alaüddin, Orhan Beyin Braderi Sarubatı, Yani Osman Beyin etrafındaki herkes Türkçe, Osman Bey'in ismi neden Arapça diyerek bu ismi tartışmışlardır.
Osmanlıların Boyu: Genel olarak kabul edilen görüşe göre Osmanlılar; Oğuzların, Bozok Kolu’na bağlı Günhan soyunun Kayı Boyu’na mensuptur. Osmanlılar, Kayı Boyu’na mensup oldukları II. Murat zamanında ilk defa gündeme taşınarak vurgulanmaya başlanmıştır.
Kayı Boyu’nun Anadolu’ya Gelişi:
Kayı Boyu’nun Anadolu’ya ne zaman geldiği kesin olarak tespit edilememiştir.
Selçuklular döneminde Kayılar, Anadolu'da önce Ahlat yöresine yerleştiler. Bununla birlikte Aşıkpaşazâde, Neşrî ve Oruç Bey gibi tarihçilere göre Azerbaycan ile Doğu Anadolu civarında bir müddet kalan Kayılar; Ahlat’taki Sürmeli Çukur’a gelmiş ve burada fikir ayrılığına düşerek ikiye ayrılmıştır. Bir kısmı ana yurtlarına geri dönerken Ertuğrul ve Dündar Bey liderliğindeki ikinci kol batıya doğru göç etmiştir.
Türkiye Selçuklu sultanı I. Alâeddin Keykubat döneminde Ankara yakınlarındaki Karacadağ yöresine yerleştirildi. Daha sonra sınır güvenliğini artırmak için göçebe hayatı yaşayan Kayıları, bazı önemli hizmetleri de göz önüne alınarak Bizans sınırındaki Söğüt ve Domaniç yöresi kışlak ve yaylak olarak verildi. Bu sıralarda Kayıların başında Ertuğrul Gazi bulunmaktaydı. Söğüt’ü kışlak, Domaniç’i yaylak olarak kullandılar. Damgaları ok ve yaydı.
Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu üzerine çalışmalar yapan Ünlü Tarihçiler:
Paul Wittek (Vitek),
Mehmet Fuat Köprülü
Halil İnalcık,
Bizans kaynaklarında Osmanlı Beyliği’nin, Batı Anadolu’da, Bitinya denilen bölgede kurulduğu belirtilmiştir.
Paul Wittek, Osmanlılar ile ilgili olarak; “İslam’ın sınırlarını genişletme çabasında olan Osmanlıların
-gaza ve askerî fetihlerle
-ganimet elde etme amacına yönelik bir devlet kurulduğunu savunmuştur.
Osman Bey’i Oğuz Kağan’a bağlayan şecerenin, II. Murat zamanında hanedan siyaseti doğrultusunda oluşturulduğunu gündeme taşımıştır. Paul Wittek;
-Osmanlıların, Kayı Aşireti ile de alakasının bulunmadığını iddia etmiştir.
Mehmet Fuat Köprülü’ye göre Osmanlı Beliği’nin kurulup gelişmesinde:
• Türkmenlerin, gaza ruhu ile Bizans üzerine seferler yapması,
• Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ve beyliklerin kurulduğu dönemde Anadolu’daki siyasi boşluğun olması
• Türklerin sahip olduğu millî özellikler,
• Kuruluş Dönemi hükümdarlarının yetenekli olması,
• Gaziyân-ı Rûm, Ahiyân-ı Rûm, Bâcıyân-ı Rûm ve Abdalân-ı Rûm gibi askerî, sosyal ve iktisadi grupların varlığı,
• Beyliğin kurulduğu bölgenin jeopolitik durumu,
• Diğer Türk beyliklerinin, Osmanlı Beyliği’ne karşı tutumları gibi etmenlerin önemli rol oynadığını söylemiştir.
Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Tarihi:
Maarif Nazırı; 10 Şubat 1914 tarihli bir kararla Osmanlı Beyliği’nin bağımsızlık tarihini ortaya koyma görevini Efdaleddin Bey’in başkanlığındaki Tarîh-i Osmânî Encümeni adındaki bir kurula vermiştir.
Efdaleddin Bey 1299 yılında Osman Beyin Boy Beyi seçilme tarihini, Osmanlı Devleti’nin bağımsızlık tarihi olarak kabul etmiştir.
“Câmi’i Cem Âyîn” adlı eserindeki bir kayıttan bahsetmiştir. Bu kayıtta, uç gazilerinin Osman Bey’i oy birliğiyle başa getirdikleri gün, el öpme ve kımız ikramının yapıldığı resmî bir tören icra edildiğine dikkat çekilmiştir. Efdaleddin Bey’e göre bağımsızlık günü işte o gündür ancak bu konuyu aydınlatacak belgenin olmadığını söylemiştir.
Halil İnalcık’a göre Osman Gazi’ye güç ve prestij kazandıran 27 Temmuz 1302 tarihli Koyunhisar (Bafeus) Savaşı, Osmanlı Beyliği’nin gerçek kuruluş tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini savunmuştur.
Osmanlı Beyliği’nin kurulup gelişmesinde, kurulduğu coğrafyanın etkisi büyüktür. Osmanlı beyleri, beyliğin Bizans sınırında kurulmasının getirdiği siyasi ve sosyal avantajları iyi değerlendirmiştir.
Bizans, siyasi ve askerî yönden zayıflamış,
taht kavgaları nedeniyle de merkezî otoritesini kaybetmiştir.
Merkezden uzak tekfurlar kendi başlarına hareket ederek halktan ek vergiler toplamaları halkın tepkisine neden olmuştur. Bu durum kuruluş aşamasında olan Osmanlıların işini kolaylaştırmıştır.