Tanzimat Dönemi Osmanlı Ekonomisi

Tanzimat Dönemi Osmanlı Ekonomisi

Tanzimat döneminden Cumhuriyet dönemine kadar Osmanlı Ekonomisi

OSMANLI EKONOMİSİNDE BAĞIMLILIK VE BÜYÜME DÖNEMİ

    Tanzimat Dönemi Sonrası Osmanlı Ekonomisi

     Ticaret:

     Osmanlı ülkesinin canlı bir ticari merkez olmasında önemli rol oynayan kapitülasyonlar önceleri iç üretimde olumsuz etki yapmamıştır. Yabancılara verilen kapitülasyonlara rağmen yerli üretim uzun süre başarıyla rekabet etmiştir. Kapitülasyonların yıkıcı etkisi ancak Sanayi İnkılabı sonrası etkisini göstermiştir.  “Balta Limanı Ticaret Sözleşmesi”  sonrası Kapitülasyonlar Osmanlı ekonomisi üzerindeki öldürücü etkisini iyice hissettirmeye başladı. XIX. Yüzyılın ortalarına doğru Osmanlı toprakları Batılı sömürgeci devletler için hem önemli bir pazar hem de hammaddelerini temin edebilecekleri bir yer olmuştur. Bu bağlamda 1838’de İngiltere ile yapılan Balta Limanı Ticaret Antlaşması Osmanlı ekonomisinde önemli değişmelere neden olmuştur. Balta Limanı Ticaret Antlaşması’nın benzerleri kısa bir süre sonra diğer Avrupa devletleriyle de imzalandı.  

      Dış Borçlar

    Osmanlı Devleti bütçe açıklarını kapamak için önce ek vergiler çıkardı. Bu yeterli olmayınca KAİME adı verilen hazine tahvillerini çıkarmasına rağmen istenilen sonuç alınmayınca bu defa dış borç ile açıklık kapatılmaya çalışıldı.

     Osmanlılarda ilk Dış borç 1854 yılında Kırım Savası sırasında İngiliz ve Fransız sarraflarından alındı. 20 yıl gibi kısa bir sürede Osmanlı devleti Borç batağına saplandı.  1881'de yayınlanan ve adına Muharrem Kararnamesi denilen bir kararnameyle iç ve dış borçlarının ödenmesini Dûyûn-I Umumiye (Genel Borçlar) denilen üyeleri alacaklı ülkeler tarafından seçilen bir komisyona bıraktı.

    Osmanlı Devleti borçlarına karşılık tuz, tütün, ipek ve damga vergilerine el konuldu.   

     Tüketim:

      XIX. yüzyılda demografik gelişmeler Osmanlı ekonomik ve toplumsal yapısında da değişme neden olmuştur.

    Osmanlı toplumu özellikle Tanzimat’la birlikte hızlı bir Batılılaşma sürecine girmiştir. Bu dönemde tüketim alışkanlıkları ve giyimde de Batı tesiri ön plâna çıkmıştır.  Modern giyim, ilk zamanlar zengin sınıf arasında görülmüş ve zamanla halk arasında da yayılmıştır.

 Toplumdaki bu değişim sadece giyimle sınırlı kalmamış, eğlence yerleri, tüketim yerleri hitap şekilleri dahi modern hâle dönüşmüştür.  Osmanlı toplumundaki giyim kuşam bakımından meydana gelen değişmelerin halk arasında çabuk yayılmasının en önemli nedeni basın ve reklamın etkileri nedeniyle olmuştur. Osmanlı Devleti, bu yüzyılda (19.yüzyıl) kendine has bedesten (kapalıçarşı) ve pazar yerleri yerine birçok eşyanın aynı yerde satılabildiği büyük alışveriş merkezleri ile tanınmıştır.

 Bu büyük alışveriş merkezlerinde ticaret yapan tâcir ve bankalar sınıfı Batı yaşam tarzını halk arasında yayılmasına vesile olmuşlardır.  

 Yabancı Yatırımlar:

· 19.YY.’DA Osmanlı ülkesinde Osmanlı Devleti’nde yabancı yatırımları artış göstermiştir. Bu yatırımlar daha çok demir yolları, limanlar, fenerler, su, havagazı, tramvay, elektrik ve madencilik üzerine olmuştur.

· Büyük şehirlerde toplu taşıma işletmeleri faaliyete geçti.Taşıma konusunda aynı zamanda ilk Osmanlı Anonim Şirketi 1843’te Fevaid-İ Osmaniye Vapur Kumpanyası kuruldu.

· Kara ulaşımında 1872’de İstanbul Tramvay Şirketi kurularak İstanbul’da atlı tramvaylar ile raylı tramvaylar için ilk adım atıldı.

· Osmanlı’da demiryolları 1860’lardan itibaren hizmete girdi.Osmanlı’da teknoloji yetersizliği nedeniyle demir yolları yabancı şirketler tarafından yapıldı.

· İlk demir yolu İZMİR-AYDIN arasında; daha sonra İzmir-Turgutlu-Manisa arasında yapıldı.

· Demir yolu inşası sırasında yabancı şirketlere devlet tarafından kilometre garantisi veriliyordu, zararlar devletçe karşılanıyordu. Güzergahlar üzerindeki madenler bedelsiz olarak şirketlere devrediliyordu. Bu nedenle hiç gerekmediği halde güzergahlar “ S “ şeklinde yapılıyordu.

 Para ve bankacılık:

· Ticaretin artmasıyla piyasada paraya olan ihtiyaç arttı.1840’ta Kaime-İ Mutebere-İ Nakdiye adıyla ilk kağıt para bastırıldı ve 1863’e kadar kullanıldı.

· Bankacılık alanında Galata Bankerleri’ne banka açma izni verildi. 1847’de Bank-I Dersaadet adıyla ilk banka kuruldu fakat iflas etti.

· 1888’de köylülere kredi vermek amacıyla Ziraat Bankası kuruldu.

       Balta Limanı Sözleşmesi'nin Osmanlı Ekonomisi üzerindeki etkileri

    Baltalimanı Ticaret Konvansiyonu, (16 Ağustos 1838) Osmanlı İmparatorluğu'nun Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı ile İstanbul'un Baltalimanı semtinde imzaladığı ticaret antlaşmasıdır.

    Osmanlı İmparatorluğu 1826'dan beri kendi ihtiyaç duyduğu yerli hammaddelerin yabancı tüccarlar tarafından yurtdışına çıkarılmasını önleyen yed-i vahid (tekel) sistemini uygulamaya koymuştu. Bu sistem Büyük Britanya'nın çıkarlarına uygun düşmüyordu ve İngilizler kendilerine Osmanlı topraklarında ayrıcalıklar verilmesi için Osmanlı İmparatorluğu'na baskı yapıyorlardı.

    Osmanlı Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın isyanını bastırmak için İngilizlerden yardım istedi. Bu yardıma karşılık olarak, Büyük Britanya'ya ticari bakımdan büyük ayrıcalıklar veren bir ticaret konvansiyonunu Baltalimanı'nda devlete ait olan yalıda imzaladı. Konvansiyon 8 Ekim 1838'de Kraliçe Viktorya, bir ay sonra da Sultan II. Mahmut tarafından onaylandı.

     Bu antlaşmanın bazı maddeleri şunlardır:

1.Tekel sistemi kaldırıldı. Britanyalılara diledikleri miktarda hammaddeyi satın alma imkânı verildi.
2.İç ticarete Osmanlı vatandaşlarının yanı sıra Britanyalıların de katılması öngörüldü.
3.Britanya vatandaşları Osmanlı ürünlerini Osmanlı tebâsından tâcirlerle aynı vergi koşulları altında satın alma hakkına sahip oldular.
4.Britanyalılarla olan transit ticaretten alınan vergi resmi kaldırıldı.
5.Büyük Britanya gemileriyle gelen Britanya malları için bir defa gümrük ödendikten sonra, mallar alıcı tarafından nereye götürülürse götürülsün bir daha gümrük ödenmeyecekti.

Yukarıda sıralanan maddelerin sonuncusu, Britanya vatandaşları Osmanlı Devleti sınırları içinde ticaret yaparken Osmanlı vatandaşlarından bile daha az vergi ödeyecekleri anlamına geliyordu. Örnegin Selanik'ten İstanbul'a mal gönderen Müslüman yerli tüccar devlete transit gümrük vergisi ödediği halde Britanyalı tüccar bu vergiden muaf olmuş ve Müslüman tüccarların bir başka Osmanlı şehrine mal göndermesine, ticaret yapmasına yüksek vergilerden dolayı fiilen imkân kalmamıştı.

     1838-1841 yıllarında buna benzer antlaşmalar Fransa, İsveç, Norveç, İspanya, Hollanda, Belçika, Danimarka ve Portekiz'le de imzalandı. Bu antlaşmalar kapitülasyon sistemini sağlamlaştırdı, Osmanlı sanayine büyük bir darbe vurdu. Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer devletlere borçlanmasına yol açtı ve mali çöküntüsünü hızlandırdı.

     Osmanlılarda XIX. Yüzyılda İç ve Dış Borçların Durumu

     Kanuni döneminden başlamak üzere verilen kapitülasyonlar, önce Fransızlara sonra ise diğer güçlü bazı Avrupa devletlerine ve Rusya’ya verilmesi nedeniyle Osmanlı ekonomisi bozulmuştu ama çökmemişti. II. Viyana Kuşatmasından sonra Osmanlı devletleri girdiği savaşlarda yenilmesi, ve bu nedenle ganimet elde edememesi, girdiği savaşlarda yenilmesi ve tazminat ödemek zorunda kalması, iç isyanlar, coğrafi keşiflerin olumsuz etkileri, tımar sisteminin bozulması Osmanlı ekonomisini olumsuz etkilemiştir.
1838 yılında İngilizlere verilen Balta Limanı sözleşmesi ile İngilizler tanınan özel ayrıcalıklar, zamanla Osmanlı ekonomisini tamamen çökertti. Yerli esnaf çöktü. Yabancı tüccarlar Osmanlı topraklarında cirit atarak tüm pazarları ele geçirdiler
1854’te kaynakların tükenmesi nedeniyle Kırım Savaşı’nın finansmanı için ilk dış borç alındı.
18637te kurulan Osmanlı Bankası aracılığıyla devlete yeni borçlanma kaynakları sağlandı.
1874 yılı sonlarında devlet, borçları önemeecek bir düzeye ulaştı.
1875’te borç ödemeleri durduruldu ve “moratoryum” ilan edildi.
 1881’de Muharrem Kararnamesi adı verilen bir yönetmelikle Osmanlı Devleti’nnin borçlarının tahsili için Duyun-u Umumiye İdaresi kuruldu. Ve Osmanlı Devleti’nin mali kaynaklarına yabancılar tarafından el konuldu.
XIX. yüzyıl Osmanlı ekonomisi adeta bir yarı sömürge ekonomisi durumuna geldi. Birçok işletme, yabancılar tarafından işletilmeye başlandı.

  Osmanlılarda Nüfus İstatistiği

     IXX. yüzyılda Osmanlılarda ilk defa nüfus sayımı yapıldı.  Önceki dönemler için büyüklük ve nüfus dağılımı, gözlenen demografik örneklere dayanılarak tahmin edilir.

     Osmanlı nüfusunu Kadıların tuttuğu tahrir defterlerine bakarak Osmanlı nüfusun XVIII. yüzyılda, XVI. yüzyıldakinden daha düşük olmasının nedenleri var. Ekonomik bakımdan yetersizlik, savaşlarda yenilgiler, salgın hastalıklar ve Celali isyanları nedeniyle nüfus giderek azalmıştır.  Fakat, 1800'lerle birlikte nüfus yükselmeye başlamış; Avrupa illerinde (öncelikle Balkanlarda) 10 milyon civarı, Asya illerinde 11 milyon ve Afrika illerinde 3 milyon civarı nüfusla 25-32 milyona ulaşmıştır. 1900'lerde de 18.5 milyon ile 1800'lerdekine yakındır. Bu süre zarfında imparatorluğun sınırları 3 milyon kilometrekareden, 1 milyon kilometrekareye gerilemiştir. Bu da nüfusun iki katına çıktığı ve dolayısıyla nüfus yoğunluğunun arttığı anlamına gelmektedir.

     Salgın hastalıklar ve kıtlıklar önemli bozulmalara ve demografik değişimlere neden olmuştu. 1785'te Mısır nüfusunun yaklaşık on altıda biri vebadan öldü ve 18. yüzyılda Halep nüfusu %20 oranında bir düşüş yaşadı. 1687-1731 yılları arasında sadece Mısır'ı 6 kıtlık vurdu. Ve son kıtlık kırk yıl sonra Anadolu'yu vurdu. 19. yüzyılda gıda maddelerinin hijyen, sağlık ve ulaşımlarında yapılan iyileştirmeler ile durum kontrol altına alındı.

     Buharlı gemiler ve demiryollarının gelişimi ile yükselen liman kentlerinde bu yükseliş nüfusun kümeleşmesine yol açtı. Kentleşme, kasaba ve şehirlerdeki büyüme ile birlikte 1700-1922 arasında hızla arttı. Sağlık ve koruma tedbirlerindeki gelişmeler bu şehirleri yaşama ve çalışma yönünden daha cazip kıldı. Örneğin bir liman kenti olan Selanik nüfusu 1800'lerde 55.000 iken, 1912'de 160.000 oldu. Yine 1800'lerde 150.000 nüfusa sahip olan İzmir'in nüfusu, 1914'te 300.000'e ulaştı. Bazı bölgelerin nüfuslarında ise, bunların tam aksine, bir düşüş vardı. Belgrad nüfusu özellikle siyasî çekişmeler nedeniyle 25.000'den 8.000'e düştü. Bu nedenle nüfus istatistikleri farklı bölgelerde yaşanan değişimleri maskeleyebilir.

     Ekonomik ve siyasî göçler imparatorlukta çapraz bir etki yaratmıştı. Örneğin Rusya ve Avusturya'nın Kırım ve Balkanları ilhak etmesi geniş Müslüman akınına yol açtı. 200.000 Kırım Tatarı mülteci Dobruca'ya kaçtı. Bazı göçler imparatorluğun parçaları arasındaki siyasî gerginlikler gibi (örn. Türkiye-Bulgaristan) kalıcı izler bıraktı. 1783-1913 yılları arasında takrîben 5-7 milyon mülteci Osmanlı'ya akın etti ve bunlardan en az 3.8 milyonu Rusya'dandı.

     Osmanlı'ya, kendisinden önceki Selçuklu Devleti'nden bir kervansaray ağı miras kaldı. Ulaklar ile konvoyların güvenliğini sağlamak ve tüccar kervanlarını geliştirmek Osmanlı'nın çıkarları doğrultusundaydı. Kervansaray ağı Balkanlar'a kadar genişletildi, tüccarlar ve hayvanların güvenle konaklayabileceği pansiyonlar yapıldı.

      16 ve 17. yüzyıldaki Celali ayaklanmaları Anadolu kara ticaretine büyük zarar verdi. İmparatorluk, tüccarların güvenliğini sağlayamadığından dolayı geçtikleri bölgenin lideriyle daha güvenli bir şekilde geçmek için anlaştı ve yolculuklar kesintisiz devam etti. 18. yüzyılda kervansaray ağını ve güvenliği geliştirmek için planlanan girişimler ve geçiş koruma birliğinin yeniden örgütlendirilmesi ile Anadolu'da kara ticareti gelişti.

     Cumhuriyet Döneminde Ekonomi

    Osmanlı Devleti; Trablusgarp Savaşı,  Balkan savaşları, dış güçlerin azınlıkları kışkırtması ve nihayetinde Osmanlı İmparatorluğunu tarihe gömen I. Dünya savaşı nedeniyle ekonomik bakımından miras olarak yerine kurulan Türk devletine ağır bir yük ve bir o kadar da borç bırakmıştır. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı ve sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması ile siyasi, askeri ve ekonomik açıdan tam bir yıkıma uğramıştır. Mustafa Kemal, Tam bağımsız bir devletin ekonomisinin de tam bağımsız olmasını savunarak  Kurtuluş savaşı devam ederken İzmir I. İktisat kongresini topladı ve Misak-ı İktisadi kabul edildi.

Lozan anlaşmasında kapitülasyonlar kaldırıldı ve dış borçlar taksitlendirildi.

Tarımda Aşar vergisi kaldırıldı, makineli tarıma geçildi ve modern tarım yapmak için Ziraat okulları ve çiftlikler kuruldu.

-1924 yılında iş bankası, 1925 te Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası,1931 de Merkez bankası, 1933 te Sümerbank,1935 te Etibank ve 1938 yılında Halkbank kuruldu.

-Teşvik-i sanayi kanunu çıkarılarak yerli malı kullanılmasına özen gösterildi.

-Ekonomide Devletçilik ilkesi benimsendi.

-Kabotaj kanunu kabul edildi.

-Bir çok demir çelik, şeker, çimento dokuma vb. fabrikaları açıldı.

-5 yıllık kalkınma planları hazırlandı fakat istenen başarıya ulaşılamadı.

 -Madencilik alnında çalışmalar için MTA kuruldu.

Google+ WhatsApp