SINIR KENTİ IĞDIR’IN DEĞİŞEN YÜZÜ

SINIR KENTİ IĞDIR’IN DEĞİŞEN YÜZÜ

Iğdır'ın istatiksel yönü ile bir araştırma yazısı

1980 yılında Iğdır, Kars iline bağlı bir ilçe merkeziydi. O dönem Türkiye nüfusu 45 milyon iken, Iğdır ilçe merkezinin nüfusu 24.352; köylerde yaşayanların sayısı ise 53.353 idi. Toplamda 77.887 kişinin yaşadığı bu topraklarda nüfusun yaklaşık %27’si ilçe merkezinde, %63’ü ise köylerde yaşıyordu. Bu tablo, Iğdır’ın o dönemki sosyal ve ekonomik yapısını yansıtan önemli bir göstergedir.
Bugün ise tablo tamamen değişmiş durumda. Iğdır merkez ilçesinde 152.453 kişi yaşamaktadır. Bunun 118.657’si şehir merkezinde, 33.793’ü ise köy ve beldelerde ikamet etmektedir. Yani artık nüfusun %72’si şehir merkezinde, %28’i ise köy ve beldelerde yaşamaktadır. Bu dramatik değişim, Iğdır’ın son 45 yılda geçirdiği büyük dönüşümün somut bir yansımasıdır.
1992 yılında Iğdır’ın il olması ve Nahçıvan Dilucu Sınır Kapısı’nın açılmasıyla birlikte, ilçe merkezine yakın köy ve ilçelerden ve hatta dışarıdan yoğun bir göç akını başlamıştır. Iğdır merkez nüfusu 33 yılda tam 4,8 kat büyümüştür. Bu büyüme, doğal olarak kentin fiziki, kültürel ve sosyal dokusunda köklü değişimlere yol açmıştır.
Bir zamanlar önünden sulama arklarının geçtiği, ördeklerin yüzdüğü, çoğu 1-2 katlı ve bahçeli müstakil evlerden oluşan yeşil Iğdır; kısa sürede betonarme, yüksek katlı binaların gölgesinde bir şehre dönüştü. Mahalle kültürünün çok yaygın olduğu, herkesin birbirini tanıdığı, karşılaştıklarında selamlaştığı, sohbet ettiği; komşuluk ve akrabalık bağlarının güçlü bir şekilde yaşandığı eski Iğdır, bugün hızla anonimleşen bir kent haline geldi.
Elbette değişim kaçınılmazdır ve yenilikler gereklidir. Ancak her değişim ve yeniliğin doğru ve güzel olduğunu söylemek mümkün değildir. Örneğin İngilizler, gelenekçi yapılarıyla tanınırlar ve değişimleri çoğu zaman doğaya, tarihe ve kültüre uyumlu şekilde gerçekleştirirler. Iğdır’ın da bu süreçte tarihine, kültürüne ve doğal yapısına sahip çıkması; gelişirken geçmişle bağlarını koparmaması büyük önem taşımaktadır.
Bir şehrin kimliği, sadece binalarıyla değil; insan ilişkileriyle, kültürel değerleriyle ve toplumsal hafızasıyla korunur. Bugün Iğdır, geçmişiyle geleceği arasında bir köprü kurmak zorunda. Aksi halde, şehrin ruhunu besleyen bu kadim değerler betonarme yapılar arasında kaybolup gidebilir.
Rufat Gürel
Araştırmacı Yazar

 

Şiir : Ağla Bacı

iLAHİ

Kurban Bayramı ve Önemi 

Google+ WhatsApp