Rüştü Erdelhun

Rüştü Erdelhun

Genel Kurmay Başkanı Rüştü Erdehun ihtilali eliştiren bir konuşma nedeniyle tutuklandı.

 Erdelhun Paşa, ailesi Bulgaristan'dan Trakya'ya göç eden Türkmen bir ailenin çocğu olarak 1894 yılında Edirne'de dünyaya geldi. Edirne Lisesi'nden mezun olduktan sonra 1914 yılında Topçu Asteğmen rütbesi ile Harp Okulu'nu bitirdi. Topçu Birliklerinde Batarya Takım Komutanlığı ve Yaverlik görevlerinde bulundu. 1917'de I. Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi'nde savaştı. İzmir Silah Komisyonu'nda görevli iken 2 Nisan 1921'de Anadolu'ya geçerek Milli Mücadele'ye iltihak edip Kurtuluş Savaşı'na katılarak İstiklal Madalyası aldı. 1923 yılında girdiği Harp Akademisi'ni 1926 yılında bitirerek Kurmay Subay oldu. 1945 yılına kadar çeşitli karargâh ve birlikler ile Tokyo, Roma ve Londra Askeri Ataşelikleri'nde görev yaptı.

      27 MAYIS DARBESİ
      Rüştü Erdelhun Paşa; 1945 yılında Tuğgeneral, 1947 yılında Tümgeneral, 1952 yılında Korgeneral ve 1956 yılında Orgeneralliğe Yükseldi.

        Tuğgeneral rütbesi ile 15. Tugay Komutanlığı ve Genelkurmay Eğitim Yarbaşkanlığı, Tümgeneral rütbesi ile Genelkurmay Eğitim Daire Başkanlığı, 6. ve 51. Tümen Komutanlığı, MSB İstanbul Tetkik Kurulu Üyeliği, Korgeneral rütbesi ile Tokyo İrtibat Heyeti Başkanlığı, 18. Kolordu Komutanlığı ve Genelkurmay 2. Başkanlığı görevlerinde bulundu. Orgeneral rütbesinde 2. Ordu Komutanı iken, 1 Ağustos 1958 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı. 23 Ağustos 1958 tarihinde atandığı Genelkurmay Başkanlığı görevinden 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra 3 Haziran 1960 tarihinde emekliye sevk edildi.


 HÜKÜMET YANLISI TUTUM SERGİLEDİ
Erdelhun; genelkurmay başkanlığını yürüttüğü sırada askerlerin siyasete karışmasına ve askeri cuntalara karşı çıkması ile, toplumdaki sosyal ve politik endişeler, anayasa ihlali gibi konulardan rahatsızlık duyan düşük rütbeli silahlı kuvvetler üyelerine karşıt olarak, bu konularda hükümet yanlısı tutumuyla tanındı.  1960 Mayıs ayında darbe hazırlığı istihbaratını alan Erdelhun, Ankara dışından takviye kuvvet getirilmesini emretti. Ancak cuntacı ekip, Genelkurmay Başkanı'nın bu hamlesini Savunma Bakanı Ethem Menderes vasıtasıyla boşa çıkardı.  Bunun üzerine Erdelhun Paşa, darbeyi önlemek amacıyla 27 Mayıs'tan bir gün önce cuntacıların da aralarında olduğu subayları Genelkurmay Karargahı'nda topladı.

    Erdelhun'un yaptığı aşağıdaki konuşma sonrası ihtilalci subaylar tarafından tutuklandı:
"1912'de Balkan Harbi'nde Silahlı Kuvvetler İttihatçı ve İtilafçı diye ikiye bölündü. Emir komuta ve idarenin muhal olması neticesinde Osmanlı İmparatorluğu parçalandı. Bütün bu misaller askerlerin mesleklerinden gayri bilmedikleri ve rejimin kendilerine vermediği hakları zorla alarak ya aşırı milliyetperverlik ya da birden, sıfırdan yüze çıkabilmek için yaptıkları hareketlerdir. Anayasa iç hizmet kanunu ile silahlı kuvvetler, millet iradesi yetkisine verilmiştir. Parlamento ve onun icra ettiği hükümetin elindeki bir kuvvettir. Demokratik rejimlerde parlamento ve hükümet, milletin seçimi ile meydana gelir. Partiler içerisinde en çok rey alan iktidara geçer. Bugün Demokrat Parti iktidardır. Silahlı Kuvvetler parti diye değil, seçimle gelmiş bir iktidar hükümetinin emrindedir. Yarın seçimleri Halk Partisi kazanırsa ordu onun başkanına da itaat etmeye ve emirlerini yapmaya mecburdur. Seçimle gelen hangi iktidar veya partinin herhangi bir kusuru olursa onu millet takdir eder. Ve seçmez, düşürür. Kulağıma gelen bazı haberlere göre Ankara'da 60 kadar subay Sayın Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nü ve Millet Meclisi'ni basarak istifalarını isteyecekmiş. Bugün Türkiye'nin en değerli malı Silahlı Kuvvetler'dir. Bunun diğer maddi ve fiziki kıymetlerinden başka hassaten itaatkârlığı, hükümet ve milletime; kanunlarına riayeti sayesinde malıdır. (Silahlı Kuvvetler'de) Kıta ile veya kıtasız, cüzi ve külli yapılacak böyle bir hareket, yukarıda Türkiye için değerli mal olarak ifade ettiğim biricik kıymetli silahlı kuvvetlerin bu değerini gaip etmesiyle (kaybetmesiyle) neticelenir. Sonra, demokrasiye ve seçime bir darbe olacak böyle bir hareketin milletin büyük ekseriyetince tutulmayacağından neticesi hüsran olur. 1941'de İkinci Dünya Harbi'nde Japonlar, Amerikalılarla anlaşmaya çalışırken silahlı kuvvetlerin tazyiki ile Pearl Harbor baskını yapılarak Amerika ile harbe tutuşmuş ve neticesinde mağlup olup kayıtsız şartsız teslim olmuşlardır. Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin Geminis hükümetine müdahalesi neticesinde İstiklal harbinde mağlup olmuşlardır. İtalyan ordusunun Mussolini ile faşizme kayması neticesinde silahlı kuvvetler siyasete girmiştir. 1935'te Japonya Silahlı Kuvvetleri bütçesinin zayıf tutularak gerekli askerî silah ve malzeme teçhizatının temin edilmemesi nedeniyle maliye bakanını öldürmeleri neticesi, Japonya'nın mali buhranlara uğramasına neden olmuştur."
       Erdelhun, bu konuşmadan yalnızca 12 saat sonra 27 Mayıs günü gece saat 3'de tutuklanarak Harp Okulu'na götürüldü.  Yassıada Mahkemesinde yargılanan ve idama mahkûm edilen Erdelhun'un cezası daha sonra ömür boyu hapse çevrildi. Rütbeleri söküldü.  Cezası da, 1964 yılında Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından affedildi. Kayseri Cezaevi'nde iken ailesine yazdığı mektuplarda "Çok şükür ki görev yaptığım süre içerisinde orduyu siyasete karıştırmadım. Bizim hakkımızda tarih karar verecek." dedi. 98 yaşında İstanbul'da öldü.

 

 

 

 

Google+ WhatsApp