Neolitik Çağ'da Çatalhöyük'te Yaşam
NEOLİTİK YERLEŞİM YERİ, Çatalhöyük’te günlük yaşam, nasıldı?
Bununla ilgili yaptığım araştırma ve gözlemlerimi anlatacağım.
Geniş düz bir arazide verimli toprakların ortasında insanlık tarihinin bilinen ilk kentlerinden birisi vardı. Bunun adı Çatalhöyük’tü.
Bugünkü Konya şehrinin 52 km. güneydoğusunda, Hasandağı'nın yaklaşık olarak 136 kilometre uzağında, Konya Ovası'na hakim bir yerde kurulmuş bir şehir, Çatalhöyük.
Çatalhöyük, bugün Konya'nın Çumra ilçesine bağlı Küçükköy yakınlarında, milattan önce 7000 yıllarından itibaren Cilalı Taş Devri ve Bakır Çağı'nda yerleşim yeri olarak kullanılmış. Yapılan kazılarda arkeolojik kalıntıları bulunmuş. Çatalhöyük doğu ve batı yönlerinde, yan yana iki höyükten oluşmaktadır.
Günümüzden yaklaşık dokuz bin yıl önce, Çatalhöyük’te yaşadığınızı düşünün. Çatalhöyük, yerleşik yaşamın ilk örneklerindendi. Yerleşik bir hayat sürmeye başlamışlardı. Özel mülkiyet doğmuş ve tarım yapmada oldukça ileri gitmişlerdi. Bu yerleşim yeri, nüfus bakımından çok kalabalıktı.
Çatalhöyük kentinde evler birbirine bitişik, yan yanaydı ve sokak neredeyse yoktu. Evlerin kapısı yoktu ve evin giriş kapısı evin üstündeki damda yer alan bacadan giriş yapılmaktaydı.
Önce merdivenle evin damına çıkan insanlar, bu şekilde damdaki kapıdan girdikten sonra, merdivenle aşağı inerek odaya giriş yaparlardı. Halk geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktaydı. Aynı zamanda avcılıkta ustalaşan yetenekli kimseler de vardı. Tarım devrimiyle birlikte toprağı ekip biçmesini biliyorlardı.
Buğday, arpa ve yulaf gibi bitkileri yetiştirmeyi öğrenmişlerdi.
Aynı zamanda evcil hayvanları da vardı ve bunları evlerinin yakınlarında besliyorlardı. Keçi ve koyun yetiştirip bunlarla beslenirlerdi. Her hanede aile sayısı aşağı yukarı beş on kişiden oluşmaktaydı.
Yaşadıkları evler genellikle bir ana oda, bir de yiyecek depolama yeri olarak kullandıkları yan odadan oluşurdu. Sabah erkenden tarlaya gider, tarlada çalışır, öğle vakti sıcaklığın iyice arttığı zamanda ise evlerine gelir, yemeklerini yer ve evin ana odasında biraz uyuyup öğle uykusu çekerlerdi. Vakitlerini, çoğunlukla ana odada geçirir, yemeklerini burada yer, sonra karşılıklı sohbet yaparlardı.
Akşam serinliğinin başladığı vakitte damın üzerine çıkar, oradan Güneş’in batışını seyreder ve karanlık iyice çöktüyünde yıldızların altında sohbet etmeyi seviyorlardı. Ay ışığı altında sohbet etmenin tadı ise onlar için, bambaşka bir duyguydu. Güneşin batışından iki iki buçuk saat sonra, yıldızları seyrederek uykuya dalmaktan hoşlanır, sabahın erken sahatinde Güneş doğmadan uyanır sabah serinliğinde tarladaki işlerini yapmaya giderlerdi.
Kaybettikleri yakın akrabalarını sohbet ettikleri odalarının içine gömerlerdi. Ahiret inançları vardı ve ölünün ruhunun aileyi koruduğuna inanırlardı. Bu nedenle ölen yakın akrabalarını odanın içine gömmüşler.
Zanaat ve sanat hayatlarının önemli bir parçasıydı. Çanak çömlek gibi yaptıkları araç ve gereçleri ihtiyaçlarına göre her geçen gün geliştirmişler, yeni eşyalar tasarlayabiliyorlardı.
Çanak çömlek yapımı için belirli günlerde herkes çanağını getirir, üst üste dizerek orkatlaşa ateşte pişirerip kızartarak çanak çömleklerini yaparlardı.
Zihinlerinde tasarladıkları sanat zevklerini ihmal etmeyip bunları çanak çömleklere nakşetmişler. Hatta evlerinin duvarlarına resimler bile yapmışlardı. Çatalhöyük insanları, refah ve zenginliklerini borçlu olduklarını düşündükleri verimli toprakları, anaları gibi görmüşler.
Beslenmelerini ve geçinmelerini sağladıkları tarım faaliyetlerinde kadınların önemli rolü vardı.Bu nedenle kadınlar, onlar için çok değerliydi. Kadınlarına önem vermişlerdi.