Mutluluğun Sırları

Mutluluğun Sırları

Hayatta insanların tek bir gayesi vardır o da mutlu olmaktır. Mutlu olmanın yolları nedir? Acaba mutlu olmak için insanlar ne yapmalıdır.

MUTLULUĞUN SIRLARI

 Hayatta insanların tek bir gayesi vardır o da mutlu olmaktır.  Mutlu olmanın yolları nedir? Acaba mutlu olmak için insanlar ne yapmalıdır. En azından mutlu olmak için arayışa girip sırayla mutluluğa giden o basamakların neler olduğunu bilmek gerekir. Eğer bunu merak ediyorsanız bu makaleyi okuyunuz.

 Birçok insan var ki bunu bilmiyor, yani neden yaşadığını neden okuması gerektiğini, neden bir işe girerek meslek sahibi olması gerektiğini veya neden ibadet ettiğini ya da neden ibadet etmesi gerektiğini bilmiyor. Ve bu insanlar amaçsız bir şekilde yaşayıp gidiyorlar. Çoğu insan niçin yaşadığını bile bilmiyor, ölüp gittikleri zaman da ne adları belli ne sanları. İnsanların büyük bir kısmı yarından endişe ederken bugünü unutur. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşar...  Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar ancak hiç yaşamamış gibi ölüp giderler.

     Birçok insan para kazanmak için çalışıyor bunun için sağlığını kayıp ediyor, sonra sağlıklarını kazanmak için ise kazandıkları parayı harcayan insan.

     Mutluluk hayatın zirve noktasıdır. Yaşamın temel gayesidir. Ulaşılması gereken son noktadır. İnsanlar için hayatta tek şey önemlidir o da mutlu olmaktır. Aslında insanlar bilerek veya bilmeyerek, bilinçli veya bilinçsiz olarak mutlu olmak için meslek edinir, mutlu olmak için para kazanır, mutlu olmak için evlenir. Düşünmek gerekir acaba mutlu olmak için ne yapmalı veya nelere dikkat etmeli?

Mutluluğun temel anahtarları nelerdir, hiç düşündük mü? Mutluluğun temel anahtarları

 -özgürlük

-ekonomik güç

-ilim

-adalet

-ahlâk

-sağlık

-aile hayatı

1.  Özgürlük:

Özgürlük bir şeyi yapma veya yapmama, belli bir şekilde davranıp davranmama halidir. Başka bir tabirle bireyin serbest hareket etme gücüdür. Seyahat, yerleşme, haberleşme, düşünce ve basın özgürlüğü gibi çeşitli özgürlüklerden bahsetmek mümkün.

 İnsanlar mutlu olmak istiyorsa özgür düşünmeli ve hür iradesine göre karar vermelidir. Özgürlüğü olmayan bireyin mutlu olması söz konusu olamaz. Bu nedenle milletler özgürlük uğruna, hürriyetlerini elde etmek için düşmanla savaşma kararı, özgürlüğüne gölge düşürmek isteyen baskıcı yöneticilere karşı baş kaldırmak istemesi kadar doğal bir istek olamaz.  Çünkü özgürlük elden gitti mi mutluluk da elden gider. Yaşamanın bir kıymeti olmaz. Özgür olmayan bir millet için toprağın altı üstünden daha hayırlıdır.

Neden özgürlük bu kadar önemlidir. Düşman ahlak, namus ve kültürel değerleri yok ediyor. Düşman, tutsak aldığı milletin ekonomik özgürlüğünü alım gücünü kırar. Millet olarak alçaltarak küçümser ve zelil durumuna düşürür. Esaret altında veya bugünkü tabirle manda altında kalan milletin can güvenliği olmaz, hayat şartları çekilmeyecek kadar zorlaşır, yaşam şartları şansa kalır. Nerede ve ne zaman bomba patlayacağı belli olmaz. İşe çıktığında acaba akşama sağ mı selamet mi geleceğim diye korku ve endişe içinde olunur. İşte bu nedenle mutlu olmanın birinci anahtarı özgürlüktür. Özgür olacaksın, hürriyetine ket vuracak hiçbir engel olmayacak.

Ama bunu unutmamak gerekir ki özgürlüğün en püf noktası özgürlüğün bir sınırı vardır. Bir milletin özgürlük ve egemenliği bir başka milletin egemenliğinin ve özgürlüğünün başladığı yerde biter. Aynı şekilde toplumda yaşayan birey için de aynı şeyi söylemek mümkündür. Bir bireyin özgürlük sınırı, bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.  

    Özgürlük bir insanın doğduğu andan itibaren sahip olduğu vazgeçilemez ve devredilmez bir haktır. Haklar ise özgürlükleri gerçekleştirmek için bireylere tanının yetkilerdir. İnsanlar, hak ve özgürlükleri uğruna tarih boyunca pek çok mücadele vermiş pek çok sınavdan geçmiştir. Özgürlük soyut, hak somuttur.

 2.   Ekonomik bakımından yeterlilik: Ekonomik bakımından bir ferdin kendi geçimini sağlayabilecek güçte olmalıdır. İstenilen şeyleri alabilecek para, istenilen yiyecekleri alabilecek gelir olmalı. Bir insan istediği şekilde evini dizayin edebilmeli.  Yani ekonomik yönden özgür olmak için bir meslek sahibi olunmalı. İşte insanların bir meslek sahibi olmak istemelerinin sebebi bu. Bundan dolayın insanlar okulda okuyor ki iyi bir meslek sahibi olsunlar diye. Yalnız şunu da unutmamak gerekir ki; - Önemli olan; hayatta "en çok şeye sahip olmak" değil, "en az şeye ihtiyaç duymaktır. Az isteklerle mutlu olmaya çalışılmalıdır. Çünkü insan arzuları sınırsızdır. Bu nedenle hedef iyi meslek edinerek kariyer sahibi olmak olmamalıdır. Hedef mutlu olmak için meslek sahibi olunmalıdır. Yani hedef, para kazanmak olmamalı, böyle olunursa bu insanı bencilliğe ve cimriliğe götürür. Bencil ve cimri insanlar mutlu olamazlar.

 3. İlim:   İnanları Mutluluğa götüren şeylerden birisi de İlim’dir. İlim İnsan hayatına birçok kolaylıklar sağlar. İlim bir aydınlıktır tıpkı bir ışık gibi. Geleceği aydınlatan gösteren bir ışık gibidir. Karanlığın düşmanı nasıl ışıksa, cehaletin de düşmanı ilimdir. Işığın olmadığı yerde karanlık, ilmin olmadığı yerde cehalet vardır. Cehaletin olduğu topraklardaki insanlar cahil olur. Cahil insanlar devlet kuramazlar. Cehaletin hüküm sürdüğü topraklarda fitne olur. Ayak baş, baş ayak olur. Saygı yok olur kin ve nefret kılıç olur baş keser. İnsan duyguları tamamen altüst olur. Cahil insanlar ne zaman nasıl karar vereceğini bilemez, verse bile sağlıklı ve akılcı bir karar veremez. İlimden nasip almayan milletlerin yaşadığı yerlerde zillet topluma hâkim olur, zulüm altında insanlar inler.

Bugünün teknolojinin insan hayatına sunduğu bütün her şey ilmi çalışmalar ve sonrası elde edilen buluşlar sonucunda olmuştur. İşte insanların ilim öğrenmek zorunda olmalarının sebebi bu. Düşman ilim ve bilim yönünden ileri gitmemeli. Ya da ilim ve bilim yönünden düşmandan geri kalmamak gerekir. İlim, bilim ve teknoloji yönden düşmandan geri kalırsak; düşman ilim gücüyle teknoloji sayesinde vallahi ezer geçer. Düşmanın acıma duygusu yoktur. İlimin Çin’de de olsa alın denmesinin sebebi budur. Bu nedenle ilim niçin öğrenilmeli diye sorduğumuzda:

    -iyi bir meslek için,

    -hayat şartlarını kolaylaştırmak için,

   -düşmana tutsak olmamak ve yenilmemek için;

                                                                                            İlim öğrenilmelidir.

 4.  Adalet ve Devlet: İnsanı Mutluluğa  ulaştıran merdiven basamaklarından birisi de Adalet ve adaleti uygulayabilecek bir devlet’in olması gerekir. Adaletin olmadığı yerde mutlu olunamaz. Herkesin sınırları vardır. Özgürlüğün sınırı bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter. Ekonomik refahının sınırı bir başkasının haklarına gölge düşürecek düzeyde olmamalıdır.

   Ama ne yazık ki insanların çoğunluğu böyle düşünmüyor. Çıkarcı insanlar, bencil insanlar ve kapitalizmin öğretilerini ve ritüellerini ilke edinenler günümüz dünyasında oldukça çok sayıdadır ve böyle düşünmüyorlar.   Kıskanç insanların düşünceleri, yaptıkları fiiliyatlar da mutluluklar önünde bir engel teşkil etmektedir.

Bir grup insan var ki ister ki bütün dünya kendi önlerinde diz çöksün, bütün sular bunlar için aksın, bütün yağmurlar bunlar için yağsın. İsterler ki; Yaratıcı kudret bütün her şeyi bunlar için yaratsın. Elleri vardır çalışmaktan hoşlanmazlar. Nefesleri vardır adaletten yana solumazlar. Zekâları vardır ama akıllarını kullanmak istemezler. Kendi mutlulukları için dünyayı bile yakmaktan kaçınmazlar. Bunlara hayvan desen hayvanlara hakaret. Soygunculuk, hırsızlık, tefecilik, banka kartlarının şifrelerini çözerek hesaptan para çekmeye kalkışan insanlar; işte bu gibi bencil ve çıkarcı kimselerin hakkından gelmek için hukuk kanunları ve hukuk kurallarını uygulayarak adaleti sağlayabilecek güçte egemen bir devletin varlığı şarttır.

           Adaletin olmadığı yerde mutlu olunmaz. Her şeyden önce bir yerde adaletin olması için önce devletin adil olması gerekir. Adaletsiz bir devletin varlığı topluma bir yüktür. Adaletsiz bir devletin varlığı bir kambur gibi topluma ağırlıktır. Toplum adaletsiz bir devlet altında ezilir. Bu nedenle devletin adaletli olması gerekir.

 5. Ahlak:  Bizi mutluluğa götüren basamaklardan birisi de Ahlak’tır. Ahlak saygı ve sevgidir. Sevmek ve saygı göstermek insana mutluluk getirir. Birisi insana saygı gösterdi mi o insan mutlu olur. Bir insan birisini sevdi mi o sevgi de insana mutluluk verir. Ahlak insanlara bir sorumluluk yükler. Her meslekte ahlak kuralı olmalıdır. Ahlaksız birinin elindeki teknoloji bir atom bombası gibi patlar ve toplumu yok eder.  Ahlaksız bir iş adamı veya bir meslek sahibinden topluma ve insanlığa bir fayda gelmez, tam tersine ahlakı olmayan bir meslek sahibi topluma zarar getirir. Ahlaksız bir öğretmen öğrencisini kötü yola sürükler. Böyle bir öğretmen doğru olmaya değil kötü olmaya teşvik eder.

     Toplumun güvenliğinden sorumlu ahlaksız bir polis,  hırsızlar ve tefecilerle işbirliğine girer. Bireylerin sağlığından sorumlu olan bir doktor ahlaksız olursa organ mafyası ile irtibata girerek insanlarıın organlarını mafyaya satar. Ahlaksız bir Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin gibi kendi vatanını satar. Hem de tek kurşun atmadan kendi topraklarını kendi kutsal vatanını düşmana çiğnetir.

Bu nedenle Ahlak insanları mutluluğa götüren en temel değerlerden biridir. Zaten hak dinlerin gayesi de ahlakı topluma yerleştirmektir. Bir başka tabirle İslam Dini'nin önderi Hz. Muhammed (s.a.a) ahlaklı bir toplum oluşturmayı hedeflemiştir. Bir toplumda ahlak olmazsa mutluluk da olmaz.  Kur’an ayetlerinin dörtte üçü ahlak kuralları ile ilgilidir.  

Ahlakın olmadığı yerde hırsızlık olur. İnsanlar birbirlerini kandırır birbirlerini aldatırlar. Zina başını alıp gider, namus ve iffetten söz etmek mümkün olmaz. Basiretsiz insanlar topluma musallat olur. Erdemli ve onurlu bir hayatın yerine zillet hâkim olur. Yalan, dolandırıcılık ve rüşvet toplumda bir güvensizlik doğurur. Ahlak’ın olmadığı bir yerde toplumu bir arada tutmak mümkün olmaz. Zira insanın kendi kurdu kendisi olur. Daha güçlü olan bir diğerine haksızlık etmekten çekinmez. Kimse kimseden hesap soramaz. Çünkü ahlaksızlığın olduğu bir yerde devlet olmaz. Ahlaksızlığın olduğu yerde bir devlet olsa bile kısa sürede böyle bir devlet yıkılır. Toplumun kendisi kendisine düşman olur. Saygı kalkar terbiyesizlik topluma hâkim olur.

    6.  Sağlık:  Hiç düşündük mü bu sağlığın kıymetini. Sağlığımız elden giderse mutlu olabilir miyiz? Gözümüz olmazsa güzellikleri göremeyiz. İnsanlar güzel şeyleri duyduğunda veya güzel şeyleri gördüğünde mutlu olur. Güzelliğimiz, duyu organlarımız ve diğer bütün bizi yaşatan vücut organları var. Bunların önemini biliyor muyuz? Bu organları ve bizi bize veren yaratıcıyı biliyor muyuz? Allah’a karşı bunun şükrünü acaba ne kadar yerine getirebiliyoruz. Eğer her şey yaratıcının elindeyse şayet buna inancımız tamsa nasıl hareket etmemiz gerekir hiç düşündünüz mü?

    Yani kısaca sağlığımız ile ilgili şunu söylemek istiyorum. Bu sağlığımıza karşılık Allah’ın nimetlerine şükür etmeli. Hem Allah’ın arzında yaşayıp hem Allah’a düşmanca bir hayat sergileyerek mutluluk yoluna ulaşılamaz. Çünkü fıtrat yaratıcının muhabbetine muhtaçtır. Fıtrat ibadetlerle Yüce Kudret’in huzuruna çıkarak onunla muhabbet etmek ister.

Yaratıcıyı anmayan fıtrat huzursuzdur.  Fıtrat dünya mutluluğunun yanında ahret mutluluğunu da ister.

Bu nedenle Fıtratında Allah sevgisini ve Allah korkusunu barındırmayan insanlarda can sıkıntısı eksik olmaz.

Sağlıkla ilgili son olarak şunu söylemek istiyorum, sağlığın kıymetini bilmek ve bu sağlık nimetinin şükrünü yapmak gerekir. Sağlık nimetinin şükrü ibadettir. İbadet ile Allah’a yakınlaşmak lazım, aksi durumda mutluluğa giden kapılardan birisi yüzünüze kapanır. İbadetler hem insanın psikolojik ve ruh yapısı için gereklidir hem de Allah’a ibadet insana bir güven duygusu verir.

 7.  Aile Hayatı: Mutluluk anahtarlarından birisi de iyi bir aile hayatı kurmaktır.  Aile hayatının olmadığı yerde mutluluk olmaz. Kültürümüzde aile vatan sevgisi gibi kutsal değerler arasındadır. İnsanlar ailelerini korumak için vatan edinir. Vatanı ailenin refah ve mutluluğu için korur. Düşünün bir insanı ki, para var, şöhret var, nam var, sahip olduğu bir tahtı var ama düzgün bir aile hayatı yok. Evine geldiğinde hoş geldin diyen bir eşi yok, boynuna sarılacak oğlu veya kızı yok böyle bir şahıs ne kadar mutlu olabilir ki. Mutluluğun en zirve noktası muradına ereceği bir eşi ve o güzelim eşinden olacak çocukları işte mutluluğun en püf noktası burasıdır.

İnsan kendisine böyle bir gelecek oluşturmak için çalışırsa ancak mutluluğa giden yolu bulabilir.  Yukarıda saydığımız bu yedi hususiyetten her hangi birisi olmazsa mutlu olunamaz.

Ülkedeki yönetimi elinde bulunduran devlet veya iktidar, ülke içinde yaşayan insanların refah ve mutluluğunu sağlayarak adaleti koruyacak kudrette olmalı. Böyle bir devlet güvenliği sağlaya biliyorsa o devlete yaşasın denir.

Google+ WhatsApp