Kurtuluş Savaşı'nın Başlaması ve Cepheler

Kurtuluş Savaşı'nın Başlaması ve Cepheler

Türk İstiklal Savaşı'nın Başlaması ve Yapılan Muharebeler

Türk kurtuluş Savaşı; içte saltanata, Ermenilere, Rumlara, bazı Kuvay-ı Milliye liderlerine ve Anadolu’da çıkan isyanlara karşı, dışta ise; İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan gibi işgalci devletlerine karşı yapıldı.  

Düzenli Ordunun Kurulması:

     Mondros Ateşkesi’ne göre Osmanlı orduları dağıtıldığı için Türk kurtuluş Savaşı’nın askeri safhasını Kuvay-ı milliye birlikleri başlattı. TMMM açıldığı sırada Osmanlı Devleti’nden kalmış eldeki tek düzenli askeri birlikler Doğu Anadolu’daki 15. Kolordu idi. Bu kolordunun başında bulunan Kazım Karabekir Paşa tüm baskılara rağmen elindeki birlikleri dağıtmamış ve Milli Mücadeleye destek olmuştur.       

     Batıda ise Kuva-i Milliye Birlikleri vardı, fakat; Kuva-i Milliye birliklerinin Yunan ilerleyişini durduramayışı ve halktan zorla malzeme almaları, yeni devletin yeni ve düzenli bir orduya sahip olma gerekliliği sebebiyle düzenli ordu kuruldu.

        Bu sebeple Kuva-i Milliye birliklerinin Milli Savunma Bakanlığı emrine verilmesi için düzenleme yapıldı.

İsmet İnönü Batı Cephesi Komutanlığına, Refet Bele ise Güney Cephesi komutanlığına atandı.

İsmet bey’in Batı Cephesi’ne tayninden sonra 8 Kasım 1920’de düzenli ordunun kurulması için karar alındı.

     10 Kasım 1920’de Bilecik’e giden İsmet bey, ilk iş olarak emrindeki Kuvay-ı Milliye birliklerini düzenli ordu haline getirmeye başladı. Böylece, Batı Cephesi’ndeki kuvvetler birleştirilerek düzenli ordu kuruldu.

     Düzenli orduya geçiş aşamasında İstiklal Mahkemeleri kurularak askerden kaçmalar önemli ölçüde engellendi. Böylece 1921 başlarında Kuvay-ı milliye Birlikleri büyük ölçüde düzenli biriliklere dönüştürüldü.

     Mustafa Kemal Paşa; " Para vardır veya yoktur. Ama ordu mutlaka olacaktır" demiştir.

     DOĞU CEPHESİ

 Doğu Cephesi'nde İngilizlerin desteklediği Ermenilere karşı yapılmıştır. 

I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlılara karşı İtilaf devletleri safında yer alan Ruslar 1918 Brest – Litowsk Antlaşması’yla 1878’de Osmanlılardan aldığı Kars, Ardahan ve Batum’u geri verdi.

Bu durum karşısında Türk Ordusu Batum’dan Bakü’ye kadar olan yerlere girmişti. Fakat bu topraklar uzun süre elde tutulamadı. Çünkü Mondros Ateşkes Antlaşması’nın hükümleri gereği Türk Ordusu 1914 sınırlarına geri çekildi.

      KURTULUŞ SAVAŞI'NDA ERMENİLERLE SAVAŞ VE GÜMRÜ ANTLAŞMASI( 3 Aralık 1920):

Ermeniler, Osmanlı toplumu ile uyumlu olduğundan kendilerine “Millet-i Sadık” adı verilmiştir.

     Ermeni sorunu ilk defa 1878 Berlin Antlaşması ile gündeme geldi.

    Rusya ve İngiltere Ermenileri kendi çıkarları için kullandılar. Bu kışkırtmalar neticesinde Ermeniler Anadolu’da huzursuzluk ve toplu katliamlar yaptılar. Bunun üzerine 1915’te Tehcir Kanunu çıkarılarak; Erivan ve Suriye’ye sürüldüler. Brest-Litovsk Antlaşmasından sonra, Türk Ordusu Kafkasların önemli bir bölümünü ele geçirmişti. I. Dünya savaşını kaybedip Mondros Mütarekesi gereği ordumuz Anadolu'ya çekilince (1918) ortaya çıkan boşluğu Ermenistan ve Gürcistan doldurdu. Ermeniler İngilizlerin kışkırtmaları ile Erzurum Oltu’ya kadar ilerlediler. Sivil halka zulüm ve katliam yaptılar. Gümrü, Iğdır, Erzurum-Oltu, Van, Bitlis, Kars ve Nahcivan’a saldırdılar ve toplu katliamlar yaptılar.

      TBMM'si 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir'i tam yetki ile Doğu Cephesi Komutanlığına atadı. Böylece yeni devletin ilk cephesi kuruldu. Ermeniler Kazım Karabekir tarafından, Kars Zaferi ile bozguna uğratıldılar. Kazım Karabekir 30 Kasım’da Kars’ı, 7 Kasım’da Gümrü’yü ele geçirdi. Ermeniler yenilince barış istediler. Görüşmelerde TBMM'ini Kazım Karabekir, Erzurum Milletvekili Süleyman Necati Bey, Erzurum Valisi Hamit Bey, Ermenistan'ı ise Başbakan Aleksandr Katisyan ve beraberindekiler temsil etti. 

3 Aralık 1920’de Ermenilerle Gümrü Antlaşması’nı yaptı. Yapılan bu antlaşmaya göre:

 -Ermeniler işgal ettikleri Sarıkamış, Kars, Kağızman ve Iğdır’ı bize geri verdiler.
-Aras Nehri sınır olacak, Kars ve Çevresi TBMM Hükümeti’ne bırakılacaktır.
-Sevr Antlaşması’nı ve TBMM’nin kabul etmediği diğer antlaşmaları Ermenistan da kabul etmeyecekti.
-Ermenistan ile TBMM arasındaki sınır Çıldır Gölü ile Aras nehri olacaktı.
-Ermenilerden Türklere karşı silah kullanmayanlar geri dönebilecekti.
 
      Antlaşma’nın önemi:
 -Gümrü Antlaşması TBMM 'nin uluslararası alanda kazandığı ilk başarı ve imzaladığı ilk siyasal antlaşmadır.
-Ermeniler TBMM’yi tanıyan ilk devlet olmuştur.
-Sevr’in geçersizliğini gösteren ilk antlaşma olmuştur.
-TBMM’nin gücü ve otoritesi artmıştır.
-Doğu cephesi kapanmış, buradaki birlikler Batı’ya kaydırılmıştır.
 
Uyarı:Kâzım Karabekir Kurtuluş Savaşı’nı; “İstiklâl Harbimiz” adlı eseriyle kaleme almıştır.
 

Not 1: Gümrü Antlaşması'nın imzalanmasından hemen bir gün sonra, Ermenistan,  Kızılordu'nun saldırısına uğradı ve  Erivan Sovyetlerin eline geçti.  Sovyet Ermenistan Cumhuriyeti'nin kurulması ile Gümrü Antlaşması'nın onaylanması askıya alınmış, antlaşmanın yürürlüğe girmesi mümkün olmamıştır.  

Not 2:  Doğu Cephesi'nde kazanılan zafer doğu sınırlarının belirlenmesinde yararlı olmuş, önce 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması, daha sonra 13 Ekim 1921 Kars Antlaşması ile ufak değişikliklerle Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınır belirlenmiştir. Gümrü Antlaşması, TBMM'nin imzaladığı ilk antlaşma olmasından dolayı önemlidir. 

    

  General Harbourd Raporu:

      Ermenilerin Doğu Anadolu’da katlettikleri halkımızın resimleri çekilerek dünya kamu oyuna sanki katledilenlerin Ermeni olduğu, katledenlerin ise Türkler olduğu şeklinde yalan haberler yayınlıyorlardı. Türkler barbar ve vahşi olarak Dünyaya tanıtılıyordu. Bu durum üzerine itiraz eden TMBB hükümeti bu tür haberlerin asılsız olduğunu ve çarpıtıldığı vurgulandı. Sonunda Milletler Cemiyeti adına ABD’li General James G.

      Harbourd; başkanlığında bir heyeti Doğu Anadolu’ya gönderdi. Heyet hazırlandığı raporda, Ermenilerin Doğu Anadolu’da soykırıma uğramadığını ve nüfusça çoğunlukta olmadıklarını ortaya koymuştur.

     Böylece Ermeniler ve işbirlikçilerin propagandalarının gerçek dışı olduğu tarafsız incelemeler ile ispatlanmış oldu.

 Kâzım Karabekir tarafından Doğu Anadolu alınınca; İngilizler işgal ettikleri Batum’dan çekildiler. Bunun yerine Gürcüler Batum’a girdiler. 23 Şubat 1920’de Gürcistan’la da bir antlaşma yapıldı. Yapılan bu antlaşmaya göre Batum bize verildi. Fakat Ruslarla yapılan Moskova Antlaşmasıyla Batum tekrar Gürcistan’a geri verilmiştir. Bu durum Misak-i Milli sınırlarımızdan verilen ilk tavizdir.                                          

    GÜNEY CEPHESİ

    Bu cephede; Fransa ve Ermenilere karşı savaşılmıştır.

Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra bu bölgeye İngilizler girmiş daha sonra Fransızlara bırakılmışlardı.
    Fransızların işgal ettikleri yerlerde Ermenilerle işbirliği yaparak halka kötü davranması, milli ve manevi değerleri hiçe sayması halkın direnişine yol açmış ve Güney Cephesi kurulmuştur.
   Yöre halkının yoğun direnişi sonunda; Maraş 11 Şubat 1920’de, Urfa 10 Nisan 1920’de Fransız işgalinden kurtarıldı.
    Antep üstün Fransız kuvvetlerine karşı on bir aya yakın kahramanca karşı koymuş, 6000 evladını ve Üsteğmen Mehmed Said Bey’i (Şahin Bey’i) şehit vermiş, 9 Şubat 1921’de Antep Fransızların eline geçmiştir.
 
 
Uyarı:  -TBMM’nin açılmasından önce kurtarılan iki şehir Maraş ve Urfa’dır. Bu TBMM’nin açılmasında büyük bir moral kaynağı olmuştur. Bu nedenle düşmana karşı üstün direniş gösteren Antep'e"Gazi, " Maraş'a"Kahraman", Urfa'ya"Şanlı" unvanları TBMM'si tarafından sonradan verildi.

    Sakarya zaferinden sonra Fransızlarla  20- Ekim- 1921'de Ankara Antlaşması yapıldı.

Anlaşma ile; Fransızlar Hatay ve İskenderun hariç güney illerimizi boşalttılar.

 Böylece Güney Cephesi kapandı.

 Not: Güney Cephesi, diğer cephelerden farklı olarak düzenli ordunun katkısı olmadan, yöre halkının bölgesel güçleriyle Fransız işgalinden kurtarılmıştır. Yani Kuva-i Milliye’nin en etkili olduğu cephe Güney cephesidir.   

 25 Aralık 1921’de Fransızlar Antep’ten çekildi. Ayrıca Adana’da Fransız birliklerine ve Ermeni intikam taburlarına karşı başarılı savunmalar yapılmış, Fransızlar 5 Ocak 1922’de Adana’dan tamamen çekilmiştir

  Not: Bu cephe Sakarya savaşı sonrasında.

   Kurtuluş Savaşı’nda İtalya İle İlişkilerimiz:

   Kuşadası-Antalya arasını işgal eden İtalyanlara karşı bir cephe açılmamıştır. Bunun nedeni İtalyanların İzmir ve çevresinin Yunanlılara verilmesinden dolayı kırgınlık içinde bulunmaları, bu nedenle Kuvay-ı Milliye hareketini kismen desteklemeleridir. İtalyanlar II. İnönü Muharebesi’nin kazanılmasından sonra işgal ettikleri toprakları terk ederek Anadolu’dan çekilmişlerdir (5 Temuiz 1921).

     BATI CEPHESİ MUHAREBELERİ VE SONUÇLARI

     15 Mayıs 1919’da İzmir’in İşgali ile başladı.

    Başta; İzmir olmak üzere Batı Anadolu’da yaşanan Yunan işgalleri ve katliamları karşısında bölgedeki halkın ve ordu mensuplarının desteği ile Kuva-i Milliye birlikleri oluşturulmuştur. Böylece Batı Anadolu’da Ayvalık, Bergama, Soma, Akhisar, Salihli, Aydın ve Nazilli cepheleri oluşturulmuştur.

      Çerkez Ethem Olayı:

      Batı Anadolu’da Yunan, işgallerine karşı direnmiş, TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmaların bastırılmasında Çerkez Ethem önemli rol almıştır.

    Çerkez Ethem Başkanlığındaki ve emrindeki Kuvayi-i Seyyare birliklerine güvenerek Batı Cephesine atanan İsmet ve Refet Beylerin komutanlıklarına itiraz etmiştir. Aralık 1920’de ayaklanmıştır. I. İnönü Zaferinden sonra Çerkez Ethem isyanı bastırılmıştır.

      I. İnönü Muharebesi (6-10 OCAK 1921):                                  

            Sebepleri: Savunma savaşıdır. Sevr’i uygulatmak için TBMM’ye baskı yapmak isteyen İngilizlerin kışkırtmasıyla, Yunanlılar başlatmıştır.Çerkez Ethem ayaklanmasını fırsat bildiler.

Sonuçları:
• Çerkez Ethem İsyânı sırasında saldırıya geçen Yunanlılar, yenilerek geri çekilmiştir.
• Yeni kurulan düzenli ordunun ilk zaferidir.
 
 Zaferin İç Politikadaki Etkileri:
• Bu zaferle TBMM'ne duyulan güven arttı. 
• Yeni Devletin ilk Anayasası olan Teşkilât- Esâsîye yürürlüğe girmiştir (20 Ocak 1921)
• İstiklâl Marşı kabûl edilmiştir (12 Mart 1921).
• Halkın TBMM’ye güveni, dolayısıyla, düzenli orduya katılım artmıştır. Bu arada, İsmet (İnönü) generalliğe yükseltilmiştir.
• İsmet Bey Generalliğe yükseldi.   
 
 Zaferin Dış Politikadaki Etkileri:
Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalandı.
Fransa ve İtalya, Anadolu’yu işgâllerinin mâcera olduğunu düşünmeye başlamışlardır.
Fransa,TBMM ile ateşkes imzalamış, bundan sonra da, İtalya ile birlikte İngiltere’ye baskı yaparak, Yunanistan’ı barış masasına oturtmaya çalışmışlardır.
Londra Konferansı bu baskının bir sonucudur.

Fransa barış antlaşması yapmak için, TBMM’nin kendini kanıtlamasını beklemiştir.                 

        Londra Konferansı (23 şubat - 12 mart 1921)

            İtilaf Devletleri Türk Ordusunun I. inönü Zaferi'ni kazanması üzerine Londra'da bir Konferans toplanmasını kararlaştırdılar. I. İnönü Zaferi işgalci devletler arasındaki anlaşmazlığı iyice su yüzüne çıkardı. İşgalci devletlere göre işgal bir maceraya dönüşmüştü.

Konferansın toplanma amaçlarını  şu şekilde özetleyebiliriz:

 - I. İnönü Savaşı'nı Türk ordusunun kazanması

 -Fransızların Güneydoğu Anadolu'da büyük bir direnişle karşılaşması

 -İtalyanların Anadolu'nun paylaşımından memnun olmamaları

 -Yunan ordusunun toparlanmasını için vakit kazanmak istememeleri. 

 İstanbul Hükümeti ile birlikte Ankara Hükümeti de temsil edildi. Ancak Mustafa Kemal, doğrudan davet edilmedikleri takdirde konferansa katılmayacaklarını ilgili devletlere duyurdu. Bunun üzerine İtalya aracılığı ile TBMM Hükümeti konferansa davet edildi.

TBMM bu konferansa katıldığında isteklerinin tümü ile kabul edilmeyeceğini bildiği halde katılmıştır. Londra Konferansı'na katılmasındaki amacı:

  -Türk milletinin halklı davasını ve Misakımilli'yi dünya kamuoyuna duyurmak

  -TBMM'yi hukuken tanıtmak

  -Yeni kurulan orduya zaman kazandırmak

- “Türkler barışa yanaşmıyor, savaşı uzatıyorlar" diyerek yapılan propagandaları çürütmek

 -Barış yanlısı olduğunu dünyaya duyurmak için bu toplantıya katılmışlardır 

Konferansa Osmanlı Hükümeti de davet edilmişti. İtilaf devletlerinin konferansı her iki tarafı (Osmanlı ve TBMM) davet etmelerindeki amaçları

- TBMM delegeleri ile Osmanlı Hükümeti arasında anlaşmazlık çıkarmak.

-Ve bu ortamdan faydalanarak ufak tefek değişiklikler yaptıkları Sevr'i kabul ettirmekti.

 Ancak toplantıya başlandığında  Sadrazam Tevfik Pasa " Söz milletimin asıl temsilcilerine aittir. Bundan dolayı Anadolu Kuruluna söz verilmelidir " dedi. Böylece İtilaf devletleri toplantıdan umduklarını bulamadılar.

Osmanlı Sadrazamı yeni devletin Anadolu'da kurulduğunu kabul ediyordu.

Sonuç:İtilaf Devletleri TBMM Hükümetini resmen tanımış oldu. Londra Konferansı’nda kabul ettirilmek istenen maddeler “Sevr Antlaşması” nın aynısı olduğu için TBMM tarafından kabul etmemiştir.

    Moskova Antlaşması (16 MART 1921):

    -Sovyet Rusya ile yapıldı. Doğu sınırımız güven altına alındı.
    -Sovyet Rusya Yeni Türk Devletini tanıdı. Misak-ı Milliyi kabul etti.
    -Birinin tanımadığı antlaşmayı diğeri tanımayacaktı

    Not: İlk defa Misak-ı Milli; Batılı büyük bir devlet tarafından kabul edilmiş oldu. 

         İstiklal  Marşının Kabulü (12 mart 1921)

         Osmanlı Devleti'nin bir milli marşı yoktu. Fakat artık Anadolu'da milliyetçilik ilkesine dayanan yeni bir Türk devleti kurulmuştu. Bu sebeple Kurtuluş savaşımızın ruhunu ve milletimizin bağımsızlık isteğini dile getirecek bir marşın yazılması gerekiyordu. Bu amaçla 1921 yılı başlarında bir yarışma açıldı. Yarışmaya 724 şiir katıldı.

     Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey (Tanrıöver) marşı, ünlü şair Mehmet Akif Beyin (Ersoy) yazmasını istiyordu. Ancak şair Mehmet Akif Ersoy, yarışmada kazanana verilmek üzere konulan 500 liralık ödülü istemediğinden yazmak istemedi. Yarışmada hiç bir şiir milli duygularımızı ifade için yeterli bulunmadı. Bunun üzerine ödülün söz konusu edilmeyeceği bildirildi. Böylece, Kurtuluş Savaşı'nın derin heyecanını benliğinde duyan, Mehmet Akif en güzel şiirlerinden birini yazdı. Kahraman Ordumuza ithaf ederek yazdığı şiir, milli marşımız olarak 12-Mart-1921 tarihinde İkinci İnönü Muharebesinden az önce, mecliste kabul edildi. Böylece Türk Milleti, bağımsız yaşama arzusunu dile getiren millî bir marşa kavuştu.

 
Not: : I. İnönü Savaşı'nın dış politika üzerindeki etkileri;
          -Afganistan ile Dostluk Antlaşması yapıldı
          -SSCaB ile Moskova Antlaşması yapıldı.
          -Londra Konferansı'nın toplanmasıyla TBMM'nin davet edilmesi TBMM Batılı devletler tarafından resmen tanınması anlamına gelir. 
 

 

       II. İnönü Muharebesi (23-31-mart -1921)

         • Londra Konferansı sonuçsuz kalınca İngilizler Yunanlıları yeni bir saldırı için kışkırttılar. Yunan ordusunun ilerleyişi püskürtülerek zafer kazanılmıştır.

    Uyarı: Mustafa Kemal, İsmet Beye çektiği telgrafta " Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz" dedi.

    Not:  İtalyanlar Anadolu'yu boşaltmaya başladılar.

       - 30-Mart-1921 'de Anadolu Ajansı kuruldu. TBMM'nin sesi duyuldu.                         

      Kütahya - Eskişehir Muharebeleri  (10 - 24 Temmuz 1921)

      II. İnönü Savaşı'ndan sonra taarruz İçin yeterli gücü olmadığı anlaşılan Türk ordusuna karşı, iyi donatılmış ve üstün sayıda bir kuvvetle saldırılması durumunda başarılı olacaklarına inanan Yunanlılar, taarruza geçerek Afyon, Kütahya ve Eskişehir’i ele geçirmişlerdir. Mustafa Kemal’in emri ile Türk ordusu Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmiştir.

     Sebep ve gelişmesi:                                                            

    II. İnönü zaferini kazanan Türk ordusu henüz toparlanmamıştı.

Yunanlılar fırsat bilerek taarruza geçtiler.

Ordu ilk çatışmada başarılı olamayınca, daha fazla kayıp vermemek için Sakarya'nın doğusuna kadar çekildi.        

     Savaşın Sonuçları:

     Yunanlılar Sakarya Nehri'ne kadar olan yerleri İşgal etil.

Halkta ve mecliste bir panik başladı.

Meclisi Kayseri’ye taşıma ve yeniden Kuvay-ı Milliye’ye dönme tartışmaları başladı.

Mustafa Kemal'e karşı muhalefet güçlenmeye başladı.

5 Ağustos’ta Başkomutanlık yasası çıkarıldı.

8 Ağustos'ta Tekalif-i Milliye emirleri çıkarıldı.

İstiklal mahkemeleri yeniden kuruldu.

Türk ordusu geri çekilince Yunanlılar Sakarya'nın Batısı'na kadar ilerlediler.

Eskişehir, Afyon, Kütahya Yunanlıların eline geçti.

   Not: Ankara'nın Yunanlıların eline geçmesi tehlikesine karşı Meclisin Kayseri'ye taşınması gündeme geldi. Fakat ordu ve milletin morali bozulmasın diye bu görüş ve fikirden vazgeçildi.

    Başkomutanlık Yasası (5 ağustos 1921)

Muştala Kemal İşleri daha hızlı yürütmek ve bu kötü gidişe son vermek amacıyla meclisten geniş yetkiler İstemiş, 3 aylığına başkomutanlığa atanmıştır. Buna göre; yasama, yürütme, İstiklal Mahkemeleri vasıtasıyla yargı yetkisine sahiptir. Birkaç kez uzatılan görev, 1922 Temmuzunda süresiz olarak uzatılmıştır. Cumhurbaşkanı seçilinceye kadar bu görevde kalmıştır. 

    Tekalif-ı Milliye Emirleri (8 Ağustos 1921)  

     Mustafa Kemal, başkomutanlık yasasının verdiği yetkiye dayanarak Türk ordusunun ihtiyaçlarını karşılamak için 7-8 Ağustos 1921'de Tekâlifmilliye Emirlerinı yayımladı. 

    Orduyu Sakarya Savaşına hazırlamak amacıyla halktan son bir kez fedakârlık İstenmiş, elinde bulunan yiyecek ve giyecek maddelerinin yük ve davar araçlarının bir kısmını, silah ve cephane olarak ne varsa hepsini orduya istemişlerdir. İllerde ve İlçelerde vergi komisyonları kurulmuş, vergilerin toplanması ve askerden kaçmaların önlenmesi İçin yeni İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur.

Tekalif-i Milliye Emirleri ekonomik bir seferberliktir.

  Uyarı:Tekalif-i Milliye Emirleri’ne göre toplanan yardımlar Sakarya Savaşı'na yetişmemiş, daha çok Büyük Taarruzda kullanılmıştır.

 

İstiklal Yolu: Kurtuluş savaşı döneminde Osmanlıların başkenti İstanbul kuşatma adlına alınmıştı. Dolaysıyla orduya ait önemli silah ve cephane depoları İstanbul’da bulunmaktaydı. Sahillerdeki önemli limanlar da düşmanın gözetimi altındaydı. Mondros Mütarekesi sonrasında işgale uğrayan Anadolu’ya  bir şekilde düşman karşısında direnebilmek için silah lazımdı. Daha Kastamonu ve çevresi işgale uğramamıştı. İstanbul’dan gizlice İnebolu’dan Ankara’ya  a getirilen silah ve cephanelerin taşındığı bu güzergâha "İstiklâl Yolu" denmiştir.
 
 

    SAKARYA SAVASI 

(23 ağustos - 13 eylül 1921)

    Düzenli Ordu, Sakarya ırmağının doğusuna çekilince TBMM ve halk üzerinde umutsuzluk belirdi. Mustafa Kemal Paşa TBMM tarafından Başkomutan seçildi (5- Ağustos-1921).  Üç ay süre ile de meclisin yetkisini aldı.

Tekalif-i Milliye( Milli Yükümlülükler) kanunu çıktı. ( 7-8/ Ağustos-1921) Ordunun acil ihtiyaçları karşılanacaktı.

    Mustafa Kemal " Hattı Müdafaa yoktur, Sathı Müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanı ile sulanmadıkça terk olunamaz" emrini verdi.

    Başkomutan Mustafa Kemal emrinde, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü yönetimindeki ordu büyük bir zafer kazandı (13-Eylül-1921).

    Sonuçları

    Bu zaferle düşmanın saldırı gücü tükenmiştir.

Yunanlılar savunma düzenine geçti.

TBMM Mustafa Kemal Paşaya oy birliği ile 19 Eylül 1921’de mareşallik ile gazilik unvanı verdi.      

     Siyasi Sonuçları                                                                

     1. Kars Antlaşması: (13- Ekim -1921 ):

      Sovyet Rusya'nın isteği ile TBMM'ne başvuran üç Sovyet Cumhuriyeti (Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan) Kars Anlaşmasını imzaladılar. Rusya, TBMM'nin düzenli ordusu Eskişehir-Kütahya Muharebesinde yenilince Moskova Antlaşmasını askıya alarak kesin sonuç için beklemeye başladı. Sakarya Savaşı'ndan sonra Moskova Antlaşması'nan şartları gözden geçirilerek Doğu sınırımız kesinleşti.

   2- Fransa ile yapılan Ankara Antlaşması ( 20- Ekim -1921)

    Artık Anadolu'nun işgalinden vazgeçen Fransızlar TBMM ile Antlaşma imzaladılar. Hatay hariç Suriye sınırımız çizildi.

 Nedenleri:
• Fransızların işgal bölgelerinde büyük bir direnişle karşılaş maları
• Yunanlıların Türkleri yenemeyeceklerinin anlaşılması
• TBMM’nin Ermeni meselesini çözmesi
• Londra Konferansı’nda İtilaf devletlerinin aralarındaki anlaş mazlıkları giderememeleri
• Sakarya savaşının kazanılması üzerine Fransızlar antlaşma yapmak zorunda kaldılar.

Antlaşmanın Maddeleri
• Taraflar arasındaki savaş hali sona erecek
• Savaş esirleri karşılıklı olarak serbest bırakılacak
• Hatay Fransızlarda kalacak ancak burada özel bir yönetim kurulacak
• Fransa, Sevr Antlaşması’nı tanıyacak.

 Önemi:
• Güney cephesi kapandı.
• Hatay’ın kaybıyla Misak-ı Milli’den ikinci taviz verildi.
• Suriye sınırı güvenlik altına alındı.
• Güney illerimizdeki Ermeni meselesi sona erdi.
• İlk kez bir itilaf devleti Misak-ı Milli’yi tanıdı.
• İtilaf devletleri grubu parçalandı.
 

Sonuç: Bu başarılar sonunda ateşkes teklifleri yapıldı.

Uyarı: Sakarya Zaferi ve imzalanan antlaşmalar gösteriyor ki; dış siyasette güçlü ve sözü geçer olmanın, ancak içte de güçlü bulunmakla sağlanabileceği açıklık kazanmıştır.

UyarıYeni Türk Devleti dış ilişkilerde dayandığı temel ilkeleri şöyle açıklamıştı:

• Türk yurdunu ele geçirmek isteyenlere karşı sonuna kadar mücadele etmek, bağımsızlığımıza saygı gösterenlerle siyasal ilişkiler kurmak, antlaşmalar yapmak ve barış içinde yaşamaktır. 

            BÜYÜK TAARRUZ VE SONUÇLARI

                   (26-30 AĞUSTOS 1922)

           Sakarya zaferinden sonra Yunanlılar savunmaya çekilmişlerdi. Türk ordusu seferberlik hazırlıkları yaptı. Düşmana kesin darbeyi vurmak ve yurttan atmak amacı vardı.

     Meclis Mustafa Kemal’in başkomutanlık yetkisini üç ay uzattı. Daha sonra süresiz olarak uzattıldı.

Büyük Taarruz öncesi başlıca yapılan hazırlıklar:
   -Başkomutanlık süresi uzatıldı.
   -Sovyet Rusya'dan yardım alındı.
   -Tekalif-i Milliye Emirleri uygulandı.
   -İstanbul'dan silah ve cephane kaçırıldı.

Doğu ve Güney cephesindeki birlikler gizlilik içinde Batı Cephesi'ne kaydırıldı. 

 26 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal; " Ordular! ilk Hedefiniz Akdeniz'dir, ileri! " emrini vererek Türk taaruzunu başlattı. 27 Ağustos’tan itibaren üstünlüğü Türk ordusu ele geçirdi, 30 Ağustos’ta yunan ordusu Dumlupınar’da kuşatıldı ve 30- Ağustosta kesin zafer kazanıldı. 2 Eylül’de Uşak, 6 Eylül’de Balıkesir, 9 Eylül’de İzmir ve 18 Eylül’de tamamen Batı Anadolu düşmandan temizlenmiş oldu.

    Mustafa Kemal Paşa muharebeyi doğrudan doğruya kendisi yönettiği için bu savaşa "Başkumandan Meydan Muharebesi" denmiştir.

       Mudanya Ateşkes Antlaşması   (11 ekim 1922):

     Kesin zaferden sonra Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı.
11- Ekim-1922'de İngiliz, Fransız ve İtalyan delegeleri Mudanya Mütarekesini imzaladılar. Yunan delegeleri Mudanya'ya geldiler, antlaşmaya katılmadılar. Türk tarafını İsmet Paşa temsil etti.
 
 Mudanya Antlaşmasına zemin hazırlayan etkenler;
- Yunanistan’ın Türk ordusu karşısında kesin olarak yenilgiye uğraması
- İngiliz kamuoyunun sonu belirsiz bir savaş istememesi
- İngiltere’nin Türkiye ile yeni bir savaş olasılığı karşısında yalnız kalması
- Fransa ve İtalya’nın Türkiye ile yeniden bir savaşa girmek istemeyişi
- Mustafa Kemal’in barışçı diplomatik girişimleri
- Rusya’nın Boğazlar üzerinde olası bir savaşta Türkiye’yi destekleyeceğini dünyaya ilan etmesi

    Antlaşmanın Şartları:

-Silahlı çatışmalar derhal duracaktı, 
-Yunanlılar Doğu Trakya'yı boşaltılarak TBMM Hükümeti yönetimine bırakacaklar.
-İstanbul ve çevresinde Türk yönetimi kurulacak ve TBMM Hükümeti temsilcisi İstanbul'a gelecek.
-TBMM Doğu Trakya'da belli bir miktar asker bulunduracak
 -Anlaşma Devletleri barış imzalanıncaya kadar İstanbul'da kalacaklardı.
 
Anlaşmanın Önemi:
        — Lozan Antlaşmasına zemin hazırlandı.
        — Doğu Trakya savaşsız kazanıldı.
        — Milli Mücadelenin silahlı dönemi sona erdi.
        — İtilaf devletleri Osmanlı Devleti'nin sona erdiğini kabul etti. 
        — İngiltere’de Loyd George ( Loyd Corc) hükümeti düştü.
 
     Saltanatın Kaldırılması (1 kasım 1922):
     İtilaf Devletleri Lozan Barış görüşmelerine TBMM'nin yanı sıra İstanbul hükümetini de çağırdılar. Amaçları Türk tarafını bölmekti.
     Mustafa Kemal bu kargaşayı Önlemek için fırsatı değerlendirdi.
1- Kasım -1922 'de Saltanat kaldırıldı.
- Padişahın Halife sıfatı vardı. İngilizlerin Halifeliğin manevi gücünden yararlanmasını önlemek için Halifelik hemen kaldırılmadı. Hanedan soyundan Abdülmecit Efendi Halife oldu.
- Padişah Vahdettin 17- Kasım -1922'de ülkeyi terk etti.        
      Saltanatın kaldırılması ile;
      Osmanlı Devleti resmen sona erdi                    
      Bütün güç ve yetkiler TBMM’nde toplandı               
      Cumhuriyetin ilanına zemin hazırlandı.  
      Rejim sorunu ve devlet başkanlığı sorunu ortaya çıktı. 
     -Lozan Antlaşması'nda yönetimde meydana gelebilecek ikililik önlendi.
     -Laik devlet düzenine geçişte önemli bir adım atıldı.  
 

       Lozan Antlaşması (24- TEMMUZ- 1923):

  1- Sınırlar                                                                            

 Suriye Sınırı: Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşmasındaki şekliyle kalacak.

Irak Sınırı: Musul meselesi yüzünden Lozan’da çözümenmedi.  Daha sonra İngiltere ve Türkiye aralarında dokuz ay içinde çözümlenecekti.

Batı Sınırı: Kurtuluş savaşı öncesi kaybedilen Batı Trakya, bütün çabalara rağmen geri alınamamıştır. Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda Meriç ırmağı sınır olarak kabul edilmişti. Meriç Irmağı’nın batısında kalan Karaağaç  savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verildi.

Adalar: Boğazların güvenliği açısından Çanakkale Boğazı'nın önünde bulunan Bozcaada ve Gökçeada (İmroz) Türkiye'ye verildi. Midilli, Sakız, Sisam gibi Ege adalarının Yunanlılarda kalmasını ve Yunanistan'ın Türkiye'ye yakın adaları silahsızlandırması öngörüldü.

On İki ada İtalya’ya verilirken, Kıbrıs adası ise İngiltere’ye bırakıldı.                                                                                      

    2- Kapitülasyonlar                                                            

    Her türlü Kapitülasyonlar bütün sonuçları ile birlikte kaldırıldı. Bu sayede Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığı gerçekleşmiş oldu.  

      Önemi: Ekonomik bağımsızlığın sağlanmasında ilk önemli adım oldu.                     

    3- Azınlıklar     

     Bütün azınlıklar Türk vatandaşıdır. Hiç bir ayrıcalıkları yoktur. Batı Trakya'daki Türkler ile İstanbul'da bulunan Rumlar hariç, Yunanistan'daki Türklerle, Türkiye'deki Rumlar değiştirilecekti.

    -Lozan'da Türkiye'deki Hıristiyan azınlıkların kendilerine özgü aile hukukları olmasına karar verildi. 17- Şubat 1926 tarihinde kabul edilen Medeni Kanun ile değişti.                                                               

  4- Savaş Tazminatı                                                               

  I. Dünya Savaşı sebebiyle bizden istenen savaş tazminatından kurtulduk. Yunanistan Kurtuluş savaşında bize açtığı zarara karşılık Karaağac’ı Türkiye'ye verdi.                                                                 

   5-Borçlar                                                                           

   Osmanlı Borçları (Düyunu - Umumiye) Osmanlı Devleti'nden ayrılan devletlerle Türkiye arasında bölüştürüldü. Borçlar taksitler halinde Türk parası ve Fransız Frangı ile ödenecekti. olarak ödenecekti. (Osmanlı borçlarının kabul edilmesi Yeni Türk Devleti’ni Osmanlı Devleti’nin devamı şeklinde göstermektedir.)                                                                                         

    6-Boğazlar                                                                          

Boğazlar Türk'ye Cumhuriyeti'ne bırakıldı. Ancak her türlü geçiş uluslara serbest olacaktı.

Başkanının Türk olduğu bir komisyon denetleyecekti.

Boğazların iki yakası da askersiz olacaktı. 

Not: Bu durum; Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını zedelemiştir.

Boğazların bu statüsü 20- Temmuz -1936 Montrö Sözleşmesi ile değiştirilerek Boğazların kesin hâkimiyeti Türk Devletine geçti.

7- Yabancı Okullar:

Yabancı Okullar Türk kanunlarına ve diğer okulların bağlı bulundukları tüzük ve yönetmelik hükümlerine uyacaklardır. Türk hükümeti bu okulların öğrenimini düzenleyecektir.

8. İstanbul’un Boşaltılması:

Lozan Antlaşması TBMM Hükümeti tarafından onayladıktan altı hafta sonra işgal kuvvetleri İstanbul’u boşaltacaktır. Nitekim; 6 Ekim 1923’ te itilaf Devletleri İstanbul’u boşaltmıştır.

9. Ermenistan Sorunu:

Sevr Antlaşması ile Doğu Anadolu’da kurulmasına karar verilen Ermeni Devleti’nden vazgeçilmiş ve bölgenin Türk toprağı olduğu kabul edilmiştir.

  Lozan Antlaşmasının Önemi                                                  

  • Yeni Türk Devletinin milletlerarası alanda bağımsız, bütün devletlerle eşit, şerefli bir varlık olduğu kesinlikle tanınıyordu.
  • Osmanlı Devleti'nin sona erdiği kabul ediliyordu.
  • Lozan Antlaşması halen geçerliliğini korumaktadır.
  • Misak-i Milli sınırları büyük ölçüde gerçekleştirildi.
  • Devletlerin eşitliği ilkesi gözetilerek imzalanmıştır.
  • Lozan, Ortadoğu’da en çok İngiliz çıkarlarını zedelemiştir.

     Not: Lozan’da Hatay ve Boğazlar konuları tam çözüme kavuşturulamadı.

Daha sonraki yıllarda Musul Sorunu (1926) aleyhimize

Hatay (1939) ve Boğazlar(1936) sorunu ise lehimize çözümlenmiştir. 

Soralım-Cevaplayalım:

Lozan Antlaşmasında ve sonrasında  “Adalar Sorunu ve Boğazlar sorunu nasıl çözümlenerek gelişme göstermiştir, açıklayınız?

Boğazların güvenliği açısından Çanakkale Boğazı'nın önünde bulunan Bozcaada ve Gökçeada (İmroz) Türkiye'ye verildi. Midilli, Sakız, Sisam gibi Ege adalarının Yunanlılarda kalmasını ve Yunanistan'ın Türkiye'ye yakın adaları silahsızlandırması öngörüldü.

On İki Adan  ise İtalyanlar II. Dünya savaşına kadar çekilmediler. II. Dünya Savaşından sonra İtalyanlar adalardan çekilince on iki adaya Yunanistan yerleşti.

 Kıbrıs Adası:İngiltere 1878 yılında yapılan Berlin Antlaşması’nda, Ruslara karşı Osmanlıları destekleyebileceği sözünü vermesi üzerine Kıbrıs’ta İngilizlere askeri üs kurma izni verildi. Böylece Berlin Antlaşması için kendisini desteklemesi ve bir tehdit durumunda silahlı yardımına karşılık, Kıbrıs Adası’nın yönetimi İngiltere’ye bırakılmıştır.

  I. Dünya Savaşı’nda İngiltere, adayı kendi topraklarına kattığını ilan etmiştir. Lozan Antlaşmasında Türkiye, Kıbrıs’ın İngiliz toprağı olduğunu kabul etmiştir.

 Ek Bilgi: 1954’te Rumlar adada Türkler için terör ve katliam olaylarını başlatmışlar. 1960’da Türkiye-İngiltere-Yunanistan arasında bir Garanti Antlaşması imzalanarak; Kıbrıs’ta cumhuriyet ilan edilmiştir. 1963’ün sonlarında Rumlar tekrar adada kan dökmeleri üzerine Türkiye adaya müdahale etmek istemişse de ABD başkanı Türkiye’yi bu kararından vazgeçirmiştir.  1974 yılında adada Yunanistan yanlısı bir darbe yapılarak ada yönetimi Yunanistan’ın eline geçmesiyle birlikte adada soykırım katliamı başlamıştır. Bunun üzerine aynı yıl Türkiye Kıbrıs’a müdahale ederek Adadaki Türkleri kurtarmıştır.  1983’de KKTC kurulmuş ve Rauf Denktaş Cumhurbaşkanı olmuştur. Rum tarafının 2004’te AB’ne alınması adadaki Rumların AB tarafından tanındığı anlamına gelir.

 1. Kurtuluş Savaşı’nın amacı, gerekçesi ve yöntemi ilk kez nerede ortaya konmuştur?

            Amasya Genelgesi

2. TBMM’nin imzaladığı ilk siyasi antlaşma hangisidir?

            Ermenilerle yapılan Gümrü Anlaşması

3. 1921’de düzenlenen Londra Konferansı’nın en önemli özelliği nedir?

            İtilaf devletleri tarafından TBMM’nin resmen tanınması

4. Mustafa Kemal hangi olaydan sonra Başkomutanlığa getirilmiştir?

            Eskişehir – Kütahya

5. Mustafa Kemal hangi savaştan sonra gazilik ve mareşallik unvanı almıştır?

            Sakarya

6. Ermeni sorununu gündeme getiren ilk antlaşma hangisidir?

            1878 Berlin Antlaşması

7. Kurtuluş Savaşı hangi antlaşma ile son buldu?

            Lozan Antlaşması ile

8. Ulusal irade ilk kez hangi kongrede yerleştirilmeye çalışılmıştır?

            Amasya Genelgesi’nde

9. Kurtuluş Savaşı’nda en büyük ve şiddetli savaşlar hangi cephede yapılmıştır?

            Batı Cephesi’nde

10. I. İnönü Savaşı’nda Yunanlıların asıl amacı nedir?

            Eskişehir’i alarak Ankara’ya ulaşıp Milli mücadeleyi yok etmek.

11. Bu günkü doğu sınırımız hangi antlaşmalarla belirlenmiştir?

            Moskova, Kars ve Kasr-ı Şirin

12. TBMM’ni resmen tanıyan ilk itilaf devleti hangisidir?

            Fransa, Ankara Antlaşması ile

13. Batı Cephesi kimlere karşı vatanı savunmak için yapılmıştır?

            İngilizlerin desteklediği Yunanlılara

14. Londra Konferansı’nın toplanması hangi kurtuluş savaşı sonrasında gerçekleşmiştir?

            I. İnönü

 16. Cumhuriyetin ilanı ile hangi sorunlar çözülmüştür?

Devlet başkanı sorunu çözülerek M. Kemal ilk cumhurbaşkanı oldu.

Yönetim sistemi çözülerek, yönetimin millet egemenliğine dayalı bir yönetim sistemi olan Cumhuriyet yönetimi benimsenmiştir.

Meclis hükümeti sonlandırılarak kabine sistemine geçilmiştir.

Yeni devletin adı belirlenerek “Türkiye Cumhuriyeti” oldu. 

     Kurtuluş Savaşı ve Cepheler:

    T.C. İnkılap Tarihi konularını görmek için tıklayın

    Ana Sayfaya dönmek İçin Tıklayın 

 Yardımcı Kaynak: Sorubank

 Yardımcı Kaynak 2

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

Google+ WhatsApp