Temsil Kurulunun Ankaraya Gelişi ve TBMM nin Açılması

Temsil Kurulunun Ankaraya Gelişi ve TBMM nin Açılması

Kongreler, Amasya, Erzurum ve Sivas Kongreleri, Temsil Heyeti'nin Ankara'ya Gelişi23 Nisan 1920 TBMM'nin Açılması, Misak-i Milli Kararları

 

 

Paris Barış Konferansı (18 Ocak1919)

   Konferansın toplanma amacı; mağlup olan devletlerle yapılacak antlaşmaların şartlarını belirlemek ve Osmanlı Topraklarını kendi aralarında paylaşmak                                 

 

     1919 yılı başlarında İtilaf Devletleri temsilcileri Paris'te toplanarak Osmanlı İmparatorluğu’nu nasıl paylaşacaklarını görüşmeye başladı. Yenilen devletlerin durumları görüşüldü.

Paris Barış Konferansı’nda Yunanistan ön plana çıkarak İngilizlerin desteğiyle daha önce İtalya'ya vaat edilen Batı Anadolu'nun Yunanlılara verilmesi kararı güçlendi. Doğu Trakya ve İzmir çevresi böylece Yunanistan’a verildi.

Not 1: İtalyanlar; İngiltere ve Fransa'ya kızarak güney kıyılarımızı tek başına işgal ettiler. Daha sonraki dönemde ve Anadolu’daki gelişmeler karşısında hiçbir şey demeden Anadolu’dan çekilmişlerdir.

Not 2: İngiltere ve Fransa Wilson ilkelerinin ortaya çıkardığı etkiyi kırabilmek için Paris Konferansında Manda fikrini ortaya attılar. 

 

İZMİR'İN İŞGALİ 15-MAYIS-1919

Sebebi

-Paris Konferansı’nda Yunan İşgali’nin İtilaf Devletleri’nce onaylanması,

-İngiltere'nin İstanbul'un güneyinde güçlü bir İtalya istememesi

-İzmir'in işgalini Mondros Anlaşması’nın 7. Maddesine dayandırmaları

Yorum: İtilaf Devletleri, İzmir'in işgalini haklı göstermek için Türklerin Hıristiyanlara baskı yaptığını ve İzmir’deki Rumların hayatının tehlikede olduğunu ileri sürmüşlerdir.

• 7. Maddeyi gerekçe gösteren Yunanistan, Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayan devletlerarasında yoktu.

Sonuç: Hasan Tahsin takma adlı Osman Recep tarafından ilk kurşun atılmıştır.

• İşgallere yapılan tepki milli şuurun uyanmasını sağlamış ve tepkiyi değerlendiren Mustafa Kemal "İşgallerin haksızlığı" ilkesinden yola çıkarak Kurtuluş Savaşını başlatmada itici güç olarak kullanmıştır.                 

   Not: İzmir’in İşgal edilme kararı Paris Konferansı’nda alınmıştır (18 Ocak 1919).

13 Mayısta düşman donanmaları İzmir’e geldi.

14 Mayısta Mondros Mütarekesine göre İzmir’in işgal edileceği İzmir valisine bildirildi. 15 Mayıs 1919’da da İzmir Yunanlılar tarafından işgal edilmeye başlandı.

  Albay Süleyman Fethi Bey; “Zito Venizelos” demediği için şehit edildi.

     İzmir’in İşgali’nin Sonuçları:

1. Yurt genelinde mitingler yapıldı

2. Mustafa Kemal bu arada Samsun’a gitmişti. Buradan çektiği telgraflarla işgali protesto edilmesini istemiştir.

3. İzmir’in işgalinin Kurtuluş Savaşı’nın başlaması yönünde önemlidir.

4. Kuvay-i Milliye’nin doğuşu sağlandı.

5. Milli birlik ve beraberliği güçlendirmiştir.

   Amiral Bristol Raporu (12-Ekim -1919)                              

   Batı Anadolu'da genişleyen Yunan işgaline karşı başlayan Türk direnişi İtilaf Devletleri’nce heyecan yarattı. Durumu incelemek üzere Amerikalı Amiral Bristol başkanlığında İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir heyet görevlen dirildi. Rapora göre:

-Hıristiyan halkın can güvenliğinin olmadığı bilgisi yanlıştır.

-Yapılan katliamların sorumluluğu Yunanlılarındır.

-Yunan askerleri geri çekilmeli İtilaf güçleri gelmelidir.

-İzmir'de Türk çoğunluğu bulunduğundan bu yerler Yunanlılara verilemez. (Yunanlılar, Hıristiyanların çoğunlukta olduğunu iddia etmişti.)                                                                                                                   

     İşgaller Karşısında Osmanlı Yönetiminin Tutumu         

            Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra başlayan işgaller ve özellikle İtilaf Devletleri gemilerinin İstanbul'u baskı altına alması Osmanlı yönetimi üzerinde karamsar bir hava meydana getirdi. İşbaşına gelen hükümetler bir savunma ve karşı koyma hareketine geçilmesini istemiyordu. Anlaşmazlıkların müzakere yoluyla halledileceğine inanıyorlardı.

     Osmanlı yönetimi her şeyden evvel, hilafet ve saltanatın varlığını güvenceye almanın yollarını arıyordu. İtilaf Devletleri, Osmanlı yönetiminden ciddi bir tepki görmeyince, işgal hareketlerini daha geniş bir alana yayma cesaretini buldular. Bu durum, başsız kalmış hissine kapılmış Türk milletini, haklarını kendi gücüyle korumak için harekete geçirdi. 

            İşgaller Karşısında Mustafa Kemalin Duruma Bakışı

             Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği sırada Suriye Cephesi’nde Yıldırım Orduları Grubu Komutanı olarak görev yapıyordu. Ateşkes anlaşması imzalanınca İstanbul'a döndü. Ülkenin karşı karşıya bulunduğu durumun çok ciddi olmasını bilmesine rağmen karamsar değildi. Türk milletinin esareti kabul etmeyeceğine inanıyor, milletin kendi gücüyle düşmana karşı çıkabileceğini düşünüyordu. Bu sebeple, İstanbul önlerinde demirli duran İtilaf Devletleri’nin filosunu görünce yanındaki yaverine, "Geldikleri gibi giderler! " demişti. Bu sözler onun milletine olan güvenini, inancını ve uzak görüşlülüğünü göstermekteydi. Mustafa Kemal, İstanbul'da bulunduğu süre içerisinde padişah ve hükümet üyeleriyle görüşmeler yaptı. Onlara işgaller karşısında neler yapılması gerektiğini anlattı. Diğer yandan, şimdi müze olan Şişli’deki evinde, başta Ali Fuat Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Fevzi Paşa ve İsmet Bey olmak üzere güvendiği arkadaşlarıyla toplantılar yaptı. Bu toplantılarda, girişilecek mücadelenin esasları ele alındı. O sıralarda çeşitli kurtuluş çareleri ortaya atılıyordu.

 Bazı kimseler İngiltere'nin himayesini, bazıları ise Amerika'nın mandasını istemeyi uygun görüyorlardı. Onlara göre Osmanlı Devleti, ancak bu yolla ayakta kalabilir ve bütünlüğünü koruyabilirdi. Bunlardan başka bölgesel kurtuluş yollan arayanlar vardı. Milli cemiyetlerin bir kısmı bu anlayışın sonucunda ortaya çıkmıştı.

    Türk milletinin, şerefli bir millet olarak yaşamasını temel ilke sayan Mustafa Kemal, hu görüşleri doğru bulmuyordu. Çünkü o günlerde Osmanlı Devleti'nin temelleri çökmüş, ömrü tükenmişti. Osmanlı ülkesi tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk'ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Bu durum karşısında sağlam ve gerçek karar, millet egemenliğine dayanan, kayıtsız, şartsız, bağımsız bir Türk Devleti kurmaktı.

Bu düşüncelere sahip olan Mustafa Kemal, milli mücadelenin, milletin azim ve kararıyla kazanılacağına inanıyordu.

      CEMİYETLER

Kuva-i Milliye kurulmuştur bu askeridir.

Azınlıklar ise itilaf devletlerinin desteği ile kendi devletlerini kurmak istiyordular. İşgaller karşısında Anadolu’da amaçları yönünden faydalı ve zararlı olan üç cemiyet çeşidi vardır.

1. Azınlıklar tarafından kurulan Cemiyetler

2. Milli Varlığa düşman Cemiyetler

3. Milli Cemiyetler

AZINLIKLARIN KURDUĞU CEMİYETLER

Azınlıklar tarafından kurulan Cemiyetler; Rumlar, Ermeniler ve Museviler tarafından kurulan Cemiyetlerdir.

Amaçları; Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü zor durumdan faydalanarak işgal devletlerinin desteği ile ve onlarla işbirliği yaparak Türk topraklarının bir kısmını ele geçirmekti.

   Amaçlarına ulaşmak için

-Devlet içinde iç karışıklıklar ve isyanlar çıkardılar.

İtilaf devletleriyle işbirliği yaparak Osmanlı Devleti’ni içten çökertmeye çalıştılar.

-Türk halkına karşı saldırıya giriştiler.

   Rum ve Ermeni çetelerinin amacı;

1. Halkı korkutup göçe zorlamak

2. Hükümeti zayıf düşürmek.

3. Orduyu zayıflatmak

4. Rus ve İtilaf devletlerinin ordusuna destek sağlamak

5. Kendi varlıklarını kanıtlamak 

  Mavri- Mira 

Eski Bizans İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmak

Ege Bölgesi’nde ilerleyen Yunan birliklerine yardım etmek

Bu cemiyetin amaçlan doğrultusunda çalışan alt kuruluşlar ise; -Yunan Kızılhaçı

-Göçmenler Cemiyeti

-Yunan Komitesi ve Trakya Komitesidir.  

         Rum Pontus Cemiyeti

     Amacı:

    Patrikhaneye bağlı olarak çalışan cemiyetin amacı; İnebolu'dan Batum'a kadar uzanan bölgede bir Rum Pontus Devleti kurmaktı.                                                                                                           

       Etniki Eterya Cemiyeti

     1814’de kurulmuş olan bu cemiyete, Yunanistan’ın bağımsızlığı için alışmıştır. Ancak 1929’da Yunanistan, Edirne Antlaşması’yla bağımsız olunca faaliyetleri durmuştur.  20 . Yüzyılın başlarında tekrar faaliyetlerine başlayarak Pontus Rum Cemiyeti’yle birlikte aynı amaç için çalışmıştır.        

     Amacı:

    Yunanlıların bağımsızlığını sağlayan bu cemiyet, Mavri Mira Cemiyeti ile işbirliği yapıyordu.

Bu olaylar olurken Ermeniler de boş durmuyorlardı.

      Taşnak Sutyun ve Hınçak Komitesi:

     Doğu Anadolu bölgesinde bağımsız bir Ermenistan Devleti kurmayı amaçlamıştır.

      Ermeni Patriği Zaven Efendi, Rumlarınkine benzer bir teşkilat oluşturmuş. Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurmak için çaba harcıyordu. Ermenilerin Doğu Anadolu'da çoğunlukta olduklarını belirterek İtilaf Devletleri’nden yardım istiyordu.

Ancak, Amerikalı General Harbord ( Harbırd ) bölgede inceleme yaptıktan sonra bir rapor hazırladı. General Harbord raporunda; Bütün Doğu Anadolu'yu araştırdığını ve hiç bir yerde Ermenilerin çoğunlukta olmadıklarını tespit ettiğini belirtti.

Yahudilerin Kurduğu Cemiyet:

-Makabi

-Alyans

-İsrailit’tir

   MİLLİ VARLIĞA DÜŞMAN CEMİYETLER

Kürt Teali Cemiyeti: Merkezi İstanbul'da olan cemiyet işgalci kuvvetlerden yardım alıyordu. Amacı; Yabancı devletlerin koruyuculuğu altında Kürt devleti kurmaktı.

Teali İslam Cemiyeti: Merkezi İstanbul'daydı. Konya ve çevresinde faaliyet gösteriyor, Saltanat ve Hilafetin gücünü artırmaya çalışıyor, Anadolu'da başlayan milli harekete karşıydı.

İngiliz Muhipler Cemiyeti: Merkezi İstanbul'daydı. Acık amacı, Osmanlı Devletini İngiliz mandasına sokmak, gizli amacı ise memlekette milli harekete güç veren milli şuuru yok etmek.

Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası: Damat Ferid Hükümetini desteklemiş, vatanın kurtuluşunu padişah ve halifenin buyruklarına bağlı kalarak sağlama düşüncesindedir.

Hürriyet ve İtilaf Partisi: Anadolu'daki milli harekete karşıdır.

Not: Türklüğe zararlı faaliyet içinde bulunan bu cemiyetler, Osmanlı Devleti'nin varlığını sürdürebilmesi için yabancı bir devletin himayesi altına girmesi gerektiğini ileri sürüyorlardı.

Yaptıkları faaliyetlerle milletin direnme azminin ve moral gücünün zayıflamasına sebep oluyorlardı.  

MİLLÎ CEMİYETLER

Milli cemiyetlerin ortak özellikleri; bulundukları bölgenin tarih, coğrafya ve nüfus yönünden Türk olduğunu ispatlamaktı.

1- Trakya Paşaeli Cemiyeti: Merkezi Edirne'de olan bu cemiyetin amacı; Yunanistan'ın Trakya'yı ele geçirmesine engel olmaktı. Bunun için Türklerin direnişini sağlamak ve silahla karşı koymak için hazırlıklar yapmıştır. İlk kurulan direnme cemiyetidir.

2- İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti: İzmir'in Yunanlılara İlhakını engellemek için kurulmuştur. İzmir halkını mitinge çağırdı.

3-İzmir Müdafa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti: Bu cemiyette yörenin tamamıyla Türk olduğunu savunmuş ve İzmir'in işgal edileceğinin duyulması üzerine faaliyetini artırmış dünya kamuoyunu etkilemeye çalışmıştır.

4- Kilikyalılar Cemiyeti: İstanbul'da kuruldu. Cemiyetin amacı Adana ve çevresini işgal eden düşmana karşı direniş hareketlerini teşkilatlandırmaktı.

5-Milli Kongre Cemiyeti: Milli Cemiyetler arasında önemli bir yeri vardır. Kuruluş amacı: “Türk Milletinin haklarını yayın yoluyla dünya kamuoyuna duyurmaktı.”

      Kuva-i Milliye” deyimini kullanan ilk siyasi kuruluş olan bu cemiyet İstanbul'da çeşitli toplantılar düzenledi.

6-Trabzon Muhafaza-i Hukuku- Milliye cemiyeti:

Trabzon ve çevresinin Rumlara verilmesini engellemek.

Rum Pontus Devleti’nin kurulmasını engellemek

7- Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti: İstanbul'da kurulmuştur. Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurulmasına karşıdır. Erzurum'da şube açmıştır.

Erzurum Kongresi’nde alınan kararlarda:

-Hiç bir sebeple bulundukları yerden ayrılmamak.

-Derhal ilmi, dini ve ekonomik alanda teşkilatlanmak.

-Doğu Anadolu'ya yapılacak saldırıya karşı birleşmek.

     Milli cemiyetler, fedakar ve vatansever Türkler tarafından kuruldu. Cemiyetlerin kuruluşunda Türklük duygusu hakim oldu. Ancak bu cemiyetler, vatanın bütününü değil, adlarından da anlaşıldığı gibi, belli bir bölgeyi kurtarmayı amaç edinmişlerdi. Bu yolla Türk milletinin bağımsızlığını sağlamak çok zor, hatta imkansızdı. Bu sebeple milli güçleri aynı amaç etrafında birleştirmek gerekiyordu. Bu birleşme, Sivas Kongresi'nde ve Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde gerçekleşmiştir.                                                                                                                          

  Milli Cemiyetlerin Özellikleri:

-İşgallere karşı Türk milletinden gelen ilk tepkidir.

-Kuva-i Milliye hareketi, bu cemiyetlerin çalışmaları sonucu vücut bulmuştur.

-Başlangıçta basın yayın yoluyla mücadeleyi seçmişlerse de ileriki dönemde çoğunluğu silahlı mücadele  yönüne kaymıştır.

-Bu cemiyetlerin oluşumunda bağımsızlığın korunması ve milliyetçilik düşüncesi etkendir.

-Cemiyetlerin milli mücadele açısından en olumsuz yönü, bölgesel kurtuluşu amaçlamaları ve birbirinden kopuk hareket etmeleridir. Bu olumsuzluk, direnme cemiyetlerinin Sivas Kongresi’nde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin çatısı altında birleştirilmesiyle giderilmiştir.  

     MİLLİ CEMİYETLERİN İZMİR'İN İŞGALİNE TEPKİSİ

İzmir'in işgal edildiği haberi aynı gün Hükümet tarafından duyulduğunda şaşkınlık yarattı. Çünkü İngiliz Yüksek komiseri Sadrazam Damat Ferit Paşa'ya daha birkaç gün önce, İzmir'in işgal edilmeyeceğine dair söz vermişti. İzmir'in işgali

Hükümet bildirisi olarak 16 mayıs tarihli İstanbul gazetelerinde yer aldı. Reddi İlhak Heyeti yurdun tüm yanına çektiği telgraflardaki " İşgal başladı. İzmir ve yöreleri ayakta ve heyecandadır. İzmir son ve tarihi gününü yaşıyor. Son umudumuz milletimizin göstereceği direnişe bağlıdır. Mitingler yaparak telgrafla her yere baş vurunuz. Vatan ordusuna katılmaya hazırlanınız” sözleriyle duyurdu.

İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti ise, İstanbul'daki devlet adamlarına ve ABD temsilcisine çekilen bildiride, “Avrupa on milyon Müslüman ve Türk'ün idam ve imhasına karar vermişse milletimiz buna uymayacak ve vatan uğrunda, kahramanca çarpışarak ölmeye hazır bulunacaktır. Tarih bütün bir milletin varlığını savunmak için nasıl öldüğünü gösterecektir” deniyordu. Türk basını baskılara rağmen haberi milletin duygularını yansıtacak biçimde verdi. 

Haberin duyulması tüm yurtta bomba gibi patladı. Toplantılar yapılmaya başlandı. 19 Mayısta İstanbul'da dükkanlar kapandı. Göğüslerinde "İzmir Türk kalacaktır" rozeti taşıyan binlerce insan Fatih belediyesi önünde toplandılar. Aydınlar halkı coşturan konuşmalar yaptılar. Bir Türk kadını, Halide Edip Adıvar konuşmasında: "Müslümanlar Türkler, Türk ve Müslüman bu gün en kara gününü yaşıyor. Gece karanlık bir gece... fakat insan hayatında sabahı olmayan gece yoktur, yarın belki, parlak bir sabah olacaktır. " diye haykırıyordu. 22 Mayısta Kadıköy ve 23 Mayısta ise büyük bir insan selinin oluşturduğu Sultan Ahmet mitingi yapıldı. Erzurum'da İzmir'in işgali duyulur duyulmaz, padişaha, hükümete ve yabancı devlet temsilcilerine protesto telgrafı çekildi.

Aynı felaketin, kendi başlarına gelebileceğini. Ermeni istekleri uğruna İtilaf devletlerinin, Türk'ün hakkını çiğnemekten çekinmeyeceğini gören Erzurum Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti. Erzurum ve çevresinde mitingler düzenlediler. Kütahya'da yapılan mitinge Müslüman olmayanlar, da katıldılar. Trakya'da ise heyecan ve endişe bir arada idi. Burası her an Yunanlılar tarafından işgal edilebilirdi. Katliamı görüp İzmir'den içerilere göç edenler olayları anlatarak bir elektrik akımı gibi düşmana silahla karşı konulması ruhunu etkilediler.

   Kısaca şunu söyleye biliriz:

İşgallerin gelip geçici olmadığı anlaşılmıştır

Osmanlı yönetimi işgale kayıtsız kalınca, halk kendi haklarını savunmak için hareket geçti.

-Hasan Tahsin’in attığı ilk kurşun, ulusal bilincin yani “Kuvay-i Milliye ruhunun doğmasına neden oldu.

KUVAY-İ MİLLİYE

Milli Kuvvetler demektir. Düzenli ordu kuruluncaya kadar düşmanı yıpratan, durdurmaya çalışan kuvvetlerdir.

Kurulma sebebi: I. Dünya savaşından sonra ordunun terhis edilmesi ve yurdumuzun işgale uğraması üzerine halkın kurduğu direniş birlikleridir.

 Özellikleri:

-Bazı vatansever subayların yöre halkını teşkilatlandırmalarıyla, başlamıştır.

-Düzensiz birliklerdir, ihtiyaçları halk tarafından karşılanıyordu.

-İlk direniş Güney’de Hatay Dörtyol'da ( 19-Aralık-1918) Fransızlara karşı oldu.

-İkinci direniş İzmir'in işgalinden sonra Yunanlılara karşı oldu.

-Ayaklanmaların bastırılmasında rol oynamıştır.

-Düzenli ordu kurulunca sona ermiştir.

NOT: Balıkesir ve Alaşehir kongrelerinde alınan kararlarla Kuva-i Milliye birliklerinin insan ve malzeme bakımından beslenmesine ve ortak bir cephe oluşturulmasına çalışılmıştır.

      Ayvalıktan başlayarak Soma, Akhisar Salihli ve Nazilli'nin batısından, geçen bir hat üzerinde oluşan bu cepheye Batı Cephesi denmiştir.

 Kuva-i Millye’nin olumlu yönleri:

Düzenli ordu kuruluncaya kadar düşmanı yıpratarak ilerleyişlerini yavaşlattılar ve TBMM hükümetine zaman kazandırdılar

Ayaklanmaların bastırılmasına yardımcı oldular.

Ulusal bilincin doğmasına ve yaygınlaşmasına neden oldular.

Düzenli ordunun çekirdeğini oluşturdular.

 Olumsuz Yönleri:

Askeri disiplinden yoksun olmaları

Bazı Kuvay-i Milliye şeflerinin, TBMM’nin otoritesine girmeyi kabul etmeyerek ayaklanmalar

Bölgesel hareket etmeleri

İhtiyaçlarını karşılayabilmek için zaman zaman halktan zorla para ve yardım toplamaları, usulsüz cezalandırmalara başvurmalarıdır.

 Not: ilk silahlı direniş 4 Kasım 1918’de Hatay Dörtyol’da Fransızlara karşı gerçekleşmişe de (Kara Hasan Paşa) Kuva-i Milliye’nin genel anlamda başlangıcı, İzmir’in işgali sonrasında Yunanlılara karşı olmuştur.

 MUSTAFA KEMALPAŞA'NIN SAMSUN’A ÇIKIŞI  (19 MAY1S 1919)

Sebebi

Doğu Karadeniz Bölgesinde Pontus Devleti kurmak isteyen Rumların çevreye saldırıya başlamaları, bunun üzerine Türklerin direnişe geçmeleridir.

İngilizler Osmanlı Hükümetini sıkıştırarak güvenliğin sağlanması ve Rumların korunmasını istemişlerdir.

Hükümet bu amaçla Mustafa Kemal'i 9. Ordu müfettişi ve İstanbul Hükümeti Komiseri” olarak atadı. Resmi görevi şunlardı:

 -Karadeniz bölgesinde, Rum çetelere karşı Türk halkının İtilaflar’ca dağıtılan askerlerle birleşerek başlattığı direniş hareketlerini önlemek

-Halkın elindeki silah ve cephaneleri toplamak

-işgallere karşı oluşturulan milli cemiyetlerin faaliyetlerini durdurmak.

-Mondoros’a uymayarak dağıtılmamış olan, Erzurum’daki 15. Kolordu’yu dağıtıp, silahlarını İtilaf Devletleri’ne teslim etmek

 Mustafa Kemal'in asıl amacı;

-Ulusal bilinci uyandırarak, ayakta tutmak ve yaygınlaştırmak

-Ulusal birliği gerçekleştirerek, bağımsızlık savaşını başlatıp ulusal egemenliği gerçekleştirmektir.

Bölgede ilk incelemelerini yapan Mustafa Kemel, İstanbul’a gönderdiği

“Samsun Raporu’nda :

   “Bölgedeki karışıklıklardan Türkler değil, Pontusçu Rumlar ve İtilaf Devletleri Subayları sorumludur. Türk Milleti egemenlik ve bağımsızlığını elde etmede kesin kararlıdır.” Şeklinde görüş bildirmiştir.

   Samsun, İngiliz işgalinde olduğundan güvenli olmadığından Mustafa Kemal Paşa 25 Mayıs 1919’da Havza’ya geçti.                                                                                                       

Mustafa Kemal 'İn Görüşü 

"YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM" parolasına göre; " MİLLİ EGEMENLİĞE DAYANAN, KAYITSIZ ŞARTSIZ BİR TÜRK DEVLETİ KURMAK" şeklindeydi.

• Bu düşüncelerle 16-MAYIS- 1919'da İstanbul’dan Bandırma Vapuru ile Samsun'a hareket etti ve 19- MAYIS-1919 Samsun'a çıktı. Bu olay Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı sayılır.

Yerel Cemiyetlerin  Milli Cemiyetlerin Kurulmasına Etkisi:

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından vatanseverler dayanışmanın vatanın bütünlüğünü koruma ve milletin bağımsızlığını sağlamadaki önemini bildirdiklerinden yerel amaçlı kongreler düzenleyerek işgaller konusunda halkın bilinçlendirilmesine çalıştılar. İşgalci güçlere karşı koymak amacıyla ülkemizin çeşitli bölgelerinde toplanan yerel kongreler Türk milletine bağımsız ve özgür yaşama bilincini aşılayarak milli cemiyetlerin kurulmasına katkılar sağlamıştır.

Bu katkılar sonunda yurt genelinde çeşitli yerel kongreler düzenlenmiştir.

Bunların başında Balıkesir, Alaşehir, Nazilli, Büyük Edirne, Lüleburgaz, Afyonkarahisar, Adana Pozantı kongreleri gelmektedir.

Erzurum Kongresi sürerken Ege’deki gönüllüler de Balıkesir’de büyük bir kongre yapılmıştır.

Batı cephesi, Balıkesir-Alaşehir kongrelerinde alınan kararlar sonucunda oluşturuldu. Böylece Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı direnişin temelleri atıldı.

      Havza Bildirisi (28 Mayıs 1919)

     Samsun'da çalışmalara başlayan Mustafa Kemal buradaki olayların Rumların isteklerinden vazgeçmeleri ve taşkınlıklarını terk etmeleri halinde son bulacağını, milletin işgalleri kabul etmediğini bildiren bir raporu İstanbul’a gönderir ve Samsun'da İngiliz faaliyetlerinin yoğunluğu sebebiyle HAVZA'YA geçer. Bütün yurtta ulusal bir örgüt kurulmasının gerekliliğini vurgulayan Mustafa Kemal Paşa, Havza Genelgesi’ni yayımladı. 

Genelge’nin amacı, Türk halkını tehlikelere karşı uyarmak ve kitlesel olarak hareket geçirip, tepki göstermesini sağlamaktır.

Genelge ile Mustafa Kemal Paşa:

-İşgallerin protesto edilmesi ve mitingler yapılmasını

-İstanbul Hükümeti’ne İşgalleri kınayan protesto telgrafları çekilmesini,

 -Azınlıklarla (Rumlarla) çatışmaya girilmemesini

-Komuta görevlerinin ve silahlarının hiçbir şekilde terk ve teslim edilmemesini, yurdun her tarafında direnme cemiyetleri kurulmasını istemiştir.

Önemi: Milli şuurun uyandırılması yolunda yapılan ilk çağrıdır.

Not:

-Havza'da yapılan miting çağrısına yurdun her yerinde uyuldu.

-İstanbul mitinginde Halide Edip ADIVAR, Sabahat Hanım, Münevver SAİME Hanım, Mehmet Emin YURDAKUL Ateşli konuşmalar yaptılar.

-Bu gelişmeler karşısında İtilaf Devletleri, 67 Türk aydınını tutuklayıp Malta’ya sürgüne göndermiştir.

-İstanbul yönetimi ise bu durum karşısında Mustafa kemal Paşa’yı geri çağırmış, fakat M. Kemal Paşa geri dönmediği gibi 1 Haziran 1919’da İstanbul’a çektiği telgrafta: “Anadolu’da oluşmaya başlayan ulusal hareketi hiçbir gücün durduramayacağını” bildirmiştir.

Amasya Genelgesi:(22 Haziran 1919)

Amasya'da Mustafa Kemal, Refet (Bele) Bey, Ali Fuat Paşa (Cebesoy), Rauf Orbay ile birlikte Amasya Genelgesini yayınladı.

15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa orada bulunmadığından sonradan imzaladı.

Başlıca Alınan Kararlar

1-Vatanın bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir.

2-İstanbul Hükümeti üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu da milleti yok gösteriyor.

    Not: Bu iki madde milli mücadelenin amacını ve gerekçesini belirtmektedir.

3- Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

   Not: Bu maddi milli mücadelenin metodunu belirtmektedir. Üstü kapalı olarak manda fikrine karşı çıkılmıştır. Milli Egemenlik kavramının ilk işaretidir.

4- Milletin sesini yüksek sesle cihana duyurmak amacıyla, milli bir kurul oluşturulmalıdır.

   Not: İstanbul ’dan ayrı bir parlamentonun kurulması istenmektedir.

5. Anadolu'nun her yönden güvenli bir merkezi olan Sivas'ta milli bir kongre toplanacaktır.

6. Bunun için her ilden güvenilir üç kişi seçilerek gizlice Sivas'a gönderilecektir.

    Not: Bu maddelerin amacı milli mücadele fikrini tabana yaymaktır.

7- Sivas Kongresine katılacak delegelerin seçimini Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri ile belediyeler yapacaktır.

     Not: Halkın güvenini kazanmış ve milli mücadele yanlısı kişileri toplamaktır.

Doğu illeri adına Erzurum'da bir kongre toplanacaktır.

Askeri birlikler hiç bir şekilde dağıtılmayacaktır, silahlar teslim edilmeyecekti.

  Amasya Genelgesi'nin Önemi

  Amasya Genelgesi; Milli Mücadelenin amacını, gerekçesini ve metodunu belirten ilk belgedir. Milli Egemenlik ilkesi ortaya çıkmıştır, milleti vatanın kurtuluşu için mücadeleye çağırmaktadır,                    

     Mustafa Kemal'in Görevden Alınması 

     Mustafa Kemal'in çalışmaları başta İngilizleri rahatsız etti İngilizler hükümete Mustafa Kemal'in İstanbul'a çağrılması yolunda baskı yaptılar.

Hükümet 7/8 TEMMUZ-1919'da Mustafa Kemal'i görevden aldığını bildirdi. Mustafa Kemal askerlikten istifa ettiğini ve milletin bir ferdi gibi çalışacağını ifade etti.

Kazım Karabekir Paşa Mustafa Kemal'in emrinde olduğunu bildirdi.

NOT: Kazım Karabekir Paşa'nın bu hareketi Mustafa Kemal'in önder olarak kabul edildiğinin bir örneğidir.

• Mustafa Kemal'in askerlikten istifası ve Türk Milleti ile birlikte mücadeleye devam etmesi, Türk Milletine olan güvenini göstermektedir.                                                                                                       

  Erzurum Kongresi (23 Temmuz-5 Ağustos 1919)

Toplanma Sebebi:

-Ermenilerin faaliyetlerine ve saldırılarına karşı Doğu Anadolu'nun geleceğini belirlemek amacıyla Erzurum Kongresi toplandı.

-Erzurum Kongresi Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti birlikte toplanmıştır.

  Başlıca Kararları

      a) Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür. Parçalanamaz.

Not: İlk defa Milli sınırlardan bahsedilmektedir. Bu yönü ile Misak-ı Milli belgesine temel olmuştur.

   b) İstanbul Hükümeti işgaller karşısında yetersiz kalırsa millet top yekun kendini koruyacaktır.

Not: Türk Milleti her türlü işgali kabul edemez.

   c) Vatanın ve istiklalin korunmasına İstanbul Hükümetinin gücü yetmezse, bunu gerçekleştirmek için Anadolu'da geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümetin üyelerini milli bir kongre seçecektir.

Not: Yeni bir hükümet ve devlet kurulacağının işaretidir.

Kuva-i Milliye’yi etken, Milli iradeyi hakim kılmak esastır.

Not: (Milli Egemenliğe ve Cumhuriyete gidileceği işaret ediliyor. )

d) Manda ve himaye kabul edilemez.

f) Hıristiyan azınlıklara siyasi ve sosyal dengemizi ve hakimiyetimizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.

Not: (Azınlıkların devlet kurma ve Anadolu ’yu parçalama girişimlerine karşı çıkıyordu. )

g) Milli Meclis derhal toplanmalı ve hükümet işleri meclisin denetiminde yürütülmelidir.

Not: ( Meclisi Mebusanın çalışmaya başlaması istenmiştir. )

h) Milletimiz insani ve çağdaş amaçları yüceltir. Sanayi ve ekonomik ihtiyaçların gereğini kabul eder.

Not: (Bu maddede Türk Milletinin yeniliklere açık olduğu vurgulanıyor. )

ÖNEMİ                                                                                  

    Erzurum Kongresi bölgesel nitelikli olmasına rağmen vatanın bütünlüğünü esas olması yönüyle milli bir kongre olmuştur.

Mustafa Kemal'in başkan seçilmesi onun milletçe önder olarak kabul edildiğini gösterir. 9 Kişilik Temsil Heyeti seçilir ve göreve başlar.                                                                                                                     

  Balıkesir Kongresi: (26-31 Temmuz 1919)

1- Batı Anadolu'da direniş gösteren teşkilatlar bir araya getirilip daha düzenli bir savunma gücü oluşturmak amacıyla toplanmıştır.

2-Tüm güçlerin birleştirilmesine karar verildi.

3-Padişaha bağlılıklarını bildirdiler.

     Alaşehir Kongresi:(16-25 ağustos 1919):

1-Erzurum ve Balıkesir Kongresinin sonuçları tartışıldı.

2-Ölünceye kadar Yunanlılarla savaşılmasına karar verildi. Ordu kurma fikri kabul edildi. 

Not: (Bu iki kongrede Amasya Genelgesi kararlarına uyulması  benimsenmiş ve Batı Cephesi kurulmuştur. 

  Sivas Kongresi: (4-11 EYLÜL -1919)

     -Sivas Kongresinde Erzurum Kongresi kararları kabul edilmiştir.

    -Manda fikri kesinlikle reddedilmiştir.

    -Anadolu ve Rumeli'de faaliyet gösteren bütün direniş cemiyetleri Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla birleştirildi.

   -Mebusan Meclisinin derhal toplanması çağrısında bulunulmuştur.

    -Temsil Kurulu 15 kişiden oluşmuş, Mustafa Kemal başkan seçilmiştir.

Temsil Kurulu bütün yurdu temsil etmeye başladı. Temsil Heyetinin görevi TBMM açılınca sona erdi. Sivas Kongresi'nden sonra Damat Ferit istifa etmek zorunda kaldı. Yerine Ali Rıza Paşa Hükümeti kuruldu.

NOT: Mustafa Kemal'in Meclisi Mebusan'ı toplantıya çağırmasının amacı Meclisin İşgal altında çalışamayacağının görülmesiydi. 

            Amasya Görüşmeleri:  (20-22-EKİM-1919)

    İstanbul'daki hükümet değişikliği, milli hareketin zaferidir,

Ali Rıza Paşa, Bahriye Nazırı Salih Paşayı Anadolu'ya göndererek Mustafa Kemal ile anlaşmaya çalıştı.

Amasya görüşmeleri sonunda;

-İstanbul Hükümeti Sivas Kongresi kararlarını kabul edecek.

-Mebusan Meclisi kısa zamanda toplanacak.

-İstanbul Hükümeti Temsil Kurulunun izni olmadan antlaşma imzalamayacak ve yapılacak antlaşmalara Temsil Kurulunun uygun göreceği kişiler gönderilecek.

-Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin hukuki varlığı tanınacak.

-Azınlıklara ayrıcalık verilemez.

   Görüşme sonucunda; Vatanın bütünlüğünün korunması, mandanın kabul edilmemesi kararı alındı.

   Salih Paşa bu kararları hükümete kabul ettireceğini aksi taktirde istila edeceğini belirtti. Meclisi Mebusan'ın toplanması hariç diğer kararlan kabul ettiremedi ve istifa etmedi.

            ÖNEMİ        

  Amasya Görüşmeleri, Temsil Kurulunun İstanbul Hükümeti tarafından hukuki olarak tanındığını göstermektedir.

KONGRELER SONRASI ANADOLU'DAKİ GELİŞMELER:

TEMSİL KURULU’NUN ANKARA'YA GELİŞİ

        (27-ARAL1K-1919)

            Mustafa Kemal, kurtuluş mücadelesini yönetebileceği, Meclisi Mebusan çalışmalarını yakından izlemek, Batı Cephesine yakın bir merkez bulmak için Ankara uygun görüldü.

-Ankara’nın konumu bakımından Anadolu'nun en uygun yerinde olması

-Demiryolunun Ankara'ya kadar gelmesi

-Muharebe alanlarına yakınlığı Haberleşme imkanlarının uygunluğu sebebiyle Temsil Kurulu 27-Aralık -1919 tarihinde Ankara'ya geldi.

Not:Temsil Kurulunun Ankara'ya gelmesi ile Ankara, hem Milli Mücadelenin hem de Cumhuriyetin merkezi oldu.

Son Osmanli Mebusan Meclisinin Toplanması (12 Ocak 1920)   

• Mebusun Meclisinin toplanması için seçimler yapıldı. Çoğunlukla Müdafaa-i Hukuk taraftarları kazandı.

İngilizler Meclisin savaş kararı alamayacağını düşündüğünden seçimlere müdahale etmediler.

Mustafa Kemal İstanbul'un işgal altında bulunması ve zararlı cemiyetlerin faaliyetleri sebebiyle Meclisin İstanbul'da toplanmasını istemedi. Mustafa Kemal milletvekilleriyle görüşerek, ayrıca beyanname yayınlayarak,

Meclise katılacak milletvekillerine;

-Mecliste Müdafaa-i Hukuk Grubu kurulmasını istedi. ( Meclis çalışmalarına ağırlık koymak için bunu istemiştir)

- Kendisini meclis başkanı seçmelerini istedi. (Böylece Mecliste alınacak kararları yönlendirebilecekti.)

      Fakat Mustafa Kemal'in bu istekleri gerçekleşmedi. Müdafaa-i Hukuk grubu yerine ise;Felah-ı Vatan grubu kuruldu.

Mustafa Kemal’in amacı, padişah ve itilaf Devletlerine, Milli Mücadele’nin tüm halk tarafından benimsendiğini göstermekti. Mecliste milli ruhu oluşturabilmek ve Meclisin milli kararlar alınman bir merkez olmasını sağlamayı hedeflemiştir.

  MİSAK-I MİLLİ 28 OCAK 1920

Misak-i Milli’nin toplanma amacı İtilaf Devletleri ile başlayacak olan görüşmelerde Türk halkının kabul edebileceği barış şartlarını belirlemekti.

    • Mebusan Meclisi 12- Ocak - 1920'de toplandı. 28- Ocak-1920 'de ise; MİSAK-İ MİLLİ BELGESİ kabul edildi.

 Alınan Kararlar

1- Türklerin oturduğu yerler, hiç bir şekilde ayrılık kabul etmez bir bütündür. Arapların oturduğu ve İtilaf Devletleri’nin işgal ettiği yerlerin geleceği, halkın oyları ile belirlenecektir.

( Türk Devleti'nin sınırları çizilmektedir. )

 2- Daha önce halkının serbest oyu ile Anavatana katılan Kars, Ardahan ve Batum 'da gerekirse yeniden halk oylaması yapılmalıdır.

(Kars, Ardahan ve Batum ( Evliye-i Selase) daha önce Brest Litows Antlaşması ile ülkemize katılmıştı. )

 3-Batı Trakya'nın durumunun belirlenmesi için halk oylaması yapılmalıdır.

4-Boğazlar her türlü tehlikeden uzak tutulmalıdır. Böylece ticaret gemilerinin serbest geçişi mümkün olabilir.

( Boğazların işgaline karşı çıkılmaktadır. )

5- Azınlıkların hakları, çevre ülkelerdeki Müslümanlara tanınan haklar oranında güvenlik altına alınacaktır.

6-Her türlü ekonomik ve hukuki haklarımızı kısıtlayan yaptırımlar kaldırılacaktır.

(Kapitülasyonların kaldırılması ilk defa net olarak istenmektedir.)

 Önemi

-Misak-i Milli ile Milli Mücadele’nin ilkeleri belirlenmiştir.

-Milli ve bölünmez bir Türk vatanının sınırları çizilmiştir.

-Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde alınan kararlar Mebusan Meclisi tarafından kabul edilmiştir.

-Milli Mücadele’nin siyasi programı niteliğinde olan Misakımilli’nin kabulü ile Türk milletinin kabul edebileceği barış şartları belirlenmiştir.

-Türk halkının bağımsızlık ve ülke bütünlüğünün korunması konularındaki kararlılığı tüm dünyaya ilan edilmiştir.

  Sonuç                                                                                

            Misak-ı Milli yapılacak barışın hangi şartlara bağlı olacağını vurgulamıştır. Yeni Türk Devletinin sınırlarını çizmiş ve dış politikayı belirlemiştir.

-Sovyet Rusya’sı Moskova Antlaşmasıyla ilk tanıyan ülke olmuştur.

              İstanbul'un Resmen işgali

             (16-mart-1920)

İtilaf Devletleri; Mebusan Meclisi’nin toplanması  ile Milli Mücadele’nin zayıflayacağını, hükümet ve padişah otaritesinin yeniden artacağını düşünüyorlardı. Ancak beklentilerinin gerçekleşmemesi ve toplanan Mebusan Meclisinin Misak-ı Milli Kararlarını kabul etmesi İngilizleri çok kızdırdı. Hükümete baskı yapıtılar. Bu baskılara dayanamayan Ali Rıza Paşa Hükümeti 3 Mart 1920’de istifa etti. Padişah yeniden hükümeti kurma görevini Salih Paşa’ya verirken hükümet üyelerinin meclis dışından seçilmesini istedi. Kurulan yeni hükümetin de Milli Mücadele taraftarı olacağını iddia eden işgal kuvvetleri 9 Mart 1920’de Türk Ocağı’nı bastılar. 15 Mart 1920’de 150’ye yakın Türk aydınını tutukladılar. 16 Mart 1920’de Meclisi Mebusan’ı susturmak için İstanbul'u resmen işgal ettiler. Meclisi Mebusan dağıtıldı. Milletvekillerinden bazıları Malta'ya sürüldü. Kaçabilenler Ankara'ya geldi.

Böylece TBMM'nin açılması yeniden gündeme geldi.

İstanbul’un işgalinden sonra Temsil Heyeti İstanbul Hükümetini yok saymıştır.

Mustafa Kemal İstanbul'un işgalinden sonra Milli Mücadeleyi padişah adına da yürüttüğünü söyleme imkanı bulmuştur.

İstanbul’un İşgali Sonrası Alınan Tedbirler:

 -İstanbul ile bütün haberleşmelerin kesilmesi

-İstanbul’da yapılan tutuklamalara karşılık Anadolu’daki İtilaf Devletleri subaylarının tutuklanması

-İtilaf Devletlerinin İstanbul ve Adana’dan asker sevkiyatına engel olmak için Geyve ve Ulukışla civarındaki demir yollarının tahrip edilmesi

-Anadolu’daki resmi kuruluşların her türlü para ve kıymetli eşyalarını İstanbul’a göndermemeleri

Sonuç:

-İstanbul’un resmen işgali, Mustafa Kemal’in ileri görüşlülüğünü ve haklılığını bir kez daha göstermiştir.

-Meclisin kapatılması Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti’ne yeni bir fırsat vermiştir

-Bu durum, milletin gerçek temsilcilerinin bulunduğu bir meclisi Ankara’da açma imkânı sağlamıştır

   TBMM'NİN AÇILMASI (23-NİSAN-1920)                                                                 

  Osmanlı Parlamentosu dağıtılınca 23- Nisan-1920'de Hacı Bayram Camii’nde kılınan Cuma namazının ardından Büyük Millet Meclisi törenlerle açıldı. TBMM açıldı. Egemenliği Millete veren meclis açılmış oldu.

24 Nisan 1920 günü yapılan toplantıda Mustafa Kemal, meclis başkanlığına seçildi.  Mustafa Kemal’in Meclisin yetkileri ve hükümetin kurulması konusundaki önergesi kabul edildi.  Alınan kararlardan bazıları:

-Hükümet kurmak zorunludur.

-Geçici olarak bir hükümet başkanı tanımak veya padişah vekili atamak doğu değildir.

-Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkisine sahiptir.

-Meclis içinden seçilen bir heyet hükümet işlerine bakar.

-Meclis başkanı hükümetin de başkanıdır.

Mecliste toplanmış olan milli iradeyi vatanın kaderine tayin kılmak temel ilkedir.

-Büyük Millet Meclisi üzerinde güç yoktur.

Padişah ve halife İtilaf Devletlerinin baskısından kurtulduktan sonra meclisin düzenleyeceği yasaya göre hareket edecektir.

  Mustafa Kemal 30 Nisan 1920’de Avrupa Devletlerinin dışişleri bakanlıklarına Büyük Millet Meclisinin açıldığını bildiren mektuplar gönderdi. Yabancı devletlerin Osmanlı Hükümeti ile yaptıkları ve yapacakları tüm antlaşmaları Büyük Millet Meclisinin kabul etmeyeceğini bildirdi. 3 Mayıs 1920’de on bir bakandan oluşan ve başkanlığını Mustafa Kemal’in yaptığı Büyük Millet Meclisi Hükümeti kuruldu.

Kurulan hükümet,

-vatanı işgalden kurtarmak

-yeni devlet düzeninin oluşturmak için çalışmalara başladı.

Önemi:

Ulusal birliğin gerçekleşmesi ve milli iradenin hâkim kılınması açısından çok önemlidir.

-Meclisin kabul ettiği esaslara göre millet iradesine dayanan ve milli egemenliği kabul etmiş yeni bir Türk Devleti kuruluyordu.

Milli egemenliğini ilke edinen bu yeni devletin bir anayasaya ihtiyacı vardı Bu amaçla kurulan komisyonun hazırladığı anayasa; Teşkilat-ı Esasiye Kanunu 20 Ocak 1921’de mecliste kabul edildi.

20-OCAK-1921 Anayasası:Egemenliğin Millete ait olduğunu ilk defa gündeme geldi. BMM,Kuvvetler Birliği esasına dayalı; yasama, yürütme ve yargı yetkileri meclisin elindeydi.

    I. TBMM'nin Yaptığı İsler:

 Milli Egemenlik ilkesini açık bir şekilde başlattı.

·  Yeni Türk Devleti'nin temelini attı.

·  İç Ayaklanmaları bastırdı. Hıyaneti Vataniye Kanununu kabul etti. İstiklal Mahkemelerini kurdu.

·  İnönü, Kütahya, Eskişehir, Sakarya muharebelerini ve Büyük Taarruzu yaptı.

·  İstiklal Marşını kabul etti. (12-Mart-1921)

·  Yeni Türk Devleti'nin ilk anayasasını kabul etti.

·  Düzenli Orduyu kurdu.

·  Sevr Antlaşmasını imza edenleri vatan haini ilan etti.

·  Saltanatı kaldırdı.

·  Türk Milleti adına antlaşmalar yaptı.

·  Lozan Görüşmelerine ara verilince II. Meclise görevi bıraktı,

·  ( Seçimle yenilendi.

             11-Ağustos- İ923'de II. Meclis göreve geldi.                                          

            Büyük Millet Meclisine Karşı Çıkan Ayaklanmalar:

Büyük Millet Meclisi bir yandan yurdun düşman işgalinden kurtarılması için çözüm yolları ararken diğer yandan da yeni devletin kurulma çalışmalrını yürütüyordu. Ancak ilk açıldığı dönemlerde Meclisi en çok meşgul eden sorun yurdun çeşitli yerlerinde çıkan ayaklanmalardı. Ayaklanmalar Kuvay-i Milliye ve Milli Mücadeleye karşı başlamış ve Meclis açıldıktan sonra da Meclis’e karşı devam etmiştir. 1919’da başlayan ve 1921’in sonlarına doğru bastırılabilen ayaklanmalar; Osmanlı Hükümeti ile İtilaf devletleri tarafından kışkırtılmıştır.

Damat Ferit Paşa, Şeyhülislam Dürrîzade Abdullah Efendi’den aldığı fetva İngiliz Uçakları ile Anadolu’nun her yerine dağıtıldı.

Çıkarılarak halka dağıtılan Fetva’da; Halkın halife etrafında toplanarak İstanbul Hükümeti’nin asi olarak kabul ettiği kişilerle savaşmaları isteniyordu.  

  TBMM Hükümetine Karşı Çıkarılan Ayaklanmaların Sebepleri:

 -Meclisin otoritesini yok etmek için İstanbul Hükümetinin kışkırtmaları

-Bazı Kuva-i Milliye birliklerinin disiplinsiz davranışları; halktan zorla para toplamaları, yiyecek ve silah toplamaları

-İngilizlerin, Boğazların her iki yakasına yerleşmek amacıyla ayaklanmaları desteklemeleri

-Azınlıkların ayrı bir devlet kurma arzuları

Anadolu’da bazı kişilerin otorite boşluğundan yararlanmak istemesi

-Halkın savaştan yıpranmış olması, askere almalarda problemler oluşu Ayaklanmaları dört grupta toplayabiliriz.

   A) Doğrudan doğruya İstanbul Hükümetince yürütülen ayaklanmalar

    • İngilizler İstanbul ve Marmara'yı ellerinde bulundurmak amacıyla tampon bölge oluşturmak için İstanbul Hükümetini kullanmışlardır.

Anzavur Ayaklanması

Kuva-i İnzibatiye ( Halifelik Ordusu ) ayaklanması

Bu ayaklanmalar Çerkez Ethem birlikleri ve Ali Fuat Paşa’ya bağlı birlikler tarafından bastırılmıştır.     

  B) İstanbul Hükümetinin ve İşgal güçlerinin kışkırtmaları sonucu çıkan ayaklanmalar

 Bolu, Düzce, Hendek ve Adapazarı Ayaklanmaları

Yozgat Ayaklanması

Afyon Ayaklanması

Konya ayaklanması

Milli Aşiret Ayaklanması

Diğer Ayaklanmalar: Ali Batı, Şeyh Eşref, Koçkiri, Cemil Çeto

Bu ayaklanmalar Kuvay-i Milliye birlikleri tarafından bastırılmıştır.                     

   C) Azınlıkların Çıkardıkları Ayaklanmalar

-Pontus Ayaklanması

 -Ermeni Ayaklanması

Anadolu’nun işgal altında olmasından yararlanmak isteyen Ermeni ve Rumların çıkardığı ayaklanmalardı. Güney ve doğu illerinde Ermeniler, Karadeniz Bölgesi’nde de Rumlar ayaklandılar.

 Ermenilere karşı Kâzım Karabekir, Rumlara karşı Nurettin Paşa komutasındaki Türk birlikleri bu ayaklanmaları bastırdılar.

- Kuva-i Milliye taraftarı olup sonradan ayaklananlar

Osmanlı Hükümeti Milli Mücadele’ye karşı Anadolu halkını kışkırtmıştır. İtilaf Devletleri ise işgal bölgelerine yerleşmek, Milli Mücadele’yi oyalamak, Boğazlar ve çevresini denetim altında  tutmak ve azınlıklardan yararlanmak amacıyla ayaklanmaları desteklemiştir.

-Demirci Mehmet Efe Ayaklanması: Refet Bey (Bele) tarafından bu ayaklanma bastırılmıştır.

-Çerkez Ethem ayaklananlarıdır: Düzenli orduya girmemek için bu ayaklanmayı çıkarmıştır. İsmet İnönü tarafından bu ayaklanma bastırılmıştır.

            TBMM'nin Aldığı Tedbirler

            İstanbul Hükümeti’nin Milli Mücadele’yi engelleme çabaları şeyhülislamdan fetva alma, İtilaf Devletleriyle iş birliği yapma hatta ayaklanmalar çıkarma yollarıyla devam etmekteydi.  Bunun için Büyük Millet Meclisi bazı önlemler aldı.

1 - İstanbul ile her türlü haberleşme kesildi.

2- Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı. ( 29-Nisan-1920 )

Uyarı: Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile; İsyanları bastırmak

TBMM'nin otoritesini sağlamaktı. Böylece askere alma işlemlerinin kolaylaştırılması düşünüldü.

3- İstiklal Mahkemeleri Kuruldu. ( Üyeleri TBMM'den seçildi- 11-Eylül-1920)

4- İstanbul Hükümetinin yaptığı her türlü işlem yok sayıldı.

5- Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi Milli Mücadeleyi öven fetvalar yayınladı.

6- Sivas’ta İrade-i Milliye gazetesinden sonra Ankara’da da Hakimiyetimilliye gazetesi çıkarılmaya başlandı. Anadolu Ajans’ı kuruldu. Böylece Mustafa Kemal’in yazıları yayımlanıyor ve Milli Mücadele  ile ilgili gelişmeler halka ulaştırılıyordu.

 SEVR ANTLAŞMASI  (10 AĞUSTOS 1920):                                                                

İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katılmasını istemiyorlardı. Çünkü Osmanlı Devleti’ni Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda bölmeyi amaçlıyorlardı. Osmanlı Devleti Almanya’nın yanında savaşa girince 1916’da İngiltere, Fransa ve Rusya bir araya gelerek Osmanlı Devleti’ni Sykes-Picot (Saykks-Piko) Anlaşmasında gizli olarak bölüştüler. İtalya Devleti bu antlaşmaya itiraz ederek Osmanlı Devleti topraklarından pay istemesi üzerine Sain –Jean de Maurlenne (Saint-Jan Dö Maren) Anlaşması ile yeniden paylaştılar.

Not:

Birinci Dünya Savaşından sonra yenilen devletlerle antlaşmalar yapılmış, fakat Osmanlı Devleti ile ateşkes antlaşmasından başka bir antlaşma yapılmamıştı.

Sevr’in I. Dünya Savaşı’nı bitiren diğer antlaşmalara göre oldukça geç imzalanma nedenleri:

-Mondros Ateşkes Antlaşması’nın bir barış antlaşması gibi geniş ve işgal içeren maddeler taşıması

-Paris Konferansı’nda İtlâf Devletleri arasında Osmanlı topraklarını paylaşma konusunda çıkan anlaşmazlık ve İtalya’nın konferansı terk etmesi

-Türk milletinin işgallere karşı beklenmedik mücadelesi gösterilebilir.

   Uyarı:

Antlaşmanın TBMM açıldıktan hemen sonra imzalanma nedeni; Meclisin başarılı olacağından kaygılanıp işgalleri resmiyete dökmek istemeleridir.

 İşgal Devletleri San Remo Konferansı’nda (18-26 Nisan 1920) barış antlaşmasının taslağını görüşerek karara bağladıktan sonra Paris’e bir Türk heyetinin gelmesini talep ettiler. Osmanlı Devleti’ne gözdağı vermek ve anlaşmaya zorlamak için İngilizler; Mudanya ve Bandırma’yı, işgal ettiler.

    Tevfik Paşa başkanlığında Paris’e giden Türk heyeti sunulan barış şartlarının oldukça ağır olması nedeniyle anlaşmayı imzalamadılar. Bu durum karşısında İngilizler Yunan ordusunu devreye sokarak 22 Haziranda saldırıya geçtiler. İlerleyen Yunan birlikleri Balıkesir, Nazilli, Karamürsel ve Mudanya’yı  ele geçirdiler. Trakya’dan Tekirdağ’a kadar işgal ettiler.  Bu durum karşısında Hükümette olan Damat Ferit Paşa; Osmanlı Devlet’i adına anlaşmayı kabul etmek için eski komutanlardan ve nazırlardan oluşan bir Saltanat Şurası toplandılar (22 Temmuz 1920). Yapılan görüşmeler sonunda Bağdatlı Hadi Paşa, Rıza Tevfik Bey ve Reşat Halis Bey’den oluşan bir heyetin Fransa’ya gönderilmesine karar verildi.

Fransa’ya giden Türk heyeti Paris yakınlarındaki Sevres (Sevr) kasabasında 10 Ağustos 1920’de Sevr Barış Antlaşması’nı imzaladı. 433 maddeden oluşan antlaşmanın bazı maddeleri:

Alınan Kararlar                                                                     

1. Osmanlı toprakları İstanbul ve Anadolu'nun küçük bir bolümü olarak sınırlanıyordu.

2. Boğazlar her türlü geçişe serbest olacak ve uluslararası bir komisyon yönetecek

3. İzmir ve Doğu Trakya Yunanlılara verilecek Doğu Anadolu'da Ermenistan ve Kürdistan kurulacak.

4. Konya, Antalya ve arka tarafları İtalyanlara,

5. Çukurova Fransızlara verilecek.

6. Arap ülkeleri İngiliz ve Fransızlarca bölüşülecek.

7. Kapitülasyonlar bütün aşırılığı ile devam edecek.

8.Osmanlı uyruğundaki herhangi bir kişi Antlaşma Devletleri’nin vatandaşlığına geçebilecek. Vatandaşlık değiştirdiği tarihten itibaren;

-Her türlü kapitülasyonlardan yararlanabilecek,

-Osmanlı Devleti’ne vergi vermeyecek

-Askerlik yapmayacak

-Tekrar Osmanlı vatandaşlığına geçemeyecektir.

*Bu maddenin amacı, Osmanlı ekonomik hayatında daha fazla etkinlik kazanmak ve Türk milletini yasal yollarla yok etmektir.

1. Osmanlı ordusu 50700 kişi ile sınırlandırılıyordu.

2. Doğu Anadolu’dan başlayıp sınırları Karadeniz’e kadar ulaşacak, ABD mandasında bir Ermenistan ile buna bağlı özerek bir Kürdistan kurulacaktı.

3. Osmanlı Devleti’nin gelirlerine el konulacak ve galip devletler istedikleri yerlerde ekonomik nüfuz bölgeleri kurabileceklerdir.

    Bu madde ile Osmanlı Devleti’ni ekonomik sömürge haline getirmeyi amaçlamışlardı.

4. Osmanlı ülkesi, İstanbul, uluslar arası bir şehir olarak denetim ve koruma altında olmak üzere  Osmanlı Devleti’nin başkenti olacak; ayrıca Anadolu’nun küçük bir bölümü (Tokat, Bolu ve Kastamonu dolayları Osmanlı ülkesi olarak kalacaktır.

5. Osmanlı Devleti barış şartlarına uymazsa İstanbul da Türklerin elinden alınacaktır.

    Bu madde ile Osmanlı Devleti’nin gerektiğinde yıkılabileceğini göstermektedir.

     Yine bu madde ile; Osmanlı Devleti’ni tehdit edip antlaşma şartlarına uymasını sağlamak amaçlanmıştır.

Sevr Antlaşması’ndan sonra Ermenistan ve Kürdistan çalışmaları hız kazanmıştır.

    Anlaşmanın Önemi:

-Sevr Antlaşmasıyla; Türk ülkesi kesinlikle parçalanıyordu.

-Osmanlı Devleti fiilen sona eriyordu.

-Osmanlı Devleti’nin imzaladığı en son antlaşmadır.

-Sevr, ölü doğmuş ve hiçbir zaman uygulamaya konulamamıştır.

-Sevr Antlaşması’nın yürürlüğe konmamasının en önemli nedeni, Milli Mücadele’nin başarıya ulaşmasıdır. 

Osmanlı yönetiminin teslimiyetçi bir tutum sergilemesi, TBMM’ye katılımları artırmış ve ulusal bilinci kamçılamıştır.

    Sevr Antlaşması Kanun-i Esasiye uygun değildi. Çünkü Parlamentonun onaylaması gerekiyordu. Parlamento ise dağıtılmıştı.

Anlaşma; Osmanlı Hükümeti Damat Ferit adına Osmanlı delegeleri; Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı) Bağdatlı Hadi Paşa, Şuray-ı Devlet (Danıştay) Rıza Tevfik Bey ve Bern Sefiri Reşat Halis Beyler adına Paris’in Sevr kasabasında imzalandı (10 Ağustos 1920).

Sevr Anlaşmasına Tepkiler:

Sevr Antlaşması Osmanlı Devleti’ni resmen sona erdiriyordu. İstanbul’da tepkiyle karşılanan antlaşma yüzünden Damat Ferit Paşa, istifa etmek zorunda kaldı. Yerine kurulan Tevfik Paşa Hükümeti de antlaşmayı onaylamamıştır. 

    Sevr Antlaşması hukuksal açıdan geçerliliği olmayan bir anttlaşma idi. Çünkü yürürlükte olan Kanun-i Esasiye göre imzalanan uluslar arası antlaşmaların Mebusan Meclisinde kabul edilmesi gerekiyordu. Oysa Mebusan Meclisi işgal güçleri tarafından dağıtıldığı için İstanbul’da bu antlaşmayı onaylayacak bir meclis yoktu. Milli iradeyi temsil eden BMM’nin ise bu anlaşmaya tepkisi çok sert oldu.

Büyük Millet Meclisi başkanı Mustafa Kemal daha antlaşma imzalanmadan Türk topraklarını parçalayacak milli birlik ve beraberliği bozacak bir antlaşmanın kabul edilmeyeceğini tüm dünyaya duyurmuştu. Büyük millet meclisi antlaşmaya tepkisi çok sert oldu. 19 Ağustos 1920’de alınan bir kararla antlaşmayı onaylayan ve imzalayanlar

*imzalayanları ve Saltanat Şurası’nda onaylarları, ayrıca uygulatmaya çalışanları vatan haini ilan etti ve Antlaşmayı tanımadığını ifade etmiştir.        

    Wilson İlkeleri’ne rağmen, Türk ulusunun bağımsız yaşama hakları gasp edilmiştir. Bu nedenle Ulusal Kurtuluş Savaşı, Türk ulusunun haklarını koruyabilmesi için son ve tek çözüm haline gelmiştir.

SORULAR VE CEVAPLARI:

1. Mustafa Kemal hangi olay sonrası askerlik görevinden ayrıldı?                          

     Amasya

2. Sivas Kongresinde “Manda yönetiminin reddedilmesinin sebebi nedir?

    Manda yönetiminin ulusal bağımsızlığa ters düşmesi

3. Sivas ve Erzurum’da seçilen Temsil Kurulu’nun görevi ne zaman sona ermiştir?  

     TBMM’nin açılmasıyla

4. Hangi antlaşma İstanbul hükümeti ile TBMM Hükümeti beraber katılmıştır?                                                                                    

    Londra Konferansı

5. Hangi kongrede milli güçlerin birleştirilmesine karar verilmiştir?

     Sivas Kongresi’nde

6. Meclis hükümetinden kabine hükümetine geçiş hangi olayla başlamıştır?

     Cumhuriyetin ilanı ile                                                                                  

7. Birinci Dünya Savaşı sonrası Anadolu’da amaçları yönünden kaç çeşit cemiyet kurulmuştur adlarını yazınız?

1 Azınlıklar Tarafından kurulan Cemiyetler

2. Milli Varlığa düşman Cemiyetler

3. Milli Varlığa Yararlı Cemiyetler

8. Müdafa-i Hukuk-i Milliye Cemiyetlerinin amacını yazınız.

Siyasi yönden Anadolu’da kurulan direniş cemiyetlerinin haklılığını dünyaya duyurmak ve Türk Milleti’ni haksız işgallere karşı bilinçlendirerek direnişe geçmesini sağlamaktı. 

9. Kurtuluş Savaşı yıllarında; Amiral Biristol Raporu’nun Türk Milleti açısından önemini yazınız.

……Türk Milli Mücadelesinin haklılığını destekleyen ilk uluslar arası belgedir, İtilaf devletleri bu raporu dikkate almışlardır.

10. Bugünkü Türk-İran Sınırı hangi antlaşma ile belirlenmiştir?

     Kasr-ı Şirin

11. 18 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı’nın toplanma amacını yazınız

       Savaşı kaybeden devletlerle yapılacak barışın şartlarını görüşmek

        Osmanlı topraklarını kendi aralarında paylaşmak.

12Mondros Mütarekesine göre Anadolu’ İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesi karşısında Türk Milletinin işgallere karşı tepkisi nasıl olmuştur?

Direniş cemiyetleri kurarak Kurtuluş Savaşı’nı başlatmışlardır.

13.  Çanakkale Cephesinin açılmasının en önemli iki maddesini yazınız?

     Rusya’ya yardım götürmek

     Çanakkale ve İstanbul boğazlarını ele geçirerek Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakmak

14.Mondros Mütarekesi’nden sonra; Anadolu’da azınlıklar tarafından kurulan Cemiyetler kimler tarafından kurulmuş cemiyetlerdir, amaçları neydi ve bu amaçlarına ulaşmak için ne yapmışlardır, yazınız?

   Rumlar, Ermeniler ve Museviler tarafından kurulmuş cemiyetlerdir.

 Amaçları; Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü zor durumdan faydalanarak, İtilaf devletlerinin de desteği ile ve işbirliği yaparak Türk topraklarının bir kısmını ele geçirmekti

Bu amaçlarına ulaşmak için;

Devlet içinde iç karışıklıklar ve isyanlar çıkardılar

İtilaf devletleriyle işbirliği yaptılar.  

 15. Hiçbir devletin Manda ve Himayesinin kabul edilmeyeceği gerçeği ilk kez hangi genelge ile açıklanmıştır?

            Erzurum Kongresi

16. Kuvay-i Milliye’nin kurulmasının en önemli sebebi nedir?

            Anadolu’da işgallerin başlaması

17. TBMM hangi tarihte açılmıştır?

          23 Nisan 1920

18. Hangi antlaşma İstanbul hükümeti ile TBMM Hükümeti beraber katılmıştır?  

         Londra Konferansı 

19. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır, ilkesi hangi genelgede yer almıştır?

        Amasya Genelgesi

20.  Yirminci Soruyu da siz yazınız.

     Soru: ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

     Cevap:……………………………………………

Konuyla İlgili Test Sorusu Yazdır:

Google+ WhatsApp