İmam Humeyni
Ayatullah İmam Humeyni
Ayatullah Humeyni:
(22 Eylül 1902, - 3 Haziran 1989, Tahran),
İran İslam Devrimi'nin siyasi, hukuki ve ruhani önderidir. İran'da Muhammed Rıza Pehlevi rejimine son verip İslam Cumhuriyetini kuran ve devrimden sonraki tüm dini yetkileri elinde tutan bir önderdir. Devrimden sonraki on yıl boyunca İslam Devriminin rehberliğini yaptı.
Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak 1902 yılında Humeyn şehrinde dünyaya geldi. Doğumundan kısa bir süre sonra babası şehit edildi. Annesini ise 15 yaşındayken kaybetti. Humeyni'nin ailesi uzun yıllar dini ulema geleneğine sahip bir ailedir. Ehlibeytin yedinci imamı olan İmam Musa el-Kâzım'ın torunları olan ataları, 18. yüzyılın sonlarında, asıl vatanları olan Nişabur'dan Kuzey Hindistan'ın Lucknow bölgesine göç etmişlerdi. Kintur isimli küçük bir kasabaya yerleşerek kendilerini bölgenin Şii nüfüsuna yönelik dini eğitim ve öğretim çalışmalarına adadılar. Ailenin en meşhur üyelerinden birisi Mir Hamid Hüseyin'dir. (Abakat el-Envar fi İmameti'l Eimmet'il-Ethar isimli kapsamlı çalışmanın yazarıdır.) Humeyni'nin, Mir Hamidle aynı dönemde yaşamış olan dedesi Seyyid Ahmed, Ali'nin Necef'teki türbesine hac ziyaretinde bulunmak maksadıyla 19. yüzyılın ortalarında Lucknow'dan (yada Keşmir) ayrıldı. Necef'te Yusuf Han diye biriyle tanıştı ve onun daveti ile Humeyn'e yerleşmeye karar verdi. Kısa bir süre sonra Yusuf Han'ın kızlarından biriyle evlendi. Evliliklerinden Sahibe isimli bir kız ve Seyyid Mustafa Hindî isimli bir erkek çocukları dünyaya gelmiştir. Humeyni'nin babası olan Seyyid Mustafa dini eğitimine İsfahan'daki Mir Muhammed Taki Müderrisi ile başlamış, daha sonra Mirza Hasan Şirazi (Dönemin Şii otoritelerinden birisidir.) rehberliğinde Necef ve Samara'da devam etmiştir.[1]
5 aylıkken babası yerel bir toprak ağasının buyruğuyla öldürüldü. 15 yaşındayken o güne kadar kendisini büyüten annesi ve halası ölünce kimsesiz kaldı. 1920'de İslami ilimler üzerine eğitim almak için gittiği Arak kentinde Şeyh Abdülkerim Hairi'nin öğrencisi oldu. 1922'de Kum kentine yerleşti. 1930'da, doğduğu kentin anısına Humeyni soyadını aldı. Felsefe, mantık, kelâm, fıkıh, irfan ve öteki İslam ilimleriyle ilgili çok sayıda yapıt kaleme aldı. 1929'da Betül Sakafi Humeyni ile evlendi. Evlendiğinde kendisi 27, Betül Sakafi Humeyni 15 yaşındaydı. Yedi çocukları oldu, bunlardan ikisi hayatını kaybetti.
Sürgün Hayatı:
1950'lerde Ayetullah, 1960'ların başlarında da büyük Ayetullah unvanını aldı.
İmam Humeyni, 1962-63'te şahın toprak reformu programı çerçevesinde bazı dinsel vakıfların mülklerine el konulmasına muhalefet ettiği için tutuklandı. Bunun üzerine hükümet karşıtı hareketler patlak verdi. İmam Humeyni bir yıl tutuklu kaldıktan sonra 4 Kasım 1964'te Türkiye'ye sürgün edildi.
4 Kasım 1964 tarihinde Ankara'ya getirilen Humeyni orada kısa süre kaldıktan sonra, Bursa'ya götürüldü. Bursa'da Humeyni'yi Farsça bilen askeri istihbarat uzmanı Albay Ali Çetiner karşıladı. Bir dönemi Ali Çetiner'in evinde misafir olarak geçirdi. Tartışmalı eseri Tahrir el-Vesile'yi bu dönemde yazmaya başladı.[2] Türkiye'de kaldıktan sonra, Şahın adamlarının tavsiyesi üzerine Irak'a sürgün edildi ve Şiilerce kutsal sayılan Irak'ın Necef kentine yerleşti.
İmam Humeyni, Şahın devrilmesi ve İran'da bir İslam cumhuriyeti kurulması yönündeki çağrılarına devam etti. İmam Humeyni’nin bu konuşmaları halk üzerinde tesir yarattı ve halk Şah rejiminin kendilerine uyguladığı haksızlıkların farkına vardı ve bu durum halkta şaha karşı bir hoşnutsuzluk yarattı. 1970'lerin ortalarında İmam Humeyni'nin İran içindeki etkisi gitgide artmaya başladı. 6 Ekim 1978'de Şahın baskısıyla, Irak lideri Saddam Hüseyin Irak'ı terk etmesini isteyince, Fransa'ya gitti ve Paris'in bir banliyösü olan Neauphle-le-Chateau'ya yerleşti. Oradan şah yönetiminin yıkılması ve bir İslam cumhuriyetinin kurulması yolunda yoğun bir faaliyet içinde bulundu. Yaptığı konuşmalar kasetlere kaydedilerek İran’a posta yoluyla gönderildi. Kasetlerden milyonlarca çoğaltılarak dinlenmeye başlandı. Mesajlarını ilettiği teyp bantları İran'da gitgide genişleyen bir kitleye ulaştı. 1978 sonlarında kitlesel gösteriler başladı. Şah rejimi bu gösterileri güç kullanarak önlemeye çalıştıysa da bunda başarılı olamadı. Şahın askerlere vur emri vermesi ateş etmeyen askerlerin de öldürülme emri üzerine halk üzerine ateş açıldı. 15 bine yakın gösterici katledildi. Bu durum gösterileri ve şaha karşı direnişi daha da körükledi. Gösterilerin tüm ülkeye yayılması karşısında Şah Muhammed Rıza Pehlevi 16 Ocak 1979'da İran'ı terk etmek zorunda kaldı.
İran'a Gelişi:
1 Şubat 1979'da İran'a döndü ve görkemli bir şekilde karşılandı. Devrimin siyasi, hukuki, ruhani lideri olan İmam Humeyni, dört gün sonra bir hükümet atadı ve 1 Mart'ta gene Kum'a yerleşti. Aralıkta yapılan anayasa referandumuyla İran İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra ömür boyu siyasi ve dinsel önder seçildi.
İmam Humeyni, şah karşısında elde ettikleri zaferle yeni bir canlılık kazanan İslami hareketleri eyleme dönüştürmeyi başardı. Kendisi de İran'ı bir İslam devletine dönüştürmeye kesinlikle kararlı olduğunu ortaya koydu. Ülkede hükümet politikasının belirlenmesini büyük ölçüde içtihat yetkisine sahip ulema üstlendi; İmam Humeyni ise değişik devrimci gruplar arasında hakemlik etmekle ve kişisel ağırlığını kullanmasını gerektiren önemli konularda son kararı vermekle yetindi.
-Hukuk düzeni olarak İslami hukuk uygulanmasına geçildi.
-İmam Humeyni birçok örgütün iç yüzünü ortaya koyup çökmesini sağladı.
- Kadınların başlarını kapamaları zorunlu kılındı,
-Batı müziği ve alkol yasaklandı ve şeriat yasalarında belirtilen cezalar uygulamaya kondu.
İmam Humeyni'ni döneminde İran’ın İzlediği Dış Politika:
Batı yanlısı çizginin bütünüyle terk edilmesi; hem ABD'ye, hem de Sovyetler Birliği'ne karşı Bağımsız bir politika izledi.
Bir grup üniversiteli gencin 4 Kasım 1979'da Tahran'daki ABD Büyükelçiliği'ni ele geçirerek büyükelçilikte ve dışişleri örgütünde görevli 66 ABD vatandaşını rehin almasından sonra ABD ile ilişkiler çatışma noktasına geldi. İmam Humeyni'nin onayıyla yapılan bu eylem, rehinelerin serbest bırakıldığı 29 Ocak 1981'e değin sürdü.
İran, Saddam Hüseyin'in saldırması sonucu 1980-1988 arasında 8 yıl boyunca Irak'la savaştı. İmam Humeyni savaşı çıkartan Saddam Hüseyin'i hezimete uğrattı.
ABD'nin İran'ın bir sivil uçağını düşürmesi, (279 sivil İranlı öldü) bir savaş filosunu Basra Körfezi'ne göndermesi ve bu filonun İran petrol rafineleri ve tankerlerine saldırması gibi açık müdahaleler yaşandı. Almanların gönderdiği ve ABD’nin göz yumduğu Kimyasal bombalar İran’ın ele geçirdiği Irak topraklarına atıldı. Burada bulunan İran askerleri ve İran’ı destekleyen Iraklı Peşmerge Kürtleri için bir facia oldu. Resmi kaynaklara göre 5 bin bağımsız kaynaklara göre 50 bin insan öldü. Nihayetinde 1988'de Irak ile ateşkes imzalandı. Tüm dünya ülkelerinin desteği ile İran’a saldıran Saddam ve ordusu böylece yenilmişti ve Saddam’ın karizması sarsılmıştı. Aynı şekilde ise İmam Humeyni’nin liderliğindeki İran bir zafer kazanmıştı ve bu da Humeyni’nin halkın gönlünde taht kurmuştur. Saddam Hüseyin kırılan karizmasını gidermek için bu defa Kuveyt’e saldırdı.
İngiltere, İslam’a Kini’ni kusmak ve İslâm rejiminin dünyaya yayılmasının önüne geçmek için 1988'de İngiltere'de Şeytan Ayetleri (Satanic Verses) kitap yayınlandı. Kitabın yazarı Salman Rüşdi’ye böyle bir kitap yayınlatılmasının gayesi İslam İnkılabı’na duyulan sevgi ve sempatiyi yok etmekti.
İmam Humeyni 3 Haziran 1989 tarihinde hakkın rahmetine kavuştu. Yaklaşık 15 milyon kişi İmam Humeyni’nin cenaze namazına katıldı.
İran Belgeseli:
Kaynaklar:
1.Çağa İzbırakan Müslüman Önderler; İmam Humeyni; Ayşen Baylak
2.Baqer Moin, Khomeini: Life of the Ayatollah, s.137
3.Sarıkaya, Yalçın, İran'da Milliyetçilik, sf.375
4.Humeyni, "Tahrir el-Vesile", cilt 2, sayfa 241,mesele 12
5."World: Middle East Ayatollah Khomeini on the Web". BBC News. 1998-06-01. Erişim tarihi: 2010-03-19.
6."The Works and Declarations of Imam Khomeini". Imamreza.net.
İmam Humeyni'nin Hayatı Belgeseli: