Hatice Turhan Sultan

Hatice Turhan Sultan

Osmanlı padişahı Sultan İbrahim'in eşi ve IV. Mehmet'in annesi Valide Turhan Hatice Sultan; (1627-1682)

 

 5 yıl gibi bir süre saltanat naibesi sıfatıyla Osmanlı Devleti'ni yönetmiş 2. Valide Sultan'dır.

Osmanlı Tarihinin en uzun valide sultanlık yapan ve kadınlar saltanatının sonunu getiren sultandır.

Ukraynalı olduğuna dair çeşitli rivayetler vardır. 1668'deki doğu gezisinden dönerken İstanbul'a uğrayan Tavernier anılarında Çerkes olduğunu iddia edenler vardır.

Tarihçi Reşad Ekrem Koçu ise Kösem Sultan romanında, Ukraynalı veya Rus bir köylü kızı olup Tatar esircilerce çalındığını sonra Kör Süleyman Paşa'ya satıldığını onun da Kösem Sultan'a hediye ettiğini ifade eder. Hatice Turhan ismini kendisine Kösem Sultan’ın verdiği ileri sürülmüşse de Osmanlı tarihçisi Uşâkīzâde İbrahim duyumlarına dayanarak Turhan ismini önce, Hatice ismini sonra aldığını yazmıştır. Kaynaklarda adı Turhan Hatice, yeni araştırmalarda Hatice Turhan şeklinde geçmektedir.

Boylu boslu, narince idi. Yüzündeki çiçek bozuğu güzelliğini bir kat daha arttırıyordu. Kaynaklarda teninin cazibeli beyazlığı, gözlerinin kadife gibi derin maviliği, kumral saçlarının göz kamaştırıcı parlaklığı belirtilir.

Haseki sultanlık dönemi

SARAYA GELİŞİ

İbrahim tahta çıktığında Osmanlı Hanedanı büyük bir krizle daha karşılaştı. İbrahim hanedanın tek erkek varisi durumundaydı ve acil bir şekilde hanedanın devamını sağlama zorunluluğu vardı. Oysa İbrahim bir ölçüde dengesiz görünüyor ve kadınlarla olan ilişkilere ilgi duymuyordu. Osmanlı hanedanının devamını sağlama görevi büyük ölçüde Turhan Sultan'ın kayınvalidesi Kösem Sultan'a düştü. Kösem Sultan, zihninden ve tecrübesizliğinden üzüntü duyduğu oğlunu hem avutabilmek ve hem de Osmanlı hanedanının devamı için oğluna yeni cariyeler takdim etti. Saraya doluşan hasekiler ve cariyeler hazineye büyük yük getirmiş, saraydaki kadınlar arasında da şiddetli nüfuz çatışmaları baş göstermiştir. Haremde yetişen ve Sultan İbrahim’e sunulan ilk câriye Turhan Sultan'dır.

 

YÜKSELİŞİ

On Beş yaşlarında 2 Ocak 1642’de IV. Mehmed’i dünyaya getirince Haseki sultan unvanını aldı ve Baş Haseki oldu. Şehzadenin doğumu Osmanlı sülâlesinin kesilme tehlikesini ortadan kaldırdığı için büyük coşkuyla kutlandı. Sarayda eğitimiyle özel olarak Kösem Sultan'ın kızı olan Atike Sultan görevlendirildi. Ayrıca Atike Sultan'ın Şehzade Mehmet'e terbiye ve yetişmesi konusunda yardımları olmuştur.

DOĞUMLAR

İlk evlâdı Şehzade Mehmed'den sonra ikinci şehzadesi Ahmed'i dünyaya getirdi fakat şehzade daha 1 yaşındayken vefat etti. Mehmed ile Ahmed isimdeki şehzadelerin yanı sıra Gevherhan Sultan'ı ve Beyhan Sultan'ı doğurdu.

Zafire vak'ası

Sultan I. Ibrahim Han'ın birçok kadınları ve ikballeri vardi. Bu yüzden de Turhan Sultan'ın Harem'de çok kadın düşmanları vardı. Bunların ilki Gürcü cariyesi Zafire Hatun'dir. Bir gün Turhan Sultan iftariyelikteki havuzun başında Sultan İbrahim'in sağ göğsüne  Zafire'yle muhabbet ve cariyenin beş yaşındaki oğlu Osmanla eğlenirken görmüş ve hemen hemen aynı yaştaki şehzadesi Mehmed'i havuzun diğer kenarında taş üstünde tek başına oyalanmasına dayanamamış ve Sultan İbrahim' e gelip "bir cariye sevecekseniz eşiniz olan bendeniz, evlat sevecekseniz şehzadeniz olan Mehmet'i sevin!" demiştir.

 Sultan İbrahim yine bir sinir krizine kapılıp Şehzade Mehmet'i tuttuğu gibi havuzun içine atmıştır. Oradaki hasodalılardan bir genç havuza atlayıp Şehzade Mehmet'i kurtarmıştır. Ama o sırada alnını havuz içindeki fıskiyeye vurduğundan o günün hatırası olarak o yarayı hep taşıyacaktır. O sırada Valide Kösem Sultan tüm olanları görmüş ve kendisini fark eden Sultan İbrahim çıldırmış gibi hareme kaçtıktan sonra Zafire'nin yanına gelen Kösem Sultan Zafire'nin saçlarını eline dolayıp hakaret ettikten sonra her şeyden habersiz Sümbül Ağa ile beraber sonbahar'da Mısır'a sürgün etmiştir.

 

Kocası Sultan İbrahim'in diğer hasekilerle olan ilişkisi

Turhan Sultan'ın mutlu günleri birkaç ay sürdü, Saliha Dilaşub Sultan 15 Nisan 1642'da Şehzade Süleyman'ın doğumuyla Turhan Sultan'ın ile oğlu Şehzade Mehmed'ın iktidarını gölgeledi. Daha sonra I. İbrahim'ın başka kadınlardan da çocukları oldu. Bu dönemde Turhan Sultan daha geri planda kalmış ve güçsüz bir Haseki Sultanlık dönemi yaşamıştır. Turhan Sultan ilk zamanlarda diğer kadınları kıskandı; Saliha Dilaşub Sultan, Hatice Muazzez Sultan, Leyla Saçbağli Sultan, Ayşe Sultan, Mah i Enver Sultan ile Şivekar Sultan, fakat Sultan İbrahim’e söz geçiremeyince onu kendi haline bıraktı. Özellikle I. İbrahim Hüma Şah Sultan'la nikah yaptıktan sonra Turhan Sultan'ın hayatının kara günleri başladı. Telli Haseki saraya tamamen hakim olunca, padişaha Valide Kösem Sultan’ı Eski Saray’a sürmesini sağlattı. I. İbrahim kendi kız kardeşlerine ve IV.Murat’ın kızı Kaya Sultan’a da Telli Sultan'a yemek yerken ayakta durarak, sofra hizmetlerini yapmalarını istetti. Bu hareketler, saray içinde huzursuzluk doğurdu. Padişah bunun üzerine sultanları Edirne’ye sürdü. Turhan Sultan kendi oğluyla odaya kapandı.

 

Valide sultanlık dönemi

IV. Mehmet'in tahta çıkması

I. İbrahim'in tahtan indirilmesinden sonra Turhan Sultan ve kayınvalidesi Kösem Sultan Şehzade Mehmet'i tahta çıkarttılar. Oğlu IV. Mehmet, 18 Recep 1648'de 6 yaşındayken tahta geçince Valide Sultan oldu. Teamüllere göre tahta oğlu geçen yeni bir Valide Sultan'ın gelişiyle eski Valide Sultan Eski Saray'a giderdi. Örneğin 1603'te I. Ahmet'in tahta çıkışından 19 gün sonra Handan Valide Sultan da büyük bir alayın refakatinde Safiye Sultan'ı Eski Saray'a göndererek siyasetten uzaklaştırılmıştı.

 

Turhan Sultan sarayda desteklenmişse de Kösem Sultan Saray dışında ve askerden destek gördü. Neticede Kösem Sultan, dört padişah döneminde devletin en etkili kişisi olmaya devam etmiştir. Bu dönemde herkes kendisine "vâlide-i muazzama" diyerek saygı göstermiştir. Kösem Sultan'ın bu kadar güçlenip nüfuz kazanması ağaların yardımıyla olmuştur. Öncelikle Harem ve Dârüssaade ağalarını, akabinde de Yeniçeri ağalarını arkasına alarak idareyi yönlendirmiş, kendisine karşı olabilecek bütün güç odaklarını onlar vasıtasıyla bertaraf etmiştir.  Kaptanı Derya, Yeniçeri Ağası, Reis'ül Küttab, yâni Hariciye Nâzırı ve Nişancı, Defterdar gibi kimseler bu istişare ve icra mekanizmasının uzuvları idi.

Fakat Kösem Sultan 25 yıl boyunca çok etkin bir rol oynadığı için devlette söz sahibi kişiler Turhan Sultan'ı istemediler ve yeni bir makam arayışı içine girdiler. Bütün bu hadiselerin sonunda Vâlide-i Kebīr yani Büyük Valide Sultan makamı ile Kösem Sultan iktidarı yeniden ele geçirdi. Turhan Sultan ise 'Vâlide-i Sagīr' (küçük valide) adı ile anılmaya başlandı.

 

Devlet yönetimini eline alması

Kara Mehmed Paşa çocuk padişahı IV. Mehmed'in gerçekte taht naibi olan büyük validesi Kösem Sultan'ı devamlı desteklemekte idi. Fakat bir müddet sonra sadrazam özellikle ocaklıların devlet işlerine karışmasından gayet tedirgin olmaya başlamıştır. Sadrazamlıkta gözü olan yeniçeri ağası Kara Çavuş Mustafa'nın küçük valide Turhan Sultan ile birlikte kendini öldürmek için komplo kurduğu söylentisini duyunca Kara Mehmet Paşa sadrazamlıktan ayrılmaya karar vermiştir. Taht naibi Büyük Valide Sultan'a ocaktan sadrazam yapılmamasını ve tam o sırada Bağdat Valisi olma tayini çıkan Melek Ahmet Paşa'yı sadrazamlığa tayin etmesini tavsiye etmiştir. Kendine de Budin valiliği görevi verilmesini rica etmiştir. Böylece Kara Murat Paşa bir ilke imza atarak ilk kez sadrazamlığından 19 Ağustos 1650'da istifa ederek ayrılmıştır.

Bilindiği gibi Sultan IV. Mehmed devri çok inişli çıkışlı bir dönem olduğu gibi ayrıca pek de uzun bir zaman dilimini -44 yıl gibi bir bölümü- kapsar.

Şimdi bu uzun dönemde padişahtan sonraki adam olan sadrazamların ad ve vazifede kalış müddetlerine birde akıbetlerine bakacak olursak:

 IV. Mehmed'in Sadrıazamları Mevlevi Sofu Koca Mehmed Paşa; IV. Mehmed'in sadaret makamında bulduğu sadrazamdır. Bunu görevinde ipka etmiştir.

1648 yılında I. İbrahim'in son günlerinde isyancılar tarafından sadrazamlığa tain olunmuştur. Sultan İbrahim bir çıkış yolu olarak kabullenmiştir. Yukarıda yazdığımız veçhile padişahın cellâtları arasında yer almış olan Sofu Mehmed Paşa, makamı sadaretten 1649 mayısında azledilmiştir. Daha sonra boğdurulmuştur.

VALİDE KÖSEM SULTAN'NIN İDAMI

 

Esnaf isyanında yeniçerileri destekleyen Kösem Sultan, saraydaki hâkimiyetinin her geçen gün biraz daha azaldığını hissetmekteydi. Kösem Sultan’ın yeniçeri ocağına dayanmasına rağmen, IV. Mehmed’in annesi Turhan Sultan da harem ağalarından destek almaktaydı. Harem ağaları ve Turhan Sultan’ın saraydaki güçleri artıkça, Kösem ve dolayısıyla ocak ağalarının IV. Mehmet üzerindeki nüfuzları azaldı. Harem ağalarını padişahtan uzak tutmak isteyen Kösem Sultan, bir emir yayınlayarak ağaların Harem’e girmelerini sınırlandırmak istedi. Ağustos 1651’deki esnaf isyanını yeniçerilerin gücünün kırılması için bir fırsat olarak gören Turhan Sultan, isyanı destekledi. İsyan sonunda Turhan Sultan ve harem ağalarının baskılarıyla Veziriazam Melek Ahmed Paşa azledilip, yerine Turhan Sultan‘ı destekleyen Siyavuş Paşa getirildi.

 Kösem Sultan, ocak ağalarına, hem kendisi hem de ağalar için büyük bir tehlike arzeden IV. Mehmed’in bir vesileyle ortadan kaldırılıp, yerine hükmetmesi daha kolay olan Şehzade Süleyman’ın geçirilmesini önerdi. Çünkü Şehzade Süleyman’ın annesi Saliha Dilaşub Sultan, ruhen itaatkar ve sakin bir hayat sürmeyi seven bir kadındı. Ancak IV. Mehmed meselesini halletmek kolay olmayacaktı. Aleni bir suikast ile Mehmed’i zorla tahttan indirmek, zaten Sultan İbrahim’in öldürülmesinden sorumlu tutulan ve ”evlat katili” damgasını yiyen Kösem’in bir de torun katili olarak halkın gözündeki otoritesini büsbütün sarsacaktı. Bunu önlemek gayesiyle Kösem Sultan, eceli ile öldü süsü vermek için IV. Mehmed’i Helvacıbaşı Üveys Paşa’nın hazırlayacağı zehirli şerbet ile öldürmeyi planladı. Ancak bu planı Kösem’in en yakınlarından biri olan Meleki Hatun, Turhan Sultan’a haber verince zehirletme planı da suya düştü. Zehirleterek IV. Mehmed’i öldürtemeyen Kösem Sultan tekrar bir suikast planı hazırladı, 2 Eylül 1651 akşamı İstanbul halkı iftarlarını ettikten sonra eğlenirken, Orta Camii’de toplanan yeniçeriler Kösem’in daha önce açık bıraktıracağı Topkapı Sarayı’nın kapısından içeri girerek, Sultan Mehmed ve taraftarlarını ortadan kaldırıp, Şehzade Süleyman’ı padişah yapacaklardı. Saraya bir baskın yapılacağını bilen, ama zamanını kestiremeyen Turhan Sultan ve Lala Süleyman Ağa yeniçerilerin silahlandıklarını haber aldıklarında, suikast vaktinin geldiğini anlamışlardı. Lala Süleyman Ağa, sarayın etrafını kendi adamlarıyla koruma altına aldı ve Turhan Sultan ile istişare ederek Kösem Sultan’ın katledilmesi kararı aldılar. Lala Süleyman Ağa, özel bir ekip oluşturdu ve onlarla birlikte Harem’deki Kösem taraftarlarını kılıçtan geçirdi. Bu arada Kösem Sultan’ın kızlarından biri ”valide benim” diyerek Süleyman Ağa ve adamlarının önüne atıldı ise de onu tanıyan hadımlardan biri askerleri uyardı. Askerler, valide sultanın odasına zorla girdi ve odasındaki gizli bir dolapta saklanan Kösem Sultan arasında öylesine korkunç bir boğuşma yaşanmıştı ki, odanın her tarafı kan revan içinde kalmıştı. Hayattayken Osmanlı tarihinde birçok yeniliğe öncülük eden Mahpeyker Kösem Sultan, ölümüyle de Osmanlı tarihine yine bir ilke öncülük etmişti.

SALTANAT NAİPLİĞİ

 
Deli İbrahim tahttan indirilip öldürüldükten sonra, IV. Mehmet 7 yaşında padişah oldu, Sarayda devletin dizginleri bu değişikliği yaptıran Kösem Sultan‘ın elindeydi. Bu durumda yavaş yavaş Kösem’le Turhan Sultan arasında çekişme başladı. Rum asıllı Kösem’le Rus asıllı Turhan türlü oyunlar çevirdiler. Kösem Sultan, torunu Mehmet’le gelini Turhan Sultan’ı öldürterek, dizginleri ele almak istedi. Turhan Sultan bunu haber alınca, ağaları yeniçerilerden önce ayaklandırarak Kösem Sultan‘ı öldürttü.
 

 

Turhan Sultan tek başına kalınca, bir süre ağaların, saray kadınlarının elinde oyuncak oldu. Sonra, Mimar Kasım Ağa’nın öğüdünü dinleyerek, Köprülü Mehmet Paşa‘yı sadrazamlığa getirdi. Mehmet Paşa ve ondan sonra yerine geçen oğlu Fazıl Ahmet Paşa uzunca bir süre, devlet işlerine çeki düzen vererek, imparatorluğun yıkılmasını bir süre önlediler. Turhan Sultan 55 yaşında öldü. İstanbul’da, Eminönü’ndeki Yeni Cami’nin yanındaki türbede gömülüdür.
 
Hatice Valide Sultan'ın bir tablosu.

 

Oğlunun yaşının küçüklüğü sebebi ile bir çeşit “padişah naipliği” yapan Turhan Sultan artık devletin her işi ile bizzat meşgul oluyor, önde gelen idarecilere yazılı emirler gönderiyor, onlara akıl veriyor ve gerektiğinde de hesap soruyordu. Turhan Sultan’ın Topkapı Sarayı Arşivi’nde muhafaza edilen emirlerinden bugüne kadar sadece birkaçı yayınlanmış ama tamamına ulaşılamamıştı.

Ünlü Türk tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu, saray arşivinde yaptığı çalışmanın neticesinde Turhan Sultan’ın 164 adet mektubunu, daha doğrusu devlet adamlarına gönderdiği yazılı emirleri buldu. Bazı mektuplar ile ilgili olarak geçmişte yapılan hatâları düzeltti ve belgelerin tamamını geçtiğimiz günlerde kitap halinde yayınladı.

Google+ WhatsApp